Hıristiyanlığı, üç safhada incelemek ve değerlendirmek mümkündür:
1- Tevhid Safhası: Hıristiyanlığın doğuşundan İznik Konsili'ne kadar olan dönemdir. Bu dönemde Hıristiyanlığa Tevhid anlayışı hakimdir.
2- Hz.İsa'yı Tanrılaştırma, Putperestlik ve Teslis Safhası: İznik Konsili'nden itibaren başlayıp günümüze kadar devam eden dönemdir. Bu dönemde, İsa'nın Tanrılığına/ Teslis'e inananlar, Hıristiyanlık âlemine hakim durumdadır.
3-Reform Hareketleri ve Tasaffi Safhası: Bu dönem; Hıristiyanlık'taki aşırı bozulmalara, Katolik baskılara karşı durma, çarpıklıkları giderme ve bir bakıma yeniden özü arama hareketlerinin varlığını gösterdiği ancak genel bir hakimiyet sağlayamadığı dönemdir. Bu dönemin en öncü hareketi Protestanlık'tır.
***
Her üç dönemde de, Hıristiyanlık içinde birçok mezhep zuhur etmiştir.
. İlk dönem içinde; Ariusçuluk ve Paul de Samosate taraftarlarını öne çıkmış görüyoruz. Bu mezhepler, Hz.İsa'nın, ilahlığını redderek onun Allah'ın kulu ve resulü olduğunu kabul ediyorlardı.
(İznik Konsili'nden sonra ortaya çıkan ilk mezhep olan Macedonius ve taraftarları da, Ariusçu görüşe sahiptiler ve Ruhu'l-Kudüs'ün tanrılığına karşı çıkıyorlardı.
Yine Nesturiler ; başlangıçta İsa Mesih'in hem ilah olmadığını, hem de ilahın oğlu olmadığını savunuyorlardı. Daha sonra; monofizit bir anlayışa dönerek, ilahlıkla insaniyetin İsa'da birleştiğine inanmaya başladılar.)
. İkinci dönemin mazisinde; -iyilik ve kötülük tanrıları olduğunu kabullenen- Marcione taraftarlarını, -Hz. Meryemin de Hz.İsa gibi tanrı olduğunu kabullenen- Berberaniler 'i (*) - Hz.Meryem'i, Allah'ın anası kabul eden Mariolatry(Meryemcilik)'i ve -Mesih'in tek bir tabiata sahip olduğuna ve o tabiatta tanrılık ve insanlık unsurun imtizac ettiğine inananan Yakubiler' i zikredebiliriz.
Bu dönemin en büyük mezhepleri; -bugün de varlığını etkin bir şekilde devam ettiren- Katoliklik, Ortodoksluk ve -reformcu özelliğine rağmen- Protestanlık (**) ve monofizit bir anlayışa sahip olan Ermeniler 'dir.
A nglikan Kilisesi , Protestan mezhepler içinde Katolikliğe en yakın olanıdır. (***)
(*): Kur'an-ı Kerim bir ayetinde, bu inançta olanlara işaret ederek şöyle buyuruluyor: “Allah; ‘Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi, beni ve anamı, Allah'tan başka iki ayrı ilah olarak kabul edin, dedin?' buyurduğu zaman o; ‘Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim, Sen onu şüphesiz bilirdin. Sen, benim içimdekini bilirsin; halbuki ben, Senin zâtında olanı bilmem.Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca Sensin.”(el-Maide, 116)
(**): Katoliklik, Ortodoksluk ve Protestanlık inancına göre; Tanrı birdir fakat üç şahıstadır. Yani ilahlık cevheri, tamamen birbirine eşit ama özel tabiatları bulunan üç şahıstan müteşekkildir. Katolik ve Protestanlar(Lutherciler ve Calvinciler) Ruhu'l-Kudüs'ün, Baba ve Oğul'dan südur ettiğine; Ortodokslar ise, yalnız Baba'dan südur ettiğine inanırlar. Yani bu üç mezhep, monofizit değildirler.
(***): 1509-1547 yılları arasında İngiltere hükümdarı olan Henri Vİİİ, karısı Catherine'yı boşamak istemiş fakat Papa Clement Vİİ bu boşamayı meşru saymayınca Henri Vİİİ ve ona bağlı olan İngiltere Devleti, 1534'te Papalık'tan ayrılmıştı. İşte Anglikan Kilisesi, bu sebepten doğmuştu...
Yine 18. asırda İngiltere'de ortaya çıkan Methodistler ; ibadetlere değil imana ve Kutsal Kitab'a önem veren protestanlardır.
