4 Ağustos 2012 Cumartesi

***HRİSTİYANLIĞIN SERÜVENİ***

1. Hıristiyanlığı şiddetle sarsan manzara! XVI. yüzyıl Alman ressamı Lucas Cranach’ın Hıristiyan inancını anlatan ünlü bir tablosu vardır. Tabloya göre “Tanrı, taçlı ve sakallı bir baba; kolları arasında İsa’nın haça gerilmiş cesedi, İsa’nın dizinde ise Kutsal Ruh, kanatlı bir yaratık.”Hıristiyan sanat tarihinde bu türden binlerce tablo vardır elbette. Cranach’ın tablosunun ayrıcalığı Amerika’nın ünlü TIME Dergisi’nin 27 Şubat 1978 tarihli nüshasında yayınlanmış olması. TIME Dergisi Cranach’ın tablosunu, “İsa’nın tanrılığı konusunda yeni bir tartışma” başlıklı yazı ile sunuyor. Alt yazı olarak da şu notu düşüyor: “İmanı şiddetle sarsan manzara!”Baba Tanrı imajı, Hıristiyanlıkta ciddi bir insan-biçimli tanrı inanışına (atropomorfizme) yol açtığı muhakkaktır. Hıristiyanlar açısından bu durum ayrıca başkaca inançla ilgili dönüşümlere de yol açmaktadır. Papalığın bunu düzeltmesi beklenirken ehven-i şerreyn (iki kötünün en hafifi) sayıp onaylaması, bu türden inanç sapmalarının tarihte nasıl kurumsallaştığı konusunda açık bir fikir vermektedir. İsterseniz Papa’nın konuya dair medyaya da yansıyan değerlendirmesini göz atalım. “Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 2’inci Jean Paul, Tanrı’nın ne sakalı var ne de bıyığı’ diye bir açıklama yaptı. Haftalık vaazında Tanrı’yı bir baba gibi görmenin doğru olduğunu belirten Papa Jean Paul, ancak bunu abartarak kendisine sakal bıyık yakıştırmanın sakıncalı olabileceğini belirtti. Papa, ‘Tanrı’da insan hatları yoktur. Yani sakalı bıyığı yoktur. Ama siz gene O’nu bir baba şevkatiyle sevin. Aslında bu hayali görüntü belleğimize çocukluğumuz da yerleşir... Bir tür arayıştır, Tanrı’yı o gözle hayal etmek ateist olmaktan daha etkilidir’ şeklinde konuştu.” 1 İnsan-biçimsel tanrı anlayışını Hıristiyanlık Propagandası yapan yayınlarda da gözlemlemek mümkün. Örneğin, güya insan-biçimli tanrısal bir el, bir insanın elinden tutmuş biçimde tasvir edilmekte propaganda amaçlı kitaplardan birinin kapağında. Belkis Şeyh’in yazdığı belirtilen kitabın adı da şöyle: “I Dared to Call Him Father/Tanrı Bana ‘Kızım’ Dedi”. Bu kitap 1989’da “Göksel Babamın Kucağında” adıyla basılmıştır.2“Göksel Baba” ifadesinin kaynağı Hıristiyanların Kutsal Metinleridir. örneğin Mevcut Hıristiyanlığın kurucusu olan Pavlus bir mektubunda : “18 Gücü her şeye yeten Rab diyor ki, “Size Baba olacağım, siz de oğullarım ve kızlarım olacaksınız.»3 der.Kiliselerde yer alan ikonalar da bu zihniyetin bir yansımasıdır. İleride ele alacağımız üzere bu durum daha çok Kadim Hint-Avrupa kültürünün bir sızıntısıdır. Acaba Hz. İsa’nın elçiliğini yaptığı hak din nasıl oldu da bu hale geldi? Bu soruyu cevaplayabilmek için Nasraniliğin ve Hıristiyanlığın tarihi üzerinde bir gezinti yapmamız gerekiyor.Önce isimden başlayalım. İsa Mesih’in bildirdiği dinin adı elbette Hıristiyanlık değildi. Bu daha sonraları türetilmiş bir kavramdır: Hıristiyan sözcüğü Yunanca “Christianos” sözcüğünden türetilmiştir “Christos” Mesih’in Grekçe karşılığıdır. Bu addan türetilmiş ‘christianos’ sözcüğü de, Christos’a (İsa’ya) bağlanan, onun yolunda giden kişi anlamına gelir. Bu sözcük M.S. 1. yüzyıla doğru ortaya çıkmıştır.4 “Hıristiyan” sözcüğü ilk olarak İ.S. 40’lı yıllarda Antakya’da kullanılmıştır. Hıristiyan Kutsal Metinlerinden Resullerin İşleri 11/6’da belirtildiğine göre (Hazret-i İsa’nın izleyicisi olan) “Öğrencilere ilk kez Antakya’da Mesihçiler adı verildi.” İlginç olan “Mesihçi” anlamındaki bu sözcüğün İsa’yı izleyenleri küçümsemek amacıyla ortaya atılmış olmasıdır. Hazret-i İsa’nın bildirdiği Din, Hazret-i Kur’an’da “Nasraniyet” olarak adlandırılır. Hazret-i İsa’ya inananlar ise “Nasranî (çoğulu Nasârâ)” olarak isimlendirilir. Bu ismin muhtemel üç kaynağı vardır. Hazret-i İsa’nın doğum yeri olan Nasıra’ya nisbet olabilir. Birbirlerine nusrat (yardım) etmelerine nisbet olabilir. Ve nihayet Hazret-i İsa havarilerine ‘Kim Allah’a yardımcı olacak’ diye sorduğunda, onlar da ‘Biz Allah’ın yardımcılarıyız’ demiş oldukları için bu isim ile adlandırılmışlardır.5 2. Mucizevî Bir Doğum ve Mucizevî Bir Son İsa, genel kabule göre Milad’dan önce doğmuştur (MÖ. 6). Yaşadığı zamanın tarihi kaynakları İsa Mesih’in yaşamı, kimliği ve kişiliği konusunda hemen hiç bir bilgi vermemektedir. Yaşamı hakkında o dönemden kalma belgelerde, onunla ilgili bilgi yoktur. Kesin olan Yahudiye’de, Celile bölgesinde, küçük Nasıra (Nazareth) kentinde doğmuş, yoksul bir Yahudi çocuğu olduğudur. 6 Annesi Meryem’in İsa’ya hamile kalışı, mucizevi bir biçimde gerçekleşmiştir. Doğum yeri olan Filistin, o zamanlar Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında idi. Roma İmparatorluğu’nda yaygın olan din “Paganizm : Putperestlik” idi. Şekilciliğe saplanmış ve paramparça olmuş, tek-tanrı inanışına sahip Yahudiler ise bir kurtarıcı, “mesih” bekliyorlardı.“Mesih” kavramı, İbranice’de “Tanrı tarafından atanmış, yağ sürülmüş, kutsanmış” anlamına gelen “meshiah” (ya da Aramca “mashiha”) sözcüğünden türemiştir. Mesih sıfatı, Yahudi geleneğinde daha çok eski İsrail’de, tayin edilmiş krallar hakkında kullanılıyordu. 7 Yahudi inanışına göre mesih, bilinmeyen bir çağda, Yahudileri mutluluğa ulaştırmak, için gelecek bir kurtarıcı kralın sıfatıdır.Tarih boyunca komşu ülkelerin saldırılarından ve egemenliğinden kurtulamayan İsrailoğulları ülkesi, Roma egemenliğinde iken İsrailoğulları’nın tek Tanrı inancı ile Roma inançları arasında da bir çatışma ortaya çıktı. Yahudi ahlakı ile Roma toplumunun ahlak anlayışı arasında doldurulmaz boşluklar, uzlaşmaz çelişkiler vardı. Romalılar, düzenli yönetime, sağlam kurumlara dayanan, doğaya bağlı bir ahlaka inanıyorlardı. Onlar için önemli olan öbür dünya değil, bu dünyanın egemenliği, bu dünyanın düzeniydi; yani inanç ile yönetim birbirine bağlı idi. I.Ö. 1. yy sonlarında, Roma İmparatorları Doğu inançlarının etkisi ile kendilerini “tanrısallaştırmış”lardı. Yaptıkları tapınaklar bile, Tanrı’nın yanında, kendi adlarını, unvanlarını korumak, yaşatmak içindi. İnsan-Tanrı ya da Tanrı-insan inancı, Kadim Mısır’ın ve Yunan mitolojisinin etkisiyle son dönem Roma İmparatorları kesin biçimde benimsenmişlerdir. Bu yüzden de yönettikleri ülkelerin insanlarına karşı davranışları da acımasızdı.Tarih boyunca sürgünler de yaşamış, dağınıklık için de kalmış, farklı ulusların inançlarıyla karışmış bir ahlak ortamında bulunan Yahudiler, Roma’nın değil, kendi dinlerinin buyruklarına, gereklerine aykırı davranmaya, kendi ahlak düzenlerini yıkmaya başlamışlardı. Bu durum Filistin ve çevresinde ahlakî dengesizliğine ve inanç boşluğuna yol açmıştı. Toplum alışılagelen ahlak kurallarının dışına çıkmış genel kabul gören bir ahlak ilkesi bile kalmamıştı.Yahudiler açısından M. Tevrat’ta (Yeremya bölümünde) bildirilmiş olan, insanları kurtaracak, bu bozuk düzeni düzeltecek, yeryüzünden ahlaksızlığı kaldıracak kimsenin (Masiah) geleceği gün, yeryüzünde insanları mutluluğa kavuşturacak bir devletin kurulacağı gün yaklaşmış gibiydi. Mesih olayı, Tevrat’ta belirtilmişti. Ama Mesih, Tevrat’a göre kutsal görev verilmiş bir kişi, bir kraldı. Oysa, Yahudilerin bir bölümü, gelecek kurtarıcının bir peygamber olacağını düşünmeye başlamışlardı.Gelecek kurtarıcının bir kral olacağına inanan Yahudiler ile peygamber olacağını ile süren Yahudiler arasında, yavaş yavaş bir anlaşmazlık ortaya çıkmaya başladı. İleride “kurtarıcının ölümüne yol açanda bu ilk anlaşmazlık olacaktı. Gelecek kurtarıcının “peygamberliğini” ileri sürenlerden Vaftizci Yahya, Yahudiye’de, beklenen kurtarıcının dünyaya gelmiş olduğunu yakında ortaya çıkıp insanlara doğruluk, erdem, iyilik yollarını göstereceğini, onları kurtaracağını, mutluluğa kavuşturacağını, bu kurtarıcının Allah’ın görevli kıldığı bir peygamber olduğunu açıklamaya koyuldu. 8 Ancak, muhtemelen 30 yaşında Allah’ın dinini tebliğe başlayan Hz. İsa’ya Yahudiler iman etmedikleri gibi ona şiddetle karşı koydular. Aslında bu durum, Yahudilerin peygamberler karşısında takındığı geleneksel tavırlarıyla uyum içinde idi.Çok az inananları arasında İsa Mesih, İsrailoğulları’nın 12 sıbtını/boyunu temsilen 12 tanesini kendisine havari/arkadaş olarak seçti.9 Hazret-i İsa’nın peygamber olarak etkinliğinin ne kadar sürdürdüğü tam olarak bilinmemektedir; M. İnciller’den çıkarılan sonuçlara göre bu süre 1 ile 3 yıl arasında olabilir. Ama birçok tarihçi, bu sürecin en çok iki yıl birkaç ay olduğu konusunda görüş birliği etmişlerdir.Üç yıl kadar Yahudiler’i/İsrailoğulları’nı imana çağıran10 Hz. İsa, kurtarmaya çalıştığı Yahudilerin içinden olan Ferisiler ve Sadukilerin katı tavrı ile karşılaşmıştı. Roma yönetimini temsil eden Herodes Antipas’ın da tavrı katı olunca İsa Mesih için yolun sonu gözükmüştü.On iki havariden olan Yahuda İskoryat’ı ajan olarak kullanan Romalı askerler, Hazret-i İsa’yı bulmuş ve tutuklamıştı. Ancak tam çarmıha gerilme pozisyonunda iken doğumundakine benzer bir mucize ile, Alemlerin Rabb’i Allah, Hz. İsa’yı göğe yükseltti. Hazret-i Kur’an ise çarmıha gerilen kişinin İsa Mesih değil de ona benzetilen birisi olduğunu bildirir. Ancak, o zamanki Yahudiler ve Hıristiyanların yanı sıra Romalılar da bu mucizenin farkında olmadığı için -zaten öyle olması gerekmiyor muydu?-İsa Mesih’in çarmıhta can verdiğine inanırlar. 11 Ünlü Yahudi tarihçi Josephus da “Yahudilerin Eski Tarihleri” adlı eserinde bu görüşü savunur. 12 3. Tevhid Dini Nasranilik’ten Teslis Dini Hıristiyanlığa Doğru Havariler dini tebliğe devam ederken daha önce koyu bir Yahudi olan Pavlus’un Hz. İsa’ya iman ettiğini açıklaması yeni bir dönüm noktası oluşturdu.13 Hz. İsa’ya düşmanlığı14 Hıristiyanlığın kutsal metinlerine abartılı bir şekilde herhalde özellikle geçen Pavlus, İsa Mesih’i, göğe çekilişinden sonra Milâdi 32 yılında Şam yolunda manen gördüğünü öne sürüyordu.15 Pavlus, bu vizyon ile peygamberlikle görevlendirildiğini de ileri sürüyordu.16 Pavlus Efeslilere yazdığı mektubun üçüncü bölümünde de özel misyonunu ve peygamberlik iddiasını açıklamaktadır: “Pavlus’a açıklanan sır: Bu nedenle ben Pavlus, siz uluslar uğruna Mesih İsa’nın tutuklusu oldum. 2Tanrı’nın bana bağışladığı lütfu size ulaştırmakla görevlendirildiğimi duymuşsunuzdur. 3Yukarıda kısaca değindiğim gibi Tanrı, sır olan tasarısını doğrudan bana açıklayıp bildirdi. 4Bu mektubu okuduğunuz zaman Mesih sırrını nasıl kavradığımı anlayabilirsiniz. 5Bu sır önceki kuşaklara açıkça bildirilmedi. Şimdiyse Mesih’in kutsal elçilerine ve peygamberlerine Ruh aracılığıyla açıklanmış bulunuyor. 6Şöyle ki, diğer uluslar da mirasa ortaktır, aynı bedenin üyeleridir ve Müjde aracılığıyla Mesih İsa’da vaade ortaktırlar. 7Tanrı’nın etkin gücüyle bana verilen lütuf armağanı uyarınca bu müjdeyi yaymakla görevlendirildim.”Pavlus ile birlikte Yahudi olmayanlara yönelik propaganda faaliyetleri artmıştı. Yahudi olmayan Roma vatandaşları ise pagan kültürüne sahip idi.17 Böylece bir yanda Yahudi kökenliler, öbür yanda Yahudi olmayanlar, Hz. İsa’nın getirdiği dine inanıyor ve yaşıyordu. Ancak bu iki kesimin inançları, yorumlama ve yaşama biçimi birbirinden oldukça farklı idi. Kardinal Danielou’nun belirttiği gibi, deyim yerindeyse havarilerin çevresinde oluşan “Musevi-Hıristiyanlık” (Judeo-chretienne) ve “Pavlus’un oluşturduğu Hıristiyanlık” olmak üzere iki akım gelişti.18 Musevi-Hıristiyanlar (Kudüs Yahudileri), Hazret-i İsa’nın bildirdiği dini, Yahudiliğin bir yenilenmesi olarak görüyorlar, Tevrat’ın gereklerine uyuyorlar, İsa Mesih’in yalnızca bir peygamber olduğuna ve tanrısal bir özelliği olmadığına inanıyorlardı -Ebionitler mezhebi-gibi. Hıristiyanlığın, Yahudilik ile arasındaki bağları kopartan Pavlus’tur. 19 Pavlus, hem bir Yahudi idi, hem de Roma vatandaşı, üstelik Helenistik felsefeye de vakıftı. Putperestlere Hıristiyanlığı anlatırken hem Yunanca’yı hem de pagan kültürün öğelerini kullanıyordu. 20 Pavlusçu Hıristiyanlığın oluşumunda Yunan dili ve kültürü de belirleyici rol oynamıştır. Hıristiyanlığın doğuşundaki dili ise İbranice idi. Dini kavramlar, İbranice’den Yunanca’ya çevrilirken hem orijinal anlamdan sapmalar söz konusu oluyordu hem de dinî kavramlar felsefî bir renk kazanıyordu. 21 Wallace-Williams, Tarsuslu Pavlus’un Üç Dünyası’nda bu bağlamda ilginç örnekler vermektedir.22 Bu durum uzun dönemde temel kavramların büyük ölçüde dönüşüme uğramasına yol açmıştır.Zamanla bu iki akım arasındaki gerginlikler, ayrılıklar ve tartışmalar büyümüştür.Pavlus, sünnet olmayı reddeden putperestlerin, sünnet olmadan Hıristiyanlığı kabul edebileceklerini ileri sürmüştür; Pavlus’un bu uygulaması tam bir misyon olarak değerlendirilmiştir.23 Putperestler, yalnızca sünnete değil Tevrat’taki diğer yükümlülükleri yapmaya da yanaşmıyorlardı. Pavlus ise buna da “evet” diyordu. 24 Halbuki, Hazret-i İsa, Musevilere peygamber olarak gelmişti. Ve görevi de Museviliğe yeni bir ruh vermekti. Bu nedenle Tevrat’taki yükümlülükleri de yaşıyor ve anlatıyordu. 25 .Bunun üzerine MS. 49 yılında Havariler ve önde gelen Hıristiyanlar toplanarak problemlerini görüşmüşlerdi. Bu toplantı “Havariler Konsili” olarak bilinir. Temel problem, Yahudi kökenli Hıristiyanların Tevrat ile yükümlü olup olmadığı idi. Bu ilk konsilde Pavlusçu görüşe taviz verilmiş olması, Nasranilik açısından maalesef dramatik bir dönüşümün başlangıcı olmuştur.Buna göre Tevrat’ın öngördüğü temel yükümlülükler, Musevi kökenli olmayan yeni Hıristiyanlar için de geçerli ise de teferruata ait yükümlülükler için acele ve ısrara gerek olmadığı kararı çıkarıldı.26 Kudüs cemaatinin önderi olan Yakup ve diğer havariler, bu türden yeni İsevilerin zamanla teferruata ait problemlerini gidereceğini umuyordu ama tersi oldu ve böylece Pavlusçu Hıristiyanlığın önü açılmış oldu.27 Bu konsille birlikte Pavlus’un çizgisi ile orijinal İsevilerin çizgisi arasındaki gerilim ve çatışma geçici olarak giderilmiş olsa da zamanla bu durum değişmiştir.28.Ancak Pavlus’un bu tavrında ısrarını sürdürmesi Hazret-i İsa’nın gerçek havarilerini ve bağlılarını öfkelendirmiş hatta Pavlus bu yüzden tekrar Kudüs’e çağrılmış, sorgulanmış, sapkın bir çizgide olduğu belirlenmiştir. Nihayetinde Pavlus bu yüzden halk tarafından linç edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmışken Romalı askerlerin müdahalesi sayesinde canını zor da olsa kurtarmıştır. Bunların Hıristiyanların Kutsal Kitab’ında anlatılıyor olması daha bir ilginç olsa gerek. Kitab-ı Mukaddes, Elçilerin İşleri, 21/17-40’dan izleyelim: “Pavlus Kudüs’te: 17 Kudüs’e vardığımız zaman kardeşler bizi sevinçle karşıladılar. 18 Ertesi gün Pavlus’la birlikte Yakup’u görmeye gittik. İhtiyarların hepsi de orada toplanmıştı. 19 Pavlus, onların hal hatırını sorduktan sonra hizmetinin aracılığıyla Tanrı’nın diğer uluslar arasında yaptıklarını teker teker anlattı. 20 Bunları işitince Tanrı’yı yücelttiler. Pavlus’a, “Görüyorsun kardeş, Yahudiler arasında binlerce imanlı var ve hepsi Kutsal Yasa’nın candan savunucusudur» dediler. 21 “Ne var ki, duyduklarına göre sen diğer uluslar arasında yaşayan bütün Yahudilere, çocuklarını sünnet etmemelerini, törelerimize uymamalarını söylüyor, Musa’nın yasasına sırt çevirmeleri gerektiğini öğretiyormuşsun. 22 Şimdi ne yapmalı? Senin buraya geldiğini mutlaka duyacaklar. 23 Bunun için sana dediğimizi yap. Aramızda adak adamış dört kişi var. 24 Bunları yanına al, kendileriyle birlikte arınma törenine katıl. Başlarını traş edebilmeleri için kurban masraflarını sen öde. Böylelikle herkes, seninle ilgili duyduklarının asılsız olduğunu, senin de Kutsal Yasa’ya uygun olarak yaşadığını anlasın. 25 Diğer uluslardan olan imanlılara gelince, biz onlara, putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanlardan ve cinsel ahlaksızlıktan sakınmalarını öngören kararımızı yazmıştık.» 26 Bunun üzerine Pavlus o dört kişiyi yanına aldı, ertesi gün onlarla birlikte arınma törenine katıldı. Sonra tapınağa girerek arınma günlerinin ne zaman tamamlanacağını, her birinin adına ne zaman kurban sunulacağını bildirdi.Pavlus tutuklanıyor 27 Yedi günlük süre bitmek üzereydi. Asya ilinden bazı Yahudiler Pavlus’u tapınakta görünce tüm kalabalığı kışkırtarak onu yakaladılar. 28 “Ey İsrailliler, yardım edin!» diye bağırdılar. “Her yerde herkese, halkımıza, Kutsal Yasa’ya ve bu kutsal yere karşı öğretiler yayan adam budur. Üstelik tapınağa bazı Grekleri sokarak bu kutsal yeri kirletti.» 29 Bu Yahudiler, daha önce kentte Pavlus’un yanında görmüş oldukları Efesli Trofimus’un, Pavlus tarafından tapınağa sokulduğunu sanıyorlardı. 30 Bütün kent ayağa kalkmıştı. Her taraftan koşuşup gelen halk Pavlus’u tutup tapınaktan dışarı sürükledi. Arkasından tapınağın kapıları hemen kapatıldı. 31 Onlar Pavlus’u öldürmeye çalışırken, tüm Kudüs’ün karıştığı haberi Roma taburunun komutanına ulaştı. 32 Komutan hemen yüzbaşılarla askerleri yanına alarak kalabalığın olduğu yere koşturdu. Komutanla askerleri gören halk Pavlus’u dövmeyi bıraktı. 33 O zaman komutan yaklaşıp Pavlus’u yakaladı, iki zincirle bağlanması için buyruk verdi. Sonra, “Kimdir bu adam, ne yaptı?» diye sordu. 34 Kalabalıktakilerin her biri ayrı bir şey bağırıyordu. Kargaşalıktan ötürü kesin bilgi edinemeyen komutan, Pavlus’un kaleye götürülmesini buyurdu. 35 Pavlus merdivenlere geldiğinde kalabalık öylesine azmıştı ki, askerler onu taşımak zorunda kaldılar. 36 Kalabalık, “Öldürün onu!» diye bağırarak onları izliyordu.Pavlus kendini savunuyor 37 Kaleden içeri girmek üzereyken Pavlus komutana, “Sana bir şey söyleyebilir miyim?» dedi. Komutan, “Grekçe biliyor musun?» dedi. 38 “Sen bundan bir süre önce bir ayaklanma başlatıp dört bin tedhişçiyi çöle götüren Mısırlı değil misin?» 