Tanrı'nın " Sevgi " Olduğu Yalanı Hristiyan dinini
temsil ettiğini söyleyen grupların insanları etkilemek ve kendi
safına geçirmek için söylemediği şey kalmamıştır. Bunlardan bir tanesi
de İncil'de yazıldığı üzere Tanrı'nın sevgi olduğu iddasıdır.İncil'in
kimi ayetlerinde Tanrı'nın sevgi dolu olduğu kimilerinde ise salt
"sevgi" olduğu yazılıdır.Boşlukta kalmış ve arayış içerisinde olan ,kimi
mutsuzluğunu dinle gidermeye çalışan arkadaşlarımızın hemen inandığı
ve güvenmekte acele ettiği bir konudur bu. Dine yada ruhsal
meditasyona ihtiyacı olduğunu düşünen ve mistik /ruhsal/tinsel
dünyalara yelken açanların pek sorgulamadığı fakat sorgulayınca
kendisini bunlarla uyuşturduğunu da farkeden arkadaşlarımızın biraz
olsun üzerinde düşünmesini diliyorum.Tanrı Sevgi midir ?İncil'de
Birinci Yuhanna 4:8,16 ve daha pek çok ayet Tanrı'nın en belirgin
niteliği olarak "sevgi" olduğunu söyler. Tanrı sevgisini Oğlunu (İsa)
dünyaya gönderip çarmıh üzerinde acı çektirerek göstermiştir. Tanrı'nın
pek çok niteliği olsa da sevgi en ağır basanıymış."Sevmeyen adam Tanrı'yı tanımamıştır, çünküTanrı sevgidir ."
I.Yuhn.4:8"Asıl sevgi ,Oğlunu günahlarımıza kefaret eden bir kurban
olarak göndermekle O'nun bize gösterdiği sevgidir ."
I.Yuhn.4:10Bünyesinde sonsuz sevgi ve merhamet barındıran bir varlık
sevgisini,merhametini ve adaletini nasıl gösteriyor ? İncil'in bu atıp
tutmaları kutsal kitabın bütünüyle nasıl uyuşmaktadır ?Açıkçası İncil'e
göre Tanrı "sevgi"dir."Sevgide yaşayan Tanrı'da yaşar " ..Fakat bu doğru mudur ?Sevgi
olan bir varlık verdiği her hükümde yada sarfettiği her sözünde
veyahut tüm davranışlarında bunu kusursuz yansıtabilmelidir. Eski
antlaşmada sözde sevgi Tanrı'sının çocuklara ,bebeklere ,kadınlara ve
daha birçoklarına acımayarak "kılıçtan geçirin, acımayın, hepsini öldürün, yaşatmayın " şeklinde infaz hükümleri verdiğini okuyoruz."Acımayın, yaşlı , genç , çocuk, kadın, kız demeden HEPSİNİ ÖLDÜRÜN !!"
Hezekiel 9:6Bebeklerin,genç yaşlı herkesin, kılıçtan geçirilmesini
emreden bir kişi için katil, cani,sadist,pisikopat vs diyebiliriz. Fakat
Tanrı söz konusu olduğunda bir an durup gözlerimizi kapamayı tercih
ediyoruz. İşin kötüsü artık düşünmeyi yada şüphe etmeyi ölümcül günah
olarak niteliyoruz. Biz biraz konunun üzerine gidelim ve gerçeği
görelim.Eski Antlaşmada Tanrının bazı kullarına "savaş" yani insan öldürme sanatını'' öğrettiğini okuyoruz. Aşağıda paylaşacağımız bu ayetler üzerinde düşünürsek Tanrı için içtenlikle "savaş tanrısı"
diyebiliriz. Zaten bu tanımlamayı Kutsal kitabın bazı bölümlerinde
okumaktayız. Tanrı için "savaş eri", "Savaş/Cenk Tanrısı" olarak
değiniliyor."Ellerime mücadeleyi , parmaklarıma savaşmayı O öğretti ". - Mez .144:1 "Ellerimi eğitir, savaşa hazırlar." Mez.18: 34 ayrıca II.Sam.22:35 . "Beni savaş için büyük güçle donatırsın ,...onları..toz gibi ezerim, sokakların çamuru gibi saçarım
".Mez.18'inci bölüm. İnsan türünün din, mezhep ,ırk, cinsiyet ve daha
başka kimliklerden ötürü kendisinden olmayanları canice öldürdüğü bir
savaş sanatından bahsediyoruz. Bütünüyle "sevgi "olan bir yaratık nasıl
oluyorda bazı kullarına insan öldürmeyi öğretiyor,
buna aklımız ermiyor.İnsan öldürmek kolaydır ama yaşatmak daha zordur .
