17 Aralık 2011 Cumartesi

Sadece bir ''teklif" olan ve "ısrar" ı olmayan bir davettir bu.

Sadece bir ''teklif" olan ve "ısrar" ı olmayan bir davettir bu.
Sorgulanmayan bir hayat, yaşamaya da değmez…» Sokrates (M.Ö.470-M.Ö.399)
«Şüphesiz iman edenler; yani Yahudilerden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında mükafatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar, mahzun da edilmeyecekler(hayal kırıklığına uğramayacak, üzüntü çekmeyecekler)dir.» (Bakara Suresi, 62)
Sadece bir ''teklif" olan ve "ısrar" ı olmayan bir davettir bu.
Der ya Kitab-ı Mukaddes'te;  Kulağı olan, işitsin Kulağı, gerçek ve hakikati arayışta; fıtratları İslam üzere doğup da yaşadıkları yerler de İslam'ı hiç tanımamış ya da yanlış tanıtılmış bir İslam'ı İslam diye bilmiş olsalar bile doğdukları bu fıtratın doğasında, gerçeği ve var oluş nedenlerini sorgulayıcı bir nur'un zaman zaman hayatlarında ve kendi kişisel menkıbelerinde karşılarına çıkıp her defasında İbrahim gibi, kavminin inanageldiği dünyasal öğretileri bir yana bırakıp bu dünyaya gönderilen her kulun biricik gayesi olan YARATICI'yı bulma ve O'na layık olduğu vech ile inanma, itaat etme istidadının idrakindeki HER GÖĞSÜNDE ALLAH'IN BİR NİĞMETİ OLAN HAYAT taşıyan akıl sahiplerine, yolu "Selam" ve "Esenlik" olan bir kapının kainattaki ve "Ezel" kitabındaki nurlu harflerini okumaya davet, "Lem Yezel" (sonsuz, ebedi), doğma ve doğurma ya da evlad edinme  gibi insani sıfatlardan uzak, her durumda affedici ve O'na iman edip O'na itaat edenlerin Dünya zindanında ve hem bu hayatın zevaliyle ikinci dirilişte ve bu dirilişteki sonsuz hayatlarında SONSUZLAR SONSUZU BİR SAADET ve kalplerindeki GERÇEĞİ BUL haykırışlarına bu kulakların ve vicdanın cevap vereceği icabettir.
Bu dünyada, akıl sahipleri için her şeyin bir gayesi, ve bu gayelerin her birinin diğeriyle münasebeti vardır.
Öyle ki, bir yaprak bile gayesiz yerinden kıpırdamaz, bir arı, kovanından uzak bahçelerde, her an YARATICI'yı kendi dilleriyle tesbih edip yücelten çiçeklerin üzerinde gayesiz uçmaz.
Okuduğunuz bir satır, rüzgarın serseriliğinde gayesiz açılmaz.
Şimdi burada bu satırları okumaya sebep olan şey, sizin tesadüf dediğiniz şu an bile hayatlarınızda O'NU GERÇEKTEN TANIMAK, ANLAMAK ve egemenliği uzayın ve dışındaki alemlerin her noktasını kapsayan bir SULTAN'ın, Din Günü'nün ve Yargı'nın sahibi olan Yaratıcı'nın hükümranlığına atacağınız tek bir adımın yaşantınızda değiştireceği bir "İhtilal"; hükmü günlerle, aylarla, yıllarla ya da asırlarla sınırlı bir zamanın değil; aklın bile tahayyüllerini aşan, vaat edilmiş bir SONSUZ HAYAT'tır. Yeniden bir dirilişin, parmak uçlarınızdan derlenip bir araya getirilişinizin ve meleklerden bile üstün kılınıp halifesi kılındığınız yeryüzünde O'NUN NAMINA işlediğiniz güzel işler, gerçeğin ve hakîkatin ardından gitme, ortalama bir insan ömrü olan 60-70 sene boyunca süren bir İMTİHAN'ın sonunda cevap kağıtlarınızdaki otobiyografinizdir. Öyle ki, hiç bir ayrıntısı bile atlanmamış, mazlumun zalimden, cahilin alimden, salih amellerin dünyanın aldatıcılığına adanmış bir hayat ve ömürden kesin olarak ayrıldığı bir otobiyografi. Yani, SİZ!
