4 Şubat 2020 Salı

YUHANNA

Dördüncü İncil Yuhanna’yı, Hazret-i İsa’nın arkadaşı ve havarisi olan Zebede ve Salome oğlu Yuhanna’nın yazdığı ileri sü­rülür. Ancak araştırmacılar, bu İncil’de İskenderiye felsefe mek­tebinden alınmış ve temeli yine Yunan felsefesine dayanan man­tık fikrinin açıkça görülmesine bakarak, onun Yuhanna isimli başka biri tarafından yazıldığını ifade etmektedirler.

Çünkü havari Yuhanna’nın, Yunan felsefesiyle yetişmiş ve onun tesirinde kalarak bunu İncil’e bile aksettirmiş olması mümkün değildir.
Öte yandan bu İncil’i yazan Yuhanna’nın gayesinin, HZ. isa’nın uluhiyetini ispatlamak olması da, onun Ruhullah’a gerçekten iman etmiş bir havari olmadığını ortaya koymaktadır.
M.S. 90-110 yıllarında yazıldığı söylenen Yuhanna İncili’nde vahiyle alakalı hiçbir bilgiye rastlamak mümkün değildir.
Bu İncîl’de havariler, Hz. isa’ya “Ya Rab!” şeklinde hitab ederler.
Bu itibarla Yuhanna, Hristiyanlığı tahrif eden yahudi Pavlos’un bıraktığı yerden işe devam eden bir kimse hüviyetindedir. Dolayısıyla M. P. Roguet, Yuhanna’nın kaleme aldığı bu İncîl hakkındaki fikrini şöyle açıklar:
“Sinoptik İncil’ler, (birbirine benzeyen ilk üç İncil; Matta, Markos ve Luka) isa’nın sözlerini çarpıcı, konuşma üslubu­na yakın bir tarzda naklettikleri halde, Yuhanna’da her şey (mü­ellifin) tefekkür(ün)e boğulur.
O derecede ki, bazen kendi ken­dimize: Konuşan isa mıdır, yoksa O’nun sözleri İncil yaza­rının mütalaaları ile belli olmadan genişletiliyor mu? diye sormak durumunda kalırız!”
İncîl’lerin bu garip durumları, bazı hristiyan din adamları tara­fından da bizzat itiraf edilmiştir:
Nitekim üçüncü asırda Maneviyye mezhebine mensub olan Tauste, İncil’lerin müellifleri hakkında şöyle demektedir:
“İncîl’lerin ne isa, ne de havariler tarafından yazılmayıp, çok zaman sonra meçhul birtakım kimseler tarafından yazıldığı­nı ve bu adamların, görmedikleri şeylere başkalarınca inanılma­yacaklarını bildiklerinden, hikayelerinin başlarına havârîlerin ya­hut onlara mensüb kimselerin isimlerini koyduklarını herkes bilir.”
Hazret-i isa’ya indirilen, ancak şu an bulunmayan gerçek İncil’in ise böyle olmadığını ve onun müttakilere bir hidayet ve öğüt kitabı olduğunu Kur’an-ı Kerim şöyle beyan buyurmuştur:
“Kendinden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak pey­gamberlerin izleri üzerine, Meryem oğlu İsa’yı da arkaların­dan gönderdik. Ve O’na, içinde doğruya rehberlik ve nur bu­lunan, ondan evvelki Tevrât’ı tasdîk etmek, müttakîlere bir hi­dayet ve öğüt olmak üzere İncil’i verdik.” (el-Maide, 46)
Cenab-ı Hak, ehl-i kitabı, dinlerinin bozulması üzerine gönderilen son din olan İslam’ı kabul edip Hakk’ın emrine riayet etmeleri halinde bağışlayacağını şöyle beyan buyurmaktadır:

“Eğer ehl-i kitab iman edip ittika etselerdi, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları, nimetleri bol cennetlere sokardık.” (el-Maide, 65)
Daha evvel de ifade ettiğimiz gibi bu dört İncil’in dışında meşhur olan bir İncil daha bulunmaktadır ki, o da Barnabas İncili’dir. Barnabas, Hz. isa’nın ashabının ileri gelenlerindendir ve tevhid akidesine bağlıdır. Bu yüzden tevhid inancını savunan Barnabasçılar ile tevhidden ayrılıp teslis akidesine sapan Pavlosçular ara­sında büyük mücadeleler olmuştur.
Barnabas İncili’ni diğerlerinden ayıran başlıca farklılıklar şunlardır:
1. Hz.isa, ne Tanrı, ne de Tanrı’nın oğludur. O, Allah Teala’nın insanlara gönderdiği bir peygamberdir.
2. Hazret-i İbrahim -aleyhisselam-’ın kurban etmek istediği oğlu İshâk -aleyhisselam- değil, İsmail -aleyhisselam-’dır.
3. Hz.isa çarmıha gerilmemiştir.
4. Beklenen Mesih, Faraklit’tir, yani Hz. Muhammed Mus­tafa -sallallahu aleyhi ve sellem-’dir.

::ASİYE UTKU::

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...