4 Şubat 2020 Salı

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.


Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor. 
Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kıskaç içine alınılmaya çalışılıyor. Türk insanı ve Türkiye için büyük tehlike arz edenlerden biri de Yehova Şahitleri.
Özellikle Türkçe bilen misyonerlerini kullanan bu saçma sapan tarikat periyodik olarak, bıkmadan usanmadan evlerin kapılarını çalıyor ve misyonlarını tanıtmaya çalışıyorlar. Her dilde basılmış olan broşür ve kitaplarını hediye ediyorlar, ibadethane olarak gördükleri kiliselerindeki ayinlerine davet ediyorlar.

“Hıristiyanlık ve Yahudilik”, “Yehova Şahitleri” adı altında faaliyet göstermektedirler. 
Kendilerini Hz. İsa’ya nispet edilen İncil’in telkin ettiği saf Hıristiyanlığın müdafii olarak takdim eden ve çeşitli kombinezonlarla gençleri, bilhassa din yönünden aydınlatılmamış nesilleri kandırma yollarını arayarak, Yahudi zihniyetine hizmet ettirme gayesini güden bu mezhep, 
Yahudi teşkilatından başka bir şey değildir… En geniş faaliyet sahalarından bir tanesi de Türkiye’dir.

* * *
Yehova Şahitleri’nin insanları etkilemek ve hedeflerine ulaşmak için başvurdukları psikolojik usulleri ve telkin metotlarını okuduğunuzda durumun vahametini daha da iyi anlayacaksınız:

1 — Dünyadan ve insanlıktan ümitsizliğe uğratmak, savaş, yer sarsıntısı, sel baskını, kıtlık, hastalık, hatta hava kirlenmesi üzerinde durarak, insanın bunlarla cezalandırıldığı veya insanın bunları düzenleyemeyeceği telkinini yapmak, kendileri dışında mevcut dinleri, manevî idealleri, partileri, hukukî nizamı kötüleyerek, manevî bir buhran, zihnî bir bezginlik, ümitsizlik telkin etmek.

2 — Korku içinde bırakmak. Yakında ölüneceği, Yehova Şahidi olmayanlar için ise kıyamet ve felaket geleceği-

3 — Biricik kurtuluş ümidinin ve gerçek yönün kendilerinde olduğunu telkin.

4 — Avlanan insanları grup, kitle psikolojisinden faydalanmak üzere, kızlı, kadınlı dinî toplantılara götürüp, konuşmaların, tanışmaların manevî havasından faydalanmak.

5 — Devamlı, sürekli konuşma, telkin. Ses tonunu değiştirme (sesi alçaltıp, yükseltme), birkaç dakika birisinin konuşması, sonra diğerinin devam etmesi.

6— Devamlı, sürekli okutma, aynı inançla ilgili yeni yayınların arkasını kesmeden vermek ve onları okutmaya çalışma. Böylece hem sözlü, hem okumalı telkine tâbi tutma.

7 — Hıristiyanlık kutsal kitabını mantıki tahlil ve muhakeme. Ondaki tutarsızlık ve çelişmeleri göstermeden, çok zaman teviller ve onun pürüzlerinden sapmalarla işi değiştirme ve diğer dinleri ciddi bir inceleme okuma ve mukayese etme faaliyeti, emeği olmadan tek taraflı bir ezbercilik faaliyetine sevk etme.

8 — Dünya çapında bir kuvvete ve çokluğa, örgüte dayanma ve mensubiyetle övünme, güvenme, kendine önem verme, verdirme ve bu gibi durumlar.

9 — Aktif, aksiyoner veya eylemci bir hale, bir robot haline gelme ve getirilme, vaiz öncü yapılma.

10 — Yabancı memleketlere seyahat ve temas imkânları, kongrelerin, toplantıların havasından telkin altında kalış.
11 — Yehova Şahidi kadınlarla evlendirme metodu veya kadınları Yehova Şahidi erkeklerle evlendirme usulü.
12 — İş ve menfaat sağlama, aylık alma vesaire imkânlarla kendilerine çekme.

13 — Bir çevre temini veya tesisi, yeni dostluklar, arkadaşlar edinme psikolojisi.

14 — Maddî, cinsî menfaat, bu türlü arkadaşlıklar kurma ve örgüte girme suretiyle zevk temin etmek.

