1 Aralık 2011 Perşembe

YAHUDİLİK NEDİR-III

Ahmet Özcan
Ahmet Özcan
YAHUDİLİK NEDİR-III
Yahudiliği doğru anlamak, abartmamak ve arkasındaki esas güçleri gösteren bir işaret fişeği olarak okumak daha uygun olacaktır. Güç yahudide değil, onu kullanandadır
YAHUDİLİK NEDİR-III Yahudilik için, 1) tefecilik yeteneğinin büyük güçlere kullanım ve değişim değeri olarak kiralanması, 2) Yahudi elitlerin üstün-seçilmiş kavim asabiyesine dayalı dinsel milliyetçiliği, tanımlarını yapmıştık.
Şimdi bu tanımlara devam edelim:
3- Yahudilik, dinciliktir.
Din, gerçeğin metafizik dille ifadesidir. 'Her olayın bir nedeni var', 'her varlığın bir varedeni var', 'hayatın, dünyanın, evrenin varlığının bir amacı var'. Din, kısaca işte bu ve benzeri 'mana'ların idrakidir. Somut gerçek, bu manalar eşliğinde algılanır ve insan, varlığının şuuruna ulaşır. Din, somut gerçeğin diliyle değil, ona paralel bir metafizik dille konuşur. Somut gerçeğin 'doğa, madde ve hareket' dediğine din, 'Tanrı' der. Tanrı; doğa, madde ve hareketin özü, nedeni ve var edenidir. İnsan, işte bu tanrı idrakiyle, yani gerçeğin ötesini görme çabası sayesinde beşerlikten insanlığa yükselmiştir. Akletmek, insanlaştırır. İnsanlaşmak, hayvanlıktan çıkmak, yani 'öldürmemek, çalmamak, sosyalleşmek, medenileşmektir'. İnsan, ancak tanrı şuuru ile insanlaşır. İnsanlaşmak, ebedi hayat hakkı kazanmaktır.
Yahudi teolojisinin kaynağı Neo-Platonizm'dir. Pers istilası döneminde Hind-İran metafiziğini Yunan pratiğine uyarlayan Platon, Babil rahiplerini taklit ederek Sparta için mutlak ideal düzen fikrini geliştirmiştir. Talmud'a dayalı Klasik Yahudilik, Makkabiler döneminde (M.Ö. 140) geliştirilen Neo-Platon'cu etkiyle oluşmuştur. Platoncu siyasal sistemin en önemli özelliği, "insan davranışının her evresinin bir idareci tarafından ustalıkla yönetilen yaptırımlara boyun eğmesi"dir. Yahudilik, buradaki "bir idareci" yerine 'haham'ın olmasıdır.
Yahudilik, insan davranışlarının her evresinin hahamlar yani din adamları ve dinsel kurallar tarafından dizayn edilmesi, kontrol edilmesi ve aksi durumda cezalandırılmasıdır. İşte buna dincilik diyoruz.
Platoncu idealar fikrinin kaynağı, Babil Sabiiliğinin de teolojisi olan ve Hind-İran'dan Mısır'a ve oradan Yunan'a kadar etkili olan 'Işık-nur' teolojisidir. Tanrı, mutlak aydınlıktır. En üsttedir. Altta tin-ruh- ve en altta madde vardır. Işık, kaynaktan uzaklaştıkça sönükleşir. En alt, yani madde, karanlık yerdir ve kötülüktür. İnsan da maddeden yani bedenden ve dünyadan uzaklaşarak vecd halinde ışığa yükselmeli, ışığa karışarak tanrıyla özdeşleşmelidir. Bu teolojide din, insani maddi olandan koruyup, ışığa ulaşmasını sağlayan yol demektir. Ve Platon, ideal düzeninde, insan hayatının her evresini kontrol eden bir devlet tasarlayarak, aşağıda olanı, yani somut olarak insan sayılmayan köleleri, ve temsil ettikleri kötülüğü! dışlayan bir ışık ülkesi tasarlamıştır.
