13 Ocak 2012 Cuma

Yahudilikten niçin çıktım?


Yahudiler tüm dünyanın tepkisini çeken bir kavim olmayı bir kez daha başarırken, eski bir yahudi de dindaşlarından, kavminden utanarak bu dinden ayrılmıştı. Bir İstanbul yahudisi olan Maks Frumkin, hem Türkiye yahudilerinde gördüğü ahlakî zafiyet hem de İsrail’de bulunduğu sırada yaşadıklarının etkisiyle dinin terketmiş ve “Yahudilikten niçin çıktım?” adıyla kitaplaştırmıştı.
“Dünyanın en iyi ve en vicdanlı yahudileri Türkiye’dekilerdir. Sebebi kolayca anlaşılabilir. Yahudiler Türkiye’de 500 seneden beri bulunuyorlar ve Müslüman Türkler’den bir takım iyi huyları öğrendiler. Bu nedenle diğer yahudilere nazaran daha vicdanlı oldular. Fakat İsrail devleti kurulduktan sonra bu ahlaktan uzaklaşıyorlar.” Rusya’da doğmuş, 1920′lerden itibaren İstanbul’da yaşamış, bir ara İsrail’e gitmiş bir yahudi, Maks Frumkin söylüyor bunları. Frumkin, hem İstanbul’daki cemaatinde gördüklerinden hem de İsrail’de yaşadıklarından ikrah getirdikten sonra da yahudilikten ayrılmış. Öyle diyor…
Yaşadıklarını, “Yahudilikten niçin çıktım?” isimli bir kitapta toplayan Maks Frumkin, 1976 yılında Eskin Matbaa’sından hatıratını piyasaya çıkarmış. Dönemin ünlü yahudi aileleri olan Perahya’lar, Elnekave’ler, Asa’lar, Stiro’lar Frumkin’in ya akrabalık bağının oluştuğu ya da iş yaptığı isimler. Cemaatinin kaymak tabakasıyla sürekli beraber olmuş Maks Frumkin. Kitabının ilk bölümlerinde, sosyal hayatta, aile içi ilişkilerde, ticarette sergiledikleri tutumları örnekleriyle dile getirerek cemaatine ağır eleştiriler yöneltmiş. Çok sayıdaki örneklerden sadece birisinde yahudinin namus anlayışını aktaran Frumkin, şunları yazıyor:
“Cemaatten Viktor Azuz’un karısı dostuyla kaçtı. Viktor emniyete gitti, durumu anlattı. Polis, ‘Karından pusulayı ne zaman aldın?’ dedi. Viktor, ’14.00′de aldım’ dedi. Polis geminin kaçta kalktığını sordu, 17.00′de olduğunu öğrendi. Niye bu kadar beklediği sorulunca da, ‘Ne yapayım? Dükkanımı müstahdemlerimin eline bırakamazdım ya! Saat 20.00′de kapattım dükkanı ve size geldim işte. Tabiî, bizim Viktor prensip sahibidir. Önce iş gelir! Ağlıyordu. ‘Ağlama’ dedim. Üçüncüye evlenirsin, yeni bir drahoma alırsın, yeni bir dükkan daha açarsın.”
TÜRKİYE YAHUDİLERİ, NANKÖRLÜK ETMEYİN BU FAKİR HALKA
Frumkin, daha politik eleştirilerini ise İsrail’in kurulduğu 1948 yılından sonra İstanbul’da şahit olduklarına ayırmış. “İsrail Konsolosluğu Türkiye için menfî propaganda yapıyor, İsrail’e göçü teşvik ediyor” diyor. – İsrail kurulduktan sonra başta İstanbul’dakiler olmak üzere Türkiye yahudileri arasında yoğun bir göç hareketi görüldüğünü ilgili literatür de teyit ediyor. – Frumkin, eleştirilerini şöyle sürdürüyor: “İstanbul, Ankara ve İzmir’de en güzel yerlerde kalıyorlar. Yazın Büyükada’da onbinlerce lira ile kumar oynuyorlar. Her sosyal toplantı fırsatında İsrail için para topluyorlar. İsrail Konsolosluğu, El-Al Hava Yolları, İsrail’in Türkiye’deki mülteci ofisi Sohnut – Şadmin dövizlerin kaçırılmasına yardım ediyor. İsrail’de mülk, fabrika nasıl satın alınıyor? Gümrük, kambiyo uyuyor! Türkiye’ye bir gizli ticaret polis teşkilatı lazımdır. Türk Devleti birgün uyanacaktır. Ümit edelim bu uyanış bir an evvel gelsin. Bu memlekete hakikaten yazıktır. Bu fakir millet bir dolara bile muhtaçken yüzbinlerce, milyonlarca dolar İsrail’e akar. Ey Türk yahudileri! Sizler de nankörlük etmeyin! Ben Gurion’un yalanlarına kanmayın!”
“EĞER İSRAİL CEHENNEMİNDEN KURTULABİLİRSEM…”