15 — Bilhassa Türkiye’de İslâmî bilgisi olmayan, imanı, inancı zayıf, geniş tahsili bulunmayan insanlar üzerinde çalışma, onlara ciddi ve gerçekmiş gibi, hayatlarında roman ve hikâyeden, gazete ve resimli romanlardan başka bir şey okumamış olanlara önem vererek kendi telkinlerini, verdikleri kitapları, dergileri hazmettirme. Onları hipnotize edilmiş bir hale getirme.
* * *

Yehova Şahitlerinin vaizleri, öncüleri ve daha ileri mevkideki adamları bu konuşma ve tartışmalarda sakin kalmak, sinirlenmemek, kızmamak gibi alışkanlıklarla yetiştirilirler. Görüştükleri kimse onları kovsa bile, kavgaya mahal vermeden uzaklaşmak hususunda emir aldıkları için ses çıkarmazlar ve kendilerini istemeyenlere “keçiler” diyerek, onları inatçılıkla (içlerinde ve kendi aralarında) küçümserler.
Yehova Şahidi örgütünün propagandacıları, kendisinden kitap ve dergi almak isteyenlere hatta bunları, kendilerini incelemek için olsa bile aldırış etmezler, yeter ki kendileriyle konuşulsun ve yayınlarından alınsın. Onlar er-geç kendi telkin kabiliyetlerine ve bu telkin metodunun başarı kazanacağına inanırlar.
Yehova Şehitleri’nin öncüleri, müjdecileri ve vaazla, daha doğrusu propaganda ile görevlileri çok metotlu, planlı çalışmaktadırlar.
Ellerinde geniş bölge haritaları ve vaazda, telkinde bulunacakları kimselerin adları yazılı liste vardır. 
O günkü konuşmanın planını hazırlamak ilk işleridir. 
Bunu ufak bir pusula üzerinde yaparlar. 
Vaaz verirken arada bir durup karşıdaki şahsı inceler, bazen ona konuşma, soru sorma fırsatı vererek yine kendi bildikleri konuya dönerek vaaza devam ederler.

Kıyafetleri, giyimleri, temiz ve tertiplidir. 
Bununla da karşıdakine tesire çalışırlar. 
Vaazlarını denetleyen müfettişlerin veya bir üst dereceli dernek mensuplarının ellerinde matbu veya teksir makinesinde yazılmış veya daktilo makinesiyle düzenlenmiş, öğrenci karnesi gibi kağıtlara konuşma, telkin ve diğer hususlarda iyi, orta gibi notlar verirler. 
Kurnaz, işini bilir bir propagandacı olarak adamlarını yetiştirmeye çalışırlar. 
Bilhassa genç kız ve kadınların yardımından faydalanırlar. 
Umumiyetle bir kadın ve bir erkek veya iki kadın birlikte giderek propaganda yaparlar, tekrar görüşmek için – umumiyetle bir hafta sonra- söz almaya çalışırlar.
Yehova Şehitleri’nin kurucusu Charles Taze Russel’in (1852-1916) ahlaki karakteri: Maria Francis, 1879′da evlendiği Russel’i kendini beğenmişlik, bencillik ve kadınlara düşkünlük, ahlâksızlık iddiasıyla mahkemeye verdi ve Russel, mahkeme önünde evlatlık kızı Roz Boll ile olan cinsî münasebetlerini alenen itiraf etti. Russel mahkûm oldu. Fakat mahkeme kararına uymayarak karısına nafaka ödemediğinden, tekrar muhakeme edilerek aleyhte bir hüküm giydi.
Russel ahlâksız olduğu kadar büyük bir yalancıydı. Kendisini etrafındakilere, “Çok saygı değer çoban” olarak tanıttığını gören Protestan Baptist kilisesi üyesi, söylevci C. Ross, Russel’in sahte bir çoban olduğunu ileri sürerek, “Some facts about the selfstyled Pastor Charles T. Russel”, “Kendisine vaiz süsü vermek isteyen Russel hakkında bazı gerçekler” adlı broşürünü yayınladı. Russel buna karşı çıkarak, C. Ross’u mahkemeye verdi. Mahkemede avukatın bir sorusuna karşılık Russel, Yunanca bildiğini ileri sürerek yemin edince, avukat kendisine Yunanca bir İncil uzatarak okumasını söyledi, fakat okuyamayınca mahkemece “yalan yere yemin eden biri” olarak ilan edildi. Daha sonra, kendisinin başka din adamları tarafından takdis edilmiş, “çok saygı değer çoban” olduğunu söyleyince ispatı istenmiş, zor durumda kaldığından, kendisinin hiçbir din adamı tarafından takdis edilmemiş olduğunu itiraf etmeye mecbur olmuş, böylece mahkeme onun bir “yalancı” olduğuna dair hüküm vermiştir.”