Bu teoloji, Mısır kökenli hermetik tezlerle karışarak, Yahudilik'te Kabalacılığa, İslam'da Batıniliğe, Hristiyanlık'ta sofizme kaynaklık etmiştir. Sapkın Batıni tarikatların hepsinin özünde, tanrıya ulaşmak, tanrıyla özdeşleşmek, tanrılaşmak vardır.
İşte insan davranışlarının tümünün her ayrıntısına kadar düzenlenmesi fikri, insanın kendi başına bir kötülük olduğu, bedeninin ve maddi yaşamının kötülük ürettiği, bu nedenle bir yol gösterici tarafından kötülüğünün engellenmesi gerektiği fikrinden beslenir. Bu teoloji, insana güvenmez, insanı tanrının karşısına koyar. Ancak insan özelliklerinden arındıkça ve tanrıyı taklit ettikçe tanrıya yaklaşılır.
Yahudilik, bu teoloji ile tanrının özel-seçilmiş ve öz çocukları inancını birleştirerek, Yahudileri tanrısal varlıklar, geri kalanları sıradan kötülüklerin kaynağı insanlar olarak görmektir. Her tür ırkçılık, ayrımcılık, milliyetçilik, üstünlük iddiası, kaynağını bir şekilde işte bu teolojik çerçeveden almıştır.
Dincilik, yani insanı her yönüyle belirleme, kuşatma ve bir özel fanusa hapsederek tanrısal olduğu varsayılan kurallara boyun eğmeye zorlama, özünde bu teolojiye yaslanır.
Bu teoloji, Hind kast sistemi ve Hindu mitolojisinde doruğa çıkmıştır. Üst kastlar tanrı Varunamithra'ya (kutsal ışık-ateş) en yakın olanlardır. Aşağı inildikçe, tanrısal ışık sönükleşir. En altta, yani halkta ise sönmüştür. Hindu zaman çevrimi de, bu sisteme uygundur. İlk başlangıçta Brahmanların mutlak iyi düzeni vardır. İkinci dönem, kahramanlar çağıdır. Üçüncü zamanda tüccarlar ve çiftçiler egemendir. Son zaman, kıyamet zamanı, dravidlerin, yani sıradan halkın, ayaktakımının çağıdır. Bu çağ, kaos ve kötülük dönemidir. Ve tekrar en üstün olanların çağı başlayacaktır.
(Kısa bir parantez açalım; Şimdi, Neo-Con'ların ve küreselci elitlerin, 'altın bir milyar nüfus'a dayalı yeni dünya düzeni teorileri, dünya krallığı, evrensel dünya devleti vb. hedefleri, bütün insanlığa mutlak üstünlük kurma çabaları, ve kıyamet zamanının yani kaosun daha da derinleştirilmesi projelerini, bu heretik inançlarla birlikte ele almak gerekmektedir. Yahudiliğin 'dünyayı yönetme' hevesini de akraba olduğu bu teolojik çerçevenin tabii sonucu olarak okumak mümkündür.Onların dünya görüşünün nihai noktası, üstün ve seçkin insanlar olarak 'kendilerinin çağını' başlatmak için ayaktakımının çağı olan bugünkü kaosa son vermek, yani mutlak evrensel bir seçkinler imparatorluğu kurmaktır. Bu bağlamda insan nüfusunun artışı, yönetimde halkın söz sahibi olması, ekonomi-politik süreçlerin serbestleşmesi ve adalet ve hukuk inancını taşıyan inanç ve kültürler, yok edilmesi, etkisizleştirilmesi gereken hedeflerdir. Bu amaçla insan çoğunluğunu alışveriş ve eğlence kültürü içinde kötürümleştirmeye çalışan çok yönlü bir operasyon yürütmektedirler. Ne var ki söylemleri, tam tersidir. Demokrasi, insan hakları, serbest piyasa...Oysa bu şeytani elitler, Mammon'la birlikte 'küresel aristokrasi, seçkinlerin asabiyesi ve tekelci düzene' inanmaktadırlar.)
