19 Şubat 2012 Pazar

HZ.İSA TANRI MIDIR?

Hz. İsa hakkında, onun tanrılığı ile ilgili olduğu iddiasıyla sunulan, Tanrının Oğlu, yaşayan canlı söz (logos) veya ruhullah konularında genişçe izahlarda bulunduk. Tabi ki 27 ayrı kitap ve 9 farklı yazar tarafından birbirlerini görmeden farklı yerlerdeki problemler için yazılmış olan bir eserde, farklı iddiaların ve bazı uyuşmazlıkların bulunması gayet doğaldır. Şimdi de İncillerde açıklanan, onunla ilgili diğer tanrılık iddiasındaki ifadeleri inceleyelim. Hz. İsa için, Tanrının Oğlu, Logos ve Ruhullah ifadelerinden sonra yine O’nun bizzat kendi ağzından söyletilen tanrılıkla ilgili birçok ifade vardır. Bu ifadelerinde çok büyük bölümü yine Yuhanna İncilinde bulunmaktadır. Fakat dikkatlice incelenirse bunların çoğunun yine mecazi anlatımlar olduğu görülecektir. Şimdi çoğunlukla Hz. İsa’nın Tanrılığı ile ilgili kullanılan ifadelere bakalım;
“29  Onları bana veren Babam her şeyden  üstündür.Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez.
30 Ben ve Baba biriz.”(Yuhanna-10)

“8 Filipus, “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” dedi.
9 İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun?
10 Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor.
11 Bana iman edin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.“(Yuhanna-14)
Genelde yukarıda ki ifadelerden Hz. İsa için Tanrı olduğu sonucunu yorumu yapılır. Bu ifadelere dikkat edilirse hepsi de, Hz. İsa için yazılan en son yazılan eser olan Yuhanna İncilindenolduğunu görürüz. Tekrar dikkat edelim, bu ifadeler de , Hz. İsa için, doğrudan bir Tanrı olduğundan ziyade, mecazi benzetmeler vardır. Birileri, Yuhanna 10:33’ te olduğu gibi “Bu mecaz değildi. Yahudiler bu sözden dolayı O’nu öldürmek istediler” diyebilir. Biz de deriz ki, ünlü tavvufcu Hallacı Mansur da “Ben hakkım” dediği için, insanlar O’nu, kendini Tanrı’ya eş tuttu diye öldürdüler. Hallacı Mansur bu sözüyle Tanrı mı oldu? Şimdi iyi düşünelim “BENİ GÖREN BABA’YI GÖRMÜŞTÜR” SÖZÜ MECAZ DEĞİL DE NEDİR ? Tanrı İsa gibi bir insan mıdır? Tekrar tekrar iyi düşünelim. Eğer bunlar Hz. İsa’nın Tanrı olduğuna delil sayanlara, ayni eserde bulunan birde aşağıda ki ifadeleri incelemelerini tavsiye ederiz;
20-21  “Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar. Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin.
22 Bana verdiğin yüceliği onlara verdim. Öyle ki, bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar.“(Yuhanna-17)

“20 gün anlayacaksınız ki, ben Babam’dayım, siz bendesiniz, ben de sizdeyim.“(Yuhanna-14)
“23….Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız“(Yuhanna-14)
“17 İsa, “Bana dokunma!” dedi. “Çünkü daha Baba’nın yanına çıkmadım. Kardeşlerime git ve onlara söyle, benim Babam’ın ve sizin Babanız’ın, benim Tanrım’ın ve sizin Tanrınız’ın yanına çıkıyorum.”(Yuhanna-20)
“28 Size, ‘Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim’ dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba’ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür.”(Yuhanna-14)
1-2 Yahudiler’in Nikodim adlı bir önderi vardı. Ferisiler’den olan bu adam bir gece İsa’ya gelerek, “Rabbî, senin Tanrı’dan gelmiş bir öğretmen olduğunu biliyoruz. Çünkü Tanrı kendisiyle olmadıkça kimse senin yaptığın bu mucizeleri yapamaz” dedi.”(Yuhanna-3)

Yukarıdaki ifadeleri, bir öncekilerde olduğu gibi, mecazi benzetme olmayıp, Hz. İsa’nın Tanrılığına yorumlanıyorsa, ayni mantıkla, bu durumda ikinci bölümdekilere baktığımızda, iman eden herkes Hz. İsa gibi Tanrı olmaktadır. ”Ben babadayım, siz bendesiniz, bende sizdeyim” “Bizde gelir, onunla birlikte yaşarız” ifadelerinden bu anlam çıkmaz mı? Hele ayni yazarın eserinde bir ifade var ki kimsenin hiçbir yöne saptıramayacak kadar açık ve bizim iddiamızı her yönüyle destekler nitelikte;
“28 Size, ‘Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim’ dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba’ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür.”(Yuhanna-14)
Hz. İsa’nın Tanrılığı için yorumlanan Yuhanna’nın başında geçen bir ifade var;
1Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı.
2Başlangıçta O, Tanrı’yla birlikteydi1.
3Her şey O’nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O’nsuz olmadı.
14Söz, insan olup aramızda yaşadı. (Yuhanna-1)

Buradan hareketle İsa için yaşayan vahiy ve dolayısıyla Tanrı olduğu iddia edilir. Kuran’da buna benzer olarak Hz. İsa hakkında “Kelamullah-Ruhullah”, yani yaradılışında ilahi vahiy-ruh birleşimini açıklar;
“ Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır.”(Nisa-171)
Her şeyin ilk yaratılışında PROGRAMINDA etken ilahi vahiy-ruh’tur (daha sonra yaradılış programı toğumda saklanmıştır). Ancak Tanrı’dan olan bu özellikten dolayı bu varlık Tanrı’ya eş olamaz. Zaten Kuran’da Allah bunu açıklamaktadır;
“Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi.” (Ali İmran)
Sanırım konu anlaşılmıştır. Zaten bir önceki Nisa-171. ayette Hz. İsa için peygamber olduğu belirtilmiştir. Hz. İsa’ya Tanrı niyetine tapanlar var diyenlere, yine Hz. İsa’nın kendi ağzından, kime tapınılması gerektiğini ikaz eden ifadelerde var deriz;

36 Adam şu yanıtı verdi: “Efendim, O kimdir? Söyle de kendisine iman edeyim.”37 İsa, “O’nu gördün. Şimdi seninle konuşan O’dur” dedi.38 Adam, “Rab, iman ediyorum!” diyerek İsa’ya tapındı.”(Yuhanna-9)

“10 İsa ona şöyle karşılık verdi: “Çekil git, Şeytan! ‘Tanrın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.”(Matta-4)
Ya Tomas’ın meşhur sözüne ne demeli derseniz;
27 Sonra Tomas’a, “Parmağını uzat” dedi, “Ellerime bak, elini uzat, böğrüme koy. İmansız olma, imanlı ol!”
28 Tomas O’na, “Rabbim ve Tanrım!” diye yanıtladı.
29  İsa, “Beni gördüğün için mi iman ettin?” dedi. “Görmeden iman edenlere ne mutlu!”(Yuhanna-20)
Önce bu kadar büyük bir iddiayı bir Yahudi olan Tomas’ın söyleyebileceğinden şüpheliyiz. Bu derece önemli bir sözü sadece Yuhanna İncili yazarı mı duydu?  Acaba bu söz Hz. İsa’yı tanrılaştırmak için söylendiğinden emin miyiz? Sakın görülen mucize karşısında söylenmiş bir hayret ve şaşkınlık ifadesi olmasın. Ayrıca zaten ilk üç İncilde, çarmınta ölen hz. İsa’nın böğrünün mızrkla delinmesi yok ki, Tomas’ın, parmaklarıyla Hz. İsa’nın yaralarını kontrol ettiğini yazsınlar. Bu önemli sözü diğer incil yazarları niçin duymadılar. Zaten Yuhanna İncilinin yazarı balıkcı Yuhanna’nın yazmış olamayacağı üzerinde tam bir ittifak var. Çünkü diğer İncillerde bulunan ve havari Yuhanna’nın şahit olduğu bir çok olay burada bulunmamaktadır. Bu sözün söylenip söylenmediğini ve eğer söylendi ise ne maksatla söylendiği meçhul. Ama sıradan bir balıkçı Yuhanna’nın hiç alışık olmadığı Yunan-Helen kültürü kitaba hakimdir. Burada Havari Tomas’a söyletilen “Rabbim ve Tanrım“ hitabını Roma İmparatoru Domitian’a ait bir tanımlama ve hitap şeklidir.31 Buna cevabımız Thomas’ın kendi yazdığı İncilden olacaktır. Bu kadar önemli bir iddiayı gerçekten Thomas söylediyse kendi incilindeki 114 cümlede neden söz etmedi acaba ? Aksine bakın kendi incilinde neler söylüyor;

“31 İsa dedi; Hiç bir peygamberkendi köyünde  kabul görmez.Hekim kendisini tanıyanları tedavi etmez..“( Tomaya göre incil )

Buraya kadar gördüklerimiz genelde İncillerde Hz. İsa’nın kendi ağzından söyletilen ifadelerdi. Bir de İncillerde Hz. İsa ve havarilerinin söylemediği halde, diğer İncil yazarlarının Hz. İsa’yı direk Tanrı ilan eden ifadeleri bulunmaktadır;

“5 Büyük atalar onların atalarıdır. Mesih de bedence onlardandır. O her şeyin üzerinde hüküm süren, sonsuza dek övülecek Tanrı’dır! Amin.”(Romalılar-9)

1 İsa Mesih’in kulu ve elçisi ben Simun Petrus’tan Tanrımız ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in doğruluğu sayesinde bizimkiyle eşdeğer bir imana kavuşmuş olanlara selam!”(2.Petrus-1)

“13  Bu arada, mübarek umudumuzun gerçekleşmesini, ulu Tanrı ve Kurtarıcımız İsaMesih’inyücelik içinde gelmesini bekliyoruz.“(Titus-2)
“20  Yine biliyoruz ki, Tanrı’nın Oğlu gelmiş ve gerçek Olan’ı tanımamız için bize anlama gücü vermiştir. Biz gerçek Olan’dayız, O’nun Oğlu İsa Mesih’teyiz. O gerçek Tanrı ve sonsuz yaşamdır.”(1.Yuhanna-5)

