22 Mayıs 2016 Pazar

PAVLUS ve MITHRAS GİZEM KÜLTÜ

BİRİNCİ AŞAMA: Önce, Pavlus'un Korintliler’e ikinci mektubunun 12. bölümündeki ayetleri anımsayalım: 2. Korintliler 12. bölüm 1 Yararlı olmasa da övünmek gereklidir. Şimdi görümlere ve Rab'bin vahiylerine geleyim. 2 On dört yıl önce alınıp üçüncü göğe götürülmüş bir Mesih izleyicisi tanıyorum. Bu, bedensel olarak mı, yoksa beden dışında mı oldu, bilmiyorum, Tanrı bilir. 3-4 Evet, bu adamın cennete götürüldüğünü biliyorum; bu, bedensel olarak mı, yoksa bedenden ayrı mı oldu, bilmiyorum, Tanrı bilir. Orada, dille anlatılamaz, insanın söylemesi yasak olan sözler işitti. 5 Böyle biriyle övüneceğim. Ama kendimle ilgili olarak, güçsüzlüklerimden başka bir şeyle övünmeyeceğim. 6 Övünmek istesem bile akılsız olmayacağım. Çünkü gerçeği söylemiş olacağım. Ama kimse beni gördüğünden ya da işittiğinden daha üstün görmesin diye övünmekten kaçınıyorum. 7 Aldığım vahiylerin üstünlüğüyle gururlanmayayım diye bana bedende bir diken, beni yumruklamak için Şeytan'ın bir meleği verildi, gururlanmayayım diye. 8 Bundan kurtulmak için Rab'be üç kez yalvardım. 9 Ama O bana, «Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır» dedi. İşte, Mesih'in gücü içimde bulunsun diye güçsüzlüklerimle sevinerek daha çok övüneceğim. 10 Bu nedenle Mesih uğruna güçsüzlükleri, hakaretleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm. 11 Akılsız biri gibi davrandım, ama beni buna siz zorladınız. Aslında beni siz tavsiye etmeliydiniz. Çünkü bir hiç isem de, sözüm ona üstün elçilerden hiç de aşağı değilim. 12 Elçiliğimin kanıtları aranızda büyük bir sabırla, belirtiler, harikalar ve mucizelerle gösterildi. 13 Size yük olmayışımdan başka öbür kiliselerden ne eksiğiniz var ki? Bu haksızlığımı bağışlayın! İKİNCİ AŞAMA: Şimdi de, Mithras Gizem Kültü (dini) ile ilgili şu bilgileri gözden geçirelim Kaynak: Roma’nın Gizem Dinleri, Çiğdem Dürüşken, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2000, syf. 156-7 Mithras gizemlerine girecek olan kişi on iki eziyeti çekmek durumundaydı: Aday ilkönce, uzun bir oruç dönemine girerdi. Düzenli su içmekten ve et yemekten kaçınırdı. Bunu başaran kişi, Mithras'ın askeri olmaya hak kazanırdı. Ruh, dinin gizemlerine katılmadan önce bu maddi dünyayı terk ederdi. Gökyüzünün zorlu geçitlerinden geçmek zorunda olan ruh, ilk başta Boğa ve Aslanın burç kuşağındaki derecelerinden geçer, sonra da esir tabakasına ulaşırdı. Ruh, sonradan saf ateşin bulunduğu alana geçmeye hak kazanırdı. Perses ve Güneş derecelerinden geçerek buna ulaşırdı. Sonuçta, tanrısal doğayla birliğe ererdi. Bu eylemler, Babaların babası (Pater) oluncaya kadar devam ederdi. Origenes’e göre, yedi göğün öğrenilmesi, her birinin basamaklarla çıkılması, gökyüzünün farklı durumlarının öğrenilmesine işaret etmektedir.(1) Mithrasçılığın temel içeriklerinden en önemlisi, dünyada iyi ve kötü arasında süregelen savaşımdı. Kosmos’un ve yeryüzü güçlerinin bu ikircil (düalist) işleyişi ve karışımı, insan cinslerinde de vardı. Her insan oruç tutarak ve kendisinden istenmeyen şeylere gözünü kapatarak kendisini iyiye yöneltecek güce sahip olabilirdi. Mithras tanrı, insanlığa hizmet etmek görevi doğrultusunda, iyinin zafer kazanması için boğa öldürme sahnesini (tauroktoni) her zaman gerçekleştirmeye hazırdı. O insanlığın kurtuluşu için, cennetten sürülmüş bir Mesih’ti. İnsanların günahını taşıyan ve onların yargıcı olarak dönüşü beklenen güçtü. Mithras mağaraları en fazla yüz kişi alabilen yer altı mağaralarıydı.(2) Mağaralarda hep bir kuyu bulunurdu. Bu mağaralara bir dizi yer altı geçidiyle ulaşılır ve bu geçitler külte kabul törenlerinde kullanılırdı. Yalnızca erkeklerin girmesine izin verilen bu törenlere katılanlar, aldıkları derecelere göre, yedi aşamada sınırlanırdı: 1- Kuzgun (Corvus) 2- Gelin (Nymphus) 3- Asker (Miles) 4- Aslan (Leo) 5- Pers (Persa) 6- Güneşin Ulağı / Koruyucusu (Heliodromus) 7- Baba (Pater) Her aşama yedi gezegen tanrısından birine aittir. Mithrasçılar’ın bu aşamadan geçerek yükselmeleri, ruhun gökteki yükselişiyle eş değerde sayılır. Bu dereceler, adayın yedi göksel cisim aracılığıyla ilerlemesine izin verir: İlk aşama, Mercurius’un hakimiyetindeki Corvus (Kuzgun)’dur ve adayın ölümünü betimler. Adayın ilk aşamada ölmesi, günahlarından suyla arınarak, yeniden dirilmesi için ona verilen bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Venus’un hakimiyetindeki Nymphus (Gelin) aşaması, gizemlere kabulün ikinci aşamasıdır. Mithras’ın gelini olarak düşünülen adaya bir duvak takılır ve eline bir lamba verilir. Mithras heykeline bir kap su sunmak görevidir. Kap onun kalbi, su ise aşkını simgeler. Bu aşamada, aday hakikat ışığını henüz görmekten yoksundur. Mars hakimiyetindeki Miles (Asker) aşaması olan üçüncü aşamada, eski yaşamından sıyrılmak üzeredir. Kördüğüm atılmış bir ipi elleriyle çözer. Kendisine bir taç verilir. Bunun anlamı, maddi dünyanın bağlarından kurtulmadır. Tacı başında çevirir, omzuna koyar. Onun tacının Mithras tanrının kendisi olduğunu kabul eder. Bunun anlamı, adayın kendi zihnini başından uzaklaştırması ve kendine önder olarak Mithras’ı seçmesidir. Bu aşama, adayın kendi benine gerçek bir savaş açtığı aşamadır. YORUM Mithras kültü, Stoa (felsefe) okulunun merkezi durumundaki Tarsus’ta ortaya çıkmıştır. Pavlus ise Tarsuslu’dur. Gençlik yıllarında Stoa okulundan etkilenen Pavlus, Stoacılar’ın önemli rol oynadıkları Mithras Gizem Kültü’ne merak sarmıştır. Hatta bu külte girebilmek için, çeşitli aşamalarda rüşvet dahi vermiştir. Bunu 1.Korintliler mektubundaki şu sözlerinden çıkarabiliriz: “Kim kendi parasıyla askerlik yapar?” (1Ko.9:7). Bu külte girmeden önce, gerekli olan koşulları yerine getirir Pavlus: “Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi.” diye yazar doktoru ve en yakın arkadaşı Luka, Elçilerin İşleri kitabında (Elç.İş.9:9). Böylelikle giriş için gereken “uzun bir oruç dönemi” aşaması yerine getirilmiş olur. O artık Mithras’ın bir askeridir, ve gizemleri öğrenmeye başlamıştır. Bunun için maddi dünyayı terk etmesi gerekiyordu. Bunu da yine, Timoteos’a yazdığı ikinci mektubunda kendi satırlarıyla açıklar: “Askerlik yapan kişi günlük yaşamın işlerine karışmaz; kendisini askerliğe çağıranı hoşnut etmeye çalışır.” (2Ti 2:4). Pavlus, ilk iki aşama olan Kuzgun (Corvus) ve Gelin (Nymphus) aşamalarını detaylandırmamış olsa da, bunu tahmin etmek çok da zor değildir. Külte katılmadan önce, Corvus aşamasını, vaftizle, yani günahlarını suyla arıtarak, yeniden dirilmesi aşamasını, Titus’a yazdığı mektupta, biraz da süsleyerek şöyle açıklar: “Ama Kurtarıcımız Tanrı, iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu, doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh'un yenilemesiyle yaptı.” (Tit 3:4-6). Sıradaki aşama olan Nymphus, diyesi, gelin aşaması ile ilgili, Korintliler’e yazdığı ikinci mektubunda şu betimlemeleri kullanır: “Üstün gücün bizden değil, Tanrı'dan kaynaklandığı bilinsin diye biz bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz.” (2Ko 4:7). Toprak kaplar içindeki hazine, Pavlus’un Tanrı aşkıdır, diyesi, yüreğidir. Şimdi, Pavlus’un Korintliler’e ikinci mektubunun 12. bölümündeki “üçüncü göğe götürülme” sahnesine gelelim. Kanımca, Pavlus, Mithras Gizem Kültü’ndeki yaşadığı son deneyim olan bu aşamadan sonra, kültten kovulmuştur. Hatırlanacağı gibi, bu aşamanın adı Miles, diyesi, Asker aşamasıdır. Artık o bir asker olmuş ve kültün gizemlerine vakıf olmaya başlamıştır: 2 On dört yıl önce alınıp üçüncü göğe götürülmüş bir Mesih izleyicisi tanıyorum. Bu, bedensel olarak mı, yoksa beden dışında mı oldu, bilmiyorum, Tanrı bilir. 3-4 Evet, bu adamın cennete götürüldüğünü biliyorum; bu, bedensel olarak mı, yoksa bedenden ayrı mı oldu, bilmiyorum, Tanrı bilir. Orada, dille anlatılamaz, insanın söylemesi yasak olan sözler işitti. On dört yıl önce... Pavlus bu satırları, yaklaşık olarak İ.S. 56-57 yıllarında yazar. Şimdi on dört yıl öncesine dönelim. İ.S. 32-33, diyesi, İsa’nın çarmıha gerilişinin yaşandığı savlanan tarih. Pavlus burada açıkça yalan konuşmaktadır. O tarihlerde Mesih izleyicisi tanıyor olması olanaklı değildir. Çünkü Mesih izleyicileri, kendilerini, hele ki Pavlus gibi bir kişiden büyük bir dikkatle saklarlardı. Kaldı ki, Mesih izleyicisi diye bir kavram da henüz yoktu. Bu tarih, diyesi, 32-33 yılları, Pavlus’un Mithras Gizem Kültü’nde, üçüncü aşama olan, Miles (Asker) aşamasını deneyimlediği yıllar olsa gerek. Üçüncü göğe götürülme olarak betimlediği olay da, rituel sahnesi olsa gerek. Büyük olasılıkla Pavlus, bu aşamanın verdiği vecd (kendinden geçme durumu) ile, “bedensel mi, beden dışında mı” olduğunu anlayamıyor. Tanrı bilir, demekle yetiniyor. Ancak, yaşamış olduğu vecdin