Bunu biliyoruz. Fakat Tanrı bu basit gerceği bilmiyor ki daha fazla
insan nasıl öldürülür onu öğretmeye kalkışıyor. Eski zamanlarda kitle
imha silahı biliniyor olsaydı eminim ki Tanrı bu iğrenç silahların,
insan türünü yok etmek için kullanılmasına izin verecekti. Yeşu'ya soykırım yapması için emir veren sözde "sevgi" tanrısı bunu da sevgi adına yapmıyor muydu ? Çoluk cocuk,kadın erkek,genç ,ihtiyar hatta hayvanlar için dahi "hiç bir canlı sağ kalmayacak"
diyen bir tanrıdan bahsediyoruz.Böylesine gözünü kan bürüyen bir
tanrı üstüne ,kullarına daha fazla adam öldürmeleri için savaş eğitimi
veriyor. Ama Tanrı sevgidir. =)Burada çelişki yok mudur ? Bu soruyu
imanı ,dini ,inancı bir yana bırakarak dürüstce cevaplandıralım.Tanrı
toplumsal barışı sağlamayı ve toplumda huzuru egemen kılmayı
öğreteceğine , sürekli kayırdığı, kılıç taşıyan kullarına adam
öldürmeyi,İnsan kanı akıtmayı öğretiyor. . Bunu neden yapyor ? Neden sürekli KAN İSTİYOR ??? Aslında
bunu isteyen bir tek Yehova ,Yahve yada Allah değildir. Tarihsel
düzlemde yüzbinlerce Tanrı için kan döküldü ve hala da dökülmeye devam
ediliyor.Kan akıtmayı öğreten sanki aynı tanrı değilmiş gibi pişkin
pişkin "Tanrı savaşı onaylamaz" deniyor. İyi de Tanrı için yine aynı
kitapta bizzat "SAVAŞ TANRISI" olarak yazılmıyor mu ?"Yehova yiğit
SAVAŞÇIdır" -Çıkış 15:3"Savaşı öğreten"dir (Mez.144:1)"Savaşta yiğit olan TANRI " -Mez .24:8Tanrı kan dökmeye devam etsin biz başka bir noktaya bakalımİnsan Eti Yediren Tanrı, "Sevgi" Olur mu !Hristiyanlar
Tanrılarının sonsuz sevgi ve merhametinden bahsedip büyük bir palavra
atmaktadır. Aslında bu propagandalarını destekleyen bir kaç ayet
vardır fakat Biz sözde Tanrı'nın merhameti ve sevgisini gösteren şu
ayetlere bakacağız ;28 .Büyük bir gazapla size karşı geleceğim.O zaman
Ben günahlarınızın karşılığını yedi kat arttıracağım.29 .Oğullarınızın ve kızlarınızın etini yemek zorunda kalacaksınız.( Lev.26. bölüm )10."Bu yüzden babalarınız kendi oğullarını yiyecek, oğullarınız da babalarını.
Evet hükümlerimi yerine getireceğim ve sağ kalanlarınızı rüzgarın
estiği her yöne savuracağım" -Hez.5:.bölümBabaların
çocuklarını,çocukların da babalarının etini yiyeceğini daha doğrusu
yedirteceğini idda eden ve bu tür yamyamlıkla insanları korkutmayı ilke
edinip ve böylece tehtit ederek kendisine itaate zorlayan bir tanrı
nasıl olur da "sevgi" tanrısı olur ? Bunu aklınız mantığınız alıyor mu
?4.Çünkü beni terk ettiler ...9. "Onlara oğullarının ve kızlarının etini yedireceğim ; etraflarını saran düşmanlarının canlarına kastedenlerin yarattğı darlık ve sıkıntı yüzünden her biri komşusunun etini yiyecek"
(Yeremya 19.bölüm)Pek çok kez Tanrı'nın insanları bilinmezlikle ve
cehennemle korkutmaya çalıştığını söylemiştik. Fakat burada görüyoruz ki
Tanrı yamyamlıkla da kullarını korkutmaya yöneliyor. Böyle bir vahşeti imansız kullarına hüküm giydiren bir Tanrı gercekten de çok merhametli,sevgi dolu bir tanrı olmalı. Tehtit ederek insanları kendisine boyun eğdirmeyi planladığına göre bahsedilen "Tanrı" çok ACİZ ve çaresiz olmalı.Çünkü başka bir secenek yok gibi görünüyor.Toplu Katliam Yapan KANA SUSAMIŞ "sevgi tanrısı" Hristiyanların
Sevgi dolu Tanrısı İncil'de "sevgi dolu baba" olarak tanıtılırken
Kutsal kitabın bütünüyle açıkça çelişmektedir.Kutsal denilen kitapta