Havari Yuhanna ve Petrus adına yazılan mektuplarda anlatılanlarla, Luka’nın yazdığı elçilerin işlerinde Petrus ve Yuhanna’nın İsa hakkında ki anlattıkları (Elç.İş.2:14-36, 3:12-36, 4:8-12, 5:29-31, 10:34-43) birbirleriyle çelişmektedir. Pavlus İsa’nın aşırı yüceltilmesine varan bir çok sözü olmasına rağmen, Baba Tanrı daima Hz. İsa’dan üstün tutulmuştur. Aksine Elçilerin işlerinde Petrus ve Yuhanna, Hz. İsa için, Tanrı olduğundan değil, Hz. Musa’nın geleceğini bildirdiği peygamber  (Elç. İş. 3:22) olduğu belirtilir. Biri öyle biri böyle çık işin içinden çıkabilirsen. Bu çelişkiler ister istemez insanın aklına, sonradan Hz. İsa’nın Tanrılığına katkı amaçlı ilaveler olasılığını getirmektedir. Yazılarında onlarca kez Baba Tanrının üntünlüğü ve Hz. İsa’nın daha aşağı konumda bir insan olduğu belirten bir kişi niçin bir yerde O’nu Tanrı konumuna çıkarsın. Yukarıda Hz. İsa’nın Tanrılığından bahseden yazılara baktığımızda bunların neredeyse tamamına yakını MS: 100 yıllarında en son yazılanYuhanna İncilinden olduğu dikkatinizi çekmiştir. Bu incilde yukarıda yaptığımız alıntılardan başka hz. İsa’nın tanrılığına yorumlanabilecek 70 cıvarında tanım bulunmaktadır. Halbuki Hz. İsa’nın ölümünden 15 yıl sonra yazılmış ve Matta ile Luka inciline kaynak olmuş MARKOS İNCİLİNDE HZ. iSA’NIN TANRILIĞINA DOĞRUDAN YORUMLANABİLECEK CİDDİ BİR ŞEY YOKTUR. HAVARİLERİN MİSYON FAALİYETLERİNİN ANLATILDIĞI “HAVARİLERİN İŞLERİ” BÖLÜMÜNDE HAVARİLER BU YENİ DİNİ YAYARKEN NEDENSE HZ. İSA’NIN TANRI OLDUĞUNU ANLATMAYI UNUTMUŞLER. YİNE HZ. iSA’NIN KARDEŞİ VE YİNE, İSA’DAN SONRA HAVARİLERİN LİDERİ YAKUP’UN İNCİLDEKİ MEKTUBUNDAHZ. İSA’NIN TANRI OLDUĞUNA İLİŞKİN HİÇBİR BİLGİ YOKTUR. BU İKİ ESER PAVLUS’UN MEKTUPLARI GİBİ, İNCİLDEKİ EN ORJİNAL ESERLERDİR. Aslında bizlere çarpık gelen bu anlayış Roma pagan anlayışına uymaktadır. Roma- Pagan inanışında ZEUS-Apollon en büyük baba Tanrı olmasına karşılık bunların oğulları veya yer yüzünde temsilcileri ilan edilen imparatorlar vardı ve bunların heykelleri tapınaklara dikilip tapınılmaktaydı. Roma İmp. Augustus  Tanrı ve Tanrının oğlu, Tiberius kurtarıcı Zeus’un oğlu veya Tanrının oğluve Neron Tanrıların en büyüğünün oğlu ilan edilmişti. Yine İmparator Domitian kendisine “Rabbim ve Tanrım” diye hitap ettiriyordu. Hz. İsa’yı hiçbir tereddüde meydan bırakmayacak bir şekilde açıkça Tanrı ilan eden İncil yazarlarının bu iddialarına karşılık bizde sözü bizzat Hz. İsa’ya bırakıyoruz;
“28 Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa’nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini* yaklaşıp O’na, “Buyrukların en önemlisi hangisidir?” diye sordu.
29 İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir.
30  Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.’
31  İkincisi de şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.”
32 Din bilgini İsa’ya, “İyi söyledin, öğretmenim” dedi. “‘Tanrı tektir ve O’ndan başkası yoktur’demekle doğruyu söyledin.”(Markos-12)

17 İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp O’na, “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?” diye sordu.
18  İsa, “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı’dır.”(Markos-10)
“28  Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı’dan korkun.“(Matta-10)

44  Birbirinizden övgüler kabul ediyor, ama tek olan Tanrı’nın övgüsünü kazanmaya çalışmıyorsunuz. Bu durumda nasıl iman edebilirsiniz?(yuhanna-5)
11  Kardeşlerim, birbirinizi yermeyin. Kardeşini yeren ya da yargılayan kişi, Yasa’yı yermiş ve yargılamış olur. Yasa’yı yargılarsan, Yasa’nın uygulayıcısı değil, yargılayıcısı olursun.
12 Oysa tek Yasa koyucu, tek Yargıç vardır; kurtarmaya da mahvetmeye de gücü yeten O’dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun?“ (Yakup-4)

Bütün bu karşılaştırmaları, hala yetersiz bulanlar için son bir şeyler daha sunalım;

“12  Sizlere yeryüzüyle ilgili şeyleri söylediğim zaman inanmazsanız, gökle ilgili şeyleri söylediğimde nasıl inanacaksınız?
13 Gökten inmiş olan İnsanoğlu’ndanbaşka hiç kimse göğe çıkmamıştır.
14  Musa çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsanoğlu’nunda öylece yukarı kaldırılması gerekir.“ (Yuhanna-3)

“13  İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: “Halk, İnsanoğlu’nun kim olduğunu söylüyor?”
14  Öğrencileri şu karşılığı verdiler: “Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor.” (Matta-13)

57  Yolda giderlerken bir adam İsa’ya, “Nereye gidersen, senin ardından geleceğim” dedi.
58 İsa ona, “Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok” dedi. (Luka-10)
Kimse İnsanoğlu kavramına başka anlam yüklemeye kalkmasın  ve Daniel-7:13’ü çarpıtmasın. Bu tanım Tevrat’ta 105 defa geçer ve her biride kesinlikle bir insanı kasteder.
5-6 Çünkü tek Tanrı ve Tanrı’yla insanlar arasında tek aracı vardır. O dainsan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunanMesih İsa’dır. Uygun zamanda verilen tanıklık budur.” (Timeteos-2)
9 Ama meleklerden biraz aşağı kılınmış olan İsa’yı, Tanrı’nın lütfuyla herkes için ölümü tatsın diye çektiği ölüm acısı sonucunda yücelik ve onur tacı giydirilmiş olarak görüyoruz.” (İbraniler-2)
Hele Tanrı olan birinin, şeytan tarafından 40 gün süreyle denenmesine ne demeli. Hz. İsa hakkında Tanrılık iddiasında bulunmayan ilk üç incildeki bu olaydan, Yuhanna İncili yazarı, tabi ki bahsetmez. Haklı, çünkü bu durumun onun iddialarıyla çeliştiği açık.
“13  İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca Şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlar arasındaydı, melekler O’na hizmet ediyordu.”(Markos-19)

