KARİKATÜRLERDE İSLAM DÜŞMANLIĞI
3 Ağustos 2011 Çarşamba, 17:21 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi

Benim kahramanlarımdı çizerler. Benim Don Kişotlarımdı. Ellerinde kalemleri değirmenlere saldırırlardı. Ne olursa olsun doğru söyleyen erdemli abilerimdi onlar. Limon dergisinde kendi hayatlarını yazdıklarında hayranlıkla defalarca okumuş, ezberlemiştim.

Don Kişot abilerim artık değirmenleri yenemeyeceklerini anladılar galiba. Kalemleriyle benim üzerime geliyorlar. Namaz kılarken sırtımda bir acı hissedersem biliyorum kim batırıyor o kalemi sırtıma. Huzurla ezanı dinlerken birden midem bulanırsa biliyorum o satılmış mürekkebin iğrenç kokusu nereden geliyor.
Yıllar var almıyorum sizin dergileri Don Kişot abilerim . Çünkü sizin dilinizi sizin kadar iyi biliyorum. Bezgin Bekir’in, Hain Evlat Ökkeş’in Muhlis Bey’in “çirkinliği” ile bana, aileme reva gördüğünüz bir değil, gençler görmüyor ama siz ve ben biliyoruz. Aptal ve çirkin(!) Müslüman ben Mehmet hakkımı da helâl etmiyorum. Gözünüze, dizinize dursun harçlığımdan biriktirip size verdiğim.
MY
Nurhayat mizah dergilerinin gerilemesini mizahçıların tek taraflı espri ve çizgilerine bağladı Asker güzel sen çirkin adlı yazısında. Haklı bulanlar oldu ama itirazlar da geldi. “Karikatürist herkesi çirkin çizer, onun işi bu” diyen okurların ne kadar haklı olduklarını görmek için nette biraz gezdim.
Karikatür, mizah hatta geniş anlamıyla sanat, insanların kendilerinden ve kendi yaşamlarından yansımalar aradıkları bir faaliyet. Acaba Türkiye’de yaşayan insanlar ile karikatüristlerin bakışı arasında bir uçurum mu var? Mizah dergilerinin zayıflaması yoksa bu sürecin bir belirtisi mi?

Bir siyasi parti liderini veya namaz kılan isanları, tesettürlü kadınları çirkin çizip genel kurmay başkanını “yakışıklı” çizmek elbette bir suç değil. Ama oy alamayan bir siyasetçi gibi dergisini satamayan mizahçı da biraz düşünmeli, “yoksa ben halkımdan bu kadar koptum mu?” diye sormalı kendine zaman zaman.
Turumuza başlayalım şimdi.

Ergenekon mağduru(!) İlhan Selçuk’a bakalım şimdi. Gözleri şaşı ama gerisi idare eder. Bıyıkları düzgün. Bizim gorilin bıyığı sanki burnundan çıkıyor. Normal. Nerde onda o zerafet?
Çağdaş ve laik genelkurmay başkanının da bir boynu var. Bakın karısı ile ne güzel dans ediyor. Arka planda ve sol alt köşede yine çağdaş ve laik subaylar eşleriyle gülümseyerek dans ediyorlar. Ne kadar da yakışıklılar. Bir de Gül ve Erdoğan’a bakın. Dedik ya dindar veya AKP’li olmak insanı çirkin yapabilir diye. Gül ve Erdoğan’ın üst dudakları olabildiğince kalın ve kıllı tutulmuş ki iyice maymun veya goril tipi birşeye benzesin. Komutanlar ise sanki ağdalı. Cillop gibi.
Normal. Karikatüristlerin gözünde Müslümanlar evrimlerini tamamlamamışlardır henüz. Tam evrilmiş olsalardı dini terk etmeleri gerekirdi.
Çok mu sert buldunuz bu analizi? Paranoyak?

Soldaki İzmirli ya da Trakya? Ama sağdaki Doğulu. Boynu yok. Kalın kaşları ve öne uzanan çenesi ile evrimini tamamlamış havası mı verilmiş? Göz kapakları yarıya inmiş, göz altları kırışmış. Kocasından dayak da yiyordur bu şimdi. Dindar Müslüman ya. Ama ne önemi var? Karikatürist Nuri Kurtcebe onu zaten yok saymış bile. “Olmak veya olmamak…”
Dedik ya karikatürcilerin gözünde İslâm insanları çirkinleştiren bir din. Bir de Cihan Demirci’nin gözüyle bakın duvarına Kâbe’nin resmini asmış olan şu ilkel adama. Kıllarından neredeyse önünü göremeyecek durumda. Hormonal bir dengesizlikten mi muzdarip? Yoo. Adam dindar. Evrimini bitirmemiş. Gözler yapışık. Eller de kıllı. Acaba geri olduğu için mi Müslüman yoksa Müslüman olduğu için mi böyle maymunlaşmış? Karısının gözleri yapışık, o da maymun gibi. Zaten genetik olarak kızlarına da geçmiş.

Karikatür mü bunlar yoksa Nazilerden kotarma psikolojik harp malzemesi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder