4 Şubat 2020 Salı

İNCİLLERE GÖRE HRİSTİYANLIK:


İnciller'de "Hıristiyan", "Hıristiyanlık" gibi terimler yer almaz. Bu terimler, İlk defa, Hz. İsa'dan 20-30 sene sonra, Antakya'da kullanılmıştır. [ Resullerin İşleri XI: 26]

Bu inciller, Hz. İsa'yı merkez almakta ve onun hayat hikayesi kitabı niteliği taşımaktadır.
Hıristiyanlık, aslında monoteist bir dindir. İnciller'de ve diğer yazılarda bu hükme ulaştıracak ifadeler vardır. Allah'ın birliğinden söz edilmektedir. [ Yuhanna V:44]

Fakat yine aynı metinlerde bir kısım ifadeler, mecazî deyimler, daha sonraları bir üçleme anlayışına yol açmıştır. Bu konuda İncil yazarları, kendilerine kadar gelen rivayetleri toplamış ve değerlendirmişlerdir.

Kilisece sahîh (kanonik) tutulan bu İncil metinlerinde İsa "Tanrı'nın Oğlu", Allah da "Baba" olarak nitelendirilmektedir. Yine bu metinlerde İsa için "bir peygamber" ve "peygamberden ziyadesi" deyimi de vardır. İncillerde, İsa'nın Allah'a dua ettiği de, bunun yanında bazı kimselerin İsa'ya secde kıldığı da, onun günahları bağışladığı da yeralmaktadır.

İncillerde Allah ile ilgili açıklamalar İsa'ya nazaran pek azdır. Bu¬nunla beraber Allah'ın "Göğün ve yerin Rabbi" olduğu da, "Bir" olduğu da belirtilir.

Hıristiyan Kutsal Kitabında üçleme açıkça hiçbir yerde zikredilmemektedir. Ancak "Ben ve Baba biriz", "Babanızın ruhu", "Allah'ın ruhu" gibi deyimler, zamanla Allah'ın yanında İsa ve Kutsal Ruh'un da tanrı sayılmasına kadar varan yorumlara yol açmıştır. Bu yorumları ilk başlatan, havarilere sonradan katılan Pavlus olmuştur. "İsa'nın asrının en büyük ilâhiyatçısı" diye nitelendirilen Pavlus.bugünkü Hıristiyanlığın kurucusu oiarak görülmektedir.

Modern bilginlere göre günümüzün Hıristiyanlığı, Hz. İsa'nın getirdiği nizamdan çok, Pavlus'un yorumlarıdır. Hattâ denilebilir ki sonraki yüzyıllar da Hıristiyanlar, dinî inançlarını İncillerden çok, onun yazılarına dayandırdılar.

Pavlus'un telkinleri, Allah'ı değil, İsa Mesîh'i ağırlık merkezi olarak almıştır. Ona göre İsa, sadece bir insan değif, Tanrı'nın kudretiyle diriltilen bir kimsedir. İsa, Mesîh idi. Pavlus, İsa'nın doğumu, hayatı, telkin ve faaliyetleriyle ilgilenmez.

Onun odak noktası sadece İsa'nın haça gerilmesi ve tekrar dirilmesidir. Hz. İsa'nın üzerinde durmamasına rağmen, Pavlus, aslî suç hakkındaki düşüncelerinde pek titizdir.

Ona göre insan, katı Tevrat gayretiyle değil, İsa'nın ölümü ve yeniden dirilişiyle kendini bütünleştirecek olan vaftiz yoluyla ancak kurtulabilmektedir. [ Pavlus'un Romalılara Mektubu VI: 3-11]

Pavlus'a göre Tevrat'ın gayesi, bir aynada suretin aksi gibi, insana günahkâr tabiatını göstermekti. Ölümün sebebi ise günah idi ve Pavlus, günahın kaynağını insanlığın babası Hz. Âdem'in itaatsizliğine kadar geri götürüyordu [Pavlus'un Romalılara Mektubu V: 18-21.].

Bu aslî suç inancı, sadece Pavlus'un değil, birçok Yahudi din bilgininin de görüşlerinden biriydi. Ancak bu görüş, Hıristiyanlar kadar Yahudilerin arasında taraftar bulamamıştı.

Pavlus'a göre, bütün insanlar günahkârdır. Pavlus, "aslî suç" görüşünü bu noktadan başlatmıştır. Ona göre her doğan, Âdem'in yediği yasak meyvenin suçuyla dünyaya gelmektedir.

