31 Ocak 2012 Salı

İsrail'in Irkçılığı

17 Ağustos 2011 Çarşamba, 15:21 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
İsrail'in Irkçılığı
TEKVİN
BAB: 32
AYET: 24-30
S: 33 Ve Yakup yalniz basina kaldi ve seher sökünceye kadar bir adam onunla güresti. Ve onu yenmedigini görünce uylugunun basina dokundu, ve onunla güresirken Yakub'un uyluk basi incidi. Ve 0'na dedi: Birak gideyim, çünkü seher vakti oluyor. Ve dedi: Beni mübarek kilmadikça seni birakamam. Ve ona dedi: Adin nedir? Ve 0'na dedi: Yakub ve dedi: Artik sana Yakub degil, ancak Israil(1) denilecek; Çünkü Allah ile ve insanlarla ugrasip yendin. Ve Yakub sorup dedi: Rica ederim adini bildir. Ve dedi: Adimi niçin soruyorsun. Ve orada onu mübarek kildi. Ve Yakub 0 yerin adini Peniel(2) koydu; Çünkü: Allah'i yüzyüze gördüm, ve canim sag kaldi, dedi.
(1) Israil: Allah'la ugrasan.
(2) Paniel: Allah'in yüzü.
Simdi ismini yukaridaki M. Tevrat ayetinden alan ve "Allah'i ve insanlari yenen" manasina gelen "Israil" devletinin ırkçı ideolojisini inceleyelim:
Buraya kadar Yahudi dininin içindeki tahrif edilmiş, yanlış unsurları ve Siyonizmin bunları ırkçı ve faşist ideolojisi için nasıl kullandığını inceledik. Kuşkusuz Siyonizm adına İsrail devleti tarafından gerçekleştirilen tüm insanlık suçlarını şiddetle eleştirmek gerekir. Ancak bunun yanında İsrail'de din konusunda oldukça samimi bir dindarlık da vardır ve bu, takdir edilmesi gereken bir tavırdır.
Ilk önce Israil'de hayati taniyalim. Israil'de din ve milliyet birbirini destekleyici olup tam bir kaynasma içindedir. Israil devleti kelimenin tam mânâsiyle dindar bir toplum durumundadir. Yahudi dinî aleyhinde en küçük bir tahlil ve tenkide asla izin verilmez. Kimse böyle bir tenkidi yapmaya cesaret edemez. Dini görevlileri küçümsemek ve gerici damgasiyle belirtmek orada aslâ kimsenin yapamayacagi bir istir. Üniversiteli Yahudi ögrencileri baslarinda din adamlariyle birlikte gösteriler düzenlerler. Dini günleri hep birlikte yasarlar. 3 milyon nüfuslu Israil'de Türkiye'deki dinî okullarin 2 kati dini egitim veren kurulus vardir. Yemin (Sivil hayatta ve askerlik hayatinda) Tevrat üzerine olur. Mahkeme ve orduda yemin dini sembollerle yapilir. Pek çok dindar Yahudi, M. Tevrat'ta yer alan aşağıdaki güzel emire samimiyetle uyar:

TESNİYE
BAB: 11
AYET: 1
S: 188 Ve Allahin Rabbi seveceksin ve bütün günler onun tenbihini ve onun kanunlarini, hükümlerini ve emirlerini tutacaksin.
Yahudi milletinin millet olarak kendisini muhafaza edebilmesi konusunda çok mümtaz bir yeri olan Kitab-i Mukaddes ile ilgilenme nüfusun her kesiminde görülen bir davranistir. Kudüs, Kitab-i Mukaddes üzerine yapilan inceleme ve arastirmalarda, dünyanin bir numarali merkezi haline gelmistir. Bu arastirmalar Ibrani Üniversitesi ve Rabbi (Haham) Kook Enstitüsünde, Resmi Kitab-i Mukaddes Enstitüsünde ve ayrica çesitli Hristiyan din kurumlarinda yapilmaktadirlar. Ayni sekilde, Tel Aviv'deki Bar-Ilan Üniversitesinde ve Rishon Le-Zion'daki Kitab-i Mukaddes Enstitüsünde de ayni konuda çalisma ve arastirmalar yapilmaktadir. Israil, Kitab-i Mukaddes Arastirmalari Dernegi ülkenin her tarafinda dersler, konferanslar, konusmalar ve dini toplantilar düzenlemektedir. Milli çaptaki ve milletlerarasi çaptaki Kitab-i Mukaddes konulu yarismalar ise ülkenin her tarafinda ilgi ile takip edilir. Askeri geçitlerde (Kudüs'e yürüyüsü temsilen yapilan, Misir'dan kölelik- ten kurtulusu ifade eden Ha - Tsaada) üstü süslü ipeklerle örtülü bir taht içinde Tora rolesi, askerlerin muhafazasi altinda törenle ve ilgiyle geçirilir.
Tevrat'in bir de bayrami vardir. Tora'nin hatim tamami günü (Simha Ha - Tora), Tevrat mutlulugu günü sayilarak, Beyt Ha - Knesetlerde role halindeki Tevratlar omuzlar üzerinde veya ellerde havaya kaldirilmis sirmali tahtlara konularak sokaga çikarilir, merasimle dolastirilir, bayram edilir. Bey Ha - Knessetler (Tevratlar) birbirine ziyarette bulunurlar, Kudüs'te bulunanlar, Kral David'in türbesinin bulundugu Siyon Dagina kafileler halinde çikarlar. Yollarda okunanlar ilahilerdir, mezmur parcalardir. Bu günü Yahudiler dünyada ayni sekilde kutlarlar. Sokakta dolastirilmasi yasaksa, bina icinde dolasirlar. Omuzlara, kucaga Tevrat'i almak cok sevap sayilir.
Israil'de Pazar sabahi çalisma günü olup okullari dua ile açilir. Israil'de Cuma ikindiden sonra ve resmen Cumartesi dini bayram günü sayilir ve tatil edilir. Cumartesi günleri özel yemek ve masa hazirlanir. Cumartesi günü her is, her türlü çalisma, hatta bir çok tasit araci bile tatildedir. Sabatlar (Cumartesi) gününe mahsus özel selam sekli vardir, "Sabat Salom" denilir. Yahudi dininde son derece önemli bir mevki olan Cumartesi günü özel dinî bir gün sayildigindan halk tarafindan büyük bir baglilik gösterilir. Bütün Israil'de Sabatlar Cuma günleri gün batisiyla baslar ve Cumartesi günü aksam vaktiyle biter. Cumartesi günü dinî geleneklere göre gökte Üç Yildiz görmekle sona erer.
Israil'de tamamen yanlisligi anlasilmis olan maddeci, tabiatci dogayi ilahlastirarak ilk ve son sebep sayan, dolayisiyla Allah'i inkâr eden bir anlayis asla okutulamaz. Umumi sosyoloji yalniz Universitede sosyoloji bölümünde ihtisas yapacaklara gösterilir. Israil maarifini, milli ve dinî çizgiden çikartmak mümkün degildir. Bu Yahudilige karsi en büyük ihanet sayilir. Sehevi, müstehcen yayinlarla gencligin Yahudi ahlâk ve ülkücülügünü soysuzlastirmak kabil degildir. Genç Israil Devletì Radyolarinin (Kol Yisrael = Israil'in sesi) bir haftalik programina ayrilan zamanin ortalama % 4'ü dinî musikiye tahsis edilmistir. Yukarida arzettigimiz gibi radyoyla yayinlanan âyin ve dinî musikîden baska, konusmalar arasinda hergün devamli olarak 15 dakika Tevrat okunmasina yer verilmektedir. Radyoda haftalik genel konusmalarin ortalama % 9 zamanini aldigi ve bunun ortalama yarisinin, dinî, ahlâki yayinlara ayrildigi ve bu dinî, ahlâkî yayinlar gittikçe arttirildigi gibi, ayrica radyo yayinlari arasinda Tevrat'a, hatta bütün Tanah'a karsi en küçük bir tarizde bulunulmasi, ilmi birer tenkide tâbi tutulmasi tamamen imkânsizdir. Böyle bir tenkid tasavvur bile edilemez.
Protokolda da din adamlari, toplumda ilk planda saygili bir mevki alirlar. Tevrat ve Talmud her egitim kademesinde okutulur; Cumartesi ve Bayramlar evde, okulda ve disarida tes'it olunur: Purim, Savoud ve Simha Tora (Tevrat'in Mutlulugu) senlikleri sokaklari doldurur. Bir Eskenazi, bir Sfaradi Bas Hahami ile Yüksek Hahamlik Konseyi'nin vücude getirdigi Bas Hahamlik en yüksek dinî otoritedir. Yahudi kanunun tefsirini yapar, Hahamlik Mahkemelerini gene bu makam murakebe eder. "Bütün mezhepler diledikleri gibi ibadette, din ve hayir isleri müesseselerini idâmede ve dahilî islerini tedvirde tamamen serbesttirler. Öteden beri dindarlar tarafidan büyük bir titizlikle muhafaza olunan ve mukaddes mahallerin ve ibâdethanelerin her türlü tecavüz ve müdahaleden masûniyeti kanunla teminat altina alinmistir. Din Isleri Bakanligi, din liderleri ile isbirligi yapar ve kendilerine her türlü yardimda bulunur. Bakanlik ve Eski Eserler ve Müzeler Daireleri ibadethanelerle mukaddes yerlerin restorasyonunda ve yenilenmesinde onlarla beraber çalisir ve bu yerlerin herkese açik her türlü müdaheleden mahsun tutulmasini saglar.
Her dinî topluluk kendi hafta sonu tatilini ve dinî bayramlarini tes'it hakkina kanunen sahiptir. Yahudi hafta sonu, yani Cumartesi ve Yahudi bayramlari resmî tatil günleridir. Sahsî meselelerden dogan ihtilaflar, mevcudiyetleri resmen, taninmis cemaatlerin ser'i mahkemelerinde sonuca baglanir.(*) Yahudi dinî kanunlarina bütün Yahudi askeri birliklerinde ve bütün hü- kûmet ve âmune müesseselerinde dikkatle uyulur. (Yani mayasiz kete yemek, asla süt ve etle birlikte yemek yememek, kesinlikle domuz eti yememek).
Din, Israil'in temelidir. Hastahanelerde, her yapilan yeni mahallede muhakkak bir mâbed (Beyt - Kenesset) insa edilir. Din görevlileri, Meclis'in, (Knesset'in) açilisinda ve milli törenlerde, ordu ve Meclis'in yemin törenlerinde resmî kiyafetleriyle bas mevkidedirler. Yalniz hastahanelerin degil, her üniversitenin bir dinî mâbedi Beyt - Ha - Knesset - Havra - Sinegog'u vardir. Israil ordusunda din görevlileri, dinî mâbedleri, ibâdet yerleri vardir. Yahudiler Takvim olarak ayri dini Takvim ve tarih kullanirlar. Milâdî yili kullanmazlar. Yilbaslari da ayridir. Günümüzde 5747 inci yilda bulundugumuza inanirlar. Iste onlara göre dünyanin ve insanin yaratilis tarihi bu dur. (**)
(*) Iste Israil 1969 s, 113 - Israil Elçiligi.
(**) Israil, Çölde Açan Gül - Israil 13. Yildönümü. Israil Elçiligi Basin Bürosu Istanbul 1961 s. 11.
DEVLET AMBLEMI
Israil'in Tevrattan kaynaklanan Devlet Amblemi "Yedi Kollu Samdan'in hususiyetleri su ayetlerde izah edilmektedir:

ÇIKIŞ
BAB: 25
AYET: 31-40
S: 79 31Ve halis altindan bir samdan yapacaksin; samdan, ayagi ve diregi dövmeci isi olacak; kadehleri, yumrulari, ve çiçekleri kendinden olacaklar; 32ve samdanin üç kolu bir yanindan, ve samdanin üç kolu obir yanindan olmak üzre, onun yanlarindan çikan alti kol olacaktir; 33bir kolda badem çiçegi seklinde üç kadeh, bir yumru ve bir çiçek, obir kolda badem çiçegi seklinde üç kadeh, bir yumru ve bir kiz çiçek olacak; samdandan çikan alti kol için böyle olacaktir; 34ve samdanda badem çiçegi seklinde dört kadeh, onun yumrulari, ve çiçekleri olacaktir; 35ve samdandan çikan alti kol için, iki kol altinda kendinden bir yumru, ve iki kol altinda kendinden bir yumru ve iki kol altinda kendinden bir yumru olacaktir. 36Onlarin yumrulari ve kollari kendinden olacak, hepsi bir dövmeci isi, halis altindan olacaktir.37Ve onun kandillerini yedi tane yapacaksin;
TUTUCU YAHUDİLER VE TEVRAT EMİRLERİ

TESNİYE
BAB: 11
AYET: 19
S: 189 19Ve evinde oturdugum, ve yolda yürüdügüm zaman, yattigin ve kalktigin zaman, onlar hakkinda söyleyerek ogullarina onlari ögreteceksin.

İŞAYA
BAB: 59
AYET: 12
S: 718 Senin azerinde olan Ruhum ve agzina koydugum sözlerim, simdiden de ebede kadar senin agzindan ve zürriyetinin agzindan ve zürriyetinin zürriyeti agzindan ayrilmayacak, Rab diyor. TESNİYE
BAB: 29
AYET: 3 S: 203 ...bu seriatin tüm sözlerini yazacaksin.
Tutucu Yahudi ebeveynler yukarida görülen emirleri titizlikle uygulamaktadır.

YESU
BAB: 1
AYET: 8
S: 216 8Bu seriat kitabi senin agzindan ayrilmayacak, ve onda yazilmis olanin hepsine göre yapmaya dikkat edesin diye, gece gündüz onu düsüneceksin; çünkü o zaman yolunu açacaksin, ve o zaman muvaffak olacaksin.