Russel, yine satışa çıkardığı bir buğdayın az miktarının bile çok fazla ürün vereceğini, bu buğdayın mucizeli olduğunu ilan etti. 
Buğdayın içindeki büyük mucizeye inanan safdil, bilgisiz kimseler bunun bir avucunu 60 dolara satın alarak ektiler. 
Fakat doğru dürüst bir mahsul alınmayınca dolandırıldığını anlayan halk tarafından mahkemeye verildi Mucizevi olduğu reklam edilen buğdayın diğer buğdaydan hiç bir farkı olmadığını mahkeme huzurunda itiraf etti ve tekrar mahkum oldu.
Yine Çin ve Japonya’ya yaptığı seyahat sonunda oralarda ilk misyoner teşkilatını kurduğunu söylediğinden, kiliseler ve diğer ilgililer tarafından tekrar mahkemeye verildi. “Yalan yere propaganda eden” bir kişi olarak bu davada tescili yapıldı.
31 Ekim 1916′da ölen Russel daima kullandığı, “Şimdi yaşayan milyonlarca kişi hiçbir zaman ölümü görmeyecektir” sloganına rağmen, ölümü görmüş ve cehennemin gayyasına yuvarlanmış gitmiştir.
Şimdi Hıristiyanların amentüsüne bir göz atalım: Müslümanların amentüsünün Hz. Peygamber tarafından öğretilmesine rağmen, Hıristiyanların amentüsü Hz. İsa tarafından değil, çok daha sonra gelen Hıristiyan din alimleri tarafından meydana getirilmiştir. Nasıl olur da bir dinin amentüsünü peygamber değil de, insanlar hazırlayabilir? Peygamber İsa niçin hazırlamamış? Gelelim amentülerine:
1 — Ben, yeri ve göğü yaratan her şeye kadir, baba Tanrıya inanırım. Tanrı için kullanılan “baba” tabiri çok alçaltıcıdır; zira insan cemiyetinde, kötü hatıra bırakan aile babaları vardır. Aynı zamanda baba terimi (sözü) cinsel ilişkileri hatırlatır. Baba da öleceği için ölümü düşündürür; yani Tanrı’nın öleceğini düşündürür. Mirası düşündürür.
2 — Ve efendimiz olan, onun biricik oğlu İsa’ya inanırım. Mecazî ve temsili manada bile olsa, hem eski Ahid ve hem de yeni Ahid’de (Ahid, kitaplarının ismi) İsa’dan başka insanlar için “Tanrı’nın oğlu” tabiri kullanılmıştır. Bu ise “Biricik oğul” tabiri ile tezat halindedir. Luka’ya göre (3/38), Âdem (a.s) Tanrının oğludur. “Seignur” kelimesinden, İsa’nın Tanrı oğlu, yani ulûhiyete iştirak ettiği anlaşılıyor ki bu da Allah’ın birliğine zıt düşmektedir.(268)
3 — Ruhu-1 Kudüs’ten gebe kalınana inanırım. Ruhu-1 Kudüs’ün gösterdiği fonksiyondan, onun Tanrı için bir alet olduğu görünümü çıkıyor. Amil ile alet aynı şey olamaz. Bu ruhu ulûhiyete ortak koşmak, ilahî birliğe ters düşer. Kur’an-ı Kerim (17-85) “ruh” kelimesinin emir manasına geldiğini beyan eder. Allah kendi emriyle, İsa’yı babasız yarattı. Bu durum fevkaladedir. Ve ilahî bir mucizedir. Diğer taraftan, Hz. Âdem’in yaratılışında bir anne de söz konusu değildir. Onun ulûhiyete ortak olmaksızın, fevkalade yaratılışı daha da üstün bir mucize idi.
4 — Ve bakire Meryem’den doğana inanırım. Şayet Tanrı bir bakireden bir çocuk doğurtursa, bu çocuğa değil, bizzat Tanrı’ya tapınılma gereğini ortaya koyar.
5-6 — Onun Pontus Pilatus’tan zulüm gördüğüne inanırım. Doğum, işkence, ölüm ve defnedilmek insanla ilgili özelliklerdir. Tanrı’nın özellikleri değildir. Şayet Hz. İsa’nın, aynı anda ilahî ve insanî olmak üzere iki hüviyete sahip olduğu ve onun insanî hüviyetiyle öldüğü söylenirse, bu dahi anlaşmazlıklara sebep olur.
7 — Cehennemlere indiğine inanırım. Cehennem günahkârların yeridir. Acaba İsa oraya niçin gitti ve bize oradaki acayip olaylar hakkında niçin bilgi verdi? Bir cezadan kurtarmak için mi? Allah suçluları affetmesi için bir masumu (günahsızı) cezalandırmaz. Günahkârları çıkarmak için, Hz. İsa niçin üç gün cehennemde kalsın? Hapishanenin kapısını açmak yeterli idi. Kaldı ki, İsa’nın oradan ayrılışından sonra gelecek günahkârların durumu ne olacaktı?
