4 Şubat 2020 Salı

"Bu din sevgi dini, birbirini sevgi ve muhabbetle kucakla dini"


Vaktiyle üstadım molla Süleyman şöyle bir hikaye anlatırdı:Yılanın bir tanesi bir derenin öbür kıyısına geçmek istiyordu. Fakat suyun onu alıp götüreceği ve taşlara çarparak öleceğini bildiği için suyun kenarında aşağı yukarı gezinmeye başladı. Sonra bir kaplumbağa çıkageldi. Yılana niçin bu şekilde gezinip durduğunu sordu. Yılan, karşı tarafa geçmek istediğini söyleyerek kaplumbağadan kendisini karşıya geçirip geçiremeyeceğini sordu. Kaplumbağa cüssesi gibi ruhu da tevazu sahibi, alçak gönüllü. "Olur tabi; neden olmasın!" dedi ve yılanı sırtına aldığı gibi karşıya yüzmeye başladı. Derenin ortalarına doğru gelindiğinde, yılanın ruhu sıkıldı; kendinden bir şeylerin eksik olduğunu, yapması gereken bazı vazifelerin olması gerektiği hatırına geldi. Sarıldı sımsıkı kaplumbağanın kabuğuna, çıngırağını sallamaya başladı. Durumu fark eden kaplumbağa,"Ne oldu yılan kardeş? Ne yapıyorsun?"
"Ne yapayım işte... Fıtratımın gereğini yapıyorum. Biliyorum her ne kadar sen bana büyük bir iyilik yapıyorsun, ama ben benim fıtratımda olan sokma isteğine dayanamadım" dedi. Bunun üzerine kaplumbağa,
"Öyleyse senin şerrinden başkalarını kurtarmak gerekir" dedi ve suya daldı. Yılan suya kapıldı ve boğulup gitti.
Kaplumbağa yılanın cesedini karaya çıkardı. Şöylece bi uzatıp düzelti. Sonra şöyle dedi: "Arkadaş gelir düz gelir; öyle tıfli tıfli istemem!"
Hocamıza, "Hocam, tıfli tıfli ne demek?" diye sorduğumuzda, "Yani eğri büyrü arkadaşlık istemem" diye cevap vermişti.
Doğrudur herkes kendi işini yapar. Kurda niçin kuzuyu kaptın, yılana neden soktun, tilkiye neden tavukları çaldın diye sormanın anlamı yoktur. Ama çobandan hesap sorulur.Şu anda dünyanın büyük bir bölümünde misyonerlik faaliyetleri devam etmektedir. Uzunca bir süredir misyonerler İslâm dünyası üzerinde yoğunlaşmış durumdalar. Papa II. Paul 2000 yılı mesajında: "Birinci bin yılda Avrupa hristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika hristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya'yı hristiyanlaştıralım." dedi.
Şu anda ülkesinden ayrılıp başka bir ülkeye ticarî veya turistik bir maksatla çıkan herhangi bir gayr-i Müslim bir vesileyle Hıristiyanlığın propagandasını yapmaktadır. Ve bunda da büyük başarılar elde etmişlerdir.
İnsanımızın dini imanı elinde çalındı. 1900 yılların gelmesiyle Türk insanı Osmanlı diye anılmaktan hoşlanmaz oldu. Batı hayranı, Fransız, İngiliz sevdalısı aydınlarımızın sayesinde Türk insanı Jön Türk oldu. İnsanımız foter mi takalım yoksa fes mi, şalvar mı iyi olur yoksa pantolon mu? diye birbirini yerken, Avrupa Çanakkale de, Sakarya'da Maraş'ta, Kars, Erzurum da mağlup olmanın acısını böyle telafi ediyordu. Elbette Türk insanına, Dininizi bize verin" deseler, "Bin başım olsa hepsiyle savaşır, kanımın son damlasıyla düşmanımı boğana kadar siperden ayrılmam yine de dini mi vermem" diyecektir.