39 Pavlus, “Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, hiç de önemsiz olmayan bir kentin vatandaşıyım» dedi. “Rica ederim, halka birkaç söz söylememe izin ver.»İşte Kitab-ı Mukaddes’te Pavlus’un öyküsü böyle geçiyor. Anlaşılacağı üzere Tevhid Dini Nasranilikten Pavlusçu Hıristiyanlığa geçiş oldukça sancılı olmuştur.Pavlus, MS 67 yılında başı kesilerek öldürülmüştür. Bundan 250 yıl kadar sonra Pavlusçu Hıristiyanlık Roma İmparatorluğunun resmi dini olmuştur. “Yeni Ahid” olarak tanımlanan Hıristiyan Kutsal Metinleri’ 27 kısımdan oluşur, bunların 13’ü Pavlus’un yazdığı mektuplardır. Üstelik Pavlus’un yazdığı mektuplar İncillerin yazılmasından çok önce kaleme alınmıştır. Bu nedenle Mevcut Hıristiyanlığın temelleri Pavlusçudur.29 Ancak her şeye rağmen Kilise’de MS. 70 yılına kadar Musevi-Hıristiyanlık önde oldu. 140 yılına kadar Kilise içerisinde kaldı, bundan sonra Kilise’den koparak bağımsız kaldı. Nihayet 3. ve 4. yüzyıldan sonra izleri kayboldu.30Pavlusçu görüşün öne geçmesinde hiç kuşkusuz Romalıların gerçek İsevîlere karşı daha sert terör uygulaması, hatta katliama başvurması, önderleri olan Yakub’un şehit edilmesi ve Pavlus’un ve bağlılarının Roma vatandaşı olması oldukça belirleyici olmuştur. 31 4. Konsiller ya da Din Adamlarının Rabb’lık İddiası Hz. İsa’ya iman edenler, önce Yahudilerin komploları, peşinden putperest Roma İmparatorluğu’nun devlet terörü karşısında inim inim inlemişlerdi. Özellikle 64 yılındaki Roma yangınından manen Hıristiyanları sorumlu tutan Neron’la beraber bu zulüm ve işkence had safhaya çıkmıştı.32 Roma tanrılarına saygı göstermeyen Hıristiyanlar hapsedildi, işkenceye tabi tutuldu, öldürüldü. 33 Buna rağmen Hıristiyanlık yayılmaya devam etti. Bu gelişmeden İmparatorluk doğal olarak etkilendi. İmparator Konstantin’in 313 yılında Hıristiyanlığı benimsemesiyle34 yeni din, Roma İmparatorluğu’nun kurumsal çerçevesi içinde gelişerek yeni bir uygarlığın ideolojik ve kültürel temelini oluşturdu.35 Hazret-i İsa’nın bildirdiği din, yukarıda ele aldığımız üzere önce Pavlus tarafından radikal bir biçimde dönüştürülmüştür. Hazret-i İsa’nın bildirdiği din, Pavlus’tan sonra bir de İmparator Konstantin’in elinde, ikinci bir dönüşüm yaşamıştır. Roger Garaudy buna haklı olarak “Konstantinizm” adını verir. Garaudy, bu deyimle, İznik Konsili’nden günümüze kadar her problemin Sezar’ın arzusuna göre çözümlenmesini kasteder. Garaudy, bütün bu değerlendirmelerini “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya!” sözü bağlamında yapar. 36 5. Yıl 325 ve Hazret-i İsa Tanrılaştırılıyor MS 49’da yapılan Havariler Konsili’nden bu zamana kadar yeni yeni problemler ve tartışmalar çıkmıştı. Bunlara son vermek isteyen İmparator Konstantin “Kilisenin ve imparatorluğun düzenini sağlam temellere oturtmak için 325’te İznik’te bir “Konsil” topladı.37 Hıristiyan din adamı iken Müslüman olan Abdulehad Davud38, İznik Konsili’ne katılan piskoposların toplam sayısının 2048 olduğunu yazar. Toplantı 20 Mayıs’ta imparatorluk sarayında başladı. İmparator Konstantin, konsili bizzat yönetti ve tartışmalara katıldı.Konstanin’in Hıristiyanlığa girişi ile ilgili epeyce spekülasyon vardır. Örneğin Hıristiyan bir propagandist olan İsa Karataş bile “Gerçeği Saptıranlar” adlı kitabında “... bu konuda kesin bir şey söylemek tabii ki mümkün değildir.” diye yazıyor.Konstantin, kimine göre hiç bir zaman Hıristiyan olmadı, kimine göre çıkarı gereği Hıristiyan oldu, kimine göre de ölümüne yakın vaftizi kabul ederek Hıristiyanlığa girdi. Abdülehad Davud bu sonuncu görüşü kabul etmektedir. Buna göre, konsili yönettiği esnada Konstantin henüz Hıristiyan değildi. 39 Garaudy’ye göre Konstantin’in Hıristiyanlığı seçişi ve İznik Konsili ile dönüştürmesi aslında politika/iktidar gereği idi: “İmparatorluğunu bütün haline getirmek, bir güç olmaya başladıklarında zayıfları hesaba katmak kaygısıyla dolmuş, Roma İmparatoru Costantin, İsa’nın olağanüstü yıkıcılığının yerine ‘Konstantinizm’i getirir.”40Evangelical (İncile dayalı protestan Mesih İnanlıları) adını taşıyan Hıristiyanlar, “Her ne kadar ilk Mesih İnanlıları’nın yalın öğretileri, IV. yüzyılda Konstantin tarafından Hıristiyanlığın resmi devlet dini olmasıyla örtülmeye ve yozlaştırılmaya başladı”ğını belirtirken bizim de katıldığımız bu görüşü savunur görünmektedirler.İznik Konsil’inde İskenderiye Papazı Arius, Hz. İsa’nın tanrılığına karşı çıkıyor, bir “mahluk” olduğunu savunuyordu.41 Karşı görüşte olan İmparator Konstantin, Arius ve bazı taraftarlarını zorla dışarı attı ve öldürttü. Hazret-i İsa’nın tanrılığını öne süren 318 delege bunu karar altına aldı.İznik’te karara bağlanan inanç açıklaması da günümüzde bazı küçük gruplar hariç (örneğin birazdan değinecek olduğumuz üzere Yehova Şahitleri, İsa’nın Tanrı olduğu iddiasına inanmazlar) tüm Hıristiyanlarca kabul edilmektedir.42 İznik Konsili’nin karar metni şöyleydi: “Bir Rabbe, Tanrı’nın tek oğlu İsa Mesih’e iman ediyoruz. O, bütün zamanlardan önce Baba’dan, nurdan doğmuştur. Hak Tanrı’dan (doğan) hak Tanrıdır. Yaratılmamış, doğmuştur. Cevherde (özde, mahiyetle) her şeyi yaratan Baba’ya eşittir. Bizim için, biz bütün insanların kurtulması için gökten inip Kutsal Ruh’tan ve bakire Meryem’den tecessüd etmiş (cisimlenmiş), insan haline gelmiştir. Pontius Pilatus devrinde haça gerilmiş, ıstırap çekip defnolunmuştur. Üç gün sonra da ölüler içinden kalkıp kutsal kitaplarda bildirdiği gibi semaya çıkmış, Baba’nın sağına oturmuştur. Zamanı gelince dirileri ve ölüleri hesaba çekmek için, izzeti için gelecektir ve hükümranlığının sonu olmayacaktır.” İsa Mesih’in tanrı sayılması ile birlikte “Kristoloji” oluşmaya başlamıştır. Kristoloji, Hıristiyanlığın olmazsa olmaz koşuludur. İnciller üzerine uzmanlığı ile tanınan Oscar Gulmann’nın ifadesiyle: “Gördüğümüz gibi, Mesih’in yaratılıştan itibaren olmak üzere, bütün vahiy ve Kurtuluş tarihi ile bağlantılı olması, Yeni Ahit Kristolojisinin özelliğidir. Öyleyse Kristoloji olmadan nasıl Kurtuluş Tarihi olmazsa, aynı şekilde, zamana açılan bir Kurtuluş tarihi olmadan da, Kristoloji olamaz.”Bu Kurtuluş Tarihi inanışı kilise babalarının şu sonuçlara ulaşmalarına yol açmıştır:* Hıristiyanlık, semâvî dinlerin sonuncusudur ve ondan sonra hiç bir din gelmeyecektir.* Ve insanın kurtuluşu ancak İsa Mesih’e Allah’ın oğlu, “Tanrı’nın yeryüzünde bedenlenmesi” olduğuna iman etmesine bağlıdır.* Hıristiyanlıktan sonra gelen bütün dinler batıldır; çünkü, din İsa Mesih ile zirvesine ulaşmış, son bulmuştur. İşte bu din anlayışı yüzündendir ki, bütün Hıristiyan dünyası daha doğuşundan itibaren İslam dinine cephe almış, onu yok etmek için elinden gelen gayreti esirgememiştir. Haçlı seferlerinin temelinde de bu inanç yatmaktadır. Zira bütün Ortaçağ Hıristiyanlığı, İslam’ı şeytanın dini, Hz. Peygamber (sav)’i ise şeytanın elçisi olarak görmüştür.Dante’nin “İlahi Komedya”sında Alemlere rahmet Hz. Muhammed’i Cehennem’in en alt tabakasına yerleştirmesi bir rastlantı sonucu olarak düşünülmemeli, aksine Hıristiyan inancının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir.Matta İncili, 15. Bölümde yer alan ve İsa Mesih’den aktarılan şu sözler, aslında Yahudi geleneği içerisinde de ilahi vahyin beşerileştirilme eğiliminin olduğuna bir kanıt değil midir? “7-8Ey ikiyüzlüler! Yeşaya’nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü ne doğrudur: ‘Bu halk dudaklarıyla beni sayar, /ama yürekleri benden uzaktır. / 9Bana boşuna taparlar. / Çünkü öğrettikleri, sadece insan kurallarıdır.’»43İznik Konsili’ndeki kararda dikkat çeken noktalardan birisi de, “Baba Tanrı ve Oğul Tanrı”dan söz edildiği halde, “Kutsal Ruh’un Tanrılığından söz edilmemesidir. Bu konsil ayrıca 20 kadar meseleyi de karara bağladı. Garaudy’e göre İznik Konsili’nde “Hıristiyanların hemen hemen tamamının anlamadığı bir ‘amentü/kredo’ empoze” edilmiştir. Hatta “Bunu Konsil pederlerinin çoğunluğu da anlamaz.”44 Yine Garaudy’nin belirtiği gibi, böylece Hıristiyanlık, hem Yunanlılaştırıldı hem de Romalılaştırıldı.45 Hazret-i İsa’nın Tanrı’nın bedenlenmiş oğulu olarak ilan etmek için, Konsil Yunanca’dan “ousia” kavramını ödünç almıştır. Buna göre Hazret-i İsa, Baba ile aynı bedene sahip olarak görülmüştür (Jesus was homoousios toi patri).Bu durum aslında Antikçağ Yunan Mitoloji’sinin sızıntısı olmalıdır. “Herkül ve Zeyna” ile ilgili dizi filmlerde işlendiği gibi Eski Yunan inançlarında Tanrılar insanlarla evlenip çoluk çocuk sahibi olabilirler. Örneğin efsaneye göre Herkül, Baş Tanrı Zeus’un (Filmde Antony Quin’in) oğludur. Ve Herkül, annesi insan babası ise Tanrı olduğu için yarı insan yarı Tanrı bir yaratıktır(!?). Bütün bu inanışların ve efsanelerin etkisiyle, İncillerde İsa için kullanılan mecazi ifadeler, teolojik amaçlar için kullanılarak sonunda felsefi tanımlarla biçimlendirilmiştir. Sonuçta da mecazi anlamda Tanrı oğlu olan İsa, metafizik anlamda Tanrı’nın oğlu daha açıkçası Tanrı konumuna geçirilmiştir. Bu geçişin siyasal anlamı da önemlidir. Çünkü Hazret-i İsa’nın Tanrılaştırılması sayesinde Hıristiyan İmparator da Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi konumuna yükseliyordu.46 Örneğin bir kilise tarihçisi şöyle yazar: “Evrensel kral olan Tanrı’nın ve tüm insanların kurtarıcısı olan Tanrı’nın Oğlu’nun koruması altında, güçlerini Tanrı’nın düşmanlarına karşı birleştirmişler ve böylece çok kolay bir zafer kazanmışlardır.”47Aslında bu türden tanrılaştırma eğilimi Hıristiyanlığın içinde doğduğu Yahudi geleneğinde de gözlemlenmiştir. Yahudi geleneği içinde az çok sıradışı olan objeleri tanrılaştırma örnekleri vardır. Örneğin zehirli yılanların soktuğu İsraillilerin kurtuluşu için Musa’nın çölde yaptırmış olduğu tunç direk daha sonra özel bir saygı ve tapınışa hedef olmuştur. 48 325 yıl boyunca, standart bir kutsal kitabı olmayan Hıristiyanlar, İznik Konsili’nde bu konuyu da bir sonuca bağlamıştır.49 Yeni Ahid’i oluşturan kitaplardan ilk önce risaleler kaleme alınmış, daha sonra da dört İncil yazılmıştır. Burada ilginç bir durum, risalelerin yazarları -ki ilk kuşak Hıristiyanlar arasında yer alırlar-dört İncil’den açık ve seçik bir biçimde söz etmemektedir.50 Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ile ilgili en önemli tarihsel eleştirilerden birisi bu olsa gerek.İznik Konsili’nin bir başka kararı da kiliseleri hiyerarşik bir düzen halinde örgütlemesidir. Bu ise açıkça İncillere de aykırı idi.51 Protestanlar buna dayanarak, Katoliklerin, Ortodoksların ve diğer geleneksel mezheplerin aksine bu örgütlenme modelini kabul etmezler. 6. Yıl 381 ve Üçleme/Teslis Tamamlanıyor Kutsal Ruh’un tanrılığı ise çok daha sonra 381’de Konstantinapolis’te (İstanbul’da) toplanan Konsil’de karara bağlanmış, böylece Teslis (Trinite) inancına ulaşmışlardır. Teslis’in formülasyonu 1, 3’tür, 3, 1’dir gibi matematiksel ve mantıksal paradokslar içerir.52 24 Eylül 1566’da Papa V. Pie tarafından kabul edilen Trento kitabının üçleme tarifi de sonuç olarak hem bir hem üç paradoksuna dayanır: “Kişilerde (Baba, Oğul, Kutsal ruh) ayrıma, özde birliğe ve Teslis’te eşitliğe inanıyoruz.”53 Bir de tüm uzlaşma çabalarına rağmen Hıristiyanlar açısından teslis inanışının ayrıntısına geldiğinde yine de çokça tartışma vardır.54Bağlıları sayıca çok az da olsa kimi Hıristiyan mezhepleri teslis inanışını benimsemez. Ancak kabaca Hıristiyanların yüzde doksan beşini oluşturan Katolikler, Protestanlar,55 Ortodokslar ve Süryaniler ve Gregoryenler gibi Doğuya özgü Hıristiyanlar, aralarındaki kan davaları bir yana inançlarının temelini teslis oluşturur. Hıristiyanlıktan doğma bir akım olmasına rağmen kendilerini ayrı bir din olarak gören ve ileride daha genişçe ele alacağımız Yehova Şahitleri teslise inanmazlar. Yehova Şahitleri kendi inançlarının ilk esası olarak şu vurgulanmaktadır: “1-) Tanrı Bir’dir: Yehova’nın Şahitleri inançlarını Mukaddes Kitaptan alırlar ve Mukaddes Kitap Tanrı’nın bir (1) olduğunu söyler, oysa Hıristiyan Alemi Tanrı 3’tür der ve İsa Mesih’in de bir Tanrı olduğunu söylerler...” Bununla birlikte Yehova Şahitler’inin “Cehenneme ve Kadere” inanmadıklarını Cennet’in yeryüzünde kurulacağını ileri sürdüklerini de belirtmeliyiz.56Roma İmparatorluğu’nun Doğu bölümünü yöneten II. Teodosyüs (Theodosius) artık çarşıya pazara kadar düşen dini tartışmalara57 son vermek İznik Konsili’ni pekiştirmek ve siyasal ve dini birliği sağlamak amacıyla İstanbul’da bir Konsil topladı.58 150 kadar Doğu piskoposu, İznik Konsili’ndeki kararları teyit etti. Fazla olarak, Kutsal Ruh’un da, Baba ile Oğul’a tam eşit tarzda tanrılığa sahip olduğunu kararlaştırdı. Karar metninin çevirisi şöyleydi: “Dirilten ve Baba’dan çıkan Tanrı Kutsal Ruh’a da iman ederiz. Ona secde eder, Baba ve Oğul ile birlikte onu da tazim ederiz. O, peygamberlerde konuşan lisandır. Biz, mukaddes, evrensel (katolik), havari, kilisenin ve günahların affı için vaftizi kabul eder, ölülerin, dirilmesi ve ebedi hayatı bekleriz. Amin.” Bu kararla birlikte tevhid dini olan Nasranilik, teslis dini olan Hıristiyanlığa dönüştürülmüş oldu.Aslında Hıristiyan ilahiyatçıları da, “teslis” inancının sonradan ortaya çıktığını kabul ederler. Zaten Mevcut Hıristiyanlığın da kutsal saydığı Ahd-i Atik içindeki M. Tevrat ve diğer kitaplarda Teslis’e dair en küçük bir ima ya da işaret bile yoktur. Mevcut haliyle Ahd-i Atik, Teslis’i kesinlikle onaylamaz. Ahd-i Atik bir yana, havarilerin tebliğinde de “teslis” yer almaz. Bu durum da “Teslis”in “türedi bir inanış” olduğunun bir başka kanıtıdır. Örneğin Hıristiyan bir Arap din adamı olan el-Haddad şöyle der:“Havariler, ilk dönemde teslis (kutsal üçleme) ve tecessüd (incarnation, cisimleşme) doktrini tam şekliyle tebliğ etmiyorlardı. Aksine şirk diyarlarında tevhidi tebliğ ediyorlardı. Ama iman kökleştikten sonra müminlere sınırlı beşer aklının alabileceği ölçüde, Tanrı’nın mahiyetindeki zenginliğini açıkladılar.” Katolik Kilise’sinin resmi sayılır ansiklopedisinde (New Catholic Encyclopedia, 1967) de, Teslis maddesinde, üçleyici (üç kişide tek Tanrı) dogmasının açık olarak ancak ‘III. yüzyılın son çeyreğinde’ ortaya çıktığı vurgulanıyor.59431’de yapılan Efes, 451’de Kadıköy (Chalcedoine), 553’te yapılan II. Konstantinapolis Konsillerinde hem insanlık hem de tanrılık tabiatına sahip olduğu iddia edilen Hz. İsa’nın ikili doğasına ilişkin inançlar belirlendi.60 451’de toplanan Kadıköy Konsili’nde, Hazret-i İsa’nın tanrılığı iddiası genişletilerek pekiştirilmiş ve bugüne kadar gelen “Teslis” inanışı oluşturulmuştur.61 Bütün bunlar da gösteriyor ki teslis inancı, Hıristiyanlığın orijinalinde yoktu ve bu inanış sonradan Hıristiyan âmentüsüne dahil edilmiştir.Teslis inanışının doğuşu öyle görünüyor ki klasik Hıristiyan inancının Eski Yunan Felsefesi ile harmanlanması sonucu oluşmuştur.62 Bu harmanlanma süreci hakkında Batı felsefe tarihi kitaplarının, Hıristiyan felsefesi bölümlerinde ayrıntılı bilgi bulunabilir. 63 Bu bağlamda özellikle Platon’un felsefesi ile Yeni Platonculuğu hatırlamak gerek.64 Eski Yunan felsefesi ile Hıristiyanlık arasındaki bağın kurulmasında baş rol yine Pavlus’a ait görünüyor. “Pavlus’un Üç Dünyası”nda gösterildiği gibi olan Pavlus, zamanının Tarsuslusu olarak zaten hem Eski Yunan felsefesini hem Roma’nın pagan kültürünü teneffüs ettiği bir atmosferde doğmuştur. Ve gerçekten Pavlus, her ikisine de vakıftır. Bu vukufiyet bir de Pavlus’un Yahudi oluşu ile birleşince Hıristiyanlığı şekillendiren üçlü dünya ortaya çıkmaktadır.Her ne kadar Hazret-i İsa’nın dili, İbranice’nin bir diyalekti olan Aramice65 ise de İnciller ve diğer Hıristiyan kutsal metinleri Yunanca (Grekçe) yazılmıştır. Bunu Hıristiyan propagandistler de kabul eder.66 Bu nedenle Hıristiyan ilahiyatı, Yunan ve Latin dilleri dolayısıyla Yunan ve Hellenistik felsefeden oldukça etkilenmiştir. Yunan felsefesi daha eski bir geleneğe dayanır, Hint Avrupa kültürünün izlerini taşır. Hint-Avrupalıların 4000 yıl kadar önce Karadeniz ve Hazar etrafında yaşadıkları kabul edilir. Hinduizm ve Budizm ile Yunan felsefesi arasındaki ortak paydalar -örneğin panteizm hem adı geçen Doğu dinlerinde hem de Thales gibi Antikçağ Yunan filozoflarında vardır, reenkarnasyon inanışı hem Hinduizm’de hem de Pythagoras’ta vardır, karşıtların birliği ilkesi hem Taoizm’de (Yin-Yang) hem de Heraklitos’da vardır-bu kökenle açıklanabilir. Hint-Avrupalılar tanrılarının resim ve heykellerini yaparlardı. Hıristiyan kiliselerini süsleyen ikonlar bunun bir yansımasıdır. Buna karşılık Sami kültüründen etkilenen Ortodokslarda ve diğer Doğu Hıristiyanlarında, ikonlar daha az gelişmiştir.67Ayrıca konsillerin tümünün imparatorlarca toplanmasının ve onların iradeleri doğrultusunda kararlar çıkarmasının Mevcut Hıristiyanlığın bir açıdan da siyasal bir din karakterinde olduğunun da dikkati çekici olduğunu belirtmeden geçmek olmaz.Böylece konsiller sayesinde “Hıristiyan Öğretisi”nin genel çerçevesi ve ana hatları ortaya çıkmış oldu. İsa Mesih’in getirdiği dinin, Konsillerde beşerileştirildiği ve dönüştürüldüğü çok açık olarak görülmektedir. Hazret-i Kur’an bunu şöyle ifade eder: “(Yahudiler) hahamlarını, (Hıristiyanlar) rahiplerini Allah’tan ayrı rabler edindiler. Meryem Oğlu Mesih’i de öyle. Oysa kendilerine yalnız tek Tanrı olan Allah’a kulluk etmeleri emredilmiştir. O’ndan başka tanrı yoktur. O, onların ortak koştuğu şeylerden münezzehtir.” (Hazret-i Kur’an, Tevbe sûresi, 9/31)