Ve çarmıhta can veren aciz bir kulun feryadı ile bu açıklamalara son verelim.
45  Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.46  Saat üçe doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lema şevaktani?” yani, “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diye bağırdı. » (Matta-27)
Sanırım durum son derece karışık İsa için Tanrı diyenler de var insan diyenler de. Eğer biz Hz. İsa hakkında yazılan bu eserlerin, İsa’nın ölümünden 50-100 yıl gibi uzun bir zaman aralığında, insanların ağızlarında, İsa’nın yaşamıyla ilgili sözlerden derlendiğini bilirsek konu bayağı aydınlanmış olur. Şu anda ki Hıristiyan alemi de bilir ki, Kudüs’ yaşamış, Hz. İsa’nın ilk havarileri (Nasraniler veya ebionitler) için, İsa insan bir peygamberdi. Daha sonraları Pavlus ile Roma topraklarında gelişen yeni anlayışa göre İsa hakkında, yavaş yavaş Tanrısal özellikler uyduruldu. En sonunda MS:325 yılında İznik konsilinde tamamen Tanrı’ya eş koşuldu. İşte bu anlayışta ki insanların anlatımlarında toparlanan İncillerde İsa, bazen insan peygamber, bazen Tanrı’ya eş konumdadır. Bu karışıklıktan kurtulamayan kilise de İsa hakkında önceleri Tam manasıyla Tanrı’dır derken daha sonraları MS:451 yılında “ayni zamanda insan” olduğunu kabul etti. Yani hem insan , hem de Tanrı. Pavlus için Tanrısal özellikler taşımasına rağmen, İsa tam manasıyla Tanrı değildir. Tam manasıyla Tanrı olmadığına dair bazı deliller de Pavlus’tan sunalım;
27 Çünkü, “Tanrı her şeyi Mesih’in ayakları altına sererek O’na bağımlı kıldı.” “Her şey O’na bağımlı kılındı” sözünün, her şeyi Mesih’e bağımlı kılan TANRI’YI İÇERMEDİĞİ açıktır.
28 Her şey Oğul’a bağımlı kılınınca, Oğul da her şeyi kendisine bağımlı kılan TANRI’YA BAĞIMLI olacaktır. Öyle ki, Tanrı her şeyde her şey olsun.” (1.Korintliler-15)
Görüldüğü gibi Pavlus’un bu ifadeleri teslis inancına da karşıdır. Bütün bunlar şu gerçeğin ispatıdır. Hz. İsa gerçekte insan bir peygamberdi. Ama daha sonraları birileri, onu bu hale döndürmek istedi. Fakat tam beceremedi. Yani birilerinin O’nu tanrılaştırmak istedikleri ortada. Fakat yine bazı İncil yazarlarının,  O’nu normal bir insan olarak tanımladığı ve Tanrıyı yücelttikleri de bir gerçek.Ama dileyen sadece Hz. İsa’nın Tanrılığıyla ilgili olanları görerek, O’nu Tanrı ilan eder, insanlığıyla ilgili ifadelerle de çeliştiklerinde, hem de insan der olur biter. Burada önemli sorun Hz. İsa kimliği üzerinde, İncil’de ki 9 farklı yazarın tanımladığı “İSA” kimliğinin birbirleriyle uyuşmamasıdır. Hatta aynı yazara ait olduğu yazılan kısımlarda bile, birbirine zıt bir sürü “İSA” tanımlaması bulunması, ilk yazarlardan sonra (“Hangi İncil” bölümünde bunlar ayrıntılı anlatıldı) acemice ilaveler yapıldığı, gerçeğini doğrulayan açık kanıtlardır. Bazı yazarların (Yuhanna, Pavlus) gözünde Hz. İsa tanrısal özellikte, bazılarında (Markos İncili, İbraniler ve 1.Petrus’un asıl bölümleri, Yakup’un mektubu) ise her şeyiyle bir insan özelliğindedir. İki farklı tanımlamaları bir arada değerlendirip hem öyledir, hem de böyle demekle iş çözülmez. Bu iki farklı iddianın ikisi de doğrudur demek, durumu tamamen çıkmaza sokmuştur. Bir sürü insani davranışın nedeni sorulunca “O tümüyle insandır” diyeceksiniz, yine bir sürü Tanrıya ait davranışın nedeni için de “O tümüyle Tanrıdır “ diyeceksiniz ve sonrada Hz. İsa’yı “Beni gören babamı görmüştür “ diye konuşturacaksınız. Yine “Bu nasıl iştir akıl mantık almıyor” denildiğinde ise, “Tanrıyı anlamak mantık işi değildir” diyerek işin içinden çıkacaksınız.    Bir sürü Tanrının tek olduğunu anlatan Tevrat ve İncil ayetlerini sırala, sonrada bir sürü kişiyi Tanrı ilan et, bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de, Hz. Meryem’i de (Thetokos) Tanrının Anası, Tanrıca ilan et. Sonra da bunların heykellerini, ikonalarını kiliselere dik. “Bu nasıl iş “diye sorulduğunda da “Tanrı tektir, bunlar Tanrının görünümü” de. Sonra da yapılan işin putperestlik olmadığını iddia et. Bu gerçekleri gören yalnızca bizler değiliz. Protestanlar bile bu yapılanlara tam bir putperestlik diyerek isyan etmişlerdir. Bu da bizim eleştirilerimizin önemli bir kısmını doğrulamaktadır. Şimdilik anlamamakta direndikleri diğer kısımları da zaman içinde anlayacaklardır. Tabi bütün bu tanımlamaları insan mantığıyla toplanan konsillerde, yıllarca tartışarak kararlaştıracaksın, sonrada Kutsal Ruh’un ilhamıyla oldu diyeceksin. Bu durumda biz de Protestanların Kutsal Ruhu farklı mıdır diye sormadan edemeyiz? Bu anlatılanları, insaf sahibi birçok kişinin görüp, bir şekilde izahlarda bulunma gayreti içinde oldukları da görülmektedir.
“Öte yandan, eğer Mesih İsa Tanrı değil de, Tanrının yaratmış olduğu varlıklardan biri olsaydı, yaşamı, ölümü ve öğretişlerine saygı duyulabilirdi. Fakat ona tanrının kendisi olarak tapınmak büyük hata olurdu. Tanrının yerine konulan bir puttan başka bir şey olmazdı. Kutsal Kitap, putperestlik konusunda taviz vermez. Tanrı kendi görkemini başkasına vermeyeceğini söyler (yeşaya 42:8; 48:11).Kendinden başka bir ilahın veya ilahların olmayacağını söyler (yeşaya 45:5, 21-22; yeremya 10:6; 1.Korintliler (:4-6). Ve sadece Tanrı’ya tapınmamız gerektiğini vurgular (Yasa’nın Tekrarı 6:13-14; Matta 4:10). İşte, İsa ya Tanrı’dır ya da Tanrı değildir. O’na yanlış bir şekilde inanmak da bir putperestliktir şeklidir”32

Sonra da otur, Tanrı neden insan oldu diyerek bazı anlatılanlar tutmasa da şunları yaz;

Bizler gibi ölümlü olan insanlar, sonsuz olan Tanrı’yı nasıl anlayabilir…Tanrı insanların anlayacağı bir şekilde, insan bedeni alarak, kendisini insanlara göstermesiyle anlaşılabilir.Beden almış olan bu kişi, Tanrı’nın sonsuzluğunu ve her yerde olma halini temsil etmese de, (bunun için zaman ve mekan uygun değildir), Tanrının doğasını açıkça ifade edebilirdi…İnsanlar sonsuz olan Tanrı’yı biraz olsun anlayabilsinler diye,Tanrı sözü İsa,insan olup aramızda yaşadı.”33

Bu durumda acaba insanlar Tanrıyı biraz olsun anlayabildiler mi, yoksa kafalar bu konuda daha fazla mı karıştı? Biraz iyi düşünelim! Hala ikna olmayanlar için son bir delil daha verelim ve Tevrat’ta İsa için verilen en kuvvetli delillerde, İsa için Tanrı mı yoksa Tanrı’nın kulu mu olduğunu görelim;
“17-18 Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu:”İşte Kulum, O’nu ben seçtim. Gönlümün hoşnut olduğu sevgili Kulum O’dur. Ruhum’u O’nun üzerine koyacağım,O da adaleti uluslara bildirecek.”(Matta-12)

PAVLUS’UN ÇELİŞKİLERİ

PAVLUS’UN ÇELİŞKİLERİ
Pavlus insan eseri olmadığını, direk Tanrı’dan ve İsa Mesih’ten vahiy yoluyla aldığını söylediği İncil’inin, iman esaslarında bir çok tutarsızlıklar ve zıtlıklar göze çarpmaktadır. Mektuplarının bir çok yerinde Yasa denilen Tevrat’ın geçerliliğinin kalmadığını ilan etmektedir. Bazı örnekleri Romalılar (2:12-15, 3:19-22, 10:4), Galatyalılar (3:11-12), Efesliler (2:14-16)’da görebilirsiniz:
6  Şimdiyse biz, daha önce tutsağı olduğumuz Yasa karşısında öldüğümüz için Yasa’dan özgür kılındık. Öyle ki yazılı Yasa’nın eski yolunda değil, Ruh’un yeni yolunda kulluk edelim.“(Romalılar-7)
16 Yine de insanın Kutsal Yasa’nın gereklerini yaparak değil, İsa Mesih’e iman ederek aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de Yasa’nın gereklerini yaparak değil, Mesih’e iman ederek aklanalım diye Mesih İsa’ya iman ettik. Çünkü hiç kimse Yasa’nın gereklerini yaparak aklanmaz.“(Galatyalılar-2)
Aşağıdaki ifadelerde ise Tevrat’ı övmektedir.
7 Kutsal Yasa öğretmeni olmak istiyorlar, ama ne söyledikleri sözleri ne de iddialı oldukları konuları anlıyorlar. 8  Yasa’yı özüne uygun biçimde kullanan için Yasa’nın iyi olduğunu biliyoruz.” (1.Timeteos-1)
14-15 Sense öğrendiğin ve güvendiğin ilkelere bağlı kal. Çünkü bunları kimlerden öğrendiğini biliyorsun. Mesih İsa’ya iman aracılığıyla seni bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak güçte olan Kutsal Yazılar’ı da çocukluğundan beri biliyorsun. 16 Kutsal Yazıların tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusundaeğitmek için yararlıdır.(2.Timeteos-3)
Pavlus, Yasa’nın gereklerini değil imanla kurtulunur diye öğüt verirken birçor yerde de Tevrat’ın ahlak kurallarını tekrarlar. Romalılar (13:8-14), Galatyalılar (5:19-26), Koloseliler (3:1-17), 1.Korintliler (6:9-10)’da bu kurallar görülmektedir. Burada yapılan tam bir takkiyye olduğu açıktır. Zaten bunu 1.Korit. 9:19-23’te kendi de itiraf etmekte. Gerçi kabulleri pek mantıklı görünmüyor:
8 Yasa’yı özüne uygun biçimde kullanan için Yasa’nın iyi olduğunu biliyoruz. 9-10  Çünkü biliyoruz ki, Yasa doğrular için değil, yasa tanımayanlarla asiler, tanrısızlarla günahkârlar, kutsallıktan yoksunlarla kutsala karşı saygısız olanlar, anne ya da babasını öldürenler, katiller, fuhuş yapanlar, oğlancılar, köle tüccarları, yalancılar, yalan yere ant içenler ve sağlam öğretiye karşıt olan başka ne varsa onlar için konmuştur. 11  Mübarek Tanrı’nın bana emanet edilen yüce Mülde’sine göre bu böyledir.” (1.Timeteos-1)
3 Tanrı’nın isteği şudur: Kutsal olmanız, fuhuştan kaçınmanız, 4-5  her birinizin, Tanrı’yı tanımayan uluslar gibi şehvet tutkusuyla değil, kutsallık ve saygınlıkla kendine bir eş alması 6  ve bu konuda haksızlık edip kardeşini aldatmamasıdır. Daha önce de size söylediğimiz, sizi uyardığımız gibi, Rab bütün bu suçlardan ötürü insanları cezalandıracaktır.“(1.Selanikliler-4)
Burada yapılan tam bir takkiyye olduğu açıktır. Zaten bunu 1.Korit. 9:19-23’te kendi de itiraf etmekte. Hep vurguladığımız gibi, gerçek niyeti Hz. İsa’nın öğretileri olan Havarilerin yolu olmayınca Tevrat’tan da kurtulmak niyetinde. Ama bunu her ortamda söyleyemiyor. Güya Kudüs’teki İsa’nın liderliğindeki Seçilmiş Havariler topluluğu, Yahudiler’in dışındaki uluslar (gentileler) için, bazı uyulması gereken kurallar belirlemişlerdi ve bunların duyurulması içinde Pavlus görevlendirilmişti. Bunlar belki Luka’nın mektup iddiasında yazılı olan kurallardır. Bunlar Yahudi dininin gerçek kurallarıdır;
25  Bu nedenle aramızdan seçtiğimiz bazı kişileri, sevgili kardeşlerimiz Barnaba ve Pavlus’la birlikte size göndermeye oybirliğiyle karar verdik.  26  Bu ikisi, Rabbimiz İsa Mesih’in adı uğruna canlarını gözden çıkarmış kişilerdir. 27  Kararımız uyarınca size Yahuda ile Silas’ı gönderiyoruz. Onlar aynı şeyleri sözlü olarak da aktaracaklar. 28-29  Kutsal Ruh ve bizler, gerekli olan şu kuralların dışında size herhangi bir şey yüklememeyi uygun gördük: Putlara sunulan kurban etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve fuhuştan sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz. Esen kalın. 30  Adamlar böylece yola koyulup Antakya’ya gittiler. Topluluğu bir araya getirerek onlara mektubu verdiler.“(Elçiler İşleri-15)
Şimdi Pavlus bu kural için neler diyor görelim.
3 Her şeyi yiyen, yemeyeni hor görmesin.. Her şeyi yemeyen, yiyeni yargılamasın. Çünkü Tanrı onu kabul etmiştir. 6  Belli bir günü kutlayan, Rab için kutlar. Her şeyi yiyen, Tanrı’ya şükrederek Rab için yer. Bazı şeyleri yemeyen de Rab için yemez ve Tanrı’ya şükreder 14  Rab İsa’ya ait biri olarak kesinlikle biliyorum ki, hiç bir şey kendiliğinden murdar değildir.Ama bir şeyi murdar sayan için o şey murdardır. 15  Yediğin bir şey yüzünden kardeşin incinmişse, artık sevgi yolunda yürümüyorsun demektir. Mesih’in, uğruna öldüğü kardeşini yediklerinle mahvetme! 16  Size göre iyi olanın kötülenmesine fırsat vermeyin. 17 Çünkü Tanrı’nın Egemenliği, yiyecek içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh’ta sevinçtir.(Romalılar-14)
1 Şimdi putlara sunulan kurbanların etine gelelim. “Hepimizin bilgisi var” diyorsunuz, bunu biliyoruz. Bilgi insanı böbürlendirir, sevgiyse geliştirir. 8 Yiyecek bizi Tanrı’ya yaklaştırmaz. Yemezsek bir kaybımız olmaz, yersek de bir kazancımız olmaz.”(1.Korintliler-8)
Ayrıca bu mektup iddiası doğruysa Tevrat’ı da gecersiz kılması için verilmiş bir izin varmı bunu da burada iyi anlayalım. Peki Tevrat’a uyma konusunda Hz. İsa neler demektedir. Matta 5:17′den 7:21′e kadar bir bakın. Nasıl da Tevrat’ta ki on emiri uzun uzun nasıl uygulanacağını ayrıntılarıyla anlatıp sonunda da konuyu şöyle önemli bir ikaz ile tamamlamaktadır;
21 Bana, ‘Ya Rab, ya Rab!’ diye seslenen herkes Göklerin Egemenliği’ne girmeyecek. Ancak göklerdeki Babam’ın isteğini yerine getiren girecektir.
22 O gün birçokları bana diyecek ki, ‘Ya Rab, ya Rab! Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı?’
23 O zaman ben de onlara açıkça, ‘Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar!’ diyeceğim.”(Matta-7)