etkisiyle, cennete gitmiş olduğundan neredeyse emin. Orada dille anlatılamaz, diyesi, diğer insanlara, kültün gizemi ve susma yasası gereğince, açıklanması yasak olan bilgiler alıyor. Mithras Gizem Kültü’nün bir gizemini daha öğrenmiş oluyor. Bundan dolayı da kendisiyle ne kadar övünse yeridir, diye düşünüyor (2.Ko 12:5). Bu aşamadaki konumunu, yani Asker olma durumunu da, Timoteos’a şu sözleriyle açıklıyor: “Mesih İsa'nın iyi bir askeri olarak benimle birlikte sıkıntıya göğüs ger.” (2Ti 2:3 ). O artık Asker aşamasının armağanını da almıştır. Kendisine bir taç verilmiştir: 1Ko 9:25 Yarışa katılanların hepsi kendilerini her yönden denetlerler. Böyleleri bunu çürüyecek bir defne tacı kazanmak için yaparlar, biz ise hiç çürümeyecek bir taç için yaparız. 1Se 2:19 Ümidimiz, sevincimiz kimdir? Rabbimiz İsa geldiği zaman O'nun önünde övüneceğimiz taç nedir? Mithras kültündeki genel anlayış olan Mesih inancını da kolaylıkla benimser Pavlus. Sonra... Sonra, Mithras Gizem Kültü ile ilişkisi olduğunu öğrenen Gamaliel, kızının Pavlus ile evlenmesine izin vermez. Daha sonra... Bu duruma çok üzülen ve kızan Pavlus da, intikamını, Yahudi dinini, Mithras gizem kültünden edinmiş olduğu bilgilerle, dostu ve doktoru Luka’nın adına Hıristiyanlık diyeceği, bu karma dini kurarak alır. Pavlus, tek başına Hıristiyanlığın mimarıdır. Elç 11:26 Öğrencilere ilk kez Antakya'da Mesihçiler (Hıristiyanlar) adı verildi.

21 Mayıs 2016 Cumartesi

BATI VE BATI TAKLİTÇİLERİNİN SONU. BİZDEKİ BATICI PEZEVENK VE FAHİŞELERE DUYURULUR :

BATI VE BATI TAKLİTÇİLERİNİN SONU :::... BİZDEKİ BATICI PEZEVENK VE FAHİŞELERE DUYURULUR : ABD ,sex bataklığına sürüklenebilecek gençleri evlilik öncesi ilişkiden korumak için yılda 117.000.000 $ harcıyor , önümüzdeki yıl bu para 135.000.000$2a yükseltilecek ( Vatan Gazetesi : 09.09.2003) : DSP-MHP-ANAP KOALİSYONUNDA SAĞLIK BAKANI OSMAN DURMUŞ'A GELEN HEMŞİRELER BİRLİĞİ BAŞKANI KADIN " EVLİLİK ÖNCESİ KIZLARIN CİNSEL DENEYİM KAZANMALARI (!) GEREKTİĞİNİ İLERİ SÜRMÜŞTÜ ...! ÜRPETEN SAPIKLIK : Almanya'da çocuk pornosuna karşı tarihin en büyük operasyonu yapıldı. 1.500 polis aynı anda 500 ayrı eve baskın yaptı. 26 bin sapık içinde öğretmenlerin de bulunması bomba etkisi yarattı.Alman polisi internet tarihinin en büyük çocuk pornosu şebekesini çökertti.Toplam 1.500 polisin katıldığı "Avcı" kod adlı operasyonla 500 ayrı eve baskın yapan Alman güvenlik güçleri, akıllara durgunluk veren bir yeraltı organizasyonunu açığa çıkardı. Yapılan açıklamada, Amerika'dan Avustralya'ya kadar 166 ülkede faaliyet gösteren 26 bin 500 sapığın kimlik bilgilerinin ele geçirildiği belirtildi.Rahipler-polisler bile sapık :Alman emniyetinden yapılan açıklamada, aralarında rahipler, öğretmenler, hatta polislerin bile bulunduğu şebekenin, internet üzerinde 38 ayrı "çocuk pornosu grubu" oluşturdukları ve resim ile videoları bu gruplar üzerinden yaydıkları vurgulandı. Operasyonun en üzücü tarafı ise çocuk pornosundan para kazananlar arasında çocuklarla ilgili işlerde gönüllü olarak çalışanların da bulunmasıydı. Sapıklardan birinin bilgisayarında 4 aylık bir bebeğin bile pornografik amaçlı resmi bulundu.Sadece ABD'de de son 2 ay içinde çocuk pornosundan bin kişinin gözaltına alındığı açıklandı.( Vatan gazetesi : 28.09.2003) ÇAĞDAŞ ÜNİVERSİTE'DEN BİR ALINTI :" ...Boğaziçi Üniversitesinde okuyanlar bilir.Öğrenci işleri müdürümüz vardı, Metin B....Güzel kızlara düşkündü . Bizlerde krediye ihtiyacımız olunca,ders bırakmak-ilave etmek istersek " File çorap çeker , hafif dekolte yapar , ayakkabıları da geçirdiğimiz gibi alırdık soluğu Metin Hoca'da.Biraz da flörtöz konuştunuz mu işiniz halloldu demekti..." (Sabah : 04.10.2003 ) NAMUS KELİMESİNİN KANUNLARDAN ÇIKARILMASINI İSTEYEN ÇAĞDAŞ (...) KADINLARA DUYURULUR : Batman'da fakir bir ailenin 12 ve 13 yaşındaki iki kız çocuğunun 3 yıldır binlerce erkeğe satması...