Pavlus
insan eseri olmadığını, direk Tanrı’dan ve İsa Mesih’ten vahiy yoluyla
aldığını söylediği İncil’inin, iman esaslarında bir çok tutarsızlıklar
ve zıtlıklar göze çarpmaktadır. Mektuplarının bir çok yerinde Yasa
denilen Tevrat’ın geçerliliğinin kalmadığını ilan etmektedir. Bazı
örnekleri Romalılar (2:12-15, 3:19-22, 10:4), Galatyalılar (3:11-12),
Efesliler (2:14-16)’da görebilirsiniz:
“6 Şimdiyse biz, daha önce tutsağı olduğumuz Yasa karşısında öldüğümüz için Yasa’dan özgür kılındık. Öyle ki yazılı Yasa’nın eski yolunda değil, Ruh’un yeni yolunda kulluk edelim.“(Romalılar-7)
“16 Yine de insanın Kutsal Yasa’nın gereklerini yaparak değil, İsa Mesih’e iman ederek aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de Yasa’nın gereklerini yaparak değil, Mesih’e iman ederek aklanalım diye Mesih İsa’ya iman ettik. Çünkü hiç kimse Yasa’nın gereklerini yaparak aklanmaz.“(Galatyalılar-2)
Aşağıdaki ifadelerde ise Tevrat’ı övmektedir.
“7 Kutsal
Yasa öğretmeni olmak istiyorlar, ama ne söyledikleri sözleri ne de
iddialı oldukları konuları anlıyorlar. 8 Yasa’yı özüne uygun biçimde
kullanan için Yasa’nın iyi olduğunu biliyoruz.” (1.Timeteos-1)
“14-15 Sense
öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden
öğrendiğini biliyorsun. Mesih İsa’ya iman aracılığıyla seni bilge kılıp
kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazılar’ı da çocukluğundan beri
biliyorsun. 16 Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusundaeğitmek için yararlıdır.”(2.Timeteos-3)
Pavlus,
Yasa’nın gereklerini değil imanla kurtulunur diye öğüt verirken birçor
yerde de Tevrat’ın ahlak kurallarını tekrarlar. Romalılar (13:8-14),
Galatyalılar (5:19-26), Koloseliler (3:1-17), 1.Korintliler (6:9-10)’da
bu kurallar görülmektedir. Burada yapılan tam bir takkiyye olduğu açıktır. Zaten bunu 1.Korit. 9:19-23’te kendi de itiraf etmekte. Gerçi kabulleri pek mantıklı görünmüyor:
“8 Yasa’yı özüne uygun biçimde kullanan için Yasa’nın iyi olduğunu biliyoruz. 9-10 Çünkü biliyoruz ki, Yasa
doğrular için değil, yasa tanımayanlarla asiler, tanrısızlarla
günahkârlar, kutsallıktan yoksunlarla kutsala karşı saygısız olanlar,
anne ya da babasını öldürenler, katiller, fuhuş yapanlar, oğlancılar,
köle tüccarları, yalancılar, yalan yere ant içenler ve sağlam öğretiye
karşıt olan başka ne varsa onlar için konmuştur. 11 Mübarek Tanrı’nın bana emanet edilen yüce Mülde’sine göre bu böyledir.” (1.Timeteos-1)
“3 Tanrı’nın isteği şudur: Kutsal
olmanız, fuhuştan kaçınmanız, 4-5 her birinizin, Tanrı’yı tanımayan
uluslar gibi şehvet tutkusuyla değil, kutsallık ve saygınlıkla kendine
bir eş alması 6 ve bu konuda haksızlık edip kardeşini aldatmamasıdır. Daha önce de size söylediğimiz, sizi uyardığımız gibi, Rab bütün bu suçlardan ötürü insanları cezalandıracaktır.“(1.Selanikliler-4)
Burada yapılan tam bir takkiyye olduğu açıktır.