İSRAİL PARLAMENTOSU
Israil'in bir anayasasi olmayip basta Tevrat, Misna, Talmud'a bagli dini esaslara uyulmakta, böylece Yahudilik inanç, adet ve temamülü esas alinmaktadir. Ayrica hükümeti teskil eden bakanlar arasinda, Din Isleri Bakanligi da vardir.
Israil Parlamentosu Knesset - Yahudiler Israil devletini yönettikleri yere Knesset - ibadet yapilan mahal- ismini vermislerdir.
Gerçekte pek çoğu koyu dindar olan devlet adamlari politikalarini tevrat ve talmud hükümleri yönünde düzenleyerek kendi düsüncelerine göre ibadet yapmaktadir.
Tora'nin hatim tamami günü (Simha Ha-Tora), Tevrat mutlulugu günü sayilarak, Beyt-Ha Knessetlerde rola halindeki Tevratlar omuzlar üzerinde veya ellerde havaya kaldirilmis sirmali tahtalara konularak sokaga çikarilir, merasimle dolastirilir, bayram edilir. Kudüs'te bulunanlar, Kral David'in türbesinin bulundugu Siyon Dagina kafileler halinde çikarlar. Yollarda okunanlar ilahilerdir, mezmur parçalaridir. Bu günü Yahudiler bütün dünyada ayni sekilde kutlarlar. Sokakta dolasilmasi yasaksa, bina içinde, havra içinde dolasirlar. Omuzlara, kucaga Tevrat'i almak çok sevap sayilir. (*)
(*) Israil 20 yasinda, Israil Elçiligi Basin Bürosu s.17 Ankara-1968
Buraya kadar anlattığımız tüm dindarlık örnekleri, kınanması değil takdir edilmesi gereken davranış ve uygulamalardır. Bir Yahudinin, Hak din olarak bildiği kendi inancına samimiyetle inanması, ibadetlerini yerine getirmesi, Allah'ı çokça anması ve zikretmesi elbette güzel şeylerdir. Hatta Müslümanlar da Yahudilerin dinlerine olan bu kararlı bağlılığını örnek alabilirler. Yahudilerin kendi peygamberlerine olan güçlü sevgileri, birbirlerine olan düşkünlükleri, çalışkanlık ve disiplinleri de örnek vasıflardır. Ancak yanlış olan, bu samimi dindarlığın içine, diğer milletlere karşı şiddet, vahşet ve tecavüz emreden sapkın bir anlayışın da kimi Yahudiler (Siyonistler) tarafından sokulmak istenmesidir. Gerçekte M. Tevrat'ta diğer insanlara karşı iyilik ve adaletle davranmayı emreden pek çok pasaj da vardır. Ancak Siyonizm tüm bunları göz ardı etmekte, sadece kendi siyasi amaçları için uygun gördüğü pasajları ön plana çıkarmakta ve böylece dindar Yahudilerin bir kısmını kendi ideolojisine destekçi kılmaktadır.
Önceki bölümde, Yahudi kültürüne sonradan girmiş olan sözkonusu ırkçı ve saldırgan unsurları ve bunların Talmud'daki ifadesini incelemiştik. İsrail, işte bu ırkçı ve saldırgan unsurları özellikle ön plana çıkarmaktadır. İbranice'de Yahudi-olmayan anlamına gelen ancak küçümseme ve hakaret içeren goy (çoğulu goyim) terimi, İsrailliler'in "onlar"ı tanımlamak için en sık kullandıkları ifadedir. Öyle ki, İsrail liderleri bile goyim ile Yahudiler arasındaki sözde genetik farklılıklara atıfta bulunmaktan çekinmemişlerdir.
Likud'un liderlerinden ve eski Başbakanlardan Yitzhak Şamir, "üstün ırk" kavramına olan inancını, Siyonizm'i ırkçılığın bir kolu olarak gören Birleşmiş Milletler kararının 14 Kasım 1975 günü oylanmasından sonra, dünya ve uluslararası ilişkiler konusundaki görüşlerini kaleme alırken şöyle açığa vurmuştur: "Ağaçlardan inen insanlardan meydana gelen ulusların dünyanın liderliğini üstlenmeleri kabul edilecek bir şey değildir. İlkeller nasıl kendilerine ait fikirlere sahip olabilirler? Birleşmiş Milletler'in kararı bize bir kere daha göstermiştir ki biz diğer uluslar gibi değiliz."
Benzer bir ifade, Menahem Begin tarafından da kullanılmış, Nobel Barış Ödülü alan bu eski terörist, Filistinlileri "iki ayaklı hayvanlar" olarak tanımlamıştır.xi
İsrail'in saldırgan siyasetine dini alet etme çabasının bir örneği, Hatanya kitabıdır. Oldukça tutucu ve katı bir Yahudi mezhebinin dini kitabı olan Hatanya'da inanılması zor derecede ırkçı düşünceler yer alır. Bu kitaba göre, tüm Yahudi-olmayanlar şeytani varlıklardır ve "içlerinde iyilikten gelen hiç bir şey yoktur". Öyle ki, anne karnındaki bir Yahudi embriyosu bile bir Yahudi-olmayanın embriyosundan son derece farklıdır. Yahudi-olmayanların varlıklarını sürdürmeleri ise "gereksizdir"; çünkü yaratılmış olan her şey sadece Yahudiler'in iyiliği için yaratılmışlardır.xii
Daha da önemli olanı, sözkonusu kitabın İsrail devlet aygıtı tarafından da onay görmesidir. Knesset üyesi Şulamit Aloni'nin ortaya koyduğu bir araştırmaya göre, İsrail'in 1978 yılındaki Lübnan işgalinden bir süre önce sözkonusu Hatanya doktrinleri bazı askeri merkezlerde yönetim tarafından özellikle yaygınlaştırılmıştır. Bunda gözetilen amaç, askeri doktor ve hemşireleri, "Yahudi-olmayan yaralılar"a yardım etmekten alıkoymaktır. Öte yandan İsrail'in eski Cumhurbaşkanlarından Zalman Şazar, Habbad hareketinin ateşli bir savunucusudur. Likud lideri eski Başbakan Menahem Begin de hareketi desteklediğini resmi olarak açıklamıştır.xiii
İsrail ordusunda Talmudik "anti-goyim" eğitiminin daha pek çok örneği vardır. Talmud'da Yahudi-olmayanlara zarar verilmesini yasaklayan çok sınırlı bir kaç hüküm, "kendileriyle savaşılmakta olunmayan Yahudi-olmayanlar"la ilgilidir. Siyonistler, bu noktadan hareketle, kendileriyle savaşılmakta olan tüm Yahudi-olmayanların öldürülebileceğini, hatta öldürülmeleri gerektiği sonucuna varmışlardır. Ve bu doktrin 1973'ten bu yana İsrail ordusu içinde bilinçli olarak yayılmaktadır. Batı Şeria'nın güvenliğinden sorumlu İsrail birliklerinin Genel Komuta Merkezi tarafından yayınlanan bir kitapçık, bu "ideoloji"yi şöyle anlatır:
Bir savaş ya da silahlı bir çatışma sırasında kuvvetlerimiz sivil halk ile karşı karşıya gelirlerse ve eğer bu sivillerin askerlerimize zarar verip veremeyecekleri konusunda açık bir kesinlik yoksa, Halakha'ya göre bu sivillerin öldürülmeleri doğrudur ve hatta gereklidir. Hiç bir şart altında bir Arab'a güvenilmemelidir... Halakha, savaşta düşmana karşı saldırıya geçtiklerinde, iyi sivilleri, yani iyi gözüken sivilleri bile öldürmeleri için birliklerimize izin vermekte, hatta bunu emretmektedir.xiv
İsralli bir haham tarafından askerlere hatırlatılan ve eski hahamlardan Rabbi Shim'on'a ait olan bir "özdeyiş" ise şöyledir: "Yahudi-olmayanların en iyisi mi; öldür. Yılanın en iyisi mi; beynini parçala."xv
Kısacası, Siyonizm, Yahudi inanç ve kültürü içindeki tüm radikal, yabancı düşmanı fikirleri ön plana çıkarmakta ve kendi siyasi amaçları için kullanmaktadır. Oysaki Yahudi dininde diğer insanlara iyilik ve adaletle davranmayı emreden pek çok hüküm de vardır. Özellikle M. Tevrat'ta, bu kitapta pek çok İlahi hüküm hala kalmış olduğu için, adalet ve merhamet kavramları ön plandadır. M. Tevrat'ta İsrail'in "tüm diğer milletler üzerine bir ışık" olacağından söz edilir. Siyonizm, bu ışığı karartmış ve hem Yahudilere hem de Yahudi-olmayanlara büyük felaketler getirmiştir.
İSRAİL ORDUSU
Israil savas, fedakârlik, fedaîlik konusuna bagli kalarak bir egitim ve ögretim yapmaktadir. Bütün yayimlar savasçilik ve kahramanlik duygu ve düsüncesini destekleyicidir.
Kozmopolit, barisçi, enternasyonalist, hümanist, pasif, süpheci bir egitim ve ögretimin Israil'de asla yeri yoktur. Çevrilen filmler Israil gençlerinin savaslardaki kahramanligini konu alir. Perdelerde de vurur, kirar, öldürürler. Tam bir savas psikolojisi ilkokuldan üniversite sonuna kadar hâkimdir. Israil'de halk, kadin, erkek, her an seferberlige hazirdir. Halkin çogu silâhlidir. 24 saat için olsa bile izinli gelen asker portatif makineli tabanca- siyle (Uzi marka) izinli çikar.
Israil Halk Ordusu bir kaç saatte seferî hâle geçebilir. Israil'de erkekler için askerlik kizlardan 6 ay fazladir, yâni 2,5 yildir; "Ihtiyat ordusu olan Hagana'nin kadrosunu bütün bir millet teskil eder. Erkekler 49 yasina gelinceye kadar, kadinlar ise 34 yasina kadar her yil 1ay ve her ay bir gün askerlik hizmeti yaparlar. Muvazzaf ordu ise tamamen bir okul vazifesi görür, memleketin sinirlari hudut köyleri tarafindan muhafaza edilir. Bunun için de askerligi çiftçilikle birlestiren Nahal sinifi kurulmustur. Birkaç ay süren askeri talimden sonra Nahal birlikleri huduttaki köylere gönderilir.

xi Roger Garaudy, Siyonizm Dosyası, s. 193.
xii Israel Shahak. Jewish History, Jewish Religion. s. 27.
xiii Ibid., s. 27.
xiv Ha'olam Hazzeh, 5 Ocak 1974; Amnon Rubinstein, "Who Falsifies The Halakhah", Ma'ariv, 13 Ekim 1975; Israel Shahak, Jewish History, Jewish Religion, s. 76.
xv Israel Shahak, Jewish History, Jewish Religion, s. 78.

Siyonizmde Nesiller Boyu Kin, Vahşet, Katliam

17 Ağustos 2011 Çarşamba, 15:27 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
Siyonizmde Nesiller Boyu Kin, Vahşet, Katliam
TEKVİN
BAB: 9
AYET: 20-25
S: 8 20Ve Nuh çifti olmaga basladi, ve bir bag dikti; "ve saraptan içip sarhos oldu, ve çadirinin içinde çiplak oldu,
22 Ve Kenânin atasi olan ham, babasinin çiplakligini gördü, ve disarda iki kardesine söyledi 23Ve Sam ile Yafet bir esvap alip onu kendi iki omuzlari üzerine koydular, ve geri geri gidip babalarinin çiplakligini örttüler; ve yüzleri geri olup babalarinin çiplakligini görmediler.
24Ve Nuh sarabindan ayildi, ve küçük oglunun kendisine yaptigini anladi. 25Ve dedi: Kenân lânetli olsun, Kardeslerine kullar kulu olacaktir.
Sâm, Hâm, Yâfet adinda üç oglu olan Nuh Peygamber, Tufan'dan sonra çiftçilige baslar. Bir gün, dikip yetistirdi bagin üzümlerinden yapilan saraptan içip sarhos olur, çadirinda çiplak olarak sizar. Onu bu durumda küçük oglu Hâm görür.(Muharref tevrattaki ekleme bir izah).
Iste bu olay onca yildir süren ve Ortadogu'ya rahat yüzü göstermeyen kanli kavganin, Tevrat'ça çikis noktasidir. Çünkü, Nuh (A.S.) ayildiginda oglu Hâm'in çadira girip kendini çiplak gördügünü anlayinca, son derece öfkelenir, ceza olarak Hâm'i oglu Kenan'i ve ondan türeyecekleri lanetler; Kenan soyunun, Sâm ve Yafet'in ogullarina kul köle olmasini diler.
Tevrat'in birinci kitabi "Tekvin'in dokuzuncu bölümü bu olayi anlatir, onuncu bölümü de okursak, lanetlenen Kenan soyunun olusturdugu kavimleri ögrenebiliriz. Bunlar: Gilgasi'ler, Amori'ler, Yebusi'ler, Hivi'ler v.s.
Filistinliler ise babasi Nuh (A.S.) tarafindan lanetlenen Hâmin öteki oglundan türeyen Kasluhi'ler kavmindendirler.
Nuh (A.S.)'in büyük oglu Sâm ile küçük oglu Yâfet'e gelince, babalarinin ayibini (çiplakligini) örttükleri için, onlar ve soylari lanetlenmez. Sâm'in ogullari Sinar (Mezopotamya) dolaylarina yayilirlar ve çogalirlar.
Iste bu Sâm ogullarinin onuncu kusagi olan Hz. Ibrahim Peygamber, Mezopotamya'nin Ur kentinde dogar, daha sonra Kenan Ülkesi'ne göç eder. Burada iki oglu olur. Bunlardan Ismail (A.S.) Hz. Muhammed (S.A.V.) Peygamber'in, Ishak (A.S.) da Israil ogullarinin dolayisiyla Musa (A.S.) Peygamber'in ceddidir.
Ishak (A.S.) oglu Yakub (A.S.),un on iki oglundan üreyerek olusan Israilogullari, kuraklik yüzünden göç etmek zorunda kaldiklari Misir'da, çok agir kosullar altinda yasarlarken, soydaslari Musa (A.S.)'ya Horeb'de (Sinan Dagi'nda) Allah seslenir.
- Bu izahlardan sonra Hahamlarin Tevrat'i bozarak ekledikleri Va'dedimis Topraklarla ilgili ayetler gelmektedir. Süt ve Bal akan diyar olarak belirtilen bu topraklar sözde tüm içindeki milletlerle beraber Israilogullarina miras olarak verilmistir.

VADEDILMIS TOPRAKLAR VE SINIRLARI
Siyonistlerin diger milletlere yaptiklari katliam ve zulümlere geçmeden önce "Vaadedilmis Topraklar sinirini" belirten M. Tevrat ayetlerini görelim.

TEKVİN
BAB: 17
AYET: 8
S: 14 8Ve senin gurbet diyarini, bütün Kenan diyarini, sana ve senden sonra zürriyetine ebedî mülk olarak verecegim. Bütün bu memleketleri sana ve zürriyetine verecegim ve senin zürriyetini göklerin yildizlari gibi çogaltacagim.

TEKVİN
BAB: 28
AYET: 13-14
S: 27 Üzerinde yatmakta oldugun diyari sana ve senin zürriyetine verecegim; 14ve senin zürriyetin yerin tozu gibi olacak, ve garba, ve sarka, ve simale, ve cenuba yayilacaksin; ve yerin bütün kabileleri sende ve zürriyetinde mubare kilinacaktir,

SAYILAR
BAB: 34
AYET: 1-12
S: 172 1Ve RAB Musaya söyleyip dedi: 2Israil ogullarina emret ve onlara de: Kenan diyarina girdiginiz zaman (size miras olarak düsecek olan bu diyar, sinirlarina göre Kenan diyari),3o zaman cenup tarafiniz Tsin çölünden Edom boyunca olacak, ve cenup siniriniz sarka dogru Tuz Denizinin ucundan olacak; 4ve siniriniz Akrabbim yokusundan cenuba dogru dolasacak, ve Tsine geçecek, ve onun uçlari Kades-barneanin cenubunda olacaklar; ve Hatsar-addara çikacak, ve Atsmona geçecek; 5ve sinir Atsmondan Misir vadisine kadar dolasacak, ve onun uçlari deniz yaninda olacaktir. 6Ve garp siniriniz büyük deniz ve onun kiyisi olacaktir; garp siniriniz bu olacaktir. 7Ve simal siniriniz bu olacak; büyük denizden Hor dagina kadar kendinize isaret koyacaksiniz; 8Hor dagindan Hamata girilecek yere kadar isaret koyacaksiniz; ve sinirin uçlari Tsedadda olacak; 9ve sinir Zifrona çikacak, ve onun uçlari Hatsar-enanda olacak; simal siniriniz bu olacaktir. 10Ve sark sinirinizi Hatsar-enandan Sefama kadar isaret koyacaksiniz: 11Ve sinir Sefamdan Ainin sark tarafindan Riblaya inecek; ve sinir inecek, ve sarka dogru Kinneret denizinin yanina dokunacaktir. 12Ve sinir Erdene inecek ve uçlari Tuz Denizi yaninda olacaktir. Çepçevre sinirlarina göre memleketiniz bu olacaktir.
Iste sinirlari çizilen bu kara parçasi Tevrat'ta, "Kenan Ülkesi" olarak adlandirilir.

