4 Şubat 2020 Salı

TANRICILIK OYUNUNA ÖNCE, "AĞIR AĞBİYİ" OYNATMAKLA İŞE BAŞLAMIŞLAR. YÜZÜMÜ GÖREN YAŞAYAMAZ'LA DİYEN YHVY 'NİN SONRAKİ HALİ.


Mısırdan Çıkış...33:20 Ancak, yüzümü görmene izin veremem. Çünkü yüzümü gören yaşayamaz."

Gibi, ağır abi yakıştırmalarıyla Tanrı imajına ısındırmay çalışmışlar. Hatta, yüzümü göstermem ama bari sırtımı gör" diyerek Musa'nın gözlerini, TANRI ELLERİ İLE kapatmış.
Çünkü yüzümü görürsen mecburen seni öldürmek zorunda kalırım demiş. Oysa ki öldürme yetisi olmayan YARATILMIŞ olduğunu çok iyi bilen, İSRAİL'İN MÜSTAKİL TANRISI, İSMİ TEKRAR EDİLEMEZ YAHVE, DURUMU İDARE ETMENİN YOLUNU BİR DÖNEM BÖYLE BULMUŞ.

Mısırdan Çıkış...33:20 Ancak, yüzümü görmene izin veremem. Çünkü yüzümü gören yaşayamaz."
Mısırdan Çıkış...33:21 Sonra, "Yakınımda bir yer var" dedi, "Orada, kayanın üzerinde dur.
Mısırdan Çıkış...33:22 GÖRKEMİM oradan geçerken seni kayanın kovuğuna sokup geçinceye kadar ELİMLE örteceğim.
Mısırdan Çıkış...33:23 Elimi kaldırdığımda, SIRTIMI göreceksin. Ama YÜZÜM görülmeyecek."

Hani "bende öldürür bende can veririm" diye TANRI OLDUĞU iddiasında bulunan NEMRUT gibi. Aslında yaratılmış olduğunun bilincinde olan Nemrut, verdiği ölüm cezaları ve çıkardığı aflar nedeniyle, öldüren ve hayat veren zannedip, kendisini TANRI olarak nitelendirmiş. Ama aynı iddiasını, "o halde sende güneşi batıdan doğdur" denilince kendisinin acizliğini anlamış. Kendisini de yaratanın, aslında güneşi doğudan getirip batıdan batıran olduğunu kavramış. İstemese de "bir yaratıcının kulu olduğunu mecburen kabullenmiş.

Tam bu anlayışa uygun hareket eden, yada ettirilen Yahve, mangalda kül bırakmayıp, "yüzümü gören yaşamaz" diyor ama dediğiyle de kalıyor. CAN ALMA ve CAN VERME yetisi olmayan, kendisi de yaratılmış olan ama kurulan ittifaklar sonucunda TANRI OLARAK işaret edilen / benimsetilmiş olan,   her zamanki gibi kuru sıkı attığını kutsal metin yazarları yüzünden ortaya koymak zorunda kalıyor.

Yasa Kitabı......33:10 O günden bu yana İsrail'de Musa gibi RAB'bin yüz yüze görüştüğü bir peygamber çıkmadı.

Yaratılıs...........32:30 Yakup, "Tanrı'yla yüzyüze görüştüm, ama canım bağışlandı" diyerek oraya Peniel adını verdi.

1 Krallar .........11:9-10 İsrail'in Tanrısı RAB, kendisine iki kez görünüp, 'Başka ilahlara tapma!' demesine karşın, Süleyman RAB'bin yolundan saptı ....

Yeşaya...........6/1 Kral Uzziya'nın öldüğü yıl yüce ve GÖRKEMLİ Rab'bi gördüm; TAHTTA OTURUYORDU, giysisinin etekleri TAPINAĞI DOLDURUYORDU

Yeşaya ...........6:5 ........... Buna karşın Kral'ı, Her Şeye Egemen RAB'bi gözlerimle gördüm."

Yasa Kitabı......5:4 RAB dağda ateşin içinden SİZİNLE yüz yüze konuştu.

Hatta insanlar Tanrı olaraj işaret edileni görüpte nasıl hayatta kaldığına şaşırıyor. Hani Tanrıyı gören yaşamzdı tarzındaolaya yaklaşılıyor. Esasında görülenin Tanrı olmadığını, TANRI KONUMUNDA gösterilen bir varlık olduğunu söylüyorlar/söylemiş oluyorlar. Öyle ya!madem Tanryı gören yaşayamazdı, o halde görenlerin hepsinin ölmesi gerekirdi?

Ya gördükleri Tanrı değil, TANRI SANDIRILAN, o kartvizitle boy gösteren bir varlık, yada kitaplarında yazılanlar yalan. Yani ne görülen Tanrı olabilir, nede kitaplar ilahi esintilere sahip olabilir..

