30 Temmuz 2012 Pazartesi

baba tanrıyı gören var mı!!!!!!!

baba tanrıyı gören var mı!!!!!!!


  Jhn 5:37 Beni gönderen Baba da benim için tanıklık etmiştir.

Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz, ne de şeklini gördünüz.

1Yuhanna:4-12 Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir....
Yuhanna:1-18 Tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir. O'nu, Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul tanıttı.

Yuhanna:6-46 Bu, bir kimsenin Baba'yı gördüğü anlamına gelmez. Baba'yı sadece Tanrı'dan gelen görmüştür.




Jhn 5:37'de geçen bu savunmaya göre '' Baba '' olarak bahsedilen Tanrıyı hiç bir kimsenin ne duyduğu nede gördüğü belirtilmektedir. Bize göre kutsal kitabın bir çelişkisi olan bu inanışı yine kutsal kitaba göre eski antlaşmadan başlayarak araştırmaya çalışalım.

Öncelikle Yuhanna:1-18 ...O'nu, Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul tanıttı. burada geçen '' Tanrı olan Oğul '' tabiri ile İsa'ya Tanrılık verilmesi rezaleti bu cümlenin orjinalinde yoktur. Genelde Greekçe '' Kurios '' kelimesine İsa için Rab anlamı eklemenin dışında burada olmadığı vaziyette Tanrı kelimesi eklenmiştir. Buda çevirileri yapan kardeşlerimin anlatıldığı gibi Hıristiyan olmamasından kaynaklanmaktadır sanırım. '' Kurios '' kelimeside İsa'dan önce Rab'bin dışında efendi, mal sahibi gibi anlamlarla kullanılırken, İsa'dan sonra Rab'liğe terfi etmiştir.
Luk 19:33'de '' hayvanın sahipleri '' olarak çevrildiğide olmuştur. '' Kurios '' kelimesinin kullanışıyla ilgili olan makalemize bakabilirsiniz.

En basitinden ingilizce anlayanlar İngilizce örneğine bakabilirler. İnternet kullanıcıları için site dışından referans veriyoruz, Hıristiyan sitedir bakabilirsiniz.



KJV Jhn 1:18 No man hath seen God at any time; the only begotten Son, which is in the bosom of the Father, he hath declared [him].

Jhn 1:18
Tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir.
O'nu,
Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul tanıttı.



Konumuza dönersek,
cik:33-11
RAB Musa'yla iki arkadaş gibi yüz yüze konuşurdu...
Burada Musa'nın Tanrıyla arkadaş gibi yüz yüze konuştuğunu okumaktayız. Cümlede geçen '' yüz yüze '' kelimesinin ibranice kökeni ''Paniym'' dir.

Paniym çevirilere ' yüz, yüzler, huzurunda, kişi, hayvanların yüzü, önce ve arkasında, ileri, yeryüzü,..' gibi anlamlar ile çevirilmiştir.

Bakınız:Gen 1:2, Gen 1:20, Gen 1:29, Gen 2:6, Gen 3:8, Gen 4:14, Gen 4:16, Gen 6:1, Gen 6:7, Gen 6:11, Gen 6:13, Gen 7:1, Gen 7:2-3, Gen 7:4, Gen 7:7, Gen 7:18, Gen 7:23, Gen 8:8, Gen 8:9, Gen 8:13, Gen 9:23, Gen 11:4...



Gen 4:5
...Kayin çok öfkelendi, suratını astı.
Gen 4:6 ..."Niçin surat astın?
Bu cümlelerdeki yüzünü astın anlamına gelen '' surat asma '' nın kökenide ''Paniym '' dir.

cik:33-11 RAB Musa'yla iki arkadaş gibi yüz yüze konuşurdu...
de geçen yüz yüze cümlesinin içinde '' Paniym '' kelimesi iki kere kullanılmıştır.
Kullanıldığı yerler:
Gen 32:30 ...yüzyüze..
Num 14:14 ...yüz yüze...
Deu 5:4 ...yüz yüze ...
Deu 34:10 ...yüz yüze ...
Eze 20:35 ... yüz yüze ...
Eze 20:35 ...yüz yüze ...
bunların haricinde,
Pro 27:19
Su görüntümüzü nasıl yansıtıyorsa, Yürek de insanın içini yansıtır.
kullanılmış olduğu burda değişik bir anlam ile tercüme edilmiştir.



Ayrıca,
Jdg 6:22
..."Eyvah, Rab Yahve! Meleğinin yüzünü gördüm" dedi.
burada da iki kere kullanıldığı halde böylesi bi tercüme ile kutsalkitaba katılmıştır. '' Paniym '' kelimesi kullanıldığı yere göre anlamı değişirken,
cik:33-11
RAB Musa'yla iki arkadaş gibi yüz yüze konuşurdu...
olan kendi tercümelerine göre meseleyi anlamaya çalışalım.
Araştırmalarımızı yaparken unutmamamız gereken iki alıntı,
1Yuhanna:4-12
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir....
Mısırdan Çıkış-33:20
Ancak, yüzümü görmene izin veremem.
Çünkü yüzümü gören yaşayamaz.»
Tanrıyı kimsenin göremeyeceğinin haricinden görenin yaşayamayacağıdır. Tanrının Musa ile konuşmasına bakarsak

Mısırdan Çıkış-33:18
Musa, «Lütfen görkemini bana göster» dedi.

Mısırdan Çıkış-33:19
RAB,
«Bütün iyiliğimi önünden geçireceğim» diye karşılık verdi,
«Adımı,
RAB adını senin önünde duyuracağım.
Merhamet ettiğime merhamet edeceğim, acıdığıma acıyacağım.



Exo. 33:19'da tercümeye katılan, '' ..Adımı, RAB adını senin önünde duyuracağım. '' Rab'ın kökenide '' YHWH '' dir. Musa'nın Tanrıyı görmek istemesi üzerine verdiği cevap ise Mısırdan Çıkış-33:20 Ancak, yüzümü görmene izin veremem. Çünkü yüzümü gören yaşayamaz.» olmuştur. Aklımıza gelen Tanrının nurunu normal insanların görmeyeceğidir. Fakat Tanrı sınırsız gücüyle muhakkak bunada çare bulabilir, yeterki istesin. '' Çünkü yüzümü gören yaşayamaz. '' uyarısının peşine Tanrının Musa'ya bazı kolaylıklar gösterdiğini görmekteyiz.

Exo. 33:22
Görkemim oradan geçerken seni kayanın kovuğuna sokup geçinceye kadar elimle örteceğim.

Exo. 33:23
Elimi kaldırdığımda, sırtımı göreceksin. Ama yüzüm görülmeyecek."
Tanrının burada Musa için bulduğu çözüm ise ona sırtını göstermesi olmuştur. Bu noktada Musa'nın Tanrının sırtını bile görmesini 1Yuhanna:4-12 Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir.... olan belirtiye karşı gelen bir durum olarak kabul etmekteyiz. Çünkü 1Yuhanna:4-12' ye göre Tanrıyı kimse görmemiştir, fakat Exo. 33:23 'e göre ise Tanrı Musa'ya sırtını göstererek gözükmüştür. Musa'nın Tanrıyı sırtını görerek konuşmasını Musa Tanrıyı görmedi olarak yorumlayamayız, sırtını görerekde olsa Musa'nın konuştuğu ve gördüğü Tanrı yani '' YHWH '' dir.
Fakat Tanrı Musa ile sırtını göstererek konuştuğunun haricinde,
cik:33-11
RAB Musa'yla iki arkadaş gibi yüz yüze konuşurdu...
iddiasıda vardır. Bu iddiayı yapan biz değil Hıristiyan kardeşlerimin ellerinde olan eski antlaşmadır.
Jhn 5:37
...Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz, ne de şeklini gördünüz.
Hıristiyan kardeşlerimde bu alıntıya ters gelecek vaziyetde kabul ettikleri gerçeklerden biri Tanrının Musa ile konuştuğudur. Yine Tevrat'a bakarak öğrendiğimiz Tanrının Musa ile olan bu konuşmalarının yanlızca meşhur on emiri aldığı dağın tepesinde geçmediğinide görmekteyiz. Tanrının arasıra Musa'yı çadırında da ziyarete gittiğinide okuyabilmekteyiz,

Exo. 33:9
Musa çadıra girince, bulut sütunu aşağı iner,
RAB Musa'yla konuştuğu sürece girişi kapardı.
Bu çadırda olan konuşmalarda ise bir bulutun çadırın girişini kapadığıda belirtilmekte. Bu aşamada ortadaki gerçek Tanrının Musa ile olan konuşmasının rededilemeyeceğidir.
Bunun haricinde Tanrıyı görenlerin Musa ile sınırlı kalmadığını görmekteyiz.

Mısırdan Çıkış-24:9
Sonra Musa,
Harun,
Nadav,
Avihu ve İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi dağa çıkarak.
Mısırdan Çıkış-24:10
İsrail'in Tanrısı'nı gördüler.
Tanrı'nın ayakları altında lacivert taşını andıran bir döşeme vardı.
Gök gibi duruydu.



Burada yetmiş kişinin '' Çıkış-24:10 İsrail'in Tanrısı'nı gördüler. '' olan iddiasını görmekteyiz. Cümledeki '' gördüler. '' kelimesinin kökeni olan Ra'ah anlam olarak genelde görmek olarak tercüme edilmiştir. Bizim yapılan tercüme üzerine bir şikayetimiz yoktur, fakat Hıristiyan kardeşlerim,
1Yuhanna:4-12 Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir....
burada geçen anlama göre ortada olan bu kesin ifadeleri kenara koyup, kendi kitaplarına ters vaziyette Tanrıyı kimsenin görmediğini isabatının telaşına düşmüşlerdir. Şayet savundukları gibi Tanrıyı kimse görmemiş ise cümledeki Ra'ah 'ya neden gördüler anlamı vermişlerdir. Şayet bu kelimeye başka anlam yüklemeyi amaçlıyorlar ise, bu kelimenin geçtiği diğer yüzlerce verebileceğimiz örneklerede başka anlamlar aramak zorundadırlar.
Fakat nasıl olur Tanrıyı gören yaşayamaz gibi bir savunmayada geçmeden önce, Tanrının gücü sınırsız ise onada bir çare bulduğuna inanmaları gerekmektedir. Kısaca insanlar Tanrıyı görmüştür ve Tanrıyı gördüklerinden dolayı bir zarar görmemişlerdir.
Mısırdan Çıkış-24:11
Tanrı İsrail soylularına zarar vermedi.
Tanrı'yı gördüler,
sonra yiyip içtiler.



Tanrının israiloğullarınla yüz yüze konuşması anlaşılan sadece bizim tarafımızdan duyulmamıştır. Hıristiyan kardeşlerimin ellerindeki yazmalara baktığımızda Tanrının nerede ise israiloğullarıyla beraber yaşadığının anlamını çıkarabileceğimiz anlamlar görmekteyiz.

Num 14:14
Kenan topraklarında yaşayan halka bunu anlatacaklar.
Ya RAB,
bu halkın arasında olduğunu,
onlarla yüz yüze görüştüğünü,
bulutunun onların üzerinde durduğunu,
gündüz bulut sütunu,
gece ateş sütunu içinde onlara yol gösterdiğini duymuşlar.



Bu alıntıda Tanrının insanların arasında olduğu ve onlarla yüz yüze görüştüğünü okumaktayız. Fakat Num 14:14 'de karşımıza halkla yüz yüze görüştüğü belirtilen Tanrının bu cümlede,
Gen 32:30 ...yüzyüze..
Num 14:14 ...yüz yüze...
Deu 5:4 ...yüz yüze ...
Deu 34:10 ...yüz yüze ...
Eze 20:35 ... yüz yüze ..
Eze 20:35 ...yüz yüze ... geçen yüz yüze kelimesinin bu alıntılarda olduğu gibi Paniym kelimesinin iki kere kullanımından anlam verilen yüz yüze olmadığını, Num 14:14 'de kullanılan kelimenin Ayin olduğunu görmekteyiz.



''Ayin'' kelimesinin tercümelerinde verilen anlamına baktığımızda karşımıza daha ilginç bir anlam çıkmaktadır.

Kaynak: http://www.blueletterbible.org/ Ayin kelimesi ingilizce KJV çeviriye göre 887 kere kullanılmış ve kullanıldığı yerlerde genel olarak aldığı anlamlar şunlardır.

Authorized Version (KJV) Translation Count — Total: 887
eye 495, sight 216, seem 19, colour 12, fountain 11, well 11, face 10, pleased + 03190 10, presence 8, displeased + 03415 8, before 8, pleased + 03474 4, conceit 4, think 4, misc 66; 887

göz 495, görüş, görme yetisi 216, görünmek, gözükmek 19, renk, boya 12, fiskiye, çeşme 11, kuyu 11, yüz, surat, çehre ,sima 10, memnun + 03190 10, huzur, hazır bulunma, varlık, var olma 8, hoşnutsuz + 03415 8, önce, evvel 8, memnun + 03474 4, kendini beğenme, kibir ,gurur 4, düşünmek 4, diğer 66; 887



Kullanıldığı ve Türkçeye çevrildiği örneklerine bakarsak,



Num 11:7
Man kişniş tohumuna benzerdi, görünüşü de reçine gibiydi.
Pro 23:31
Şarabın kızıl rengine, Kadehte ışımasına,Boğazdan aşağı süzülüvermesine bakma.
Lev 13:55
Küflü eşya yıkandıktan sonra yeniden kâhine gösterilmeli. Küf yayılmasa bile rengi değişmemişse, kirli sayılacak. Yakılmalıdır. Gerek iç yüzünü, gerekse dış yüzünü küf kemirmiştir.
Gen 29:20
Yakup Rahel için yedi yıl çalıştı. Rahel'i sevdiği için, yedi yıl ona birkaç gün gibi geldi.
Gen 21:11
Bu İbrahim'i çok üzdü, çünkü İsmail de kendi oğluydu.
Gen 27:12
"Ya babam bana dokunursa? O zaman kendisini aldattığımı anlar. Kutsama yerine üzerime lanet getirmiş olurum."
Gen 19:14
Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, "Hemen buradan uzaklaşın!" dedi, "Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere." Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar.



Bu örneklerin hepsinin içinde Ayin kelimesi kullanılmıştır. Örneklerimizi konuya yakın göstermeye çalışırsak kısaca şunları verebiliriz.



Gen 3:5
"Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."
Gen 3:6
Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi. Kocası da yedi.
Gen 3:7
İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar.
Gen 18:3
"Ey efendim, eğer gözünde lütuf bulduysam, lütfen kulunun yanından ayrılma" dedi,
Bu örneklerdeki,
Gen 3:5 ...gözleriniz ...
Gen 3:6 ...çekici ...
Gen 3:7 ...gözleri ...
Gen 18:3 ...gözünde ...
olan bu çevirilerin hepsinin kökeni Ayin kelimesidir. Bu kelimenin anlamını bu kadar araştırmışken yukarda söylenen cümleyi tekrar okuyalım.
Num 14:14
Kenan topraklarında yaşayan halka bunu anlatacaklar.
Ya RAB,
bu halkın arasında olduğunu,
onlarla yüz yüze görüştüğünü,...
Halkın arasında yüz yüze görüştüğüne göz göze görüştüğü anlamıda verilebilecek bu cümleden sonra nasıl olurda Hıristiyan kardeşlerim,
1Yuhanna:4-12
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir....
cümlesine inanabilirler. Bu anlamlardan birine inanmak diğerini inkar etmek değilmidir.
Tanrının insanlar tarafından göründüğü savunmasını yapan biz değil Hıristiyan kardeşlerimin ellerindeki yazmalardır. Yine bu yazmalara göre,

Deu 5:4
RAB dağda ateşin içinden sizinle ( Paniym) yüz ( Paniym) yüze konuştu.
Bunun yanı sıra,
Gen 32:30
Yakup, "Tanrı'yla yüzyüze görüştüm, ama canım bağışlandı" diyerek oraya Peniel adını verdi.



Hıristiyan kardeşlerime ayrıca şöyle bir örnek vermiş olsak.
Eze 20:35
Sizi ulusların çölüne getirecek,
orada yüz yüze yargılayacağım.
Bu cümleden neler anlamaktadırlar acaba, burada açıkca insanların birbirleriyle yüzleştirilip yargılanacağından bahsedildiğini okumaktayız. Yüzleştirilme derken bizim anladığımız insanlar birbirlerinin yüzünü görerek yargılanacaktır. İşin garibi Eze 20:35 'de geçen yüz yüze kelimesinin kökeniyle,
cik:33-11
RAB Musa'yla iki arkadaş gibi yüz yüze konuşurdu...
bu cümlede geçen yüz yüze kelimesinin kökeni harfi harfine aynı kelime olan '' ( Paniym) yüz ( Paniym) yüze'' 'dir. Ortada yanlış çeviri problemi yoktur, cümle doğru çevrilmiştir fakat anlam olarak kabul edilmek istenmemektedir.



Ayrıca Hıristiyan kardeşlerimin ellerindeki bu yazmalara göre,
Deu 34:10
O günden bu yana İsrail'de Musa gibi RAB'bin () yüz () yüze görüştüğü bir peygamber çıkmadı.
dendiğinide yine elimizdeki yazmaların belirttiğini unutmayalım. Anlaşılan Musa'nın Tanrıyı gördümü, görmedimi tartışması Musa'nın içine doğmuş ki şu şikayette bulunmaktadır.



Mısırdan Çıkış-4:1
Musa, «Ya bana inanmazlarsa?» dedi,
«Sözümü dinlemez, `RAB sana görünmedi' derlerse, ne olacak?»
Şimdi neden Musa'ya inanmayıp Tanrının Musa'ya görünmediğini iddia etmekteyiz. Musa'nın yaptığı bu şikayetde geçen '' görünmedi '' kelimesinin İbranice kökeni Ra'ah dır. Bu kelimenin kullanıldığı yerlere örnek olarak,

Gen 1:4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü...
Gen 1:9 Tanrı, "...kuru toprak görünsün" diye buyurdu...
Gen 1:10 ...Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Gen 1:12 ...Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Gen 1:18 ...Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Gen 1:25 ...Bunun iyi olduğunu gördü.
Gen 1:31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü....

bu alıntıları verebiliriz. Bu alıntılarda geçen '' gördü '' kelimeside noktası virgülüne aynı olan Ra'ah dır. Burada Tanrının bu olayları gördüğü bu kelime ile belirtilirken Musa'nın Tanrıyı gördüğünü belirtmesinin kabul edilmemesindeki mantığı izah edebilirmisiniz.