Pavlus,  Ademin cennette işlediği günah yüzünden, ondan doğan bütün insanları, doğuştan günahkar doğduklarını (asli günah) iddia etmektedir ve günah yüzünden insan ölümlü olduğunu savunmaktadır. Yine bu konuda da son derece büyük tutarsızlık görülmektedir. Hem bir çok yerde;

12  Günah bir insan aracılığıyla, ölümde günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi. 13 Kutsal Yasa’dan önce de dünyada günah vardı; ama yasa olmayınca günahın hesabı tutulmaz. 14 Oysa ölüm Adem’den Musa’ya dek, gelecek Kişi’nin örneği olan Ademin sucuna benzer bir günah işlememiş olanlar üzerinde de egemendi. 15  Ne var ki, Tanrı’nın armağanı Adem’in suçu gibi değildir. Çünkü bir kişinin suçu yüzünden birçokları öldüyse, Tanrı’nın lütfu ve bir tek adamın, yani İsa Mesih’in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına daha da çoğaldı.“(Romalılar-5)
Pavlus yukarıdaki ifadelerinde, hem bütün insanlığı doğuştan günahkar ilan ediyor, hem de aşağıda Kutsal Yasa olmasaydı günah olmayacaktı diyor. Bu çelişki nasıl izah edilir? İsa çarmıhta günahlara kefaret olduktan sonra günah ve ölüm ortadan kalktı mı?
7  Öyleyse ne diyelim? Kutsal Yasa günah mı oldu? Kesinlikle hayır ! Ama Yasa olmasaydı günahın ne olduğunu bilemezdim. Yasa, “Göz dikmeyeceksin” demeseydi, başkasının malına göz dikmenin ne olduğunu bilemezdim. 8  Ne var ki günah, bu buyruğun verdiği fırsatla içimde her türlü açgözlülüğü üretti. Çünkü Kutsal Yasa olmadıkça günah ölüdür. 9-10  Bir zamanlar, Yasa’nın bilincinde değilken diriydim. Ama buyruğun bilincine vardığımda günah dirildi bense öldüm. Buyruk da bana yaşam getireceğine, ölüm getirdi. “ (Romalılar-7)
Fazla mantıklı bir tarafı yok. Oysa Tevrat (Kutsal Yasa) bakın asli günah konusunda ne diyor. Kimseyi bir başkasının hatasından dolayı sorumlu (günahlı) tutmamaktadır;
18 Ama babası kendi günahı yüzünden ölecektir. Çünkü zorbalık etti, kardeşini soydu, Halkı arasında iyi olmayanı yaptı. 19  “Ama siz, ‘oğul neden babasının işlediği suçlardan sorumlu tutulmasın?’ dersiniz. Bu oğul adil ve doğru olanı yapmış, bütün kurallarımı dikkatle izlemiştir. Böyle biri kesinlikle yaşayacaktır. 20  Ölecek olan günah işleyen kişidir. OĞUL BABASININ SUÇUNDAN SORUMLU TUTULMAZ , baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz. Doğru kişi doğruluğunun, kötü kişi kötülüğünün karşılığını alacaktır(Tevrat-Hezekiel-18)
Gerçi zaman zaman babanın yüzünden evlatların mağdur olduğu olabilir. Bir ailede olduğu gibi bir ülkede de, yöneticilerin hatalarından tüm ülke mağdur olabilir. Ama bu orada yaşayanların günahkar olduğu anlamına gelmez. Hz.İsa’nın uyulmasını tasdiklediği ve Hz. Musa aracılığıyla tebliğ edilen Tevrat’ta, sünnet en önemli Tanrı buyruğuydu. Dolayısıyla İsa’nın seçkin havarileri, bu kurala çok önem veriyorlardı. Çünkü İmana girmenin alametiydi. Son derece kesin bir kuraldır. Bunu Tevrat’tan okuyalım;
9  Tanrı İbrahim’e, “Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız” dedi, 10  “Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur:aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecektir. 11 Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak. 12  Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu. 13 Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinlikle sünnet edilecek. Bedeninizdeki BU BELİRTİ SONSUZA DEK SÜRECEK antlaşmamın simgesi olacak. 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.”(Tevrat-Yaradılış-17)
Hz. İsa sünnetin kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadığı halde, Pavlus bu antlaşmayı bozmuştur. Bunu  Galatyalılar (2:3-12,  6:13-16), Romalılar (2:25-29, 4:9-12), 1.Korintliler (7:18-20) ve daha bazı yerlerde geçersiz saymaktadır.
2 Bakın, ben Pavlus size diyorum ki, sünnet olursanız Mesih’in size hiç yararı olmaz. 3  Sünnet edilen her adamı bir daha uyarıyorum: Kutsal Yasa’nın tümünü yerine getirmek zorundadır. 4 Yasa aracılığıyla aklanmaya çalışan sizler Mesih’ten ayrıldınız, Tanrı’nın lütfundan uzak düştünüz. 5  Ama biz aklanmanın verdiği umudun gerçekleşmesini Ruh’a dayanarak, imanla bekliyoruz. 6 Mesih İsa’da ne sünnetliliğin ne de sünnetsizliğin yararı vardır; yararlı olan, sevgiyle etkisini gösteren imandır.“(Galatyalılar-5)
« 2  Kötülük yapan o adamlardan, O KÖPEKLERDEN, O SÜNNET BAĞNAZLARINDAN SAKININ! 3  Çünkü gerçek sünnetliler Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla tapınan, Mesih İsa’yla övünen, insansal özelliklere güvenmeyen bizleriz.“ (Filipililer-3)
Yukarıda ki ve aşağıdaki ki Pavlus’un ifadeleri, Galatyalılara Mektubundan alınmıştır. Bu mektupta hakaret ettiği sünnet bağlıları olan Hz. İsa’nın elçilerine kadar gider.   Burada anlaşılan seçkin havariler sünneti, Pavlus ise çarmığı savunuyordu. Havariler için çarmıhta kendini feda eden mesih figürü bir iman konusu değil. Hz.İsa  öğretileri (İncil’i), Yahudiler’in  yanlış öğreti ve uygulamalardan kaçınıp, Tanrının Egemenliğini (Tevrat’ı) doğru anlamalarıdır. Pavlus’ta ise bunların yerini, çarmıh üzerideki İsa’nın mistik-mitolojik-felsefik yorumları almıştır.
1  Ey akılsız Galatyalılar! Sizi kim büyüledi? İsa Mesih çarmıha gerilmiş olarak gözlerinizin önünde tasvir edilmedi mi? “(Galatyalılar-3) 11  Bana gelince, kardeşler, eğer hâlâ sünneti savunuyor olsaydım, bugüne dek baskı görür müydüm? Öyle olsaydı, çarmıh engeli ortadan kalkardı. “(Galatyalılar-5) 11  Bakın, size kendi elimle ne denli büyük harflerle yazıyorum! 12  Bedende gösterişe önem verenler, yalnız Mesih’in çarmıhı uğruna zulüm görmemek için sizi sünnet olmaya zorluyorlar. “(Galatyalılar-6)
Tevrat’ta Hz. İbrahim’in, biri Mısırlı Cariye olan iki hanımından bahsedilir. Gerçek hanımı Saray (Sara), cariyenin ismi ise Hacer’dir. Saray kısırdır ve Hz.İbrahim’in neslinin sürmesi için, o zamanki geleneğe uygun cariye Hacer’den, Hz. İbrahaim’in çoçuk sahibi olmasına müsade eder. Daha sonra Saray onu kıskanır ve ona zulmeder ve Hacer evi terkeder. Bu olayları Tevrat’ta izleyelim.
1-Ve Abramın karısı çoçuk doğurmadı; ve Saray’ın bir cariyesi, bir Mısırlı vardı, ve onun adı Hacar’dı. 2- Ve Saray Abrama dedi: İşte, Rab beni doğurmaktan alıkoydu; rica ederim, cariyemin yanına gir, belki ondan coçuklarım olur…… 6-Ve SARAY ONA CEFA ETTİ, ve Hacar onun yanından kaçtı .7- Ve Rabbin meleği Şur yolunda olan pınarın başında onu buldu……… 10- Ve Rabbin meleği ona dedi: Senin zürriyetini çoğalttıkça çoğaltacağım…….ve bir oğul doğuracaksın ve onun adını İsmail (Allah işitir) koyacaksın, çünkü Rab sana olan CEFAYI işitti……. 20- Ve İsmail’e gelince , seni işittim; işte onu MUBAREK kıldım ve onu semereli edeceğim ve onu ziyadesiyle çoğaltacağım; ON İKİ BEYİN BABASI OLACAK ve ONU BÜYÜK MİLLET EDECEĞİM. 21- Fakat gelecek yıl bu muayyen vakitte Sara’nın sana doğuracağı İshak’la ahdimi sabit kılacağım.“(Tevrat-Tekvin-16-17)
Tevrat’taki bu anlatılanlardan görüleceği üzere Hz. İsmail, Hz. İbrahimin ilk oğludur.Yine Tevrat’taki yasaya göre ilk doğan hakkı vardır ve değiştirilemez.
15  “Eğer bir adamın iki karısı varsa, birini seviyor, öbüründen hoşlanmıyorsa; iki kadın da kendisine oğullar doğurmuşsa; ilk oğul hoşlanmadığı kadının oğluysa; 16  adam malını miras olarak oğullarına bölüştürdüğü gün sevdiği kadının oğlunu kayırıp ona ilk oğulluk hakkını veremez. 17  Hoşlanmadığı kadının oğlunu ilk doğan oğul olarak tanıyacak ve ona bütün malından iki pay verecektir. Çünkü bu oğul babasının gücünün ilk ürünüdür. İlk oğulluk hakkı onun olacak.” (Tevrat-Yasanın Tekrarı-21)
Soy ve kutsal miras Hz.İsmail’indir. Burada hakkı gaspedilen ve zulme uğrayanın Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail olduğu çok açıktır. Bu iki insana yapılan zulmü RAB işitiyor ve Meleğini onlara gönderecek derecede bunlar kutsal kişilerdir. Bu hak nasıl İshak’a veriliyor anlamak çok zor ve bu çelişkiyi birileri nasıl izah ediyor merak etmekteyiz doğrusu.  EĞER BUNLAR DOĞRUYSA TANRI KENDİ KOYDUĞU İLKELERLE ÇELİŞMİŞ OLMUYOR MU? Bu durumda ortada kendisiyle çelişen bir Tanrı var, yok eğer Tanrı kendisiyle çelişmez diyorsak bu durumu Tanrı onaylamaz. Sonunda da Hz. İsmail’in soyu, Hz. Muhammed’le mübarek ve büyük millet olduğu da bir gerçektir. Tarihe baktığımızda Yahudiler her zaman zorluk içinde soyları azalırken, Hz. İsmail soyu hem vaad edilmiş topraklara asırlar boyu egemen olmuş, hem tarihte büyük etkinlikleri olmuş, hemde çoğaldıkça çoğalmışlardır. gerçek vaadin sahibi kimler olduğu ortada. Allah Hz. İsmail için, onu kutsadığını ve büyük millet yapacağını vaaddetmektedir. Ama Pavlus onlar için aşağılayıcı bir biçimde kölelik ettiklerini yazmaktadır. Pavlus gibi büyük bilinen bir şahsiyet bile bunları çekinmeden yazıyorsa, binlerce yıl önce Tevrat’ta adı gecen büyük peygamberlere yakıştırılan son derece yüz kızartıcı hataları da yaptıranlar olabilir.Pavlus’un bu konudaki iddalarına bakalım.Bu olayı kendi cemaati için yorumlamaktadır. Tevrat’ta Allahın, bu kulları için hakarete varan ifadelerle kovdurduğunu idda etlmektedir.