Zaten bunu 1.Korit. 9:19-23’te kendi de itiraf etmekte. Hep
vurguladığımız gibi, gerçek niyeti Hz. İsa’nın öğretileri olan
Havarilerin yolu olmayınca Tevrat’tan da kurtulmak niyetinde. Ama bunu
her ortamda söyleyemiyor. Güya
Kudüs’teki İsa’nın liderliğindeki Seçilmiş Havariler topluluğu,
Yahudiler’in dışındaki uluslar (gentileler) için, bazı uyulması gereken
kurallar belirlemişlerdi ve bunların duyurulması içinde Pavlus
görevlendirilmişti. Bunlar belki Luka’nın mektup iddiasında yazılı olan
kurallardır. Bunlar Yahudi dininin gerçek kurallarıdır;
“25
Bu nedenle aramızdan seçtiğimiz bazı kişileri, sevgili kardeşlerimiz
Barnaba ve Pavlus’la birlikte size göndermeye oybirliğiyle karar
verdik. 26 Bu ikisi, Rabbimiz İsa Mesih’in adı uğruna canlarını gözden
çıkarmış kişilerdir. 27 Kararımız uyarınca size Yahuda ile Silas’ı
gönderiyoruz. Onlar aynı şeyleri sözlü olarak da aktaracaklar. 28-29
Kutsal Ruh ve bizler, gerekli olan şu kuralların dışında size herhangi
bir şey yüklememeyi uygun gördük: Putlara sunulan kurban etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve
fuhuştan sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz. Esen
kalın. 30 Adamlar böylece yola koyulup Antakya’ya gittiler. Topluluğu
bir araya getirerek onlara mektubu verdiler.“(Elçiler İşleri-15)
Şimdi Pavlus bu kural için neler diyor görelim.
“3 Her şeyi yiyen, yemeyeni hor görmesin.. Her şeyi yemeyen, yiyeni yargılamasın. Çünkü Tanrı onu kabul etmiştir. 6 Belli bir günü kutlayan, Rab için kutlar. Her şeyi yiyen, Tanrı’ya şükrederek Rab için yer. Bazı şeyleri yemeyen de Rab için yemez ve Tanrı’ya şükreder 14 Rab İsa’ya ait biri olarak kesinlikle biliyorum ki, hiç bir şey kendiliğinden murdar değildir.Ama bir şeyi murdar sayan için o şey murdardır. 15
Yediğin bir şey yüzünden kardeşin incinmişse, artık sevgi yolunda
yürümüyorsun demektir. Mesih’in, uğruna öldüğü kardeşini yediklerinle
mahvetme! 16 Size göre iyi olanın kötülenmesine fırsat vermeyin. 17 Çünkü Tanrı’nın Egemenliği, yiyecek içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh’ta sevinçtir.”(Romalılar-14)
“1 Şimdi putlara sunulan kurbanların etine gelelim. “Hepimizin bilgisi var” diyorsunuz, bunu biliyoruz. Bilgi insanı böbürlendirir, sevgiyse geliştirir. 8 Yiyecek bizi Tanrı’ya yaklaştırmaz. Yemezsek bir kaybımız olmaz, yersek de bir kazancımız olmaz.”(1.Korintliler-8)
Ayrıca bu mektup iddiası doğruysa Tevrat’ı da gecersiz kılması için verilmiş bir izin varmı bunu da burada iyi anlayalım.
Peki Tevrat’a uyma konusunda Hz. İsa neler demektedir. Matta 5:17′den
7:21′e kadar bir bakın. Nasıl da Tevrat’ta ki on emiri uzun uzun nasıl
uygulanacağını ayrıntılarıyla anlatıp sonunda da konuyu şöyle önemli bir
ikaz ile tamamlamaktadır;
“21 Bana, ‘Ya
Rab, ya Rab!’ diye seslenen herkes Göklerin Egemenliği’ne girmeyecek.
Ancak göklerdeki Babam’ın isteğini yerine getiren girecektir.
22
O gün birçokları bana diyecek ki, ‘Ya Rab, ya Rab! Biz senin adınla
peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla
birçok mucize yapmadık mı?’
23 O zaman ben de onlara açıkça, ‘Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar!’ diyeceğim.”(Matta-7)
Pavlus,
Ademin cennette işlediği günah yüzünden, ondan doğan bütün insanları,
doğuştan günahkar doğduklarını (asli günah) iddia etmektedir ve günah
yüzünden insan ölümlü olduğunu savunmaktadır. Yine bu konuda da son
derece büyük tutarsızlık görülmektedir. Hem bir çok yerde;
“12 Günah bir insan aracılığıyla, ölümde günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi. 13 Kutsal Yasa’dan önce de dünyada günah vardı; ama yasa olmayınca günahın hesabı tutulmaz. 14 Oysa ölüm Adem’den Musa’ya dek, gelecek Kişi’nin örneği olan Ademin sucuna benzer bir günah işlememiş olanlar üzerinde de egemendi.