Tanrıyla ayrıca Eyup'ünde konuştuğunu ve gördüğünü okumaktayız.
job 42:7
RAB Eyüp'le konuştuktan sonra,
Temanlı Elifaz'a:
"Sana ve iki dostuna karşı öfkem alevlendi" dedi,
"Çünkü kulum Eyüp gibi hakkımda doğruyu konuşmadınız.

eyu:42-1
O zaman Eyüp RAB'bi şöyle yanıtladı:
eyu:42-5
Kulaktan duymaydı bildiklerim senin hakkında,
Şimdiyse gözlerimle gördüm seni.



Eyup'ün bu iddiasıda tartışma kabul etmeyecek kelimeler ile doludur.
eyu:42-1'de Rab diye tercüme edilen '' YHWH '' dir, bu cümlede Eyup bir meleğe veya başka bir Tanrıya konuşuyordu diyede bi tartışma kabul etmeyecek vaziyettedir. Devamında eyu:42-5
...Şimdiyse gözlerimle gördüm seni.
cümlesinde kullandığı kelimeler ise Ayin ve Ra'ah dır.

Ayin 'e verilen anlamın göz,
Ra'ah' a verilen anlamında görmek olduğunu hatırlayalım. Yapılan tercüme doğrudur ve bu tercümeye görede Eyüp '' YHWH '' yi yani gerçek Tanrıyı gördüğünü söylemektedir.



Yine Rab'bin '' YHWH '' nin Avram'ada görüdüğünü okumaktayız.
Gen 17:1
Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona görünerek,
"Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'yım" dedi,
"Benim yolumda yürü, kusursuz ol.

Kullanılan kelimelerin yine Ra'ah ve '' YHWH '' olduğunu görmekteyiz.
Ayrıca '' YHWH '' kendi ağzından olan şu cümleyide not düşmekte fayda var sanırım. Mısırdan Çıkış-6:2
Tanrı ayrıca Musa'ya,
«Ben RAB'bim» dedi,
Mısırdan Çıkış-6:3
«İbrahim'e,
İshak'a ve Yakup'a Her Şeye Gücü Yeten Tanrı olarak göründüm,
ama onlara kendimi RAB adıyla tanıtmadım.
Tanrının '' YHWH '' burada Musa ile olan konuşmasında ismini saydığı bu insanlarada göründüğünü fakat ismini onlara bildirmediğini okumaktayız. Burada,
Mısırdan Çıkış-6:3
...kendimi RAB adıyla tanıtmadım.
Rab olarak geçen isim ise Tanrının kendine seçtiği isim olan '' YHWH '' olduğunu belirtelim tercümeye ise Rab olarak girmiştir. Ellerindeki yazmalara göre inandıkları Tanrı ben bu insanlara gözüktüm hemde Tanrı olarak diyebiliyorsa buna kimin itirazı olabilir, tabi Hıristiyan kardeşlerimden başka, nedense Hıristiyan kardeşlerime ellerindeki kutsal saydıkları bu delilleri göstermemizde yeterli olmamaktadır onlar, ellerindeki bu yazmalara ters olarak yine ellerindeki şu çelişkiye göre,
1Yuhanna:4-12
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir....
olan inançlarını korumaya çalışmaktadırlar.




'' yeni antlaşma denilen yazmalara göre '' İsa'ya yüce bir konum verilmeye çalışılmasının ortaya çıkardığı problemlerdir bunlar. Bu verilmeye çalışılan bu konumu şu bir kaç cümlede rahatlıkla görebilmekteyiz.
Yuhanna:1-18
Tanrı'yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir.
O'nu,
Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul tanıttı.
Yuhanna:6-46
Bu,
bir kimsenin Baba'yı gördüğü anlamına gelmez.
Baba'yı sadece Tanrı'dan gelen görmüştür.



Matta'nın 3. Bapına baktığımızda İsa'nın vaftiz olup sudan çıkmasıyla,
Mat. 3:16
İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı.
O anda gökler açıldı ve İsa,
Tanrı'nın Ruhunun güvercin gibi inip üzerine konduğunu gördü.
Mat. 3:17
Göklerden gelen bir ses de şöyle dedi:
«Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum.»
Tanrının Ruhunu güvercin gibi ortaya çıktığını ve göklerden bir ses geldiğini okumaktayız. Bu güvercin ve sesin diğer insanlar tarafından görüldüğü veya bu sesin duyulduğu belirtilmeden İsa'nın iblis'in denemelerinden geçmek üzere Ruh tarafından çöle götürüldüğünü görmekteyiz.

Luka'ya göre gelişen bu olayda ise,
Luk. 3:21>22
Bütün halk vaftiz olduktan sonra İsa da vaftiz oldu.
İsa dua ederken gök açıldı ve Kutsal Ruh,
bedensel bir görünüm alarak güvercin biçiminde O'nun üzerine indi.
Gökten gelen bir ses de,
«Sen benim sevgili Oğlumsun, senden hoşnudum» dedi.
böylesine geliştiği aktarılmaktadır. Bu cümlenin hemen devamında ise Luka İsa'nın soy kütüğünü eklemeyi uygun görmüştür.
Aslında bu problemin, yeni antlaşmada denilen İncil bölümüne baktığımızda çelişkiler deryasına girmiş hissine kapılmamak elde değil. Bu çelişkiler deryasıda Hıristiyan kardeşlerimin yüzlerce hatta binlerce tahrikata bölünmesine sebebiyet vermiştir.




Jhn.14:7
Beni tanısaydınız,
Babamı da tanırdınız.
Artık O'nu tanıyorsunuz, O'nu gördünüz.»

Jhn.14:8
Filipus,
«Rab, bize Baba'yı göster, bu bize yeter» dedi.

Jhn.14:9
İsa,
«Filipus» dedi,
«bunca zamandır sizinle birlikteyim.
Beni daha tanımadın mı?
Beni görmüş olan,
Baba'yı görmüştür.
Sen nasıl, `Bize Baba'yı göster' diyorsun?

Jhn.14:10
Benim Baba'da,
Baba'nın da bende olduğuna inanmıyor musun?
Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum,
ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor.

Jhn.14:11
Bana iman edin; ben Baba'dayım,
Baba da bendedir.
Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.



Bu alıntılar yazmalardan ve mektuplardan oluşturulan ve adına İncil denilen kitaptan alınmıştır. Bazı hıristiyan kardeşlerim bu cümlelerdeki anlamlardan İsa'nın Rab'bin yani Tanrının kendisi olduğu anlamı çıkarabilmişlerdir. Elimizdeki bu yazmalara göre bu cümleler İsa'ya aittir, bu cümlelerde İsa'nın söylediyse ne söylemek istediği ise meselenin inanç boyutuna girecektir. Fakat şayet İsa bu kelimelerde kendisinin Rab olduğunu iddia etmekteyse yine İsa'ya ait olduğu savunulan şu cümleye ne demeli.

Jhn 5:37
Beni gönderen Baba da benim için tanıklık etmiştir.
Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz,
ne de şeklini gördünüz.

İsa bunları insanlara söylemekte ve bu insanlarda İsa'yı görmekte ve duymaktadır. Şayet İsa Tanrının kendisi ise bu cümlede bunun mümkün olamayacağını görmekteyiz. Bazı Hıristiyan kardeşlerim cümlenin yanlış tercüme edildiğini savunmaktadırlar. Tercüme eden biz değiliz, madem yanlış tercüme vardır neden düzeltmeye gitmezler, işin garibi baktığımız ingilizce örneklerin tümünde de yapılan çeviri aynı anlamda yapılmıştır.

Hıristiyan kardeşlerimin savunması ise cümleye '' henüz ''ün katılması gerektiğidir. Savunmalarına göre tercüme '' Henüz Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz, ne de şeklini gördünüz. '' gibi birşey olması gerekmektedir. Aslında bu eklemede meseleye çözüm getirememektedir. Şayet İsa Tanrının kendisi ise bunun henüzü falan olamaz. Eğer İsa insanların karşısına Tanrı olarak geçmiş ise,

Jhn 5:37
Beni gönderen Baba da benim için tanıklık etmiştir.
Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz,
ne de şeklini gördünüz.
bu cümleyi kurması saçmalıktır. Bu cümle İsa'nın Tanrı olmadığını açıkca söylemesinden başka bir şey değildir. Fakat iddia edildiği gibi,
Jhn.14:9
İsa, ...Beni görmüş olan, Baba'yı görmüştür.
Sen nasıl, `Bize Baba'yı göster' diyorsun?
cümlesinden İsa'nın Tanrı olduğunu çıkarmamız gerekiyorsa bu Jhn 5:37'de geçen anlama aykırıdır. Kısaca bu anlamların biri İsa tarafından söylenmiş olamaz.




Sonuç:
Jhn 5:37
Beni gönderen Baba da benim için tanıklık etmiştir.
Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz, ne de şeklini gördünüz.
veya
1Yuhanna:4-12
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir....
cümlelerindeki anlam eski antlaşmaya göre imkansızdır. Eski antlaşmaya göre Tanrıyı tonlarca insan görmüş hatta konuşmuştur.
Şayet İsa'nın kendiside Tanrı ise yine binlerce insan tarafından görülmüş ve duyulmuş demektir. Özellikler İsa'nın şu cümlesi,
Jhn 5:37
Beni gönderen Baba da benim için tanıklık etmiştir.
Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz,
ne de şeklini gördünüz.
kendisinin Tanrı olmadığının isbatının yanısıra eski antlaşmaya göre gerçeğide yansıtmamaktadır. Elimizdeki yazmalardan mantıki olarak çıkaracağımız sonuç eski antlaşmaya göre Tanrıyı görenler olmuştur ve yeni antlaşmaya görede İsa kendisinin Tanrı olmadığını belirtmiştir.


Ayrıca gözlerden kaçan bir kişi daha vardır Tanrıyı gören onu yemeğe davet eden ve onunla karşılıklı sohbet eden, bu yazmalara görede bu kişi İbrahim'dir,
Gen.18:1
İbrahim günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken,
RAB kendisine göründü.

KJV Gen 18:1 And the LORD appeared unto him...
Burada İngilizceye LORD,Türkçemize RAB olarak çevrilen bu şahıs bu yazmalara göre '' YHWH ''nin kendisidir. Bu ismin İsrail'lerin tek ve eşi benzeri olmayan Tanrının ismi olduğunu hatırlayalım. Münakaşasız burada İbrahim'e gözüken gerçek Tanrı '' YHWH '' dir. İbraniler için kutsal olan bu isim, gereksiz yere anıp gönaha girmesinler diye olan Tanrıdır. Gereksiz yere anıp günaha girmemek için İbranilerin buna bulduğu çözüm ise, '' '' YHWH '' ismindeki anlamları ifade eden ve gerçek Tanrıyı tanımlamak için kullandıkları '' Adonay '' isim olmuştur. İbrahim'in Tanrıyla olan sohbetinde bu tanımlamayıda kullandığını görmekteyiz.

KJV Gen 18:3
And said, My Lord,...
Gen 18:3
"Ey efendim,
eğer gözünde lütuf bulduysam,
lütfen kulunun yanından ayrılma" dedi,



KJV Gen 18:13
And the LORD said unto Abraham,...
Gen 18:13
RAB İbrahim'e sordu:
"Sara niçin,
'Bu yaştan sonra gerçekten çocuk sahibi mi olacağım!' diyerek güldü?

Devam eden konuşmalarda Tanrıdan '' YHWH '' diye bahsedilmeye devam edilmesi ortada tanınma hatası olmadığını göstermektedir. Türkçemize yine RAB olarak tercüme edilen hatta bu tercümede bu RAB yazısını tamamiyle büyük harflerle yazan tercüman kardeşlerimizinde burada İbrahim'in konuştuğu kişinin gerçek Tanrı olduğunu anladıklarını görmekteyiz.



KJV Gen 18:33
And the LORD...

Gen 18:33
RAB İbrahim'le konuşmasını bitirince oradan ayrıldı,
İbrahim de çadırına döndü.



İbrahim ile Tanrı arasında geçen bu konuşmadan sonra RAB'bin kendi yoluna devam ettiğini görmekteyiz. Konuyu toparlarsak,

Gen.18:1
İbrahim günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken,
RAB kendisine göründü.
İbrahim çadırının önünde otururken RAB'bin kendisine göründüğünü okumaktayız. İbrahim'in Tanrıyı görmesi ve onunla konuşması bu yazmalarda bulunan şu sözlere ne kadar aykırıdır değilmi,

1Yuhanna:4-12
Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmüş değildir....
Jhn 5:37
Beni gönderen Baba da benim için tanıklık etmiştir.
Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz, ne de şeklini gördünüz.
Bu yazmalar kendine muhalefet ile devam etmektedir değilmi, sıcak bir yaz günü çadırının önünde otururken RAB'bi gören İbrahim,
Gen.18:2
İbrahim karşısında üç adamın durduğunu gördü.
Onları görür görmez karşılamaya koştu.
Yere kapanarak birine,
Gen.18:3
"Ey efendim,
eğer gözünde lütuf bulduysam,
lütfen kulunun yanından ayrılma" dedi,

Gen.18:4
"Biraz su getirteyim,
ayaklarınızı yıkayın.
Şu ağacın altında dinlenin.

Gen.18:5
Madem kulunuza konuk geldiniz,
bırakın size yiyecek bir şeyler getireyim.
Biraz dinlendikten sonra yolunuza devam edersiniz." Adamlar, "Peki, dediğin gibi olsun" dediler.

Yanında melekleriyle gördüğünün RAB '' YHWH '' olduğunu anlayan İbrahim hemen yere kapanır ve onlara birşeyler sunmaya çalışır. İbrahim'in bu teklifini geri çevirmeyen RAB '' YHWH '' birazdan İbrahim ile konuşmaya başlar ve ona bir müjde verir.

Gen.18:10
RAB, "Gelecek yıl bu zaman kesinlikle yanına döneceğim" dedi,
"O zaman karın Sara'nın bir oğlu olacak."
Sara RAB'bin arkasında,
çadırın girişinde durmuş, dinliyordu.

Gen.18:13
RAB İbrahim'e sordu:
"Sara niçin,
'Bu yaştan sonra gerçekten çocuk sahibi mi olacağım!' diyerek güldü?

Gen.18:14
RAB için olanaksız bir şey var mı?
Belirlenen vakitte,
gelecek yıl bu zaman yanına döndüğümde Sara'nın bir oğlu olacak."

Gen.18:15
Sara korktu,
"Gülmedim" diyerek yalan söyledi.
RAB, "Hayır, güldün" dedi.

Böylesi ufak bir münakaşadan sonra RAB '' YHWH '' dünyaya geliş nedenini İbrahim'e söyler ve bu neden üzerinde konuşmaya başlarlar. İbrahim ile RAB '' YHWH '' arasında geçen bu sohbetin devamınıda bakabilirsiniz, tüm bunlar kutsal kabul edilen bu yazmaların başka bir sayfasında geçen şu söze ne kadar aykırıdır değilmi.
Jhn 5:37
...Siz hiçbir zaman O'nun ne sesini işittiniz, ne de şeklini gördünüz.

RAB '' YHWH '' nin burada İbrahim'e gözüktüğünü ve onunla karşılıklı konuştuğunu yine Hıristiyan kardeşlerimin kutsal kabul ettiği bu yazmalardan okumaktayız.
Ortaya böylesi çelişkiler çıktığında bu yazmalara nasıl kutsal muamelesi yapabiliriz. Kendi yaptığı tesbitleri çürüten bir kitap nasıl kutsal olabilir, meselenin bu boyutunuda anlamış değiliz.
Gen.18:17
RAB,
"Yapacağım şeyi İbrahim'den mi gizleyeceğim?" dedi,

Gen.18:18
"Kuşkusuz, İbrahim'den büyük ve güçlü bir ulus türeyecek, yeryüzündeki bütün uluslar onun aracılığıyla kutsanacak.

Gen.18:19
İbrahim'i, doğru ve adil olanı yaparak yolumda yürümeyi oğullarına ve soyuna buyursun diye seçtim. Öyle ki, ona verdiğim sözü yerine getireyim."

Gen.18:20
Sonra İbrahim'e, "Sodom'la Gomora büyük suçlama altında" dedi, "Günahları çok ağır.

Gen.18:21
Onun için inip bakacağım. Duyduğum suçlamalar doğru mu, değil mi göreceğim. Yapıp yapmadıklarını anlayacağım."

Gen.18:22
Adamlar oradan ayrılıp Sodom'a doğru gittiler. Ama İbrahim RAB'bin huzurunda kaldı.

Gen.18:23
RAB'be yaklaşarak, "Haklıyı da haksızla birlikte mi yok edeceksin? diye sordu,

Gen.18:24
"Kentte elli doğru kişi var diyelim. Orayı gerçekten yok edecek misin? İçindeki elli doğru kişinin hatırı için kenti bağışlamayacak mısın?

Gen.18:25
Senden uzak olsun bu. Haklıyı, haksızı aynı kefeye koyarak haksızın yanında haklıyı da öldürmek senden uzak olsun. Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı."

Gen.18:26
RAB, "Eğer Sodom'da elli doğru kişi bulursam, onların hatırına bütün kenti bağışlayacağım" diye karşılık verdi.

Gen.18:27
İbrahim, "Ben toz ve külüm, bir hiçim" dedi, "Ama seninle konuşma yürekliliğini göstereceğim.

Gen.18:28
Kırk beş doğru kişi var diyelim, beş kişi için bütün kenti yok mu edeceksin?" RAB, "Eğer kentte kırk beş doğru kişi bulursam, orayı yok etmeyeceğim" dedi.