Mormonlar ise; Joseph Smith (1805-1844) tarafından Kuzey Amerika'da oluşturulan önemli bir fırkadır. 1832'de “Ahirzaman Azizleri” adını almışlardır. Teslis'i üç ayrı tanrı halinde kabul ederler. (*)
. Üçüncü dönemin reformist öncülüğünü Protestanlık yapmıştır. Ancak Hıristiyanlığın tasaffi etmesi/saflaşıp özüne dönmesi yolunda daha cesur çıkışlar yapan küçük mezhepler de ortaya çıkmıştır. Mesela; 16. ve 17. asırda İtalya'da zuhur eden -Teslis'i reddedip Tevhid'i esas alan- Unitariens Mezhebi, günümüzde hala -Amerika ve İngiltere'de- etkili du-
(*): Mormonlar'ın diğer bazı inançları: Kendileri dışındaki Hıristiyanları müşrik sayarlar. / Dini görevleri fahri olarak yürütürler. / İsa'nın dönüşünün Amerika'ya olacağına inanırlar. / 1830'da kurucuları tarafından yayınlanan kitabın vahiy eseri olduğuna inanırlar. (‘İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi' tarafından Salt Lake City, Utah A.B.D.'de yayınlanan bu kitabın, 2001'de Almanya'da Türkçe olarak basılan bir nüshası özel kütüphanemde mevcuttur. / Mormon Kitabı, Yakın Doğudan Batı Yarıküreye yolculuk eden insanların öyküsünü anlatmaktadır. Kitabın büyük bir kısmı, doğru Nefi'yle kardeşi Laman'ın soyundan gelen insanlarla ilgilidir. Lamancılar Nefilerle savaşıp onları yok ederler. Tanrı da, Lamancıları kara derili yaparak lanetler. Lamancılar günümüzün Amerikalı yerlileridir. Nefi peygamberlerinin sonuncusu ise altın levhaları saklayan, sonra da Joseph Smith'e bir melek olarak görünen Moroni'dir.) / Mormonlar, Kutsal Kitap'ın ilk el yazmalarının tümüyle kusursuz Tanrı Sözü olduğuna inanırlar; ancak gerek metinlerin özensiz kopyalanması ve gerekse kötü çeviriler yüzünden Kutsal Kitap'a hatalar girmiştir, derler. Bu bahaneyle Mormon öğretilerini çürüten belli başlı ayetler reddedilir. / Onlara göre; Tanrı da, ruh da maddidir. / O, insan şeklindedir. İnsanlar da Tanrılaşabilirler. / Tanrı'nın çok zevcesi vardır; zevcesi Meryem vasıtası ile Mesih'i dünyaya getirmiştir. / Çok evlilik güzeldir. (Nitekim, kurucularının hapse atıldıktan sonra linç edilerek öldürülmesinin ardından Mormonlar'ın başına geçen B. Young'un 26 karısı vardı.) / Zinanın cezası, ölümdür. / Ölülerin dirilmesinden ve son hükümden sonra bin yıl geçince, dünya ebedi olarak devam edecek ve ebedi kılınmış insanlar tarafından meskun olacaktır. (Bkz.: Mevcut Kaynaklara G öre Hıristiyanlık, s.165)
rumdadır ve 16. asırdan beri Macaristan'da bir kilisesi bulun-ması yanında devletçe tanınan dört dini gruptan birisidir.
Yine -1575'de İngiltere'de yakılarak cezalandırılan- Anabaptistes 'ler de Ariusçu inanca sahip idiler.
1874'de Charles Taze Russel tarafından Amerika'da kurulan “siyasî bir cemiyet ve Yahudiliğin de tesiri altında olduğu anlaşılan yeni bir Hıristiyan Tarikatı” olan ve bugün dünyada etkin bir misyonerlik faaliyeti sürdüren Yahova Şa hitleri de Teslis'i kabul etmezler. (*)
Protestanlık
Haçlı Seferleri (1096-1270), papalara ve din adamlarına güvenin sarsılmasına sebep olarak Avrupa'da reform hareketlerinin başlamasına; Haçlı sürülerinin İslam Medeniyetiyle tanışması ve İslam Dünyasındaki birçok gelişmeden etkilenmesi de rönesansın başlamasına zemin hazırlamıştır.