15 Ne var ki, Tanrı’nın armağanı Adem’in suçu gibi değildir. Çünkü bir
kişinin suçu yüzünden birçokları öldüyse, Tanrı’nın lütfu ve bir tek
adamın, yani İsa Mesih’in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına
daha da çoğaldı.“(Romalılar-5)
Pavlus
yukarıdaki ifadelerinde, hem bütün insanlığı doğuştan günahkar ilan
ediyor, hem de aşağıda Kutsal Yasa olmasaydı günah olmayacaktı diyor. Bu
çelişki nasıl izah edilir? İsa çarmıhta günahlara kefaret olduktan sonra günah ve ölüm ortadan kalktı mı?
“7 Öyleyse ne diyelim? Kutsal Yasa günah mı oldu? Kesinlikle hayır ! Ama Yasa olmasaydı günahın ne olduğunu bilemezdim. Yasa, “Göz dikmeyeceksin” demeseydi, başkasının malına göz dikmenin ne olduğunu bilemezdim. 8 Ne var ki günah, bu buyruğun verdiği fırsatla içimde her türlü açgözlülüğü üretti. Çünkü Kutsal Yasa olmadıkça günah ölüdür. 9-10 Bir zamanlar, Yasa’nın bilincinde değilken diriydim. Ama buyruğun bilincine vardığımda günah dirildi bense öldüm. Buyruk da bana yaşam getireceğine, ölüm getirdi. “ (Romalılar-7)
Fazla
mantıklı bir tarafı yok. Oysa Tevrat (Kutsal Yasa) bakın asli günah
konusunda ne diyor. Kimseyi bir başkasının hatasından dolayı sorumlu
(günahlı) tutmamaktadır;
“18 Ama
babası kendi günahı yüzünden ölecektir. Çünkü zorbalık etti, kardeşini
soydu, Halkı arasında iyi olmayanı yaptı. 19 “Ama siz, ‘oğul neden babasının işlediği suçlardan sorumlu tutulmasın?’ dersiniz. Bu oğul adil ve doğru olanı yapmış, bütün kurallarımı dikkatle izlemiştir. Böyle biri kesinlikle yaşayacaktır. 20 Ölecek olan günah işleyen kişidir. OĞUL BABASININ SUÇUNDAN SORUMLU TUTULMAZ , baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz. Doğru kişi doğruluğunun, kötü kişi kötülüğünün karşılığını alacaktır“(Tevrat-Hezekiel-18)
Gerçi
zaman zaman babanın yüzünden evlatların mağdur olduğu olabilir. Bir
ailede olduğu gibi bir ülkede de, yöneticilerin hatalarından tüm ülke
mağdur olabilir. Ama bu orada yaşayanların günahkar olduğu anlamına gelmez.
Hz.İsa’nın uyulmasını tasdiklediği ve Hz. Musa aracılığıyla tebliğ
edilen Tevrat’ta, sünnet en önemli Tanrı buyruğuydu. Dolayısıyla İsa’nın
seçkin havarileri, bu kurala çok önem veriyorlardı. Çünkü İmana
girmenin alametiydi. Son derece kesin bir kuraldır. Bunu Tevrat’tan
okuyalım;
“9 Tanrı İbrahim’e, “Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız” dedi, 10 “Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur:aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecektir. 11 Sünnet olmalısınız.
Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak. 12 Evinizde doğmuş ya
da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu. 13 Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki BU BELİRTİ SONSUZA DEK SÜRECEK antlaşmamın simgesi olacak. 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.”(Tevrat-Yaradılış-17)
Hz.
İsa sünnetin kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadığı
halde, Pavlus bu antlaşmayı bozmuştur. Bunu Galatyalılar (2:3-12,
6:13-16), Romalılar (2:25-29, 4:9-12), 1.Korintliler (7:18-20) ve daha
bazı yerlerde geçersiz saymaktadır.
“2 Bakın, ben Pavlus size diyorum ki, sünnet olursanız Mesih’in size hiç yararı olmaz. 3 Sünnet edilen her adamı bir daha uyarıyorum: Kutsal Yasa’nın tümünü yerine getirmek zorundadır. 4 Yasa aracılığıyla aklanmaya çalışan sizler Mesih’ten ayrıldınız, Tanrı’nın lütfundan uzak düştünüz. 5 Ama biz aklanmanın verdiği umudun gerçekleşmesini Ruh’a dayanarak, imanla bekliyoruz. 6 Mesih İsa’da ne sünnetliliğin ne de sünnetsizliğin yararı vardır; yararlı olan, sevgiyle etkisini gösteren imandır.“(Galatyalılar-5)
« 2 Kötülük yapan o adamlardan, O KÖPEKLERDEN, O SÜNNET BAĞNAZLARINDAN SAKININ!
3 Çünkü gerçek sünnetliler Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla tapınan, Mesih
İsa’yla övünen, insansal özelliklere güvenmeyen bizleriz.“ (Filipililer-3)
Yukarıda
ki ve aşağıdaki ki Pavlus’un ifadeleri, Galatyalılara Mektubundan
alınmıştır. Bu mektupta hakaret ettiği sünnet bağlıları olan Hz. İsa’nın
elçilerine kadar gider. Burada anlaşılan seçkin havariler sünneti,
Pavlus ise çarmığı savunuyordu. Havariler için çarmıhta kendini feda eden mesih figürü bir iman konusu değil.
Hz.İsa öğretileri (İncil’i), Yahudiler’in yanlış öğreti ve
uygulamalardan kaçınıp, Tanrının Egemenliğini (Tevrat’ı) doğru
anlamalarıdır. Pavlus’ta ise bunların yerini, çarmıh üzerideki İsa’nın
mistik-mitolojik-felsefik yorumları almıştır.
“1 Ey akılsız Galatyalılar! Sizi kim büyüledi? İsa Mesih çarmıha gerilmiş olarak gözlerinizin önünde tasvir edilmedi mi? “(Galatyalılar-3) “11 Bana gelince, kardeşler, eğer hâlâ sünneti savunuyor olsaydım, bugüne dek baskı görür müydüm? Öyle olsaydı, çarmıh engeli ortadan kalkardı. “(Galatyalılar-5) “11 Bakın, size kendi elimle ne denli büyük harflerle yazıyorum! 12 Bedende gösterişe önem verenler, yalnız Mesih’in çarmıhı uğruna zulüm görmemek için sizi sünnet olmaya zorluyorlar. “(Galatyalılar-6)
Tevrat’ta
Hz. İbrahim’in, biri Mısırlı Cariye olan iki hanımından bahsedilir.
Gerçek hanımı Saray (Sara), cariyenin ismi ise Hacer’dir. Saray kısırdır
ve Hz.İbrahim’in neslinin sürmesi için, o zamanki geleneğe uygun cariye
Hacer’den, Hz. İbrahaim’in çoçuk sahibi olmasına müsade eder. Daha
sonra Saray onu kıskanır ve ona zulmeder ve Hacer evi terkeder. Bu
olayları Tevrat’ta izleyelim.
“1-Ve
Abramın karısı çoçuk doğurmadı; ve Saray’ın bir cariyesi, bir Mısırlı
vardı, ve onun adı Hacar’dı. 2- Ve Saray Abrama dedi: İşte, Rab beni
doğurmaktan alıkoydu; rica ederim, cariyemin yanına gir, belki ondan
coçuklarım olur…… 6-Ve SARAY ONA CEFA ETTİ,
ve Hacar onun yanından kaçtı .7- Ve Rabbin meleği Şur yolunda olan
pınarın başında onu buldu……… 10- Ve Rabbin meleği ona dedi: Senin
zürriyetini çoğalttıkça çoğaltacağım…….ve bir oğul doğuracaksın ve onun adını İsmail (Allah işitir) koyacaksın, çünkü Rab sana olan CEFAYI işitti……. 20- Ve İsmail’e gelince , seni işittim; işte onu MUBAREK kıldım ve onu semereli edeceğim ve onu ziyadesiyle çoğaltacağım; ON İKİ BEYİN BABASI OLACAK ve ONU BÜYÜK MİLLET EDECEĞİM. 21- Fakat gelecek yıl bu muayyen vakitte Sara’nın sana doğuracağı İshak’la ahdimi sabit kılacağım.“(Tevrat-Tekvin-16-17)
Tevrat’taki
bu anlatılanlardan görüleceği üzere Hz. İsmail, Hz. İbrahimin ilk
oğludur.Yine Tevrat’taki yasaya göre ilk doğan hakkı vardır ve değiştirilemez.
“15 “Eğer bir adamın iki karısı varsa, birini seviyor, öbüründen hoşlanmıyorsa; iki kadın da kendisine oğullar doğurmuşsa; ilk oğul hoşlanmadığı kadının oğluysa; 16 adam malını miras olarak oğullarına bölüştürdüğü gün sevdiği kadının oğlunu kayırıp ona ilk oğulluk hakkını veremez.