Gen.18:29
İbrahim yine sordu: "Ya kırk kişi bulursan?" RAB, "O kırk kişinin hatırı için hiçbir şey yapmayacağım" diye yanıt verdi.

Gen.18:30
İbrahim, "Ya Rab, öfkelenme ama, otuz kişi var diyelim?" dedi. RAB, "Otuz kişi bulursam, kente dokunmayacağım" diye yanıt verdi.

Gen.18:31
İbrahim, "Ya Rab, lütfen konuşma yürekliliğimi bağışla" dedi, "Eğer yirmi kişi bulursan?" RAB, "Yirmi kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim" diye yanıt verdi.

Gen.18:32
İbrahim, "Ya Rab, öfkelenme ama, bir kez daha konuşacağım" dedi, "Eğer on kişi bulursan?" RAB, "On kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim" diye yanıt verdi.

29 Temmuz 2012 Pazar

Kuran-ı Kerim, Hz. İsa'yı nasıl anlatıyor?

Kuran-ı Kerim, Hz. İsa'yı nasıl anlatıyor?
"Kitaplı" dört büyük peygamberden biri olan Hz. İsa hakkında Kuran'da başlı başına iki sure bulunuyor. Babasız doğması, mucizeleri, Hz. Muhammed'in geleceğini haber vermesiyle ilgili tüm bilgileri Kuran'da bulmak mümkün. Ancak, göğe yükseltildiği ve kıyamet kopmadan önce ineceği gibi iki önemli konu var ki, Kuran yorumcuları, anlaşmaya varmış değil. Kuran ayrıca, hıristiyanların "teslis" inancına ve Hz. İsa'nın çarmıha gerilip gerilmediğine de açıklık getiriyor.
İslam inanışının temellerinden biri de "peygamberlere iman"dır ve Hz. İsa "Kitaplı" dört büyük peygamberden biridir. Bütün peygamberler gibi Hz. İsa da, aynı iman esaslarını, yani Allah'ın varlığına, birliğine, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına, ahiret gününe inanmayı telkin etti. Yahudiliği doğru yolu çekmeye çalışan ve mucizeler gösteren Hz. İsa'ya, rivayete göre, havariler adı verilen sadece 12 kişi iman etti. Hıristiyanlık dininin peygamberi olan Hz. İsa'nın mukaddes kitabı, kendisine vahiyle gönderilen İncil'di. Ancak kendisinden sonra, havarileri İncil'i değiştirdi.
Hz. İsa'nın peygamberliğe 30 yaşında eriştiği biliniyor. Ancak Hz. Muhammed'den hadis rivayet eden bazı İslam alimlerine göre, 40 yaşındayken peygamberliğe nail oluyor; 122 yaşındayken de semaya çekiliyor. Hz. İsa, annesi Meryem'le birlikte bir süre Ürdün'ün Nasire kasabasına yerleştiği için kendisine tabi olanlara Nasara, dinlerine de Nasraniyet deniliyor.
Hz. İsa'yı Kuran'dan öğrenmek istediğimizde, bu peygamberin babasız doğmasıyla, mucizeleriyle, İncil'in aksine Allah'ın oğlu olmadığıyla ilgili ayetlerle karşılaşıyoruz. Kuran'da iki sure var ki, İsa peygamberle ilgili bütün bilgileri içeriyor. Bunlardan biri, üçüncü sure olan Al-i İmran; diğeri ise Kuran'ın 19. suresi olan ve Hz. İsa'nın annesinin adını taşıyan Meryem suresi. Al-i İmran suresi, adını Hz. Meryem'in babası İmran'dan alıyor. Bu surenin konularını, İmran ailesinin temsil ettiği nübüvvet (peygamberlik), Hz. İsa ve Hıristiyanlık oluşturuyor. Bu surenin 45. ayetine göre, Allah kendisine İsa Mesih adını veriyor ve bir "kelime" olarak müjdeliyor (Hz. İsa'nın lakabı olan "mesih", İbranice'de "mübarek" anlamına geliyor.):
"Gün geldi melekler ona: "Meryem! Allah kendisi tarafından bir kelime vereceğini sana müjdeliyor. Adı İsa, lakabı Mesih, sıfatı Meryem oğludur. Dünyada da ahirette de itibarlı, Allah'a en yakın kullardan olacaktır."
Hz. İsa'nın babasız yaratılması mucizesi
Al-i İmran suresinin devam eden 46. ayeti Hz. İsa'nın beşikteyken konuşarak mucize göstermesinden; 47. ile 59. ayetleri de Hz. İsa'nın, Allah'ın "kün" (ol) emriyle yaratılmış olmasından bahsediyor:
Al-i İmran suresi 47. ayet: "Meryem: 'Ya Rabbi, bana hiçbir erkek eli değmediği halde nasıl olur da çocuğum olabilir?' deyince, Allah şöyle buyurdu: 'Öyle de olsa, Allah dilediğini yaratır; zira O bir şeyin varolmasına hüküm verince sadece ol der, o da derhal oluverir."
Al-i İmran suresi 59. ayet: "Allah yanında İsa'nın durumu, aynen Adem'in durumu gibidir. Allah Adem'i topraktan yaratıp 'ol' dedi, o da derhal oluverdi."
Yine aynı surenin 48. ayeti ise, Allah'ın, Hz. İsa'ya kitabı (yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğreteceğinden sözediyor. İncil'in, Hz. İsa'ya indirilmiş olduğunu da Hadid suresinin 27. ayetinden öğreniyoruz. Meryem suresi ise, Hz. Meryem'in bakire olarak Hz. İsa'yı dünyaya getirmesini ayrıntılı olarak anlatıyor. Hz. İsa'nın mucize olarak babasız yaratıldığı, bu surenin özellikle 16-34. ayetlerinde geçiyor.
Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığı
Kuran'nın Nisa suresinin 171.-172. ayetleri; Maide suresinin 17, 72, 73, 75 ve 116. ayetleri; Tevbe suresinin 30.-31. ayetleri ile Zuhruf suresi 59. ayeti, Hz. İsa'nın peygamber olduğu, Hıristiyanların dediği gibi Allah'ın oğlu olmadığıyla ilgili bilgileri içeriyor. Hz. İsa'dan Mesih olarak bahseden bu ayetler Hıristiyanlık'taki "teslis"in yani Baba-Oğul-Kutsal Ruh inanışının günah olduğunu belirtiyor. Bu ayetlerden bazıları şöyle:
Nisa suresi 171. ayet: "Ey Ehl-i Kitap! Dininizde haddi aşmayın, taşkınlık yapmayın ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri iddia etmeyin. Meryemin oğlu Mesih İsa sadece Allah'ın resulü, Meryeme ulaştırdığı kelimesidir. Allah tarafından gelen bir ruhtur. Gelin Allah'a ve elçilerine iman getirin, 'Tanrı üçtür' demeyin. Kendi iyiliğiniz için bundan vazgeçin. Allah ancak tek bir İlahdır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir. Göklerde ne var, yerde ne varsa Onundur. Koruyan ve yöneten olarak Allah yeter."
Maide suresi 72. ayet: " 'Allah Meryemin oğlu İsa'dır' diyenler hiç şüphesiz kafir olmuşlardır. Halbuki İsa vaktiyle şöyle demişti: 'Ey İsrailoğulları! Benim de sizin de Rabbiniz olan tek Allah'a ibadet ediniz. Kim Allah'a eş ortak koşarsa, şu kesindir ki, Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer ateştir. Zalimlere yardımcı olan da çıkmaz."
Maide suresi 73. ayet: " 'Allah üçten biridir' diyenler de kafir olurlar. Halbuki bir tek İlahtan başka ilah yoktur. Eğer bu batıl iddialarından vazgeçmezlerse içlerinden kafir kalanlara mutlaka can yakıcı bir azap dokunacaktır."
Tevbe suresi 30. ayet: "Yahudiler: 'Üzeyr Allah'ın oğludur' dediler. Hıristiyanlar da 'Mesih, Allah'ın oğludur' dediler. Bu onların ağızlarında geveledikleri sözlerden ibarettir. Onlar, sözlerini daha önce geçmiş kafirlerin sözlerine benzetiyorlar. Hay Allah kahredesiler! Nasıl da haktan batıla döndürülüyorlar?"
Tevbe suresi 31. ayet: "Yahudiler hahamlarını, hıristiyanlar rahiplerini ve Meryemin oğlu Mesihi Allah'tan başka Rab edindiler. Halbuki onlara bir tek ilaha ibadet etmeleri emrolunmuştu. Ondan başka ilah yoktur. O, onların ortak koştukları şirkten münezzehtir."
Hz. İsa'nın mucizeleri
Mucizeler, peygamberlerin önemli özelliklerindendir. Hz. İsa da mucize gösteren peygamberlerdendir. Kuran, daha ikinci suresinde Hz. İsa'ya verilen mucizelerden sözediyor: (Bakara suresi 87. ayet: ".....Meryemin oğlu İsa'ya da mucizeler, açık deliller verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs ile destekledik...")
Hz. İsa'nın çeşitli mucizelerinden ayrıntılı olarak bahseden sureler ise Maide, Al-i İmran ve Meryem sureleri. Maide suresinin 110. ayeti, Hz. İsa'nın, beşikteyken konuştuğunu, Allah'ın izniyle çamurdan kuş yaptığını, ölüleri dirilttiğini, anadan doğma körleri ve alaca hastalığına yakalanmış kimseleri iyileştirdiğini anlatıyor:
"Allah o gün buyuracak ki: "İsa! Hem senin, hem annenin üzerindeki nimetimi iyi düşün! Düşün ki: Ben seni Ruhul Kudüsle desteklemiştim. Sen beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşmuştun. Ben sana Kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncili öğretmiştim. Sen benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyor, ona üflüyordun; o da benim iznimle kuş oluveriyordu. Düşün ki: Sen benim iznimle anadan doğma amanın gözünü açıyor, abraşı da iyileştiriyordun. Düşün ki: Sen benim iznimle ölüleri kabirden diri olarak çıkarıyordun..."
Hz. İsa'nın çamurdan kuş yapması, abraşı iyileştirip ölüleri diriltmesi Al-i İmran suresi 49. ayette de geçiyor. Ayrıca bu ayette, insanların evlerinde ne yediklerini bildiği de anlatılıyor: ".... Evlerinizde ne yediğinizi ve biriktirip sakladıklarınızı da bilirim...."
Hz. İsa'nın beşikteyken konuştuğunu bildiren diğer sureler; Meryem suresinin 29.-34. ayetleri ile Al-i İmran suresinin 46. ayetidir. ("Beşiğinde de yetişkinliğinde de insanlara hitap edip onlarla konuşacak, salih insanlardan olacaktır.")
Ayrıca yine Meryem suresinin 31. ayetinde Hz. İsa, beşikte konuşarak, Allah'ın kendisine namazı farz kıldığını söylüyor: ("Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı, yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı farz kıldı.")
Hz. İsa'nın Kuran'da geçen bir başka mucizesi de, havarilerin isteği üzerine gökten bir sofra indirmesi. Maide suresinin 112.-113. ayetlerinde havarilerin bu istekleri, 114. ayette de Hz. İsa'nın, havarilerin bu isteğini Allah'tan dilemesi anlatılıyor:
(Maide suresi 114. ayet: "Meryemin oğlu İsa: 'Ey büyük Rabbimiz! Ey yüce Allah! Bize gökten bir sofra indir ki bizim hem evvelimiz hem ahirimiz için o gün bir bayram olsun ve Senden bir mucize olsun, bizi rızıklandır, zira rızık verenlerin en hayırlısı Sensin' dedi." Maide suresi 115. ayet: "Allah buyurdu ki: 'Ben onu yukarıdan size indiririm, fakat bundan sonra her kim nankörlük edip kafir olursa, onu dünyada hiç kimseye yapmayacağım derecede, cezalandırırım.' ")
Hz. İsa çarmıha gerildi mi?
Hz. İsa'nın ölümü meselesinde, Kuran yorumcuları farklı görüşlere sahip. Kuran, Hz. İsa'nın çarmıha gerilerek öldürüldüğünü kabul etmiyor. İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'e göre, Kuran, Hz. İsa'nın nasıl öldüğü ya da öldürüldüğü sorusuna cevap vermiyor. "Kuran'daki İslam" adlı kitabında Hz. İsa'nın ölümü ve göğe yükseltilmesi meselesini ele alan Prof. Dr. Öztürk, Nisa suresi 156-158. ayetlerine göre, Hz. İsa'yı çarmıha gerdiğini söyleyen yahudilerin, kesin bir bilgiye değil, bir sanıya dayandıklarını, yani çarmıha gerdikleri kişinin İsa olduğundan emin olmadıklarının belirtiyor.
(Nisa suresi 156-158. ayetler: "....... Oysa onlar İsa'yı öldüremediler, asamadılar da; öldürülen başkası idi, lakin kendilerine ona benzer gösterildi. İsa hakkında ihtilafa düşenler de bu hususta şüphe içindedirler. Bu konuda kesin bilgileri yoktur, zanna tabi olmaktan başka bir şeye dayanmazlar. Onu kesinlikle öldüremediler. Doğrusu Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Aziz ve Hakimdir; mutlak galibdir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.")
Hz. İsa göğe yükseltildi mi?
Hz. İsa'nın sadece öldüğünü belirten ayetlerden biri de Al-i İmran suresi 55. ayet. Bu ayette ayrıca Hz. İsa'nın Allah tarafından göğe yükseltileceği belirtiliyor. ("O zaman Allah şöyle buyurdu: 'İsa! Seni öldürecek olan, onlar değil Benim. Seni kendi nezdime yükseltecek, seni inkarcıların içinden kurtarıp temize çıkaracak ve sana tabi olanları ta kıyamete kadar kafirlere üstün kılacak olan da Benim....")
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'e göre, bu ayette geçen "canını alacağım" anlamına gelen "müteveffike" kelimesi, hıristiyan geleneklerinin etkisiyle başka anlamlara çekilmiş ve Hz. İsa'nın öldürülmeden önce bedeniyle göklere yükseltildiğine inanılmış. Kuran'a göre Hz. İsa'nın eceliyle öldüğünü söyleyen Öztürk, Allah'ın Hz. İsa'yı kendisine yükseltmesinin, ruhunu yükseltmesi anlamına geldiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
"Bedenle göğe yükselmesi efsanesi, beraberinde bir yığın batıl inanışı getirmiştir. Hz. İsa tekrar yeryüzüne inecek, mehdi sıfatıyla dünyayı düzene koyacak vb. Bunların hiçbirinin Kuran'dan onay alması mümkün değildir. Bu konuda öne sürülen ve bir kısmı hadis diye sunulan sözlerin hiçbirine İslam vahiyleri açısından doğru gözüyle bakılamaz. Bunların tümü Hıristiyanlığın tekfir (bir kişinin insanlığın günahlarına keffaret olsun diye ölmesi veya öldürülmesi) ve mehdilik (mesih) inancının İslam literatürüne sızmasıyla vücut bulmuş beyanlardır."
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, kitabında Hüseyin Atay'ın görüşlerine de yer vererek, bu tür inanışların ardında, radikal hıristiyanların olduğunu ve bunların, Hz. Muhammed'i son peygamber olmadığını gösterme gayreti içinde bulunduklarını yazıyor:
"Hz. İsa'nın ölmediği, göğe çıkarıldığı ve kıyamet kopmadan önce geri dönüp Şam'daki bir minareden yere ineceği şeklindeki inanışın, Hz. Peygamber'in ölümünden sonra hıristiyan kültüründen İslam literatürüne geçtiği biliniyor. Bu hıristiyan mitolojisinin İslamlaştırılarak müslümanların inançları arasına sokulmasına günümüz İslam bilginleri karşı çıkmaktadır. Çünkü böyle bir inanışın ardından, radikal ya da fanatik hıristiyanlar, Hz. Muhammed'in bütün görevinin gelecek ahir zaman mesihinin hizmetinde bir hazırlayıcı olduğunu ve bunu İslam inancının da kabul ettiğini ve Hz. Muhammed'in son peygamber olmadığını ileri süreceklerdir."
Bütün bunların yanı sıra Meryem suresinin 33. ayetinde, Hz. İsa'nın daha beşikteyken mucize olarak şöyle konuştuğu yer alır: " 'Doğduğum gün, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selam üzerime olsun.' " Günümüzde bazı İslam araştırmacılarına göre, bu ayette, diğer insanlar gibi Hz. İsa'nın da üç önemli günü vardır: Doğum, ölüm ve diriliş; "göğe yükseliş" ve "gökten iniş" günleri yoktur!
İsa peygamberin Allah tarafından bedeniyle göğe çekilmesine itiraz edenlerden biri de, günümüz Kuran yorumcularından Prof. Dr. Süleyman Ateş. "İslam'a İtirazlar ve Kur'an-ı Kerim'den Cevaplar" adlı kitabında Ateş, bu ayetin yanlış anlaşılmasına, Hz. Muhammed'den rivayet edilen "İsa ölmedi. O kıyamet gününden önce size dönecektir" hadisinin neden olduğunu belirtiyor. Ateş'e göre, bu hadise dayanarak Al-i İmran suresi 55. ayette geçen "seni öldüreceğim" ifadesinden bazı Kuran yorumcuları, "seni hem öldüreceğim, hem de bana yükselteceğim" anlamını; bazısı da, ölüm kelimesi ile uyku anlatılmak istendiği için Hz. İsa göğe yükseltilirken uyuduğu anlamlarını çıkarmışlar.
Prof. Dr. Süleyman Ateş, Kuran'da iki yerde Hz. İsa'nın vefatının anlatıldığını, bu ayetin ise (Al-i İmran suresi 55. ayet) kesin delil olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:
"İsa Aleyhisselam tam eceli müddetince yaşamış, Allah onu düşmanlarından gizlemiş, eceli yetince vefat ettirip semaya değil kendine yükseltmiştir. Şüphesiz bütün peygamberlerin ruhu da Allah'a çıkar ve dinleri baki kaldıkça manen hükümran olurlar."
Hadisin yorumunu da yapan Ateş, hadisin, hıristiyanların bir gün müslüman olacağına işaret ettiğini belirtiyor: "Hadisten şu mana anlaşılmaktadır; İsa'nın ruhu yani ümmeti mahvolmadı, daha yaşayacaktır. Fakat kıyametten önce o ruh (İsa Ümmeti), İslamiyet'e dönecektir. Bu hadis de hıristiyanların bir gün müslüman olacaklarına dair bir işaret olsa gerektir."
Prof. Dr. Süleyman Ateş, kitabında ayrıca Hamdi Yazır'ın "Hak Dini Kuran Dili" kitabındaki görüşlerine de yer veriyor. Yazır da, Allah'tan bir kelime olan İsa'nın ruhunun ölmediğini söylüyor ve "Kelime daha Allah'a dönmemiştir" diyor. İsa'nın göğe kalkmasıyla Kuran'da Allah'a yükselmesini birbirine karıştırmamak gerektiğini söyleyen Yazır, şöyle devam ediyor:
"Çünkü sema Allah'ın isimlerinden değildir. O halde 'Seni bana yükselteceğim' ayetini 'Seni göğe yükselteceğim' diye farklı anlam vermek doğru değildir. Zira İsa'nın Allah'a yükseltilen cismi, göğe yükseltilen de henüz ölmemiş olan ruhudur, diyebiliriz. Ve bu sema madi sema değil, ruhani dördüncü semadır ki Hz. Muhammed Miraç gecesinde İsa'yı dördüncü semada, Harun'u beşinci, Musa'yı altıncı, İbrahim'i yedinci semada görmüştü."
Hz. İsa kıyamet günü için işaret mi?
Yine bazı Kuran yorumcularına göre, İsa peygamber, kıyamet günü için bir işaret. Bu iddialarını da Zuhruf suresi 61. ayete dayandırıyorlar: "Gerçekten o, kıyamet için bir beyandır. Artık siz, o saatin geleceğinden hiç şüphe etmeyin de Bana tabi olun. Doğru yol budur." Bu ayette geçen "o" zamirinden Kuran'ın mı, yoksa Hz. İsa'nın mı anlaşılması gerektiği konusu Kuran tercümelerinde farklı yorumlanıyor. Bazı tercümelerde o'nun yanına parantezler açılarak "İsa" ya da "Kuran" şeklinde ilaveler yapılıyor.
Gerçekten de, gerek bu ayet, gerekse Hz. Muhammed'den rivayet edilen "İsa ölmedi. O kıyamet gününden önce size dönecektir" hadisi, Kuran yorumcularını farklı açıklamalara yöneltmiş. Bazıları, Peygamberimizin bu hadisle, gelecekten örtülü olarak haber verdiğini söylüyor ve "Muhammed ümmeti asırlardır Hz. İsa'nın ikinci kez dünyaya gelmesini bekliyor" ifadesini kullanıyorlar. İslâm'ın temel kaynaklarından kabul edilen ve Kütüb-ü Sitte adıyla bilinen altı hadis kitabında Hz. İsa, "mehdi" olarak anılıyor. İmam Buharî'nin Sahih'inde ve Buharî'den sonra ikinci sağlam hadis kitabı kabul edilen Sahih-i Müslim'de "kıyamete yakın Hz. İsa (a.s.)'in inmesi anında müslümanlara imamlık yapan bir zat ile Hz. İsa'nın buluşmasından ve Hz. İsa'nın onun arkasında namaz kılması"ndan bahsediliyor.
Kuran yorumcularının, Hz. İsa'nın tekrar dünyaya geleceğini dair bir başka dayanakları ise, Maide suresi 110. ve Al-i İmran suresi 46. ayette geçen ve "yetişkin" olarak çevrilen "kehlen" kelimesi. Yukarıda da verdiğimiz gibi ayetlerde Hz. İsa'nın beşikteyken de yetişken de konuşacağı belirtiliyor. Yorumcular, bu kelimenin sadece bu iki ayette geçtiğini ve sadece Hz. İsa için kullanıldığını söylüyorlar.
Hz. İsa'nın yetişkin halini ifade etmek için kullanılan "kehlen" kelimesinin anlamı "30-50 yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan, yaşı kemale ermiş kimse" olduğu için bu kelime, İslam alimleri arasında "35 yaş sonrası döneme işaret ediyor" şeklinde yorumlanıyor.
Hz. İsa'nın 30 yaşının başlarında göğe yükseldiğini, yeryüzüne indikten sonra 40 yıl kalacağını ifade eden ve İbn Abbas'tan rivayet edilen hadise dayanan İslam alimleri, Hz. İsa'nın yaşlılık döneminin, tekrar dünyaya gelişinden sonra olacağını, dolayısıyla bu ayetin, Hz. İsa'nın yeniden yeryüzüne gelişine dair bir delil olduğunu söylüyorlar. (Faslu'l-Makal fi Ref'I İsa Hayyen ve Nüzulihi ve Katlihi'd-Deccal)
Hz. İsa'nın Hz. Muhammed'in geleceğini haber vermesi
Hz. İsa'nın Kuran'da belirtilen önemli bir özelliği de, kendisinden sonra Hz. Muhammed'in peygamber olarak geleceğini haber vermesidir. Aslında nübüvvet (peygamberlik) kurumunun özelliklerinden biri olarak her peygamber kendisinden önce gelecek peygamberi mutlaka bildirmiş. İşte Hz. İsa da Saf suresi 6. ayette Hz. Muhammed'i müjdeliyor:
"Vakti geldi, Meryemin oğlu İsa da: 'Ey İsrailoğulları, dedi, Ben size Allah'ın resulüyüm. Benden önceki Tevrat'ı tasdik etmek, benden sonra gelip ismi Ahmed olacak bir resulü müjdelemek üzere gönderildim.' Ne zaman ki o Resul, açık açık delillerle kendilerine geldi: 'Bu, kesin bir büyüden ibarettir' dediler."