Bilhassa Endülüs İslam Devleti'ndeki ilmi/medeni gelişmeler Avrupayı etkilemişti. Bununla birlikte; Endülüs İslam Devleti'nde Müslüman hocalardan ders okuyan Batılı
öğrenciler, memleketlerine gittiklerinde kendi din adamlarının durumuna karşı çıkıyorlar ve dinde reform yapılmasıgerektiği düşüncesini yayıyorlardı. Bu düşünceyi ilk savunanlar ateşte yakılarak cezalandırılsa da (Jeremi ve Hous gibi), hızla yayılan reform düşüncesi sonunda Erasmus,
(*): Yahova Şahitleri 'nin diğer bazı inançları: İsa, Yahova'nın yarattığı ilk mahluktur ve onu Hıristiyan din devletini kurmak için görevlendirmiştir. / Dünyanın son günlerinde -ki o günlerdeyiz- büyük ‘Armagedon' savaşında İsa'nın kumanda ettiği Tanrı Yahova'nın kuvvetleri karşısında şeytani kuvvetler yok olacaklar ve İsa, Şahitlerle ve yeniden dirilmiş iyi insanlarla bin yıl hükmedecektir. / Cennet, bu dünya üzerinde kurulacaktır. / Hiçbir ülkenin bayrağını selamlamak, askerlik yapmak ve seçimlere katılmak meşru değildir. / Zina dışında boşanma yasaktır. / Kan ve organ nakli caiz değildir. (Bkz.: Yahova Şahitlerinin İçyüzü)
Thomas Moore ve nihayet Ulrich Zwingli ve Martin Luther ile zirveye ulaştı.
***
1482'de fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Martin Luther, hukuk öğrenimini yarıda bırakarak Teoloji(İlahiyat) eğitimi aldı ve din felsefesi üzerinde derinleşti. Roma ziyareti sırasında; Papalığın, Hıristiyanlığı ne hale getirdiğini görerek hayal kırıklığına uğradı!..
Ruhi bir isyanla ülkesine dönen Luther, Papa Leon 'un, Roma'daki Sainte Petrus Kilisesi 'ni yeniden kurmak için çıkardığı endülijans senetlerinin satışına karşı çıktı ve kiliseye bu senetlerin geçersiz olduğunu belirten bir ilan astı. Bunu duyan papa, onu -yargılamak üzere- Roma'ya çağırdı ama o gitmedi. Bunun üzerine papa, Luther'i afaroz eden bir ferman yayınladı. Luther, bu fermanı, Vittemburg'ta halkın önünde yırttı ve muhalefetine hız kazandırdı. Daha sonra Alman İmparatoru, onu medeni haklarından mahrum ettiyse de, Saksonya Prensi kendisini himaye etti.
Daha sonra 1529 senesinde imparator, 1521 senesinde çıkan afarozu uygulamak istediyse de Luther taraftarları buna şiddetle karşı çıktılar ve bu kararı protesto ettiler. Bundan sonra Luther taraftarlarına -protesto edenler, karşı çıkanlar anlamında- Protestan denildi. (Bkz.: Hıristiyanlık Üzerine Konferanslar, s. 286-301) Daha sonra bu kavram, Katolik geleneğe karşı çıkan herkes için kullanılmaya başlandı.
Geçmişten bugüne birçok taraftar bulan Protestanlığın belli başlı kabulleri şunlardır:
1 - Yalnız Kutsal Kitab'ın hükümleri geçerlidir. Kutsal Kitab'a uymayan konsil kararları ve azizlerin ve din adamlarının kararlarına uymak mecburiyeti yoktur.
2 - Her Hıristiyan, Kutsal Kitab'ı okuyup tefsir edebilir. Bu, din adamlarının tekelinde değildir.
3 - Herkes, ibadetini, kendi diliyle yapmalıdır.
4 - Kilisenin, günah affetme yetkisi yoktur. Günahları yalnız Tanrı bağışlayabilir. Endülijans, hurafedir. (*)
5 - İsa'nın resim ve heykellerine, azizlere ve onlardan kalan eşyalara ta'zim caiz değildir.
6 - Ruhbanlık zaruri değildir ve din adamları evlenebilir.
7 - Zwingli fırkasından olan reformculara göre, Komünyon ayininde; şaraba batırılmış ekmek yemek ve şarap içmek, sadece bir hatıra olarak yapılır. Katolik, Ortodoks ve Lutherciler e göre; ekmek ve şarap, gerçekten İsa'nın etine ve kanına dönüşür. Calvinciler e göre ise; sadece seçilmişler, ruhani ve hakiki olarak İsa'nın vücudunu elde ederler. Diğerleri, ekmek ve şarabın maddi varlığından başka birşey elde edemezler. (Bkz.: Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 177)
Protestanlık, her ne kadar tam anlamıyla Hıristiyanlığı bütün hurafelerden arındırıp öze inmeyi başaramamışsa da; Hıristiyan dünyanın inançlarını sorgulama hususunda büyük tesirler icra etmiştir. Nitekim reform hareketlerin-
(*): “Katoliklerde, eski ve imtiyazlı olan ‘günah çıkarma' müessesesi, ibtidai şeklinden epey uzaklaşmış halde hala duruyor...Günahlarından dolayı papazın huzurunda Tanrı'ya tövbe eden kişiye papaz şöyle der: ‘Baba'nın, Oğul'un ve Mukaddes Ruh'un adına günahlarını affettim.' Halbuki papaz, ilahi affın ümidini vererek, günahkarı teselli etmesi gerekir; affetmesi değil. Zira af yetkisi, tamamen kalplerimizin sırlarını bilen Tanrı'ya aittir.