İnsanı, önceden vazedilmiş, sorgulanamayan, değiştirilemeyen, itiraz dahi edilemeyen sözde tanrısal kuralların edilgin kurbanı haline dönüştürmek, Yahudiliktir. Bu dincilik tarzı, Müslümanlara da, hristiyanlara da sirayet etmiştir. İnsanları dinlerin zulmünden kurtaramaya gelen İslam'ın, bu heretik, sapkın teolojik tarikatlarla ve yahudivari talmudcu-hahamlı dinci ortodoksi tarzıyla deforme edildiği zamanlar olmuştur. Çağımızda da bu bozulmanın emareleri görülmektedir. Her şeyin başına din, İslam, Allah, Kuran, Peygamber ekleyerek insanları kendi istedikleri kılığa zorla sokmaya çalışan grup ve cemaatler türemiştir. Yahudiliğin dinsel yönü, tam da budur işte. Yahudi şeriatçılığı, yani klasik Ortodoks -rabbi-yahudilik, en ince ayrıntısına kadar insanları bazı kurallara zorlamanın en iyi örgütlenmiş biçimidir. Kökeninde, Yahudi elitlerin Yahudileri disiplinize etme ve onlara böylece kumanda etme çabasının olduğu bu aşırı dincilik biçimini Kuran-ı Kerim, "Onlar hahamları ve rahipleri kendilerine rabler edindiler" (Tevbe 31) diyerek eleştirir. Bu ayeti okuyan Hz. Peygamber'e sahabiler sorar; "hahamları ve rahipler nasıl rabb edinilir?" Hz. Peygamber cevap verir, "Onların haram dediğine haram, helal dediğine helal demiyorlar mı? İşte rabb edinmek budur"
Din adamlarını ya da yöneticileri Rabb edinmek, İslam'ın kökten reddettiği bir şeydir. İnsanı akletmeyen bir duruma mahkum edip sonra en basit gerçekleri bile sözde dinsel otoritelere onaylatarak yaşama çukuruna düşürmek, hahamları, rahipleri, hocaları, şeyhleri, üstatları, uluları, Rabb edinmekle mümkündür. Dinsel sömürü tezgahları bu sayede kurulur. Bu dincilik tezgahlarının laik olanında ise, CEO'lar, Broker'ler, Kutsal liderler, şefler, ulu önderler, başbuğ'lar, starlar, anchorman'lar, vb. vardır. Hepsi de Kuran-ı Kerim mesajındaki gibi, insanı insana kul etmenin çeşitli görünümlerini temsil eder. Hepsini ayrım yapmadan reddedenler, insanlaşır.Müslümanlaşır. İslam, dinciliği yok etmek için gelmiştir. Ama tarih içinde İslam adı altında bir çok dincilik biçimi peydah olmuştur. İnsanı beşerilikten (yarı hayvanlıktan) arındırıp 'insanlaştırma' çabası yerine, insanı tanrıya yaklaştırma (en iyi kul yapma!) adı altında köleleştirme çabası, islama da bulaşmıştır.
Öte yanda, sapkın heretik akımların İnsanı tanrılaştırma iddiası vardır. Bu iddia ise, laik dinciliğin örgütlü biçimi olan ve Mısır heretizminden beslenen masonik teşekküllerin teolojik hedefidir. Bu teşekküller, çağdaş bilimci pozitivist meşreplerdir. Bunların teolojik amacı, doğanın ve insanın sırlarını bilim yoluyla çözerek tanrısallaşma çabasıdır. İnsanı tanrısal ışıkla buluşturma, heretik hristiyan ya da Müslüman tarikatların hedefidir. Laik bilimci tarikatlar doğanın maddi sırlarını, dinci tarikatlar ise tanrının manevi sırlarını bildiklerini iddia ederek insanları kandırırlar.