21  Kutsal Yasa altında yaşamak isteyen sizler, söyleyin bana, Yasa’nın ne dediğini bilmiyor musunuz? 22  İbrahim’in biri köle, biri de özgür kadından iki oğlu olduğu yazılıdır. 23  Köle kadından olan olağan yoldan, özgür kadından olansa vaat sonucu doğdu. 24  Burada bir benzetme vardır. Bu kadınlar iki antlaşmayı simgelemektedir. Biri Sina Dağı’ndandır, köle olacak çocuklar doğurur.Bu Hacer’dir.  25  Hacer, Arabistan’daki Sina Dağı’nı simgeler. Şimdiki Yeruşalim’in karşılığıdır. Çünkü çocuklarıyla birlikte kölelik etmektedir. 28 Kardeşler, İshak gibi sizler de vaat çocuklarısınız. 29  Olağan yoldan doğan, Kutsal Ruh’a göre doğana o zaman nasıl zulmettiyse, şimdi de öyle oluyor.30 Ama Kutsal Yazı ne diyor?köle kadınla oğlunu kov. Çünkü köle kadının oğlu Özgür kadının oğluyla birlikte asla mirasa ortak olmayacaktır.”31  İşte böyle, kardeşler, bizler köle kadının değil, özgür kadının çocuklarıyız.” (Galatyalılar-4)
Benzer tevil ve küçümseme, büyük peygamber Hz. Musa içinde yapılıyor. Hz.Musa Sina Dağı’nda Rabbi ile söyleşi yaparak İsrailoğullarının yanına döndüğünde,  yüzü parlıyordu ve bu durum ürkütücü oluyordu. Bu yüzden Hz. Musa yüzünü peçe ile örtüyordu;
29-…….Ve Musa Rab ile söyleştiğinden yüzünün derisi parladığını bilmiyordu.30- Ve Harun ile bütün İsrailoğulları Musa’yı gördüler ve işte yüzünün derisi parlıyordu ve ona yaklaşmaya korktular.33- Ve Musa……yüzüne bir peçe koydu.35- ……ve Musa Rab ile söyleşmek için içeri girinceye kadar tekrar peceyi kordu.“(Tevrat-Çıkış-34)
Pavlus bunu nasıl yorumluyor görelim.
7-8  Ölümle sonuçlanan hizmet, yani taş üzerine harf harf kazılan yasa yücelik içinde geldiyse -öyle ki, İsrailoğulları geçiçi olan parlaklığından ötürü Musa’nın yüzüne bakamadılar- Ruh’a dayalı hizmetin yücelik içinde olacağı daha kesin değil mi?  9  İnsanı suçlu çıkaran hizmetin yüceliği varsa, aklanmayı sağlayan hizmetin yüceliği çok daha aşkındır. 10 Çünkü eskiden yüceltilmiş olanın, şimdi yücelikte aşkın olana göre yüceliği yoktur. 11 Geçici olan, yücelik içinde geldiyse, kalıcı olanın yüceliği çok daha büyüktür. 12  Böyle bir umuda sahip olduğumuz için büyük cesaretle konuşabiliriz. 13 Yüzündeki parlaklığın giderek söndüğünü İsrailoğulları görmesin diye yüzünü peçeyle örten MUSA gibi değiliz.“(2.Korintliler-3)
Fakat iş kendi tezlerinin desteklenmesine geldiğinde, Tevrat’a son derece bağlılık gösteriyor. Ama galiba, bu kez de fazla aşırıya kaçmaktadır.
15  Kardeşler, insan yaşamından bir örnek vereyim. İnsanlar arasında yapılmış bile olsa, onaylanmış bir antlaşmayı kimse geçersiz saymaz, ona bir şey eklemez. 16  Vaatler İbrahim’e ve soyundan olana verildi. Tanrı birçok kişiden söz ediyormuş gibi, “Ve soyundan olanlara” demiyor; “Soyundan olana” demekle tek bir kişiden, yani MESİH’TEN SÖZ EDİYOR. 17  Şunu demek istiyorum: Dört yüz otuz yıl sonra gelen Yasa, Tanrı’nın önceden onayladığı antlaşmayı geçersiz kılmaz, vaadi ortadan kaldırmaz.“(Galatyalılar-3)
Oysa kendi tezini desteklemek için kullandığı Tevrat’tan alıntılar,  onun konusuyla fazla alakalı görünmemektedir.
4- Ve Abram (İbrahim) Rabbin kendisine söylediği gibi gitti; Lut da kendisile berabere gitti;……… 6- Ve Abram Şekem denilen yere, More meşesine kadar olan memleketi geçti. Ve o vakit Kenanlılar memlekette idiler. 7- Ve Rab Abrama görünüp dedi: bu memleketi senin zürriyetine vereceğim;“(Tevrat-Tekvin-12)
14- Ve Lut kendi yanından ayrıldıktan sonra Rab Abrama dedi: Şimdi gözlerini kaldır ve bulunduğun yerden şimale ve cenuba ve şarka ve garbe bak;  15- Çünkü görmekte olduğun bütün memleketi sana ve ebediyen senin zürriyetine vereceğim . 16- Ve senin zürriyetini yerin tozu gibi edeceğim …“(Tevrat-Yaratılış-13)
Şimdi yukarıdaki Tevrat metinlerindeki ifadelerden vaatin “ bir tek kişiye olduğunu ve mesihten söz ettiğinin“söylenmiş olabileceğini samimiyetle iddia edebilecek biri var mıdır acaba? Bazen de konuyla ilgisi olmayan durumlarda bile, kendi tezleri için Tevrat’tan bir şeyler bulabilmektedir.
1  Kişiler arasında bir sorun çıktığında, taraflar mahkemeye gittiğinde, yargıçlar davaya bakacak; suçsuzu aklayacak, suçluyu cezaya çarptıracaklar. 2  Eğer suçlu kişi kamçılanmayı hak ettiyse, yargıç onu yere yatırtacak ve önünde suçu oranında sayıyla kamçılatacak. 3  Suçluya kırk kırbaçtan fazla vurulmamalı. Kırbaç sayısı kırkı aşarsa, kardeşiniz gözünüzde aşağılanabilir. 4  “Harman döven öküzün ağzını bağlamayacaksın.“ (Tevrat-Yasanın Tekrarı-25)
Şimdi Pavlus’un bunu kendine göre yorumlamasını görelim.
7  Kim kendi parasıyla askerlik yapar? Kim bağ diker de ürününü yemez? Kim sürüyü güder de sütünden içmez? 8  İnsansal açıdan mı söylüyorum bunları? Kutsal Yasa da aynı şeyleri söylemiyor mu? 9-10  Musa’nın Yasası’nda, “Harman döven öküzün ağzını bağlamayacaksın” diye yazılmıştır. Tanrı’nın kaygısı öküzler mi, yoksa bunu özellikle bizim için mi söylüyor? Kuşkusuz, bizim için yazılmıştır bu. Çünkü çift sürenin umutla sürmesi, harman dövenin de harmana ortak olma umuduyla dövmesi gerekir.“(1.Korintliler-9)
Bunları daha uzatmak mümkün. İnsan düşünmeden edemiyor. Bunlar acaba TANRININ ESİNLEMESİYLE Mİ yazılmıştır? Şimdi bir de aşağıda verilmiş olan Hz. İsa’nın Matta’daki sözleri bakalım. Kutsal Yasa’nın korunması ve ona uyulması hakkında bu kadar açık ifadeler varken, onu hafife almak ve kendine göre yorumlamak çok tehlikeli olsa gerek;
17  “Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. 18  Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak. 19  Bu nedenle, bu buyrukların en küçüğünden birini kim çiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde büyük sayılacak.“(Matta-5)
Dileyen Matta’da ki Hz. İsa’nın bu sözlerine göre hareket eder, dileyen Pavlus’un yukarıda ki sözlerine göre. Hangisinin doğru olduğunu yargılama gününde Hz. İsa önünde hesabını verir. Kutsal Kitab’ın bir harfi bile değiştirilmemişse bunlar ne demek oluyor. Son derece önemli ve imanla alakalı bir kuralı, Pavlus hangi yetki ile kaldırabiliyor. Ülkemizdeki ünlü misyonerlerden Daniel Wickwire “ Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim hakkında 100 soru isimli eserinde“, kutsal kitapların değişmezliği bölümünde aşağıdaki ayetleri boşuna yazmaktadır. Önemli olan bunlara uymaktır;
2 Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB’bin buyruklarına uyun.“(Tevrat-Yasanın Tekrarı-4)
31  Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.”(Markos-13)
18  Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır. 19  Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.“(Yuh. Vahyi-229)
İncil ve Tevrat yukarıdaki gibi kendi keyfince Kutsal Kitabı değiştirenleri uyarsın dursun ama Pavlus’un daha büyük iddiaları var;
« 6 Sizi Mesih’in lütfuyla çağıranı bırakıp DEĞİŞİK BİR MÜJDE’ye böylesine çarçabuk dönmenize şaşıyorum. 7  Gerçekte başka bir müjde yoktur. Ancak aklınızı karıştırıp Mesih’in Müjdesi’ni çarpıtmak isteyenler vardır. 8 İster biz, İSTER GÖKTEN BİR MELEK SİZE BİLDİRDİĞİMİZE TERS DÜŞEN, BİR MÜJDE BİLDİRİRSE, LANET OLSUN ONA! 9  Daha önce söylediğimizi şimdi yine söylüyorum: BİR KİMSE SİZE KABUL ETTİĞİNİZE TERS DÜŞEN BİR MÜJDE BİLDİRİRSE, ONA LANET OLSUN!(Galatyalılar-1)
Tabi böyle her konuda kendini yetkili görünce bazen Rab’in, bazende kendisinin buyurmasında bir sakınca görmüyor;
10 Evlilereyse şunu buyuruyorum, daha doğrusu Rab buyuruyor: Kadın kocasından ayrılmasın.11 Ayrılırsa evlenmesin, ya da kocasıyla barışsın. Erkek de karısını boşamasın.12 Geri kalanlara Rab değil, ben söylüyorum: Eğer bir kardeşin karısı iman etmemişse ama kendisiyle yaşamaya razıysa, onu boşamasın.(1.Korintliler-7)
Sadece Rab İsa’dan değil bazen direk Tanrı’dan vahiy aldığını iddia eder:
l-Bu nedenledir ki, ben Pavlus siz uluslar uğruna Mesih İsa’nın tutuklusu oldum.
2- Tanrı’nın bana bağışladığı lütfu size ulaştırmakla görevlendirildiğimi duymuşsunuzdur.
3-Yukarıda kısaca değindiğim gibi Tanrı, sır olan tasarısını bana vahiy yoluyla bildirdi.(Efesliler-3)