Tanrı'nın İnsanlara yönelik soykırımlarda bulunduğu,toplu katliamlar
yaptığı, insanı insana KIRDIRDIĞI ,KATLETTİRDİĞİ, BOĞAZLATTIĞI
görülmektedir.Savunmasız çocukları ,bebekleri ve daha bir çoklarını
dahi kılıçtan geçirttiği okunurken hala onun
merhametinden,adaletinden,sevgi dolu yüreğinden bahsetmek ahmaklıktan
başka bir şey değildir.Soykırım yapan, savunmasız binlerce masumu acımasızca katleden biri
"SEVGİ DOLU" olabilir mi ?Bu caniliği yapan bir varlık diğer taraftan
"savaşmayın,birbirinizi sevin" diyebilir mi ?Hristiyanların "sevgi"
kavramı nedir ? Yehova "sevgi" nedir biliyor mu ?"İsrail'in Tanrısı
Yehova diyor ki ; Her biriniz kılıcını beline kuşansın .Konak yerini bir ucundan öbür ucuna boydan boya dolaşsın ,herkes kardeşini , komşusunu ve yakınını ÖLDÜRSÜN !Çık..32.27 KANA SUSAMIŞ BİR TANRI'NIN 'SEVGİ ' OLAMAYACAĞINI GÖSTEREN ÖNEMLİ BİR AYET ;Şimdi git Amalek'i vur ,onun herşeyini tamamen YOK ET . Hiç birine ACIMA! Kadını ve erkeği, çocuğu ve emzikteki bebeği,sığırı ve koyunu ,deveyi ve eşeği, HEPSİNİ ÖLDÜR!!! (I.Sam.15/3)
Bu korkunç ayetin yansıttığı vahşeti aklınız hayaliniz alıyor mu ?
"Sevgi " olduğu idda edilen Tanrı Yehova , sırf İsrail oğullarına karşı
geldikleri için bir halka CANİCE SOYKIRIM uyguluyor.Kadını ,Erkeği,Çocuğu,Emzikteki bebeği,Sığırı ,koyunu dahası soluk alan tüm canlıları ACIMASIZCA YOK EDEN kendi
kullarına öldürten ,kılıçtan geçirten bir varlık için KESİNLİKLE
sevgi olduğu söylenemez . Tanrı bu ve benzeri ayetlerde de görüldüğü
gibi acıma bilmeyen ,soykırımcı, katil bir varlıktır.İşi
gücü halklar/milletler arasında taraf tutup, milletine muhalif tüm
canlılara düşman kesilen , insanı insana kırdıran bir tanrı bu.Emzikteki
bebekleri dahi kılıçtan geçirten yada boğduran bir tanrı kabul
edilemezdir.Fakat hristiyanlar bunlar üzerinde düşünmeyerek sevgi
ayetlerine kanarak gerceklere gözlerini kapamaktadırlar. Bir de
karşımıza geçip "Kutsal Kitabı bütünüyle okuyup okumadığımızı" sorarlar.
Bence kendileri kutsal kabul ettikleri kitabı okumuyorlar. Yada
okuduklarını anlayamayacak kadar gözleri imanla kör
edilmiş.Düşünenmeyen,sormayan yada sorgulamayan ve şüphe etmeyi ölümcül
günah olarak algılayanbir varlık için ne kadar yazık , Heyhat
!Hristiyan papazlar tarafından kendilerine söylenen "tanrı sevgidir" masalına öylesine inanan insanoğlu gözlerini açmalı ,tarafsız değerlendirmede bulunmalı ve anlatılan tanrının nasıl bir vahşet uyguladığını görmeli !!
Kitab-ı Mukaddes i okudunuz mu? Biz okuduk ve bulgu ve düşüncelerimizi burada paylaşıyoruz.
30 Aralık 2008 Salı
1 Haziran 2008 Pazar
Papaz Gerome'un İtirafları
4. yüzyılda yazılmış olan St. Gerome?un itirafını gösteren önemli tarihsel belge, mevcut incillerin tahrif edildiğini kanıtlıyor.
Dr. Zeynep Abdulaziz*
4.
yüzyılda yazılmış olan St. Gerome?un itirafını gösteren önemli tarihsel
belge, hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde mevcut İncillerin
değişikliğe uğradığını, düzeltildiğini, tahrif edildiğini ve bu metnin
Tanrı?dan gelen vahiy olduğuna inanılmasını imkânsız kılacak şekilde
kötü tercüme edildiğini kanıtlıyor. Bu, gerçek anlamda bir anlaşmazlık
noktasıdır. Mevcut İncillerin, Kur?an-ı Kerim?in İsa Mesih?e
vahyedildiğini söylediği İncil?le hiçbir şekilde bağlantısı yoktur. Hz.