17 Hoşlanmadığı kadının oğlunu ilk doğan oğul olarak tanıyacak ve ona
bütün malından iki pay verecektir. Çünkü bu oğul babasının gücünün ilk
ürünüdür. İlk oğulluk hakkı onun olacak.” (Tevrat-Yasanın Tekrarı-21)
Soy ve kutsal miras Hz.İsmail’indir. Burada hakkı gaspedilen ve zulme uğrayanın Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail olduğu çok açıktır. Bu iki insana yapılan zulmü RAB işitiyor ve Meleğini onlara gönderecek derecede bunlar kutsal kişilerdir. Bu hak nasıl İshak’a veriliyor anlamak çok zor ve bu çelişkiyi birileri nasıl izah ediyor merak etmekteyiz doğrusu. EĞER
BUNLAR DOĞRUYSA TANRI KENDİ KOYDUĞU İLKELERLE ÇELİŞMİŞ OLMUYOR MU? Bu
durumda ortada kendisiyle çelişen bir Tanrı var, yok eğer Tanrı
kendisiyle çelişmez diyorsak bu durumu Tanrı onaylamaz. Sonunda
da Hz. İsmail’in soyu, Hz. Muhammed’le mübarek ve büyük millet olduğu
da bir gerçektir. Tarihe baktığımızda Yahudiler her zaman zorluk içinde
soyları azalırken, Hz. İsmail soyu hem vaad edilmiş topraklara asırlar
boyu egemen olmuş, hem tarihte büyük
etkinlikleri olmuş, hemde çoğaldıkça çoğalmışlardır. gerçek vaadin
sahibi kimler olduğu ortada. Allah
Hz. İsmail için, onu kutsadığını ve büyük millet yapacağını
vaaddetmektedir. Ama Pavlus onlar için aşağılayıcı bir biçimde kölelik
ettiklerini yazmaktadır. Pavlus gibi büyük bilinen bir şahsiyet bile
bunları çekinmeden yazıyorsa, binlerce yıl önce Tevrat’ta adı gecen
büyük peygamberlere yakıştırılan son derece yüz kızartıcı hataları da
yaptıranlar olabilir.Pavlus’un bu konudaki iddalarına bakalım.Bu olayı
kendi cemaati için yorumlamaktadır. Tevrat’ta Allahın, bu kulları için
hakarete varan ifadelerle kovdurduğunu idda etlmektedir.
“21
Kutsal Yasa altında yaşamak isteyen sizler, söyleyin bana, Yasa’nın ne
dediğini bilmiyor musunuz? 22 İbrahim’in biri köle, biri de özgür
kadından iki oğlu olduğu yazılıdır. 23 Köle kadından olan olağan
yoldan, özgür kadından olansa vaat sonucu doğdu. 24 Burada bir benzetme
vardır. Bu kadınlar iki antlaşmayı simgelemektedir. Biri Sina
Dağı’ndandır, köle olacak çocuklar doğurur.Bu Hacer’dir. 25 Hacer, Arabistan’daki Sina Dağı’nı simgeler. Şimdiki Yeruşalim’in karşılığıdır. Çünkü çocuklarıyla birlikte kölelik etmektedir. 28 Kardeşler, İshak gibi sizler de vaat çocuklarısınız. 29 Olağan yoldan doğan, Kutsal Ruh’a göre doğana o zaman nasıl zulmettiyse, şimdi de öyle oluyor.30 Ama Kutsal Yazı ne diyor? “köle kadınla oğlunu kov. Çünkü köle kadının oğlu Özgür kadının oğluyla birlikte asla mirasa ortak olmayacaktır.”31 İşte böyle, kardeşler, bizler köle kadının değil, özgür kadının çocuklarıyız.” (Galatyalılar-4)
Benzer
tevil ve küçümseme, büyük peygamber Hz. Musa içinde yapılıyor. Hz.Musa
Sina Dağı’nda Rabbi ile söyleşi yaparak İsrailoğullarının yanına
döndüğünde, yüzü parlıyordu ve bu durum ürkütücü oluyordu. Bu yüzden
Hz. Musa yüzünü peçe ile örtüyordu;
“29-…….Ve
Musa Rab ile söyleştiğinden yüzünün derisi parladığını bilmiyordu.30-
Ve Harun ile bütün İsrailoğulları Musa’yı gördüler ve işte yüzünün
derisi parlıyordu ve ona yaklaşmaya korktular.33- Ve Musa……yüzüne bir peçe koydu.35- ……ve Musa Rab ile söyleşmek için içeri girinceye kadar tekrar peceyi kordu.“(Tevrat-Çıkış-34)
Pavlus bunu nasıl yorumluyor görelim.