Gerçi bu kadar çelişki sahibi olan bir kişi, bir de aşağıdaki gibi her ortama göre konuşan, daha önce söylediklerini yalanlayan, sadece sıkıştığında değil, normal şartlarda da herkesle her şey olabilen, yani muhatabına göre konuşan, bir kişilik sahibi ise, bir dini böyle birinin sözleri  ciddiye alıp, üzerine  kurmak ne derece doğrudur siz düşünün!!!
13 Şu anda bana yönelttikleri suçlamaları da sana kanıtlayamazlar.
14 Bununla birlikte, sana şunu itiraf edeyim ki, kendilerinin tarikat dedikleri Yol’un bir izleyicisi olarak atalarımızın Tanrısı’na kulluk ediyorum. Kutsal Yasa’da ve peygamberlerin kitaplarında yazılı her şeye inanıyorum.
15 Aynı bu adamların kabul ettiği gibi, hem doğru kişilerin hem doğru olmayanların ölümden dirileceğine dair Tanrı’ya umut bağladım. » (Elçilerin İşleri-24)
6  Oradakilerden bir bölümünün Saduki, öbürlerinin de Ferisi mezhebinden olduğunu anlayan Pavlus, Yüksek Kurul’a şöyle seslendi: “Kardeşler, ben özbeöz Ferisiyim.. Ölülerin dirileceği umudunu beslediğim için yargılanmaktayım.”7  Pavlus’un bu sözü üzerine Ferisiler’le Sadukiler çekişmeye başladılar, Kurul ikiye bölündü.8  Sadukiler, ölümden diriliş, melek ve ruh yoktur derler; Ferisiler ise bunların hepsine inanırlar. »(Elçilerin İşleri-23)
19-Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum.
20-Yahudiler’i kazanmak için Yahudiler’e Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa’nın denetimi altında olmadığım halde, Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi davrandım.
21-anrı’nın Yasası’na sahip olmayan biri değilim, Mesih’in Yasası altındayım. Buna karşın, Yasa’ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi davrandım.
22-üçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum.” -1.Korint.-9)
İyi de Petrus’un  2. mektubunda Kutsal Yazılar hakkındaki meşhur iddialarına ne diyelim;

20 Öncelikle şunu bilin ki, Kutsal Yazılar’daki hiçbir peygamberlik sözü KİMSENİN ÖZEL YORUMU DEĞİLDİR.
21 Çünkü HİÇBİR PEYGAMBERLİK SÖZÜ İNSAN İSTEĞİNDEN KAYNAKLANMADI. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler.”( 2.Petrus-1)

Bir de aşağıdaki Tevrat ifadelerini de okuyup tekrar son bir defa daha düşünelim;
16  Her Şeye Egemen RAB diyor ki, “Size peygamberlik eden peygamberlerin Dediklerine kulak asmayın, Onlar sizi aldatıyor. RAB’bin ağzından çıkanları değil, Kendi hayal ettikleri görümleri anlatıyorlar
30  “İşte bunun için sözlerimi birbirlerinden çalan peygamberlere karşıyım” diyor RAB.
31  “Evet, kendi sözlerini söyleyip, ‘RAB böyle diyor’ diyen peygamberlere karşıyım” diyor RAB.
32  “Uydurma düşler gören peygamberlere karşıyım” diyor RAB. “Bu düşleri anlatıyor, yalanlarla, boş övünmelerle halkımı baştan çıkarıyorlar. Ben onları ne gönderdim, ne de atadım. Bu halka hiç mi hiç yararları yok” diyor RAB.
36 Bundan böyle, ‘RAB’bin bildirisi’ lafını ağzınıza almayacaksınız. Herkesin sözü kendi bildirisi olacak. Yaşayan Tanrı’nın, Her Şeye Egemen RAB’bin, Tanrımız’ın sözlerini çarpıtıyorsunuz siz. (Tevrat-Yeremya-23)
Eğer Yeremya’nın bu dedikleri doğruysa demek ki gerçek Petrus’un idda ettiği gibi değil. Birileri yanılıyor ama kim? Hangi iddianın doğru olduğunu okuyanlar karar versin.
Bir uyarıda Kur’an’dan okuyalım;
79 Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için, bu Allah katındandır diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara, vay kazanmakta olduklarına.“ (Bakara-2)
Şimdi oturup tekrar tekrar düşünelim. Kutsal Kitapta HER YAZILAN GERÇEKTEN TANRI’DAN MI? Anlamak isteyen için her şey apaçık ortada. Protestan Üniteryan’ların farkına vardığı, Kutsal Kitapta&rsqu