İslam'da günah çıkartma müessesesi yoktur...Kur'an-ı Kerim, yapılan suçun tamirini, sadaka vermeye ve yalnız Allah'tan af dilemeye bağlamıştır. İşte bu konuda iki ayet-i kerime:
‘Onlar, kendilerine yazık ettiklerinde, sana gelip Allah'tan mağfiret dileseler ve Peygamber de, onlara mağfiret dileseydi, Allah'ın tevbeleri daima kabul ve merhamet eden olduğunu görürlerdi.' (en-Nisa, 64)
‘ Ey inananlar! Peygamberle hususi olarak konuşacağınızda, bu konuşmanızdan önce fakirlere sadaka veriniz. Bu, sizin daha iyi ve daha temiz olmanız içindir. Eğer sadaka verecek birşey bulamazsanız, üzülmeyiniz; Allah, şüphesiz bağışlayandır, acıyandır.' (el-Mücadele, 12)
Müslümanlar, şefaatin, Hz.Peygamber'in şahsî ve inhisarî bir imtiyazı olduğuna inanıyorlardı ki, vefatından sonra O'nun yerine hiç kimseyi koymamışlardır. İslam'da, doğrudan doğruya, aracısız ve formalitesiz olarak Allah'tan istenen aftan başka af dileme şekli yoktur.” (İslamiyet ve Hıristiyanlık, s. 33-34)
den sonra birçok Batılı yazar, Hz.İsa'nın ilah olmadığını, sadece Tanrı'nın kulu ve elçisi bir insan olduğunu cesaretle yazmışlardır. Filozof Renan bunlardan birisidir. Ünlü Rus yazar Tolstoy da, bu konuda şöyle yazmaktadır:
“Bir ferisi olan Pavlus, Yahudi inancını Hıristiyanlığa girdirerek onu yolundan saptırdı. Pavlus'tan bu yana, Talmut, kiliselerin kanunu haline geldi ve İsa Mesih'in gerçek talimleri unutuldu, kayboldu. O talimler, mükemmel Tanrısal niteliklerini kaybettiler ve vahyin halkası koparıldı. İsa Mesih'in Tanrılığı hiçbir şeye dayanmaz...”( Hıristiyanlık Üzerine Konferanslar, s. 303)
***
Tarihi bir tesbit olarak şu gerçeği vurgulamak yerinde olacaktır: Yeryüzünde başka hiçbir din, Hıristiyanlık kadar değişik inançlara ve din savaşlarına sahne olmamıştır.
Tarihten bugüne Hıristiyanlık'ta meydana gelen ciddi kırılmalar, yırtılmalar, önemli reform hareketleri ve günümüzdeki arayışlar; umarız ki, -Bediüzzaman'ın da işaret ettiği gibi- (inşallah tasaffi ederek) yeniden Tevhid'e kavuşmaya ve İslamiyet ile imtizac etmeye vesile olur!.. (*)
(*): Bu hususta, Yahudilik için -aynı derecede- ümit taşıyamıyoruz. Çünkü muharref Yahudilik; tarihten bugüne aşırı ırkçı, bağnaz, kindar ve zalim tutumunu -artırarak- sürdürmektedir. Yahudilikte de birçok mezhep ortaya çıkmış olsa da, Yahudiliğin bu çizgisinde, -tarih boyu- ciddi bir kırılma görülmemiştir.
“Yahudi mezheplerini genel olarak; muhafazakar, ortodoks ve reformist fırkalar şeklinde ele alabiliriz.
Muhafazakar Yahudilik; 19. yüzyılda Alman Yahudileri arasında zuhur etmiş, daha sonra Amerika'da taraftar bulduğu için mezheplerini oraya nakletmişlerdir.
Ortodoks Yahudiler; İsrail Devleti vatandaşı olanlar başta olmak üzere en büyük gurubu meydana getirirler.
Reformist Yahudiler; Moses Mendolsohn(1729-1786) öncülüğünde Avrupa Yahudileri arasında zuhur etmiş, ancak bugün çoğunluğu Amarika'da yaşamaktadır.
Yahudilikte -tarihten bugüne oluşmuş- bellibaşlı mezhepler; Şamranim, Peruşim, Sadukim, Esseniler, İseviye ve Karaim mezhepleridir. (Ebu İsa tarafından Emeviler zamanında kurulan İseviye mensupları, Hz.İsa'nın ve Hz.Muhammed'in peygamberliklerini kabulediyorlar ve bu kabulün Yahudilerin dini inançlarına zarar vermediğine inanıyorlardı.Bu mezhebe göre içki yasaktı...)” (İlahiyat Fak. Dinler Tarihi Ders Notları, Orhan S. Yücetürk, İzmir-1982)
1- Tevhid Safhası: Hıristiyanlığın doğuşundan İznik Konsili'ne kadar olan dönemdir. Bu dönemde Hıristiyanlığa Tevhid anlayışı hakimdir.