Sadece yahudiyi yani üstün-seçilmiş insan(!)ları tanrısal ışığa boğma, yani evrensel egemenliği sağlayarak kötülüklerin kaynağı olan sıradan insanları kontrol altına alma inancı ise, Yahudiliktir. Burada, Yahudi kelimesinin yerine Aryan, Anglo-Sakson, Arap, Fars, Türk, Kürt, Bulgar, Sırp, Rus, Çinli, Japon vb. koyarsanız, buna çağımızda kibarca Milliyetçilik denir. Yani üstün, ayrıcalıklı, özel bir topluluğun, diğerlerinden kendini özenle ayırma çabası, Yahudiliktir. Milliyetçiliğin her türü, işte bu Yahudi dinciliğinin seküler ifadesinden başka bir şey değildir. Modern milliyetçiliklerin bir çoğunun önde gelen teorisyenlerinin Yahudiler olması tesadüf değildir. Hem bulundukları toplumun elitlerine bağlılıklarını ifade etmek, hem de yahudice bakışaçısıyla insanlar ve toplumlar arasında "ben ve öteki" ayrımı yapmak, Yahudiliğe özgü bir karakterdir.
Dincilik, özünde tanrı, (ya da seküler dilde tanrı yerine koyulan akıl, bilim, devlet vb. bir "kutsal") adına insanları kul etme çabasıdır. Yahudilik, dinsel biçimiyle işte bu dincilik tarzının ideal örneğidir. Yahudiliğe ve Yahudi dincilere bakarak ne yapılmaması gerektiği, nasıl dindar olunmaması gerektiği ve din adına nasıl yaşanmaması gerektiği çıkarılabilir. Bundan laik dincilik biçimlerinin de (milliyetçilik, pozitivizm) bu Yahudice inancın birer taklidi olduğu unutulmamalıdır.
Yahudilik, tanrısını ve dinini, kendi varlığının koşulu yapmaktır. Tanrı, peygamberler ve Tevrat, Yahudi için vardır. Tanrı, sadece yahudiyi sever, onu düşünür, her şeyi onun için planlar, olaylara onun adına müdahale eder. Yahudilerin katledilmeleri ya da sürülmeleri, tanrının Yahudilere kızmasından dolayıdır. Yani her şey Yahudilerle tanrıları arasında olup biter. Diğer insanlar diye bir şey zaten yoktur. Yahudilerin başlarına gelen belalar bile Yahudilerin hatalarının ürünüdür. (Bu egoist ve narsist dünya algısıdır ki, 2. dünya savaşında ölen 50 milyon 'insanı' herkes unutmuştur ama '6 milyon Yahudi katledildi' efsanesini 50 senedir herkese ezberletmişlerdir. Sadece onların ki candır!)
4- Yahudilik, Mammon'a tapmaktır.
Mammon antik çağların kötülük tanrısıdır. Altınla özdeşleşmiştir. Aslında şeytanın bir başka adıdır. Bugün tam karşılığı Para'dır.
Yahudiliğin para, alışveriş, tefecilikle özdeşleşmiş bir imajları olduğu doğrudur. Bunda tarih boyunca yaşadıkları ortamlardan her an sürülme korkusuyla gayrımenkul yerine menkul ticaretiyle uğraşıp uzmanlaşmalarının rolü vardır. Kısmi istisnalar olmakla birlikte, Yahudi topluluklarının önde gelenlerinin üretmeden kazanmanın yol ve yöntemlerinde uzman oldukları söylenebilir.
Yahudiliğin parayla ilişkisini en iyi Marks tarif etmiştir: "Yahudiliğin tanrısı para değil, para aşkıdır".
Bu tarif, Yahudilerle ilgili yargıların en önemlisi olan paragözlülüğe önemli bir düzeltme yapar. Para değil, para aşkı! Yani bizatihi kazanma ve biriktirme şehveti, kazanılandan daha önemlidir. Bugün insanlığı saran kazanma, başarma, öne geçme, üste çıkma, biriktirme, çoğaltma hırsı, bir Yahudi özelliğidir. Yahudilik, inanç ve ibadet biçimleriyle kapalı ve özel bir kabile dinidir ama sosyal ve bireysel karakteristik özellikleri itibariyle dünyanın en yaygın ve hızla yayılan dinidir.