( 04.10.2003 tarihli gazeteler ) Mardin'de 64'ü rütbeli 341'i er toplam 405 asker için tecavüz davası açıldı... ( Hürriyet : 04.10.2003)Ahlak ve Namus olmadan toplum ancak hayvanlaşır ! Çocuk Vakfı, 20 Kasım 2001 tarihinde bütün dünyada kutlanacak olan Dünya Çocuk Hakları Günü nedeni ile RİSK ALTINDAKİ DÜNYA ÇOCUKLARI RAPORU hazırladı : ... Afrika'da çocuklara yönelik seks turizminde artış var. Seks turizmi açısından Senegal en önemli merkez. Onu Gambiya, Togo, Benin izliyor. Çocuk pornografisinde de artış gözleniyor. Diğer merkezlerin aksine Gambiya'ya gelenler Avrupalı kadınlar ve onlar da erkek çocuklarla ilişki kurmak için burayı tercih ediyorlar. Güney Afrika'da Angola, Mozambik, Kenya gibi ülkelerden getirilen 38 bin çocuk seks pazarında kullanılıyor.Afrika'da çocuğun kaçırılarak ticarî cinsel istismara maruz bırakılmasını önlemeye yönelik hukukî engellemeler ise yeterli değil. Belirtildiğine göre Asya-Pasifik ülkelerinden Nepal'den Hindistan'a her yıl 150 bin kadın ve kız çocuğu kaçırılıyor. Kamboçya seks turizminin merkezlerinden biri. Sadece Çin'de çeyrek milyon kadın ve kız kaçırılıyor. Yeni Zelanda'da 11 yaşında seks pazarında kız çocuklarına rastlanıyor. Polis raporlarına göre yakalananların %44'ü 14 yaşının altında. Avustralya'da da çocuk pornografisi artış göstermiş. Çin ve Tayland'da bu işi meslek haline getirmiş mafyaların varlığından sözediliyor. Hindistan ve Pakistan insan kaçıranlar için hem bir merkez hem de Bangladeş, Sri Lanka, Nepal ve Afganistan gibi ülkelerden kaçırılanlar için kullanılan transit bir yol olarak ifade ediliyor. Taylandlı Rin daha 9 yaşındayken annesi tarafından seks pazarına alıştırılmış. Bu bölgeden kaçırılan çocukların bir kısmı seks pazarının bir parçası oluyorlar. Pek çok çocuk organ nakli için kaçırılırken bazı çocuklar ucuz işçi olarak da kullanılıyorlar. Zayıf sınır güvenliği ve hukukî düzenlemelerdeki eksikler bu sorunla mücadeleyi güçleştiriyor. Latin Amerika'da bazı çocuklar aileleri tarafından seks pazarına zorlanırken bazıları da daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak ümidiyle gittiği büyük şehirlerde ya aç kaldığı için ya da refah seviyesi yüksek bir yaşamı sürdürmek için fahişelik yapıyor.Guatemala'da çocuklardaki AIDS oranında artış var. El Salvador Limanı, çeşitli ülkelerden buraya gelenlerin çocukların seks pazarına sürüldüğü bir merkez. Bu ülkede erkek çocukların da pazarlandığı söyleniyor. Nikaragua ve Honduras'tan kaçırılan çocuklar genellikle Guatemala'ya getiriliyorlar. Diğer ülkelerin aksine Meksika'da çocuklara yönelik cinsel sömürünün faillerinin devletin kendi vatandaşları olduğu söyleniyor. İddialar bu ülkede 16 bin çocuğun cinsel istismara maruz kaldığı yönünde. Bu ülkede çocukların gece kulüplerinde de çalıştırıldığı belirtiliyor.Kosta Rika'da seks turizminin müşterilerinin genellikle Amerikalı, Kanadalı, Japon ve İtalyan olduğu iddia ediliyor. Yakalananların çoğu gelişmiş ülke vatandaşları. Çocuk kurultayında sunulan bir rapor ülkemizde ‘fahişeliğin’ yaşının 15’e kadar düştüğünü gösterdi. Sadece İstanbul’da 500 çocuk ‘seks işçisi’ olduğu açıklandı ... Dünyada 3 milyonun üzerinde çocuk fahişe olduğu tahmin ediliyor. Bu alanda Asya ülkeleri başı çekerken onu Latin Amerika ve Afrika izliyor. Yine bir başka gerçek de her yıl Avrupa ülkelerine Uzak Asya’dan çocuk fahişelerin gönderildiği iddiaları... Raporda çocukların ‘seks işçisi’ olarak pazarlandığı yerler de sayılıyor. Barlar, masaj salonları, özel evler ve bazı otel, motel gibi konaklama yerleri başlıca cinsel sömürü mekanları. Rapora göre, çocuk fahişeliğin artmasında parçalanmış aileler büyük bir rol oynuyor NOT:ABD 'de günde 1900 kadına tecavüz ediliyor (Amerikan tecavüz merkezi), her 23 dakikada bir cinayet , her 49 saniyede bir saldırı gerçekleşiyor. ABD'de kadın nüfusunun %50' si kocasından veya bir erkekten dayak yiyor. (5.8.90 :milliyet) BATIDA SOSYAL DEPREM : .AVRUPA’DA EVLİLİK DIŞI ÇOCUK SAYISI:DANİMARKA % 48,İNGİLTERE 5 30 , ALMANYA % 18 , FRANSA % 14’TÜR… . İSPANYA’DA İLKOKUL 4 VE 5. SINIF ÇAĞINDA 80 BİN KIZ ÇOCUĞU HAMİLE BIRAKILMIŞTIR . BOŞANMA ORANI RUSYA’DA % 33, İNGİLTERE2DE % 32 ,FRANSA’DA % 19’DUR .ANNE BABASI İLE BERABER YAŞAYAN AİLE SAYISI DEVLETİN SAĞLADIĞI EKONOMİK TEŞVİKLERE, VERDİĞİ ÖZEL İZİNLERE RAĞMEN AVRUPA’DA % 8 ‘DİR. .ZAMANIN BAŞKANI CLİNKTON’UN 15 DANIŞMANI EŞCİNSELDİR.ABD’DE 20 MİLYON EŞCİNSEL VARDIR. BU DA NÜFUSUN % 10’UDURBU ORAN YUNANİSTANDA % 17 ‘DİR YANİ ALTIDA BİRDİR. AİLESİ İLE İLGİLENMEYEN AVRUPA HALKI ŞU AN KEDİ KÖPEK BESLEMEYE ADETAQ MAHKUM OLMUŞLARDIR ! LOLİTA İHTİLALİ Dünkü Milliyet'in 3. sayfasında bir haber: "12 yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı." Sayfayı çevirin: Edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları... Ve günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından 12 - 13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri... Madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var. Peki diğer yüzünde?.. Alttan alta inanılmaz bir "ergen ihtilali" yaşadığımızın farkında mısınız? * * * Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç? Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba? Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm. Dinlediklerime inanamadım: "14 - 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyor"muş. Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie'nin fotoğrafıyla gelmiş ve "Bununki gibi dudak istiyorum" demiş. 18'lik bir lolita da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış. "En büyük istekleri" neymiş biliyor musunuz? Zara'nın ya da Diesel'in 34 bedenine sığmak... Bunun için yarışıyorlarmış: "Çünkü televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç geziyorlar. Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var. Yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar." Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir "patlama" olduğunu söylüyor: "Ben de anneyim, 18'lik 'lipolu' (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete kapılıyorum. Biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip 'Dudağımızı şişir' diyenleri 'Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri yolluyorum." * * * Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı: "Genç nüfusta müthiş bir uyanma var" diyor. 17 - 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor: Batı'da ergenlik yaşı 16 - 17'den 11 - 12'ye geriledi. Amerika'da 10 yaşa kadar düştü. Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık... Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri "psiko - seksüel uyarımın artması"... Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor. Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor. Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında... Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta... * * * Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz: İyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara "Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt" öğüdü verebiliriz ki? Yasak çare değil... Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var. ( MİLLİYET : Can Dündar ) SANAT (!) DÜNYASINA KÜÇÜK BİR BAKIŞ : Medyada yer bulmayana ekstra işlerde ekmek yok. Adına kısaca ekstra denilen; düğün, bayi toplantısı, açılış-kapanış ve festival konserlerine çağrılabilmek için medyada ortalarda olmak gerekiyor. Ekstranın güzelliği de dolarla verilmesi ve sıfır vergi verilmesi. Düğünde tuvalette elinize sokuşturulan bir tomar dolardan maliyenin haberi nereden olacak ki... Veren zaten ben verdim demiyor ki.Alan razı veren razı... 5 bin dolardan başlıyor (en kıytırığı bu kadar para almadan şehir dışına çıkmaz), 50 bin dolara kadar çıkıyor. En fazla alanlar ise Tarkan, Sezen Aksu ve Hülya Avşar... Önemli olan şu sıralar en çok ekstra işe giden yani dolarları çuvalla toplayan Gülben'i zayıflatıp yok etmek... Ve yerine Petek Dinçöz'ü getirmek....Gülben şimdi hem acemi hem de sahipsiz. Bir süre böyle kurda kuşa yem olarak atılacak. Tabii iki yıla kalmadan da anasının evine gönderilecek. Yerine de başka bir hatun getirilecek. Sakın acımayın. Bu doğanın kanunu. Gülben de arkasına iş adamı Erol Evcim'i aldığı zaman İbrahim Tatlıses ve Kadir İnanır'ı kullanmış, Hülya'ya rakip gösterilmişti. Bu sayede 'star' olmuş, kaç daha yetenekli akranı şarkıcıyı sollamıştı. Ekstra kraliçelerini! incelemeye devam edelim. Petek Dinçöz galiba bu şansını yitirdi. En büyük hamisi Star'ın patronu Hakan Uzan, bu kadar işinin arasında onunla uğraşamaz. Aşkın Nur Yengi de kendi kendini bitirdi.... Son aylarda müthiş bir atak yapan Ebru Gündeş çok popüler. Ebru'nun sahnesi de iyi. Ama konuşup, gülünce sanki... Birden çocuk oluyor. Oysa ekstra işinde seksi olmak çok önemli. Özellikle de sadece erkeklerin katıldığı bayiler toplantılarında... Ebru'yu sadece zevkle dinliyorlar ama o sahnede iken hayal kuramıyorlar. Ayrıca yanına gelip fotoğraf çektirmek de var değil mi? Sonra amca gidip karısına hava atacak. Öyle veya böyle sahnede seksi. Estetikli göğüsleri işe yarıyor. ( Aykut Işıklar : TERCÜMAN :04.09.2003 ) Bu habere para karşılığı satılan mankenleri (...!...)