“7-8 Ölümle sonuçlanan hizmet, yani taş üzerine harf harf kazılan yasa yücelik içinde geldiyse -öyle ki, İsrailoğulları geçiçi olan parlaklığından ötürü
Musa’nın yüzüne bakamadılar- Ruh’a dayalı hizmetin yücelik içinde
olacağı daha kesin değil mi? 9 İnsanı suçlu çıkaran hizmetin yüceliği
varsa, aklanmayı sağlayan hizmetin yüceliği çok daha aşkındır. 10 Çünkü eskiden yüceltilmiş olanın, şimdi yücelikte aşkın olana göre yüceliği yoktur. 11 Geçici olan, yücelik içinde geldiyse, kalıcı olanın yüceliği çok daha büyüktür. 12 Böyle bir umuda sahip olduğumuz için büyük cesaretle konuşabiliriz. 13 Yüzündeki parlaklığın giderek söndüğünü İsrailoğulları görmesin diye yüzünü peçeyle örten MUSA gibi değiliz.“(2.Korintliler-3)
Fakat
iş kendi tezlerinin desteklenmesine geldiğinde, Tevrat’a son derece
bağlılık gösteriyor. Ama galiba, bu kez de fazla aşırıya kaçmaktadır.
“15 Kardeşler, insan yaşamından bir örnek vereyim. İnsanlar arasında yapılmış bile olsa, onaylanmış bir antlaşmayı kimse geçersiz saymaz, ona bir şey eklemez. 16 Vaatler İbrahim’e ve soyundan olana verildi. Tanrı birçok kişiden söz ediyormuş gibi, “Ve soyundan olanlara” demiyor; “Soyundan olana” demekle tek bir kişiden, yani MESİH’TEN SÖZ EDİYOR.
17 Şunu demek istiyorum: Dört yüz otuz yıl sonra gelen Yasa, Tanrı’nın
önceden onayladığı antlaşmayı geçersiz kılmaz, vaadi ortadan kaldırmaz.“(Galatyalılar-3)
Oysa kendi tezini desteklemek için kullandığı Tevrat’tan alıntılar, onun konusuyla fazla alakalı görünmemektedir.
“4-
Ve Abram (İbrahim) Rabbin kendisine söylediği gibi gitti; Lut da
kendisile berabere gitti;……… 6- Ve Abram Şekem denilen yere, More
meşesine kadar olan memleketi geçti. Ve o vakit Kenanlılar memlekette
idiler. 7- Ve Rab Abrama görünüp dedi: bu memleketi senin zürriyetine vereceğim;“(Tevrat-Tekvin-12)
“14-
Ve Lut kendi yanından ayrıldıktan sonra Rab Abrama dedi: Şimdi
gözlerini kaldır ve bulunduğun yerden şimale ve cenuba ve şarka ve garbe
bak; 15- Çünkü görmekte olduğun bütün memleketi sana ve ebediyen senin zürriyetine vereceğim . 16- Ve senin zürriyetini yerin tozu gibi edeceğim …“(Tevrat-Yaratılış-13)
Şimdi yukarıdaki Tevrat metinlerindeki ifadelerden vaatin “ bir tek kişiye olduğunu ve mesihten söz ettiğinin“söylenmiş
olabileceğini samimiyetle iddia edebilecek biri var mıdır acaba? Bazen
de konuyla ilgisi olmayan durumlarda bile, kendi tezleri için Tevrat’tan
bir şeyler bulabilmektedir.
“1
Kişiler arasında bir sorun çıktığında, taraflar mahkemeye gittiğinde,
yargıçlar davaya bakacak; suçsuzu aklayacak, suçluyu cezaya
çarptıracaklar. 2 Eğer suçlu kişi kamçılanmayı hak ettiyse, yargıç onu
yere yatırtacak ve önünde suçu oranında sayıyla kamçılatacak. 3 Suçluya
kırk kırbaçtan fazla vurulmamalı. Kırbaç sayısı kırkı aşarsa,
kardeşiniz gözünüzde aşağılanabilir. 4 “Harman döven öküzün ağzını bağlamayacaksın.“ (Tevrat-Yasanın Tekrarı-25)
Şimdi Pavlus’un bunu kendine göre yorumlamasını görelim.