2- Hz.İsa'yı Tanrılaştırma, Putperestlik ve Teslis Safhası: İznik Konsili'nden itibaren başlayıp günümüze kadar devam eden dönemdir. Bu dönemde, İsa'nın Tanrılığına/ Teslis'e inananlar, Hıristiyanlık âlemine hakim durumdadır.
3-Reform Hareketleri ve Tasaffi Safhası: Bu dönem; Hıristiyanlık'taki aşırı bozulmalara, Katolik baskılara karşı durma, çarpıklıkları giderme ve bir bakıma yeniden özü arama hareketlerinin varlığını gösterdiği ancak genel bir hakimiyet sağlayamadığı dönemdir. Bu dönemin en öncü hareketi Protestanlık'tır.
***
Her üç dönemde de, Hıristiyanlık içinde birçok mezhep zuhur etmiştir.
. İlk dönem içinde; Ariusçuluk ve Paul de Samosate taraftarlarını öne çıkmış görüyoruz. Bu mezhepler, Hz.İsa'nın, ilahlığını redderek onun Allah'ın kulu ve resulü olduğunu kabul ediyorlardı.
(İznik Konsili'nden sonra ortaya çıkan ilk mezhep olan Macedonius ve taraftarları da, Ariusçu görüşe sahiptiler ve Ruhu'l-Kudüs'ün tanrılığına karşı çıkıyorlardı.
Yine Nesturiler ; başlangıçta İsa Mesih'in hem ilah olmadığını, hem de ilahın oğlu olmadığını savunuyorlardı. Daha sonra; monofizit bir anlayışa dönerek, ilahlıkla insaniyetin İsa'da birleştiğine inanmaya başladılar.)
. İkinci dönemin mazisinde; -iyilik ve kötülük tanrıları olduğunu kabullenen- Marcione taraftarlarını, -Hz. Meryemin de Hz.İsa gibi tanrı olduğunu kabullenen- Berberaniler 'i (*) - Hz.Meryem'i, Allah'ın anası kabul eden Mariolatry(Meryemcilik)'i ve -Mesih'in tek bir tabiata sahip olduğuna ve o tabiatta tanrılık ve insanlık unsurun imtizac ettiğine inananan Yakubiler' i zikredebiliriz.
Bu dönemin en büyük mezhepleri; -bugün de varlığını etkin bir şekilde devam ettiren- Katoliklik, Ortodoksluk ve -reformcu özelliğine rağmen- Protestanlık (**) ve monofizit bir anlayışa sahip olan Ermeniler 'dir.
A nglikan Kilisesi , Protestan mezhepler içinde Katolikliğe en yakın olanıdır. (***)
(*): Kur'an-ı Kerim bir ayetinde, bu inançta olanlara işaret ederek şöyle buyuruluyor: “Allah; ‘Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi, beni ve anamı, Allah'tan başka iki ayrı ilah olarak kabul edin, dedin?' buyurduğu zaman o; ‘Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim, Sen onu şüphesiz bilirdin. Sen, benim içimdekini bilirsin; halbuki ben, Senin zâtında olanı bilmem.Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca Sensin.”(el-Maide, 116)
(**): Katoliklik, Ortodoksluk ve Protestanlık inancına göre; Tanrı birdir fakat üç şahıstadır. Yani ilahlık cevheri, tamamen birbirine eşit ama özel tabiatları bulunan üç şahıstan müteşekkildir. Katolik ve Protestanlar(Lutherciler ve Calvinciler) Ruhu'l-Kudüs'ün, Baba ve Oğul'dan südur ettiğine; Ortodokslar ise, yalnız Baba'dan südur ettiğine inanırlar. Yani bu üç mezhep, monofizit değildirler.
(***): 1509-1547 yılları arasında İngiltere hükümdarı olan Henri Vİİİ, karısı Catherine'yı boşamak istemiş fakat Papa Clement Vİİ bu boşamayı meşru saymayınca Henri Vİİİ ve ona bağlı olan İngiltere Devleti, 1534'te Papalık'tan ayrılmıştı. İşte Anglikan Kilisesi, bu sebepten doğmuştu...
Yine 18. asırda İngiltere'de ortaya çıkan Methodistler ; ibadetlere değil imana ve Kutsal Kitab'a önem veren protestanlardır.