TEKVİN
BAB: 16
AYET: 18
S: 13 18O günde RAB Abramla ahdedip dedi. Misir irmagindan büyük irmaga, Firat irmagina kadar, bu diyari, 19Kenileri, ve Kenizzileri, ve Kadmonileri, 20ve Hittileri, ve Perizzileri, ve Refalari, 21ve Amorileri, ve Kenânlilari, ve Girgasileri, ve Yebusiler senin zürriyetine verdim. AMOS

BAB: 9
AYET: 12
S: 872 12Ta ki, Edomun bakiyesini, ve üzerlerine ismim cagirilan bütün milletleri mülk edinsinler, bunu yapan RAB diyor.

ÇIKIS
BAB: 23
AYET: 31
S: 77 31Ve Kizil Denizden Filistilerin denizine kadar, ve cölden Irmaga kadar sana hudut koyacagim; cünkü memleketin ahalisini sizin elinize verecegim;

TESNİYE
BAB: 12
AYET: 23-25
S: 189 23O zaman RAB bütün milletleri önünüzden kovacak. ve sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksiniz. 24Ayak tabaninizin basacagi her yer sizin olacak; siniriniz cölden ve Libnandan, irmaktan, Firat irmagindan garp denizine kadar olacaktir. 25Önünüzde kimse durmayacak; Allahiniz RAB, size söyledigi gibi, dehsetinizi ve korkunuzu ayak basacaginiz bütün diyar üzerine koyacaktir.

MEZMURLAR
BAB: 135
AYET: 10-12
S: 621 10Büyük milletleri vurdu, VE kudretli kirallari öldürdü, 11Amoriler kirali Sihonu, Ve Basan kirali Ogu, Ve bütün Kenan ülkelerini vurdu. 12Ve onlarin yerini miras, Kavmi Israile miras olarak verdi.
Öte yandan, bu Kenan Ülkesi'nin basta Filistin olmak üzere, Lübnan'i, Ürdün'ü, kismen da Suriye, Misir ve Anadolu'yu içerdigini, ayrica bir süre önce "Türkiye, yasam hakki sinirlarimiz içindedir" diyen bir Israil yetkilisinin sözlerini hatirlatmaliyiz.

TEKVİN
BAB: 13
AYET: 14-15
S: 11 14Sonra RAB Abrama dedi: Simdi gözlerini kaldir, ve bulundugun yerden simale ve cenuba ve sarka ve garbe bak; 15çünkü görmekte oldugun bütün memleketi sana, ve ebediyen senin zürriyetine verecegim.

MEZMURLAR
BAB: 2
AYET: 8
S: 540 8Iste benden ve miras olarak sana milletleri, Mülkün olarak yeryüzünün uçlarini verecegim.
Sadece Kenan ülkesi va'dedilmemistir. Bu hükümlerin Siyonistler tarafından yapılan siyasi (ırkçı) yorumuna göre, bütün dünya topraklari Yahudi ırkına miras olarak verilmistir.
Bu vadedilen ülkenin hangi milletlerin anayurdu oldugu ve yurtlarinin ellerinden nasil koparilip alinacagi konusunda, Siyonistler tarafından siyasi amaçlarla kullanılan Tevrat pasajları ise şunlardır:

ÇIKIŞ
BAB: 20
AYET: 5
S: 73 Çünkü Ben; babalar günahini çocuklar üzerinde, üçüncü nesil üzerinde, ve dördüncü nesil üzerinde ariyan, bir Allahim.

TESNİYE
BAB: 7
AYET: 1-2
S: 184 1Allahin RAB, mülk olarak almak icin gitmekte oldugun diyara seni götürecegi, ve senin önünden çok milletleri, Hittileri, ve Girgasileri, ve Amorileri, ve Kenânlilari, ve Perizzileri, ve Hivileri. ve Yebusileri, senden daha büyük ve daha kuvvetli yedi milleti kovacagi; 2ve Allahin RAB onlari senin önünde ele verecegi, ve sen onlari vuracagin zaman; onlari tamamen yok edeceksin; onlarla ahdetmiyeceksin, ve onlara acimayacaksin;

MEZMURLAR
BAB: 137
AYET: 8-9
S: 622 8Ey sen, harap olacak Babil kizi, Bize karsilik ettiginin karsiligini, Sana verecek olana ne mutlu! 9Senin yavrularini tutacak, Kayaya çarpacak olana ne mutlu!

İŞAYA
BAB: 14
AYET: 25
S: 684 25Söyle ki, kendi memleketimde Asurluyu kiracagim, ve daglarimin üzerinde onu ayak altinda çigneyecegim.

TSEFENYA
BAB: 2
AYET: 5
S: 887 5Deniz kiyisinda oturanlarin, Keretiler milletinin vay basina! Ey Kenan, Filistiler diyari, Rabbin sözü size karsidir; seni yok edecegim, öyle ki, artik sende oturan kimse olmayacak.

TESNİYE
BAB: 32
AYET: 42-43
S: 212 42Öldürülmüs ve esir edilmis olanlarin kanindan, Düsmanlarin reislerinin basindan, Oklarimi kanla sarhos edecegim, Ve kilicim et yiyecek. 43Ey milletler, onun kavmi ile beraber sevinin; Çünkü kullarinin kaninin öcünü alacak, Ve hasimlarina intikamla karsilik verecek.

YEREMYA
BAB: 11
AYET: 22-23
S: 735 22Bundan dolayi ordularin Rabbi söyle diyor: Iste, ben onlari yoklayacagim; yigitler kiliçla ölecekler; ogullari ve kizlari kitlikla ölecekler; 23ve onlara bir bakiye kalmayacak; çünkü Anatot erlerine kötülük getirecegim, onlarin yoklanilma yilini getirecegim.

TSEFENYA
BAB: 2
AYET: 13
S: 887 13Ey Habesler, siz de benim kilicimla öldürüleceksiniz.

İŞAYA
BAB: 11
AYET: 14
S: 682 Ve garp tarafinda Filistilerin sirtina uçup atilacaklar; sark ogullarini birlikte çapul edecekler; Edam ve Moab üzerinde ellerini atacaklar ve Ammon ogullari onlarin sözünü dinleyecekler.

İŞAYA
BAB: 14
AYET: 21-22
S: 683 21Atalarinin fesadindan ötürü, onun ogullarini bogazlayacak yer hazirlayin da ayaga kalkmasinlar ve diyari kendilerine mülk edinmesinler, ve dünya yüzünü sehirlerle doldurmasinlar. 22Ve ordularin Rabbi diyor: Onlara karsi kalkacagim, ve adi, ve baki kalani, ve oglu, ve torunu Babilden kesip atacagim, Rab diyor.

SAYILAR
BAB: 23
AYET: 24
S: 160 Iste kavm: DISI ARSLAN gibi kalkiyor ve kendisini ARSLAN gibi kaldiriyor, Sikarini yiyinceye kadar, Ve öldürülmüs olanlarin kanini içinceye kadar yatmayacaktir.

MEZMURLAR
BAB: 2
AYET: 8-9
S: 540 8Iste benden ve miras olarak sana milletleri, Mülkün olarak yeryüzünün uçlarini da verecegim. 9Onlari demir çomakla kiracaksin; Bir çömlekçi kabi gibi onlari parçalayacaksin.
Siyonistler, aşağıdaki Tevrat pasajlarını da yine siyasi anlamda kullanır ve İsrail terörünü meşru göstermek için bunlardan yararlanırlar:

YEREMYA
BAB: 51
AYET: 19-20
S: 777 19Ve Israil onun mirasinin siptidir; ordularin RABBIDIR. 20Sen benim topuzum ve cenk silahlarimsin; ve seninle milletleri kiracagim ve seninle ülkeleri helak edecegim.

MEZMURLAR
BAB: 149
AYET: 7-8-9
S: 628 7Milletlerden öç alsinlar; Ve ümmetleri tedip etsinler; 8Onlarin kirallarini zincirlerle, Ve ileri gelenlerini demir bukagilar ile baglasinlar: 9Ta ki, yazilmis olan hükmü onlara karsi yürütsün İŞAYA
BAB: 34
AYET: 8
S: 697 Çünkü Rabbin bütün milletlere öfkesi, bütün onlarin ordusuna kizginligi var; Çünkü Rabbin öç alma günü, Sion davasindan ötürü karsilik yili var.

TSEFENYA
BAB: 3
AYET: 8
S: 887 8Bundan ötürü ava kalkacagim güne kadar beni bekleyin. Rabbin sözü; çünkü hükmüm milletleri toplamaktir, ta ki ülkeler üzerine gazabimi, kizgin öfkemin hepsini dökmek için onlari bir araya getireyim; çünkü bütün dünya kiskançligimin atesi ile yutulacaktir.

İŞAYA
BAB: 14
AYET: 26
S: 684 Iste bütün dünyaya karsi tasarlanan tertip budur; ve bütün milletlere karsi uianmis olan el budur.

YEREMYA
BAB: 10
AYET: 10
S: 724 10Bak, bugün milletler üzerine, ve ülkeler üzerine, kökünden sökmek ve yikmak icin helak etmek ve yok etmek icin seni koydum.
YAHUDILERIN KENAN ÜLKESINDE GEÇMISTE YAPTIGI KATLIAMLAR
Sözde Yesu peygamberin önderliginde Israilogullari;

YESU
BAB: 8
AYET: 24-27
S: 223 24Ve vaki oldu ki, Israil kirda, kendilerini kovalamis olduklari, çölde Ay ahalisinin hepsini öldürmeyi bitirdigi, ve bitinceye kadar onlarin hepsi kiliçtan geçirildigi zaman, bütün israil Aya döndüler, ve onu kiliçtan geçirdiler. 25Ve o gün erkeklerden, ve kadinlardan düsenlerip hepsi, bütün Ay ahalisi on iki bin kisi idi. 26Çünkü bütün Ay ahalisini tamamen yok edinceye kadar Yesu kargiyi uzatmis olan elini geri çekmedi. Ancak Rabbin Yesua emrettigi sözüne göre Israil o sehrin hayvanlarini ve mallarini kendileri için çapul ettiler.

ESTER
BAB: 9
AYET: 5,16
S: 498 5Ve Yahudiler bütün düsmanlarini kiliçtan geçirdiler, ve öldürdüler, ve yok ettiler, ve kendilerinden nefret edenlere istedikleri gibi yaptilar.

II. TARIHLER
BAB: 36
AYET: 17
S: 464 17Ve onlara karsi Kildanilerin kralini çikardi ve onlarin makdisinde gençlerini kiliçla öldürdü, ve genç yigide, ere varmamis kiza, kocamis adama ve ak saçliya acimadi; Rab hepsini onun eline verdi.

YESU
BAB: 6
AYET: 21
S: 221 21Ve erkek ve kadin, genç ve ihtiyar, öküz ve koyun, ve esek, sehirde olanlarin hepsini kiliçtan geçirip tamamen yok ettiler.

HAKIMLER
BAB: 1
AYET: 5
S: 242 Rab Kenanlilari ve Periziileri onlarin eline verdi; Bezekte onlardan onbin adam vurdular. Fakat Adoni-bezek kaçti ve onun ardini kovaladilar ve onu tuttular ve ellerinin ve ayaklarinin bas parmaklarini kestiler.

HAKIMLER
BAB: 3
AYET: 16,22,29
S: 245 Ve Ehud bir arsin (45 cm.) uzunlugundaki kamasini çekti ve onu Moab krali Eglon'un karnina sapladi ve namlinin ardindan kabza da girdi ve namliyi yag kapladi. Çünkü kamayi karnindan çekmedi ve arkasindan çikti. Moabdan her biri kuvvetli ve her biri yigit adam olmak üzere on bin kisi kadar vurdular ve kimse kurtulmadi. 16ve kendilerinden nefret eden Yetmis besbin kisiyi öldürdüler.
Ve sözde Hz. Davud (AS) agzindan;

II. SAMUEL
BAB: 22
AYET: 38-43
S: 331 38Düsmanlarimi kovaladim, ve onlari helak ettim; Ve onlar bitmeyince geri dönmedim. 39Onlari telef ettim, ve onlari ezdim, ve artik kalkamadilar; Ve ayaklarimin altina düstüler, 40Cünkü cenk için bana kuvvet kusattin; Bana karsi ayaklananlari altimda çöktürdün. 41Düsmanlarimin sirtini da bana çevirttin, Benden nefret eyliyenleri de yok ettim. 43O zaman yerin tozu gibi onlari ezdim; Onlari sokaklarin camuru gibi ayak altina alip çignedim.
Dahası, bazı hükümler, savaştan ve katliamdan geri duran Yahudileri tehdit eder şekilde kullanılmaktadır:

YEREMYA
BAB: 48
AYET: 10
S: 772 10Rabbin isini gevseklikle yapan lanetli olsun; ve kilicini kandan alikoyan lanetli olsun. Katliam yapmayan, kan akitmayan Allah'in laneti ile tehdit edilmektedir.
Geçmiste yapilan katliamlar Yahudileri costuracak tarzda bir gurur vesilesi gibi muharref Tevrat'a alinmistir ve bunlar günümüzdeki katliamlarda bir kısım Siyonist Yahudiler tarafindan örnek alinmaktadir. Ancak gerçek dindar Yahudiler böyle bir şey yapmazlar, nitekim dini inançlarının İsrail terörüne destek sağlamak için kullanılmasını şiddetle kınamaktadırlar. (Bkz. Siyonizme Karşı Çıkan Dindar Yahudiler bölümü)

TESNİYE
BAB: 6
S: 183 Rab, "taslari demir ve daglari bakir olan bu diyari sana verecek ve sen onlari isleyeceksin."

YESU
BAB: 9
S: 224 Yok edemeyecegi milletlerden arta kalan, yani, Israilogullari'nin büsbütün yok edemedikleri çocuklari senin için angaryaci kullar olacaktir.