25 Temmuz 2012 Çarşamba

KUTSAL KİTAPLARINA GÖRE; İSA KİM? YAHVE KİM? BABA TANRI KİM? İSA ESASINDA ZAMANDA YAHVE Mİ? YAHVE BABA TANRI MI?


KUTSAL KİTAPLARINA GÖRE; İSA KİM? YAHVE KİM? BABA TANRI KİM?   İSA ESASINDA ZAMANDA YAHVE Mİ? YAHVE BABA TANRI MI?    
Bu sözleri YAHVE'NİN yerine geçeceği için mi söyledi? yoksa YAHVE OLDUĞU için mi söyledi?      
İbraniler.........8/10 `O GÜNLERDEN sonra' diyor RAB, `İSRAİL HALKIYLA yapacağım ANTLAŞMA şudur: YASALARIMI onların ZİHİNLERİNE işleyeceğim, yüreklerine yazacağım. Ben onların TANRISI olacağım, onlar da benim halkım olacaklar.   AYNI SÖZLERİ İSRAİL TANRISI, YAHVE'DE SÖYLEMİŞ... Yeremya.......31:33 Ama o günlerden sonra İSRAİL HALKIYLA yapacağım ANTLAŞMA şudur diyor RAB, YASAMI içlerine yerleştirecek, YÜREKLERİNE yazacağım. BEN ONLARIN TANRISI olacağım, onlar da BENİM HALKIM olacaklar.  
YAHVE'NİN YENİ ANTLAŞMA FİKRİ AYNEN OĞUL TANRI'DA DA VAR. Her ikiside antlaşmanın İSRAİL ve YAHUDA halkıyla yapılacağını üzerine basarak belirtiyor.   Yeremya.......31:31 «`İSRAİL HALKIYLA ve YAHUDA HALKIYLA yeni bir ANTLAŞMA yapacağım GÜNLER geliyor' diyor RAB. Yeremya.......31:1 O zaman diyor RAB, Bütün İsrail boylarının TANRISI olacağım, onlar da BENİM HALKIM olacaklar..   İbraniler.........8/10 `O GÜNLERDEN sonra' diyor RAB, `İSRAİL HALKIYLA yapacağım ANTLAŞMA şudur: YASALARIMI onların ZİHİNLERİNE işleyeceğim, YÜREKLERİNE yazacağım. BEN ONLARIN TANRISI olacağım, onlar da BENİM HALKIM olacaklar.
YENİ AHİTTE BU SÖZLER YAHVE = İSA OLDUĞU İÇİN Mİ YER BULDU? YOKSA KİMSE İSA'YI TANRI OLARAK GÖRMÜYORDU DA, YAHVE'YE TAPMAYA DEVAM ETTİĞİ İÇİN Mİ BU ve BUNA BENZER İFADELER YENİ AHİTTE YER BULDU?
Yahya'nın doğumunda var olan, İsa'larının taptığı Yahve, buhar olup uçmadı ya'   Luka...........1:68 «İsrail'in Tanrısı olan Rab'be övgüler olsun! Çünkü halkının yardımına gelip onları fidyeyle kurtardı.   YAHVE'DE O, FİDYEYİ VEREREK KURTARAN BENİM DİYOR. Yeşaya.....43/3 Çünkü senin Tanrın,İSRAİL'in KUTSALI, Seni kurtaran RAB benim. Fidyen olarak Mısır'ı, Sana karşılık Kûş ve Seva diyarlarını verdim.     OĞUL TANRI'DA, TIPKI YAHVE GİBİ "İSRAİL HALKI İÇİN HERŞEYİ YAPARIM" DİYOR.   "İSRAİL'lileri BIRAKTIM, başka TOPLULUKLARLA ANTLAŞMA yapacağım" demiyor.Yada "İSRAİL'liler dışındaki tüm ulusların, başka toplululuklarında Tanrısı olacağım, onlarla da antlaşma yapacağım" demiyor. Halk, ırk ve din ismi vererek, "Eski Antlaşmanın tarafları ile Yeni antlaşma yapacağım" diyor.   İlk Kitapları, "her harfi Tanrıdan" dedikleri, Eski Ahit'i veren Yahve, aynı zamanda Hıristiyanlarında Tanrısı olmuyor mu? Benimsedikleri kitapta Yahve "bu kitabı Sina'da Moşeye BEN VERDİM " diyor.
KİTABINI AL TANRISINI ALMA OLMAZ.  
Luka'da Yahve'nin İSRAİL'in Tanrısı olduğunu söylüyor ve YAHVE'ye övgüler düzüyor. Ve "YAHVE'ye RAB" diyor. "Oğul Tanrı" demiyor. Ya Luka eski ve yeni olmak üzereİKİ TANRIYA inanıyor yada herşey YAHVE'nin KONTROLÜ altında. Yeşaya ne diyorsa Luka'da aynı şeyi söylüyor.   OĞUL TANRI'DA, İSRAİL TANRISI'DA AYNI ŞEYİ SÖYLÜYOR. Her ikiside; "Antlaşmadan sonra BEN İSRAİL HALKININ TANRISI OLACAĞIM" diyor. "YASALARIMIN maddelerini, ANTLAŞMA maddelerini onların hafızasına işleyeceğim" diyor. Dolaysıyla YAHUDİLER "BENİM HALKIM olacak, BENDE ONLARIN TANRISI olacağım" diyor.   İbraniler.........8/11 Hiç kimse kendi yurttaşına, kendi kardeşine, RAB'bi tanıyın diye akıl öğretmeyecek. Çünkü küçüğünden büyüğüne kadar, onların hepsi BENİ tanıyacak. Yeremya.......31:34 Bundan böyle kimse komşusunu ya da kardeşini, RABbi tanıyın diye eğitmeyecek. Çünkü küçük büyük hepsi TANIYACAK BENİ diyor RAB. Çünkü suçlarını bağışlayacağım, Günahlarını artık anmayacağım.   İSRAİL TANRISI YAHVE'DE YAHUDİLER İÇİN AYNI VAADLERDE BULUNMUŞ. Tıpkı Oğul Tanrı gibi, "herşey Yahudiler için" demiş ve bu sözler kutsal metin yazarları tarafından da Yeni Ahit denilen kitaplarda kayıt altına alınmış. Hiç Yahve'nin, Oğul Tanrının, kutsal metin yazarlarının, söylemlerinde Hırıstiyanlık gibi, başka bir din gibi bir oluşum söz konusu mu?   "Yeni antlaşma" dedikleri şey, Yahudilerin sürekli yaptıklarını sandıkları gibi, sadece Yahudileri ilgilendiren teselli verici, umutları alevlendirici sözler dizisi. Burada da değişik birşey olmamış, Oğu Tanrı'yı temsil edenler, yine İsrail'lileri ilgilendiren bir antlaşmayı dile getirmişlerdir.  
Oğul tanrı "baba" dediği, Sinagog'larına gidip ibadetlerini yaptığı, kitabın tanıttığı Yahve'nin sözlerini tekrar ederek, asıl amacının Yahudileri mutlu etmek, dünya hükümranlığına taşımak, yeniden dirilişte de Kudüs'ü onlara vermek olduğunu belirtmiş oluyor.   Hemde bu duyurularını, Yeni Ahit külliyesinin Esinlenme bölümünde, sayısına kadar vererek pekiştiriyor. 144.000 Yahudi ile kimsenin bilmediği ezgiyi söyleyeceğim diyor. Hıristiyanlardan "bir kişi bile onu öğrenemeyecek" diyor. Kutsal gelin olarak nitelendirdiği, sonsuz hayatın sürüleceği, yaşam ağacının olduğu KUDÜS'ün , KAPILARINA "YAHUDİLERİN isimlerini" vereceğim diyor.  
Şöyle bir düşünün!!! Hiç, o bölümü yazan kendisini o özel ezgiyi bilenler dışında tutar mı? Kendisine dışlanmayı yakıştırır mı? "Ben girmeyeceğim" der mi? Demezde, diyemez de, dışlanmış göstermezde. "Oğul Tanrının makamına çıktım" diyen biri, kendisini dışlanmış gösterirse, seçkinliğine şüphe düşürürse tüm saygınlığı biter. Tanrı katında saygınlığı, seçilmişliği olmayanın sözüne kim itibar eder.
Bu sayılanları yapamayacağına göre, DEMEK Kİ, KANININ SON DAMLASINA KADAR KENDİSİNİ YAHUDİ 
KABUL EDİYORDU. Her zerresiyle Yahudi olmalıydı ki, o 144.000 kişinin arasına girebilsin.   Yok eğer bu tür şeyleri kendini kabul ettirmek için öne çıkarttıysa, esasında Yahudiliğe o kadar önem vermiyorsa, BU DURUMDA DA YALAN YANLIŞ YAZAN ADAMIN PEŞİNDEN NİYE GİDİLİR? İnanmadığı şeyeri yazanın sözlerine güvenilirde, dönüşü olmayan yolculuğa hazırlanılır mı? Tanrı adına asılsız ahkamlar kesenin, yazdıklarına bakılarak sonsuz yaşam hayalleri kurulur mu?  
HIRISTİYAN KİTABINDA, kapılardaki 12 adet ÖNDERİN YAHUDİ BOY BAŞLARI olacağı isimleriyle vurgulanır da, neden 12 temel taşına yazılacak olanlar, "havarilerdir" denmez isimleri de verilmez.   12 elçi seçimi de, yoksa Yahudiler arasından mı yapılacak? Havari sayısının 11 düşürülmesi de bu yüzden olabilir mi? Hz. Yusuf'tan esinlenme yapılmış olabilir mi? 11 yıldızla Güneş gibi? 12 elçiden kasıt Havariler olsaydı, Oğul Tanrı seçtiği o isimleri, geriden gelenlere iftihar meselesi olsun, doğru yolda olduklarına emin olsunlar, Oğul Tanrı yanında olanların, mükafatlandığını duysunlar diye, tek tek isimlerini saymaz mıydı? Sayacağı sadece 11-12 isimdi. Demek ki, ileriye yönelik öngörülerinde Havariler ve Hıristiyanlar için yer yok.      
Tapınak İsa'nın Tapınak ziyaretleri, Tapınağın Tanrısı kim? Tanrı olarak gördüğü kim ve Hıristiyanlığın 
oluşması Oğul Tanrı dedikleri tarafından öngörülmüş müydü? Hıristiyanlardan İSA hiç bahsetmiş miydi?   İsa, hiç kiliseden bahsetmiyor ve gittiği zamana da havraya, SinaGOG'a (İsrail Tanrısı, Hezekiel'e onun için yüzünü SİNA-GOG'a çevir olabilir mi?) ve Tapınağa gidiyor. Ve büyük ihtimalle de 30 yaşında göreve başlayıncaya kadar yaptığı gibi yine Yahve'ye, dua etmeye gidiyordu.   "SinaGOG" demişken, işleri yaldızlama olanları, sembol ve işaretlere bayılanların, geçtikleri yerlere izlerini bırakanların ve gidecekleri yerlere yön levhalarını dikenlerin, SinaGOG ismini nereden türetmiş olduklarına tahminde bulunalım. Hem GOG ve MAGOG konusunda yeni bir pencere açmış, hemde "Setler arasında hapsedilmiş" olan, Yecüc ve Mecüc'ün memleketleri hakkında yorumda bulunup, bir adres vermiş olalım.   GOG ve Magog'u, YAHUDİLER'de, onlarla MESİH PROJESİNİ yürütenlerde hiç Yahudilerin üzerlerine bulaştırmıyorlar. Yahudi dışındakiler bile, Gog ve Mecüc damgaları yemeye razı oluyorlar ama Yahudilere hiç toz kondurmuyorlar. Yahudiler olmazsa amaçlarına ulaşamamaktan korkan, bu gruplar tam bir mazoişt tavır içinde herşeyin başı olarak gördükleri, Yahudilerin ağızlarına bakıyorlar.   Onlar zume uğramış (gibi) olacaklar, kendileri ölecekler ama olsun. Kurtuluşlarını sağlayacak olarak gördükleri yahudiler karşısında; "yeterki kurtuluş olsun" mantığı ile sanki el pençe duruyorlar. Yok Türkler, yok Müslümanlar, yok Ruslar, yok Mançurya diyarları, yok Çin setti duvarları "Yecüc ve Mecüc içinmiş" diyerek insanları yönlendiriyorlar. Yada; "İsrail dışındaki herkez olabilir" tanımları ile bu işi özetletiveriyorlar. Kaf dağının arkasındaki herkez. Yahudi olmayan herkez.       GOG-MAGOG ile YECÜC-MECÜC FARKI, HEZEKİELİN SÖZLERİ, SİNAGOG KONULARININ İŞLENDİĞİ "GOG & YECÜC" sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.      
İsa, ibadete gittiği SinaGOG'un sahibine / ona / Tapınağın içindekine / Tapınağı sipariş verene / Tapınağın sahibine "Baba diyordu". Yahudi edetlerine kadar 12 yaşına kadar buyük törenlere havrada katılamayan İsa, yine Yahudi geleneklerine göre, buhur sunup tütsü yakmış olmasıda kuvvetle muhtemel. (Yahudi geleneğine göre, 12 yaşından 1 ay almayan erkek çocukları bu tür ibadetlere katılamazlarmış.)   Luka......2:42 İSA on iki yaşına gelince, bayram geleneğine uyarak yine gittiler. Luka......2:43-44 Bayramdan sonra eve dönerlerken küçük İsa Kudüs'te kaldı. Bunu farketmeyen annesi babası, çocuğun yol arkadaşlarıyla birlikte olduğunu sanarak bir günlük yol gittiler. Sonra O'nu akrabalar ve dostlar arasında aramaya başladılar.  
Daha sonraları SinaGOG çevresinde, sunak güvercini satanları kovalıyor ama "tütsü yakılmasına da karşıyım" demiyor. Eğer yasakladığına inansalardı, bugün kiliselerde tütsü yakılmazdı. Yahve'ye ve diğer Tanrılara buhur sunmaya alışmış insanlar arasında kurulan din, Pagan geleneklerinden kaynaklanmış olan bu tür alışkanlıklarıda içinde barındırmak zorundadır.   Yuhanna......2:14 Tapınağın avlusunda sığır, koyun ve güvercin satanlarla orada oturmuş para bozanları gördü. Yuhanna......2:15 İpten bir kamçı yaparak hepsini, koyunlar ve sığırlarla birlikte tapınaktan kovdu, para bozanların paralarını döktü ve masalarını devirdi. Yuhanna......2:16 Güvercin satanlara, «Bunları buradan kaldırın, BABAMIN EVİNİ pazar yerine çevirmeyin!» dedi.   Matta..........21:12 İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün satıcı ve alıcıları dışarı kovdu. Para bozanların masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi. Matta..........21:13 Onlara şöyle dedi: «`BENİM EVİME dua evi denecek' diye YAZILMIŞTIR. Ama siz burayı haydut inine çevirdiniz!» Matta..........23:21 Tapınak üzerine ant içen de hem tapınak, hem de tapınakta yaşayan Tanrı üzerine ant içmiş olur.  
Eski Ahit onun amel ettiği kitap değil mi? İsa'larının da o kitap dolayısıyla İSRAİL TANRISINA tapması gerekiyor. Yoksa kıskanç Tanrı Yahve onu cezalandırırdı.Tersi bir durum söz konusu olsa, "İsa'da Babamın" yanındayım demezdi. İsa'nın da bu konuda ne kadar titiz olduğunu, şu ifadeden çıkarabiliriz. Tapınağın sahibinin nasıl mutlu edileceği, yine tapınağın sahibinin istekleri içinde mevcut. Baba Tanrı için bu kadar gayret gösterenin BAŞKA BİR DİN KURMASI, KURUN DEMESİ yada kuracak olması düşünülebilir mi?  
Yuhanna......2:17 Öğrencileri, «SENİN EVİN için gösterdiğim GAYRET beni yiyip bitirecek» diye yazılmış olan sözü hatırladılar.   Markos......11:17 Halka ders verirken şunları söyledi: «`BENİM EVİME, tüm ulusların dua evi denecek' diye YAZILMAMIŞ mıdır? Ama siz burayı haydut inine çevirdiniz.»  