Yasa Kitabı .....5:24 'Tanrımız RAB bize yüceliğini ve büyüklüğünü gösterdi' dediniz, 'Ateşin içinden SESİNİ duyduk. Bugün Tanrı'nın insanla konuştuğunu ve insanın ölmediğini gördük

Ya! "Yüzümü gören" ölür sözü yalan. Bu durumda kitaplar keyfiyete göre yazılmış. İstedikleri sözleri, Tanrı adını kullanarak kitaplara almışlar.
Ya! "Yüzünü gördük" diyenlerin sözü yalan. Bu durumda da kitaplar keyfiyete göre yazılmış. İstedikleri sözleri, Tanrı olarak kabul edileni yalanmak için kitaplara almışlar. Tanrı onlara göre, atan-tutan ama hiç birşey yapamayan, sözünde durmayan, dediklerini de yapabilecek kudrete sahip olmayan bir olgu.

Hiç düşündünüz mü? Eğer, Tanrı dedikleri varlığın yüzünü gören ölüyorsa, İNSANLIK DİYE CANLI TÜRÜ Dünya piyasasında olabilir miydi?
Kendisinin yaratma ile ilgisi olmadığını bilen,
"bahçem" dediği arazinin Akad imparaotorluğu içinde olduğunu bilmeyen,
Akad imparatorluğunu meydana getiren milyonlarca insanın varlığından haberi olmayan,
ve ilk insan "Adem'i yarattım" diye ortalığa fırlayan yada kutsal metin yazarları tarafından, "her harfi Tanrıdan" dedikleri kitaplardan, inançların içine fırlatılan,
Tanrı olarak işaretlenen varlık, mizansen gereğide olsa, günün serinliğinde bahçede dolaşırken "Adem'e neredesiniz" diye seslenip karşlıklı (yüz-yüze) konuştuğunda Adem'in, Havva'nın ölmesi gerekirdi. Hem "Nerdesin" diye SESLENEREK kullarını arayan, TANRI ile yüzyüze görüştükleri için

Yaratılıs...........3:8 Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı'nın sesini duydular. O'ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler.
Yaratılıs...........3:9 RAB Tanrı Adem'e, "Nerdesin?" diye seslendi.

Hemde: "Meyvasından yerseniz KESİNLİKLE ÖLÜRSÜNÜZ" dediği ağacın meyvasını yedikleri için ölmeleri gerekirdi.

Yaratılıs...........2:17 "Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün."
Yaratılıs...........3/4 Yılan, "Kesinlikle ölmezsiniz" dedi,

Olanlardan haberi olmayan TANRI; ancak, Adem'in "korktum, çünkü çıplaktım" cevabı üzerine durumu kavrar ve YASAK MEYVADAN yenildiğini ANLAR. "ANLADI" DEMEK doğru bir deyim. Çünkü, yasak meyvanın yenildiğinden haberi yok. (Biçarem, Kutsalmetin yazarları ne dikte etmişse onları bilmiş sayılıyor Çıplak oldukları için gözleri açılmış olmalı, gözlerinin açılması içinde, yasak meyvayı yemiş olmalı çıkarımları sonucu yaşanan olayların farkına varabilmiş olmalı.)

Yılan, TANRININ dediği yalan, ASLA ÖLMEZSİNİZ demişti. Öldüler mi? Hayır. ADEM o olaydan  sonra NE KADAR yaşadı cevabı yine kendilerinden.
Yaratılıs...........5/5 Adem toplam dokuz yüz otuz yıl yaşadıktan sonra öldü.

Esasında; yine mizansen gereği, yazarların "Tanrıcılık oyununun raconu bozulmasın" diye dinlenme günü olan 7. günü erteleyip, Tanrı olarak işaret ettiklerine bir Adem daha yaptırmış olmaları gerekirdi.

Dünyanın milyarca senesini, Dinozor gibi tarih öncesi dediğimiz hayvanları, insanlığın onbinlerce yıl geçmişlerini yok sayıp, Akad imparatorluğu gibi devletler, Urfa Göbeklitepe gibi şehirler (M.Ö. 9500), Ur gibi site devletleri varken (Al-Ubaid M.Ö. 4500), Tanrı olarak işaret ettikleri varlığa, "ilk insan Adem'i" (M.Ö. ~4000) yarattıran kutsal metin yazarları için, bu dinlenme günü erteleyerek, "Tanrı yeni bir Adem daha yarattı" demeleri hiçte zor olmazdı.

(Bu durumda, Adem'i yarattıktan sonra Fırat kıyılarında kendisine bahçe yaptırdığını söyleyen olgu, kendisinin "ben yaratmadığım" dediği başkalarına ait araziye mi bahçesini yapmış oluyor? Tanrı olarak nitelendirdikleri varlık, akşam serinliğinde dolaştığı bahçeler başkalarına mı ait.)

Tanrıyı bilmeyen, yalan söyleyen, Yılanı bilen ve doğru göstermekten çekinmeyen, içlerinde en ufak "ALLAH", korkularının barınmasını bırakın, Tanrısal hiçbir çekintileri ve Tanrı saygısı bulunmayan metin yazarları için, bu erteleme ve yeni başlangıç çokta kolay halledilebilecek bir olay olurdu.

Yüzlerce çelişkilerinden utanmadan, kitapları için hala "her harfi tanrıdandır" diyerek spot sözler sarfedenler, yüzlerce çelişkiye ilave olunacak, +1 çelişki karşısında da ezberlerindeki spot sözleri tekrarlayıverirlerdi.

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...