VADEDILMIS TOPRAKLARDAKI MILLETLERE KARSI YAPILANLAR
David Ben Gurion
Filistinde Israil Devletinin kurulusunu hazirlamis ve ilk basbakanlik görevini üstlenmistir. Sosyalist Mapai Partisinin önderidir.
Gurion'un Polonya'da çocuklugunu geçirdigi ev "Siyonist Haskalah" adli akimin gelistirildigi bir yerdi. Hareketin ana düsüncesi "biz artik gettolarda yasamayalim. Kendi mukadderatimizi tayin edelim ve esas yurdumuzda diger irklardan üstün bir irk olan Israil ogullarina va'dedilen ve Yahudilerin burada yasayan irklari katledecekleri, soy kirimina ugratacaklari topraklar- Eretz Israil- bir devlet kuralim."
Yahudilerin bir an önce Filistin'de toplanip kendi devletlerini kurmalari gerekiyordu. David Ben Gurion için mesele bu kadar basitti.
Siyonizm İngiliz desteğiyle doğdu ve büyüdü. Ingiltere Disisleri Bakani Lord Arthur James Balfour'un büyük bankaci ailesi Rothschild'larin Ingiltere kanadinin temsilcisi Lord Walter Rothschild'a (Yahudidir) yazdigi 2 Kasim 1917 tarihli mektubunda "Majestelerinin hükümeti Filistin'de Yahudi halki için milli bir yuva kurulmasini müsbet karsiliyor ve bu amacin gerçeklestirilmesini kolaylastirmak için elindeki bütün imkanlari kullanmaya hazir bulunmaktadir" diyordu.
16 Mayis 1916 tarihli Sykes - Picot Antlasmasina göre Beyrut, Sur ve Sayda sehirlerini içeren Kuzey Filistin Fransa'ya; Yafa, Hayfa, Tel-Aviv gibi sahil sehirleri dahil tüm Güney Filistin Ingiltere'ye birakiliyordu. 1918'de Osmanlilar'in geri çekilmesiyle bu paylasma uygulandi. Filistin'deki Ingiliz mandasi buraya Yahudi göçünü arttirdi. Yahudiler Filistin'de gayrimenkuller elde etti ve Yahudi sirketlerine imtiyazlar tanindi. (O zamanlar Sömürgeler BakanininWinston Churchill oldugunu hatirlatmakta yarar var. Sömürge sekreteri de Possfield adli Siyonist bir Yahudidir.
Yahudilerin Filistinde çogalmasina karsi çikan Araplar Ingiliz askerleri eliyle katledildi. 50 bin Arap öldürüldü. Bundan öfkeye kapılan bazı Araplar ise suçsuz Yahudilere saldırdılar ve katliamlar gerçekleştirdiler. Siyonizm her iki halka da ölüm ve acı getirdi.
Siyonistlerin bir Yahudi Devleti'nin kurulmasi için zorunlu gördükleri asgari unsurlar sunlardi: Ürdün Nehri'nin Suriye ve Lübnan'daki baslangiç noktalarini; Sayda'ya kadar Güney Lübnan'i, Güney Ürdün'deki Maan'a kadarki Hicaz Demiryolu'nun geçtigi alani ve Akabe Körfezi'ne uzanan kismi kaplayan bir ülke.
Amerikan Siyonistlerinin 1942'de ABD'de yaptiklari kongre ertesinde Siyonist hareketin önderi Ben Gurion ABD ile ittifak yapti ve BM oylamasinda Amerikan destegini aldi. Ayni dönemde "Haganah"in - Israil Ordusunun sefi oldu. 1948'de devletin ilanindan sonra sinirlarinin tesbit edilmesine karsi çikan tek devlet olan Israil'in sürekli yayilmasinin en etkili araci "Haganah" oldu.
Yahudiler Birlesmis Milletleri tesirleri altina alarak 29 Kasim 1947'de Genel Kurulda alinan kararla Filistinin üçte ikisine oturdular. Israil devleti 14 Mayis1948 gecesi kuruldu. Ben Gurion Sosyalist MAPAI partisi ile iktidara gelerek basbakan oldu.
Sinirlarinin belirtilmesine itiraz eden tek devlet Israil'dir.
"Amerikan bagimsizlik beyannamesini elinize aliniz. Hiçbir sinirdan bahsedilmiyor." Israil Devletinin sinirlarini tesbit etmek mecburiyetinde degiliz."
Kaynak: Jerusalem Post I0. Agustos. 1967
Aynı yıl içinde İsrailli silahlı birlikler Araplara karsi, ilan edilmemis bir savasa baslayarak bölgede temizlik faaliyetlerine giristiler. Haganah, Stern, Irgun, Tz'vai, L'umi, Palmah gibi Siyonist terör çetelerinin, Araplara karsi yaptigi saldirilarin sayisi üç ay gibi kisa bir zamanda ikibini buldu.
Haganah çetesi Aralik 1947'de Kuvazza'da, Mart 1948'de Salama'da, Nisan 1948'de Biyer Abbas'ta ve Kastel'de, Yaffa ve Akra'da sivil halka saldirdi. 9 Nisan gecesi Menahem Begin tarafindan yönetilen Stern çetesi ve Irgun çetesi Deir Yassin Arap köyüne saldirarak, daha önce de yaptiklari gibi genç, yasli, çocuk, hamile, bebek demeden 254 Arabi katletti.
Yahudi terörü bölgedeki Arap halkini dehset içinde birakmayi amaçliyordu. Terörün propagandasi yapiliyor, katledilen Araplarin resimleri çekiliyor, çogaltiliyor ve köylere gönderiliyordu. Resimlerin altina "terketmezseniz, sizin sonunuz da böyle olacak" diye yazilar yaziliyordu.
Katil Menahem Begin daha sonraları bu katliam hakkinda "Bu kiyim çok hakli çikti. Deir yassin zaferi olmadan Israil de olmazdi." diyecekti.
Israil ordusu, 1956 yilinin 29 Ekim gecesi savas ilan etmeden Misir'a saldirdi. Firsattan yararlanan Fransa ve Ingiltere de savasa katildi.
1967 yilinda İsrail tekrar savas çikartti. Misir, Suriye ve Ürdün'e saldirdilar ve Sina yarimadasi, Gazze seridi, Bati Seria ve Golan tepelerinin bulundugu 60 bin kilometre karelik alan ele geçirildi.
Yillar önce, siyonizmin babasi olan Avusturya Yahudisi gazeteci Theodor Herzl, Filistin'de bir yahudi devleti kurmak için yapilmasi gerekenleri siralarken sunlari söylüyordu: "Örnegin bir ülkeyi vahsi canavarlardan temizlemek zorunda kaldigimizi düsünelim; bu durumda görevimizi besinci yüzyil Avrupalisi gibi yapamazdik. Mizragi elimize alip ayilarin izini süremezdik, kocaman bir av partisi yapar, hayvanlari bir araya getirir ve ortalarina bir bomba atardik."
Menahem Begin de söyledikleri ve yaptiklariyla Herzl'in iyi bir ögrencisi oldugunu göstermistir. Begin, "Filistinlileri izleyecegiz ve her yere karada, denizde ve havada- öldürecegiz" diyordu.

SİYONİZM TARİHİNİN KARANLIK BİR SAYFASI: NAZİLERLE İŞBİRLİĞİ
Hitler Almanyasinin suçsuz Avrupa Yahudilerini toplu olarak katlettigi dönemde, Siyonistler Hitler'e ekonomik ve siyasal yardimlarda bulunmuslardi. Federal Almanya'da yayinlanan Spiegel dergisinin de belirttigi gibi, siyonistler Nazilerin iktidari ele geçirisini kendileri için olaganüstü bir tarihsel olanak olarak görmüslerdi.
1933 Mayis'inda, siyonist Anglo-Palestine Bank fasist Almanya'nin ekonomi bakanligiyla dogrudan bag kurmustu. Görüsmelerden sonra. iki taraf arasinda 23 Agustos'ta bir transfer anlasmasi imzalanmisti. Bu anlasma daha sonraki pekçok ekonomik ve siyasal isbirligi için de bir zemin olusturmustu. Siyonistler, Tel-Aviv'de kurduklari Trust and Transfer Office Haavara adli sirketle, Filistin'e getirilen Alman mallarinin tekel hakkini almislardi. Böylec nazilerin Orta Dogu bölgesinde genis pazar olanaklarina kavusmasini saglamislardi. Döviz islemleriyle ilgilenen Alman bürosu 7 Aralik 1937'de sunlari açikliyordu: "Filistin'e dissatima dayali transfer islemleri 1933'ten beri yaklasik 70 milyon altin mark kär getirmistir. "Bu rakama, Filistin'e transfer edilen Yahudi sermayesinden dogan büyük kârlar katilmamistir.
Siyonist-Nazi isbirligi bu kadarla da kalmamistir. Siyonist olmayan Yahudi kuruluşlarının Alman mallarina boykot uygulanmasi için çagri yaptigi günlerde nazilere el uzatan yine siyonistler olmustur. Siyonistler, Alman, silah yapimcilarina döviz kaynagi saglamislardi. Albert Norden, So werden Kriege gemacht (Savaslar Nasil Yapilir) adli kitabinda bu konu açiklik kazandirmistir. Norden, International Nickel Trust adli sirketin Almanya için stratejik önemi olan hammaddeleri sagladigina dikkat çekmistir. Siyonist sermayedarlarin denetiminde olan bu sirket kapitalist ülkelerdeki nikel üretiminin yüzde 85'ine sahip durumdaydi. Hitler'in iktidara gelmesinden bir yil sonra IG Fabrenin dustrie adli Alman sirketiyle, sözkonusu sirket arasinda bir anlasma imzalandi. Anlasmada, Almanya'nin nikel üretiminin yaridan fazlasinin International Nickel Trust tarafindan karsilanmasi öngörülüyordu. Almanya böylece yüzde 50 oraninda döviz tasarruf etmis olacakti. Konuya iliskin kanitlar Nurnberg durusmalarinda ayrintilariyla ortaya çikmistir.

İSRAİL'İN FİLİSTİNLİLERE KARŞI YÜRÜTTÜĞÜ UZUN VADELİ SOYKIRIM
"Seçkin halk" düsüncesi ve Yahudilerin her zaman baskalarindan üstün oldugu yönündeki inanç, Israil politikasinin ayrilmaz bir parçasini olusturmustur. Israil'in siyonist önderliginin jeopolitigi "goyimrein" adi verilen ve "topraksiz halk için halksiz topraklar" elde etmeye dayanan bir politikadir. Pratikte bu politika, ele geçirilen topraklardan "seçkin" olmayan herkesi kovmak, anlamina gelmektedir. Siyonistlerin 'tarihsel vatan" adini verdikleri Filistin halksiz bir ülke olmadigina göre, siyonist planlar Filistin'de Yahudi olmayan halk için dayanilmaz kosullar yaratmayi ön görmektedir.
Taninmis Ingiliz tarihçisi Arnold Toynbee de, Montreal'da Mc Gill Universitesinde vermis oldugu konferansta bu gerçege isaret etmistir, Toynbee, uluslararasi hukuk açisindan, Yahudilerin Filistinli Araplara karsi davranislarini, Nürnberg durusmalarinda "Avrupa'daki Yahudilerin naziler tarafindan kitle halinde imhasi" olarak nitelenenen davranislardan hiçbir farki olmadigini belirtmistir.
1982 yilinda Lübnan'a karsi girisilen saldiri da tüm dünyanin gözleri önünde gerçeklesen bir katliamdi.
Israil 6 Haziran 1982'de Lübnan'a saldirdi. Dayan, alti gün savasinin ertesinde sunlari söyleyerek bu saldiriyi da açiklamis oluyordu: "Alti gün savas kusagi, Süveys Kanali'na, Ürdün'e, Golan tepelerine ulasabilmistir. Bu son degildir. Bugünkü ateskes hatlarindan sonra yeni hatlar olusacak, bunlar Ürdün'ü kusattiktan sonra Lübnan'a ve Suriye ortalarina kadar ulasacaktir."
Israil ordusunun Lübnan'a saldirisi sirasinda Sabra ve Satilla göçmen kamplarinda yasayan sivillerin topyekün katledilmesi, Guernica, Oradour, Khatyn ve Treblinka katliamlarinin yani sira tarihe geçecek denli ürperticidir. Bu katliam, Israil yöneticilerinin, dün oldugu gibi bugün de sivil-asker ayirimi yapmadan öldürmek için büyük bir istaha sahip olduklarini göstermistir.
Filistin sorununun "nihai çözüm"e kavusturulmasi için tasarlanan bu canavarca planin uygulamaya konulmasi tüm dünyanin gözleri önünde yapilmaktadir. Bir Mozambik gazetesi olan Noticias sunlari yazmaktadir: "Lübnan'da her gün yüzlerce sivil öldürülmektedir. Halkin kasitli bir biçimde yokedilmesinin, gerçek bir soykiriminin tanigiyiz." Israil'in Lübnan'a saldirisi sirasinda 70 bin Lübnanli ve Filistinli Arap yaralandi ya da öldürüldü. Lübnan'in köyü ve kentleri, Filistililere ait göçmen kamplari yakilip, yikildi. 15 -16 Agustos 1982 tarihinde, Lefkose'de, Israil'in Lübnan ve Filistin Halklarina Karsi Isledigi Suçlari Sorusturma Uluslararasi Komisyonu toplandi. Komisyon bir rapor hazirlayarak, Israil'in Beyrut'u ele geçirisi sirasinda islenen suçlari belgeledi. Israil uçaklarinin sivil yerlesim yerlerini, hastaneleri, okullari ve çocuk bakimevlerini sürekli bombalamis, Beyrut'un önemli bir bölümü ile Tire, Nebatiye Sayda gibi kent ve köyler yerle bir edilmis, birçok büyük Filistin Mülteci kampi haritadan silinmisti. Alti yüz bin Lübnanli evsiz, susuz, elektriksiz ve yiyeceksiz birakilmisti. Israil birlikleri aç insanlara yapilan gida yardimini engellemisti. Bunlar sivil halka karsi kasitli olarak yapilan askeri eylemlerdi.
Uluslararasi Kizilhaç ve Kizilay bayragini tasiyan binalar sistematik olarak bombalanmisti. Uluslararasi, Lübnan ve Filistin Kizilhaçlarina kan ve ilaç ulastirilmasi yasaklanmisti. Lübnan'in Juniye limaninda ilaç, asi, kan plazmasi ve hastane donanimi bosaltmakta olan Bati Alman Flora gemisi Israil uçaklarinin ve topçusunun saldirisina ugramis, roket atesine tutulmustu.
Israil uçaklari oyuncak, elma, muz ambalajina gizlenmis bombalari Lübnan topraklarina atmislardi. Çocuklar ellerine aldiklari bu "oyuncak" ya da "meyva"larin patlamasiyla yasamlarini yitirmislerdi.
Dr. Franklin Lamp Komsiyon'a Beyrut'ta bulmus oldugu fosfor bombasi ve bilyali bomba parçalarini verdi. Insan gövdesini kalbura çeviren bilyali bombalar Beyrut'un isgali sirasinda genis ölçüde kullanilmisti. Beyrut'ta görev yapmis Yunanli ve Kanadali doktorlar da, fosfor bombalarinin atesiyle kavrulmus ya da sarapnel ve bilyali bombalarla delik desik olmus insanlari ameliyat ettiklerini anlatmislardi.
Israil okullarinda yilda 272 saat askeri egitim yaptirilir. Sekiz yillik temel egitiminin bir amacı da, gençlerin soven bir ruhla yetistirilmesi ve Yahudi olmayan herkesten nefret etmelerinin saglanmasidir. Son yillarda okullarda okutulan "Ulusal Bilinç" dersleri de ayni amaci paylasiyor. Dolayisiyla Israil okullarinda "Araplara ne yapmak gerek" sorusu soruldugunda, çocuklarin, hiç duraksamadan "öldürmeli" diye bagirabilmesine sasmamak gerekir.
Yarin Yayinlari - Siyonizm ve Filistin trejedisi adli kitaptan alinti yapilmistir
Dogdugu anda kendini fanatik bir ortamda bulan ve ilk yaslarindan baslayarak, siki bir sekilde Siyonist ideolojinin kati, çarpik egitimi ile yetistirilen Siyonist Yahudiler, çarpık bir din ve milliyet anlayışı geliştirmekte ve en acimasiz katliamlari bile sanki bir ibadet yapiyor mantigi ile gerçeklestirebilmektedir. Ilk aldigi egitimle diger irklardan üstün oldugu ve onlara karsi savasmasi gerektigi beynine islenmektedir. Bu telkinlerin tabii sonucu olarak yapacagi katliamlara milli görev düsüncesi ile bakan fanatik İsrailli, karsisinda hayvan olarak gördügü insanlari, yasli, genç, kadin, erkek, hamile, bebek demeden yok etmektir.
Siyonistlerin terör taktigi, Filistinlilerin topyekün imhasindan evlerinde kovulmasina, sistematik iskenceden kisisel teröre kadar çesitlilik gösterir. Örnegin Israil Gizli Servisleri'nin önemli bir görevi de, istenmeyen kisileri öldürmek ve bu eylemi "Filistinlilerin Terörist Eylemi" olarak dünyaya duyurmaktir. Fransiz gizli servisi Surete Generale'in, Fransa'da yaptigi bir antiterörist operasyonda, "Filistinli" olduklari öne sürülen teröristlerin Israil gizli servisi -Mossad-in hazirladigi senaryoya göre çalistiklari ortaya çikmistir.
Dünyadaki siyonist örgütler arasinda terörle en fazla iç içe olan Yahudi Savunma Birligi adli örgüttür. Lideri Haham Meir Kahane Amerikan Newyork Times gazetesine verdigi demeçte, örgütün yalnizca ABD'de 50 subesi ve 14 bin üyesi oldugunu açiklamistir.
Milletlerasi Kizilhaç kurulusunun 1969'da Istanbul'da yaptigi 21. konferansta Hebron, Jenin, Tulkarm ve Nablus kentlerindeki cezaevlerinde Filistinlilere Yahudilerin yaptigi iskenceler görüsüldü. Delilleri ortaya çikarilarak ispatlanan iskence türleri sunlardir.
- Tutuklulari, ayaklarina agirliklar bagli oldugu halde, bilinçlerini yitirinceye dek askida tutmak.
- Vücutta sigara söndürmek
- Cinsel organlara sopa ile vurmak
- Tutuklularin üzerine köpek saldirtmak
- Tutuklunun sakaklarina, agzina, gögsüne ve hayalarina elektrik vermek.
Kudüste'ki Hebrew Üniversitesinden Profesör Israil Shahak: "Biz Yahudilere göre yalnizca biz insaniz, dolayisiyla Tevrat hükümlerinde isaret edildigi gibi Yahudi olmayanlar yalan söylediklerinden, yalnizca Yahudilere inanilmalidir. Bir Yahudi kendine Suriyelilerin iskence yaptigini söylüyorsa, onun tanikligi yeterlidir. Ama bir Filistinli kendisine Yahudilerin iskence yaptigini söylerse ona inanmamalidir, çünkü Yahudi degildir. "
Irkcı bir örgüt olan Gush Emunim isgal altindaki topraklara yerlestirilen Yahudiler tarafindan kurulmustur. Örgütün kurulusu Genel Kurmay Baskani Raphael Eitan'in özel izniyle oldu. Eitan, "yerel savunma" ihtiyacini öne sürerek, Gush Emunim örgütüne bagli subaylarin yönetiminde yari askeri bir örgütün dogmasina izin verdi. Örgüte bagli birlikler yasal yollardan oldugu kadar, yasadisi yollardan da edindikleri silahlarla donatilmis durumdadir. Yedioth Aharonoth adli gazetenin 8 Mayis 1980 günlü haberine göre, Bati Seria'da yerlesmis olan Yahudilerce toplanan özel bir konferansta, "askeri otoritelerden bagimsiz bir güvenlik sisteminin" kurulmasi kararlastirildi.
Bu "sistem" asker saglayan düzenli ordudan baskasi degildir; görevi de Arap kent ve köylerinde katliamlar düzenlemektir.
Begin: "Siz Israilliler, düsmani yokederken acimamalisiniz. Harabeleri üzerinde kendi uygarligimizi kuracagimiz Arap kültürü denen seyi yokedene kadar onlara hicbir sempati duymamalisiniz,"
"Bu ülkede iki halk için yer olmadigini anlamaliyiz. Tek çözüm Araplardan arinmis bir Filistin'dir... Istisnasiz tüm Araplari komsu ükelere göndermekten baska yol yoktur. Tek bir Arap köyü, tek bir Arap kabilesi bile kalmamalidir..."
Israil Savunma Bakanligi'nin resmi bir genelgesinde, Israil ordsunun Bashahami su tavsiyede bulunuyor: "Birliklerimiz, savasta ya da özel bir baskinda, sivil halkla karsilastiginda, herkesi öldürmelidir." (*)