İsa?ya vahyedilen İncil gerçekten vardı, çünkü St. Paul, kendisinin bu
İncil?i anlattığını söylüyor: ?(..) Kudüs ve çevresinden Lirikon?a kadar Mesih?in İncili?ni insanlara müjdelemiştim (anlatmıştım).
(Romalılara, 19:15). Ancak kilise içerisindeki fitneci eller, yüzyıllar
boyu konsillerde geliştirdikleri öğretileri insanlara dayatmak için bu
İncilleri gizledi.Daha önce yazdığım iki makalede, mevcut İncillerin güvenilirliğini yerle bir etmesiyle hususunda haiz olduğu ehemmiyet konusunda ihtilafın olmadığı bu söyleme işaret etmiştim. Bu nedenle ve Hıristiyan kardeşlerimizden bize gelen mektup ve yorumların çokluğu, beni iftira ve yalanla suçlamaları yüzünden Fransa?da Mitterand Müzesi?nde bulunan söz konusu kitabın matbu şekline ilişkin fotoğrafını yayınlama gereği duymadım. Amacım bana yönelik suçlamaların sona ermesiydi. Hâlbuki ben İslam?ı savunmak için ele aldığım hususların hassasiyeti nedeniyle, defalarca, elimde belgesi olmayan konularda fikir beyan etmemin mümkün olmadığını ifade etmiştim. Özellikle bu gibi çok ciddi ve stratejik konularda kimsenin gelmesini istemediğim bu seviyeye kadar düşerek bana iftira etmek yerine şu anki Hıristiyanlığın tarihini inceleyerek nasıl bir akide üzerinde olduklarını anlamalarını isterdim. Batılı güçlerin İslam?ı ve Müslümanları yok etme amacıyla oynadıkları oyunların basit bir aracı olmak yerine daha derin düşünmelerini temenni ederdim.
Şayet bu İncillerde gizleme ya da karartma olmamış olsaydı, Kilise, takipçilerine söz konusu İncillerin okunmasını yasaklama yoluna gitmez, hatta bütün ceberutluğuyla 16. yüzyılda kurulan konsilde İncillerin gerçek yazarının bizatihi Allah olduğu düşüncesini insanlara dayatma ihtiyacı hissetmezdi. (Yani bir başka deyişle, kabul edilmiş İncillerin içerisindekilere itiraz edenler ve bunu kabul etmeyenler vardı.) Çünkü Kilise de çok iyi biliyordu ki bu İncillerin okunması demek, kendi yalanlarının ortaya çıkması anlamına gelecekti. Sonra Kilise bu İncillerin, takıldığı yerlerde kendisine yardımcı olacak ve açıklamalar yapacak bir Papaz eşliğinde okunmasına izin verdi. Daha sonra 1879 yılındaki 1. Vatikan Toplantısı?nda Kilise, Allah?ın İncilleri, Havarilerin metinleri yazarken kendilerine ilhamda bulunan Ruhu?l Kuds?e vahyettiğine karar verdi. Bu ise, geçmişte verilen karardan geri adım atılması anlamına geliyordu. Sonra 1965 yılındaki Vatikan toplantısında her ne kadar bu metinlerin pedagojik ve eğitsel bir takım yönleri bulunsa da eski ve üzerinden zaman geçmiş metinler olduğunu ilan etmiş bulundu!
Şu anki İncillere ilişkin itirafların yer aldığı kitabın önsözüyle ilgili fotoğrafik tabloyu ve tercümesini aşağıda verip sonra da üzerinde yorum yapacağız.
Aziz Gerome?un Eserinin Birinci Cildi
Önsöz
Dört İncil?deki Metinlerin Gözden Geçirilmesi Hakkında
Aziz Gerome?den Papa Şam'lı Hieronymus'a
Eski bir eserden yeni bir iş çıkarmamı teşvik ediyor ve dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bulunan İncil metinleri hakkında benim hükümde bulunmamı, bu metinlerden seçkiler yapmamı, hangisinin Yunanca metne daha yakın olduğunu tespit etmemi istiyorsun. Bu, ürkütücü ve bir o kadar da tehlikeli bir görevdir de, çünkü eski dünyanın üslubunu değiştirecek ve onu çocukluk aşamasına döndüreceğim (basitleştireceğim). Başkaları hakkında hükümde bulunmam başkalarının da benim yaptığım bu iş hakkında hüküm verecekleri anlamına gelir. Bilginler hatta cahillerden, benim bu eserimi ellerine aldıklarında, bu kadim esere cüretle bir şeyler ekleyip çıkardığımı ve yaptığım değişiklikleri görenlerden bana sövmeyen ve beni sahtekar ve kutsal şeyleri kirletmiş birisi olarak görmeyen olacak mıdır?