“7
Kim kendi parasıyla askerlik yapar? Kim bağ diker de ürününü yemez? Kim
sürüyü güder de sütünden içmez? 8 İnsansal açıdan mı söylüyorum
bunları? Kutsal Yasa da aynı şeyleri söylemiyor mu? 9-10 Musa’nın Yasası’nda, “Harman döven öküzün ağzını bağlamayacaksın” diye yazılmıştır. Tanrı’nın kaygısı öküzler mi, yoksa bunu özellikle bizim için mi söylüyor? Kuşkusuz, bizim için yazılmıştır bu. Çünkü çift sürenin umutla sürmesi, harman dövenin de harmana ortak olma umuduyla dövmesi gerekir.“(1.Korintliler-9)
Bunları daha uzatmak mümkün. İnsan düşünmeden edemiyor. Bunlar acaba TANRININ ESİNLEMESİYLE Mİ yazılmıştır? Şimdi bir de
aşağıda verilmiş olan Hz. İsa’nın Matta’daki sözleri bakalım. Kutsal
Yasa’nın korunması ve ona uyulması hakkında bu kadar açık ifadeler
varken, onu hafife almak ve kendine göre yorumlamak çok tehlikeli olsa
gerek;
“17 “Kutsal
Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi
sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. 18 Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak. 19 Bu nedenle, bu buyrukların en küçüğünden birini kim çiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde büyük sayılacak.“(Matta-5)
Dileyen
Matta’da ki Hz. İsa’nın bu sözlerine göre hareket eder, dileyen
Pavlus’un yukarıda ki sözlerine göre. Hangisinin doğru olduğunu
yargılama gününde Hz. İsa önünde hesabını verir. Kutsal
Kitab’ın bir harfi bile değiştirilmemişse bunlar ne demek oluyor. Son
derece önemli ve imanla alakalı bir kuralı, Pavlus hangi yetki ile
kaldırabiliyor. Ülkemizdeki ünlü misyonerlerden Daniel Wickwire “
Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim hakkında 100 soru isimli eserinde“,
kutsal kitapların değişmezliği bölümünde aşağıdaki ayetleri boşuna
yazmaktadır. Önemli olan bunlara uymaktır;
“2 Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB’bin buyruklarına uyun.“(Tevrat-Yasanın Tekrarı-4)
“31 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”(Markos-13)
“18 Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır.
19 Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa,
Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen
payı çıkaracaktır.“(Yuh. Vahyi-229)
İncil
ve Tevrat yukarıdaki gibi kendi keyfince Kutsal Kitabı değiştirenleri
uyarsın dursun ama Pavlus’un daha büyük iddiaları var;
« 6 Sizi Mesih’in lütfuyla çağıranı bırakıp DEĞİŞİK BİR MÜJDE’ye böylesine çarçabuk dönmenize şaşıyorum. 7 Gerçekte başka bir müjde yoktur. Ancak aklınızı karıştırıp Mesih’in Müjdesi’ni çarpıtmak isteyenler vardır. 8 İster biz, İSTER GÖKTEN BİR MELEK SİZE BİLDİRDİĞİMİZE TERS DÜŞEN, BİR MÜJDE BİLDİRİRSE, LANET OLSUN ONA! 9 Daha önce söylediğimizi şimdi yine söylüyorum: BİR KİMSE SİZE KABUL ETTİĞİNİZE TERS DÜŞEN BİR MÜJDE BİLDİRİRSE, ONA LANET OLSUN!“ (Galatyalılar-1)
Tabi böyle her konuda kendini yetkili görünce bazen Rab’in, bazende kendisinin buyurmasında bir sakınca görmüyor;
10 Evlilereyse şunu buyuruyorum, daha doğrusu Rab buyuruyor: Kadın kocasından ayrılmasın.11 Ayrılırsa evlenmesin, ya da kocasıyla barışsın. Erkek de karısını boşamasın.12 Geri kalanlara Rab değil, ben söylüyorum: Eğer bir kardeşin karısı iman etmemişse ama kendisiyle yaşamaya razıysa, onu boşamasın.(1.Korintliler-7)
Sadece Rab İsa’dan değil bazen direk Tanrı’dan vahiy aldığını iddia eder:
l-Bu nedenledir ki, ben Pavlus siz uluslar uğruna Mesih İsa’nın tutuklusu oldum.
2- Tanrı’nın bana bağışladığı lütfu size ulaştırmakla görevlendirildiğimi duymuşsunuzdur.
3-Yukarıda kısaca değindiğim gibi Tanrı, sır olan tasarısını bana vahiy yoluyla bildirdi.(Efesliler-3)
Gerçi
bu kadar çelişki sahibi olan bir kişi, bir de aşağıdaki gibi her ortama
göre konuşan, daha önce söylediklerini yalanlayan, sadece sıkıştığında
değil, normal şartlarda da herkesle her şey olabilen, yani muhatabına
göre konuşan, bir kişilik sahibi ise, bir dini böyle birinin sözleri
ciddiye alıp, üzerine kurmak ne derece doğrudur siz düşünün!!!