PAVLUS’UN,TANRISI

Filistin dışında, Anadolu’da ve diğer Roma Topraklarında büyük çaba harcayarak, bu bölgelerde yaşayan, genelde Yahudi olmayan (gentile) topluluklara yeni dinini yaymaya çalışan Pavlus’ un, Tevrat’tan ve Yahudi geleneklerinden ayrılarak, buralarda yaşayan insanların anlayışlarına uygun, bir takım öğretiler sunmak için yazdığı mektuplar (13 adet), daha sonra yine bu dinin temelini oluşturacak dört İncil’in yazımına da temel oluşturmuştur. Muhakkak ki yine Pavlus gibi, bu bölgelerde Hz. İsa’nın ilk Havarileri de misyonerlik faaliyetleri yaparak, bir takım mektuplar yazıp yazılı eserler bırakmışlardır. Bunları ‘Hangi Havari’ bölümünde genişçe işlemiştik. Ama maalesef onlardan aslı korunarak elimizde olan, bu güne ulaşmış çok sınırlı doküman vardır ve bunlarda asıl Hıristiyanlığın oluşmasında hemen hemen hiç göz önüne alınmaz. Bunun en önemli sebebi, bu din doğduğu yerden ve dolayısıyla asıl inananlarından uzak diyarlarda şekillendirilmiş olmasıdır. Bu durumda karşımıza birkaç din ve Tanrı anlayışı karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi Havarilerin, sonra Pavlus’un, daha sonra Kilisenin ve en sonunda da kilise içinde farklı mezheplerin. Her birinin anlayışında da bazı farklılıklar gözlenmektedir. Mesela Katolik kilisenin tanrı anlayışı insan çabasını isteyen, sorgulayıcı ve cezalandırıcı Tevrat’taki Yehova’ya benzer, Martin Luther’e göre ise iman için insanları kendi seçen, insan çabası gerektirmeyen ve imanla kurtuluş veren bir Tanrı anlayışını geliştirmiştir.1 Pavlus tek bir BABA TANRI olduğundan bahseder. Ona göre Hz. İSA Tanrının Oğlu, Kurtarıcı Mesih ve Rab’tir. Bu Tanrı anlayışı misyonerlik yaptığı Roma topraklarında ki Yahudi olmayan Yunan ve Latin halkların, Tanrı anlayışına uygun düşen bir inanç biçimidir. Onlara göre Zeus, Apollon gibi asıl tek bir BABA TANRI anlayışı ile kendilerine KYRİOS yüce efendi (dilimize RAB olarak tercüme edilen ve tam karşılığına oturmayan bu hitabında aslında doğru terçümesi Hz. kısaltmasıyla kullanılan şekil olmalıydı) denilen bunların oğulları sayılan insan Tanrılar (çoğu zaman imparatorlar) bulunmaktadır. Zaten İncillerde Tanrı’ya ayrı (Tanrı-Theos),    Hz. İsa için ayrı hitap şekli (Kyrios, Rabbi vs.) Hz. İsa’nın Tanrı’ya eş tutulmadığının en önemli kanıtıdır.  Pavlus’un Tanrı tanımlamalarında aynen bunları görmekteyiz;
4 Putlara sunulan kurban etinin yenmesine gelince, biliyoruz ki, “Dünyada put bir hiçtir” ve “Birden fazla Tanrı yoktur”.
5-6 Yerde ya da gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da -nitekim pekçok “ilah”, pekçok “rab” vardır- bizim için tek bir Tanrı Baba vardır. O her şeyin kaynağıdır, bizler O’nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var, O da İsa Mesih’tir. Her şey O’nun aracılığıyla yaratıldı, biz de O’nun aracılığıyla yaşıyoruz. (1.Korintliler-8)

“3  Her türlü tesellinin kaynağı olan Tanrı’ya, merhametli Baba’ya, Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babası’na övgüler olsun! (2.Korintliler-1)

“17 Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı, yüce Baba, kendisini tanımanız için size bilgelik ve vahiy ruhunu versin diye dua ediyorum.” (Efesliler-1)

Yukarıdaki Pavlus’un ifadelerinden Hz. İsa’nın kendinden yüce bir Tanrı’sı olduğu açıkça anlaşılmaktadır.PAVLUS BU İFADELERDE AÇIKÇA “RABBİMİZ İSA MESİHİN TANRISI VE YÜCE BABASI” OLAN TEK BİR BABA TANRI’DAN söz etmektedir. AÇIKÇA TESLİSTEKİ BABA TANRI’NIN TEK OLDUĞU VURGULANMAKTADIR. Yani teslisteki gibi tanrıya eş özellikte başka tanrılardan söz etmemektedir. Hatta hesap gününde bile İsa’nın Baba’ya bağımlı bir kul olduğunu vurgular;
“24 Bundan sonra Mesih her yönetimi, her hükümranlığı, her gücü ortadan kaldırıp egemenliği Baba Tanrı’ya teslim ettiği zaman son gelmiş olacak.
25 Çünkü Tanrı bütün düşmanlarını ayakları altına serinceye dek O’nun egemenlik sürmesi gerekir.
26 Ortadan kaldırılacak son düşman ölümdür.
27 Çünkü, “Tanrı her şeyi Mesih’in ayakları altına sererek O’na bağımlı kıldı.” “Her şey O’na bağımlı kılındı” sözünün, her şeyi Mesih’e bağımlı kılan Tanrı’yı içermediği açıktır.
28 Her şey Oğul’a bağımlı kılınınca, Oğul da her şeyi kendisine bağımlı kılan Tanrı’ya bağımlı olacaktır. Öyle ki, Tanrı her şeyde her şey olsun.” (1.Korintliler-15)
Pavlus’a göre İsa paganlardaki gibi Tanrısal özelliklere de sahiptir. Aşağıdaki ifadelerinde ise Hz. İsa’nın Pagan anlayışındaki Tanrılık  özelliklerine sahip kutsal bir varlık olduğu vurgulanmaktadır;
“6 Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı.
7-8 Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktıİnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. (Filipililer-2)
15 Görünmez Tanrı’nın görünümü, bütün yaratılışın ilk doğanı O’dur.
16 Nitekim yerde ve gökte, görünen ve görünmeyen her şey -tahtlar, egemenlikler, yönetimler, hükümranlıklar- O’nda yaratıldı. Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldı.
17 Her şeyden önce var olan O’durve her şey varlığını O’nda sürdürmektedir.
18 Bedenin, yani kilisenin başı O’dur. Her şeyde ilk yeri alsın diye başlangıç olan ve ölüler arasından ilk doğan O’dur.
19 Çünkü Tanrı bütün doluluğunun O’nda bulunmasını uygun gördü.(Koloseliler-1)
Ve insan olduğu da vurgulanarak;
5-6 Çünkü tek Tanrı ve Tanrı’yla insanlar arasında tek aracı vardır. O dainsan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunanMesih İsa’dır. Uygun zamanda verilen tanıklık budur.” (Timeteos-2)

Zaten İncillerde Hz. İsa 69 yerde kendisini İNSAN olduğunu vurgular. Bu durumda tekrar özetlersek, Pavlus için tek bir Baba Tanrı ile insanlarla arasında aracı ve kurtarıcı olan, Baba Tanrı’dan aşağı konumda tanrısal özelliklere sahip, fakat insan olan Tanrının Oğlu Rab İsa Mesih bulunmaktadır. Konsillerde kilise tarafından oluşturulan Baba Tanrıya eşit ve Baba Tanrının görünümü olan bir Tanrı anlayışı olduğunu söylemek mümkün değildir. Pavlus’ta açıkça, biri Baba, diğeri insan olduğu halde Oğul Tanrısıfatı verilmiş Paganlardaki gibi aslında biri Tanrılaştırılmış insan olan iki farklı Tanrı vardır. Baba Tanrı’nın üstünlüklerini çok açık bir şekilde vurgulamış olan Pavlus’un Titus-2:13 ve Romalılara Mektup -9:5′ te Hz. isa’yı  iki yerde doğrudan Tanrı olarak tanımlaması bu anlayıştan kaynaklanmış olsa gerek.
Buna rağmen eski Yunan ve Roma kültüründe asıl olan Baba Tanrı ve bu da tek olduğundan, ona bağlı insan olan ikinci derecedeki Tanrılar, O’nun tek tanrılığını bozmuş olmuyor. Tabi bu anlayış Yahudilik ve İslam’da ki Tanrı anlayışına uymamaktadır. Bu durumda Baba Tanrı’dan aşağı konumda, ama O’na bağlı onlarca Tanrı türet ve bunların heykellerini tapınaklara dik, sonrada bizim için asıl olan tek Baba Tanrı’dır demek ne kadar akla mantığa uyar anlamak zor. Gerekirse ‘İbranilere Mektup’ta anlatılan Melkisedek içinde Tanrı denebilir, bütün tanımları uymaktadır (İbraniler 7:1-3). Bu ara tesliste üçüncü bir Tanrı konumunda olan Kutsal Ruh’u, Pavlus nasıl tanımlıyor birde ona bakalım.
“9  Ne var ki, Tanrı’nın Ruhuiçinizde yaşıyorsa, benliğin değil, Ruh’un denetimindesiniz. Ama içinde Mesih’in Ruhuolmayan kişi Mesih’in değildir.
10  Eğer Mesih içinizdeyse, bedeniniz günah yüzünden ölü olmakla birlikte, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir.
11  Mesih İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’nın Ruhuiçinizde yaşıyorsa, Mesih’i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhu’yla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir.” (Romalılar-8)

26 Bunun gibi, Ruh da güçsüzlüğümüzde bize yardım eder. Ne için dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz, ama Ruh’un kendisi, sözle anlatılamaz iniltilerle bizim için aracılık eder.27 Yürekleri araştıran Tanrı, Ruh’un düşüncesinin ne olduğunu bilir. Çünkü Ruh, Tanrı’nın isteği uyarınca kutsallar için aracılık eder.”(Romalılar-8)

2 Sizden yalnız şunu öğrenmek istiyorum: Kutsal Ruh’u, Yasa’nın gereklerini yaparak mı, yoksa duyduklarınıza iman ederek mi aldınız?3 Bu kadar akılsız mısınız? Ruh’la başladıktan sonra şimdi insan çabasıyla mı bitirmeye çalışıyorsunuz?4 Boş yere mi bu kadar acı çektiniz? Gerçekten boşuna mıydı?5 Size Kutsal Ruh’u veren ve aranızda mucizeler yaratan Tanrı, bunu Yasa’nın gereklerini yaptığınız için mi, yoksa duyduklarınıza iman ettiğiniz için mi yapıyor?“(Galatyalılar-3)