Mormonlar ise; Joseph Smith (1805-1844) tarafından Kuzey Amerika'da oluşturulan önemli bir fırkadır. 1832'de “Ahirzaman Azizleri” adını almışlardır. Teslis'i üç ayrı tanrı halinde kabul ederler. (*)
. Üçüncü dönemin reformist öncülüğünü Protestanlık yapmıştır. Ancak Hıristiyanlığın tasaffi etmesi/saflaşıp özüne dönmesi yolunda daha cesur çıkışlar yapan küçük mezhepler de ortaya çıkmıştır. Mesela; 16. ve 17. asırda İtalya'da zuhur eden -Teslis'i reddedip Tevhid'i esas alan- Unitariens Mezhebi, günümüzde hala -Amerika ve İngiltere'de- etkili du-
(*): Mormonlar'ın diğer bazı inançları: Kendileri dışındaki Hıristiyanları müşrik sayarlar. / Dini görevleri fahri olarak yürütürler. / İsa'nın dönüşünün Amerika'ya olacağına inanırlar. / 1830'da kurucuları tarafından yayınlanan kitabın vahiy eseri olduğuna inanırlar. (‘İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi' tarafından Salt Lake City, Utah A.B.D.'de yayınlanan bu kitabın, 2001'de Almanya'da Türkçe olarak basılan bir nüshası özel kütüphanemde mevcuttur. / Mormon Kitabı, Yakın Doğudan Batı Yarıküreye yolculuk eden insanların öyküsünü anlatmaktadır. Kitabın büyük bir kısmı, doğru Nefi'yle kardeşi Laman'ın soyundan gelen insanlarla ilgilidir. Lamancılar Nefilerle savaşıp onları yok ederler. Tanrı da, Lamancıları kara derili yaparak lanetler. Lamancılar günümüzün Amerikalı yerlileridir. Nefi peygamberlerinin sonuncusu ise altın levhaları saklayan, sonra da Joseph Smith'e bir melek olarak görünen Moroni'dir.) / Mormonlar, Kutsal Kitap'ın ilk el yazmalarının tümüyle kusursuz Tanrı Sözü olduğuna inanırlar; ancak gerek metinlerin özensiz kopyalanması ve gerekse kötü çeviriler yüzünden Kutsal Kitap'a hatalar girmiştir, derler. Bu bahaneyle Mormon öğretilerini çürüten belli başlı ayetler reddedilir. / Onlara göre; Tanrı da, ruh da maddidir. / O, insan şeklindedir. İnsanlar da Tanrılaşabilirler. / Tanrı'nın çok zevcesi vardır; zevcesi Meryem vasıtası ile Mesih'i dünyaya getirmiştir. / Çok evlilik güzeldir. (Nitekim, kurucularının hapse atıldıktan sonra linç edilerek öldürülmesinin ardından Mormonlar'ın başına geçen B. Young'un 26 karısı vardı.) / Zinanın cezası, ölümdür. / Ölülerin dirilmesinden ve son hükümden sonra bin yıl geçince, dünya ebedi olarak devam edecek ve ebedi kılınmış insanlar tarafından meskun olacaktır. (Bkz.: Mevcut Kaynaklara G öre Hıristiyanlık, s.165)
rumdadır ve 16. asırdan beri Macaristan'da bir kilisesi bulun-ması yanında devletçe tanınan dört dini gruptan birisidir.
Yine -1575'de İngiltere'de yakılarak cezalandırılan- Anabaptistes 'ler de Ariusçu inanca sahip idiler.
1874'de Charles Taze Russel tarafından Amerika'da kurulan “siyasî bir cemiyet ve Yahudiliğin de tesiri altında olduğu anlaşılan yeni bir Hıristiyan Tarikatı” olan ve bugün dünyada etkin bir misyonerlik faaliyeti sürdüren Yahova Şa hitleri de Teslis'i kabul etmezler. (*)
Protestanlık
Haçlı Seferleri (1096-1270), papalara ve din adamlarına güvenin sarsılmasına sebep olarak Avrupa'da reform hareketlerinin başlamasına; Haçlı sürülerinin İslam Medeniyetiyle tanışması ve İslam Dünyasındaki birçok gelişmeden etkilenmesi de rönesansın başlamasına zemin hazırlamıştır.