Halbuki hıristiyan misyonerlerin amacı halkımızı hıristiyan yapmak, memleketimizi sömürgeci hıristiyan devletlere peşkeş çekmektir:


Halbuki hıristiyan misyonerlerin amacı halkımızı hıristiyan yapmak,
memleketimizi sömürgeci hıristiyan devletlere peşkeş çekmektir:
Misyoner faaliyetlerinin hangi boyuta geldiğini gösteren bir haber (1 Haziran 2004)

Resulullah Aleyhisselâm’ı karalamak için büyük tertipler hazırlayan bu küfür ehlini hoş görmek, Resulullah düşmanlarına “Hazret” demek, onlarla dost olmak Resulullah Aleyhisselâm’ı inkâr etmek demektir. Nitekim bu küfrü hoş görücüler hoşgörü toplantılarında Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ismini anmadıkları gibi, “Muhammedün Resulullah” demeyenlere rahmet ve merhamet nazarıyla bakılmasını telkin ederek küfre teşvik etmektedirler. (Yeni Şafak, 02.06.2004)


(9 Eylül 1999, Star)

20 Haziran 2004, A. Vakit


8 Haziran 2004, Ortadoğu

1 Mayıs 2004, D.B. Tercüman

2 Haziran 2004 tarihli Y. Şafak gazetesinin manşet haberi

31 Mayıs 2004, Ortadoğu

19 Ocak 2002, Hürriyet

ATO tarafından yayınlanan kitapçığın kapağı ve küffarın gerçek niyetini gösteren delillerin yer aldığı sayfalardan ikisi

Misyoner faaliyetlerinin hangi boyuta geldiğini gösteren 1 Haziran 2004 tarihli D. B. Tercüman Gazetesinin manşet haberinin devamı

18 Kasım 2003, Vatan

2 Ağustos 2012 Perşembe

KİLİSELER VE SKANDALLAR


    Vatikan milenyumla beraber en hareketli ve skandallı günlerine girdi.                 


Roma Katolik Kilisesi için 2000 yılı sadece yeni bir milenyumun değil, aynı zamanda kutsal bir yılın başlangıcı. 30 milyon hacının Roma'yı ziyaret etmesi beklenirken; Vatikan, Luigi Marinelli isimli bir monsenyörün yazdığı aşk, seks ve para skandallarının konu aldığı bir kitapla karışmış durumda... Ve tüm bunların yanında Papa John Paul II'in yerini kimin alacağı tartışılıyor.


Monsenyör Luigi Marinelli, uzun yıllar Vatikan'da hizmet verdikten sonra sakin bir emeklilik dönemine başlamak için sabırsızlanıyordu. Yaşlılar evinde ayinlere katılacak; gelen mektupları okuyup onları cevaplandıracak ve St. Peter Kilisesi'ne bakan evinin yanıbaşındaki arazisiyle ilgilenecekti. Ancak 72 yaşındaki emekli Monsenyör ‘‘Vatikan'da Rüzgar Gibi Geçti’’ isimli olay yaratan kitabının yayınlandığı günden beri büyük bir skandalın kahramanı oldu. Vatikan'ın sınırları içindeki güç oyunlarını, cinsel skandalları ve máli dalavereleri açıklayan kitap kilise çevresinde şok etkisi yarattı. Kitap ‘‘Bestseller’’ listelerini zorlarken, Vatikan, kitabı yasaklatmaya çalıştı. Ancak baskı başarısız olurken; kitap Roma'daki kitapçılarda tükendi ve yayıncılar yeni baskıları yayınlanmaya başladı bile.


PİŞMAN DEĞİLİM


Diğer taraftan, Monsenyor Marinelli, hıristiyan dünyasında ihanet vakalarını inceleyen Rota Romana Mahkemesi'ne sevkedildi ve papazlık ünvanının geri alınması tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Marinelli, şimdilerde yaptıklarından hiç pişmanlık duymadığını söylüyor ve kitabını savunuyor: ‘‘Bu kitap, Katolik Kilisesi aleyhine yazılmış bir eser değil. Kilise'ye duyulan sevginin bir göstergesi. Onların işleri düzeltmeleri, çürümüşlüğü ortadan kaldırmaları için bir fırsat, bir uyarı...’’


Kitabın ön kapağında parlak kırmızı harflerle yazılmış olan ibare, kitabın amacını açık açık ortaya koyuyor: ‘‘Kilise, papazlarının ihanetleri ve aldatmaları için İsa'dan bağışlanmayı istemeli, özellikle de dini basamakların en üstündeki yetkililer...’’