Yahudiliğin Yahve'si, yani aynı zamanda kötülükte yapabilen tanrısının kötülük tarafının adı Mammon'dur. Kim ki mammon'a tapar, yani parayı, altını, biriktimeyi, kazanma hırsını her şeyden üstün tutar, o yahudidir.
Soy Yahudilik-Toy Yahudilik
Yahudiliğin bu dört özelliği, her kimde varsa, hangi birey ve toplulukta yoğunlaşmışsa, o yahudidir. Yahudiliği bu bağlamda Soy Yahudilik ve Toy Yahudilik olarak ikiye ayırabiliriz.
Soy Yahudilik, Yahudi denilen bir kavme mensup olduğunu kabul eden, bu topluluğun dinsel, siyasal, sosyal ve bireysel özelliklerini taşıyan, paylaşan, benimseyen ve savunan kişi ve toplulukların adıdır.
Toy Yahudilik, Soy olarak Yahudi olmayan ama Yahudi karakteristik özelliklerini taşıyan, soy Yahudiliğe düşman görünse bile, özellikleri itibariyle bir Yahudi taklidi olarak yaşayan birey ve toplulukların adıdır.
Bu durumda, Yahudiliği bir günah keçisi olarak küçük bir toplulukla özdeşleştirmek, Yahudice bir bakıştır. Yani olumsuz manada bile olsa, yahudiyi geri kalan insanlıktan ayırmak, onu ötekileştirmek, özel bir topluluk kimliği olarak algılamak yanlıştır. Siyonizm tam da bu Yahudi anlayışı gereği Yahudiler ayrışsın ve bir devlet sahibi olsun diye Alman Nazilerinin Yahudileri ayırıp hedef almasına destek vermiş, başka bir çok ülkenin milliyetçiliklerini de olumlamıştır. Çünkü yahudiyi ayırmak, Yahudiliği Yahudi ırkı-kavmine has kılmak tam da yahudi özelliğidir. Oysa Yahudiliğin saydığımız esas önemli karakteristik özellikler, tarih boyunca her yerde ve her din mensubunda ortaya çıkmış, başka kültür ve grupların mensupları içindede yaygın olarak görülebilmiştir. Çünkü bu özellikler insana ait, evrensel özelliklerdir. Yahudiliğin bu manada özelliği, bu karakteri tarih boyunca inat ve ısrarla ve bir özel dinsel kimlik içine saklayarak ve bu asabiye sayesinde süreklileştirerek insanlığa ayna tutacak bir biçimde taşıyor olmalarıdır.Bu manada yahudilği Yahudi kavminin dışında da aramak, onun ana özelliklerini tespit ederek Yahudilikten arınma çabasını insanlaşma çabasının bir parçası olarak görmek gerekmektedir.
Bugün kapitalizm denilen Yahudi karakterinin ekonomi-politik sistemi sayesinde Yahudilik en evrensel bir din haline gelmiştir. Hatta yer yer Yahudi kavminden olmayanların Toy Yahudiliği, soy Yahudiliğin önüne geçmiştir. Özellikle Anglo-Sakson burjuvazi, Toy Yahudiliğin en bariz örneği olarak analiz edilebilir. İnsanların soy ve kültürlerini temel alan milliyetçi bakışaçısından sıyrılıp, insanlık düzeyinde ortak karakter özellikleri açısından bakılınca, bizatihi Yahudi düşmanlığının bir tür Yahudice ırkçılık olduğu görülecektir. Bu nedenle Yahudiliğe düşmanlık, soy yada dinsel temelden değil, özdeşleştiği ve yansıttığı bu evrensel karakter özellikleri temelinde anlamlı olabilir.İnsanların nerede ve hangi kültür içinde doğacaklarını seçme şansları yoktur. Soy Yahudi bir insanın Yahudilikten arınma imkanı ve fırsatı diğer her insan kadar vardır ve bu çabayı göstererek Yahudilikten arınıp insanlaşma yoluna giren bir çok örnek vardır. Bu nedenle, önemli olan soy olarak Yahudilik değil, davranış ve yaşam tarzı olarak Yahudiliktir.