Tapınağa ve elindeki dine Eski Ahit çerçevesinde bağlı olan İsa, Babasına ihanet eder mi? Göreve 30 yaşında başlıyor.Öğrencileri oluyor. Demek ki en azından 31-32 yaşlarında ve hala Yahudilerin içinde sunak sunduğu, buhur yaktığı Havralara giderek ibadet ediyor. Yani sıkı bir Yahudi. Babasının oğlu. Derslerini de babamın dua evi dediği Tapınakta veriyor.   Luka......19:46 Onlara, «`BENİM EVİM DUA EVİ olacak' diye YAZILMIŞTIR. Ama siz burayı haydut inine çevirdiniz» dedi. Luka......19:47-48 İsa her gün tapınakta ders veriyordu. Başkâhinler, din bilginleri ve halkın ileri gelenleri ise O'nu yok etmek istiyor, ama bunu nasıl yapacaklarını .....    
Ölümünden kısa bir süre öncesine kadar hala Yahudi ibadetlerine, Yahudi kitaplarına, Yahudi Tapınaklarına bağlı olan ve o tapınağın sahibi olan Yahve'ye, kusur yapmaktan korkan İSA, yeni bir din kuruluşuna girer de, Baba Tanrıyı kızdırmayı göze alır mı?
Babanın mirası zaten oğul'un değil mi?
O tapınakların sahibi olarak Hıristiyanların kitaplarından olan, Eski Ahit'te Yahve yada diğer adıyla İsrail tanrısı gözükmüyor mu? O kitapları her harfi Tanrıdan diyerek, yani Yahveden diyerek kendi kitaplarına dahil etmediler mi? gerektiği zaman ondan örnekler vermiyorlar mı?
O kitaplardaki kehanet denilen ifadelerden kendilerine pay biçmiyorlar mı?  
O kitaplarda İsrail Tanrısı Yahve, "kitapları Moşe'ye Sina'da ben verdim" demiyor mu? Bu durumda kitapları veren Yahve ise, Tapınak tariflerini yapan ve kitaplarına alanda Yahve'dir. Kitaplar Yahve'nin ise, tapınak tariflerini en ince ayrıntısına kadar tarif eden, ibadet biçimini elbiselere varıncaya kadar saptayan da Yahve'dir.   Kitaplar onunsa, tapınak tariflerini "dinleneceğim konutum" diye vermişse, buhur detaylarını da yine kitapta bildirmişse, o halde tapınağın sahibi olan ve orada tapılan YAHVE'dir.
Luka'da, bu konuda Yahve'nin varlığını kabul edip övgüler sunuyor. Tanrı olarak övgüler sunduğu Yahve kitaplarının sayfalarında hapis kalmadı ya!   Önceden olduğu gibi her ne yapıyorsa onu yapıyor durumda olmalı ki; Tanrıdan esinlenen Luka, Yahve'ye övgüle sunuyor.   Eğer, Yahve kuvvetli olmasa, hala aktif olmasa, her harfi Tanrıdan olan metinlerin içinde işi ne? Oğul Tanrının özel melekleri ve Kutsal Ruh izin verdiki, kutsal metin yazarları tarafından kitapların içinde, Yahve ismi ifade buldu.   Luka.........1:68 «İsrail'in Tanrısı olan Rab'be övgüler olsun! Çünkü halkının yardımına gelip onları fidyeyle kurtardı.   Bu durumda, İsa'nın havrada taptığı Yahve idi. "Babam" dediği de Yahve idi. Korkup çekindiğide, İsrail'in müstakil tanrısı Yahve idi. O halde; göğe yükseldiğinde sağına oturduğu Tanrı da Yahve idi.  
Hıristiyanlar hala kurdukları dinin oğul tanrı dedikleri vaadcinin isteği mi olduğunu zannediyorlar. Yok eğer Oğul Tanrı "bize öyle" dedi diyorlarsa, o zaman her harfi Tanrıdan dedikleri kitapların bir kısmını gözden çıkaracaklar.Ya! kitaplar değişecek, Ya! hayaller yeni şartlara göre yeniden düzenlenecek. Eğer göğüslere içirilmiş buzağılar kovulupta, TEVHİD İNANCINA bağlanmamışlarsa. BULUŞMA ÇADIRI, YAHVE'NİN İSTEDİĞİ BUHUR-TÜTSÜ KONULARININ İŞLENDİĞİ "YAHVENİN ÇADIRI ve BUHURU" SAYFASINA BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ.      
Yahve Hıristiyanlara başka türlü gözükerek, başka isteklerde bulunduysa, bu durumda da yinede iyice düşünmeleri gerekir. Farklı isimle kendini tanıtmış olanda Yahve olabilir. Kendisini oğul Tanrı olarak tanıtıp benzer şeyler yazdıran, İsrail halkını korumayı kendine amaç edinmiş olan Yahve olabilir. Kendisini, Yakup'la olan güreşte bile farklı gösterip tanıtmamış mıydı? Zora düşmese, kurtulma söz konusu olmasa ismini açıklar mıydı? Kendisini farklı göstermeyi sevdiğini kendi kitabında şöyle bildirmiş.   Mısırdan Çıkış.......3/3 Ben Yahve'yim. İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a El Shaddai olarak göründüm, ama onlara kendimi Yahve adıyla tanıtmadım.  
Oğul Tanrı dedikleri, sakın Yahve olmasın? Daha öncede yaptığı gibi kendisini farklı tanıtmış olmasın? diyeceğim ama diyemiyorum. Çünkü, tapınağa gittiğinde "Babamın yanındaydım" diye izahat veriyor. "Babamın evini panayıra çevirmeyin" diye satıcıları kovalıyor. Bu durumda, ellerindeki kitaba dayanarak söylüyorum, İSRAİL TANRISI YAHVE, İSA'nın BABASI oluyor.  
Yapılanma bu çerçeve içindeyken, Hıristiyanlık diye bir dini kim istemiş olabilir? Babaya rakip yeni bir din kurmak mümkün mü? Öyle bir durum söz konusu olsa, dirildikten sonra öğrencilerine durumu bildirmez mi? Esinlemeler ile "yeni dinimiz hayırlı olsun" demez mi? Bu durumda babası ile kavga etmesi gerekmez mi? Babasının tapınağını titizlikle korumak isteyen biri, hiç başka tapınak kurulmayı düşünür mü?   Bir soru:Yahve, İsa'nın babası ise, Hıristiyanların da aynı zamanda Yahve'ye tapması gerekmiyor mu? Hemen arkasından bir merak sorusu daha. İsa'yı yani Oğul Tanrı'yı, göğe alındıktan sonra, Baba Tanrının sağ yanında görenler, aynı zamanda Yahve'yi de mi, görmüş olmuşlar?      
İSA sunak içindeki bir takım şeyleri temizlemiyor. Sunağın yapısını ve işleyişinide değiştirmiyor. Öyle olsaydı Eski Ahit'te sıralanmış olan Baba'sının emirleine uymamış olurdu. Tapınağın dışındaki kalabalığı satıcıları kovarak orayı panayırlıktan, çirkin görüntülü durumdan çıkarmaya çalışıyor. Yahve'nin tarif ettiği şekilde tapınağı muhafaza ediyor.   Hıristiyanlarsa, İsa'nın "benim babamın" dediği tapınaklara ikonlar, resimler yerleştirip onları öptüler mumlar yaktılar. Bu durumda, İsa kilisemi senin üzerine yapacağım demekle bugünkü kilise denilen binaları / ibadethaneleri kasdetmiş olabilir mi? Yada böyle bir sözü yine kendilerinin tanıttığı İSA söylemiş olabilir mi? Söylemiş olsaydı "babamın evi" dediği Yahve'nin tapınağında değil, kendilerine has tapınaklarda müjdeyi duyurma işlerini yapardı. Kudüs'teki Yahve için yapılmış ana tapınağa babamın tapınağı diyerek orayı resmieştirmezdi. İbadet için girdiği tapınak Yahve /İsrail tanrısı için yapılmamış mıydı?
Eski Ahit gibi bir kitabı Sina'da Moşeye vererek gerek Yahudilere gerekse Hıristiyanlara kurtuluşun yolunu gösteren, onlara Tanrılık yapıp, İsa'nın da içinde ibadet etmeye gittiği tapınakları yaptırıp, tapınma biçimlerini öğreten, Yahve birden bire ortadan kaybolmadığına göre, kitabını sahipsiz bırakmadığına göre; İsa'da, "babamın tapınağı" dediğine göre; Yahve, bu durumda İsa'nın babası oluyor.   İsa, Yahve'nin "Sina'da Moşe'ye verdim" diye yazdırdığı kitaba göre tebliğlerini yaptığına göre; yani kitapları onaylayıp kutsallığını ilan ettiğine göre, Hıristiyanlar esasında "Baba Tanrı" diye Yahve'ye hitap etmiş oluyorlar. Bu durumda, Oğul Tanrı olsun, Baba Tanrı olsun ayrı bir din kurulmasını ister mi?   Neresinden bakarsanız bakın, Hırstiyanların kutsallarımız dedikleri kitaplarda, oğul Tanrı diye, Yahve'ye rakip olarak ortaya sürdükleri İsa'da; SADECE YAHUDİLERE YÖNELİK. Onların ebedi yaşamlarındaki mutluluklarını sağlamaya kendilerini kilitlemişler. Bütün işi Yahudilik içinde ama "eskiyi uygulatma şartıyla" hedeflemişler. Kutsal metin yazarlarıda aynı çerçeve içinde hareket etmişler. Sadece bir takım kafalarındaki düşüncelere bağlı birtakım değişiklkleri yapabilmek içinde "Tanrı dediki" diye ifadeleri sıralamışlar. (Sünneti kaldırmak gibi, yakmalık hayvanı kaldımak gibi)   Sistem içinde yer edinebilmek, kendilerine karşı olan, kahinler, Ferisiler, yahudiler içindede yer edinebilmek içinde,biz tanrı ile yeni antlaşma yaptık demişler ama hiç biri ben "YAHUDİLİĞİ BIRAKTIM" yada "YAHVE'yi TERKETTİM" diye bir ifadede bulunmamış. İsa'yı oğul olarak ilan etmelerine rağmen Baba Tanrı kavramını geliştirerek, Yahve'yi yani İsrail Tanrı inancını korumuşlar. Her biride öğretmenleri İSA ile Tapınaklara gidip ibadetlerini yapmışlar.      
 Her konuda olduğu gibi buradada çelişkili ifadeler mevcut. İsa'nın kafası, kutsal metin yazarları tarafından karıştırılmış anlaşılan. Tapınakta yaşayan bir tanrı olduğunu söylüyor ama içilen ant sadece onu kapsar diyor. Gök Tanrı için ayrıca ant içmeli diyor. Taht ve üzerinde oturan için diyor.   Matta..........23:20 Öyleyse sunak üzerine ant içen, hem sunağın hem de sunaktaki her şeyin üzerine ant içmiş olur. Matta..........23:21 Tapınak üzerine ant içen de hem tapınak, hem de tapınakta yaşayan Tanrı üzerine ant içmiş olur. Matta..........23:22 Gök üzerine ant içen, Tanrı'nın tahtı ve tahtta oturanın üzerine ant içmiş olur.  
Bu durumda tapınak içinde bir tanrı olduğunu kabul etmiş olmuyor mu?
  • 1-Tapınakta yaşayan Tanrı  
  • 2- Göklerde taht ve tahtta oturan Tanrı.  
  • 3- Tahta Baba Tanrının sağında oturan Oğul Tanrı. Sağında oturduğunu "gördüm" diyen tanıklara dayanılarak kitaplara yazmadılar mı?
Tapınakta olan ama Gök tanrı kadar etkin olmayan bir tanrı var. Ayrı Tanrı olmalı ki; ona içilen ant onunla sınırlı kalıyor ve yaşayan tanrı, Put olmayan bir tanrı vurgulaması ile konumuda iyice belirleniyor. Diğeri ise üzerine içilen antın geçerliliğinin gökleri kapsadığını belirttiği diğer bir Tanrı. Tahta oturan Tanrı. Birde, tahtın sağına oturacak olan kendisi var.   Tapınakta put olamayan canlı kanlı yaşayan Tanrı, Tahta oturan Baba Tanrı ve sağına yerleşecek olan Oğul Tanrı, bu duruma göre kaç Tanrı oluyor? Kim? kim? oluyor. En azından İsa'nın ağzından üç adet tanrı olduğunu öğrenmiş oluyoruz.  
TAPINAKTAKİ Yaşayan dediği Tanrı mı? Yahve oluyor. "Hani benim evim" diyen İsrail Tanrısı değil miydi? Buhur isteyen, uzaklardan günnük getirilen, "konutumu Kudüste yapacağım" diyen, dinleneceği oturacağı çadırını, en ufak detayına kadar anlatan, sevdiği yakmalık sunuların listesini veren, her gün taze yakmalık sunular isteyen, 300 m2 sığan Tanrı Yahve değil miydi? Tapınağı yapanlarda, bir çok tanrının varlığına inanan ama kendi Tanrıları, en büyük olduğu için teselli bulanlar. Bu nedenlerden dolayıda Hıristiyanlar İSA için, RAB'lerin RAB'bi demiyorlar mı? Onlarda tıpkı İSRAİL TANRISI RAB anlayışını devam ettiriyorlar. sadece bir farkla "en büyük RAB" bizimki diyorlar.   2 Tarihler......2:5 "Yapacağım tapınak büyük olacak. Çünkü Tanrımız bütün tanrılardan büyüktür. Esinleme.....19:16 Kaftanı ve kalçası üzerinde şu ad yazılıydı: `KRALLARIN KRALI VE RABLERİN RABBİ'   1 Tarihler.....17:5 İsrail halkını Mısır'dan çıkardığım günden bu yana tapınakta oturmadım. Bir çadırdan öbür çadıra, orada burada konaklayarak dolaştım.   Yeşeya.......43:24 Benim için güzel kokulu kamış satın almadınız, Doyurmadınız beni kurbanlarınızın yağıyla. Tersine, beni günahlarınızla uğraştırdınız, Suçlarınızla usandırdınız. Yeremya.... 33:18 Levili kahinlerden önümde yakmalık sunu sunacak, tahıl sunusu yakacak, kurban kesecek biri hiç eksik olmayacak.  
İnsanları 3. yaşayan tanrının varlığı konusunda haberdar eden ve ona içirilen antların geçerli olduğunu söyleyen İSA, bugünkü "Hıristiyanlığı ve kiliselerini kurun" demiş olabilir mi? Yaşayan Tanrı'ya iabdet edilmesine, sunu sunulmasına, Ahit'te bilidirilen tapınmaların yapılmasına ruhsat veren, "aman onlar yanlış şeylerdir kendinizi o akımlardan koruyun" demeyen, bu konuda insanları uyarnayan isa, inananlılarının başka yerlere bağlanmasını istemiyor demektir.   "RAB'LERİN Rab'bi, kralların Kralı" dedikleri İsa bugünkü anlamda kilise kurulmasını isteseydi insanları uyararak oradan uzaklaşmalarını, çirkin adetlerin bırakılmasını, kendilerine ait yerler yapılmasını üzerine basarak söylemez miydi?      