Sadece ve sadece bir an, bütün önyargılarınızı bir yana koyup "Hakikat nedir" diye sorun yüreğinize ve yüreğiniz bilmiyorsa, o yüreği ve içindekileri bilen, size ŞAHDAMARINIZDAN BİLE YAKIN OLAN, ister Yahve, Rabb, İster Baba  (Abba), ister Adonay, ister Tanrı diye çağırdığınız Yaratıcıdan sorun...
Hakikat, nedir?
Rüyalarımdaki hep beni gerçeği bulmam için beni yönlendiren sesin sahibin kim?
VAAT'le Musa'yı ve halkını Mısır'dan çıkaran, onlara ihsan ve nimetlerde bulunan, VAAT'le İbrahim'e ve Zekeriya'ya ihtiyar yaşlarına rağmen oğul (İshak'ı, İsmail'i ve Yahya'yı) veren, sizi anne karnında büyüten, size ruh, idrak, sezgi ve anlayış veren, Güneş'i her halinizle üzerinize doğuran, Ay'ı karanlık geceleriniz için bir ziya kılan, hayatınızda tehlikelerle karşı karşıya geldiğinizde sığınmanıza bir karşılık ve bir ihsan veren, O'nu unuttuğunuzda bile rahmetini üzerinizden çoğu kez kaldırmayan, her an, her saniye sizi gören, işiten ve nimetlendiren, çocukluğunuzdan bu yana sizi rızıklandıran, hastalandığınızda size sağlık veren, kalbiniz incindiğinde kimi zaman göz yaşlarınızı silip içinize nerden geldiğini hiç bilmediğiniz bir huzur veren, sizi yeryüzünün şereflileri ve halifeleri kılan, Güneş'i, Ay'ı ve gezegenleri yörüngesinde yüzdüren, aynaya hayranlıkla baktığın o gözlerinin de bir sanat harikası olan insan bedeninin de Yaratıcısı ve tek sahibi olan, ölüyü dirilten, körlerin gözlerini açan, nankörlerin suçunu bağışlayan, nefsine zulmedenleri bile rahmet sarayından kovmadan tövbe kapısını onlara yaşamları boyunca hep açık tutan, bitkileri yeşerten, yağmuru yağdıran, yüzüne sanatkarlığıyla suret veren
(el-Musavvir), dünyada ve ahirette sana rahmet eden ve rahmet edecek olan
(er-Rahman ve er-Rahim), her şeye gücü ve kudreti yeten
(el-Kadir), insanlara özgü kusur, kötülük ve ayıplardan münezzeh olan
(el-Kuddüs), zor duruma düştüğünde sana hayır kapılarını açan
(el-Fettah), sana rızık veren
(el-Rezzak), can veren
(el-Kabız), sana ruh veren
(el-Basit), dilediğini yücelten
(el-Muiz) ve dilediğini de alçaltan
(el-Muzill), her durumda seni gören
(el-Basir), işiten
(es-Semi), sana kaynağını bilmediğin şeylerden lütufta bulunan
(el-Latif) o Sultan kim???
Bunu, kendisine sorun!
Bir gece, dünyanın karanlığı ve zulmetinden uzak, sessiz ve loş bir odada, O'nun huzurunda diz çökerek, Kudret'inden ve şaşasından kalbiniz ürpererek...
Kendi dilinizle seslenin O'na, Ey bu kainatın tek sahibi, İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkaran, Allah...
Bana gerçeğini açıkla! Biz, nefsimize zulmettik...