“4-6  Ama Kurtarıcımız Tanrıiyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh’un yenilemesiyle yaptı.” (Titus-3)
Yukarıdaki ifadeleri incelediğimizde açıkça anlaşılan Kutsal Ruh’un, Tanrı’nın inananlara her türlü destek ve yardımı sağlayan Tanrının güçünü tanımlamak için kullanılan bir ifade olduğu açıktır. Bu anlayışta yine Roma –Grek putperest pagan anlayışıyla harmanlanmış olduğu açıktır. Bu anlayışta Tanrıların Ruhu her konuda etkin rol oynamaktadır. Ancak Pavlus’ta, Tanrının Ruhu olarak belirtilen Kutsal Ruh’u da Tanrı olarak tanımlamaya yol açacak herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Pavlus, İnanan insanlara destek olup mucizeler oluşturması için Tanrı tarafından inananlara bir güç gönderildiği ve verildiğini belirtiliyor. Bunun teslisteki Tanrı olan, üçüncü bir şahsiyeti anlatan bir tarafını görememekteyiz.   Herkes bilir ki, Tanrı inananların dostu, yardımcısı ve destekçisidir, Tanrının fiilleri ve sıfatları da  Tanrı değildir. Tanrı bölünmez, eşi ve benzeri yoktur, hiçbir şey O’na denk olamaz. Dolayısıyla Tanrıyı başka varlıklar temsil edemez. O, tesliste olduğu gibi, kainattaki bir varlık gibi sayılarla tanımlanamaz ve bölünemez. İşte İznik konsilinde tartşılıp tasviye edilen Ariusçuluk aslında görüşlerini Pavlus’tan almaktaydı. Arius’a göre Oğul, tıpkı Pavlus’ta olduğu gibi, Baba gibi ezeli olmayıp, kainat yaratılmadan önce Baba’dan yaratılan bir varlık olup , Baba’ya boyun eğmektedir. Ariusculuk tam bir Pavlusçuluktur. Baba, rab ve ruh’u birbirinden ayrı tanımlayarak, üstünlük ve tanrısal özelliklerin Baba’da olduğunu açıkça vurgulamaktadır. İşte teslisteki üç kimlikten bahseden ifadeler. Bunlarda açıkça bir teslis varmı?
“4-6-Çağrınızdan doğan tek bir umuda çağrıldığınız gibi, beden bir, Ruh bir, Rab bir, iman bir, vaftiz bir, her şeyden üstün, her şeyle ve her şeyde olan herkesin Tanrısı ve Babası birdir.” (Efesliler-4)

Hala ikna olmayanlar için, Pavlus’a göre kim kimden daha üstün olduğunu bir kez daha gösterelim:
“3 Ama şunu da bilmenizi isterim: her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek ve Mesih’in başı Tanrı’dır” (I.Korint-11)

TEVRAT‘I KİM YAZDI?

TEVRAT‘I KİM YAZDI?
Tevrat, Yahudiler gibi Hıristiyanların da İncile beraber kutsal kitap olarak kabul ettikleri için kısaca ondan bahsetmemiz gerekir.Tevrat; Hz. Musa’ya gelen vahiylerin ve diğer Yahudi Peygamberlerinin kitaplarının toplandığı, Eski Ahit’in ilk beş kitabına verilen isimdir.Arapça bir kelime olan Tevrat’ın, İbranice en yaygın karşılığı Torah’tır.Eski Ahit kavramı ise, daha çok Hıristiyan inancında, Yahudilerin Kutsal Kitabının tümü için kullanılır.Tevrat dediğimizde ülkemizde de, Kanondaki bütün Yahudi din kitaplarının hepsine verilen isimdir.İbranice’de kanondaki kitapların hepsi için verilen isim TANAKH’ tır.Hıristiyanların kullandığı Yunanca Tevrat tercümesinin ismi Septuagint (yalnızca ilk beş kitabın ismi Penteteuch), Latincesinin ismi Vulgate’dir.Tevrat (Eski Ahit), Hz. Musa’ya ait olduğuna inanılan ilk beş kitapla beraber, diğer Yahudi Peygamberlerine ait bir çok kitaptan oluşur. Bugün Yahudilerin Kanon (resmi kabul olunan) olarak kullandığı Kutsal Kitabı olan Tevrat (Tanakh-Eski Ahid),  3 ana bölüm ve toplam 39 kitaptan oluşmuştur.Bu bölümler.24  
  Tevrat (torah):Yaratılış (Tekvin), Mısırdan çıkış (çıkış), Levililer, Çölde Sayım (Sayılar), Yasanın Tekrarı (Tensiye) olmak üzere toplam 5 kitaptan oluşur.  Peygamberler (Nevi’im): Yeşu, Hakimler, I. Samuel, II. Samuel, I.Krallar, ll.Krallar, Yeşaya (İşaya), Yeremya, Hezekiel.    On iki Peygamber (Şnayim Asar):Hoşea, Yoel, Amos, Ovadya, Yunus, Mikha, Nahum, Habakkuk, Tsefenya, Haggay, Zekarya, Malaki.     Kitaplar (ketuvim):Mezmurlar,Süleyman’ın Meselleri, Eyup, Neşideler Neşidesi, Ruth, Yeremyanın Mersiyeleri, Vaiz, Ester, Daniel, Ezra,Nehemya,I. Tarihler, II.Tarihler.
Yahudiler Tevrat’ın ilk beş kitabının Hz. Musa’ya Tanrı tarafından verildiğine ve hiç bir değişikliğe uğramadığına inanırlar. Eski Ahit’i oluşturan kitaplar,MÖ.1400 ile 400 yılları arasında, uzun zaman dilimi içinde yazılmış birçok peygamberin kitabını içermektedir.Sürgün yıllarında kaybolan Tevrat’a Babil sürgünü dönüşünden sonra Ezra başkanlığında bir heyet tarafından MÖ: 450 yıllarında tekrar derlenmiş olup MÖ: 150 Makkabiler dönemine kadar ilaveler olmasına rağmen MS: Yamniya konsilinde bazı bölümler çıkarılarak son şeklini almıştır. İlk beş kitap, Toplam 187 bölümden oluşmaktadır. Bunlar için verilen toplam kelime ve harf sayılarında, çok farklılık görülmektedir..Bazı kaynaklarda 5851 (Kut. KİT. Değiş.-15), bazılarında 4888 (Kidduşin’de) ile 5845 kelime ve harf sayısı ise 300.000 ile 400.000 arası değişmektedir.Bu kadar farklılıklar, özellikle MS. 2. yüzyıla kadar elde standart bir metin olmaması ve daha sonraları da çeşitli yazım hatalarından kaynaklanmaktadır.Hatta ikinci dünya savaşından sonra yazılan Tevratlar üzerinde İsrail de yapılan incelemelerde bile bunların % 84’ünün hatalı olduğu tespit edilmiştir.25           Şu anda Yahudi ve Hıristiyanların kullandığı Tevrat metinlerinin, tarih içinde son şeklini alması uzun zaman almıştır.Hz.Musa Tanrı’dan vahyedilen on emiri iki taş levhaya ve Tevrat’ıda bir kitap olarak yazarak (orijinal nüsha), Ahit Sandığı denilen sandığın içine korunması için koyar. Bu sandık İsrail Oğulları tarafından kutsal emanet olarak korunur.Hz. Musa’nın vefatından sonra, Hz.Yeşu kendilerine önderlik etmiştir.Hz. Yeşu’dan sonra, İsrail Oğulları yoldan çıkmış ve Tanrı’yı unutarak putlara tapmaya başlamışlar ve başka kavimlerin esaretine altına girmişlerdir.Bu ara Ahit Sandığı ve Tevrat  tamamen unutulmuştur. Peygamber Hz. Davut zamanına kadar bu böyle devam etmiştir.Hz. Davut kral olup Kudüs’ü alınca, Ahit Sandığını da bulup buraya getirmiştir.Hz. Davut’tan sonra yerine geçen Oğlu Hz. Süleyman, Kudüs’te meşhur mabedi yaptırmış ve Ahit Sandığını mabede koymuştur.Burada ilk defa Ahit Sandığı açıldığında, içinde iki taş levhadan başka bir şeyin olmadığı görülür(I.krallar 8:9).Hz. Süleyman dan sonra Krallık kuzeyde on kabilenin oluşturduğu İSRAİL, güneyde Yahuda ve Bünyamin kabilelerinin oluşturduğu YAHUDA olarak ikiye ayrılıyor ve iki devlette Tanrı’yı unutup yine putperest oluyor.Bu dönemlerde Hz.Musa’nın dini iyice yasaklanıp unutturulmuş ve Tevrat’ta ortadan kaldırılmıştır.Bu durum MÖ.920 Hz. Süleyman’ın ölümünden,MÖ. 640 yılında kral olan Yoşiya dönemine kadar devam etmiştir.Putperestliği terk eden Yoşiya zamanında Tevrat tekrar bulunur.Bu Yahudi devletinden önce kuzeydeki İsrail, Asurluların İstilasına uğrayıp, topraklarından sürgün ediliyorlar.Daha sonra güneydeki Yahuda devleti, Babil Kralı Hebukednazzar tarafından MÖ. 587’de yağmalanıp, Yahudiler Babil’e köle olarak sürülüyor.Bu ara mabette yıkılıyor ve Ahid Sandığı ve içindeki taş levhalar ile Tevrat saklandığı yerde bir daha bulunmamak üzere kayboluyor. Günümüze kadar aranan  bu sandık hala bulunamamış ve Mescidi Aksa Camisinin altındaki mabet kalıntıları içinde hala aranmaktadır.  Bu durum MÖ.538 yılına kadar böyle devam etmiş ve Yahudilerin Tevrat’la ilişiği tekrar kesilmiş olur.MÖ. 538 yılında Pers Kralı Cyrus, Babilliler’i yenerek Yahudilerin de esaretini kaldırıp Kudüs’e tekrar dönmelerine  ve mabedi inşa etmelerine izin vermiştir.Böylece Yahudi tarihinde ikinci mabet olarak anılan dönem başlar.Bu dönemde bütün aramalara rağmen Ahit Sandığı ve Tevrat bulunamamıştır. Kayıp Tevrat’ı yeniden oluşturmak için Ezra başkanlığında bir meclis kurulup Eski Ahit’i, kuzeydeki Yahudi devleti kalıntıları olan Samiriler diye isimlendirdikleri halklara inat, kare karakterli Asuri yazısıyla yazmıştır.Yazmışlardır ama bakın Kuran ne diyor; 
  “13 ….Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler).Kendilerine öğretilen ahkamın (Tevrat’ın) önemli bir bölümünü de unuttular.” (Kur’an-Maide-5)

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...