“13 Şu anda bana yönelttikleri suçlamaları da sana kanıtlayamazlar.
14
Bununla birlikte, sana şunu itiraf edeyim ki, kendilerinin tarikat
dedikleri Yol’un bir izleyicisi olarak atalarımızın Tanrısı’na kulluk
ediyorum. Kutsal Yasa’da ve peygamberlerin kitaplarında yazılı her şeye inanıyorum.
15
Aynı bu adamların kabul ettiği gibi, hem doğru kişilerin hem doğru
olmayanların ölümden dirileceğine dair Tanrı’ya umut bağladım. » (Elçilerin İşleri-24)
“6
Oradakilerden bir bölümünün Saduki, öbürlerinin de Ferisi mezhebinden
olduğunu anlayan Pavlus, Yüksek Kurul’a şöyle seslendi: “Kardeşler, ben özbeöz Ferisiyim..
Ölülerin dirileceği umudunu beslediğim için yargılanmaktayım.”7
Pavlus’un bu sözü üzerine Ferisiler’le Sadukiler çekişmeye başladılar,
Kurul ikiye bölündü.8 Sadukiler, ölümden diriliş, melek ve ruh yoktur
derler; Ferisiler ise bunların hepsine inanırlar. »(Elçilerin İşleri-23)
“
19-Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum.
20-Yahudiler’i
kazanmak için Yahudiler’e Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa’nın
denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için
onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım.
21-anrı’nın Yasası’na sahip olmayan biri değilim, Mesih’in Yasası altındayım. Buna karşın, Yasa’ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi davrandım.
22-üçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum.” -1.Korint.-9)
İyi de Petrus’un 2. mektubunda Kutsal Yazılar hakkındaki meşhur iddialarına ne diyelim;
20 Öncelikle şunu bilin ki, Kutsal Yazılar’daki hiçbir peygamberlik sözü KİMSENİN ÖZEL YORUMU DEĞİLDİR.
21 Çünkü
HİÇBİR PEYGAMBERLİK SÖZÜ İNSAN İSTEĞİNDEN KAYNAKLANMADI. Kutsal Ruh
tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler.”(
2.Petrus-1)
Bir de aşağıdaki Tevrat ifadelerini de okuyup tekrar son bir defa daha düşünelim;
“16 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, “Size peygamberlik eden peygamberlerin Dediklerine kulak asmayın, Onlar sizi aldatıyor. RAB’bin ağzından çıkanları değil, Kendi hayal ettikleri görümleri anlatıyorlar
30 “İşte bunun için sözlerimi birbirlerinden çalan peygamberlere karşıyım” diyor RAB.
31 “Evet, kendi sözlerini söyleyip, ‘RAB böyle diyor’ diyen peygamberlere karşıyım” diyor RAB.
32
“Uydurma düşler gören peygamberlere karşıyım” diyor RAB. “Bu düşleri
anlatıyor, yalanlarla, boş övünmelerle halkımı baştan çıkarıyorlar. Ben
onları ne gönderdim, ne de atadım. Bu halka hiç mi hiç yararları yok”
diyor RAB.
36
Bundan böyle, ‘RAB’bin bildirisi’ lafını ağzınıza almayacaksınız.
Herkesin sözü kendi bildirisi olacak. Yaşayan Tanrı’nın, Her Şeye Egemen
RAB’bin, Tanrımız’ın sözlerini çarpıtıyorsunuz siz.” (Tevrat-Yeremya-23)
Eğer
Yeremya’nın bu dedikleri doğruysa demek ki gerçek Petrus’un idda ettiği
gibi değil. Birileri yanılıyor ama kim? Hangi iddianın doğru olduğunu
okuyanlar karar versin.
Bir uyarıda Kur’an’dan okuyalım;
“79
Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer
karşılığında satmak için, bu Allah katındandır diyenlere. Artık vay,
elleriyle yazdıklarından dolayı onlara, vay kazanmakta olduklarına.“ (Bakara-2)
Şimdi
oturup tekrar tekrar düşünelim. Kutsal Kitapta HER YAZILAN GERÇEKTEN
TANRI’DAN MI? Anlamak isteyen için her şey apaçık ortada. Protestan
Üniteryan’ların farkına vardığı, Kutsal Kitapta&rsqu