İsrail’e gittiğinde tam bir hayal kırıklığı yaşadığını anlatan Maks Frumkin, “Çalış diyorlar; inşaat, kanalizasyon, şu, bu. Ya çalış, ya aç kal! Fakat beyler ben Sorbon mezunuyum, 8 dil bilirim ve yaşlıyım. Aldığım cevap şu: İster çalış, ister çalışma. Mukaddes topraklarımızda demokrasi var! Hiç kimseyi zorla çalıştırmıyorlar!” diye yazıyor. Yahudi ileri gelenlerinin, yalan vaatlerle dünyanın dört bir yanından yahudileri İsrail’e topladıklarını, parlak vaatlerin bu topraklara gelinince açlık, sefalet ve kötü davranışa dönüştüğünü de anlatıyor Frumkin. “Gelmeden önce Dimona için ‘Cennettir orası’ diyorlardı. İbranice’de Dimona ‘hayal’ demektir. Bana kalsa buranın ismini ‘Allah’ın Belası’ koyardım.” Fromkin kitabında, İsrail’e geldiği günlerde resmî yetkililerin Türkiye’den göç eden yahudiler için her vesileyle “hayvanlar” tabirini kullandıklarını da yazıyor.
“YAHUDİ OLMAKTAN UTANIYORUM”
Frumkin, yahudilikten çıkmaya ise ancak ülkeye geldikten aylar sonra öğrenebildiği, “Beş yıl İsrail’den ayrılamama” uygulamasıyla karşılaşınca karar veriyor. Kendisine dayatılan kötü iş ve kötü konutu görünce, cebindeki paralar “özel bir yöntemle “ alınınca karşısındaki yetkiliye şunları haykırıyor Maks Frumkin: “Şu anda yahudi olmaktan utanıyorum. Allah beni bu cehennemden kurtarırsa size söz veriyorum sizinle ve İsrail’le uğraşacağım. Siz Araplar’dan değil kendi halkınızdan korkun. Bu devlet büyük bir yalan üzerine kurulmuştur. İsrail’den ayrılır ayrılmaz da matbuat vasıtasıyla pasaportumu yırtarak size göndereceğim, yahudi dininden de çıkacağım. Siz ahlaksızsınız, Allah’sızsınız!”
KİBUTZ GERÇEĞİ
“Kibutz deneyimleri” de yaşayan Frumkin, “sofu ve politkacılar” Tel-Aviv, Kudüs ve Hayfa’da keyif çatarken, hepsi de sınırlara kurulmuş ve barınanların can güvenliğinin olmadığı kibutzlarda ise gençlerin karın tokluğuna, hassaten erkeklerin ise “fuhuş ödülü”yle çalıştırıldıklarını anlatıyor. “Ey Moşe Dayan! Zaten Allah’tan bulmuşsun, bir gözünü kaybettin. Ne güzel çalıştırıyorsun kızlı erkekli onları. Önce yoruyorsun. Mesai bitince de ne eğlenceler tertip ediyorsun. Tabiî, İsrail’e nüfus lazım değil mi? Babaları kimmiş önemli değil. Bir doğum makinesi icat edebilseydiniz, bir genç kıza her üç ayda bir doğum yaptırdınız. İsrail nüfusu artsın da tek! Sonra bazı zavallı genç kızlar. Bunları asker gibi yetiştirdin. Bu kızlara frengi aşıladın. Bunlara Araplar’ın saldıracağını biliyordun. Hatta, kendin de gönderdin kızları onlara. Onlar da bunu ‘askerlik’ gibi görüyor. Kızları feda ettin ki, bin misli Arap ölsün. Bu kadarını Naziler bile düşünememişti. Namussuz vicdansız! Bu kızlar tarlada yetişmiyor Moşe Dayan efendi! “
İSRAİL’E NEDEN DÜŞMANLAR?
Kitabında Müslümanlar’ın yahudilere düşman olmasını da haklı gören Maks Frumkin, bu görüşünü de şöyle dile getiryor: “Araplar, İsrail’e karşı inatçı bir düşmanlık içindeler. Ama kin sebepleri eksik değildir. 1948′den beri on yıldır tazminatsız yuvasını, maişetini kaybetti Araplar. Ürdün’de ve Gazza’da yardımlarla yaşıyorlar. Birleşmiş Milletler, resmi belgelerinde Filistinli’yi, ‘Filistin’de normal şekilde yaşarken, kin yüzünden evini, işini kaybeden kişi’ olarak tarif ediyor. Şunu da söylemeli. Arap mülteci meselesinin halli de çare olmaz. Çünkü İsrail milleti daracık alanda sürekli çoğalmaktadır. İsrail toprak olarak genişlemek zorundadır.”
Unutmadan; fevkalade yahudi karşıtı gözüken bu kitabın yazarının fikirlerine, Türkiye’de mukim olmasına bakıp, Maks Frumkin’in yahudilikten ayrıldıktan sonra Müslüman olduğu kolayca düşünülebilir belki. Ama değil! İsrail’den kaçıp Türkiye’ye gelen, önce Bodrum’da bilahare de İstanbul’da yaşayan Maks Frumkin, hayatının geri kalan kısmını bir protestan olarak tamamlamış…
(Mehmet Yıldız, www.habervaktim.com, 1-2009)

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...