...vs ekleyebilirsiniz...! ÇAĞDAŞ HAYAT ( !) VE KADIN : Çağdaş olduğu iddia edilen hayat tarzında kadınlar ,kendilerinin dış görünüşleri ile değer kazanacakları konusunda ikna edilmiş durumda bulunmaktadırlar.Bilgi,görgü,zeka'dan önce uzay çağının ,21. yüzyılının kadınının (!) değeri sarı (bazen kızıl...! ) saçlar ,ikide bir değişen vücut ölçüleri daralıp bollaşan, bazen yırtık, bazen sökük ...ama daima modacılarla kumaş tröstlerinin anlaşması ile çoğu da cinsel tercihini tuhaf şekilde yapan kreasyoncularca hazırlanmış moda elbiselerini giyen ,kendince karar vermesine izin verilmeyen makyaj, giyim, ...hatta hayat tarzına, yaşam tarzına ( yani dinine) başkalarının karar verdiği evlendiği kocasının yanında yüzünde salatalık maskesi , saçlarında bigudi ...vs ile dolaşan ve kocası ile yatağa bu halde iken girerken sabah evden çıkarken , kocasından ayrılırken makyaj yapmaya çalışan süslenen, kokular sürünen kadın ne kadar hayatında hür ve doğru karar verme hakkına sahip olabilmektedirler acaba...?Örneğimize devam edelim ;her çağdaş kadın aynı şeyi yapsa, eşinin yanında savaş boyalarını sürünmüş gibi dolaşırken dışarıya çıkarken süslense eşleri ,hayat arkadaşları hanımından uzaklaşıp gözü dışarıya kaymaz mı ?Öyle ya eşine değilde dışarıdaki insanlar için süslenen kadın eşini ne kadar kendine bağlayabilir...? Kocasıda tıpkı kendi eşi gibi ,eşi için süslenmeyen ,başkaları için farkında olmadan süslenen diğer kadınlara ilgi duysa ,aynı şeyi başka erkek kendi eşine karşı hissetse toplumda aile ,ahlak ne hale gelir ,öyle değil mi!Flörtle başlayıp ,aşkla alevlenen ,evlilikle sonuçlanan çağdaş evlilikler ;ihanet,kısa süren evlilikler , boşanmalar asrı olan asrımızın temel kaynağı bu ters mantık olmasın sakın...! Hatalı olan ne kadın ne de kocadır, hata iki cinsede modern hayat diye bu tuhaf ve ters mantığı kabul ettirenlerdir! İslam'da ise kadın dışarıda örtünür , süsünü ,çekiciliğini evde eşine saklar.Tabiiki aynı durum erkek içinde söz konusudur! Yine acaba neden hostes bacılar onlarca erkeğe hizmet ederken , yemek ikram edip ,yastık kabartıp , kemer bağlarken... medeni olurlar da evlenip işini terkedip sadece eşine hizmet etmeye karar verince tenkide uğramaktadır."Hayatını güvence altına almak,ekonomik özgürlük..." sözlerinin arkasında doğru ve güvenilebilen bir eş ,hayat arkadaşı bulunamaması gibi bir mantık yatıyor olmasın sakın? Sokakta kızımızın beline bir erkek kolunu dolasa ona kızarız da adı " dans " olunca bu harekete neden tepki göstermeyiz acaba !!?? Adı "Moda " olunca yırtık,çıplak,tuhaf elbiseleri neden doğal karşılarız ! Kızımız veya oğlumuz " don " ile dışarıda dolaşsa buna karşı çıkarız da adı " mayo veya şort " olunca neden buna karşı çıkmayız ! SUNUCU -MANKEN İPEK TENOLCAY . " MİNİ ETEK GİYİP , İNCE ÇORAPLA GEZİYORSAN BAŞKALARIYLA FLÖRT EDİYORSUNDUR.İLTİFATLAR , BAKIŞMALAR ALDATMA DEĞİL Mİ ?" ( MİLLİYET :11.01.2003) ÇAĞDAŞ OKUL - HAYAT VE GETİRİLERİ Eğitimli kadınlar cinsel şiddet mağduru... (Milliyet:12.06.2003) İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsü'nce, üniversite öğrencisi ve mezunu kadınlarla yapılan bir araştırma, katılımcıların büyük bir bölümünün cinsel şiddet türlerinden en az birisine maruz kaldığını ortaya koydu. İÜ Adli Tıp Enstitüsü'nden Prof. Dr. Mustafa Fatih Yavuz ile yüksek hemşire Zehra Kayı, 591'i üniversite öğrencisi olan 700 kadınla, ''Kadın üniversite gençliği ve mezunlarına yönelik cinsel saldırı'' konulu araştırma yaptı. Araştırma sonucunda, katılımcıların yüzde 84'ünün laf atma, açık-saçık konuşma, röntgencilik, teşhircilik, sarkıntılık, ırza geçme gibi ''sözel, görsel, dokunsal'' cinsel şiddet türlerinden en az birisine maruz kaldığı belirlendi. Bunlardan yüzde 44.8'inin, basit cinsel içerikli dokunuştan zorla cinsel ilişkiye kadar uzanan ''dokunsal şiddet'' türlerinden birini yaşadığı tespit edildi. Cinsel şiddet türleri arasında ilk sırayı yüzde 81.3 ile sözel ve dokunsal olanlar aldı. Araştırmaya katılan yaklaşık her 5 kadından birinin teşhircilik eylemiyle karşı karşıya kaldığı ortaya çıktı. Cinsel saldırı boyutundaki eylemlerin yaklaşık yarısında fiziksel şiddet kullanıldı. Yine eylemler sırasında korkutma-tehdit ile kandırma da ilk sıralarda yer aldı. İLK SIRADA SEVGİLİLER VAR Araştırma, sanılanın aksine, cinsel şiddet eylemlerinin yabancılar değil, çoğunlukla tanıdık kişiler tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koydu. Buna göre, saldırganların yüzde 95'inden