Bu rezalet karşısında, endişemi hafifletecek iki şey var: Birincisi, bunu senin emretmiş olman. İkincisi: Sapkın olanın hiçbir zaman hakkın yerine geçemeyeceği (duygusu). Bu, en bozuk bir ağzın bile kabul edeceği bir durum. Düşmanlarımızın hangisinin doğru olduğu konusunda (şaşkınlık yaşamamaları için) Latince elyazmalarındaki tercümeye bazı güven verici unsurları eklememe (ne dersin?). Çünkü ortada metinleri arasında bir sürü farklar olan İnciller var. Niçin cahil mütercimlerin yanlış anlamalarla tahrif ettiği hatta kötü niyetle hareket ederek değişikliğe gittikleri, hatta bazılarının tadil ettiği kısımları Yunan kaynaklarına dayanarak düzeltmemi hoş karşılamıyorlar?
Şayet el yazmalarını birbirine ekleyeceksek, kendilerini alim sanan zatlar tarafından yapılan başarısız değişiklikler, uyuklamakta olan çevirmenlerin yaptığı hatalar ve yanlış çevirilerden bizi uzaklaştıracak Yunanca asıllarına dönmemiz hususunda bizi engelleyen şey nedir? Ben burada İbraniceden Yunancaya oradan da Latinceye yapılan çevirilerle üç aşamada bize ulaşan Yunanca Sebiniyye tercümesinden ve Ahd-i Atik?ten bahsetmiyorum. Burada Aquila ya da Symmakus?un ne diyeceklerinden ya da Theodotion?ın eski çevirmenlerle yeni çevirmenler arasında orta bir yolu niçin tercih ettiğini de söz konusu etmek istemiyorum. Ben Havarilerin aşina olabilme ihtimalinin olduğu çeviriye dayanmak istiyorum. Şimdi de Yeni Ahit?ten bahsedeceğim. Şüphesiz, Matta İncil?i hariç bu mektupların tümü Yunanca yazılmış. İncil yazarlarından Matta?nın Yahudilerin bölgelerinde bulunduğu için bunu yazarken İbraniceden yararlandığını biliyoruz. Bu İncil?in (Matta İncili?nin), yararlandığı kaynakların çokluğu nedeniyle bize ulaşan İncil?den tamamıyla farklılık arz ettiğini görüyoruz. Ben asıl metne bakmayı tercih ettim. Bazılarının hiç hak etmediği halde cansiperane savunduğu Luciano ya da Hesychio (tarafından yapıldığı) ileri sürülen çevirilerden yararlanmak da istemiyorum. Farklı halkların dilleriyle bize ulaşan İnciller, metinlerin içerisinde var olan hataları bize gösteriyor. Kendi dilimizde yazılmış olan nüshalar açısından mutlaka itiraf etmem gereken şey, bu metinlerden yararlanamadığımdır.
Bu mütevazı önsöz, Yüce İnciller?in şu şekilde tertip edilmesini öneriyor: Matta, Markus, Luka ve Yuhanna. Bunların düzeltilmesi en eski Yunan yazmaları gözden geçirilerek yapıldı. Latince nüshaların içeriğinden de çok fazla uzaklaşılmadı. Bize ilk şekliyle ulaşan bölümleri dokunmadan, gerçek manadan bütünüyle uzak görünen kısımları düzeltmekten başka bir şey yapmadım ve (bu kısmı) B harfiyle işaretledim. İskenderiyeli Ammonium?un verdiği bilgilere göre Kayserili Eusebius?un yaptığı ve yaklaşık on bölüme ayrılmış olan çeviriye gelince sadece Yunanca anlama bağlı kalarak dilimize aktardım. Burada herhangi bir fazlalık ya da birbirine benzeyen, ayrı olan ya da on kısma bölünen (çeviriden) tamamen farklılaşan bölümleri bilebilmek mümkün olacaktır. Çünkü zamanla kitaplarımızda hatalar birikebilir. İncil, bu anlamda diğer (kitaplardan) ayrıdır. Buna da (H) harfiyle işaret ettim.