Yahudilerin İhaneti

17 Ağustos 2011 Çarşamba, 15:33 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
Yahudilerin İhaneti
Siyonistler, Yahudilerin hayatlarını, kendilerinin devam eden çekişmelerine kurban etmişlerdir. Bağımsız bir devlet olma hedeflerini gerçekleştirmek için, Siyonistler Anti-semitizmi daima planlı olarak kışkırttılar. 2. Dünya Savaşı boyunca, Siyonistler, Yahudileri kurtarmak için para vermeye karşı çıktılar. Siyonist lider Yitzhak Greenbaum 18 Şubat 1943'te Tel-Aviv'de yaptığı bir konuşmasında, şöyle söylemiştir: "Birisi, Siyonist faaliyetleri ikinci derece öneme sahip olmaya iten bu dalgaya karşı gelmelidir.". Ayrıca şunu da söylemiştir: "Filistin'deki bir inek, bütün Avrupalı Yahudilerden daha önemlidir." Önem verdikleri şey Yahudileri kurtarmak değildi, aksine, daha çok Yahudi kanı dökülmesi, devletlerinin kurulması için olan taleplerini güçlendirecekti. Sloganları "Rak B'Dam" idi. (Sadece kanla ülkeye sahip olacağız.)

Hahamlar tehlikeye karşı uyardılar
Bütün büyük Yahudi bilgeleri, Siyonizm'in getirebileceği tehlikelere karşı uyardılar. Siyonizm'in üzerindeki aşırı mutluluk hali ve aslında ihtiyacı olmadığı halde gösteriş olarak elinde tuttuğu ordu, elçilikler, bayrak vs., Tevrat'a göre inancı denemek için "şeytanın işi"dir. Fakat Yahudilerin gerçek inancı değişmemiştir ve geçmişteki ve günümüzdeki "barış görüşmeleri" onu değiştiremez.
İnancımız odur ki, Siyonist devlet varolduğu sürece gerçek barış olamayacaktır, daha da kötüsü, Siyonist devlet ,Yahudi halkı için de en büyük felakettir. Allah, "kötülük yapanlar için barış yoktur" der. (Tevrat, Yeremya, 48 ve 57)

Üç yemin
Allah bizden "bir devletin tesis edilmesi için insan gücü kullanmamamızı, uluslara karşı isyan etmememizi, sadık vatandaşlar olarak kalmamızı, zamanından önce sürgünü terk etmememizi" istedi. Bütün uluslar tarafından toprak bize verilse bile, onu kabul etmemize izin yoktur.
Yeminlere itaat etmemek, ormanda avlanmış bir geyik ve bir antilobun hali gibi etinize tesir eder. (Talmud,Ksubos III kitabı).
Siyonistler gelene kadar, Yahudiler Filistinlilerle birlikte Filistin'de barış ve uyum içinde yaşadılar. Gerçek Yahudiler sadece Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin günlük zulüm ve cinayetle işgaline karşı çıkmakla kalmamakta, aynı zamanda Filistin toprağının tamamının işgaline de karşı çıkmaktadırlar.
Tevrat'a göre, Filistin'in tamamı Filistinlilere geri verilmelidir ve işgal altındaki diğer bölgeler de kanuni sahiplerine de geri verilmelidir. TEVRAT'A GÖRE, YAHUDILER'IN KAN DÖKMEYE, BAŞKA BIR HALKA ZARAR VERMEYE, ONLARI AŞAĞILAMAYA VEYA ONLARI YÖNETMEYE IZINLERI YOKTUR.
Dünya bilsin ki, Yahudi olmak, kendini Tevrat'a adamayı ve Siyonist hurafeyi reddetmeyi ifade eder. Siyonist devletin içinde Yahudiler de dini baskı ve hoşgörüsüzlüğe maruz kalıyorlar. Yahudi dinini yıkmayı hedefleyen Siyonist plana paralel olarak, atalarımıza ait mezarlar yok edildi ve mukaddesata saygısızlık edildi.
Siyonistler dini kurallara itaat etmeyi savunsalar bile, kurulacak devlet yine de ateist bir devlet olacaktır. Siyonist politikacılar ve onlarla birlikte aynı yolda gidenler, Yahudi halkı adına konuşmuyorlar. İsrail ismi onlar tarafından çalınmıştır. Aslında, Yahudi geleneğine ve şeriatına karşı yapılan Siyonist komplo, Siyonizmi, bütün faaliyetlerini ve varlığını, Yahudi halkının en büyük düşmanı yapmaktadır.

Amerikan Neturei Karta'sı-Kudüs'ün Dostaları
Haham E. Schwartz-P.O. Box 1030 ,New York,10009
(1)Neturei Karta: Siyonizmi kabul etmeyen ve Siyonist devleti tanımayı reddeden Ortodoks Yahudi birliğidir. Bu birliğin üyeleri genellikle Kudüs'te, Antwerp'de, Londra'da ve New York'da bulunmaktadırlar.
Siyonistlerin Kullandıkları Katliam Emirleri
Kitabın önsözünde de belirttiğimiz gibi, hiç bir İlahi din masum insanlara karşı cinayet işlenmesine onay vermez. Her ne kadar tahrif edilmiş olsalar da Yahudilik ve Hıristiyanlık inançları da, bu İlahi hükme sadıktır ve yeryüzünde zulüm ve bozgunculuk yapılmasına karşıdır. Ancak Siyonizm gibi özünde faşist ve ırkçı olan ideolojiler, işledikleri katliamlara destek bulabilmek için dini kaynakları çarpıtarak kullanmaktadırlar. İsrail'in bugüne kadar gerçekleştirdiği pek çok katliam da, bu ülkedeki Siyonist çevreler tarafından bazı Tevrat pasajları kullanılarak haklı gösterilmek istenmiştir.
Aşağıdaki sözkonusu Tevrat pasajlarını ve bunlar kullanılarak yapılan İsrail zulmünü resimlerle inceleyeceğiz. Gerçekte sözkonusu Tevrat pasajlarının çoğunda, binlerce yıl öncesinde kalmış savaşlar anlatılmaktadır. Ancak Siyonist ideoloji, bu savaşlarla ilgili dini metinleri kendi siyasi hedefleri için kullanmaktadır.

YEREMYA
BAB: 51
AYET: 19-23
S: 777 ... Ve Israil onun mirasinin siptidir; ismi ordularin RABBIDIR. Sen benim topuzum ve cenk silahimsin; ve seninle milletleri kiracagim; ve seninle ülkeleri helak edecegim. Ve seninle ati ve binicisini kiracagim. Ve seninle cenk arabasini ve binicisini.kiracagim; ve seninle erkegi ve kadini kiracagim; ve seninle kocamis adami ve genci kiracagim; ve seninle genç adami ve ere varmamis kizi kiracagim; ve seninle çobani ve sürüsünü kiracagim; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kiracagim; ve seninle Valiyi ve Kaymakami kiracagim.

TSEFENYA
BAB: 2
AYET: 5
S: 887 ... Ey Kenan, Filistinliler diyari, RABBIN sözü size karsidir; seni yok edecegim, öyle ki artik sende oturan kimse olmayacak.

TESNİYE

BAB: 9
AYET: 22-23
S: 185 22Ve Allah'ın RAB o milletleri senin önünde azar azar kovacak; onlari çarçabuk bitiremezsin, yoksa senin üzerine kir hayvani çogalir. 23Ve Allahin RAB onlari senin önünde ele verecek, ve onlari helak edinceye kadar büyük kirginla kiracak.

TESNİYE

BAB: 20
AYET: 10-17
S: 197 13VE Allah'in RAB onu senin eline verdigi zaman, onun her erkegini kiliçtan geçireceksin; 14ancak kadinlari, ve çocuklari, ve hayvanlari, ve sehirde olan her seyi, bütün malini kendin için çapul edeceksin; ve Allah'in Rabbin sana verdigi düsmanlarinin malinin yiyeceksin. 15Bu milletlerin sehirlerinden olmayip senden çok uzakta bulunan bütün sehirlere böyle yapacaksin. 16Ancak Allah'in Rabbin miras olarak sana vermekte oldugu bu kavmlarin sehirlerinden nefes alan kimseyi sag birakmayacaksin; 17fakat onlari, Hittileri, ve Amorileri, ve Kenanlilari, ve Prezzileri, ve Hivileri, ve Yabusileri, Allahin Rabbin sana emrettigi gibi tamamen yok edeceksin;

HEZEKIEL
BAB: 39
AYET: 18-20
S: 828 Et yiyin, kan için 18Yigitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanini, koçlarin, kuzularin, ve ergeçlerin, bogalarin kanini içeceksiniz hepsi Basanin semiz hayvanlaridir. 19Sarhos oluncaya kadar kan içeceksiniz.

İŞAYA
BAB: 65
AYET: 12
S: 722 ...sizi kilicin kismeti edecegim, ve hepiniz bogazlanmak için iğileceksiniz.

YEREMYA
BAB: 16
AYET: 4
S: 739 Acikli ölümlerle ölecekler; onlar için dövünen olmayacak

YEREMYA
BAB: 12
AYET: 3
S: 736 onlari kasaplik koyunlar gibi ayir, ve öldürme günü için onlari hazirla

İŞAYA
BAB: 13
AYET: 15
S: 683 Ele geçen her adamin gövdesi delik-desik edilecek ve tutulan her adam kiliçla düsecek. Yavrulari da gözleri önünde yere çalinacak, evleri çapul edilecek ve karilari kirletilecek.

YEREMYA
BAB: 26
AYET: 32-35
S: 749 32Ordularin Rabbi söyle diyor: Iste milltten millete bela çikacak, ve dünyanin uçlarindan büyük kasirga kopacak. 33Ve o gün yerin bir ucundan yerin öteki ucuna kadar Rabbin öldürdügü adamlar olacak; onlar için dövünmeyecekler, ve ...
... ve onlar gömülmeyecekler; topragin üzerinde gübre gibi olacaklar; lesleri de yerin canavarlarina ve göklerin kuslarina yem olacaklar.