Bilhassa Endülüs İslam Devleti'ndeki ilmi/medeni gelişmeler Avrupayı etkilemişti. Bununla birlikte; Endülüs İslam Devleti'nde Müslüman hocalardan ders okuyan Batılı
öğrenciler, memleketlerine gittiklerinde kendi din adamlarının durumuna karşı çıkıyorlar ve dinde reform yapılmasıgerektiği düşüncesini yayıyorlardı. Bu düşünceyi ilk savunanlar ateşte yakılarak cezalandırılsa da (Jeremi ve Hous gibi), hızla yayılan reform düşüncesi sonunda Erasmus,
(*): Yahova Şahitleri 'nin diğer bazı inançları: İsa, Yahova'nın yarattığı ilk mahluktur ve onu Hıristiyan din devletini kurmak için görevlendirmiştir. / Dünyanın son günlerinde -ki o günlerdeyiz- büyük ‘Armagedon' savaşında İsa'nın kumanda ettiği Tanrı Yahova'nın kuvvetleri karşısında şeytani kuvvetler yok olacaklar ve İsa, Şahitlerle ve yeniden dirilmiş iyi insanlarla bin yıl hükmedecektir. / Cennet, bu dünya üzerinde kurulacaktır. / Hiçbir ülkenin bayrağını selamlamak, askerlik yapmak ve seçimlere katılmak meşru değildir. / Zina dışında boşanma yasaktır. / Kan ve organ nakli caiz değildir. (Bkz.: Yahova Şahitlerinin İçyüzü)
Thomas Moore ve nihayet Ulrich Zwingli ve Martin Luther ile zirveye ulaştı.
***
1482'de fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Martin Luther, hukuk öğrenimini yarıda bırakarak Teoloji(İlahiyat) eğitimi aldı ve din felsefesi üzerinde derinleşti. Roma ziyareti sırasında; Papalığın, Hıristiyanlığı ne hale getirdiğini görerek hayal kırıklığına uğradı!..
Ruhi bir isyanla ülkesine dönen Luther, Papa Leon 'un, Roma'daki Sainte Petrus Kilisesi 'ni yeniden kurmak için çıkardığı endülijans senetlerinin satışına karşı çıktı ve kiliseye bu senetlerin geçersiz olduğunu belirten bir ilan astı. Bunu duyan papa, onu -yargılamak üzere- Roma'ya çağırdı ama o gitmedi. Bunun üzerine papa, Luther'i afaroz eden bir ferman yayınladı. Luther, bu fermanı, Vittemburg'ta halkın önünde yırttı ve muhalefetine hız kazandırdı. Daha sonra Alman İmparatoru, onu medeni haklarından mahrum ettiyse de, Saksonya Prensi kendisini himaye etti.
Daha sonra 1529 senesinde imparator, 1521 senesinde çıkan afarozu uygulamak istediyse de Luther taraftarları buna şiddetle karşı çıktılar ve bu kararı protesto ettiler. Bundan sonra Luther taraftarlarına -protesto edenler, karşı çıkanlar anlamında- Protestan denildi. (Bkz.: Hıristiyanlık Üzerine Konferanslar, s. 286-301) Daha sonra bu kavram, Katolik geleneğe karşı çıkan herkes için kullanılmaya başlandı.
Geçmişten bugüne birçok taraftar bulan Protestanlığın belli başlı kabulleri şunlardır:
1 - Yalnız Kutsal Kitab'ın hükümleri geçerlidir. Kutsal Kitab'a uymayan konsil kararları ve azizlerin ve din adamlarının kararlarına uymak mecburiyeti yoktur.
2 - Her Hıristiyan, Kutsal Kitab'ı okuyup tefsir edebilir. Bu, din adamlarının tekelinde değildir.
3 - Herkes, ibadetini, kendi diliyle yapmalıdır.
4 - Kilisenin, günah affetme yetkisi yoktur. Günahları yalnız Tanrı bağışlayabilir. Endülijans, hurafedir. (*)
5 - İsa'nın resim ve heykellerine, azizlere ve onlardan kalan eşyalara ta'zim caiz değildir.
6 - Ruhbanlık zaruri değildir ve din adamları evlenebilir.
7 - Zwingli fırkasından olan reformculara göre, Komünyon ayininde; şaraba batırılmış ekmek yemek ve şarap içmek, sadece bir hatıra olarak yapılır. Katolik, Ortodoks ve Lutherciler e göre; ekmek ve şarap, gerçekten İsa'nın etine ve kanına dönüşür. Calvinciler e göre ise; sadece seçilmişler, ruhani ve hakiki olarak İsa'nın vücudunu elde ederler. Diğerleri, ekmek ve şarabın maddi varlığından başka birşey elde edemezler. (Bkz.: Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 177)
Protestanlık, her ne kadar tam anlamıyla Hıristiyanlığı bütün hurafelerden arındırıp öze inmeyi başaramamışsa da; Hıristiyan dünyanın inançlarını sorgulama hususunda büyük tesirler icra etmiştir. Nitekim reform hareketlerin-
(*): “Katoliklerde, eski ve imtiyazlı olan ‘günah çıkarma' müessesesi, ibtidai şeklinden epey uzaklaşmış halde hala duruyor...Günahlarından dolayı papazın huzurunda Tanrı'ya tövbe eden kişiye papaz şöyle der: ‘Baba'nın, Oğul'un ve Mukaddes Ruh'un adına günahlarını affettim.' Halbuki papaz, ilahi affın ümidini vererek, günahkarı teselli etmesi gerekir; affetmesi değil. Zira af yetkisi, tamamen kalplerimizin sırlarını bilen Tanrı'ya aittir.