Kitap piyasaya ilk çıktığında, I Millenari takma daha doğrusu kısaltma adıyla yayımlanmıştı. Ancak söylentilere göre Marinelli, bu kitabı yazanlar arasında adını gizlemeyen tek kişi. Öyle ki, dedikodulara göre işe karışmış dört Vatikan papazı daha var ve bunlardan biri de Polonya asıllı. Her ne kadar bu papazların isimleri açıklanmasa da Vatikan'da onların kim olduğunun bilindiği söyleniyor.


SKANDAL YAZARI


Bazı kişiler Marinelli'yi dedikoduculukla, skandal yaratıcısı olmakla suçlarken o, kitapta anlatılanların hepsinin doğru olduğunu belirtiyor: ‘‘Dostlarımdan ve temas kurduğum bazı kişilerden yardım gördüm ve Vatikan'da çalışanlar genelde bu kitabı onaylıyorlar. Piskoposların ve kardinallerin yüzde sekseni, gerçek din adamları. Ama geri kalan yüzde yirminin gözlerini hırs bürümüş; onlar her şeyi yaparlar. İşte asıl problem bu. Cinsel ve máli ahlaksızlık da bundan kaynaklanıyor.’’


Vatikan'da ise hiç kimse kitap hakkında yorum yapmak istemiyor, buna da şaşmamak gerekiyor. Marinelli'nin kitabında yer alan suçlamalar yeterince uyarı niteliği taşıyor: Sınır tanımayan yükselme hırsı; kardinal ve piskopos seçiminde gizli metodların uygulanması; masonların Vatikan'da yüksek mevkilere getirilmeleri; Vatikan'da görevli papazları ve diğerlerini amirlerinden gelecek adaletsizliklere karşı koruyacak bir örgütün bulunmaması...


KİLİSEDE SEKS HİKAYELERİ


Katolik Kilisesi'nin dünyadaki merkezi Vatikan hakkında yazılmış bir kitapta seksten ve paradan söz edilen bölümlerin büyük ilgi görmesi kaçınılmaz. Ancak Marinelli ‘‘cinsel rezaletler sadece ana prensipleri gözler önüne sermek amacıyla açıklandı’’ diyor.


Papalığın izniyle, Vatikan'da çalışan bir Monsenyör'ün kızkardeşiyle evlenen genç papazın öyküsü de kitapta yer alan hikayelerden: Besbelli bu papaz, Vatikan'ın sırlarını bildiğini söyleyerek övünüyor olmalıydı. Bir gazetecinin bu olayı yazmaya hazırlandığı öğrenilince, papaz daha önemli bir görevle yurt dışına gönderilmişti. Ayrıca kitapta yazılanlara bakılırsa, Hindistan'dan gelen birçok papaz, Roma'daki bir manastırda kalırken sabahın karşı saatlerde, eşcinsel ilişkiyi konu alan porno filmler izliyorlardı.


Başka bir hikayede yaşlı bir Amerikalı papaz, Roma'daki yetkililere rüşvet vermiş ve piskopos olmayı başarmıştı. Piskopos 72 yaşında Amerika'da bir bölgenin yöneticisi olmuş ve kilisenin mallarını, banka kredilerine karşı ipotek ettirmişti. Öldüğü zaman da servetinin büyük bir bölümü, onun dalaverelerini bilen ve sürekli şantaj yapan gayrimeşru kızına kalmıştı. Bir başkası, bir arabada yarı çıplak bir halde başka bir adamla sevişirken polis tarafından yakalanmıştı.


Kitap, ayrıca bir sürü papaz ve psikopos hikayesinin yanı sıra katılanların yarı çıplak oldukları kara ayinlerden söz ediyor. Fakat aynı zamanda kitapta Vatikan'da sürüp giden iktidar oyunları da yer alıyor. Bir bölümde, Papa'nın sağlık durumunun elverişsizliğinden yararlanılarak yerine geçecek kişiyi seçmesinde ona baskı yapılması anlatılıyor.



Kitapta Vatikan'da sürüp giden iktidar oyunları da yer alıyor. Bir bölümde, Papa'nın sağlık durumunun elverişsizliğinden yararlanılarak yerine geçecek kişiyi seçmesinde ona baskı yapılması anlatılıyor.



MİLENYUMLA BERABER PATLAYAN SKANDAL



Kitap, geçtiğimiz yıl ortalarında Milano'da Kaos Yayınevi tarafından 7 bin nüsha olarak basılmış; yıl sonuna kadar kitapla ilgilenen olmamıştı. Aynı günlerde Marinelli'ye Vatikan'dan kitabın kopyalarını kiliseye teslim etmesi ve başka dillere tercüme edilmesini durdurması emredilince, olanlar oldu. Bir anda kitap yok satmaya başladı.


Marinelli'nin Kilise Mahkemesi tarafından ihanet suçuyla yargılanacağı açıklanınca olay iyice büyüdü. Davayı, ölmüş olan bir piskoposun yeğeni açacaktı. Yeğen, adı açıklanmayan akrabasının adına leke sürüldüğünü iddia ediyordu. Bundan sonra, Vatikan hiç kimsenin düşüncelerini açıklama özgürlüğüne kısıtlama getirilmediğini, ancak teşhir edildiklerini ileri süren kişilerin haklarını korumayı amaçladığını açıkladı.


Kitabın İspanya ve Almanya'da yayın hakkı satıldı. İngilizlerle görüşmeler sürüyor. Kaos Edizioni Yayınevi 100 bin baskı talebi aldı.


Bu kitaba karşı aşırı derecede hassasiyet gösterilmesinin milenyum hazırlıklarıyla ilişkili olduğu düşünülüyor. Çünkü Roma Katolik Kilisesi için 2000 yılı, sadece yeni bir milenyumun başlangıcı değil, aynı zamanda kutsal bir yılın başlangıcı. Bu dönemde 30 milyon hacının Roma'yı ziyaret etmesi bekleniyor. Papa, resmen Yahudilerin bağışlanması için çağrıda bulundu ve Vatikan'ın da engizisyon kurbanlarını affetmesi bekleniyor. Kilise, suçları bağışlamaya hazırlanırken, eleştirilere karşı da daha duyarlı olmaya başladı. Bu kitabın yayımlanması, Vatikan'ın itibarını sarsan bir dizi olayın sonuncusu.


Hiç kuşkusuz Vatikan, kutsal yıl kutlamalarına başlarken herşeyin unutulacağını umud ediyor. Ancak yayımcılar, kitabın devamın devamını yayınlamaktan söz etmeye şimdiden başladılar.



                                                        Papa adayları!



FrancIs ArInze


(67 yaşında)


Vatikan'da Konsül Başkanı olan Arinze, Nijerya doğumlu. Eğer seçilirse 15. yüzyıldan beri ilk siyah papa olacak. Kısırlaştırma ve kadın papazlara kesinlikle karşı.


Carlo MarIa MartInI


(72 yaşında)


Milano Başpiskoposu, Cizvit. Halen şimdiki Papa John Paul II ile benzerlikler taşıyor. Zaten onun da favorisi durumunda. Ama Papa olmak için çok yaşlı, fazla liberal bulunuyor.


ChrIstoph Schonborn


(54 yaşında)


Viyana Başpiskoposu. Kardinal olmak için oldukça, papa olmak için inanılmaz genç kabul ediliyor. Dominikan. Ancak liberallerle muhafazakarların tam ortasında duruyor...


MIloslav Vlk


(67 yaşında)


Prag Başpiskoposu. Vlk, komünist günlerin kahramanı ve yaş olarak ideal görülüyor. Ama üst üste iki Slav Papa, zor...




DIonIgI TettamanzI


(65 yaşında)


Cenova Başpiskoposu ve İtalyan piskoposlarının başkan yardımcısı. Yenilikçi bakışa açık olmasına rağmen geleneksel düşünceleriyle tanınıyor.


DarIo C. Hoyos


(70 yaşında)


Bir Kolombiyalı olarak Latin Amerikalı favori aday. Ancak politik tutumu uygun bulunsa da liberal teoloji karşısındaki aşırı muhafazakar tutumu kazanmak için onu fazla sağda bırakıyor.



CardInal Thomas WInnIng


(74 yaşında)


Glasgow Başpiskoposu. Tek şansı İngiliz adalarının tek aktif Kardinali olmasında. İskoçya ve İngiltere'de önemli bir figür ve akıcı İtalyanca'sı da bir avantaj kabul ediliyor.

               

       Vatikan'daki Kutsal Mahkeme'nin eşcinsel rahibi yargılayacak olması
                             Belçika'da tartışma yarattı
    BRÜKSEL - Rahiplerin rahibelere tecavüzü ve sübyancılık skandalıyla sarsılan Katolik Kilisesi'nin başı şimdi de eşcinsel bir papaz nedeniyle dertte.
Rudy Borremans adlı papaz, iki yıl önce eşcinsel olduğunu açıklayınca görevinden alınmıştı. Vatikan'ın Belçika temsilcisi Kardinal Danneels, Borremans'ın 'uslu durması ve sevgilisini terk etmesi' halinde kiliseden ihraç edilmeyeceğini açıklamıştı.
    Bu taleplere uymayan Borremans, Vatikan'daki Kutsal Mahkeme'ye verildi ve büyük bir ihtimalle mahkeme kararıyla kiliseden atılan ilk papaz olacak.
Kardinal Danneels, "Eşcinsellik unsuru ön plana çıkarılıyor, oysa bekâret, papazlar için şarttır. Borremans bunu ihlal etti. Papazların evlenmeleri veya bir kadınla yaşamaları yasaktır" dedi.
    Belçika basını ise şu soruyu soruyor: Yolsuzluk ve sübyancılıkla yargılanan diğer papazlara karşı neden aynı tavır izlenmiyor?
    Belçika'da kiliseden ayrılmış din adamlarını bir araya getiren 'Evli Katolik Papazlar Federasyonu'na göre papazların yarısı gizlice kadınlarla birlikte yaşıyor. Federasyona göre kilisenin tavrı yüzünden pek çok din adamı alkolik veya sübyancı hale geldi. (aa)

Vatikan'dan cinsel taciz temizliği

ABD'de Katolik papazların seks skandallarını örtbas etmekle suçlanan Boston Kardinali Bernard Francis Law, Vatikan'ın da baskısıyla görevinden istifa etti

ABD'de Katolik papazların ayyuka çıkan seks skandalları, bir kardinalin işini bitirdi. Katolik Kilisesi içinde seks skandallarını örtbas etmekle suçlanan Boston Kardinali Bernard Francis Law, istifa etti. Papa 2. Jean Paul ile Vatikan'da görüştükten sonra istifa eden Kardinal Law, herkesten özür diledi. Yazılı açıklama yapan Law, 'Eksikliğimden ve hatalarımdan acı çeken herkesten özür ve af diliyorum. istifam, umarım kiliseye yardımcı olur' dedi.

Tepkiler ayyuka çıkmıştı

Law, kendisine bağlı Katolik papazların çocuklara yönelik cinsel tacizlerinin üzerine gitmediği ve tacizlerin basına açıklanmasında ayak sürüdüğü için eleştiriliyordu.

Çocukluklarında papazlar tarafından taciz edilen kişilerin birleşerek seslerini yükseltmeleriyle su yüzüne çıkan skandal, bir grup papazın da isyanına yol açtı. Ortak açıklama yapan papazlar, suçluların üzerine gidilmesini isterken, Kardinal Law'a da istifa çağrısında bulunmuştu. Bernard Francis Law'un

istifası Boston gazetelerinin manşetlerini doldurdu.

19 piskopos istifa etti

Vatikan içinde çocuklara yönelik cinsel tacizler yüzünden, ilk kez iki yıl önce, doğrudan skandala bulaşan Viyana Başpiskoposu istifa etmişti. Kilise içinde bu skandal yüzünden istifa etmek zorunda kalan en yüksek düzeyli yetkili olan Law ile birlikte, 1990'dan bu yana seks skandalları nedeniyle 19 Katolik piskopos istifa etmiş oldu. Vatikan, geçen aylarda çocuklara cinsel tacizler nedeniyle Amerikalı kardinalleri Roma'ya çağırarak toplantılar yapmış ve bu skandalların önlenmesini, buna bulaşan din adamlarının kiliseden uzaklaştırılmasını istemişti. Basında çıkan haberlerde ise ABD'deki Katolik din adamları arasında eşcinsellik, çocuklara cinsel taciz, rahip ve rahibeler arasında cinsel ilişki gibi olayların arttığı belirtilmişti.

VENEDIK' TE "DIN SAVASI".....

Hristiyan Avrupa' yi Koruyalim"... Berlusconi' nin gazetesi "Il Giornale" de gecenlerde (29 Agustos) cikan bir basyazinin basligi bu. Hristiyan Avrupa' yi "Islam istilasindan" korumayi oneren yazi, bu amacla bir "komite" kuruldugunu ilan ediyor. Ilk toplantisini; 7 Ekim de "Inebahti" savasinin 431. yildonumunde yapacak olan "komite", okurlari 2000' lerin yeni Hacli mucadelesine davet ediyor.

            Turkiye' nin yakindan tanidigi Bernard Lewis de, 11 Eylul yildonumu adina "Corriere della Sera" (1 Eylul) gazetesine verdigi bir soyleside, Islam dunyasindaki hincin; bati emperyalizmi ve somurgecilikten degil, II. Viyana Kusatmasindan kaynaklandigini soyluyor. "Yenilgiyi kabullenmeyen Islam" o gun bugun 1683' un rovans arzusuyla yanip tutusuyormus... Lewis' e gore...

            1571 ve 1683... "uygarlik catismasinin" simgesi ve ozeti olarak verilen tarihler bunlar... "Uygarlik catismasi" Italya' da artik bir sav degil. Gunluk gercek. TV haberleri, gazete yorumlari, Musluman gocmenlere alinan tavir....her vesilede su yuzune cikiyor. Vatikan propagandasi ve dezenformasyonu buna canak tutuyor. 

KATOLIK LAGER FILMI...  

            "Magdalene Sisters" (Magdalena Rahibeleri) filmini "skandal" yapan iste bu ortam. Ve bu zamanlama. Uc- bes yil once kilisenin buyuk olasilikla "gormezden gelecegi" film, Venedik festivali ile birlikte gosterime girdigi anda "skandal" oldu.

         Berlusconi' nin "Bati uygarligi Islam' dan ustundur" sozleriyle altini cizdigi bu "Orta Cag isterisine", simdi Peter Mullan adinda (katolik) bir Iskoc yonetmen Venedik' ten "Hayir" diyor: "Bagnazlik ve fanatizm soz konusu oldugunda hicbir uygarlik, digerine yeg degildir. Cuvaldizi hem, once kendimize batiralim!"

            Ken Loach' un yonettigi "Benim Adim Joe" adli film ile ('98) Cannes da "en iyi aktor" odulunu alan Mullan, kamera arkasindaki bu ilk girisiminde kiliseye sahiden "koca bir cuvaldiz" batiriyor. "Magdalena Rahibeleri" inde Katolik Kilisesinin kurbani dort kadinin oykusunu anlatiyor Mullan: Bernadette, Rose, Crispina, Margaret....

            Bernadette kaldigi yetimhanede "tehdit" olarak gorulen bir guzellige sahip. Rose' un evlilik disi cocugu oluyor. Crispina hafif "geri". Margaret ise bir dost dugununde tecavuze ugruyor. Film Margaret' in oykusuyle basliyor.  

"ARTIST RAHIBE"  

            "Magdalena Rahibeleri"  Irlanda' da ayni isimle anilan bir dizi manastir isletiyorlar. Magdalena Incil' de "nedamet getiren" bir fahisenin adi. "Incil" e gonderme yapan manastir "kotu yola dusen, aykiri, damgali" kadinlara Katolik Irlanda karanliginda bir "cati" sagliyor. "Cati" derken tabii "Mor Cati" anlasilmasin.

            Toplumca dislanan, evden atilan kizlari insafsizca karin tokluguna  "camasirhanede" calistiriyor rahibeler. Nazi yontemleriyle her sabah apar topar yataktan atilan kizlar gunde "on saat camasir yikiyor" ve -mustehzi bir sembolizmle- boylece alinlarindaki "lekeyi" temizlemeye mahkum ediliyorlar. Karsiliginda bes kurus almadan...

            Profosyonel camasirhane hizmeti veren manastirin geliri "kilise"  ve "rahibelere" kaliyor. Tutsaklar, "dua", "kuru ekmek" ve bir tas "corbayla" acliklarini bastirmaya calisirken, rahibeler karsilarinda ziyafet cekiyor.

Kizlari soyup sapik yarismalar yapiyorlar (kimin gogsu buyuk, kiminki kucuk vs..)...Saclarini kaziyorlar. Papazlar, canlari cektiginde, "cinsel anlamda" bu kader mahkumlarindan yararlaniyor.

            "Magdalena manastirlarina" kapatilan kizlar bir daha disari cikamiyor, disariyla irtibat kuramiyor, aralarinda -birbirleriyle bile- konusamiyor. Auschwitz gibi tipki. Ustelik gecmis yuzyillarda degil 1964 Irlanda' sinda geciyor bunlar. Film, "dokumanter" nitelik tasiyor. 