YEREMYA
BAB: 51
AYET: 19-23
S: 777
Sen benim topuzum ve cenk silahimsin; ve seninle milletleri kiracagim; ve seninle ülkeleri helak edecegim. Ve seninle ati ve binicisini kiracagim. Ve seninle cenk arabasini ve binicisini kiracagim; ve seninle erkegi ve kadini kiracagim;...
....ve seninle kocamis adami ve genci kiracagim;...
...ve ere varmamis kizi kiracagim;...
HEZEKIEL
BAB: 9
AYET: 5-6
S: 794 ihtiyari, genci ve ere varmamis kızı ve çocuklarla kadinlari helak için vurun, gözünüz esirgemesin, ve acimayin;

I. SAMUEL
BAB: 15
AYET: 3
S: 286
onlarin herseylerini tamamen yok et, ve onlari esirgeme; erkekten kadina,...
...çocuktan...
...emzikte olana...
...öküzden koyuna, deveden esege kadar hepsini öldür...
TESNİYE
BAB: 7
AYET: 1-3
S: 184 Ve Allah'in RAB onlari senin önünde ele verecegi, ve sen onlari vuracagin zaman; onlari tamamen yok edeceksin; onlarla ahdetmeyeceksin ve onlara acimayacaksin.

İŞAYA
BAB: 33
AYET: 12
S: 697 Ve kavmlar kirecin yanmasi gibi, kesilip atesle yakilan dikenler gibi olacaklar.

HEZEKIEL
BAB: 23
AYET: 25
S: 810 burnunu ve kulaklarini kesip düsürecekler, ve senden arta kalan kiliçla düsecek,

İŞAYA
BAB: 54
AYET: 17
S: 714 Sana karsi yapilan hiçbir silah ise yaramayacak; ve hükümde sana karsi kalkan her dili suçlu çikaracaksin. 

Peygamberlere Düşmanlık

17 Ağustos 2011 Çarşamba, 15:40 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
Peygamberlere Düşmanlık
Yahudiler, Allah tarafından seçilmiş ve Kuran'daki ifadeyle bir zamanlar "alemlere üstün kılınmış" bir kavimdir. (Bakara Suresi, 47) Ancak Yahudilerin çoğu kendilerine verilen bu nimete karşılık şükredici olmamış, Allah'ın emirlerine ısrarla isyan etmişlerdir. Bazıları ise, kendilerine gönderilecek peygamberleri öldürmeye kalkışacak kadar ileri gitmişlerdir. Önce kendi soylarından olan bazı peygambeleri nefislerinin hoşuna gitmeyen emirlerle geldikleri için öldürmüşler, Peygamberimiz Hz. Muhammed'i ise kendi soylarından olmadığı için katletmek istemişlerdir. Bunun sebebi bir kaynakta şöyle açıklanır:
Eskiden oldugu gibi günümüzde de Yahudiler bir peygamberin ancak Israilogullari soyundan gelecegine, o ulusun disinda peygamberlik etmeye deger bir insanin bulunmadigina inanirlar. Bu nedenle Hristiyan ve Islam peygamberlerini, kesinlikle peygamber olarak görmezler.
(Hz.) MUSA ve YAHUDILIK - Hayrullah Örs - Yükselen Matbaasi 1996 - Istanbul

Hayrullah Örs, "Türkiye Hür ve kabul Edilmis masonlari Büyük Locasi"nin eski üstad-i azamidir. 33 derecelidir.
Mimar Sinan Dergisi Yil :1, Sayi : 1, Sayfa : 4
HZ. ZEKERİYA (A.S.) EFENDİMİZİ ŞEHİD ETMELERİ
Yahudiler Hz. İsa (A.S.) efendimize düsmanlikta pek ileri gitmislerdi. Onun babasiz dogdugunu reddetmisler, "Hz. İsa (A.S.) Hz. Yusuf (A.S.)'dan olma bile demislerdi. Fakat Hz. İsa (A.S.) efendimizin besikte konusmasi üzerine, Yahudilerin Hz. Meryem (R.A.) hakkinda yaptiklari iftiralar çürümüstü.
Bir süre sonra dönemin inkarcı Yahudileri, tekrar ayni itham ve iftiralarina basladilar. bu sefer "Bu ise olsa olsa Hz. Zekeriya (A.S.) yapmistir" diyerek Hz. Zekeriya (A.S.) efendimiz gibi yüce bir peygamberi ithama kalkistilar. Bu fikir Yahudi halki arasinda islene islene nihayet Hz. Zekeriya (A.S.) efendimizi öldürmeye tesebbüs edecek dereceye geldi. Dini çıkarları için kullanan dönemin bazı ikiyüzlyü hahamları tarafindan galeyana getirilen bazı Yahudiler, Hz. Zekeriya (A.S.) efendimizi (halktan korunmak amaciyla) içinde saklandigi agaçla beraber keserek öldürdüler.
HZ. YAHYA (A.S.) EFENDİMİZİ ŞEHİD ETMELERİ
Israil ogullarinin reislerinden Kral Herod Hz. Musa (A.S.)'in seriatina göre caiz oldugu halde, Hz. İsa (A.S.)'in seriatinda haram edilmis olan bir kizi nikahlamak istemis; nikahi kiymak için de Hz. Yahya (A.S.)'a müracaat etmisti. Hz. Yahya (A.S.), bu nikahi kiymaktan sakindi. Zira kendisi, Hz. İsa (A.S.)'in nübüvvetinden sonra, O'nun seriatiyla amel etmeye baslamisti.
Bu yeni seriata içerleyen bazı Yahudi önde gelenleri Kral herod'a baski yaparak, Hz. Yahya (A.S.)'in öldürülmesi için israr ettiler. Bu israrlar üzerine reis de Hz. Yahya (A.S.)'in basini kestirerek, O'nu sehid etmisti.
HZ. İSA (A.S.) EFENDİMİZE PLANLANAN SUİKAST
Hz. Musa (A.S.)'in seriati yerine yeni bir seriat getiren Hz. İsa (A.S.)'in tebligata devam etmesi, dönemin bazı iki yüzlü yahudi din adamlarının gayz ve haset damarlarini gittikçe daha fazla tahrik ediyordu. Nihayet bir hileyle Hz. İsa 'yi öldürmeye karar verdiler. Içlerinden birini iman etmis gibi gösterip, havarilerin niçine sokacaklar; toplandiklari yeri ve zamani ögrenip baskin yaparak Hz. İsa 'nin vücudunu ortadan kaldiracaklardi. Yuda Isharyot adli sahis havariler arasina karisti. Fakat ilahi tuzak ile bir başkası Hz. İsa (A.S.) sanilarak çarmiha gerildi, Hz. İsa ise diri olarak Allah'in (C.C.) katina alindi.
Yahudilerin Hz. Zekeriya (A.S.) ve Hz. Yahya (A.S.) efendilerimizden baska, daha birçok peygamber ve teblig yapan alimleri öldürdügü rivayet edilmektedir. Hz. Ebu Ubeyde (R.A.)'dan rivayet edeilen bir hadiste Resulullah (S.A.V.) efendimiz "Yahudilerin bir kusluk vaktinde kirk üç nebiyi katlettiklerini ve o nebilerin tabi olanlarindan, emr-i bil ma'ruf etmek üzere kiyameden, yüz on iki kimseyi ikindi vakti katlettiklerini" söylemistir. (Mehmet Vehbi Tefsiri, 2. Cilt - 567)
Yahudilerin kendilerinde olmayan peygamberlere karsi bu kindarane tutumu, Resulullah (S.A.V.) efendimiz zamaninda da devam etmistir. "Yahudiler ahirzamanda gelecek olan son peygamberin bütün özelliklerini Resulullah (S.A.V.) efendimiz de bulduklari halde sirf gurur ve kibirleri yüzünden ona tabi olmamislar, bu yetmezmis gibi hem fiilen hem desözleriyle onu taciz etmislerdir. Bu eziyet o dereceye varmistir ki selam verirken dahi, kötülük etmekten geri durmazlardi. Müslümanlarin kendi aralarinda kullandiklari "Es- selamu Aleyküm" (Allah'in selameti üzerinize olsun) selamlasmalarini; Yahudiler Resulullah (S.A.V.) efendimizle karsilastiklarinda laf karisikligina getirerek, agizda yuvarlayarak "Es-samu aleyke" (Ölüm sana olsun!) derlerdi.
HZ. MUHAMMED (S.A.V.) EFENDIMIZE YAPILANLAR
Resulullah (S.A.V.) efendimiz Bedir'de müsriklerle çarpistiktan sonra, bir Yahudi karisi ile karsilasti. Kadin basinda bir çanak içinde kizarmis oglak kebabi ve kolunda da sekerlilerden tatli bir sey vardi. Yahudi karisi efendimize;
- Ya Muhammed! hamd olsun Allah'a seni sag salim getirdi. Eger Medine'ye sag salim dönersen, su oglagi kesip, yemen için sana getireyim diye Allah'a adak adamistim" dedi.
Resulullah (S.A.V.) efendimiz de bir lokma tatmisti.
Taki bu zehir etkisini, Resulullah (S.A.V.) efendimizin son zamanlarinda gösterdi. Hatta;
- "Yahudilerin hani o zehiri yok mu? beni bitiriyor, içimde her damarimin yirtildigini hissediyorum." derdi.
Resulullah (S.A.V.) efendimize düzenlenen bir baska zehirleme hadisesi de söyle olmustu.
Ka'b b. Esref; Resulullah (S.A.V.) efendimize sürekli tuzak, tertipler düsünen Yahudilerdendi. Bir gün Yahudilerden bir cemaatle anlasarak yemek hazirlamis, efendimizi öldürmek için, dügün ziyafetine davet ettirmisti.
Resulullah (S.A.V.) efendimiz, sahabilerinin bazilariyla birlikte bu davete gitmisse de Hz. Cebrail gelip bu tuzagi haber vermis, efendimiz de onlarin yanlarindan ayrilmisti.
Yahudiler Resulullah (S.A.V.) efendimizi öldüremeyip, Islami gelismeyi engelleyemeyince bu sefer müslümanlarin arasinda fitne çikarmaya, birbirlerine karsi düsmanlik yaymaya basladilar.
Abdullah Ibni Sebe, her peygambere Allah tarafindan vasi verildigi ve Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin vasisinin Hz. Ali (R.A.) oldugu hakkinda propagandaya giristi. Dolayisiyla her mümünin bizat söz ve fiil ile Hz. Ali (R.A.) hukukunu müdafaa etmekle sorumlu oldugunu ileri sürdü. Nisan 658'de Misir'dan Medine'ye gelenler arasinda bulunmus ve halife Hz. Ali (R.A.)'ye refakat etmistir. Kendisinin bizzat Hz. Ali (R.A.)'ye secde edip tapinmasi, çevreden çok siddetli bir tepki gördü. Hz. Ali (R.A.) efendimiz bunun üzerine onu derhal Medine'ye sürdü. (Islam Ansiklopedisi) Fakat bundan sonra müslümanlar kesin olarak ikiye bölünmüs oldular.
Görüldügü gibi müslümanlarin sünni-sii (veya alevi) diye ikiye bölünmesi, İslam'a düşmanlık besleyen bir kısım yahudilerin kışkırtmalarının etkisiyle olmustur. Ve Siyonist yahudiler bu parçalama hareketlerini degisik sekillerde bugün dahi sürdürmeye çalismaktadirlar.
Tüm bunlara karşılık Allah peygamberimize Yahudiler hakkında "Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever" (Maide Suresi, 13) buyurmuştur. Dolayısıyla bugün de Müslümanlar, bir kısım Yahudiler kendilerine karşı hasmane duygular beslese de, onlara karşı adil, barışçıl ve affedici bir tutum takınmalıdırlar.
Yahudilerle İlgili Kur'an-ı Kerim Ayetleri
Bugün tarihçilerin ortak kabul ettiği bir gerçek vardır: İslam dünyasında hiç bir zaman antisemitizm görülmemiş, Yahudiler (ve Hıristiyanlar) kendi inanç, adet ve hatta hukuklarına göre herhangi bir baskı ve zulüm görmeden asırlarca yaşamışlardır. Bu hoşgörü ve güven ortamının başlıca nedeni, Kuran ahlakıdır. Kuran'da Yahudiler ve Hıristiyanlar "Kitap Ehli" olarak ifade edilir ve Müslümanlar ile Kitap Ehli arasında dostça bir yaşam tavsiye edilir. Kuran'a göre Kitap Ehli'nin yemeğini yemek ve Kitap Ehli'nden hanımlarla evlenmek Müslümanlara serbest kılınmıştır (Maide Suresi, 5). Bu hükümler, Müslümanlar ile ehli kitap arasında nikah sonucu akrabalık bağlarının kurulabileceğini, iki tarafın birbirlerinin yemek davetlerine icabet edebileceklerini gösterir ki, bunlar sıcak insani ilişkiler ve huzurlu bir ortak yaşam kurulmasını sağlayacak esaslardır.
Allah Kuran'da, Müslümanlara, müşrik insanlara (yani Allah'tan gelen bir vahye uymayan putperestlere) bile güvenlik sağlamalarını emreder: "Eğer müşriklerden biri, senden 'eman (güvenlik) isterse', ona eman ver; öyle ki Allah'ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu 'güvenlik içinde olacağı yere ulaştır." (Tevbe Suresi, 6) Müşriklere göre Müslümanlara çok daha yakın bir inanç ve ahlaka sahip olan Kitap Ehli'ne ise, daha da fazla bir saygı, hoşgörü ve yardımseverlik göstermek gerekmektedir.
Bir başka ayette, Kitap Ehli dahil tüm gayrı Müslimlere, Müslümanlara düşmanca davranmamaları şartıyla, iyilikle davranmak şöyle emredilir:
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp- çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever... (Mümtehine Suresi, 8)
Dolayısıyla, Müslümanlar, kendileriyle aynı toplumda yaşayan tüm Yahudi ve Hıristiyanlar ile son derece sıcak bir komşuluk ilişkisi kurmakla yükümlüdürler. Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede ise, Kitap Ehli, Müslümanlar üzerine bir emanettir.
Kuran'da Ehl-i Kitaba Karşı Hoşgörü
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten müslümanlarız." (Al-i İmran Suresi, 64)
Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)
Şüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir. (Al-i İmran Suresi, 199)
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir. (Nahl Suresi, 125)
...Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir. (Maide Suresi, 82)
İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene iman ettik; bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz." (Ankebut Suresi, 46)
...Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır. Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir. (Al-i İmran Suresi, 113-115)
Şüphesiz, iman edenler(le) yahudiler, hıristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)
Gerçek şu ki, iman edenlerle yahudiler, sabiîler ve hıristiyanlardan Allah'a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. (Maide Suresi, 69)
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp- çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. (Mümtehine Suresi, 8)