İslam'da günah çıkartma müessesesi yoktur...Kur'an-ı Kerim, yapılan suçun tamirini, sadaka vermeye ve yalnız Allah'tan af dilemeye bağlamıştır. İşte bu konuda iki ayet-i kerime:
‘Onlar, kendilerine yazık ettiklerinde, sana gelip Allah'tan mağfiret dileseler ve Peygamber de, onlara mağfiret dileseydi, Allah'ın tevbeleri daima kabul ve merhamet eden olduğunu görürlerdi.' (en-Nisa, 64)
‘ Ey inananlar! Peygamberle hususi olarak konuşacağınızda, bu konuşmanızdan önce fakirlere sadaka veriniz. Bu, sizin daha iyi ve daha temiz olmanız içindir. Eğer sadaka verecek birşey bulamazsanız, üzülmeyiniz; Allah, şüphesiz bağışlayandır, acıyandır.' (el-Mücadele, 12)
Müslümanlar, şefaatin, Hz.Peygamber'in şahsî ve inhisarî bir imtiyazı olduğuna inanıyorlardı ki, vefatından sonra O'nun yerine hiç kimseyi koymamışlardır. İslam'da, doğrudan doğruya, aracısız ve formalitesiz olarak Allah'tan istenen aftan başka af dileme şekli yoktur.” (İslamiyet ve Hıristiyanlık, s. 33-34)
den sonra birçok Batılı yazar, Hz.İsa'nın ilah olmadığını, sadece Tanrı'nın kulu ve elçisi bir insan olduğunu cesaretle yazmışlardır. Filozof Renan bunlardan birisidir. Ünlü Rus yazar Tolstoy da, bu konuda şöyle yazmaktadır:
“Bir ferisi olan Pavlus, Yahudi inancını Hıristiyanlığa girdirerek onu yolundan saptırdı. Pavlus'tan bu yana, Talmut, kiliselerin kanunu haline geldi ve İsa Mesih'in gerçek talimleri unutuldu, kayboldu. O talimler, mükemmel Tanrısal niteliklerini kaybettiler ve vahyin halkası koparıldı. İsa Mesih'in Tanrılığı hiçbir şeye dayanmaz...”( Hıristiyanlık Üzerine Konferanslar, s. 303)
***
Tarihi bir tesbit olarak şu gerçeği vurgulamak yerinde olacaktır: Yeryüzünde başka hiçbir din, Hıristiyanlık kadar değişik inançlara ve din savaşlarına sahne olmamıştır.
Tarihten bugüne Hıristiyanlık'ta meydana gelen ciddi kırılmalar, yırtılmalar, önemli reform hareketleri ve günümüzdeki arayışlar; umarız ki, -Bediüzzaman'ın da işaret ettiği gibi- (inşallah tasaffi ederek) yeniden Tevhid'e kavuşmaya ve İslamiyet ile imtizac etmeye vesile olur!.. (*)
(*): Bu hususta, Yahudilik için -aynı derecede- ümit taşıyamıyoruz. Çünkü muharref Yahudilik; tarihten bugüne aşırı ırkçı, bağnaz, kindar ve zalim tutumunu -artırarak- sürdürmektedir. Yahudilikte de birçok mezhep ortaya çıkmış olsa da, Yahudiliğin bu çizgisinde, -tarih boyu- ciddi bir kırılma görülmemiştir.
“Yahudi mezheplerini genel olarak; muhafazakar, ortodoks ve reformist fırkalar şeklinde ele alabiliriz.
Muhafazakar Yahudilik; 19. yüzyılda Alman Yahudileri arasında zuhur etmiş, daha sonra Amerika'da taraftar bulduğu için mezheplerini oraya nakletmişlerdir.
Ortodoks Yahudiler; İsrail Devleti vatandaşı olanlar başta olmak üzere en büyük gurubu meydana getirirler.
Reformist Yahudiler; Moses Mendolsohn(1729-1786) öncülüğünde Avrupa Yahudileri arasında zuhur etmiş, ancak bugün çoğunluğu Amarika'da yaşamaktadır.
Yahudilikte -tarihten bugüne oluşmuş- bellibaşlı mezhepler; Şamranim, Peruşim, Sadukim, Esseniler, İseviye ve Karaim mezhepleridir. (Ebu İsa tarafından Emeviler zamanında kurulan İseviye mensupları, Hz.İsa'nın ve Hz.Muhammed'in peygamberliklerini kabulediyorlar ve bu kabulün Yahudilerin dini inançlarına zarar vermediğine inanıyorlardı.Bu mezhebe göre içki yasaktı...)” (İlahiyat Fak. Dinler Tarihi Ders Notları, Orhan S. Yücetürk, İzmir-1982)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder