4 Şubat 2020 Salı

Hıristiyanlıkta Asli Günah ve Bunun Keffareti İçin Oğul’un Çarmıha Gerilmesi Anlayışı

Hıristiyanlıkta Asli Günah ve Bunun Keffareti İçin Oğul’un Çarmıha Gerilmesi Anlayışı



Aslî günah inanç ve anlayışının, Hz İsa’nın tebliği ettiği tevhid akidesinde olmadığı kesindir Buna rağmen, Pavlus tarafından hıristiyanlığa sokulmuş, insanın temiz fıtratını, Hz Âdem’in Kur’an’da affedildiği belirtilen şahsî ve küçük hatasını tüm insanlara bulaştıran ve Hz İsa’nın ülûhiyetine ve vaftiz törenine mesnet yapılan bâtıl anlayıştır aslî günah inancı (Bkz Korintoslular’a 2 Mektup, 5/21; Romalılar’a Mektup, 5/12)

İlk günah da denen aslî günah anlayışına göre, ilk günah, Hz adem’in suçuyla başlamış ve bütün soyuna bulaşmıştır Her doğan insan, babası Adem’in günahının mirasından dolayı günahkar olarak doğar Tanrı, kendi niteliğine sahip olan oğlu İsa’yı insanları bu suçtan, yani aslî günahtan kurtarmak için yeryüzüne göndermiştir Kıyamet gününde de insanları diriltmek ve ilahi bağışa kavuşturmak için yeryüzüne yeniden inecektir, ruh da bu yüzden ölümsüzdür Yine insanın aslî günahından arınması için insanın kutsal kabul edilen suyla yıkanma zorunluğu vardır ki buna vaftiz denilir

Hıristiyanlığın esaslarından biri de, Tanrı’nın bütün insanların günahlarına keffaret olmak üzere, onların affı için insan şekline girip yaşadıktan sonra ıstırap çekerek ölmesi, yani tekfir/keffâret, fidye inancıdır Bu inancın, üç temel uzantısı vardır: Hz İsa’nın tanrılığı, bütün insanlığın günahkâr olduğu ve insanlığın affı için fidye (kurban) anlayışı
Kur’an’a göre, “Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü taşımaz” (35/Fatır, 18) Kaldı ki, Hz adem, bütün insanlara taksim edildiği halde tükenmeyecek büyük bir suç işlemiş değildir Hz Âdem, beşer olarak küçük bir hata yaptı ve sonunda da affedildi ve peygamber seçildi “Adem, Rabbinin buyruğuna karşı geldi de şaşırdı Sonra Rabbi onu seçkin kıldı; tevbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti” (20/Tâhâ, 121-122) İslâm, Hz adem’in bu fiiline terim manasıyla ma’sıyet/günah demez, bu konudaki Kur’an tâbiri olan “zelle” (2/Bakara, 36) diye değerlendirir ve insan türünün imtihanla yücelmesi, düşmanını tanıması ve yeryüzünün halifesi  olması gibi nice hikmetlere dayanan ilâhî irâde olarak değerlendirir Hz adem’e de, Hz Havva’ya da suçlu gözüyle bakılıp, onlara kızılmaz
Günahın şahsîliği Kur’an’da olduğu gibi, Kitab-ı Mukaddes’te Eski Ahid’de de vardır Hezekiel peygamber: “Suç işleyen can, ölecek olan odur; babanın fesadını oğul taşımaz ve oğlun fesadını baba taşımaz; sâlihin salâhı kendi üzerinde olur, kötünün kötülüğü de kendi üzerinde olur Ve kötü adam, işlemiş olduğu suçların hepsinden döner ve bütün kanunlarını tutar ve hak olanı, doğru olanı yaparsa, elbette yaşayacak, ölmeyecektir Yapmış olduğu günahlardan hiçbiri ona karşı anılmayacaktır İşlediği salâhda yaşayacaktır” (Hezekiel, 18/20-22)
Kitab-ı Mukaddes’teki şu ifadeyi, İsa’nın insanın aslî günahına fidye olarak çarmıha gerilmesi anlayışıyla birlikte bir değerlendirin: “Kötü adam, salihin fidyesidir Hain adam da doğruların” (Süleyman’ın Meselleri, 21/18) Hz Âdem ve tüm insanlık sâlih ve doğru olmamış sayılmalı veya sâlih ve doğrularsa Hz İsa kötü ve hain olmalı Yine, fidye olan, tüm insanlık için faziletli bir fedakarlık için ölen kimse, asılırken ‘Allah’ım, niçin beni bıraktın?’ der mi? “Ve dokuzuncu saate doğru, İsa: ‘Eli, Eli lama sabaktani?’ , yani ‘Allah’ım, Allah’ım, beni niçin bıraktın?’ diye yüksek sesle bağırdı” (Matta, 27/46 ve Markos, 15/34)
Bu anlayışa göre, İsa’dan önce ölen insanlar, hıristiyanların da nübüvvetlerini kabul ettikleri peygamberler, hep günahkar olarak öldüler ve cehennemi hak ettiler İsa’nın keffaretinden, fidyesinden önce ve vaftiz yapılmadan öldüler, hepsi affedilmeyen ve affedilmeyecek günahla öbür dünyaya gittiler Farzedelim ki insanlık, güzel fıtratla değil de doğuştan günah yükü ile hayata geliyor Onların sonsuz merhametli ve dilediği her şeyi yapan Rabbi, kendilerini direkt olarak affedemez mi? Tanrı, insanı kurtarmak için, insan kılığına girmekten başka çare bulamadı mı?
Çarmıha gerilip birkaç insan tarafından öldürülen biri, hiç tanrı mı olur?
İnsanların günahlarını affetmek için başka çare mi bulamadı?
Hıristiyanların en büyük ayinlerinden biri, Communion ayinidir Bu ayin, ekmek ve şarapla yapılır Ekmek ve şarap, hıristiyanlara göre Hz İsa’nın etini ve kanını simgeler Kitab-ı Mukaddes’e göre, Hz İsa, havarilerine dağıttığı ekmeğe, “bu benim vücudumdur” ve dağıttığı şaraba, “bu benim kanımdır” demiştir Günahı affetmek için, onları daha beter günahkar haline getirmek, Tanrı katili yapmak hangi akla sığar?
İnsanlar, ellerini mabudlarının kanına bulayarak mı affa nail olacaklar?
Hz adem’e atfedilen Allah’ın bir emrini yerine getirmemek mi, yoksa Tanrı’yı/İsa’yı öldürmek mi daha büyüktür?
Hangisi insanı daha suçlu yapar? Bir tek kişinin (insan veya Tanrı) ıstırap çekmesi ile bütün insanların kurtuluşunu temin etme tuhaf olmaz mı?