fazlası tanıdık. Çalışmaya göre, ilk sırada sevgili düzeyindeki erkek arkadaş, ikincisi sırada nişanlılık ve sözlülük ilişkisi geliyor. Üçüncü sırada ise ensest ilişki türleri var. Araştırmada, sevgili düzeyindeki erkek arkadaşların daha çok görsel ve dokunsal cinsel şiddet türü uyguladığı dikkat çekti. Saldırganların çok büyük çoğunluğunu ise ortalama 25 yaşındaki erkekler oluşturdu. Eylemin gerçekleştirildiği yerler arasında ilk sırayı saldırganın evi aldı. Çalışma, eylemler nedeniyle adli makamlara başvuru oranının ise hemen hemen yok denecek kadar az olduğunu da ortaya koydu. Buna göre, adli makamlara iletilen cinsel şiddet türleri teşhircilik, cinsel içerikli dokunma ve cinsel birleşmeye teşebbüs eylemi ile sınırlı kaldı ve oranı yüzde 2-3'ü geçmedi. Bu tür eylemleri yaşayanların, çaresizlik ve suçluluk hissiyle utanma duygusunu yaşadığı da belirlendi. TAHMİN EDİLENİN DAHA ÖTESİNDE... Araştırma sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Yavuz, cinsel şiddetin toplumdaki tüm bireyler için bir sorun ve tehlike olduğuna işaret etti. Prof. Dr. Yavuz, ''Bu çalışma, toplumumuzda cinsel şiddet boyutlarının tahmin edilenlerin de daha ötesinde olduğunu ortaya koyuyor'' dedi. Mağdurların adli makamlara başvurmama nedenleri arasında ilk sırayı toplumun olumsuz yaklaşımının aldığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunu; ispatlayama ve saldırganın misilleme yapma korkusunun takip ettiğini ifade etti. Prof. Dr. M. Fatih Yavuz, ''Cinsel şiddet eylemlerine maruz kalma oranının yüksekliği, karşı karşıya olduğumuz sorunun büyüklüğünü de gösteriyor. Adli makamlara yansıma oranlarının çok düşük olması da, bu soruna hukuksal, sosyolojik ve medikal açıdan ciddiyetle ve yoğun bir şekilde önem verilmesi gerektiğini ortaya koyuyor'' diye konuştu. NOT : NOT : AŞAĞIDAKİ YAZI BİR İSLAM ALİMİNİN YAZISI DEĞİL,AKSİNE BİR YABANCI YAZARIN EVLİLİĞİN HAYAT BOYU MUTLU ŞEKİLDE SÜRMESİ İÇİN YAZDIĞI EŞLERE TAVSİYELERDEN OLUŞAN BİR KİTAPTAN ALINMIŞTIR !( Z. ZİGLAR : HAYAT BOYU FLÖRT ) KARŞI CİNSTEN İNSANLARLA ARKADAŞLIK … Karşı cinsten insanların uzun süreli çalışma ilişkilerinde olaylar genellikle sinsice gelişir.Kişi ”Karşı cinsten filanca kişiyle sadece arkadaşız” dediklerinde kesinlikle kendilerini aldatmaktadırlar.Bazen doğru gelebilir yada ilişkinin başında doğru gelebilir. Oysa pek çok durumda karşı cinsle kurulan arkadaşlık bir süre sonra, diğerinin zekası yada mesleki yeteneğine duyulan saygıya bağlı olarak arkadaşlıktan öte bir şey haline gelmeye başlar.İlişki adım adım daha açık ve güvenilir bir nitelik kazanır.Küçük şeyler paylaşıldıkça bir takım tesadüfler ve ortaklıklar sonucunda daha yakınlaştığınızı fark edersiniz. Eğer evliyseniz eşinizle aranızdaki farklılıklar yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başlar. Bir bakmışsınız ki yeni arkadaşınızla her şeyde uyuşurken ,eşinizle hiçbir konuda uyuşmaz hale gelmişsiniz.Tabii sonunda diğer insanla (arkadaşınızla) uyum faktörü yada fiziksel çekicilik nedeniyle hormonlar faaliyete geçer ve kaçınılmaz olay nihayet gerçekleşir.Olmasını asla tasarlamadığınız şeyler olur. Konunun trajik yanı Çoğu cazip şeyin zamanla felaket getireceğinin başta inkar edilmesidir. Karşı cinsten biriyle gözlerin SANİYENİN ONDA BİRİ KADAR BİR ZAMANDA uzunca birleşmesi , koridorda yanından geçerken özel bir itina göstermek,herhangi bir yerde tesadüfen çarpışmak,TOKALAŞIRKEN veya bir şey alıp verirken ellerin bir iki saniye daha uzun tutulması,… bunlar ve bunun benzeri ipuçlarını görmemezlikten gelmek … bu gibi şeyler kırmızı bayraklardır böyle durumlarda kendinize “zararsız flört “ olamayacağını hatırlatın. Eğer evli iseniz olan şeyi dürüstçe kabul edin – mazeret aramayın – ve eşinize bağlılığınızı hatırlayın. İş yerinizdeki arkadaşınızla veya sekreterinizle bir kere yemeğe çıksam ne olur , demeyin : Boşanmaların yüzde yetmişi aynı iş yerinde veya yakın iş birliği halinde çalışan şahısların yakınlaşması sonucu oluşuyor.yüzde ellisi de eşlerden birinin bir alış veriş merkezinde veya otoparkta karşı cinsten biri ile tanışması ve o kişiye karşı ilgi duyması ile gerçekleşiyor. Kısacası sekreterinizle veya işbirliği içinde olduğunuz karşı cinsle iş yemeğine veya bir yerde buluşmanızın size hiçbir kazancı olmaz , ama kaybedeceğiniz çok şey olur! İşin gerçeği bu konuda duyarlı öğütler vardır :” evlilikten önce