            Basrahibe rolundeki Phyllis McMahon eskiden rahibeymis. Bir yil gorev almis bu manastirlarda. "Tanri" adina yapilan bu zulum, sadizm ve iskenceyi gorunce kacmis. 1996' ya dek acik kalan manastirlar ustelik "sivil toplumun baskaldirisiyla" falan da degil, camasir makinesinin  yayginlasmasiyla kapatilmis. Toplam 30 bin kadin tutsak kalmis "Magdalena Rahibelerinin" elinde. Hayatta kalanlar simdi "ozur" bekliyor  "kilise" den.

            Venedik Festivali ile ayni anda sinemalarda gosterime giren film icin Mullan "Amacim Katolik Kilisesinin hatalarini sergilemek. Katolikler de Taleban olabilir" diyor. Vatikan sokta.

            Festival izleyicileri ve elestirmenler arasinda buyuk begeni toplayan filme gelince...Vatikan' a ragmen "Altin Arslan" odulune sahip cikip cikmayacagi merak konusu. 



Papaz kız kaçırdı

     ROMA - Rahiplerin evliliğine kesinkes karşı çıkan Katolik Kilisesi’nde yine skandal yaşandı. Sicilya’nın Caltanissetta kentindeki katedralde görev yapan papaz, kilise korosundaki 23 yaşındaki bir kızla birlikte kaçtı. Caltanissetta sakinleri olayı katedraldeki yasak ilişkinin söylentileri doğrulayıcı bir gelişme olarak yorumladı. Katedralde görev yapan 33 yaşındaki papazın, kızla kaçmadan önce, ailesinin evine uğrayarak, evdeki yaklaşık 23 bin dolar nakit parayı da çaldığı bildirildi. Papazla kaçan 23 yaşındaki kızın, üniversite öğrencisi olduğu açıklandı.

KATOLİK KİLİSESİ İFLAS MI EDİYOR?


       Merak ettiğim konuları sıralamaya devam ediyorum. Konumuz Katolik Kilisesi ve en başta Amerika’yı sarsan sübyancılık krizi.
       Washington’a üç yıl önce yerleştim. Vatikan’ın Massachusetts Avenue üzerindeki temsilciliğinin yakınlarında üç yıldır aynı adamcağızı görürüm. Elinde, “Katolik Kilisesi, sübyancı merkezi”, “Erkek çocuklarına tecavüzü müessese haline getiren Katolik Kilisesi’ne dur diyecek yok mu?” şeklinde pankartlarla dolaşır. Sıkıntı yaratmayan konularda ifade özgürlüğü olduğu için de, bu adama müdahale edilmez.
       Konu şu: Skandal artık bu yıl patlak verdi. Boston’dan New York’a, Los Angeles’e kadar birçok Katolik Kilisesi’nde geçtiğimiz 20-30 yılı da kapsayacak şekilde yüzlerce pedofili, yani sübyancılık ihbarı var. Yüzlerce rahip hakkında, çoğunlukla erkek çocuklarına tecavüz ettikleri iddiasıyla soruşturma açıldı. Bazıları mahkum olmaya başladı bile.
       Washington’daki protestocuya soracak olursanız, sübyancılık, Katolik Kilisesi’nde istisna değil, kural. Bu teoriye göre, bu kiliselere küçük yaşta giren erkek çocukları, önce tecavüze uğrayarak sistemin içine yerleşiyor, yaşları ilerleyip rütbeleri yükselince de artık kendilerine yapılanı başka çocuklara yapmaya başlıyor. Kilise, tabii, bu iddiaları reddediyor. Ancak Amerika’da bazı Katolik çevrelerinden artık reform çağrıları geliyor.
       Sorun acaba, Katolik mezhebinde din adamlarına cinselliğin ve dolayısıyla karşı cinsle ilişkinin yasak olmasından mı kaynaklanıyor? Tabiat, Katolik Kilisesi’nden intikam mı alıyor? Benim merak ettiğim de şu: En azından Katolik Kilisesi iflas mı ediyor?

Jim Clinging

1968 yılında îslamı seçen Amerikalı eczacı Jim Clinging, "insanlığın huzura, mutluluğa ve barışa kavuşabilmesi için, Müslümanlığın bütün dünyaya yayılması gerektiğini" söylüyor.
Onun Müslüman oluşunun hikayesi de diğerleri gibi. Şöyle anlatıyor:
"Annem ve babam Allah'ın varlığına inanmaz, inananlarla da alay ederlerdi. Onlara göre Allah kavramı, peygamberler ve dinler, insanlar tarafından uydurulmuştu. Böyle uydurma şeylere inanmak saçmalıktı. Kaliforniya'da oturuyorduk. Arkadaşlarım her pazar sabahı aileleriyle birlikte klliseye giderlerdi. Ben arkalarından bakar kalırdım.
"Liseyi bitirdikten sonra eczacılık eğitimi yapmaya başladım. Kimya dersleri özellikle dikkatimi çekiyordu. Teknolojinin, ancak 1500 derece ısıda üretebildiği amonyak, insan vücudu tarafından 37 derecelik vücut ısısında meydana getiriliyordu. İlim bunu açıklayamıyordu. Tahsilim sırasında böyle örneklerle çok karşılaştım. Bu, hiç aksamayan düzenin bir kurucusu mutlaka vardı. Allah'ın varlığım içimde hissediyor. saygı duyuyordum.
"Yine de boşluk içindeydim. Allah'ı daha iyi tanımalıydım. Bu duygularımı aynı odayı paylaştığımız arkadaşım Robert Hurrycut'a açtım. Robert üç yıl önce Müslüman olmuştu. îkimiz saatlerce konuştuk.
"Bana İngilizce yazılmış bir Kur'an meali verdi. 'Al bunu oku, senin için her şey değişecek' dedi. Bir de İncil alıp ikisini de okumaya başladım. Gayem her iki dini karşılaştırmaktı. Kendime bir din arıyordum. Dinim hurafelere dayanmamalı, akılcı olmalıydı.
"önce İncil'i, ardından da Kur'an-ı Kerimi okudum. Aradaki fark açık olarak ortadaydı. Kur'an'ı elimden bir daha bırakamadım. Yıllarca dinsiz olarak yaşamış, içimdeki boşluktan dolayı bunalıma girmiştim.
"Sonunda ölüm olan bir hayatın benim için hiçbir önemi yoktu. Şahsiyetimde bölünmeler ortaya çıktı. İntihar etmeyi bile düşünmüştüm. Ama, Kur'an'ı okudukça hayatım bir mana, bir değer kazanmaya başladı. Dünya geçiciydi. Ama ölümden sonra yeniden dirilmek. Allah huzurunda hesap vermek vardı...
"Müslüman oldum. Artık benim de bir dinim, sığınacak, şükran duyacak bir Allah'ım vardı. Çocuklugumdan beri yokluğunu hissettiğim, özlemini çektiğim Yaradan'ıma kavuştum."

Hiristiyanlara Cevap!

Goruyoruz ki misyonerler son zamanlarda mantar gibi tureyerek hacli ordularina asker aramaktalar. Insanlari para, makam, yurtdisinda egitim gibi maddi cikarlar ile kandiriyorlar ve muslumanlari sozde "baris dinine" cagiriyorlar. Bunlar son zamanlarda internete de dadandilar ve insanlari kandirmaya calisiyorlar. Nedense genelde kendi dinleri hakkinda hemen hemen hic bilgi vermezken sitelerinin ana konusu Islam`a camur atmak. Saniyorlar ki onlar Islam`a camur atinca Muslumanlar hemen hiristiyanligi sececekler. Aksine her yil milyonlarca insan o ortacag dininden cikip cagimizin ilerisinde olan Islam`a sariliyorlar. Propogandalari ise yaramayan papazlar da iyice cildirip para, makam gibi vaatlerle muslumanlari kendi taraflarina cekmeye calisiyorlar.
    Unutulmamasi gereken bir sey var, o da Islam Dunya`da en hizli buyuyen din. Nedeni ise her yil milyonlarca insanin Islam`i secerek mutluluga ermesidir. Islam`i secenlerin cogu da hiristiyanliktan kopup geliyorlar subhanallah. Bu kafir sitelerin adreslerini vermeye niyetim yok, eger verirsem reklamlarini yapmis olurum ve belki kazara 1-2 muslumani kandirip kendi taraflarina (cehennem cukurlarina) cekebilirler.
    Hiristiyanlarin sitelerinde genelde hep ayni laflar gecer ve Islam`a karsi hep ayni iftiralar atilir. Simdi burada bunlari maddeleyerek cevaplayacagiz.
    1-) Diyorlar ki, Hz Muhammed(SAV) sara hastasiymis ve o yuzden belli araliklarla titreyip duruyormus sonra da yere yikiliyormus.
    2-) Diyorlar ki, Hz Muhammed(SAV) Islam`i putperestlerden ve diger dinlerden esinlenerek kendi uydurmus. Dediklerine gore Hz Muhammed (SAV) her sene hacca gelen arap putperestleri gormus ve hacci da onlardan gormus ve ogrenmis. Dediklerine gore putperest araplarin yaptigi hac, muslumanlarin yaptigi hacca benziyormus.
    3-) Diyorlar ki, Hz Muhammed(SAV) Kuran`daki bazi ayetleri Incil ve Tevattan calmis.
    4-) Diyorlar ki Hz Muhammed`in dini cagrisina ailesinden (bile) kimse katilmamis, sadece koleler katilmis.
    5-) Diyorlar ki, Islam`in ilk yillarinda Hz Muhammed(SAV) putperestlerden korkup onlarin putlarina dua etmis. Boylece onlarin sempatisini kazanmaya calismis.
    6-) Diyorlar ki, Kuran`in bazi ayetleri seytan tarafindan yazilmis ve bu ayetlerde putlar ovuluyormus.
    7-) Diyorlar ki, Hz Muhammed Taif`e gittiginde anlattiklarinin sacma (!) oldugunu anlayan Taif halki ona inanmamis ve Hz Muhammed(SAV) Taif`de basarisiz olmus.
    8-) Diyorlar ki, Hz Muhammed Bedir`e putperestlerin mallarini yagmalamaya ve onlari oldurmeye gitmis.
    9-) Diyorlar ki, Hz Muhammed Bedir`de savasi kazaninca Arap yarimadasindaki yagmacilar da ona katilmislar boylece ilerki savaslarda yagmalardan(!) nasiplerini alacaklarini dusunmusler.
    10-) Diyorlar ki, Hz Muhammed en basta Yahudiler`i kandirmak icin Islam`i Yahudilige benzer bir din halinde olusturmus(!) sonra Yahudiler Islam`i benimsemeyince onlara karsi soykirim yapmis.
    11-) Diyorlar ki Hz Muhammed zafer vaadettigi halde Uhudda kaybetmis.
    12-) Diyorlar ki Hz Muhammed 10 yillik hudeybiye antlasmasini bozup Mekke`ye saldirmis.
    13-) Diyorlar ki, Hz Muhammed kendisiyle kisisel kan davasi olan kisileri Mekke`yi fethettikten sonra oldurtmus.
    14-) Diyorlar ki, Hz Muhammed Yahudiler`i yagmalayarak cok zenginlesmis ve bolluk icinde yasamis.
    15-) Diyorlar ki Hz Muhammed`in 20-30 tane esi varmis ve Kuran`da 4 tanesinden fazlasina izin verilmediginden Hz Muhammed gunahkarmis.
    16-) Diyorlar ki, Hz Muhammed olecegini onceden tahmin edememis ve bununla ilgili hicbir aciklama yapmamis, kendisinden sonra devleti kimin yonetecegini bile aciklamamis. Dediklerine gore olümü o kadar ani olmuştu ki, işlerini bir araya toplamaya zamanı olmamıştı.
    Simdi bu sacma sapan zirvalara cevap verme vakti geldi.
    1-) Hz Muhammed(SAV)`e ne zaman vahiy gelse vahyin etkisiyle titrer, bir sure kendinden gecer sonra kendine geldiginde de gelen vahiyi insanlara aciklardi. Eger dedikleri gibi sara hastasiysa o zaman nasil oluyor da her sara nobetinden sonra Dunya`nin en harika sozleriyle ve zamaninin 1500 yil otesindeki bilimsel gerceklerle geliyordu? Kuran sara nobetleriyle mi olusmustu?!?! Bu tamamen asilsiz ve kanitsiz bir iftiradir. Zaten insan mantigi da bunu anlamaya yeter. Yetmeyenlere de Allah`tan akil diliyoruz.
    2-) Kabe ve hac Islam`dan once de vardi. Hatta Hz Ibrahim zamaninda da vardi. Aradan yillar gecti ve Araplar Hz Ibrahim`in dinini terk ederek putperestlige donduler ama yine de bir cok yerde Hz Ibrahim`in dininin izlerini tasiyorlardi. Mesela ayni Hz Ibrahim`in getirdigi gibi haccediyorlardi ve kurban kesiyorlardi. Hz Ibrahim`in getirdigi dinin devami olan Islam`da da bu tur ibadetlerin olmasi normaldir. Bunlar putperestlikten alinti degildir, putperestlikteki bu tur seyler eski peygamberlerden alintidir. Tarih bilgisi olmayanlara duyurulur!
    3-) Incil`i de Allah gonderdi, Tevrat`i da Allah gonderdi, Kuran`i da Allah gonderdi. Incil ve Tevrat bir sure sonra degistirildi. (incil halen degistirilmektedir. Her yil yeni seyler ekleniyor) Incil ve Tevratin buyuk bir kismi zaman icerisinde degistirilmisti ama kucuk bir kismi olsa da orjinalligini koruyordu. Allah Incil`de Hz Musa`nin hikayesini nasil anlatmissa sonra yolladigi Kuran`da da oyle anlatmistir. Buna calinti mi denir? Kuran Incil`den calinti ise incil de Tevrattan calinti degil midir? O zaman incili ve hiristiyanligi da sara hastaligi olan papazlar uydurmustur!
    4-) Hz Muhammed`e ailesinden inananlar da vardi inanmayanlar da vardi. Amcalari Hz Abbas, Hz Hamza, yegeni Hz Ali, esi Hz Hatice ve ailesinden daha bir cok kisi kendisine inanmistir. Ailesinden kendisine kimsenin inanmadigi iddiasi iftiradan baska bir sey degildir.
    5-) Hz Muhammed hayatinin hicbir gunu putlara ibadet etmemistir. Islam`in ilk yillarinda kabede namaz kilmaktaydi ve o sirada kabe putlarla doluydu. Bazi ahmaklar da onun putlara ibadet ettigini dusunuyordu. Onlar anlamiyorsa biz ne yapalim...
    6-) Kuran`da hangi ayette putlar ovulmektedir? Hiristiyanlar kuranin 53. suresindeki 18. ayetten baslayan bolumu gosterirler. Orada Allah putlari asagilamaktadir ama beyni olmayan bazi insanlar orada putlarin ovuldugunu sanmistir ve bunu Islam`a camur atmada kullanmislardir. Sozde Hz Muhammed putperestlerden korkunca bu ayetleri eklemis.(!)
    7-) Hz Muhammed Taif`e gitmisti ve Islam`i yaymak istiyordu. O sirada Islam`in yayilmasini istemeyen Mekke`li musrikler adamlarini yollayip Taif halkini kandirmislardi. Taif halkina Hz Muhammed`in bir deli oldugunu soylemislerdi. Taif halki Hz Muhammedi dinlemedi bile. Yillar sonra ikinci gidisinde Taif`in tamamina yakini musluman olarak kendisinden ozur dileyecekti!
    8-) Hz Muhammed(SAV) ve yanindakiler Medine`ye goc edince Mekke`deki musrikler onlarin Mekke`de biraktigi mallari yagmalamaya, evlerine ve dukkanlarina el koymaya baslamisti. Hz Muhammed ve muslumanlar da kendilerinden yagmalanan mallari geri alabilmek icin Mekke`lilerin kervanlarina saldirip kendi mallarini kurtarabildikleri kadar kurtarmislardi.
    9-) Hz Muhammed`in etrafindaki muslumanlar Dunya`nin gelmis gecmis en hayirli insanlaridir. Onlar Hz Muhammed`in yaninda gerektigi zaman kendilerini siper ederek canlarini vermislerdi, gerektigi zaman da gunlerce ac kalarak izdirap cekmislerdi. Kendilerine uygulanan baskilara da boyun egmiyorlardi. O siralarda Mekke`nin 10 bin kislik askeri gucu vardi ve Hz Muhammed`in emrindeki savasabilecek musluman sayisi 300`u gecmiyordu. Bedir savasina Mekke`liler 1000`e yakin askerle gitmislerdi. Peki sizin niyetiniz yagmalamak ve buyuk ordularin yaninda basari kazanmak olsa 10.000 kisilik ordudan cikip 300 kisilik orduya katilir misiniz? Bu haclilarin zekasi bu kadar calisir iste.
    10-) Islam`daki bir cok unsurun Yahudilige benzemesinin sebebi iki dinin de AYNI KAYNAKTAN yani Allah`tan gelmesidir. Hz Muhammed`in cagrisina Yahudiler katilmadi diyen ahmaklara da bir sorum olacak. O zaman muslumanlar nasil Medine`ye goc ettiler? Medine o sirada Yahudiler`in sehriydi ve Yahudilerin izni olmadan o sehre girmek imkansizdi. Durun ben cevaplayayim. O sirada Medine`deki Yahudilerin hemen hemen yarisi musluman oluyordu ve kendilerine ensar deniyordu. Ilerde de medine`nin tamamina yakini musluman olacakti.
    11-) Hz Muhammed Uhud savasindan once hicbir sekilde zafer vaadetmedi. Isin ilginc tarafi Hz Muhammed once Medine`de kalip savunma savasi yapmak istedi ama o sirada gencler hucum savasi yapmak istiyorlardi. Bu kez yeniden taktik degistiren Allah`in Resulu, Uhud daginin eteklerine okcular diziyordu. Iki durumda da muslumanlar kazanabilirdi. Zaten muslumanlar savasi kazanmak uzereyken okcularin yerlerini terk etmeleri yuzunden savas kaybetildi. Peki okcular yerlerini terk etmemis ve muslumanlar o savasi kazanmis olsaydi bu kez ne camur atacakti hacli zihniyeti Islam`a?!?!? Bir sey daha var. Hz Muhammed Uhud savasindan sonra 70 kadar muslumanla yola cikmis putperestlerin pesine dusmustu. Sonucta geri cekilen putperestler, son atagi yapan da muslumanlar olmustu. Bu nasil savas kaybetmedir anlamadim? Savas sadece pratikte kaybedildi ama bu savastan sonra Islam`in buyume hizi 10 kat artmisti ve muslumanlara bir cok yarar getirmisti.
    12-) Tarih bilgisi olmayan zavalli haclilara yine tarih dersi verme vakti geldi sanirim. O antlasma Mekke`li musriklerin bir musluman kabileye saldirmasiyla bozulmustu. Hz Muhammed buna karsi atakla cevap vererek Mekke`ye yurumustu. Zaten haksiz oldugunu bilen Mekke`liler de hic savasmadan Mekke`yi teslim etmislerdi. O sirada Hz Muhammed(SAV)`in ordusu 10.000 kisiydi ve bu Mekke`li musriklerin sayisina esitti. Yani Mekke`liler isteselerdi karsi koyabilirlerdi ama onlar Mekke`yi Hz Muhammed`e teslim etmekten seref duyuyorlardi.
    13-) Bir ornek verebilir misiniz? Hz Muhammed`in kiminle kisisel kan davasi varmis? Hz Muhammed(SAV) Mekke`yi fethedince ilk isi kan davasini kaldirmak olmustu. Eger kan davasi olanlari oldurseydi, 15-20 yil once kendisine zulum edenleri oldurmez miydi? Halbuki onlarin cogu Mekke`nin fethinden sonra Hz Muhammed`in kendilerine olan insancil davranisindan sonra Islam`i secmisti.
    14-) Hz Muhammed oldugunde gerisinde hicbir servet yoktu. Hayatinin yarisi aclikla gecmisti ve hicbir zaman servet sahibi olmamisti. (Hz Hatice ile evliligi disinda) Hz Muhammed`in emrinde binlerce insan vardi ve isteseydi kendisine en buyuk saraylari yaptirirdi ama o tek katli derme catma bir evde oldu. Hz Muhammed`in serveti var diyenler once aciklasinlar bakalim neymis bu servet?
    15-) Hz Muhammed`in ayni anda 4`ten fazla esi olmamistir. Hayati boyunca da toplam 11 kez evlenmistir. O anda Arabistan sartlarinda bir erkek onlarca kadinla evlenebilirken Islam bu sayiyi 4`e indirmistir.
    16-) Bu da oldukca sacma bir iddia. Hz Muhammed olmeden kisa bir sure once veda haccini yapmisti ve veda hutbesini okumustu. Bundan sonra kendisine devletin basina kimin gecmesini istedigini sormuslardi ve o da bunu muslumanlara biraktigini soylemisti. Hz Muhammed olmeden haftalar onceden camiye Hz Ebu Bekir`i imam tayin etmisti ve o gunler olecegini biliyordu. Olumu kesinlikle ani gelmemistir. Zaten kuran`in son ayetleri de "bugun sizin dininizi tamamladim" denmektedir. Bu ayet indikten sonra birakin Hz Muhammed`i, sahabe bile artik onun gorevinin bittigini ve olumun artik yaklastigini anlamisti. Tabi beyinsizler anlamiyorsa bu onlarin sorunu.