Bu ayetlerin yanısıra, Allah bazı ayetlerde de Yahudilerin günahlarını ve hatalarınI da haber vermiştir:
Yahudilerin Tevrat'i Tahrif Etmesine Dair Ayet-i Kerimeler
Kendilerine Tevrat verildikten sonra onu kabul etmeyenler, kitap yüklü merkep gibidirler. Allah'in ayetlerini yalanlayan böyle bir kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez. (Cuma Suresi, 5)
Kitabi elleriyle yazip sonra onu az bie degerle degistirmek için : "Bu, Allah katindandir" diyenlerin vay haline! Ellerinin yazdigindan dolayi vay hallerine! Kazandiklari günahdan dolayi vay hallerine! (Bakara Suresi, 79)
Yahudiler: "Üzeyr Allah'in ogludur" dediler. Hristiyanlar da "Isa Mesih Allah'in ogludur" dediler. Bu, onlarin agizlarinda geveledikleri sözlerdir. Onlar bu sözlerini kendilerinden önceki kafirlerin sözlerine benzetirler. Allah, bunlari kahretsin! Nasil da uyduruyorlar? (Tevbe Suresi, 30)
Onlardan bir cemaat, kitaptan olmadigi halde tahrif ettiklerini, kitaptan sanasiniz diye kitabi dilleriyle egip bükerek: "Bu Allah katindandir" derler. Halbuki o, Allah katindan degildir. Böylece bile bile Allah'a karsi yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)
Ey peygamberler! kalpleri inanmadigi halde agizlariyla: "Iman ettik" diyenlerden ve yahudilerden inkara kosanlar seni üzmesin. Onlar çokça yalan dinlerler. Sana gelmeyen baska bir kavme çokça kulak verirler. Bunlar, kitabin kelimelerini asil yerlerinden degistirirler. Kendilerine uyanlara: "Bu degisik sekliyle size verilirse alin, verilmezse kaçinin" derler. (Maide Suresi, 41)
Onlarin, size inanacaklarini mi umuyorsunuz? Oysa onlardan bir cemaat, Allah'in kelamini dinleyip iyice anladiktan sonra onu bile bile tahrif ediyorlar. (Bakara Suresi, 75)
Israilogulllarina sor. Kendilerine ne kadar apaçik ayetler gönderdik. Kim Allah'in nimeti kendisine geldikten sonra onu degistirirse, süphesiz ki Allah, azabi çok siddetli olandir. (Bakara Suresi, 211)

Yahudilerin Peygamberleri Öldürmelerine Dair Ayet-i Kerimeler
Ey Yahudiler! Her peygamber size, nefislerinizin istemedigi seyleri getirdigi zaman, büyüklük taslayip, bir kismini yalanliyor, bir kismini da öldürüyor musunuz? (Bakara Suresi, 87)
Onlara : "Allah'in indirdiklerine iman edin" denildiginde: "Biz, sadece bize indirilene iman ederiz" derler. Ondan sonra geleni inkar ederler. Halbuki o, ellerindeki Tevrat'i tasdik eden hak bir kitaptir. Ey Muhammed! De ki: "Eger müminseniz daha önce Allah'in peygamberlerini niçin öldürüyordunuz? (Bakara Suresi, 91)
Ahitlerini bozduklari ve Allah'in ayetlerini inkar ettikleri, haksiz yere peygamberleri öldürdükleri ve : "Kalbimiz kapalidir" dedikleri için onlara lanet ettik. Dogrusu Allah, inkar etmeleri sebebiyle onlarin kalblerine mühür vurmustur. Onlarin pek azi iman eder. (Nisa Suresi, 155)

Yahudilerin İnsanlari Saptirmalarina Dair Ayet-i Kerimeler
Yahudiler: "Allah'in eli sikidir" dediler. Dediklerinden ötürü elleri baglansin ve kendilerine lanet olsun! Aksine Allah'in nimet veren elleri açiktir. Diledigi gibi sarfeder. Süphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler onlarin çogunun azginligini ve inkarini artiracaktir. Biz onlarin arasina, kiyamete kadar düsmaligi ve kini saldik. Ne zaman harp için bir ates tutustursalar, Allah onu söndürür. Onlar yeryüzünde bozgunculuga kosarlar. Süphesiz ki Allah, bozgunculari sevmez. (Maide Suresi, 64)
Ey Muhammed! Süphesiz insanlardan iman edenlere en siddetli düsman olarak yahudileri ve Allah'a ortak kosanlari bulursun. (Maide Suresi, 82)
Kitap ehlinden bir cemaat, sizi dogru yoldan saptirmak isterler. Halbuki onlar, ancak kendilerini saptirirlar da farkina varmazlar. (Al-i İmran Suresi, 69)
Kendilerine kitaptan bir pay verilenleni görmüyor musun? onlar sapikligi satin aliyor ve sizin de dogru yoldan sapmanizi istiyorlar. (Nisa Suresi, 44)
Ey iman edenler! Hahamlar ve papazlardan pek çogu haksiz yere insanlarin mallarini yerler. Onlari Allah'in yolundan alikoyarlar. (Tevbe Suresi, 34)
Allah'in lanet ettigi kimseler, iste bunlardir. Allah kime lanet ederse artik siz ona bir yardimci bulamazsiniz. (Nisa Suresi, 52)
Israilogullarindan inkar edenler, Davud'un ve Meryemoglu İsa 'nin lisaniyla lanetlendiler. Bu onlarin isyan etmeleri ve asiri gitmelerindendi. (Maide Suresi, 78)
Sonuçta, Kuran'da işledikleri pek çok önemli hatalar ve günahlar haber verilmekte, Yahudiler bunlardan vazgeçmeye davet edilmekte, ancak her halükarda Müslümanların Yahudilere karşı hoşgörülü ve affedici davranmaları emredilmektedir.
Kaldı ki, Yahudilerin tüm bir millet olarak belirli bir hatadan dolayı suçlanmaları son derece yanlıştır. Allah Kuran'da "onların hepsi bir değildir" buyurarak, Yahudiler içinde de samimi olarak Allah'a iman eden ve O'nun emirlerini tutan insanlar bulunduğunu bildirmektedir:
Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli'nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.
Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır.
Onlar hayırdan her ne yaparlarsa, elbette ondan yoksun bırakılmazlar. Allah, muttakileri bilendir. (Ali İmran Suresi, 113-114)
Eğer bir kısım Yahudiler Siyonist hedefler peşinde koşarak Müslümanlara ve veya suçsuz insanlara zulmetmeye kalkarlarsa, elbette her Müslüman bu tehdide karşı fikren tavır alacaktır. Ancak bu gibi saldırgan ve çatışmacı fikirlerden uzak duran, Allah'a samimi olarak inanan Yahudiler, Müslümanlar için birer emanettir. Onları huzur ve güzen içinde yaşatmak, her türlü tehlike ve tedirginlikten korumak Müslümanlar için dini bir görevdir. Yahudilerin tarihte çok defalar olduğu gibi, sırf inançları veya soyları nedeniyle hedef alınmaları, medeni haklardan yoksun tutulmaları, isimlerini açıklamaktan bile endişe edecekleri bir baskı ve korku içinde yaşamak zorunda bırakılmaları, gettolara, korkunç toplama kamplarına hapsedilmeleri büyük bir zulümdür. Bir Müslüman bu gibi zulümleri asla tasvip etmediği gibi, bunları engellemek için de vargücüyle çalışmalıdır.
Allah "Kitap Ehli"nin var olduğunu bize Kuran'da bildirmiş, hangi konularda yanılgılar içinde olduklarını açıklamış, ama bununla birlikte onlara karşı iyilik ve adaletle davranmamızı emretmiştir. Bir ayette, Kitap Ehli'ne karşı şöyle dememizi emreder:
"Bize ve size indirilene iman ettik; bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz." (Ankebut Suresi, 46)

İsa, Tanrı olduğunu hiç iddia etmişmidir?

20 Ağustos 2011 Cumartesi, 00:31 tarihinde Doğru sanılan yanlışlar tarafından eklendi
İsa, Tanrı olduğunu hiç iddia etmişmidir?


"Ekleme ve düzeltme sözkonusudur. Tercih vardır, çoğaltma ve şahit de.
İnciller, yazarların arkasında bulunan Kilise`nin aklının ürünüdür.
Tecrübeyi ve tarihi temsil ederler. (Kennet Cragg, Kudüs Rahibi, `The Call of the Minaret`,
(Ezan), s. 277)
İsa Tanrı`nın oğlu olduğunu, ya da Tanrı olduğunu hiç bir zaman iddia etmemiştir. İncil`de bu gerçeği destekleyen bir çok ayet vardır. İsa`nın doğrudan konuştuğu ayetlerin hiçbirinde üçlemeyi ya da İsa`nın Tanrısal konumunu desteklemediği açıktır. Tabii havari Pavlus ve öğrencilerinin yorumlarının dışında.
Bu ayetleri ilerki sorularla birlikte sunacağız.
Bugün de kabul edildiği üzere, günümüzdeki hristiyanlık İznik Konferansı`nın (M. S. 325) ürünüdür. Konferansın sonunda, rahipler kurulu üçlemeyi tesis etmiş ve kendi fikirlerine ters düşen bir çok İncil kitapçıklarını yasaklamıştır. Bugünkü İncil`de İsa`nın kutsallığı konusunda, üzerinde oynanmış bir çok ayet vardır. Bunlar Eski Ahit`e (Tevrat) ve İnciller`in çoğunluğuna ters düşmektedir.
Bazı ileri Hristiyan alimleri İsa`nın kutsiyetinin tamamen uydurma olduğu sonucuna varmışlardır. hristiyanlık üzerine yapılan bu araştırmalara verilebilecek örnekler olarak iki eserin adını veriyorum: "The Myth of God Inarnate", (John Hick, ed. , The Westminster, Philadelphia, 1977), ve "Jesus: Myth & Message", (Lisa Spray, Universal Unity, Fremont, California, 1992).
Modern Hristiyanlığın doktrini, Yüce Tanrı`nın birden fazla kişiliği olduğudur. O`nun kişiliklerinden birini insanoğlu kurtulsun diye kurban etmiş olabilmesinin İsa ile hiçbir ilgisi yoktur. Bunu sonraki sorularda tartışacağız.
İki tercüme, iki anlam
Matta 7: 21`in iki ayrı tercümesi. Bir tanesi bir Kral (Tanrı değil) tarafından yetki verilen, bir diğeri de "Amerikan Katolik İncil derneği" üyeleri tarafından yapılan tercüme, "Yeni Amerikan İncil`i". Ayetin ilk beş kelimesindeki tercüme çelişkisine dikkat ediniz.
Kral James Tercümesi: "Bana: Ya Rab, ya Rab, diyen her adam göklerin melekutuna girecek değildir, ancak göklerde olan Babamın iradesini yapan girer. "
Yeni Amerikan İncil`i (1970): "Beni Tanrı, Tanrı diye çağıranlardan hiçbiri Tanrı`nın Kraliyetine giremeyecektir, ancak cennetteki Baba`mın isteklerini yapanlar hariç. "
Sonraki ayetlerin ışığında (Matta 7: 22, 23), o ayetler ki, İsa`nın ona "Tanrı, Tanrı" diyenlere kızgınlığını ve hoşnutsuzluğunu ifade eder, iki tercümanın da Matta 7: 21`i iki farklı şekilde değiştirmiş olduğu açıktır. İkisini de yan yana koyup karşılaştırdığımızda gerçek ortaya çıkmaktadır: "Beni `Tanrı, Tanrı,... ` diye çağıranlardan hiçbiri. "
Hristiyan alimlerine Matta 7: 21 hakkındaki sorumuzun iki bölümü vardır. Sorunun basit kısmı şudur:
Hangisi Doğru:
"Hepsi değil... " ya da "Hiç biri... ?"
Ve zor kısmı ise: NEDEN?