Bu ikisi arasını bulma çabası sırasında bazı hatalar elbette oldu. Bu nedenle Latince çeviride ciddi karışıklıklar göreceksin. (Dört İncil) Yazarlardan biri, daha fazla şey söylemiş olabilir, az olduğunu düşündükleri hususta buna eklemelerde bulunmuşlardır. Markus, bir çok bölümde, her İncil?in sadece ilgilendiği konuları korurken Luka ve Matta?dan aktardığını söylemekte. Matta ise Yuhanna ve Markus?tan aktarıyor. Her biri elindeki İncil nüshalarından aktarma yapıyor. Bu yüzden benim önerdiğim keşif okuması yapıldığında hiçbir karışıklık olmayacak, karışıklıklar ve yanlışlar giderildikten sonra bu iki nüsha arasındaki benzerlikler olduğu bilinecektir.
Ortaya çıkan benzerliklere bakarsak, birinci bölümde Matta, Markus, Luka ve Yuhanna?dan müteşekkil dört İncil arasında uyum olduğunu görürüz. İkinci bölümde sadece Markus?la Yuka arasında, üçüncü bölümde Matta, Luka ve Yuhanna arasında, dördüncü bölümde Matta, Markus ve Yuhanna arasında, beşinci bölümde Matta ile Luka arasında, altınca bölümde Matta ve Markus, arasında, Yedinci bölümde Matta ve Yuhanna arasında, sekizinci bölümde Luka ile Markus arasında, dokuzuncu bölümde Luka ile Yuhanna arasında, onuncu bölümde başka İncillerde olmayan her birin İncilin kendine has ifadeleri olduğunu görmekteyiz
Rakamlar siyah renkte olacak ve bu anlamın bulunduğu İncil?i göstermesi için hemen altında kırmızı renkli başka bir rakam olacak. Kitap açıldığında hangi bölümün hangi tercümeye ait olduğunun bilinmek istenmesi durumunda aşağıda eklediğim rakamlar sayesinde bunu bilmek mümkün olacak. Listelerin bulunduğu sayfaların başına dönüldüğünde ve her İncil?in başında hangi bölümü kimin tercümesi olduğunun belirlenmesi sayesinde her farklı başlığın yazarının rakamını bulmak mümkün olacaktır. Bu son bölümün yakınlarında birbirine benzeyen maddelerin isimleri bulunacak. Böylece aynı bölümde bulunan rakamlara muttali olmak mümkün olacak. Bu bilgilerin kontrolünden sonra belirlenen rakamlar takip edilerek istenen her kısma ulaşılabilecek. Ayrıca birbirine benzeyen bölümler de bilinecek. (B)
İsa Mesih sayesinde hayırlarda olmanızı ve beni unutmamanızı rica ediyorum Ey Papa Hazretleri!
Bu mektupta yazılan şeyleri ele aldığımızda şu sonuçlara ulaşmaktayız:
· (384
yılları arasında yaşayan ve 18 yıl boyunca Papalık yapan) Papa Damaz,
Aziz Gerome?den eski kitapları yeni kitaplara dönüştürmesini, dünyanın
dört bir yanında dağılmış bulunan kitapların değerleri konusunda bir
yargıya varmasını ve Yunanca metinden uzaklaşan kısımların izale
edilmesini istemiştir. Bilindiği gibi Yunanca nüshaları, İncil?in
orijinal metinleri ya da dili Aramice olan İsa?nın İncil?i değildir.
· Gerome
kendisine sahtekar gözüyle bakılmasından ve kutsalları kirleten bir
kişi şeklinde değerlendirilmesinden korkmaktadır. Çünkü eski kitapta
değişiklikler ve düzeltmeler yapmıştır.
· O, yaptığı şeyin dinin tabileri tarafından skandal olarak niteleneceğini bilmektedir.
· Ama
içi huzur doludur çünkü Papa şahsen bu değişiklikleri bizzat yapmasını
istemiştir. Ancak o aynı zamanda ?Sapkınlığın hakikatin kendisi
olamayacağı? gerçeğini bilmektedir. Bunun anlamı, onun sağda solda
karşılaşılan İncil nüshalarını sapkınlık olarak gördüğüdür. Bu, en haşin
ve sert bir dile sahip olan insanlar tarafından da kabul görecek bir
husustur.
· Yaygın Latince tercümede hatalar vardır ve metinler birbirinden farklılaşmaktadır.
· Çeviriyi yapanlar cahillerdir, kötü niyetle metinleri değiştirmişler, kelimelerin yerlerinde tadilata gitmişlerdir.
· İbranice
yazılmış olan Matta İncili?nin metni, oluşturulması sırasında
birbirinden çok farklı kaynaklardan yararlanılmış olması dolayısıyla
Latince metinden tamamen farklıdır.