Bu ikili üçlü anlatımın sonucuda ortaya çıkan en azından üçlü resmi kabüle, Yahve'ye bir yer tutturduk, onu bir yere monte ederek ondan kurtulduk diyen Vatikan dört elle sarılmıyor mu? Sarılmamış olsa, büyük bir pişkinlikle 25 yıllık çalışmanın ürünü dedikleri eserlerinde, Eski Ahit için Düalist (ikincil) inançlar taşıyor diye yazabilirler miydi?   Özellikle;Tekvin/Yaratılış, Mısır'dan Çıkış, Levililer, Sayılar/Çölde Sayım, Tesniye/Yasa'nın Tekrarı adlı kitapların, Musa tarafından yazılmadığını, Elohimci, Yahovacı, Kahinler (Rahipler) kaynaklardan beslenerek faklı kişiler tarafından farklı zamanlarda yazıldığını örnekleri ile belirtmişler.  
 İblis olarak tanıtılan, (Tanrı ile görüşmelerde bulunabilen) olgunun, nasıl Tanrı YEHOVAYA / YAHVEYE dönüştürülüp, İsrail Tanrısı yapıldığını kaynakları ile anlatmış. Vatikan'ın din alimleri tarafından, 25 yıllık çalışmanın ürünü olan bu tefsir kitabı.   Elohimci, Yahveci, Kahinci görüşleri yansıtıyor diye beyanlarda bulunup Tanrı sözcüsüyüm diyen Papa mühürler miydi? Hem her sözü Tanrıdandır diye kitaplarının içine alarak aynı kapak altında muhafaza edeceksin, sonra "bu kitaplarda birçok Tanrı izleri var" diyeceksin. İmanlılardan da Hıristiyanlığın "TEK İLAHLI DİN" olduğuna inanmalarını bekleyeceksin. Bu onayı sana ancak İNANSIZLARA KARŞI İTTİFAKLAR KURDUKLARIN VEREBİLİR. Çünkü bizler onların inançlarına sahip değiliz."ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH" imanına sımsıkı bağlı olan müslümanlar olarak kalmak istiyoruz.   Onlar için önemli olansa; Tek İLAHIN VARLIĞINA İNANMAK değil, ATADIKLARI / KABUL ETTİKLERİ VARLIĞA İNANMAK. Yani çok Tanrıya inanabilirler ama önemli olan onlardan sadece birine tapıyor olmaları, onların TEK TANRI inancının özünü oluşturuyor."Tanrıların, Tanrısı, en büyük Tanrı , Rablerin Rabbi" tanımları da bu kabulün ürünleri.      
VATİKANA GÖRE; E.AHİTTE 2. TANRI İŞARETLERİ ve Y.AHİTTE TUTARSIZLIKLAR; konusunun işlendiği "DÜALİST DİNLER" sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.      
Vatikan, üstü kapalı cevaplarla Yahve'ye ne oldu? İsa'Yahve'nin nesi? gibi sorulara kaçak döğüşerek şöyle cevap veriyor.
Vatikan, Yahve'den sadece isminin alındığını resmi (sözleriyle) bildirisinde açıklıyor. "Sözle ifade edilmesi yasak olan, Yahve'nin ismi Yunanca çevirisine Kyrios olarak çevrilmiştir" diyor.  
Yani: tercüme yapılırken, Kyrios yerine başka bir kelime seçilseydi "bizde o ismi kullanırdık" diyor. Fakat çoğunlukla kabul görmüş güçlü yapısı olan "bu ismi bırakmadık" diyor.   Açıkca demiyor ki, atalarımızın hepsi Yahve'ye bağlılardı. İsa'ları da, kutsal metin yazarlarıda, yaşadıkları sürece Yahve'ye bağlılardı. Onun tapınağında ona ibadet ediyorlardı. Onlar "Yahve'ye Rab" dediler. İsa'da "Rab" dedi.Eserlerinde de "Rab" derken kimse Yahve'yi dışlamadı. Bakın eserlerine YAHVE'NİN ve onun altında gösterilen DİN SİSTEMİNİN tu-kaka olarak nitelendirdiği en ufak bir ifade var mı?" İsrail Tanrısı bizim Tanrımız değil" diye ima dahi var mı?   İsa 12 YAŞINDA TAPINAĞA GİTTİĞİNDE DE DURUM YAHVE'li. GÖREVE BAŞLADIKTAN SONRADA TAPINAĞA GİTTİĞİNDE DE DURUM YAHVE'li. ELLERİNDEKİ KİTAPLARDAKİ İFADELERE BAKIN DURUM YİNE YAHVE'li.  
Haliyle, kutsal metin yazarlarıda Rab ismine bağlıydılar ve onu kullandılar. "Kyrios" kelimesi efendi anlamına gelirmiş gelmezmiş o konu ayrı bir değerlendirme. Eğer birde o manayı eklersek iş iyice çığrından çıkmış hale gelir. Zaten tercüme başka olsaydı başka isim kullanacaklardı saptaması yapıldı. "Rab İsa" yerine, "EFENDİ İSA" diyeceklerdi.   Önemli olan, kutsal metin yazarları zamanında da, İSA'mız DEDİKLERİ ZAMANDA DA, YAHUDİLİKTEN BAŞKA BİR DİN YOKTU VE O YILLARDA YENİ BİR DİN KURULMAMIŞTI, KURULMAYA NİYETTE YOKTU.   DİNLER ARASI YATAY GEÇİŞ YAPILMADIĞI GİBİ, HAVARİLERİN HEPSİ HAVRALARA DEVAM EDEREK YAHVE'YE (ama "Baba Tanrı" diye ama "müstakil İsrail Tanrısı inancı ile) SUNUMLARINI YAPARAK TAPTILAR.   446 Eski Ahit'te yer alan kitapların Yunanca çevirisinde Tanrı'nın Musa'ya açınladığı sözle ifade olunamaz adı YAHVE, Kyrios ("Rab") olarak çevrilmiştir. Rab sözcüğü o zamandan beri İSRAİL TANRISININ Tanrılığını ifade etmek için kullanılmaya başlandı. Yeni Ahit bu güçlü "Rab" adını hem BABA hem de TANRI'NIN KENDİSİ olarak kabul edilen İsa için kullanıyor, bu bir yeniliktir.  
Rab sözcüğünün, ismi tekrarlanamaz Yahve tarafından Musa'ya verildiği tarihten itibaren, Yahudiler tarafından YAHVE için kullandıkları bu güçlü (taraftar toplamış, beğeni kazanmış, tutulmuş) isim, "BİZİM TARAFIMIZDAN'da, hem BABA TANRI hemde TANRININ kendisi kabul edilen İSA için kullanılıyor" diyor.   Yada başka bir deyişle, Yahudiler tarafından İSRAİL TANRISININ TANRILIĞINI İFADE ETMEK için kullanılan bu güçlü isimi, bizlerde "BABA TANRI ve İSA'nın TANRILIĞINI ifade etmek, onların TANRI OLDUKLARINI BELİRTEBİLMEK" için kullanıyoruz diyorlar.   Yahve, BABA TANRI OLDUĞU İÇİN YADA OĞUL TANRI OLARAK BENİMSEDİĞİMİZ İSA OLDUĞUNDAN DOLAYI, "RAB" İSMİNİ KULLANIYORUZ demiyorlar. YAHVEYİ TANRI OLARAK NİTELENDİREN "RAB" İSMİNİ, BABA TANRI VE TANRI İSA İÇİN kullanıyoruz diyorlar.  
Bu tanımlamada bile, Yahudilere ait İSRAİL TANRISI var, Kendilerine ait TANRININ KENDİSİ (İsa) var, BABA TANRI dedikleri Tanrı var. (asıl tanrılığı İSA'ya bırakmış / yazarlar tarafından azledilmiş---- 1 Petrus....3/22 Göğe çıkmış olan Mesih, Tanrı'nın sağındadır. Melekler, yetkiler ve güçler O'na bağlı kılınmıştır.)  
Aynı kapak altında üç Tanrı ve mutlaka Yahudilerin ve Hıristiyanların birer tanede müstakil Kutsal Ruhları vardır. (Mezheplerin her konuda kandilerini destekleyen Müstakil Kutsal Ruhları olduğu gibi, mezhep içinde farklı Kutsal ruhlarla kurulmuş ittifaklarda olmalı. Papalık seçiminde kardinaler arasındaki mücadele ancak böyle işbirlikleri ile olur. Kutsal Ruh'un desteklediğinin seçilmesi ve Kutsal Ruh'un "seninleyim, üzerine döküldüm" dediğinin keybetmiş olması başka türlü nasıl açıklanabilir.)  
HIRİSTİYANLAR DOLAYLI DA OLSA, 3 ADET TANRIYA İNANIYORLAR. Ne ellerindeki "kitabı ben verdim", (hepinizi ben yarattım diyende ayrı Elohim) diyen Yahve'yi inkar edebiliyorlar. Ne Yahveye Baba Tanrılık makamına oturtup, İsa'nın üstü olmasını kabul edebiliyorlar.   Ne İsa'yla eşit diyerek görev bölşümü yapmak istiyorlar, Nede hala görevde kabulünü yaparak "o zaman siz Oğul Tanrıyı nereden çıkarttınız" sorularıyla oluşacak şüphe ortamını yaşamak istiyorlar,  
Yahve konusunda, kitaplarının sahibi konusunda "evet bu kitaplar Yahve'nindir" açıklamasını resmen yaparak, çok tanrılı inanç sistemine sahip olduklarının anlaşılmasını da istemiyorlar. Tek ilahlı din maskesi ile yollarına devam etmek istiyorlar.  
Sadece Baba Tanrı ve Tanrının kendisi olan İSA Tanrı tanımlamaları ile Tanrılık piyasasında yaptıkları ve uygulamaya soktukları yeniliklerden bahsediyorlar.       Bahsediyorlar bahsetmesine ama onları aşağıda işleri yolunda olsun diye yukarıda işler öyle yürümüyormuş.Kendileri söylüyorlar. Bana kalırsa yazdıklarının hiç bir manası ve anlamı zaten yok.
Ahit kitap bağlılarına, o kitapta olanlarla yorum yapmaya çalışıyorum. Kitaplarını sistemlerini daha iyi anlasınlar, yapılan yaldızlamaları görsünler, yönlendirildikleri yolun ısmarlama bir kulvar olduğunu bilsinler diye. Yoksa "ALEMLERİN RABBİ ALLAH'tan, BAŞKA İLAH YOK". Bu durumda sapkınlıklarla neden uğraşayım.   Tevhid imanına sahip biri olarak, bırakın bu hangi, nasıl tanrıymış diye incelemeyi ismi ve sıfatını, kâle bile almam.Yardımcıymış, yedekmiş, öncekiymiş, Babaymış, oğulmuş, önce söz varmış, İsrail'in tanrısıymış, Tek gözmüş, konseydenmiş, sağındaymış umrumda bile olmaz.   Çünkü, "Allah'ın", "TEK" olmasına iman etmiş biri için, başka hiçbir ilahi güç, olgu, varlık, makam, mevki olamaz. Ama o izinliydi ama o seçilmişmiş ama o mertebeleri uçarak geçmiş ama o yardımcıymış..vb.gibi etiketlerle de atamalarlada, ilahilik değerler yapıştırılmasının hiç önemi olmaz.   İlahilik insanların verdiği unvanlarla oluşamaz. Hiç kimse lutfun neresinde olduğunu bilemez. Mertebesini tayin edemez. Bunu yapanlar "ALLAH'IN" LÜTFETMESİNİ ARALARINDA PAYLAŞMIŞ OLURLAR.   Herkez yaratılandır ve "ALLAH" ihtiyaçsızdır.Peygamberin durumu (tebliğlerde bulunup vahiyleri iletemeleri) bu durumun dışındadır. Onların PEYGAMBER kabulleride söylentilerle değil, yaptıkları tebliğlerin bir önceki tebliğilerle bire-bir örtüşmesi ile olur (önceleri mucizelerle gönderilirlermiş) TEVHİD İMANINA HELAK GETİRECEK BİR BİLDİRİMDE BULUNMAMALARIYLA OLUR.   Bahsediyorlar bahsetmesine ama onları aşağıda işleri yolunda olsun diye yukarıda işler öyle yürümüyormuş.Kendileri söylüyorlar. demiştik.Bakın İsa vatikanın dediği gibi TANRININ TA KENDİSİ OLAN İSA mıymış? yoksa Kahinliğe atanmış TANRI İLE KUL ARASINDA ARACILIK YAPACAK olan mıymış?   İbraniler .......7:24 Ama İsa SONSUZA dek yaşadığı için KAHİNLİĞİ süreklidir. İbraniler .......7:25 Bu nedenle O'NUN ARACILIĞIYLA Tanrı'ya yaklaşanları tamamen kurtaracak güçtedir. Çünkü onlara ARACILIK ETMEK için hep yaşamaktadır.  
Aracılığı ile TANRIYA yaklaşanları kurtaracak güçte imiş. KENDSİNE YAKLAŞANLARI KURTARACAK denmiyor. İSA'yı, Oğul Tanrı'yı kullanarak TANRI'YA YAKLAŞANLARI KURTARANDA demiyor. KURTARACAK GÜÇTE diyor. (Paran varsa öderim dersin, paran yoksa "babama nazım geçer" ödettiririm dersin)  
Hani asıl tanrı TANRININ TA KENDİSİ OLAN İSA idi. Vatikan. BABA TANRIDAN DA ÜST TUTARAK "TANRININ TA KENDİSİ" diyor ama İSA, özel melekleri aracılğıyla esinlemecilerine gönderdiği mesajda, "BEN TANRININ TA KENDİSİ OLAN DEĞİLİM, BEN TANRI İLE TAKİPCİLERİN ARASINDA ARABULUCULUK YAPAN BİRİSİYİM".   "Taleplerim, TANRI TARAFINDAN KABUL EDİLECEK KADARDA DEĞERLİDİR" diyor.Ve mesaja; TAKİPCİLERİNE HEP ARACILIK ETMEK İÇİN YAŞAMAKTADIR" notu eklenerek durumunun pekiştirmesini yapıyor. Notta ne deniliyor?
"BENİM TÜM GÖREVİM ARACILIK ETMEKTİ, BUNDAN SONRAKİ GÖREVİMDE ARACILIK ETMEK OLACAKTIR".  
Hiç, TANRILIK İDDİASI VAR MI? "BEN TANRIYIM" DİYOR MU? "SİZLERİ KURTARMAYA GELECEĞİM" DİYOR MU? "SİZLERİ BEN AFFEDECEĞİM" DİYOR MU?   Yok! hayır, bunların hiç birini söylemiyor. Belki, O'da tıpkı; "çok Tanrı kabulleri olduğu için söylüyorum", diğer TANRILAR GİBİ ARACILIK ETMEKTE ve SADECE RİCACI KONUMUNDA KALARAK yaşamını KAHİN OLARAK sürdürecek. (hep yaşamaktadır deniliyor). Tanrı onlar için kahinden ibaret. Sadece bir bilici.   Hıristiyan önderlerin, "TARININ TA KENDİSİ İSA'dı" tanımlaması, ESAS / ÖZ / GERÇEK / GEÇERLİ Tanrı tartışmasında mevzi kanımıyla ilgili olmalı.
E. Ahitten kaynaklanan, Yahve inancının mensuplarında oluşturduğu bulutlanmaların önüne geçebilmek için sarfedilmiş olmalı. Aynı kapak altında bir kaç tane Tanrı, iki din tarfından rededilemeyen kitap, kitap dolayısıyla taşınmak zorunda kalınan Yahve, kutuluş bekleyen mensuplar, kutarıcı ilan edilen iki tanrı, hangisi kutarıcı olursa diğeri yanacak iki inanç grubu ve bu duruma son veren TANRININ TA KENDİSİ olan İSA'dır ilanı.  
446 Eski Ahit'te yer alan kitapların Yunanca çevirisinde Tanrı'nın Musa'ya açınladığı sözle ifade olunamaz adı YAHVE, Kyrios ("Rab") olarak çevrilmiştir. Rab sözcüğü o zamandan beri İSRAİL TANRISININ Tanrılığını ifade etmek için kullanılmaya başlandı.
Yeni Ahit bu güçlü "Rab" adını hem BABA hem de TANRI'NIN KENDİSİ olarak kabul edilen İsa için kullanıyor, bu bir yeniliktir.   İbraniler .......8:8 Oysa HALKINI kusurlu bulan TANRI şöyle diyor: «`İSRAİL HALKIYLA ve YAHUDA HALKIYLA yeni bir ANTLAŞMA yapacağım GÜNLER geliyor' diyor RAB.   İSRAİL'lileri BIRAKTIM başka TOPLULUKLARLA ANTLAŞMA yapacağım demiyor. Yada "İSRAİL'liler dışındaki tüm ulusların, başka toplululuklarında Tanrısı olacağım, onlarla da antlaşma yapacağım" demiyor. Yahudiler'de, İsrailliler'de benim halkım olacak demiyor. Yahudi ve İsrail benim halkım olacak diyor. Halk, ırk ve din ismi vererek, "Eski Antlaşmanın tarafları ile Yeni antlaşma yapacağım" diyor.  