8 — Üçüncü gün tekrar canlandığına inanırım. Herhangi birşeyi yapmaya muktedir olmadan cehennemlere ölü olarak inişi, hiçbir işe yaramayacaktı.
9 — Göklere çıkıp, kadir olan baba Tanrı’nın sağına oturduğuna inanırım. Bu maddeye göre İsa, Tanrı’nın sağına oturduğu için, o (İsa) Tanrı’dan farklıdır. Zira birisinin, kendi kendisinin sağına oturması mümkün değildir. Şayet İsa, yeryüzünde insan olup, gökte de insan kalırsa o halde ne zaman Tanrı oluyor?
10 — Oradan gelip ölüleri ve dirileri hesaba çekeceğine inanırım. Şüphesiz ölüler, tekrar dirildikten sonra muhakeme edilirler. Fakat yaşayanları hesaba çekmek acelecilik olmuyor mu? Zira onların hayatı henüz bitmediğinden, çok sayıda iyi veya kötü hareketlerde bulunma imkânına sahiptirler.
11 — Ruhu-1 Kudüs’e inanırım.
12 — Mukaddes Katolik kilisesine inanırım. Tarih, kilisenin temel noktalarda bile görüş değiştirdiğini göstermiştir. Bu nedenle kilise dahi kesin ve mükemmel değildir.
13 — Azizlerin cemaatine inanırım Azizler günahkârları kurtarmazlar. Allah istediğini cezalandırma veya affetme konusunda kesinlikle hürdür. Şayet “communition” “uluhiyete iştirak” düşüncesiyle, biraz şarap içmek ve biraz ekmek yemek ameliyesine ihtiyaç duyuluyorsa, bu ilahi birliğin hiç bir şekilde müsamaha etmeyeceği bir şirk koşma çeşididir.
14 — Günahların affedileceğine inanırım. Günahların affı, tövbe ve ilahî rahmet neticesinde olur. Bir masumun cezalandırılmasından değil. Velev ki Tanrı’nın oğlu olsun. Hıristiyan amentüsü metninin dışında İsa, Yeni Ahid’in hiçbir yerinde “Ben tanrıyım” demiyor. Bilakis tam zıddını söylüyor. Meselâ, Matta 12, 18′de şöyle diyor: “İşte benim seçtiğim kulum”. Tanrının bu sözünü söyleyerek bunu kendisine tatbik eden İsa, Tanrı’nın kulu ve kölesi ol maktan gurur duymaktadır. Yine Matta 24/36 ve Markos 13,32′ye göre, dünyanın sonu ne zaman gelecek sorusuna, İsa şöyle cevap verir. “Fakat o gün saat hakkında ne göklerin melekleri, ne de oğul, yalnız Babadan başka kimse bir şey bilmez.” Aynı şekilde Yuhanna 5/19′a şöyle denmektedir: “Doğrusu ve doğrusu size derim: Babanın yapmakta olduğunu gördüğü şeyden başka, oğul kendiliğinden bir şey yapamaz, Çünkü, o ne yaparsa, oğul da onları öylece yapar.” İsa Tanrı olmadığını, fakat onda fenafillah olduğunu, açıkça söylemektedir. (269) Ayrıca, aşağıdaki İncil ayetlerinde İsa için, “Ebul insan” denilmektedir.
* * *
Ev ziyaretleri yapan Yehova Şahitleri beni de ziyaret etmek istediler bir çok kez. Her defasında bu isteklerini geri çevirdim. Israrla bu isteklerini yinelediler ve bir gün bahçe kapısında kendileriyle ayaküstü görüştüm. Kendileriyle yaptığım bu on-onbeş dakikalık sohbette onları dinlemektense beni dinlemelerini istedim ve kendilerine bazı sorular yönelttim, misyonerliğini yaptıkları tarikat hakkındaki düşüncelerimi aktardım. Bilgim onları şaşırttı ve sorularıma cevap bile veremediler. Gördüm ki, onlar bile misyonerliğini yaptıkları tarikatın asil amacından haberleri bile yok. Ben kendilerine amacını kısa ve öz açıkladım. Benim gazetecilik ve yazarlık geçmişimi öğrendikten sonra da arkalarına bile bakmadan gittiler. O gündür bugündür uğramıyorlar.
Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.


2 yorum:

Ahmet dedi ki...

Yazılarınızın bazılarını okudum beğendim muazzamlar,sizi hamza yardimcioglunun bir konuşmasından duydum,blog haricinde bir kitabınız paylaşım hesabınız,video konferansınız vs varmı nasıl ulaşabilriz size

Ahmet dedi ki...

Yazılar muazzam fakat bilinen bir blog,kişi değil birkaç kisimi yazıyor yazıları

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...