Bu suç, onların yaptıkları kötü şeylerden değil, kirli ve günahkâr tabiatlarındandır. Ancak İsa, insanların tabiatındaki bu kötülüğe çare bulmuştur.

İsa'nın ölümü bütün insanlığın günahı İçin kefaret olmak üzere, kendini kurban etmedir. İsa'nın yeniden dirilişi de, bu kefaretin, ölüm ve günah üzerindeki zaferinin delilidir.

Âdem ve İsa, insanlığın iki temsilcisidir. Biri, insanlığa günahı getirmiş; öteki, bu günahı giderecek' yolu bahsetmiştir. Bu yol, vaftizdir. Kişi, vaftizde, İsa'nın ölüm ve yeniden di-rilişiyle kendini bütünleştirerek kurtulabilecektir. [ Pavlus'un Romalılara Mektubu V: 18-21; Galatyalılara II: 3-15; I Konintoslulara XV: 2-13.]

Aslında İsa'nın kimliği ve yeniden dirilişi konusundaki Pavlus'un düşünceleri, bir çok problemi beraberinde getirmiştir.

Bu problemler, şöyle sıralanabilir: İsa'nın Tanrı ve insanla ilişkisi nedir?

O, bir insan veya tanrı olarak telâkki edilebilir mi?

Yoksa o, kısmen tanrı, kısmen de insan mıdır? O, bir bakıma "Tanrı'nın bir yaratığı" mı, yoksa ondan sudur etmiş bir varlık mıdır?

Kültürel temelleri başka olsa da, bütün insanlar günahkâr ve İsa'nın yolundan ayrı olmakla imtihanı kaybetmiş mi oluyor?

Âdem'den gelen bütün insanlar, otomatik olarak günahkâr doğduklarından, İsa'nın ölüm ve yeniden dirilişiyle yargılanabilirler mî?

Yirmi yüzyıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen bu sorular henüz cevaplandınlabilmiş değildir. Bu hususlar, Hıristiyanlıkta sayısız düşünce akımları, mezhep ve fırkaların doğmasına yol açmıştır.

İsa'nın tabiatı, üçleme, Kutsal Ruh, aslî suç, sünnetin ve Yahudi dinî geleneğindeki bir kısım yasakların kaldırılması gibi konulardaki tartışmalar, bölünmeler, mezhepler ve hâlâ devam etmekte olan kopmalar, sapmalar, ayrılmalar da büyük ölçüde Pavlus'un görüşlerinden ve Hıristiyan Kutsal Kitabındaki bazı ifadelerden kaynaklanmıştır.

Bugünkü Hıristiyanlık, görüldüğü gibi, Pavlus'un yorumlarına dayanır.

Aslında İncillerdeki "Babamdan işittiğim", "Bana verdiğin sözler", "İndiler" gibi bir kısım ifadeler değerlendirilirse, bugün Hıristiyanların ellerinde bulunan İncilerden önce de bazı İncilerin mevcut olduğu anlaşılır.

Luka İncili'nin başında bulunan şu cümleler, bu konuya açıklık kazandırır: "Aramızda vaki olmuş şeylerin hikâyesini, başlangıcından gözleriyle görenlerin ve kelâmın hizmetçisi olanların bizlere naklettiklerine göre tertip etmeye birçok kimseler giriştiklerinden, ben de , ta başından beri hepsini dikkatle araştırıp tahkîk ederek, ey faziletli Teofilos, olduğu gibi sırasiyle sana yazmayı münasip gördüm; ta ki sana öğretilen kelâmın doğruluğunu bilesin". [Luka I: 1-4 (Luka İncili, Hıristiyanlarca en kuvvetli İncil olarak kabul edilir).]

Dikkati çeken diğer bir husus da, en önemli İncil yazarı Luka'nın Pavlus'un öğrencisi olmasıdır.
Bundan dolayı kutsal metinler, ilk Kilise, ilk Hıristiyan inançları, kısacası Hıristiyanlık Pavlus'un eseridir.

Pavlus'un getirdikleri çıkarılırsa, Hz. İsa bir peygamberdir; Allah birdir; sünnet vardır, domuz eti yemek yasaktır.

Dolayısiyle aslı korunamamış, değişime uğramış olsa da, İncil Hıristiyanlığında tevhid izleri bulmak mümkündür (Üçleme gibi inançlar sonradan ortaya çıkmıştır).

Bu tarz Hıristiyanlık, Hıristiyanlar kabul etmeseler de, Barnaba İncili ve Ebionitlerin kutsal metinlerinde daha açık bir şekilde göze çarpmaktadır.

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...