Antlaşmadan sonra "BEN İSRAİL HALKININ TANRISI OLACAĞIM" diyor. "YASALARIMIN maddelerini, ANTLAŞMA maddelerini onların hafızasına işleyeceğim" diyor. Dolaysıyla YAHUDİLER "BENİM HALKIM olacak, BENDE ONLARIN TANRISI olacağım" diyor.   İbraniler.........8/10 `O GÜNLERDEN sonra' diyor RAB, `İSRAİL HALKIYLA yapacağım ANTLAŞMA şudur: YASALARIMI onların ZİHİNLERİNE işleyceğim, yüreklerine yazacağım. Ben onların TANRISI olacağım, onlar da benim halkım olacaklar.      
Farklı İsa doğum tarihlerinden, hikayelerinden, ölüm tarihini bilememelerinden, annesinin yaşamından hiç kesit sunamamalarından anlaşılıyor ki, Y.Ahit yazarlarından hiç biri, eğer isimleri kullanılmıyorsa; Hz. İsa'yı görmüş olamaz.Görmemişler. Hatta yakından uzaktan ilgileri bile olmamış.  
Yazarların herbirinin ömrü içinde, İsa yaşadığı halde bazıları yanına sokulupta merak bile etmemiş, uzaktan bile izlememiş, toplantılarına katılmamış, iman düşmanı Ferisi Pavlus bile İsa'nın peşine düşmemiş.   Bu durum, neden en erken Yeni Ahit'lerin yazım tarihinin, İSA'nın (onların takdir ettiği tarihten, onların seçtikleri İsa'larının ölümü) ölümünden 30-40 yıl sonra olduğunu izah ediyor. Eğer herbiri, gerçekten Hz. İsa'yı kaleme almak isteselerdi; o yaşarken bu amaçlarını yerine getirirlerdi.   Mucizevi annesinin hamileliği, mucizevi doğumu ile canlı İncil olan, Hz. İsa'nın, yaşamı toplumun gözlerinin önündeydi. Hz. Zekerya ve Hz. Yahya ile olan yakınlığı, İmran ailesinden olması, zaten toplum içinde bilinenler durumunda olmaları için yeterli idi. Toplum, Hz.Meryem ve Hz. İsa'yı izlemiş ve gösterdiği mucizeleri efsaneleştirerek yaşatmış olmalılar.  
Bu nedenden dolayı Y.Ahit yazarlarının, en ufak bir Hz. İsa ile ilişkisi olsaydı, merak etselerdi, tanısalardı, takipcisi olmak isteselerdi, Hz. İsa'nın yaşamını daha o andan itibaren hayatını kaleme aırlardı. Roma'lıların egemen olduğu, herşeyin İmparatorluk gereği ve geleneği doğrultusunda, kayıt altına alındığı bir devirde bu yazma içi çok kolaylıkla yapılırdı.  
Hatta, Hz. İsa'nın çocukluğundan itibaren tebliğini yaptığı İncil'in de varlığını yazılarında bahsederek kabul ederek duyurmuş olurlardı. İsa "müjdeyi duyararak dolaştı" sözündeki Müjde'nin de gerçekte, "Hz.İsa'nın tebliğ ettiğinin, İNCİL olduğunu vurgularlardı. İncil'in manası Müjde değil mi?   Hz. İsa ile hiçbir ilgileri olmadığı açıkca belli olan Yeni Ahit yazarları, bir takım kişilerin ismlerini de kulanarak bu eserlerini meydana getirmiş olabilirler.Kitap isimleri onların yada başkalarına ait olabilir. Havari bilinenlerin isimleride kullanılmış olabilir.
Ele geçen metinler aynı isimlerle yeniden düzenlenmiş ve yayılmışta olabilir. Farkında olmadan kollektif bir çalışmanın ürünleride olabilir.  
Sayılan olabilirlik taşıyan bu ihtimaller, Hıristiyanların bağlandıkları ve onların içindeki vaadlere göre, ahiret yaşamlarını din önderlerine emanet ettikleri kitaplardan olması, hiç birinin Hz. İsa'yı görmeden yazıldığının gerçeğini değiştirmez.  
Hz. İsa'dan haberleri olmayan bu yazarlar M.S. 70 li yıllarında eserlerini, yayılan Hz. İsa inancına, altarnetif olsun, Pagan kabulleri içeren versiyonu olsun, Yahudiliğin içinde yer bulsun diye mektuplarını yazmaya başlamışlar. Bu nedenlede, her biri farklı kaynaklardan, efsanelerden, söylentilerden aldığı bilgilerle, kitaplarını meydana getirmiş olmalılar.   Yoksa nasıl olurda, en az 12 yıl farkla, farklı hikayelerle iki ayrı İsa hayatı çıkar. Yazılarını, yine hiç şahit olmadıkları ama duydukları bazende birbirlerinden esinlendikleri mucizevi olayların anlatımlarıyla eserlerini tamamlamış gözüküyorlar.      
Yuhanna......13:38 İsa şöyle cevap verdi: «Benim için canını mı vereceksin? Sana doğrusunu söyleyeyim, horoz ötmeden sen beni üç kez inkar edeceksin.»       Matta..........27/46 Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, «Elî, Elî, lema şevaktani?» yani, «Tanrım, Tanrım, BENİ NİÇİN TERK ETTİN?» diye bağırdı. Markos.......15:34 Saat üçte İsa yüksek sesle, «Elohi, Elohi, lema şevaktani» yani, «Tanrım, Tanrım, BENİ NİÇİN TERK ETTİN?» diye bağırdı.      
DİYORLAR ama herkez "TANRI" denildiğinde İLYAS'I ANLIYOR ve İLYAS'ın GELİP KURTARMASINI BEKLİYOR.       Markos......15:34 Saat üçte İsa yüksek sesle, «Elohi, Elohi, lema şevaktani» yani, «Tanrım, Tanrım, beni niçin terk ettin?» diye bağırdı. Markos......15:35 Orada duranlardan bazıları bunu işitince, «Bakın, İlyas'ı çağırıyor» dediler. Markos......15:36 Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa'ya içirdi. «Dur bakalım, İlyas gelip O'nu indirecek mi?» dedi. Markos......15:37 Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.      
İsa'da, tekrar gelmeyeceğini biliyor olmalı ki; Annesini YUHANNA'ya emanet ediyor. Havarileride aynı inançta olmalı ki; ölümünden sonra dirilişini beklemek mezarlıkta beklemek yerine, Mezarına ancak "ceset kaybolmuş" denilince şaşırarak gidiyorlar.
İSA. dirilmesine ve Tanrılığına, sağlığında Havarilerini ikna edememiş olmalı ki; Havarileri delil istiyor. (çivi izlerini görmeden inanma diyorlar).   İSA'nın dirildiğine, kutsal metin yazarlarıda inanmamış olmalı ki; mezarının önündeki taşın açılarak Tanrının mezardan çıktığını yazmışlar. Dirilen Tanrı için taş engel olur mu?  
Annesi ve Mecelleli Meryem'de, İsa'nın Tanrılığına inanmamış olmalı ki; sept günü sonrası, mesh edici malzemeler hazırlayarak mezarlığa gidiyorlar. İnanmış olslardı karşılama hazırlıkları yapar hepsi bir arada buluşma yerlerinde beklerlerdi. Oysa Tanrı olarak göstermeye çalıştıkları İsa defalarca, "üç gün sonra dirileceğim, ben TANRININ OĞLUYUM, BEN TANRIYIM" diye tekrarlarda bulunmuş. Ferisiler, Yahudiler bu mesajı alıyorlar ama esas mesajı sahiplenmesi gerekenler, TANRININ YANINDA olan o mümtaz şahsiyetler, hiç birşeyden habersiz yaşamlarına devam ediyorlar.  
Kilisede İsa'nı dirilmediğine inanmış olmalıki; Rab isminin neden kullanıldığını, kendilerine MÜSTAKİL İSRAİL'İN TANRISI OLAN YAHVE yerine TANRI SEÇTİKLERİNİ izah ediyor. Eski ve Yeni Ahit'in aynı anda kabul görmesinden hareketle; Yahve ya! Baba Tanrı, ya! İsa Tanrı YADA ÜÇÜNCÜ TANRI..HIRİSTİYANLARA AİT MÜSTAKİL TANRI Eski Ahiti SİNA'DA MOŞE'ye verdi denilen kitabın sahibi YAHVE nasıl olurda hiçe sayılır. İSA, onun verdiği kitaplara göre hareket etti diyeceksin, herharfi tanrıdan diyeceksin, İsa Sinagog'larda Yaşayan tanrıya Tapındı diyeceksin sonra, yahveyi yok sayacaksın. YAHVE NEREDE, YAHVE HANGİ KİMLİK ALTINDA?  
446 Eski Ahit'te yer alan kitapların Yunanca çevirisinde Tanrı'nın Musa'ya açınladığı sözle ifade olunamaz adı YAHVE, Kyrios ("Rab") olarak çevrilmiştir. Rab sözcüğü o zamandan beri İSRAİL TANRISININ Tanrılığını ifade etmek için kullanılmaya başlandı. Yeni Ahit bu güçlü "Rab" adını hem BABA hem de TANRI'NIN KENDİSİ olarak kabul edilen İsa için kullanıyor, bu bir yeniliktir.   İbraniler .......8:8 Oysa HALKINI kusurlu bulan TANRI şöyle diyor: «`İSRAİL HALKIYLA ve YAHUDA HALKIYLA yeni bir ANTLAŞMA yapacağım GÜNLER geliyor' diyor RAB.      FİDYE VEREREK KURTARAN TANRI VE YENİ AHİTLE AKİBETİ MECHULLERE KARIŞAN TANRI YAHVE. Gelişini "ben daha önceleride buradaydım ama adımı söylemedim" diye açıklayan yada açıklaması uygun görülen Yahve'nin durumu.   Kutsal kitabı, "her sözü Tanrıdandır" diye kabul edilen Yahve, İsa'nın Havralara gidip tapındığı Yahve, İsa'nın "babamın evi" dediği SinaGOG'larda yaşayan Tanrı olan Yahve, Luka kitabında övgüler düzülen Yahve, Yeni Ahit ile unutulan / unutturulan sadece ismi kullanılan Yahve. Hıristiyanlar tarafından, verdim dediği kitapları kabul edilen Yahve, Yeni Ahitte ismi geçen ama Oğul Tanrı ile ilişkisi belirtilmeyen Yahve. "Kitabını al yerine, Baba Tanrı ve Oğul Tanrı ata" operasyonunun kurbanı olan Yahve, Hem varlığı tamamen red edilemeyen, hemde "vardır ama biz ona Baba Tanrı yada Oğul Tanrı diyoruz" denilemeyen Yahve.  
BU DURUMDA HIRİSTİYANLARIN RESMİ OLARAK (Kutsal Ruh Hariç) ÜÇ ADET TANRILARI OLMUYOR MU? (Kıskanılan, savaş açılan, fahişe, çirkin, iğrenç..vs.. denilenler hariç)  
  • 1- "Her harfi Tanrıdandır" dedikleri Eski Ahit'in sahibi görünen, yani kitaplarının bir kısmını yazan, İsa'nın tabi olduğu YAHVE.
  • 2- Yeni Ahit ile ortaya çıkan, "Tanrının ta kendisi" dedikleri Oğul Tanrı İSA.
  • 3- Oğul Tanrının babası dedikleri ve Oğul Tanrıyı sağında otururken gördükleri, BABA TANRI .  
SORU ŞU: Çarmıhın şahitleriyiz, Haçı taşıyanlarız diyen şahsiyetlerin, her harfi tanrıdan esinlenmedir dedikleri metinlerinde belirttikleri ifadeye göre: İSA'nın....   Matta.............27/46 Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, «Elî, Elî, lema şevaktani?» yani, «Tanrım, Tanrım, BENİ NİÇİN TERK ETTİN?» diye bağırdı. Markos..........15:34 Saat üçte İsa yüksek sesle, «Elohi, Elohi, lema şevaktani» yani, «Tanrım, Tanrım, BENİ NİÇİN TERK ETTİN?» diye bağırdı   "Tanrım beni kurtar" diye yalvardığı, çarmıha gerilesiye kadar ibadet edip tapınaklarına gittiğinde;   Yuhanna.........2:16 Güvercin satanlara, «Bunları buradan kaldırın, BABAMIN EVİNİ pazar yerine çevirmeyin!» dedi. Yuhanna.........2:17 Öğrencileri, «SENİN EVİN için gösterdiğim GAYRET beni yiyip bitirecek» diye yazılmış olan sözü hatırladılar. Luka..............19:46 Onlara, «`BENİM EVİM DUA EVİ olacak' diye YAZILMIŞTIR. Ama siz burayı haydut inine çevirdiniz» dedi.  
Babamın yanındaydım dediği, tapınaklara babamın evi dediği İsrail'in Tanrısı Yahve'ye mi? yalvardı, yoksa hıristiyanları Baba Tanrı dediklerine mi yalvardı?  
İsa'nın havrada taptığı, "Babam" dediği, Korkup çekindiği, babamın yanındaydım dediği, Tapınaklara evi dediği, SinaGOG'ta yaşayan Tanrı dediği YAHVE'YE Mİ? YALVARDI, yoksa; Yuhanna'nın, Pavlus ve arkadaşlarının İCAD ETTİĞİ BABA TANRIYA MI YALVARDI / SESLENDİ.  
Ölmeden bir gün önce bile, Yahve'ye tapındığına göre, ÇARMIHA ASILDIĞINDA DA SESLENDİĞİ ve YARDIM BEKLEDİĞİ ELBETTE İSRAİL'İN MÜSTAKİL TANRISI YAHVE OLMALI.  
HIRİSTİYANLARIN, BABA TANRI TEZİ GÖZ ÖNÜNE ALINIRSA; İsa'nın göğe yükseldiğinde sağına oturduğu Tanrı, Yahve idi. Bu durumda da Hıristiyanların BABA TANRI dedikleri, kendisini İSRAİL'E ADAMIŞ OLAN YAHVE oluyor.  
HIRİSTİYANLARIN YİNE BABA TANRI TEZİ GÖZ ALINIR ve "BABA TANRI, YAHVE DEĞİL ama KİTAPLARI (Eski Ahit) VEREN YAHVE'YDİ" DENİRSE; Göğe yükselende, tahtın sağına oturanda Yahve oluyor. Bu durumda da Hıristiyanların OĞUL TANRI dedikleri, kendisini İSRAİL'E ADAMIŞ OLAN YAHVE oluyor.   O halde; İsa, bu sözleri YAHVE'NİN yerine geçeceği için mi söyledi? Yoksa; YAHVE OLDUĞU için mi söyledi?  
İbraniler............8/10 `O GÜNLERDEN sonra' diyor RAB, `İSRAİL HALKIYLA yapacağım ANTLAŞMA şudur: YASALARIMI onların ZİHİNLERİNE işleyeceğim, yüreklerine yazacağım. Ben onların TANRISI olacağım, onlar da benim halkım olacaklar.   İbraniler.........8/11 Hiç kimse kendi yurttaşına, kendi kardeşine, Rab'bi tanıyın diye akıl öğretmeyecek. Çünkü küçüğünden büyüğüne kadar, onların hepsi beni tanıyacak. İbraniler.........8/12 Kötülüklerini bağışlayacağım, günahlarını artık anmayacağım.'»  
YENİ AHİTTE, BU SÖZLER YAHVE = İSA OLDUĞU İÇİN Mİ YER BULDU? YOKSA KİMSE İSA'YI TANRI OLARAK GÖRMÜYORDU DA, YAHVE'YE TAPMAYA DEVAM ETTİĞİ İÇİN Mİ BU ve BUNA BENZER İFADELER YENİ AHİTTE YER BULDU? Yahya'nın doğumunda var olan, İsa'larının taptığı Yahve, buhar olup uçmadı ya'   Luka.................1:67 Çocuğun babası Zekeriya, Kutsal Ruh'la dolarak şu peygamberlikte bulundu:
Luka.................1:68 «İsrail'in Tanrısı olan Rab'be övgüler olsun! Çünkü HALKININ yardımına gelip onları fidyeyle kurtardı.  