Sana karşı ve verdiğin tüm bu akıl, idrak, gerçeği arama istidadı, görme, düşünme, işitme, kavrama, dokunma, hissetme nimetlerine karşı sana nankörlük ettik.
Bu gecemi sadece SANA ayıracağım ve sadece SENİ yücelteceğim. Sadece yüreğime ses ver, dilimdeki ve yüreğimdeki bağı çöz.
Yüreğime çöreklenen bu AĞIRLIĞI ve zahmeti çöz. Sen, dediler ki kimseye zulmetmezsin Ey Allah'ımız...
Sen, kapına gelen ve Sen'den yardım isteyenleri geri çevirmez, onları günahları göklere erişse bile kapından kovmaz, asla onlara sırt çevirmezmişsin...
Ben de insanların uykuda olduğu bu gece yarısı, sana sığınıyorum. Hayatımdaki bu karışıklığa bir bak...
Halimi görüyorsun. Ben seni görmesem de, sen beni şu an görüyor, işitiyor, dualarımı, dudaklarımdaki iniltileri, hatta kalbimden geçenleri duyuyorsun...
Kalbimi geçmiş tarihin ve benim içinde hapsolduğum tarihin esaretinden kurtarıp GERÇEKLİĞİNE yönelt...
Ruhuma şifa ver!
Düşünceme nur ver!
Kalbime sonsuz rahmetinden küçücük bir damla ver!
Bana kendimi sorgulama, gerçeği arama cesareti ver!
Şuuruma Sen'i arama, seni arayışıma ise tarafsız bir şuur ver!
Gönlümün şüpheleri için bir işaret, yüceliğini kavrayabilmek için feraset, ver...
Yüreğimi rahmetinle yıka...
Yüreğimini aydınlık ve bilgeliğinle yıka...
Çünkü bilgeliğin başlangıcı ve HİKMET'in tezahürü, sadece senin korkunladır.
Beni salih ameller işleyebilmem için yönelt!
Beni SANA yönelt!
Beni bu dünya imtihanında RAZI OLACAĞIN ve RUHUMU ALIRKEN DE bu rızanı ve rahmetini;
"Ey Allah'ın razı olduğu nefs!" diye taçlandıracağın bir bahtiyarlığa, bana ilk can verdiğin andan itibaren olan dünya hayatı ile  ve beni tekrar dirilteceğin andan sonsuzlar sonsuzuna uzanan ahiret hayatımda saadete ilet!
Ey İbrahim'in, İshak'ın, Yakup'un, İsa'nın, Muhammed'in RABBİ olan Allah!
Kalbimdeki mührü kaldır, kudretini ve sanatını layıkiyle seyredeyim!
Bana hayat veren, beni koruyan ve koruyabilecek, bana sonsuz yaşamı verebilecek olan Allah!
Hamd, övgü ve teşekkür, sadece SANA'dır!
Sen, affedicilerin en affedicisi, bağışlayıcıların en bağışlayıcısısın!
Sen, Yargı Günü'nün Sahibi, Sen adaleti tam ve layıkıyla yerine getiren bir Rab'sin!
Yalnız SANA ibadet edilir ve yalnızca SEN'den yardım istenir!
Bizi yanılgıda olanların yoluna değil; Sırat-i Müstakim'e; yani DOĞRU YOL'a, ilet ve kalplerimizi nurunla aydınlat!
Şehadet ederiz ki, Sen'den başka Rabb yoktur!
Bana atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un  üzerinde bulundukları YOL'u göster.
Eğer, Müslümanların peygamberi olan Hz. Muhammed, gerçekten senin resulün ve elçinse yüreğime bunun için kanıt ver ve hakikat olması durumunda, Musa, İsa ve Muhammed aşkına bizi bu yol ile ve bu yolda vereceğimiz son nefes ile şereflendir ve bizleri salihlerden, gerçekten kurtuluşa erenlerden kıl!
Hamd, sadece sanadır; ve SEN'den geldik, yine SANA döneceğiz RABBİM!!!

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...