Misyonerlerin İkiyüzlülüğü

20 Ağustos 2011 Cumartesi, 00:37 tarihinde Doğru sanılan yanlışlar tarafından eklendi

Misyonerlerin İkiyüzlülüğü
Nereden başlasam emin değilim ama başlayacağız bir yerden artık.
Hristiyan kutsal metinlerin bir göz attığımız da iki Hz. İsa şekli, anlayışı görüyoruz. Birçok Hz. İsa araştırıcısınında vurguladığı gibi; birincisi "tarihsel İsa", diğeri ise MS 1. YY. başlarında yaşayan bir musevi öğretmen/peygamberdir.
Tarihsel İsa: Bu Hz. İsa insanları Hz. Musa öğretisine çağırır, Tanrıya imana çağırır, yaklaşan hesap gününe hazırlamayı, helal haramları düzenleyen Tanrısal yasaya harfiyen uyan, din istismarcılığından uzak durmayı ve ahlaki kurallara bağlı kalınması gerektiğini vurgulayan bir kişidir. Hz. İsa nın halka tebliğ mesaj başlıca üç hususda yoğunlaşır. Tanrının egemenliğine halkı davet etmesi. Tanrı`nın egemenliği ise, bir taraftan insanların Tanrı`ya iman ve O`un emirlerine bağlanmakla hayatlarında O`nun emrettiği yola girmelerini, diğer taraftan ise, yaklaşan hesap gününe inanmalarını ve ona hazırlık yapmalarını ifade etmekteydi(aynı İslam da olduğu gibi). Hz. İsa nın diğer temel mesajları ise, toplumda ki ahlaksızlıkların ve din istismarının tenkit edilmesiyle toplumdaki seçkinler grubuyla din adamlarından kaynaklanan sosyal bozuklukların ve halkın üzerinde estirilen şiddet, sömürü ve terör düzeninin reddedilmesiydi. etrafındakiler onu bir peygamber, bazıları beklenen Mesih olduğunu düşünmüş; ancak O, İncillerde yer aldığı gibi, sıklıkla kendisini yalnızca "insanoğlu" şeklinde tanımlamış, bazı ifadelerde ise bir peygamber olduğuna işaret etmiştir. (Bknz örnek: Luka 13: 32-35; Markus 6: 1-4; Matta 13: 57 / Tomas İncili 31; Resullerin İşleri 3: 22-23; 7: 37; Luke 24: 19)
İlahi Oğul İsa: Tarihsel isa ya karşılık bu İsa, Hristiyan geleneğinde, en geç derlenmiş(kanonik inciller) Yuhanna incilinde vardır. Helenistik cemaatin yorumladığı, insanların günah-ölüm kısır döngüsünden kurtuluşları için, ilahi kurtuluş planı çerçevesinde yeryüzünde bedenleşen tanrısal oğul İsa`yı tanımlamaktadır. Bu inanışa göre İsa Mesih, her daim var olan KELAMIN ete kemiğe bürünmüş(Baba-Oğl-Kutsal ruh: Teslis İnancı) halidir; insanların kurtuluşu için bedenleşmiş tanrısal oğul İsa, yeryüzünden bir insan gibi doğmuş, büyümüş yaşamış ve acı çekmiş en sonun da Babanın insanları af etmesi için çarmaha gerilerek kendini feda etmiş(teslis inancı kafa karıştıran, mantık dışı bir inanıştır ki bu burada da ortaya çıkmaktadır. Baba-oğul-kutsal ruh, aslen 1 kişidir. Yani İsa hem baba hem oğul hem de kutsal ruhdur ama buna rağmen hem kendisine yalvararakd dua etmiş hem "baba beni neden terk ettin" diye sitem etmiş ama bir yandan da baba olarak kendini çarmaha germe emri vermiş bir Tanrıdır. Yani son derece karışık, mantık dışı ve izahı mümkün olmayan birşeydir. Bu yüzdendir ki misyonerler Teslis inancı konusunda olabildiğince konuşmamaya özen gösterirler, geri planda tutarlar. Cecaplamak gerektiğinde ise sürüyle cümle kalabalığı yapıldığını ve aslen yine bir cevap verilemediğini görmek mümkündür. Bu olaya kendileri de mantıklı ve açıklayıcı bir izah getiremezler "iman etmeliyiz" derler. ), ölmüş sonra tekrar dirilerek (ki bu da çok çelişkilidir. İncillerde Hz. İsa nın diriliş pasajları karşılaştırıllırsa ne demek istediğim görülecektir) ilahi alemlere yükselmiştir. İsa Mesih kurtuluş planı gereğince 2. kez tekrar yeryüzüne gelecek(aslında 3. kez ama incillerde 2. kez der. 1. si ilk kez bedenleşmiş olduğu zaman, 2. si çarmıhtan sonraki dirilişi ve dünya ya geleceği zaman 3. kez olacaktır. Hali ile bir çelişki ortaya çıkıyor. Misyonerler bunu 1 ve 2. yi tek, 3. yde 2 olarak anlatmaktadır. yani 1. doğum ve 2. doğum 1. kez gelişidir. ); insanları ölümden dirilterek yargılayacak, kötülüğe son verecek ve yeryüzünde bir altın çağ başlayacaktır.
Genel de pavlus mektuplarında ve Yuhanna incillerinde işlenen bu 2. İsa profili, yer yer Matta, Markus ve Luke incillerinin yazarları tarafından da işlenmektedir. Günümüz Hristiyan inanışı temellerini oluşturan bu İsa anlayışı, Hz. İsa sonrası dönemde Antakya merkezli Helenistik cemaat tarafından kurulan ve pavlus tarafından geliştirilip sistematize edilen bir anlayıştır. hristiyanlık, İsa ile ilgili inancına, Yeni Ahit metinlerinde "tarihsel İsa" ve "İlahi Oğul İsa Mesih" şelindeki bu iki farklı İsa anlayışından ikincisini(2. ) temel olarak seçmiştir. pavlus da mektuplarında "Biz Mesih`i bedenlenen tanısak bile, artık onu böyle tanımıyoruz"(2 korontiler 5: 16) diyerek, tarihsel İsa`ya aften bedenen yaşayan İsa`yı artık böyle tanımadıklarını vurgular. Buraya dikkat!; ayrıca pavlus, yaşadığı dönemde muhtemelen tarihsel İsa`nın yaşantısını ve öğretilerini temel alanları kastederek, kim kendilerinden farklı bir öğreti ortaya koyarsa, -bu gökten inen bir melek bile olsa- ona lanet eder. (Galatyalılara 1: 8-9. Ayrıca Korontiler 11: 4)
Bir din olarak hristiyanlık, işte bu İlahi Oğıl İsa Mesih anlayışına daaı olarak ilk kez (yukarıda da değindiğimiz gibi9 Antalya ya Helenistik bir cemaat arasında şekillenmiştir. Nitekim Luka`nın da, Resullerin işlerininde de vurgulandığı gibi(Resullerin işleri 11: 26) hristiyanlık terimi de ilk kez Hz. İsa nın ilahi kurtarıcılığı fikrine inanan cemaat için muhtemelen 50 yılı civarında "Mesihçiler" anlamına kullanılmıştır. Bu durumda Hz. İsa`nın, tarihsel açıdan Hristiyan ve hristiyanlık terimleriyle bir ilişkisi olmadığı son derece açıktır. Zaten Hz. İsa nın yaşadığı dönemde muhalifleri onu ve yandaşlarını Hristiyan olarak değil, Nasuralardan olmakla itham etmişlerdir. Yeni Ahit metinlerinde, gerekse Filip İncili, Mısırlılar İncili gibi apokratif(Hristiyanlarca sahih sayılmayan) metinlerde İsa ile ilgiki olarak bu terim kullanılmaktadır. Kısacası görüldüğü gibi, her ne kadar inanç ve öğretileri için Hz. İsa yı referans gösterseler de, gerçekte Hristiyanlığın tarihsel isa ile bir ilgili yoktur. Yani, hristiyanlık Hz. İsa tarafından kurulan bir din değildir ve Hz. İsa bir Hristiyan değildir.

Hz. İsa, en basit tabir ile, bir Musevi(Yani Hz. Musa nın mesajını izleyen, onu tebliğ eden ve savunan bir kişi) dir. ( Hz. Davut, Hz. Süleyman ve Hz. Zekirya gibi. Elbet İslam inancına göre tüm peygamberler islama mensup müslümanlardır) Gerek Sinoptik İnciller, gerekse Tomas İncili gibi metinlerde Hz. İsa` nın sözleri üzerinde yapılan araştırmalar, bunu ortaya koymaktadırNitekim Kur`an`da da hz. İsa nın bu özelliklerine vurgu yapmaktadır(Al-i İmras surei, 48-51).
Buraya kadar yazdığıklarımızda görünür de pek iki yüzlülük göremeyebilirsiniz ama ileri de yazacaklarımız da bunu açıkca göreceksiniz. Gelelim pavlus efendiye. pavlusun misyonerlik faaliyetlerini yürütürken uygulama şeklini ve sözlerini incelediğimizde son derece iki yüzlülük ve kandırmaca olarak tabir edeceğimiz şeyler görüyoruz. Unutmayalım ki misyonerler bu işlerinde en çok pavlusu örnek alırlar. o en büyük ve ilk misyonerdir. Temelleri atan o dur.
pavlus neler anlatmışsa artık, karşı çıkılmasından ve çıkanlardan korkmuş ve bıkmış olacak ki, bir (haşa) Tanrı edası(bana göre) ile şöyle bir söz etmiştir Galatyalılara mektuplarında(1: 8); "Gökten bir melek bile, size bildirdiğim öğretiden başka bir öğreyi bildirirse, ona lanet olsun" Son derece cüretkar bir söz. Meleklerin Tanrı tarafından yaratıldığını, O`nun iradesi dışında kafasına göre hareket edip, söz söyleyemeyeceğini belli ki pavlus bilmiyormuş. Biliyor ise neden bu sözleri söylemiştir? Bir de misyonerlerin davranış temelini oluşturan asıl iki yüzlülük! Yine pavlus dan. 1. Korinitiler 9: 19-23
19 Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum.
20 Yahudiler`i kazanmak için Yahudiler`e Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa`nın denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım.
21 Tanrı`nın Yasası`na sahip olmayan biri değilim, Mesih`in Yasası altındayım. Buna karşın, Yasa`ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa`ya sahip değilmişim gibi davrandım.
22 Güçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum.
23 Bunların hepsini Müjde`de payım olsun diye, Müjde uğruna yapıyorum.

Burada açıkca görülüyorki "ne olursa olsun kazanmak "adına her türlü iki yüzlülüğü yapacaksın. Yani bu müslüman olanları kazanmak için müslümanmış gibi davranmak(münafıklık) anlamına da geliyor bu, ona göre dikkat edin. Etraf münafıklıklar ile çevrilmiş durumdai dikkat! Espirili uyarımızı geçelim kafaya takılan bir olaya gelelim. pavlus burada "Yasa Altında" olmadığını söylüyor. Peki İncil, eski ahiti kabul etmiyor mu? Birçok yerde kabul ettiğini bildirirken, kabul etmediğini de bildiriyor. Bu son derece çelişkili bir durum. İncil yazarları hata yapmadılar ise bu da bir iki yüzlülüktür yok hata yaptılar ise Vahiy kelamı olmadığını söylememe gerek yok. Zaten her iki durumda da Vahiy kelamı olamaz çünkü Tanrı ne hata yapar ne de (haşa) iki yüzlülük. Yalnız 21. pasajda açıkca belli ediyor ki pavlus Tanrının yasasını tınlamıyor, sadece Mesihin yasasını kabul ediyor(yalnız yeni ahitde Hz. İsa nın hayatını çıkartırsak geriye ne kalıyor? Eski ahitten alıntılar değil mi geriye kalan? hangi yasa? )
Galatyalılar 3. bölüm de neler yazıyor?
1 Ey akılsız Galatyalılar! Sizi kim büyüledi? İsa Mesih çarmıha gerilmiş olarak gözlerinizin önünde tasvir edilmedi mi?
2 Sizden yalnız şunu öğrenmek istiyorum: Kutsal Ruh`u, Yasa`nın gereklerini yaparak mı, yoksa duyduklarınıza iman ederek mi aldınız?
3 Bu kadar akılsız mısınız? Ruh`la başladıktan sonra şimdi insan çabasıyla mı bitirmeye çalışıyorsunuz?
4 Boş yere mi bu kadar acı çektiniz? Gerçekten boşuna mıydı?
5 Size Kutsal Ruh`u veren ve aranızda mucizeler yaratan Tanrı, bunu Yasa`nın gereklerini yaptığınız için mi, yoksa duyduklarınıza iman ettiğiniz için mi yapıyor?
6 Örneğin, "İbrahim Tanrı`ya iman etti, böylece aklanmış sayıldı. "
7 Öyleyse şunu bilin ki, İbrahim`in gerçek oğulları iman edenlerdir.
8 Kutsal Yazı, Tanrı`nın öteki ulusları imanlarına göre aklayacağını önceden görerek İbrahim`e, "Bütün uluslar senin aracılığınla kutsanacak" müjdesini önceden verdi.
9 Böylece iman edenler, iman etmiş olan İbrahim`le birlikte kutsanırlar.
10 Yasa`nın gereklerini yapmış olmaya güvenenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü şöyle yazılmıştır: "Yasa Kitabı`nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir. "
11 Tanrı katında hiç kimsenin Yasa`yla aklanmadığı açıktır. Çünkü "İmanla aklanan yaşayacaktır. "
12 Yasa imana dayalı değildir. Tersine, "Yasa`nın gereklerini yapan, onlar sayesinde yaşayacaktır. "
13 İbrahim`e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaat edilen Ruh`u imanla alalım diye, Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa`nın lanetinden kurtardı. Çünkü, "Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir" diye yazılmıştır.
Anlamadığım birşey oluştu şimdi kafam da. Yasanın laneti! Tanrı lanetli bir yasa mı oluşturmuş? Neden? Yoksa bu eski ahitin tahrifine bir vurgu mu? Ya da uydurulmuş sözler olabilir mi?
14 Kurallarıyla bize karşı ve aleyhimizde olan yazılı antlaşmayı sildi, onu çarmıha çakarak ortadan kaldırdı. (Koloseliler 2)
Acaba bu yazılı anlaşmayı Tanrı mı yoksa başkası mı silmiştir ne dersiniz? Sizce Tanrının adını kullanarak pavlus silmiş ve geçersiz saymış olabilir mi? Hayır olamaz! denir se söylermisiniz nasıl oluyor da Tanrı, Hz. İsa`ya iman edenlerin aleyhine ve onlara karşı olan bir yasa çıkarır? 3. seçenek olarak yine acaba burada vurgulanan Yasanın TAHRİF edilmiş olması mı? Bu üç seçeneği de kabul etmek çok zor gelicek birilerine. Dahası bir yandan kabul eden pasajlar, diğer yandan red eden pasajlar da bir iki yüzlülük değil mi?
Gelelim misyonerlerin yaptığı iki yüzlülüklerden birine daha. Misyoner metodlarından biri de "Kültüre Uyarlamadır". Bu metod çerçevesinde çeşitli iki yüzlülükler vardır. Örneğin; Müslüman toplumlara yönelik misyonerlik aktivitelerinde misyonerler, Hristiyan doktrinin anlatılmasında Müslümanlara özgü din dilini ve terminolojiyi kullanmaya azami ölçüde gayret ederler. Allah, resul, ayet, vahiy, mescit, İncil, hazret(hz. ) şerif, maşallah, inşallah, papaz, rahip yerine öğretmen, pastör(en sık bu), hoca, abi gibi terimler Hristiyan metinlerine alınırlar ve hristiyan geleneğinin temsil ve takdiminde bunlar kullanılmaya çalışılır.
ÖRNEK: Yeni Ahit, bir bütün olarak İncil ya da incil-i Şerif şeklinde adlandırılır. Bilhassa "İncil-i Şerif" olarak adlandırılması benim için hep ilginçtir. Hristiyan kutsal kitabındaki teslisin birinci unsurunu ifade eden baba terimi "Allah" şeklinde değiştirilir; kutsal kitabın ifadelerinden bahsederken ayet teriminin kullanımı tercih edilir. Bunun dışında İsevi, Mescid-i İsa gibi terimlerde kullanılır. Şahsi olarak da karşılaştığım ve sizlerinde karşılaşması her daim pek mümkün olan bir durum var.
"ALLAH" Türkiyede ki misyonerlerin kurduğu siteler de her daim Allah adının Hristiyanlarca kabul edilmediği, Allah`ın kendilerinin inandığı Tanrı olmadığı vurgulanır. Tamam bunda birşey yok ama aynı siteler de yazılan makaleler de sürekli olarak Allah adının kullanılması(misal pasajlarda Tanrı yerine Allah denmesi ya da "Allah bizden bunu ister" gibi cümlelerde... ) dikkat çekicidir. Yiine bu siteler de ilk baktığınızda terimler de Allah yazarken, üzerine tıklayınca Yehovaya çevrilmesi de ilginçtir. Bu da misyonerlerin iki yüzlülüğüne bir delildir! Misyonerler Tanrı adını Yehova olarak anarlar, kişisel yazışma ve konuşmalarında "Tanrı" ya da "Yehova" derler ama makaleler ve incilerin çevirilerinde Allah adını kullanırlar ama bir yandan da bu adı red ederler. Aynı zaman da Kuranı red ederken(tümüyle), Kurandan Hristiyan teolojisinin bazı kesimlerini destekleyen ayetleri kullanırlar. Bu son derece iki yüzlülüktür!
Yine bu kültüre uyarlama adı altında yapılan uygulamalardan biri de şudur; Çeşitli konularda takınılan tutumlar her halkı özelliğine göre ayarlanmaktadır.. Afrika da çok eşliliğin yaygın olduğu bölgelerde misyonerler poligamiye karşı çıkmamışlardır. Oysa hristiyanlıkta bu yasaktır ama Hristiyan olmaz ya da terk eder korkusu ile buna karşı çıkmamışlardır aynı vakti zamanında köle ticaretine karşı çıkmadıkları ve onlardan maddi destek aldıkları gibi. Bunun gibi birçok iki yüzllükleri oldukları aşikardır. Bu iki yüzlülük kelimesini ağır görebilirsiniz ama bu doğru olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Bir dini anlatırken, öğretilirken iki yüzlülüğe başvurulursa, nerede güven? Dikkat edin ve oyuna gelmeyin! Bunlar sadece küçük bir bölümü bunu da unutmayınız.

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...