Bilindiği gibi, Hz İsa, ahir zaman denilen, insanlık tarihinin sona yaklaştığı zamanlarda dünyaya gelmiştir Yüce Allah, bunu insanları kurtarmak için yapsaydı, başlangıçta yapması gerekmez miydi? İnsanlığın büyük çoğunluğunu aftan mahrum etmesi, az bir kısmını (İsa’dan sonra gelenleri) bağışlamasının izahı başka nasıl yapılabilir?
Yaratılıştan gelen mevhum ve uydurma bir günah Sonra, her şeye kaadir gafur olarak inanılan Allah’ın onu affetmesinin binlerce yolu varken, bunları bırakarak ana karnına girip en aciz bir  şekilde çocukluğunu geçirmesi, sonra perişanlık ve tazyik görmesi, sonunda da onları katil yaparak affetmesi

Bunların masalda, efsane ve mitolojide yeri olabilir ama, dinde, hakikatte ve akılda yeri olmaz Sonra olaya ahlâkî yönden bakalım: Günahtan kurtulduğuna inanan hıristiyana ne kalıyor?
Kötü arzularına karşı nasıl mücadele ve mücahede edebilecektir?
Çalışanla çalışmayanın, ibadet yapıp günahtan sakınanla bunları önemsemeyenin arasında fark kalmaz, hepsi İsa’nın çarmıha gerilmesiyle, komünyonla, vaftizle bağışlanıp eşit hale getirilmiyor mu?

Hz İsa, hiçbir şekilde kendisinin insanların günahlarına keffaret için, onların asli günahlarına karşılık öldürüleceğini söylemedi Bugünkü İncillerde de Hz İsa’ya atfen böyle bir söz geçmez Dinin temeli olacak esasları, en yakınlarına, Petrus gibi halifelerine söylemedi Halbuki o, emaneti tebliğ etmiş, görevini yapmıştı Bu olay bile, bu inançların sonradan uydurulduğunu isbat etmeye kafidir
Bu anlayış, ucuzculuktur, başkası seni kurtarsın, sen bir şey yapmadan bedavadan kurtul İnsanlığa işlemediği günahı yüklemek kadar bedavadan affolma anlayışı da saçmadır Aynen kiliselerde günah çıkarma ve cennet satın alma gibi Hıristiyanların büyük çapta etkilendiği Yunan mitoloji kahramanı Promete’nin insana ateş/ışık getirmek için ezalara katlanarak fedai olması gibi efsaneler Hz İsa’ya monte edildi Kahramanların sadece ismi değişerek putperestlik, hıristiyanlık maskesi taktı Ve bu fedakarlığın bedeli de en az Promete’ninki kadar trajik: “Mesih, bizim uğrumuza lanet olmuş olarak, bizi şeriatın lanetinden kurtardı, çünkü yazılmıştır: ‘Ağaç üzerine her asılan lanetlidir” (Pavlus’un Galatyalılara Mektubu, 3/14) Bir peygambere bu kadar büyük iftiraya pes doğrusu; hem tanrı, hem de lanetli!
Hala affedilmeyen günah kaldıysa, veya bir hıristiyan çeşitli haramlara dalıyorsa ne gam?
Papazlar ne güne duruyor?
Absolüsyon imdada yetişecektir Absolüsyon: Günah bağışlama demektir Hıristiyanlıkta günahlarını papazlara açıklayıp itiraf edenlerin papaz tarafından günahlarının bağışlanabileceğine inanılır Günahları papazlar tarafından affedilenler, böylelikle günahlardan arınmış olurlar Bu affetme, papazlar tarafından tanrı adına yapılmaktadır Katolik mezhebinde, eski ve imtiyazlı olan günah çıkarma kurumu, ibtidai şeklinden uzaklaşsa da hala varlığını sürdürmektedir İslam’da ise, bilindiği gibi, doğrudan doğruya, aracısız ve formalitesiz olarak Allah’tan istenen aftan başka tevbe ve af dileme, günah çıkarma şekli yoktur

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...