Çok uzun önce değil bundan seksen sene öncesi... Hangimizin dedesi bu vatan uğuruna savaşma dı... Hangi anaların, ninelerin kulağına oğlunu veya eşini kaybettin. Evde başka erkek var mı? Gâvur girdi Anadolu'ya, din iman elden gidiyor, diye haberler gelmedi ki?
Şu anda siz haberdar olsanız da olmasanız da her tarafta misyoner faaliyetleri devam etmektedir. Özel okul diye yutturulan Hıristiyan kolejleri, devletin okullarına sokulan aynı zihniyetli öğretmenler, okul çıkışlarında bedava dağıtılan İncil, Tevratlar...
Misyonerlerin son zamanlara daha da bir aktif ve başarılı hale gelmesinin en büyük sebeplerinin arasında, insanımızı bırakın doğruyu göstermeyi yoldan bile sapıttıran din adamlarımız oldu. Medyatik olma çabasıyla dinle imanla alâkası olmayan şeyleri sahte cübbe altından söyleyen din adamları...
Kur'an Müslümanlığı gibi söylemlerle ortaya çıkan bazı grupların da etkisiyle, ibadet aşkından iyice soğuyan gençlerimiz, ikinci bir kapı olarak misyonerleri bulmuşlardır.Misyonerlerin gençleri ele geçirebilmesindeki en önemli faktörlerden biri de sahip oldukları maddî imkânlardır. Kendi gruplarına katılan gençlere maddî imkanlar sağlayan bu misyonerler, elleri altında yetiştirdikleri bu gençleri ileride, üniversite sonrasında çok rahat kullanabilmektedirler.
Misyonerlerin bir diğer kandırmacası da, hıristiyanlığı, "Bu din sevgi dini, birbirini sevgi ve muhabbetle kucakla dini" diye yaptıkları propagandalardır.
Misyoner faaliyetlerine karşı yapmamız gerekenler:
Misyonerlerin en çok istifade ettiği yol müslümanların bilgisizliğidir. Birey olarak öncelikle bizim için farz-ı ayn ilimleri öğrenmeliyiz. Her müslüman, İslâm'ın inanç esaslarını, Allah Teâlâ'nın sıfatlarını, peygamberlerin hususiyetlerini ana hatlarıyla da olsa bilmesi gerekir. Namazın kılınışını, orucu, zekâtı, haccı, haramları-helalleri öğrenmek zorundadır.
İslâm'ın sadece inançtan ibaret olmadığını unutmamalı ve dini olarak öğrendiğimiz şeyleri hayatımıza geçirmeliyiz. En azından farzları yerine getirilmeli, haramlardan kaçınılmalıyız. Bunun daha aşağısı yoktur. Beş vakit namaz, ramazan orucu, zenginin zekât vermesi, hacca gitmek bunlar zaten farz yani yapılması mükelleflere mecburî şeylerdir.
Kişi İslâm'ın toplum içinde görünen yönlerini yapmaktan hiçbir şekilde utanmamalıdır. Üzülerek ifade etmek gerekirse, toplumumuzun pek çok kesiminde İslâm'ın toplum içinde görünen yönleri utanma sebebi olmaktadır.
Asıl utanması gerekenler "Ben müslümanım" deyip de İslâm'ın gereklerini yapmayanlar; toplum içinde açıkça İslâm'ın yasaklarını çiğneyenlerdir.
Her müslüman güvenilir bir âlim bulup onunla sık sık görüşmeli, onunla istişare etmelidir Allah Teala Kur'an-ı Kerim'inde salih ve sadıklarla beraber olmamızı, bilmediğimiz şeyleri bilenlere (zikir ehline) sormamızı emretmektedir. Böyle insanlarla irtibatlı olduğumuzda kafamızı karıştırabilecek her fikir ve düşünceyi hemen sorma imkânımız olacak ve doğrusunu öğreneceğiz.
Allah (c.c) bu konuda hepimizin yardımcı olsun. Kendisinin ve sevdiği insanların, sadatın yolundan ayırmasın.

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...