    Bu hacli zihniyeti yillardir Islam`a karsi her turlu yalan ve iftira kampanyalarini surdurdu. Simdi Islam`a iftira atarak kendi dinini yucelttigini sanan bu bolucu misyonerlerin internet sitesini isteyen olursa chechenjihad@hotmail.com adresine e-mail atsin, burada siteyi aciklamiyorum ama e-mailden aciklamaktan cekinmeyecegim.
    Simdi de hacli zihniyetine birkac sorum olacak....
    1-) Dininizin reklamini yaparken nicin Islam`i karaliyorsunuz. Sadece kendi dininizi anlatarak (muslumanlarin yaptigi gibi) taraftar toplayamayacaginizi anladiginiz icin mi?
    2-) Neden Yahudilige tek kelime bile edemiyorsunuz? Yoksa gercekten hiristiyanlik Yahudilerin kontrolunde bir din midir?
    3-) Islam`in dusmani olan her inanci desteklemenizin sebebi nedir? Hz Muhammed`in hayatini anlatan kaynaklarinizda resmen muslumanlara yillarca zulmeden putperestleri bile ovuyorsunuz. Sizin tanri inanciniz bu kadar zayif mi yoksa?
    4-) Bir yerde tek tanriya inaniyoruz diyorsunuz, baska yerde Isa Allah`in oglu diyorsunuz? Karar verin artik. Siz tek tanriya mi yoksa 3 tanriya mi inaniyorsunuz?
    5-) Bir tanriyi tanri yapan 3 ozellik vardir. 1-)Yaraticilik 2-) Olumsuzluk 3-) Sonsuz guc. Hz Isa bunlarin hangisine sahip? Sizce bir tanri oldurulebilir mi?
    6-) Neden tek bir kitabiniz bile yok? Nicin 4 kitabiniz var? Tanri size birbirinden farkli 4 kitap yollayip "istediginizi secin" mi dedi?
    7-) Her yerde Islam`in savas ve vahset dini, Hiristiyanligin ise baris dini oldugunu soyluyorsunuz. Peki yuzyillarca suren Hacli katliamlarini nasi aciklayacaksiniz? Bugun hiristiyanlarin bir grubu petrol icin bir ulkeyi isgal ederken hiristiyanligin lideri Papa bile buna vahset diyor bu mu sizin barisciliginiz? Sizin barisciliginiz coluk cocugun uzerine yuzlerce fuze yagdirmak mi, yoksa anadoluyu isgal edip muslumanlari kilictan gecirmek mi? (defalarca hacli ordulariyla denediniz ama Allah izin vermedi size!)
    8-) Hz Isa`nin babasi olmadigi icin onun Allah`in oglu oldugunu iddia ediyorsunuz. Hz Adem`in de babasi yoktu, o da mi Allah`in oglu? Eger o da Allah`in ogluysa (ki Hz Isa Allah`in ogluysa Hz Adem de en az onun kadar Allah`in oglu) bu durumda dunyadaki tum insanlar Allah`in cocuklari oluyor. Bu durumda Hz Isa`nin bir ozelligi kalmiyor!
    9-) Protestanlar Katoliklere, Katolikler de Protestanlara kafir diyorlar. Bu nasil istir? Hangisi gercek inanc? Daha kendi icinde belli bir inanci olmayan din mi kurtaracak bizi? Hadi diyelim ki hiristiyan olduk, o zaman hangisini sececegiz?
    10-) Islam dinindeki Allah`i acimasiz olmakla sucluyorsunuz ve kendi tanrinizin sevgi dolu oldugunu soyluyorsunuz. Hiristiyanlikta Nuh tufaninin olusumu nasildir o zaman? Sevgi dolu tanriniz sevgi dolu yagmur ile mi oldurdu insanlari? Inandiginiz tanri o kadar sevgi dolu ise o zaman nicin Hz Adem`in binlerce yil isledigi bir kusurdan tum insanligi sorumlu tutuyor? Bu mu sizin sevgi anlayisiniz?
    11-) Hz Isa`ya gonderilen orjinal incil su an nerededir?
    12-) Hz Muhammed`in cagrisina kulak verip musluman olan o zamanin Habesistan Krali ile ilgili ne soyleyeceksiniz? Habesistan krali Necasi o zaman: "Iste yillardir bekledigimiz peygamber geldi" demisti ve Islam`i yanindaki tum papazlarla beraber kabul etmisti. Habeistan krali hiristiyan degil miydi?
    13-) Hadi muslumanlara dusmanliginiz var anladik, ama hacli seferlerinde ortodoks hiristiyanlari niye katlettiniz? Onlara ne kininiz vardi?
    14-) Barnabas incilini nicin imha etmek istiyorsunuz? Yazilan yuzlerce incil cesidi icinde digerlerine gore daha mantikli gozukmesi sizi rahatsiz mi ediyor? Yoksa bazi yalanlarinizin ortaya cikmasi mi sizi panige sevketti.
    15-) Dininiz o kadar guzel bir din ise neden promosyonlara gidiyorsunuz? Neden ailelere hiristiyan olurlarsa para yardimi yapacaginiz vaadinde bulunuyorsunuz? Insanlari rahat birakin, mantiklarina uyuyorsa kabul etsinler dininizi, yoksa rusvet vermeden dininize kimsenin katilmayacagini sonunda anladiniz mi?
    16-) Engizisyonlar da hiristiyanligin hosgoru ve barisina ornek olarak verilebilir mi?
    17-) Incil belli araliklarla surekli yenilenmektedir. Incilin en son yenilenmesi ve icindeki hatalarin duzeltilmesi de 1900`lere rastlar. Peki bu yeni incillerdeki bazi ayetlerin Kuran`dan calinti olmadigi ne malum? (hani diyorsunuz ya Kuran`daki bazi ayetler incilden calintiymis....)
    18-) Alkol tum dinlerde yasaklanmisken sizin saraba kutsal icecek demenizin sebebi Incil`i yazdiginiz zaman sarhos olmaniz mi yoksa arkasinda baska sebepler mi var?
    19-) Incildeki "Matta: 10/34: “Yeryüzüne selamet getirmeye geldim, sanmayin; ben selamet degil, kilic getirmeye geldim...” Ayetini aciklar misiniz?
    20-) Bir ayette Hz Isa`nin uzerinde uzum bulamadigi icin bir agaci lanetlediginden bahsediyor. Bunun ne kadar sevgi dolu bir yaklasim oldugunu aciklar misiniz? Hem tanri olarak gordugunuz Hz Isa nasil oluyor da acikiyor?
    21-) Siz Islam`daki bazi inanclarin eski arap putperest medeniyetinden geldigini iddia etmistiniz. Hatta hac ile ilgili olan iddianizi  yukarida layikiyla cevaplamistik. Bizim de size bir sorumuz olacak. Tarihcilere gore sizdeki tutsu, mum, vaftiz gibi olaylar eski yunan mitolojisinden alinti. Buna ne diyeceksiniz?
    22-) Islam`in o zamanki Ay tanrisi dinine benzedigini soylemistiniz. Incil kabul edildigi donemde romalilarin inandigi gok tanri benzeri dinde de hac vardi ve kutsal gunleri pazardi. Bu cok tanrili din hiristiyanlikla bir suru benzerlik tasiyordu. Bu bir tesaduf mu yoksa hiristiyanlik bu dinden mi alinti? (o donemde roma imparatoru iki dini kaynastirip ortaya bugunku hiristiyanligi cikarmisti boylece roma imparatorlugu icinde yasayan hiristiyanlarla gok tanri dinine inananlar arasinda bir ic savas cikmasini onluyordu)
    23-) Turkiye ve Turk halki kurtulus savasindayken onlari haince arkadan vurup isgalcilere destek veren misyoner kuruluslar hala nasil utanmadan sevgiden bahsetmektedirler?
    24-) Islam`da hiristiyanla ve yahudiyle evlenmeye izin verilirken hiristiyanlikta neden diger dinlerle evlilige izin verilmez. Bu mudur sizin sevgi ve hosgoru anlayisiniz?
    25-) Incilde "bir kadina sag gozun sehvetle bakarsa cikarip at, bu tum vucudunun cehennemde yanmasindan iyidir" diyor. Eger hiristiyanlar incildeki bu sozu uygulasalardi 2 gozlu hiristiyan gorebilir miydik? Arastirmalara gore hiristiyan genclerin %85`i evlenmeden once en az 1 kere cinsel iliskiye giriyorlar. (kaynak: Amerika ve Avrupa) Bir kadina sehvetle bakmanin cezasi gozun cikarilmasi ise zinanin cezasi nedir?
    26-) Ayni incilde bosanmis bir kadinla evlenen zina etmis olur diyor. Islam`a vahsi bir din diyen misyonerler acaba bunu aciklayabilirler mi? Arastirmalara gore hiristiyan ulkelerdeki insanlarin %60`i birden fazla evlilik yapmis. Bu zina ehlinin cezasi nedir? (kaynak avrupa ve amerika)
    27-) Incilde "sag yanaginiza tokat yiyince sol yanaginizi cevirin" demektedir. Peki hiristiyanlarin daha tokatin izi gelmeden Islam dunyasina yumruk, tekme girismelerinin sebebi nedir? Bu durumda tum hacli ordulari incile gore gunahkar ve cehennemlik olmuyor mu?
    28-) Incil`de oruc tutarken basiniza yag surup yuzunuzu yikayin diyor. Bu ne anlama geliyor ve hiristiyanlar orucu nasil tutmaktadir (veya tutmakta midir?)
    29-) Islam eger bos bir inanc ise nasil oluyor da insanlar kendilerine hicbirsey vaadedilmedigi halde Islam`a kosuyor. Hiristiyanlarda oldugu gibi kendilerine ne para, ne avrupa&amerikada yasam vaadediliyor. Dunyalik hicbir sey vaadetmeden nasil her yil milyonlarca insani kendine cekiyor bu din?
    30-) Incil`de "neden kardesinin gozundeki copu gorursun de kendi gozundeki mertegi farketmezsin" diyor. Bu ayni sizinle Islam arasindaki iliski gibi. Islam`a laf atmadan once nicin kendi 4`e bolunmus dininize bakmiyorsunuz?
    31-) Incil`de bir ayet gordum ve aciklamasini merak ettim. Lutfen aciklar misiniz: "Ben ogulla babasinin, kizla annesinin, gelinle kaynanasinin arasina ayrilik sokmaya geldim."
    32-) Incil`e gore Hz Isa "Carmihini yuklenip ardimdan gelmeyen bana layik degildir." diyor. Peki bu durumda kaciniz ona layiksiniz?

    33-) Elimde ingilizce bir incil var ve soyle bir ayet gordum:   Luke;14-26  If any one comes to me and does not hate his own father and mother and wife and children and brothers and sisters,yes,and even his own life,he cannot be my disciple. Bunun Turkce karsiligi aynen soyledir: "Sayet bana gelen biri  babasindan,ve anasindan ve karisindan ve çocuklarindan ve erkek kardeilerinden ve kiz kardeslerinden,  evet,ve   hatta kendi hayatindan nefret etmiyorsa benim ögrencim olamaz." Peki misyonerlerin hazirladigi turkce incillerde nicin bu: "isa dönüp onlara söyle dedi:  «Biri bana gelip de babasini, annesini, karisini, çocuklarini, kardeslerini, hatta kendi canini bile gözden çikarmazsa  benim ögrencim olamaz. " seklinde tercume edilmis? Bu incilleri hazirlayan misyonerler Turkce mi bilmiyorlar, ingilizce mi bilmiyorlar yoksa bazi seyleri saptirmaya mi calisiyorlar?!?!

    34-)  1 Corinthians:14-[34] the women should keep silence in the churches. For they are not permitted to speak, but should be subordinate, as even the law says. Bu da bir baska ayetti. Ingilizcesinde kadinlar itaat altina alinmalidir diyor ama misyonerlerin Turkler icin hazirladigi ozel tercumelerde "bayanlar sessizligini korumalidir" yaziyor. Gerci kadinlar sessizligini korumalidir hukmu ingilizce metinde de geciyor ama kadinlarin itaat alinmasi kismi tercumelerde atlanmis. Bu bir tesadur mudur yoksa unutkanlik midir?

    35-) Numbers:5-[31] The man shall be free from iniquity, but the woman shall bear her iniquity." Bu ayette soylenen sey "Kocası herhangi bir suçtan suçsuz sayılacak, kadınsa suçunun cezasını çekecek."  Incil boyle bir ayet tasirken Islam`daki kadin haklarina nasil dil uzatabiliyorsunuz?
    36-) Job:25-[4] How then can man be righteous before God? How can he who is born of woman be clean? Bunun Turkcesi aynen soyle "kadindan dogan biri nasil temiz olabilir" Burada tanri insanligi asagiliyor ama daha cok kadinlari asagiliyor. Islam`da ise Cennet Analarin Ayagi Altindadir gibi yaklasimlarla kadin yuceltilir. Yukarida yazan ayeti misyonerlik faaliyetleri sirasinda okuyor musunuz?
    37-)  Deuteronomy:23-[2] "No bastard shall enter the assembly of the LORD; even to the tenth generation none of his descendants shall enter the assembly of the LORD. Bu ayetin Turkce tercumesi "hicbir pic tanrinin topluluğuna girmeyecek.Soyundan gelenler de 10. kusaga kadar Rabbin topluluguna giremeyecek" (Ne yapalim sizin iki yuzlu tercumelerinize guvenmedigimiz icin kendi tercumemizi kendimiz yapiyoruz) Burada bastard kelimesi kullanilmis bastard`in sozlukteki karsiligi pic kelimesidir. Burada hacli kardeslerimize birden fazla soru yoneltecegim. A-) Ilahi bir kitapta nasil boyle bir soz gecer. B-) Eger birinin anne-babasi zina etmis ise dogan cocugun ne sucu var. Dogan cocuk niye cehenneme gidiyor? Sizin tanrinizin hosgorusu bu kadar mi? C-) Bu ayeti turkce incillerde nicin dogru tercume etmiyorsunuz?
    38-) Psalm;78-(65) Then the Lord awoke as from sleep, like a strong man shouting because of wine. Bu da bir baska ayet. Turkcesi "saraptan dolayi uykusundan guclu bir adam gibi bagirarak uyanan rab" Simdi buradaki tanri sarhos mu, sarapla ilgisi ne? Tanri ne zaman uyumus da simdi uyaniyor?
    39-)  Job;9-[6] who shakes the earth out of its place,and its pillars tremble; Turkce tercumesi: " Dünyayı yerinden oynatır, Direklerini titretir. " Incil`deki bilim de bu kadar olur zaten. Hiristiyanlara bir soru daha: Siz dunyanin direkler uzerinde durduguna mi inaniyorsunuz, yoksa incil`i inkar mi ediyorsunuz?
    40-) Hadi incil ayetlerine biraz ara verelim. Bir sorum olacak. Yillar once Dunya yuvarlak dedikleri icin hiristiyan mahkemeleri tarafindan seytan ilan edilip yakilan bilimadamlarinin hesabini kim verecek?
    41-) Incil degistirilmemistir diyorsunuz ama Turkce`ye tercume ederken bile degisiklikler yapiyorsunuz. Bunun sebebi avinizi urkutmek istememeniz mi?
    42-) Ayetlere geri donelim.  John;2-[4] And Jesus said to her, "O woman, what have you to do with me? Ayeti goruyorsunuz. Turkcesi: Hz.İsa söyledi ona, Ey kadın benimle ne işin var? Islam`da anneye off bile demeyin diye emrediyor ama Incil`e gore Hz Isa annesine Ey Kadin diye hitap ediyor! Gerci misyonerler buradaki boslugu kapatmislar ve muslumanlari kandirmak icin burayi "İsa, «Anne,benden ne istiyorsun? Benim saatim daha gelmedi» dedi." seklinde tercume etmisler. Peki siz annenize kadin diye mi hitap ediyorsunuz? Bu olay birkac ayette daha tekrarlaniyor.
    43-) Simdi birkac celiskili ayet. Bir ayette: " Akılsıza ahmaklığına göre karşılık verme,
      Yoksa sen de onun düzeyine inersin." diyor bir baska ayette de "Akılsıza ahmaklığına uygun karşılık ver,
      Yoksa kendini bilge sanır." diyor. Simdi hiristiyan kardesler hangisine uyacaklar? Hangisine uyarlarsa uysunlar incile itaat etmemis olacaklarindan gunaha girecekler ne yazik ki.
    44-) Bir ayette "tek suclu Adem degildi, kadinina uyup suc isledi" derken baska bir ayette "tum sorumluluk Adem`e ait" diyor.Iste 2 ayeti arka arkaya yaziyorum:  Romans 5:12 Adam alone was responsible for the "original sin."......Eve alone, and not Adam, was responsible for the "original sin" Simdi Hz Adem tek basina sorumlu mu yoksa sorumlulugu paylasiyor mu?

    45-) Simdi size celiskili 2 ayet gosterecegim. Ilk once ilk ayetleri okuyun. "Sonra Musa, Harun, Nadav, Avihu ve İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi dağa çıkarak İsrail'in Tanrısı'nı gördüler. Tanrı'nın ayakları altında laciverttaşını andıran bir döşeme vardı. Gök gibi duruydu. Tanrı İsrail soylularına zarar vermedi. Tanrı'yı gördüler, sonra yiyip içtiler. Rab'bi gördüm, Sunağın yanında duruyordu... RAB Musa'yla iki arkadaş gibi yüz yüze konuşurdu. Sonra Musa ordugaha dönerdi. Ama genç yardımcısı Nun oğlu Yeşu çadırdan çıkmazdı." Simdi AYNI incilin bir baska ayeti. "Tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir. O'nu, Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul tanıttı. Ancak, yüzümü görmene izin veremem. Çünkü yüzümü gören yaşayamaz.» Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir. Mübarek ve tek Hükümdar, kralların Kralı, rablerin Rabbi, ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı,..". Iste ayni kitaptan cikan 2 zit gorus. Misyonerlere soruyorum: "Tanri gorulebilir mi, gorulemez mi? Karar verdiyseniz incili bir kez daha degistirin (alistik artik) bu hatayi duzeltin, size uymayani silin."


    46-) Islam`da Allah insanlara sevgiyle yaklasir. Allah, inananlari mukafatlandirirken kendisine karsi cikanlari da cezalandirir. Misyonerler de Allah`in vahsi oldugunu soylerler ve beyin yikarken "bizim tanrimiz sevgi dolu, herkese sevgiyle yaklasir" derler. Derler de...bunlari soylerken incili inkar edip dinden cikarlar o ayri konu. Iste hiristiyanlarin sevgi dolu(!) tanrisi: " Savaş eridir RAB, Adı RAB'dir.Yiğit gibi çıkagelecek RAB, Savaşçı gibi gayrete gelecek. Bağırıp savaş çığlığı atacak,
Düşmanlarına üstünlüğünü gösterecek. Bunun üzerine RAB, «Seni kim öldürürse, ondan yedi kez öç alınacak» dedi. Kimse bulup öldürmesin diye Kayin'in üzerine bir nişan koydu. Çünkü RAB'bin bir öç günü, Siyon'un davasını güdeceği bir karşılık yılı olacak. Çünkü Tanrımız yakıp tüketen bir ateştir. Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım. RAB böyle birini bağışlamak istemez. RAB'bin öfkesi ve kıskançlığı o kişiye karşı alevlenecek. Bu kitapta yazılı bütün lanetler başına yağacak ve RAB onun adını göğün altından silecektir. Düşmanlarınızı kovalayacaksınız. Kılıç darbeleriyle önünüzde yere serilecekler. Şimdi bütün erkek çocukları ve erkekle yatmış kadınları öldürün.  Yalnız erkekle yatmamış genç kızları kendiniz için sağ bırakın. «Ancak Tanrınız RAB'bin miras olarak size vereceği bu halkların kentlerinde soluk alan hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız.  Tanrınız RAB'bin size buyurduğu gibi, onları -Hitit, Amor, Kenan, Periz, Hiv ve Yevus halklarını- tümüyle yok edeceksiniz. Böylece Yeşu dağlık bölge, Negev, Şefela ve dağ yamaçları dahil, bütün ülkeyi ele geçirip buralardaki kralların tümünü yenilgiye uğrattı. Hiç kimseyi esirgemedi. İsrail'in Tanrısı RAB'bin buyruğu uyarınca kimseyi sağ bırakmadı, hepsini öldürdü. İsrail Tanrısı'nın görkemi bulunduğu yerden, Keruvlar'ın üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. RAB keten giysili, belinde yazı takımı olan adama seslendi: «Yeruşalim Kenti'nin içinden geç, orada yapılan iğrenç şeylerden ötürü dövünüp ağlayanların alınlarına işaret koy» dedi.  Öbürlerine, «Kent boyunca onu izleyin ve kimseye acımadan, kimseyi esirgemeden öldürün» dediğini duydum.  «Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Yalnız alınlarında işaret olanlara dokunmayın. İşe tapınağımdan başlayın.» Onlar da tapınağın önünde duran İsrail ileri gelenlerinden işe başladılar.  Onlara, «Tapınağı kirletin, avlularını cesetlerle doldurun. Haydi başlayın!» dedi. Bunun üzerine onlar gidip kenttekileri öldürmeye başladılar.   Böylece Baal-Peor'a bağlandılar. RAB bu yüzden onlara öfkelendi.   Musa'ya, «Bu halkın bütün önderlerini gündüz benim önümde öldür» dedi, «Öyle ki, İsrail halkına öfkem yatışsın.»   Burnundan duman yükseldi, Ağzından kavurucu ateş Ve korlar fışkırdı.


47-) Bir ayette: Çünkü Tanrı, karışıklık değil, esenlik Tanrısıdır... derken baska bir ayette Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.


48-)
JE 31:34 God does not remember sin when it has been forgiven.

EX 34:6-7,God remembers sin, even when it has been forgiven.

Ilk ayette Tanri affettigi gunahlari hatirlamaz deniyor, ikinci ayette tanri gunahi bagislasa da unutmaz deniyor.


49-)


1TI 6:16 God dwells in unapproachable light.

1KI 8:12, God dwells in thick darkness.

Ilk ayette tanri ulasilamaz isiklarin icinde yasar diyor, ikinci ayette tanri kalin bir karanligin icinde yasar diyor.

50-) Bir ayette O, tüm insanların kurtulmasını ve gerçeğin bilincine erişmesini ister. denirken baska bir ayette İşte bu nedenle Tanrı, yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç gönderiyor. deniyor. Ayni tanri hem insanlarin kurtulmasini istiyor hem de onlari yaniltmaya calisiyor.

51-)

PS 145:18 God is near to all who call upon him in truth.

PS 10:1 God cannot be found in time of need. He is "far off."

Ilk ayette tanri kendisine ihtiyaci olan herkese yakindir deniyor ikinci ayette ise tanri ihtiyaciniz oldugu anlarda ulasilmazdir cunku cok uzaktadir deniyor.

52-)

IS 44:24 God created heaven and earth alone.

JN 1:1-3 Jesus took part in creation.

Bu ne komik istir ki incil kendi kendini yalanliyor. Bir de yalanlarini ortaya cikaran muslumanlara kiziyorlar. Ilk ayette Tanri dunyayi tek basina yaratti deniyor ikinci ayette ise yaratis olayinda Isa da gorev aldi deniyor.

53-)

EX 20:13,  MK 10:19, LK 18:20, RO 13:9, JA 2:11 God prohibits killing.

EX 32:27, DT 7:2, ,13:15 20:1-18 God orders killing.

Beni en cok gulduren ayetler bunlar oldu. Ilk ayette (incilde 5 yerde geciyor) Tanri oldurmenizi yasakladi diyor ikinci ayette (incilde 4 kere geciyor) Tanri oldurmenizi emretti diyor. Adamlarin tanrisi ne kararsizmis.

54-)
PR 15:3, JE 16:17, 23:24-25, HE 4:13 God is everywhere. He sees everything. Nothing is hidden from his view.

GE 4:9 God asks Cain where his brother Able is.

GE 18:20-21 God decides to "go down" to see what is going on.

EX 12:13 The Israelites have to mark their houses with blood in order for God to see which houses they occupy and "pass over" them.

Ilk ayette tanri herseyi gorur, gorusunden hicbir sey kacamaz deniyor, ikinci, ucuncu ve dorduncu ayetlerde de komik bir sekilde bu inkar ediliyor. Ikinci ayette Tanri Kabil`e Habil`in nerede oldugunu soruyor. Ucuncu ayette Tanri asagi inip olanlara bakayim diyor. Dorduncu ayette de Tanri dusmaninizin evlerinin onunu kanlarla isaretleyin ki onlari bulup oldureyim diyor.

55-) Bir ayette Hz Nuh`a :Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. deniyor ama baska bir ayette Yeryüzünde soyları tükenmesin diye, yanına temiz sayılan hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift, kirli sayılan hayvanlardan birer çift, kuşlardan yedişer çift al. deniyor.


56-) Incil`de Tanri`nin yine birbiriyle celisen gorusleri var. Simdi grup ayete bakin.

«Doğru olan kimse yok, bir kişi bile yoktur.

Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı.

Günahımız yok dersek, kendimizi aldatırız ve içimizde gerçek olmaz


Günah işlemedik dersek, O'nu yalancı durumuna düşürmüş oluruz ve O'nun sözü içimizde olamaz.

Simdi de baska ayetlere bakalim

RAB Nuh'a, «Bütün ailenle birlikte gemiye bin» dedi, «Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum.

RAB, «Kulum Eyüp'e bakıp da düşündün mü?» dedi, «Çünkü dünyada onun gibisi yoktur. Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı'dan korkar, kötülükten kaçınır.»

RAB, «Kulum Eyüp'e bakıp da düşündün mü?» dedi, «Çünkü dünyada onun gibisi yoktur. Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı'dan korkar, kötülükten kaçınır. Onu boş yere yok etmek için beni kışkırttın, ama o doğruluğunu hâlâ sürdürüyor.»


Luka:1-5 Yahudiye kralı Hirodes zamanında, Abiya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin vardı. Harun'un soyundan olan karısının adı ise Elizabet'ti. Her ikisi de Tanrı'nın gözünde doğru kişilerdi, Rab'bin tüm buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı.

1Yuhanna:3-5 Mesih'in, günahları kaldırmak için ortaya çıktığını ve kendisinde günah olmadığını bilirsiniz.

1 Yuhanna:3-6 Mesih'te yaşayan, günah işlemez. Günah işleyen, O'nu ne görmüş, ne de tanımıştır.

1 Yuhanna:3-9 Tanrı'dan doğmuş olan, günah işlemez. Çünkü Tanrı'nın tohumu onda yaşar. Tanrı'dan doğmuş olduğu için günah işleyemez.

Simdi hiristiyanlara soruyorum. Yukarida kimse dogru yolda degil herkes gunah islemisti diyen ayetler var, asagida da bazi sahislardan ve bunlarin gunahsiz oldugundan bahsediyor. Bu durumda ya en bastaki ayetler yanlis, ya da sonra gelen ayetler yanlis. Siz hangi bolumdekilere inaniyorsunuz? Hangisine inanirsaniz inanin yine de incil`in bir kismini inkar etmis olacaksiniz. Bu durumda siz de cehennemlik olmayacak misiniz?
  
    57-)
GE 11:1 There was only one language before the Tower of Babel.

GE 10:5, 20, 31 There were many languages before the Tower of Babel.


Bakin yukarida ne diyor. Ilk ayette Babil Kulesinin insasindan once Dunya`da sadece TEK dil vardi diyor. Asagidaki ayette de Babil Kulesinin insasindan once dunyada bir suru degisik dil vardi diyor. Ikisi de ayni kitabin 2 degisik bolumunden alindi. Tanri`lari bir turlu karar verememis herhalde? Hangisine inanirsaniz inanin, oburunu inkar edeceginizden kafir olacaksiniz. Bu durumda Incil`e gore dunya`da hic kimse cennete giremeyecektir!
    58-) Simdi bir dizi ayetle basbasa birakiyorum sizi....
     Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza dek sürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım . «Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.  Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak.   Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.   Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecek antlaşmamın simgesi olacak. Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.»

        Gordugunuz ayetlerin hepsi sunnet olmayi siddetle emrediyor. Incil`de bir ayet daha var ki bu ayetleri inkar ediyor. Bu durumda hiristiyanlarin Tanri`si da kafir olmuyor mu?
        Galatyalılar:6-15 Sünnetli olup olmamanın önemi yoktur, önemli olan yeni yaratılıştır.


        Simdi bir hiristiyan "Sunnet olmanin onemi yoktur" derse yukaridaki ayetler onu yalanlar ve o hiristiyan dinden cikar. Bir hiristiyan "sunnet olmak zorunlu" derse de onu da hemen asagidaki ayet yalanlar ve kafir yapar. Peki bu adamlar neye inanacak?
        59-)
  
JA 1:13 God tests (tempts) no one.

GE 22:1-12, DT 8:2 God tempts (tests) Abraham and Moses.
JG 2:22 God himself says that he does test (tempt).

Yukaridaki ayette Tanri kimseyi ayartip kandirarak test etmez diyor. Asagidaki ayetlerin ilkinde Tanri Ibrahim`i, Musa`yi ayartarak test etti diyor. Ikinci ayette de "Tanri kendisi insanlari ayartip test ettigini soyluyor" diyor. Sozlukte Tempt kelimesinin karsiligi "ayartmak, seytana uydurmak" demektir ve incile gore tanri bunu insanlari test etmek icin yapmaktadir ama en bastaki ayette tanri bunu yapmiyor diyor. Simdi tanri test ediyor mu etmiyor mu?