iffet , evli iken sadakat gerekir.” Karşı cinsten biri ile çalışmanız gereken durumlar olacaktır. Bu durumu önleyemeyebilirsiniz ama kendi düşünce ve konuşmalarınızı pekala denetleyebilirsiniz. Temel sorun , dostluk ile flört arasındaki çizgiyi aştığınız zaman sonuçta bir şeylerin yaşanabilecek olmasıdır.yaşananlarda kötü sonuçlar doğurur. REKLAMLAR VE KADIN HAKLARI : - BIR PARTIDESINIZ ,SIZI NASIL FARKETMELERINI SAGLARSINIZ ? ...GÜLÜMSEMENIZE GÜVENEREK ( DISLERINIZLE ! ) - FARKEDECEKLER (SAÇLARINIZI ...) - BAKALIM ILK KIM BIRISININ DIKKATINI ÇEKECEK ? ... ( TABII KI EN DEKOLTE GIYINIP, SAÇLARINI AHENKLE DANSETTIRENLER...) KRAVAT RAKLAMINDA BUZ PATENI YAPAN MINI ETEKLI , KRAVATLI ( ! ) BAYAN, MAYO ILE GÖZLÜK REKLEMI YAPAN MANKEN ( ! ) LER , ...; GÖZLER BAYRAM ETTI , ÜRÜN DEGIL , MANKEN ILGI TOPLADI HABERLERI ... Sömürülmek isteyen "çağdaş(!) yaşamı savunmaya devam etsin ...taki GERÇEK yüzünmüze çarpana kadar. HA SAHI ! ! , HIÇ KADIN SÖMÜRÜSÜ YAPAN SAHIBI ASIRI DINCI BIRI OLAN MAMÜL REKLAMI GÖRDÜNÜZ MÜ ?... Ne ilginçtir , " sevgilinizin çıplak resmini gönderim , yayınlayalım" diyen genel yayın yönetmeni , kendi eşinin çıplak resminin yayınlamayı reddediyordu bir özel kanaldaki sohbette...!!! 15 YAŞINDA ÇAĞDAŞ HAYATIN KURBANI OLDU ! MERSİN'de evlenme vaadi ile kandırılan liseli 15 yaşındaki N.Ö., sevdiği gencin kendisini terk etmesinin ardından fuhuş batağına düştü. N.Ö.'yü ïpara karşılığı pazarlamak, zorla cinsel ilişkiye girmek, oral ve grup toplu seks yapmağı iddialarından aralarında sendikacı, öğretmen, işadamı, muhasebeci, muhtar ve eski bir bürokrat eşinin de bulunduğu 11 kişi yakalandı. 2 kişi ise aranıyor. Olay, Yeni Mahalle'de oturan 46 yaşındaki anne Hamide Ö.'nün Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği şikayet dilekçesi ile ortaya çıktı. Dilekçenin Emniyet Müdürlüğü'ne havale edilmesi üzerine Ahlak Masası operasyon başlattı. İfadesini gözyaşları içinde veren N.Ö., başından geçen olaylar zincirini tüm ayrıntısına kadar anlattı. `EVLENECEKTİK' Genç kız geçen aralık ayında komşuları olan Gökhan Nayman'la tanışıp arkadaşlık yapamaya başladığını belirterek, ``Gökhan ile arkadaşlığımızda evine gittik. Burada bir süre oturduktan sonra bana evleneceğimizi, mutlu bir yuvamızın olacağını söyleyerek benimle sevişmeye başladı. Ben de evleneceğimiz için sesimi çıkarmadım. Daha sonra benimle evlenmeyeceğini söyleyerek ayrıldı. Ben de korktuğum için kimseye bir şey söylemedim. Daha sonra beni terk edip ortada bıraktı. Bu olaydan sonra barda tanıştığım Garip Öztürk benimle evleneceğini söyledi. O da bir süre benimle olduktan sonra kayıplara karıştı'' dedi. Yaşamı kararan genç kız ifadesinde öz teyzesi N.'nin evinde de eski İl Daimi Encümen Üyesi, Selüloz-İş Sendikası Silifke Şube Başkanı ve MHP milletvekili aday adaylarından İ.Y. ile tanıştığını ifade ederek, ``Bir gün Silifke'ye gittiğimde İ. ile karşılaştım. Beni bürosuna çıkarttı. Orada ilişkiye girdikten sonra bana 30 milyon lira para verdi'' diye konuştu. ....... İşçi Nejat Ö. ile evli olan anne Hamide Ö.'nün şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında N.Ö.'nün verdiği ifadelerden sonra polis, genç kızla ilişkiye giren sendikacı, öğretmen, işadamı, emlakçı, muhasebeci, muhtar ve aracı kadınları yakalayarak gözaltına aldı. Garip Öztürk ile İ.Y., T.K., M.A., B.K., G.T., H.K., M.T., O.T., R.Y., M.A. gözaltına alınırken; polis N.Ö.'yü evlenme vaadiyle kandırıp birlikte olan Gökhan N. ile ilişki kurduğu B.A.'yı ise arıyor. Milliyet :20 Eylül 2003 Cumartesi BİZLER GAZETELERDEKİ BU TÜR İĞRENÇ OLAYLARA , HABER NİTELİKLİ YAZILAR GÖZÜYLE BAKMAYIZ,BAKAMAYIZ !AKSİNE AYNI OLAYLAR BAŞKA GENÇ KIZLARIN- SİSTEMİN KURBANLARININ - BAŞINI GELMESİN DİYE HAREMLİK-SELAMLIK'I TAVSİYE ETMEKTE, SAVUNMAKTAYIZ!!! AYRICA YUKARIDAKİ MAĞDUR AİLE DE BİR GÜN BAŞLARINA BÖYLE BİR ŞEY GELECEK DİYE BEKLEMİYORLARDI. AYNI OLAYIN BAŞINA GELMESİNİ İSTEMEYEN TÜM TOPLUMA HAREMLİK-SELAMLIK'I SAVUNMALARINI TAVSİYE EDİYORUZ...SENDİKACI,ÖĞRETMEN,MUHTAR,İŞADAMI,ASKER,POLİS...HEPSİ OKUMUŞ İNSANLAR AMA EĞİTİM ,NEFSE UYMAYA-ZİNA ETMEYE HATTA ZALİMLİĞE-SAPIKLIĞA-SÜBYANCILIĞA ENGEL DEĞİL...! KISACA "HANGİ ÇAĞDAYIZ , 21.YY , ...VS LAFLARININ İÇİ BOŞ , HEDEFİ KADIN-KIZLARI ERKEKLERİN SOFRASINA YEM YAPMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMIYOR !

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...