Kısacası, saydığımız karakter özellikleri olarak Yahudi topluluğunun önde gelenlerinin güç sahiplerine yeteneklerini kullanım değeri olarak pazarlaması, dinsel milliyetçiliği (Siyonizm), dinciliği ve Mammon'a tapışı manasındaki Yahudiliktir bizim sorunumuz. Soy Yahudilerin sıradan ve kendi halindeki topluluklarının, bahsi geçen Yahudiliğin suçortaklığını yapmadığı sürece, suçlanması, taşlanması, eziyet, dışlanma ve ayrımcılığa tabi tutulması, diğer her hangi bir insan topluluğuna yapıldığı kadar suçtur ve ayıptır. Yahudiler bu konuda da özel bir hakka sahip olmadığı gibi, belirtilen şartlara riayet etmeleri kaydıyla özel olarak zikredilmeleri bile bir tür ayrımcılıktır. Batılı toplumların antisemitizmi, tersinden bir Yahudilik olarak insanlık suçudur.
Yahudiliğe dönük özel yasaların çıkarılmasıda başka bir Yahudilik biçimidir. Sıradan Yahudiliği gerçekten sıradanlaştırmak, diğer herhangi bir topluluğun sahip olduğu hertür hak ve hukuka, söylem ve kavram çerçevesi içine alarak eritmek, Yahudiliği insanlıktan olumlu yada olumsuz olarak ayıran hertür dil, üslup ve davranışa son vermek gerekir.
Bunun için Yahudiliğin tanımını sıradan Yahudilerden ayırarak, onu özel bir davranışlar ve karakteristik özellikler bütünü olarak okumak gerekir. Soy olarak Yahudi olupta bu manada Yahudi olmayan bir çok insan olabildiği gibi, soy olarak Yahudi olmayan ama her şeyiyle Yahudi olan bir çok insanda vardır. Bizim sorunumuz, daha doğrusu irdelediğimiz Yahudi kavramı, bu sıradan Yahudi insanları değil, yahudiliği Yahudilik haline getiren saydığımız özelliklerini ifade etmektedir. Bu ayrımı yapmayan bir zihnin meseleyi batıya ait ırkçı ve ayrımcı bir bağlama sokup dinsel yada etnikçi milliyetçilikle vulgarize etmesi mümkündür. Nitekim, İsrail katliam yaptıkça, "bütün Yahudileri asmalı-kesmeli" türünden gelişen yahudice yaklaşımların nedeni budur. Bu tepki tarzı, ne kadar haklı nedenlere dayanırsa dayansın, sorunun özünü ıskalamayı ve Yahudiliği yahudice bir mantıkla yani ırkçı gözle kavramayı ifade eder. Bizce bütün Yahudileri Yahudilikten arındıracak insanlık etiğini geliştirmek, esas çözümdür. En önemlisi her yere yayılan "Yahudi olmayan Yahudiliği", yani Toy Yahudiliğin izini sürüp deşifre etmektir.
İnsanların soysoplarını araştıran ırkçı ve faşist kafaların bu meseleyi başka projelerin altyapısını döşemek için kullanmaya çalıştığı bir dönemde, bu ince ayrımları dikkatlice yapmak ve Yahudiliği teopolitik bir bağlamda analiz etmek daha tutarlı bir yoldur. Böylece, Yahudiliği doğru anlamak, abartmamak ve arkasındaki esas güçleri gösteren bir işaret fişeği olarak okumak daha uygun olacaktır.
Meşhur sözdür, " Yahudiyi arıyorsan parayı takip et". Biz de diyoruz ki, insanlığa musallat olan zorbaları, eşkiyaları, zalimleri, gerçek güç sahibi firavunları arıyorsan ve ne yapmaya çalıştıklarını merak ediyorsan yahudiyi takip et, mutlaka onun eteğinin altındadır ve kendisine tevdi edilmiş bir görevi yapıyordur".
Güç Yahudide değil, onu kullanandadır.
Not: Sonraki yazımızda, Yahudilik konusundaki meşhur yalanları ve İslam ve Yahudilik ilişkisini irdeleyerek konuyu bitireceğiz.
ahmetozcan1@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...