    60-) Incil`de ayetler hemen hemen her konuda birbiriyle cakisir durumdadir.  Iste bir ornerk daha.  Incilde 6 yerde
"calmayacaksin" diye ayet vardir. Ayrica 3 yerde «Komşunun evine, karısına, erkek ve kadın kölesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.» ayeti gecer. Bu ayet de 2 kere gecer: «`Komşuna haksızlık etmeyecek, onu soymayacaksın. İşçinin alacağını sabaha bırakmayacaksın. Simdi Incil`i biraz daha karistiralim ve yeni ayetlere bakalim. Iste bir ornek: «Halkımın Mısırlılar'ın gözünde lütuf bulmasını sağlayacağım. Gittiğinizde eli boş gitmeyeceksiniz. Her kadın Mısırlı komşusundan ya da konuğundan altın ve gümüş takılar, giysiler isteyecek. Oğullarınızı, kızlarınızı bunlarla süsleyeceksiniz. Mısırlılar'ı soyacaksınız.»
    Incildeki cakismalari bir kenara birakalim, bu ayetlerde Tanri hiristiyanlardan Misir`lilari soymalarini istemektedir!
    61-)  Evet Incil`deki celiskiler saymakla bitmez. Bir tane daha ornek veriyorum. Asagidaki ayetler incilden alinti.
«Ne babalar çocuklarının günahından ötürü öldürülecek, ne de çocuklar babalarının. Herkes kendi günahı için öldürülecek. Ölecek olan günah işleyen kişidir. Oğul babasının suçundan sorumlu tutulamaz, baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz. Doğru kişi doğruluğunun, kötü kişi kötülüğünün karşılığını alacaktır. Ne kadar ilginctir ki asagidaki ayetler de ayni Incil`den alinti:
            Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım. Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım. Hiçbir suçu cezasız bırakmam. Babaların işlediği suçun hesabını oğullarından, torunlarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.» `RAB tez öfkelenmez, sevgisi engindir, suçu ve isyanı bağışlar. Ancak suçluyu cezasız bırakmaz; babaların işlediği suçun hesabını üçüncü, dördüncü kuşak çocuklarından sorar.'
    62-)  Bir de asagidaki ayetlere bakin.
        «Annene babana saygı göster. Öyle ki, Tanrın RAB'bin sana vereceği ülkede ömrün uzun olsun.
             Simdi de bu ayete bakin:
        Yeryüzünde kimseye `Baba' demeyin. Çünkü bir tek Babanız var, O da göksel Baba'dır.
    63-) Simdi Incil`den ayetler serisi koyacagim asagiya. Dikkatlice okuyun. Ilk grup ile ikinci grup arasindaki celiskiyi kucuk bir cocuk bile farkedecektir.
            «`Göze göz, dişe diş' denildiğini duydunuz.Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. «`Komşunu sev, düşmanından nefret et' denildiğini duydunuz.  Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.
            Ne guzel ayetler degil mi? Simdi de asagidaki ayetlere bakin. Ayni kitabin baska bolumunden alinti:

           cana karşılık can, göze karşılık göz, dişe karşılık diş, ele karşılık el, ayağa karşılık ayak,yaniga karşılık yanık, yaraya karşılık yara, bereye karşılık bere ödenecektir.
             Yukaridaki ayet de incildeki 3 degisik yerde gecmektedir.


    64-) Iste incil`in bir yerinden alinti baska bir ayet: Hayvan yağı ve kan yemeyeceksiniz. Yaşadığınız her yerde kuşaklar boyunca bu kural hep geçerli olacak.'» Bu ayeti inkar eden yine baska bir ayet oluyor: «İnsanı kirleten, ağzına giren değildir. Ağzından çıkandır insanı kirleten.» Mesih'le birlikte ölüp dünyanın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, dünyada yaşayanlar gibi niçin, «Şunu tutma», «Bunu tatma», «Şuna dokunma» gibi kurallara uyuyorsunuz?Bu kuralların hepsi, kullanıldıkça yok olacak nesnelerle ilgilidir; insanların buyruklarına ve öğretilerine dayanırlar. Kuşkusuz bu kuralların uydurma dindarlık, sahte alçakgönüllülük ve bedene eziyet açısından bilgece bir görünüşü vardır; ama doğal benliğin düşkünlüğünü önlemekte hiçbir yararları yoktur.


    65-) Incilde bazi ayetler kizginligi ve ofkeyi yasaklar. Ornegin: Ama ben size diyorum ki, kardeşine karşı öfkelenen her kişi yargılanmayı hak edecek. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurul'un yargısını hak edecek. Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecek. Ne kadar guzel degil mi? Simdi de baska ayetlere bakalim. Sinirlenmeyi ve ofkelenmeyi yasaklayan tanri(!) kendisi nasil ofkeleniyor.... Çünkü aranızda olan Tanrınız RAB kıskanç bir Tanrı'dır. Öfkelenirse sizi yeryüzünden yok eder. Bir baska ayet: Horev Dağı'nda RAB'bi öyle kızdırdınız ki, sizi yok edecek kadar öfkelendi. Bir baska ayet daha: RAB böyle birini bağışlamak istemez. RAB'bin öfkesi ve kıskançlığı o kişiye karşı alevlenecek. Bu kitapta yazılı bütün lanetler başına yağacak ve RAB onun adını göğün altından silecektir. Ve son bir tane daha: Tanrı olmayan ilahlarla beni kıskandırdılar; değersiz putlarıyla beni öfkelendirdiler. Ne kadar sevgi dolu bir tanriymis bu hiristiyanlarin tanrisi.....
    66-) Tanri incilde insanlara once: Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. diye seslenirken kendisi neden buna uymaz? Baska bir ayette: Kendisinden nefret edenlere ise üzerlerine yıkım göndererek karşılık verir. RAB kendisinden nefret edene karşılık vermekte gecikmeyecek.
    67-) Incil`de peygamberlere de mesaj verilmektedir. Soyle ki: Ancak, kendisine buyurmadığım bir sözü benim adıma söylemeye kalkışan ya da başka ilahlar adına konuşan peygamber öldürülecektir.' «`Bir sözün RAB'den olup olmadığını nasıl bilebiliriz?' diye düşünebilirsiniz.  Eğer bir peygamber RAB'bin adına konuşur, ama konuştuğu söz yerine gelmez ya da gerçekleşmezse, o söz RAB'den değildir. Peygamber saygısızca konuşmuştur. Ondan korkmayın.»  Yani peygamberlerin bazilarini yalancilikla sucluyor. Baska bir ayette ise olaya aciklik (!) getiriliyor. Ayet soyle: " «`Bir peygamber ayartılır da bir söz söylerse, onu ayartan benim. Elimi ona karşı uzatacağım, onu halkım İsrail'in arasından çıkarıp yok edeceğim.Suçlarının cezasını çekecekler. Peygamber de ona danışan da aynı şekilde cezalandırılacak."  Yani tanri simdi de peygamberi ayartan benim diyor ama yine de peygamber`in oldurulmesi gerektigini soyluyor. Peki tanri bir peygamberi nicin yaniltiyor? Insanlikla oyun mu oynuyor? Bu maddenin basindaki ayetlerde peygamberi yalanci diyen tanri sonraki ayette sucu uzerine mi aliyor? Bu celiski degilse nedir?
    68-) Iki tane ingilizce ayet yazacagim.
      DT 24:1-5 A man can divorce his wife simply because she displeases him and both he and his wife can remarry.
      MK 10:2-12 Divorce is wrong, and to remarry is to commit adultery.
      Ikinci ayetin bahsi zaten yukarida gecmisti ama simdi yeniden bu ayeti gundeme getiriyoruz. Ilk ayette "eger bir adam esi tarafindan memnun edilemezse adam esini bosayabilir ve ikisi de sonra yeniden evlenebilir" deniyor. Ikinci ayette ise "bosanmak yasaktir, bosandiktan sonra yeniden evlenen zina etmis olur" deniyor. Hiristiyanlar hangi ayeti ornek aliyorlar?
    69-)
    JN 3:13 Only the Son of Man (Jesus) has ever ascended to heaven.      
    2KI 2:11 Elijah went up to heaven.
    2CO 12:2-4 An unnamed man, known to Paul, went up to heaven and came back.
    HE 11:5 Enoch was translated to heaven.
    Ilk ayette Isa`dan baska hic kimse goge yukselmemistir deniyor. Sonraki ayetlerde sirasiyla "Ilyas, Paul ve Henok" isimlerini tasiyan 3 kisinin goge yukseldigini anlatiyor. Isa`dan baska kimse goge yukselmemistir ayetine inananlar diger 3 ayeti inkar ediyorlar, onlara inanlar da ilk ayeti inkar ediyorlar. Yani incil`e inansaniz da inanmasaniz da hiristiyanlikta kafir oluyorsunuz.
    70-)
            PS 30:5, JE 3:12, MI 7:18 God's anger does not last forever.  
            JE 17:4, MT 25:46 It does last forever. (He has provided for eternal punishment.)          

            Incildeki 3 yerde "Tanri`nin ofkesi kisa surelidir, gecer" deniyor ama 2 ayette de Tanri`nin "ofkesi de azabi da sonsuzdur. " deniyor.

    71-) Birbiriyle celisen ayetlere devam. Bu listeye yuzlerce ayet eklenebilir (belki de incilin tamami eklenebilir) Iste yeni bir ornek:
        " «Öyleyse, `Ne yiyeceğiz?' `Ne içeceğiz?' ya da `Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın. Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız tüm bunları gereksindiğinizi bilir. Siz önce O'nun egemenliğinin ve O'ndaki doğruluğun ardından gidin, o zaman size tüm bunlar da verilecektir.  O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.
         Simdi de bununla celisen ayetler:
         "İhtiyatlı kişinin bilgeliği, ne yapacağını bilmektir, Akılsızların ahmaklığıysa aldanmaktır. Kişi kendi yakınlarına, özellikle ev halkına bakmazsa, imanı inkâr etmiş, imansızdan beter olmuş olur.
        Ayni ayetlerin ingilizcesinde de ilki icin "yarinin endisesini yasamayin, Tanri sizin icin herseyi halleder" deniyor ve bir sonraki ayet icin "akilli insan ne yapacagini bilen planlayan kisidir" deniyor.
72-) Hiristiyanlarin inandigi tanri nasil bir tanridir ki daha dunyadan haberi yok. Iste size 2 ayet. Hz Yusuf`un babasinin kim olduguna karar verememis incil....
        a-)Yakup, Meryem'in kocası Yusuf'un babasıydı.Meryem'den de Mesih denilen İsa doğdu.
        b-)İsa görevine başladığı zaman otuz yaşlarındaydı. Yusuf'un oğlu olarak biliniyordu.
Yusuf da Eli oğlu,
        Peki Hz Yusuf`un babasi Hz Yakup mu yoksa Heli mi?
73-) Bir ayette Hz Davud ile Hz Isa`nin arasindaki zaman farkinin 28 kusak oldugu soyleniyor.  Davut'tan Babil sürgününe kadar on dört kuşak ve Babil sürgününden Mesih'e kadar da on dört kuşak geçti.   Luka 3:23-38. ayetler arasinda da Hz Davud ile Hz Isa arasindaki kusaklar sayiliyor ve toplam 43 kusak sayiliyor. Tanri sayi saymayi mi bilmiyor yoksa Incil ilahi kitap degil mi?!?! Insan bari mantikli bir sekilde degistirir kitabi....

74-) Matta 5:22`de "Anger by itself is a sin." deniyor. Bunun turkce tercumesi "ofke tek basina da gunahtir"  Efesler 4:26`da da Öfkelenin, ama günah işlemeyin. Öfkenizin üzerine güneş batmasın. Yani ofke tek basina bir gunah olarak sayilmiyor.    

75-)  Simdi de yeni ayetlere bakalim. Bir ornek: «Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapıyı çalana kapı açılır. «Ben size şunu söyleyeyim: dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapıyı çalana kapı açılır.  Simdi de bu ayetleri yalanlayan ayetlere bakalim: "Biri O'na, «Rab» dedi, «kurtulanların sayısı az mı olacak?»İsa oradakilere şöyle dedi: «Dar kapıdan girmeye gayret edin. Size şunu söyleyeyim, çok kişi içeri girmek isteyecek, ama giremeyecek.
76-)

JN 3:16, RO 3:20-26, EP 2:8-9, GA 2:16 We are justified by faith, not by works.

MT 7:21, RO 2:6, 13, JA 2:24 We are justified by works, not by faith.

Ilk ayet incilde 4 yerde geciyor ve ikinci ayet de 3 yerde geciyor. Ilkinde "biz imanimizla yargilaniriz yaptiklarimizla degil" diyor. Yani o ayete gore ne kadar gunah islersen isle, imanin oldugu surece cennete girersin. Ikinci ayette ise "biz yaptiklarimizla yargilaniriz, imanimizla degil" diyor. Yani iman yetmiyor, iyi seyler de yapmak gerekiyor. Iki ayet birbirinin tamamen zitti.

77-) Elcilerin Isleri 2-22: O zaman Rab'be yakaran herkes kurtulacaktır.'
        Matta 7-21: «Beni, `Rab! Rab!' diye çağıran herkes Göklerin Egemenliğine girecek değildir.

78-)  Matta 16-18 Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun ve ben topluluğumu bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek. Göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.»
         Ama İsa dönüp Petrus'a şöyle dedi: «Çekil önümden, Şeytan! Sen yolumda engelsin. Senin düşüncelerin Tanrı'nın değil, insanın düşünceleridir.»  
         Simdi Petrus seytan mi yoksa goklerin egemenliginin anahtalarinin sahibi mi?  

79-)  Hiristiyanliga gore Yahuda Hz Isa`yi ispiyonlamistir ve bundan sonra Hz Isa carmiha gerilmistir. Bundan sonra gelisen olaylar incilde 2 sekilde anlatilir.
        A-) İsa'yı ele veren Yahuda, O'nun mahkûm edildiğini görünce yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ihtiyarlara geri götürdü. «Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim» dedi.
Onlar ise, «Bundan bize ne? Onu sen düşün» dediler. Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı. Paraları toplayan başkâhinler, «Kan bedeli olan bu paraları tapınağın hazinesine koymak doğru olmaz» dediler.  Kendi aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık yapmak üzere Çömlekçi Tarlasını satın aldılar. Matta 27:3-7

        B-) O günlerde Petrus, yaklaşık yüz yirmi kardeşten oluşan bir topluluğun ortasında ayağa kalkıp şöyle konuştu: «Kardeşler, Kutsal Ruh'un, İsa'yı tutuklayanlara kılavuzluk eden Yahuda ile ilgili olarak Davut'un ağzıyla önceden bildirdiği Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi gerekiyordu. Yahuda bizden biri sayılmış ve bu hizmette yerini almıştı.»Bu adam, yaptığı kötülüğün karşılığında aldığı ücretle bir tarla satın aldı. Sonra baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı döküldü.  Kudüs'te yaşayan herkes olayı duydu. Tarlaya kendi dillerinde `Kan tarlası' anlamına gelen `Hakeldema' adını verdiler. Elcilerin Isleri 1:16-19
        Simdi hikayet Incil`de iki sekilde anlatiliyor. Ilkine gore tarlayi satin alan kahinler ama ikinciye gore tarlayi Yahuda bizzat kendi satin almis. Peki bunlarin hangisi dogru? Iclerinden ikisi de dogru olamayacagina gore biri yanlis. Bu durumda incildeki ayetlerin bir kisminin yanlis oldugu bir kez daha kanitlanmis oluyor.
80-) Hz Isa oldukten(!) sonra kadinlar onun mezarini ziyarete gidiyorlar. Olaylar soyle gelisiyor:
        Kadınlar, hem korku hem büyük sevinç içinde, çabucak mezardan uzaklaşıp koşa koşa İsa'nın öğrencilerine haber vermeye gittiler. Mezardan dönen kadınlar bütün bunları Onbirlere ve diğerlerinin hepsine bildirdiler.
        Baska ayetlerde ayni olay soyle geciyor:
        Kadınlar mezardan çıkıp kaçtılar. Onları bir titreme, bir şaşkınlık almıştı. Korkularından kimseye bir şey söylemediler.

81-) Hiristiyanlik koleligi onaylar!
        Ayrıca aranızda yaşayan yabancıların çocuklarını, ister ülkenizde doğmuş olsun ister olmasın, satın alıp onlara sahip olabilirsiniz. Lev 25-45

82-) Rab pisman olur mu yoksa olmaz mi?


mal:3-6 «Ben RAB'bim, değişmem. Siz bunun için yok olmadınız, ey Yakup soyu!

say:23-19 Tanrı insan değil ki, Yalan söylesin;  İnsan soyundan değil ki, Düşüncesini değiştirsin.  O söyler de yapmaz mı?  Söz verir de yerine getirmez mi?
**********************************************

cik:32-14 Böylece RAB halkına yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.
yar:6-6 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı
yar:6-7 «Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım» dedi, «Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.»

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...