· Çeşitli
insanların ve halkların elinde bulunan İncil metinleri, İncillerin
içerdiği hataları ve eklenen bölümleri göstermektedir. Aziz Gerome?nin
yaptığı Latince çeviri, eski Latince metinlerin içeriğinden çok da fazla
uzaklaşmamakta ve o, sadece asıl manadan oldukça uzaklaşan bölümlerin
düzeltilmesiyle yetinmektedir, diğer yerlerine pek dokunmadan ilk hali
üzere bırakmıştır. Bu İncillerde hatalar birikmekte olduğu gibi ayrıca
eski tercümeyle yenisi arasını bulma işlemi sırasında da hatalar
yapılmıştır. Bu nedenle, yazarların kendilerinden yaptığı eklemeler
nedeniyle müthiş karışıklıklar olmuştur. Sonra da üzerinde tadilata
gidilmiş İncillerle ilgili olarak birbiriyle uyumlu ve birbirine
benzeyen bölümleri ortaya çıkarmıştır.
Bu
son derece açık itiraflardan sonra herhangi bir kişinin mevcut
İncillerin Allah tarafından indirilmiş olabileceğini söylemesi ya da
Allahu Teala?nın indirmiş olduğu ve bugüne kadar içerisinde tek bir
harfin bile değişmediği Kur?an-ı Kerim?le bir tutulması mümkün müdür? Bu
açık delili arz ettikten sonra, bütün Müslüman din adamlarına ve
özellikle de Hıristiyanlarla diyalog toplantısı yapmakta olan dini
yetkililere, İncilleri ya da Kitab-ı Mukaddes?i bütünüyle Kuran?la bir
tutmalarının İslam aleyhine yapılmış açık bir haksızlık olduğunu ilan
etmekten (Bunun küfür olduğunu söylememek için bu ifadeyi kullanıyorum)
başka bir şey yapmam mümkün değildir. Çünkü Hak?la batılı bir tutamayız.
Bütün
mezhepleriyle Hıristiyan kardeşlerime, daha önce bahsi geçen ve ifade
ettiğim hususları zikretmeden geçemeyeceğim: Benimle hiçbir yaratılmış
arasında şahsi düşmanlık yoktur. Hıristiyanlığı bir din olarak
eleştiriyor değilim. Ancak, bu dinin bütün dünyaya dayatılmasını,
insanların Hıristiyanlaştırılmaya çalışılmasını, İslam ve Müslümanlara
yönelik saldırıları eleştiriyorum. İsteyen inanır, isteyen inkâr eder. Ancak Müslümanlara yönelik misyoner çalışmaları hiçbir şekilde kabul edilemez. Allah katında tek din İslam?dır.
Aşağıda,
kardeşlerimin tercümesini gözden geçirmesi maksadıyla Aziz Gerome?nin
Papa?ya yazdığı mektubun Latince aslını veriyorum:
Ancti Hieronymi operum Tomus Primus
Incipit praefatio
Sti Hieronymi Presbyteri in
Quatuor evangelia
Beatissimo Papae Damaso Hieronymus
Novum opus facere me cogis ex veteri : ut post exemplaria Scripturarum
toto orbe dispersa, quasi quidam arbiter sedeam : & quia inter se
variant, quae sint illa quae quum Graeca consentiant veritate, decernam.
Pius labor, sed periculosa praesumtio, judicare de coeteris, ipsum ab
omnibus judicandum : senis mutare linguam, & canescentem jam mundum
ad initia retrahere parvulorum. Quis enim doctus pariter vel indoctus,
cum in manus volumen assumserit, & à saliva quam semel imbitit,
viderit discrepare quod lectitat ; non statim erumpat in vocem, me
falsarium, me clamans esse sacrilegum, qui audeam aliquid in veteribus
libris addere, mutare, corrigere? Adversus quam invidiam duplex caussa
me sonsolatur : quod & tu qui summus sacerdos es, fieri jubes :
& verum non esse quod variat, etiam maledicorum testimonio
comprobatur. Si enim Latinis exemplaribus fides est adhibenda,
respondeant quibus : tot enim sunt exemplaria paene quot codices. Sin
autem veritas est quaerenda de pluribus : cur non ad Graecam originem
revertentes, ea quae vel à vitiosis interpretibus male edita, vel a
praesumtoribus imperitis emendata perversius, vel à librariis
dormitantibus aut addita sunt, aut mutata, corrigimus ? Neque vero ego
de Veteri disputo Testamento, quod à septuaginta quid Aquila, quid Symmachus sapiant, quare Theodotion inter
novos & veteres medius incedat. Sit illa vera interpretatio quam
Apostoli probaverunt. De novo nunc loquor Testamento : quod Graecum esse
non dubium est, excepto Apostolo Matttheo, qui primus in Judaea
Evangelium Christi Hebraïcis litteris edidit. Hoc certe quum in nostro
sermone discordat, & (a ) diversos rivulorum tramites ducit : uno de
fonte quaerundum est. Praetermitto eos codices quos à Luciano & Hesychio nuncupatos,
paucorum hominum asserit perversa contentio : quibus utique nec in
veteri Instrumento post septuaginta Interpretes emendare quid licuit,
nec in novo profuit emendasse : quum multarum gentium linguis Scriptura
ante translata, doceat falsa esse quae addita sunt. Igitur haec praesens
praefatiuncula pollicetur quattuor tantum Evangelia, quorum ordo est
iste, Matthaeus, Marcus, Lucas, Johannes : codicum Graecorum emendata
collatione, sed veterum. Quae ne multum à lectionis Latinae consuetudine
discreparant, ita calamo ( b)temperavimus, ut his tantum quae sensum
videbantur mutare correctis, reliqua manere pateremur ut fuerant.