Yoksa; Yunan Tanrı inançlarından alışık oldukları, Tanrılar arasında savaş senaryoları gereği ortaya atılmış olan isimler mi? Oğul Tanrı tek olsaydı, Önce "söz vardı" ifadesi ile öncesiz olsaydı, Baba Tanrıyla aynı özden olsaydı, gökerin ve yerin yaratılışında bulunmuş olsaydı, TANRI YAŞLANMAYIP EMEKLİ DURUMUNA gelmeseydi, Tanrılar arasında güç savaşları olmasaydı, Tanrılarda Yunan Tanrılarından kalan alışkanlıklarla çocuklar edinmeseydi, Tanrı sonsuz ve birmez güç kaynağı halinde kalsaydı..vs; OĞUL TANRI BAŞLANGICINDAN SONSUZA DEĞİN OĞUL TANRI OLARAK KALIR, MAKAM MEVKİLERE SAHİP OLABİLMEK İÇİN, BİR TAKIM GALİBİYETLER ELDE ETMEK ZORUNDA KALMAZDI.  
Esinleme.............3/21 Ben nasıl galip gelerek Babamla birlikte Babamın tahtına oturdumsa, galip gelene de benimle birlikte tahtıma oturma hakkını vereceğim. Elçilerin işleri.......2/33 O, Tanrı'nın sağına yüceltilmiş, vaat edilen Kutsal Ruh'u Baba'dan almış ve şimdi gördüğünüz ve işittiğiniz gibi, bu Ruh'u üzerimize dökmüştür.   Oğul Tanrının, BABA TANRI'nın sağına oturabilmesi için birtakım işleri başarması gerekiyor.
Her biri BAĞIMSIZ birer TANRI oldukları için bu başarıyı göstermesi ve GÜCÜ ELİNDE bulunduran TANRININ (üst olan Tanrının) bu BAŞARIYI TAKDİR etmesi gerekiyor ki, KÜÇÜK TANRI, BABA TANRININ sağına yücelebilsin.  
Eski Ahit'in sahibi olarak ilan edilen Yahve, eğer gerçekten kitabı veren ise; Oğul Tanrı'yı bilmeliydi. Yahve Tanrı değil miydi? Kendisine rakip olanıda bilmeliydi. Eğer Yahve Baba Tanrı ise; bu durumda da Oğlunun olduğunu bilmeli ve onu deklare etmeliydi. Yok her ikiside Baba tanrının çocuklarıysa bu durumda baba Tanrının kaç çocuğu daha var?  
İsa Eski Ahit'e uyup, tapınaklara gidip, BABAMIN EVİNE geldim, BABAMIN EVİNİ TEMİZ TUTUN sözleriyle, Kitabın ve Tapınakların sahibi YAHVE'ye "BABA" diyerek YAHVE'NİN BABALIĞINI kabul ederken, YAHVE İSA'NIN OĞULLUĞUNU NEDEN KABUL ETMİYOR? Neden esinlenmeler yapılıken, kutsal metin yazarlarına bu durumlar açıklanmadı?  
Yoksa Hıristiyanlar; YAHVEYİ, KUTSAL KİTAPLARI ESKİ AHİT'İN ve YAHUDİLERİN TANRISI, OĞUL TANRIYI DA YENİ AHİT'İN ve HIRİSTİYANLARIN TANRISI OLARAK MI GÖRÜYORLAR. BU DURUMDA, HER HARFİ TANRIDAN DEDİKLERİ AHİT KÜLLİYATI İÇİNDE ÜÇ TANRI VARLIĞINI ONAYLAMIŞ OLMUYORLAR MI?  
BU DURUMDA; "BABA TANRI" DEDİKLERİ, SADECE "OĞUL TANRI" DEDİKLERİNİN Mİ BABASI, YOKSA YAHVE'NİN DE BABASI OLUYOR MU?
EĞER; BABA TANRI HERİKİSİNİNDE BABASI İSE, TIPKI PAGAN DİNLERİNDE BAHSEDİLDİĞİ GİBİ ONLAR TANRI AİLESİMİ OUYORLAR? YAHVE ÖNCE OLDUĞU İÇİN, İSA TANRININ AĞBİSİ Mİ OLUYOR?  
BABA TANRI, YAHVE DEĞİLSE, YAHVE, OĞUL TANRI DEĞİLSE, YAHVE'NİN, ESKİ AHİT'İ SİNA DAĞINDA MOŞEYE VERDİĞİ, "HER HARFİ TANRIDAN" DİYEREK KUTSAL İLAN ETTİKLERİ KİTAPTA YAZIYORSA, LUKA'DA KİTABINDA OLDUĞU GİBİ, YAHVE'YE, İSRAİL'İN TANRISI DİYE ÖVGÜLER SUNULARAK VARLIĞI ONAYLANIYORSA, İSA "BEN İSRAİL'İN TANRISI OLACAĞIM ONLARDA BENİM HALKIM OLACAK, ZİHİNLERİNE KALPLERİNE YERLEŞECEĞİM" DİYORSA,   BU DURUMDA, İSA'NIN VE YAHVE'NİN HEDEF KİTLESİ İÇİNDE YER ALMAYAN, KENDİLERİNİ, PAVLUSVARİ GÖRÜŞLERLE, MEKTUPLARLA, ESİNLENMELERLE İSA'YA KANCALATMIŞ OLAN HIRİSTİYANLAR YANİ YENİ AHİT MÜKELLEFLERİ; BABA TANRIYI, OĞUL TANRIYI, İSRAİL TANRISINI ve KUTSAL RUH'U İNANÇ SİSTEMLERİ İÇİNDE NASIL YERLEŞTİRİYORLAR /KONUMLANDIRIYORLAR.  
İSA'YA SADECE "OĞUL TANRI" DEMİŞ OLMALARI, TANRI ANLAYIŞLARINI YAHVE'NİN EGEMENLİĞİNDEN KURTARABİLİYOR MU?
TANRIMIZ DEDİKLERİ İSA BİLE, YAHVE'NİN KİTABINA BAĞLI KALARAK YAŞAYIP, YAHVE'NİN TAPINAKLARINI BABASININ EVİ OLARAK GÖRÜP, İSRAİL'İN TANRISINA YALVARARAK ÖLMEDİ Mİ?   ESİNLEME BÖLÜMÜNDE YÜZDE-YÜZ KURTULANLAR OLARAK BAHSİ GEÇENLER BİLE YAHUDİ. TANRININ, ONLARDAN BAŞKA KİMSEYE ÖĞRETMEYECEĞİ ÖZEL EZGİYİ BİLENLER VETEKRARLAYANLARDA ONLAR. İSA'NIN BİLE BİLDİĞİ ŞÜPHELİ OLAN EZGİYE VAKIF OLANLAR İSA'DAN ÇOK ÖNCE ÖLMÜŞ OLAN YAHUDİLER. HER YERLERİNDEN, YEHVE KONTROLÜ ALTINDA OLDUKLARI BELLİ OLAN DİN HIRİSTİYANLIK   YAKINLARI, OĞUL TANRIYIM LAFINI CİDDİYE ALSALARDI, ONUN TANRILIĞINA İNANSALARDI, YAHVE'NİN EMRİ OLAN SEPT GÜNÜNE UYARAK TATİL YAPMAZLARDI.
YAHUDİ ADETLERİ UYARINCA GÜZEL KOKULARLA MEZARLIK ZİYARETİNE GİTMEK İÇİN HAZIRLIKLAR YAPMAZLARDI,
ÇÜNKÜ ÖLDÜ DENİLEN TANRIYDI. ONUN NEYE İHTİYACI OLABİLİR?  
EĞER HERBİRİNİ TANRI KUVVETİNDE GÖRÜYORLARSA; ÜÇÜBİRLİK YERİNE DÖRDÜ BİRLİK TEORİSİ ÜZERİNDE ÇALIŞARAK YENİ TANRI ANLAYIŞLARI GELİŞTİRMEYİ DÜŞÜNÜYORLAR MI? "ÖNCE SÖZ VARDI" YERİNE "ÖNCE SÖZLER VARDI" İFADESİNİ KOYMALARI GEREKMEZ Mİ?  
YA! TANRISIZ KALIP İSA'NIN YAPTIĞI GİBİ, YAHVE İLE DURUMU İDARE EDİP SONSUZ YAŞAM HAYALLERİNE DEVAM EDECEKLER yada YAHVE'Yİ, DEVRE DIŞI BIRAKAN, OĞUL TANRIYI ÖNE ÇIKARAN SİSTEMLER ÜZERİNDE ÇALIŞACAKLAR.  
ESİNLEMEDE BAHSEDİLEN TANRISAL DARBELERİ, MÜCADELLERİ ve GALİBİYETLERİ ŞİMDİDEN İLAN EDİP, O KOCA DÜŞMANI AŞAĞIYA ATMANIN YOLLARINI SANAL İNANÇ SİSTEMLERİNE İLAVE EDEREK, MÜKELLEFLERİNİN HAYALLERİNİ BOZMAYACAKLAR.
VATİKAN'DA SADECE "YAHVE'NİN SADECE İSMİNİ ALDIK ONU KULLANIYORUZ" DİYOR. YAHVE'NİN VARLIĞINI KABUL ETTİKLERİNİ AMA SADECE YAYDIĞI GÜÇLÜ İSMİNİ KULLANDIKLARINI SÖYLÜYORLAR.  
HER SÖZÜ, İSMİ VE KİTABI KABUL EDİLEN AMA TANRILIKTAN EMEKLİ EDİLEN YAHVE, YERİNE, ONA TAPMIŞ OLANI TANRI OLARAK KABUL EDİP, İNANÇ SİSTEMLERİNE MONTE ETMİŞLER. "ESKİ ANTLAŞMAYI KÖHNEMİŞ" OLARAK ÖNE SÜRÜP, YAHVEYİ TASFİYE EDENLER, "YENİ ANTLAŞMA YAPILDI" DİYEREK OĞUL TANRI'YI HAYAL VERİCİ OLARAK DİN SİSTEMLERİ İÇİNE MONTE ETMİŞLER.    
446 Eski Ahit'te yer alan kitapların Yunanca çevirisinde Tanrı'nın Musa'ya açınladığı sözle ifade olunamaz adı YAHVE, Kyrios ("Rab") olarak çevrilmiştir. Rab sözcüğü o zamandan beri İSRAİL TANRISININ Tanrılığını ifade etmek için kullanılmaya başlandı. Yeni Ahit bu güçlü "Rab" adını hem BABA hem de TANRI'NIN KENDİSİ olarak kabul edilen İsa için kullanıyor, bu bir yeniliktir.   İbraniler .......8:8 Oysa HALKINI kusurlu bulan TANRI şöyle diyor: «`İSRAİL HALKIYLA ve YAHUDA HALKIYLA yeni bir ANTLAŞMA yapacağım GÜNLER geliyor' diyor RAB.   İSRAİL'lileri BIRAKTIM başka TOPLULUKLARLA ANTLAŞMA yapacağım demiyor.
Yada "İSRAİL'liler dışındaki tüm ulusların, başka toplululuklarında Tanrısı olacağım, onlarla da antlaşma yapacağım" demiyor. Yahudiler'de, İsrailliler'de benim halkım olacak demiyor. Yahudi ve İsrail benim halkım olacak diyor.Halk, ırk ve din ismi vererek, "Eski Antlaşmanın tarafları ile Yeni antlaşma yapacağım" diyor.  
Antlaşmadan sonra "BEN İSRAİL HALKININ TANRISI OLACAĞIM" diyor. "YASALARIMIN maddelerini, ANTLAŞMA maddelerini onların hafızasına işleyeceğim" diyor. Dolaysıyla YAHUDİLER "BENİM HALKIM olacak, BENDE ONLARIN TANRISI olacağım" diyor.   İbraniler.........8/10 `O GÜNLERDEN sonra' diyor RAB, `İSRAİL HALKIYLA yapacağım ANTLAŞMA şudur: YASALARIMI onların ZİHİNLERİNE işleyeceğim, yüreklerine yazacağım. Ben onların TANRISI olacağım, onlar da benim halkım olacaklar.  
HIRİSTİYANLIK, KENDİ KABULLERİNE GÖRE; PEYGAMBERİ OLMAYAN, DOLAYSIYLA ONUN ARACILIĞIYLA GELEN BİR KİTABA DA SAHİP OLAMAYAN, GÖRDÜM ESİNLENDİM DİYE OLUŞTURULMUŞ KİŞİLERİN KANAATLARI DOĞRUTUSUNDA HAZIRLANMIŞ METİNLERE DAYANAN, DİNLERİNE GEÇMİŞ KAZANDIRABİLMEK, İSA'YA KİMLİK KAZANDIRABİLMEK İÇİN, ESKİ AHİT'İ DE KUTSAL KİTABI OLARAK KABUL ETMİŞ OLAN, ATADIKLARI OĞUL TANRIYA DİREK BAĞLI OLDUĞUNU İDDİA ETTİKLERİ BİR DİN SİSTEMİ.  
Yani: en azından Yahudiler gibi önce ELOHİM,YEHOVA arkasından gelen YAHVE basmaklarına ihtiyaç duymadan, Eski Ahit'ini aldıkları YAHVE'yide dışlayarak, direk Oğul Tanrı ataması yapılmış. Yahudiler hiç olmazsa bu işi Peygamberlerin isimlerini kullanarak ve Peygamber ilan ettiklerine kazandırdıkları kutsallıklara dayanarak din sistemlerini, zaman içinde VAHİYLERİ TAHRİF EDEREK oluşturmuşlar.  
Hıristiyanlar ise, ne peygamberlere sahip olmuşlar, nede onunla gelmiş olan bir kitaba. Sadece ilan ettikleri, bilici ve kahin olarak gösterdikleri ama Dini katkıları sıfır olan Peygamber ilanları var. Tanrı ile irtibat kuran, vahiy alan bir peygamber olsa bile hiç kabul ederler mi? Yada öyle birini Resül ilan ederler mi? Mesleklerinden olmak ve yazdıklarını çöpe atmak isterler mi? Başlarına hiç bela alıp, Peygamber olarak gösterdiklerini KAHİNLİK / BÜYÜCÜLÜK / CİNCİLİK mesleğinden öteye geçirirler mi?
   Luka......2:36-37 Aşer oymağından Fanuel'in kızı Anna adında çok yaşlı bir kadın peygamber vardı. Genç kız olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. Şimdi seksen dört yaşındaydı. Tapınaktan ayrılmıyor, oruç tutup dua ederek gece gündüz Tanrı'ya tapınıyordu.  
Bu sayede, Hz. İSA'dan gelenleride örtebilmişler, kendi sözlerini müjdeler ve vaadlerle yaldızlayarak yazılmış olan, Pavlus ve arkadaşlarının, mektuplarına / metinlerine dayanarak bir din çıkarmışlar.
Bu din için İSA'nın en ufak bir iması bile yok. Kendi kitaplarında dahi, BÖYLE BİR AMAÇ yer almıyor.   Yeni Antlaşma derken bile sadece İSRAİL'lileri KAST EDİYOR.
Dinin kurucuları sayılan kutsal metin yazarlarının bile; İSA ağzından yazdıkları ifadelerde de varsa yoksa İsrail halkı var. Hem yazarlar için hemde İsa için tek hedef İsrail halkının mutluluğu.  
Yasa kitabı......11/25 Hiç kimse size karşı koyamayacak. Tanrınız RAB, size verdiği söz uyarınca, Ayak BASACAĞINIZ HER YERE dehşetinizi, KORKUNUZU saçacaktır. Hezekiel ...37/26 Onlarla esenlik antlaşması yapacağım. Bu onlarla sonsuza dek geçerli bir antlaşma olacak. Onları yeniden oraya yerleştirip sayıca çoğaltacağım. Tapınağımı sonsuza dek onların ortasına kuracağım. Hezekiel ...37/27 Konutum aralarında olacak; BEN ONLARIN TANRISI olacağım , ONLAR DA BENİM HALKIM olacak.  
YAHVE'NİN VAADLERİNİ SÜSLEYEREK, GÖNÜLLERİNİ FERAHLATTIĞI İSRAİL'lilere, OĞUL TANRIDA   İbraniler.........8/10 `O GÜNLERDEN sonra' diyor RAB, `İSRAİL 
HALKIYLA yapacağım ANTLAŞMA şudur: YASALARIMI onların ZİHİNLERİNE işleyceğim, yüreklerine yazacağım. BEN ONLARIN TANRISI olacağım , ONLAR DA BENİM HALKIM olacaklar.   İbraniler .......8:8 Oysa HALKINI kusurlu bulan TANRI şöyle diyor: «`İSRAİL HALKIYLA ve YAHUDA HALKIYLA YENİ bir ANTLAŞMA yapacağım GÜNLER geliyor' diyor RAB.   İSRAİL'lileri BIRAKTIM başka TOPLULUKLARLA ANTLAŞMA yapacağım demiyor.Yada "İSRAİL'liler dışındaki tüm ulusların, başka toplululuklarında Tanrısı olacağım, onlarla da antlaşma yapacağım" demiyor. Yahudiler'de, İsrailliler'de benim halkım olacak demiyor. Yahudi ve İsrail benim halkım olacak diyor.Halk, ırk ve din ismi vererek, "Eski Antlaşmanın tarafları ile Yeni antlaşma yapacağım" diyor.   Antlaşmadan sonra "BEN İSRAİL HALKININ TANRISI OLACAĞIM" diyor. "YASALARIMIN maddelerini, ANTLAŞMA maddelerini onların hafızasına işleyeceğim" diyor. Dolaysıyla YAHUDİLER "BENİM HALKIM olacak, BENDE ONLARIN TANRISI olacağım" diyor. YAHVE GİBİ, OĞUL TANRININ DA, KUTSAL METİN YAZARLARININ DA, KUTSAL RUH'UN DA, ÖZEL MELEKLERİN DE TEK HEDEFİ, İSRAİL HALKI. ONLAR İÇİN VARSA YOKSA İSRAİL HALKINA EGEMEN OLABİLMEK VE ONLARIN MUTLULUĞUNU SAĞLAMAK. BU DURUMDA OĞUL TANRININ, YAHVE DIŞINDA yada ONDAN BAĞIMSIZ BİR VARLIK OLMA OLASILIĞI VAR MI?
O HALDE HIRİSTİYAN DENİLEN TOPLULUĞUN BİZİM DEDİKLERİ OĞUL TANRI, İSRAİL HALKINI DÜŞÜNDÜĞÜNE GÖRE; ONLAR KENDİ KENDİLERİNE, HEM GELİN HEMDE GÜVEY OLUYORLAR.
HIRİSTİYANLIK DİYE yada BAŞKA İSİM ALTINDA BİR TOPLULUK OLUŞTURMA NİYETİ, NE İSA SAĞKEN, NE İSA DİRİLİP GÖZÜKTÜĞÜNDE, NE ESİNLEMELER İÇİN YUHANNA'YI GÖĞE ALDIĞINDA, NE ÖZEL MELEKLERİ ARACILIĞIYLA MESAJLARINI İLETTİĞİNDE, NEDE KUTSAL METİN YAZARLARININ ESERLERİNDE, İMA OLARAK DAHİ BÖYLE BİR OLUŞUM İMASI GEÇMİYOR. TANRININ, TANRI OĞLU'NUN, KUTSAL RUH'UN, DİN KURUCULARI YAZARLARIN AKLININ UCUNDAN DAHİ GEÇMEYEN DİN OLUŞUMU, NEREYE BAĞLANABİLİR. O DİN İÇİN NE DENİLEBİLİR?

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...