Canones quoque, quos Eusebius Caesariensis Episcopus Alexandrinum sequutus
Ammonium, in decem numeros ordinavit, sicut in Graeco habentur,
expressimus. Quod si quis de curiosis voluerit nosse, quae in
Evangeliis, vel eadem, vel vicina, vel sola sint, eorum distinctione
cognoscat. Magnus siquidem hic in nostris codicibus error inolevit, dum
quod in eadem re alius Evangelista plus dixit, in alio quia minus
putaverint, (c) addiderunt. Vel dum eumdem sensum alius aliter
expressit, ille qui unum è quattuor primum legerat, ad ejus exemplum
coeteros quoque aestimaverit emendandos. Unde accidit ut apud nos mixta
sint omnia, & in Marco plura Lucae atque Matthaei, Rursum in
Matthaeo plura Johannis & Marci, & in coeteris reliquorum quae
aliis propria sunt, inveniantur. Quum itaque canones legeris qui
subjecti sunt, consusionis errore sublato, & similia omnius scies,
& singulis sua quaeque restitues. In Canone primo concordant
quattuor, Mattheeus, Marcus, Lucas, Johannes. In secundo tres,
Matthaeus, Marcus, Lucas. In tertio tres, Matthaeus, Lucas, Johannes. In
quarto tres, Matthaeus, Marcus, Johannes. In quinto duo, Matthaeus,
Lucas . In sexto, Matthaeus, Marcus. In septimo duo, Matthaeus,
Johannes. In octavo duo, Lucas, Marcus. In nono duo, Lucas, Johannes. In
decimo, propria (a) unusquisque quae non habentur in aliis, ediderunt.
Singulis vero Evangeliis : ab uno incipiens usque ad sinem librorum,
dispar numerus increscit. Hic nigro colore praescriptus, sub se habet
alium ex minio numerum discolorem, quid ad decem usque procedens,
indicat prior numerus, in quo sit canone requirendus. Quum igitur aperto
codice, verbi gracia, illud sive, illud capitulum scire volueris cujus
Canonis sit, statim ex subjecto numero doceberis, & recurrens ad
principia, in quibus Canonem est distincta congeries, eodemque statim
Canone ex titulo frontis invento, illum quem quaerebas numerum ejusdem
Evangelistae, qui & ipse ex inscriptione signatur, invenies ; atque à
vicino caeterorum tramitibus inspectis, quos numeros è regione habeant,
annotabis : & quum scieris recurres ad volumina singolorum, &
sine mora repertis numeris quos ante signaveras, reperies & loca in
quibus vel eadem, vel vicina didixerunt (b) . Opto ut in Christo valeas,
& mei memineris Papa beatissime.
(a) Ita MSS. omnes antiquiores ac melioris notae. Aliquot recentiores cum
editis legunt, in diversos rivulorum tramites : vel, ad diversosos, G c.
(b) Codices MSS. quamplures, imperavimus
(c ) Consule quae in Prolegomenis nostris diximus de Latino Matthaei Evangelio usu recepto in Ecclesia ante Hieronymum, ubi exempla proposuimus additamentorum hujusmadi.
*Dr. Zeynep Abdülaziz (Fransız Medeniyeti Profesörü)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.
Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman Türk insani yoğun bir kı...
-
Roma Putperestliği Romalılar baştan beri İsa peygamberin hareketini siyasi bir isyan olarak algılamışlardır. Yahudi baş kahinler için ise ...
-
İNCİLDEKİ ÇELİŞKİLER 1- Hz. İsa, gölün karşı yakasında Gadaralıların veya Gerasalıların ülkesine varınca, Matta'ya göre cinlere tutsa...
-
Bu yazı, batılı hristiyan ilahiyatçılar, yazarlar ve kilisenin kabul ettiği tefsir kitaplarına dayanılarak yazılmıştır. Bu yazıda kaynak ...