18 Nisan 2011 Pazartesi

3.Bölüm;İnciller Nasıl Yazıldı ?

İnciller Nasıl Yazıldı ?
Hıristiyanlık hakkında yeterli bilgisi olmayan birçok insan, günümüzde kullanılan
İncil'in Allah tarafından Hz. İsa'ya indirilen, ancak daha sonra tahrif edilmiş kutsal
bir metin olduğunu zanneder. Oysa bu doğru değildir. İnciller İsa (a.s)dan
yaklaşık 70-100 yıl sonra kendisini görmeyen insanlar tarafından kaleme alınmış
tarihsel metinlerdir.
Hıristiyanlık dini hakkında yeterince bilgisi olmayan kişiler, İncil metinlerinin Hz.
İsa ile aynı dönemde yazıldığını ve tamamen Hz. İsa'nın sözlerine dayandığını
düşünürler. Oysa bu doğru değildir. İncil Hz. İsa'dan çok daha sonraları yazılı
metin haline getirilmiştir. Markos İncili'nin MS 70, Matta İncili'nin MS 80, Luka
İncili'nin MS 90 yılında, Yuhanna İncili'nin ise 90-100 yılları sırasında yazıldığı
tahmin edilmektedir. Diğer İncil metinleri de aynı dönemler içinde yazılmıştır.
Elinize İncil nüshası alır ve içinde yer alan dört İncil'in kimler tarafından
yazıldığını öğrenmek için girişlerine bakarsanız şu tabloyla karşılaşırsınız:
Yeni Ahit'te ilk sırada yer alan İncil Hz. İsa'nın havarisi Matta tarafından
yazılmıştır. Barnaba'nın yeğeni ve Petrus'un yardımcısı olan Markos ikinci İncili,
Pavlus'un hekimi olan Luka da üçüncü İncili yazmıştır. Dördüncü İncili kaleme
alan kişinin de "İsa'nın sevdiği öğrenci", yani havarilerden biri olan Yuhanna
olduğu söylenir.
Ancak çoğu Hıristiyanın düşünmek istemediği bir gerçek vardır. Sözünü ettiğimiz
dört metinde de "imza" anlamına gelecek bir belirti yoktur. Bir başka deyişle,
metinlerin hiçbirinde yazarın ismi verilmez. "Ben havari Matta, bunları
yazıyorum" gibi bir ifade yoktur.
Bu İncilleri yazanların neden böyle bir not düşmedikleri ise önemli bir sorudur.
Çünkü Yeni Ahit'in diğer metinlerinde böyle bir durum yoktur. Pavlus'un
mektuplarının hepsinin başında "Tanrı'nın müjdesini yaymak için seçilip elçi
olmaya çağrılan ben Pavlus'tan selam" gibi selamlama ifadeleri vardır. Yakup'un
mektubunda, Yahuda ve Petrus'a atfedilen mektuplarda, hatta Yeni Ahit'in son
kitabı olan "Vahiy"de bile, bu metinlerin kimin tarafından yazıldığı belirtilir.

Böyle bir durumda, bu İncillerin gerçekten Hıristiyanların öne sürdükleri kişiler
tarafından yazıldıklarını kabul etmek zorlaşmaktadır. Oysa eğer bu metinlerin
başka insanlar tarafından yazıldıklarını düşünürsek, isim koymakta tereddüt
etmelerinin mantığı kolayca anlaşılır. Çünkü bir havari ya da bir havarinin
yanında yetişmiş bir insan değillerse, isimlerinin kendilerine kazandıracağı bir
güvenilirlik olmayacaktır ve bu yüzden metinleri isimsiz yazmayı tercih etmeleri
de son derece normaldir. Eğer mutlaka bir isim koyma ihtiyacı duyarlarsa da, Hz.
İsa'nın yanında bulunmuş ünlü bir ismi tercih etmeleri daha mantıklıdır.

İnciller Görgü Şahitleri Tarafından Yazılmadı

Nitekim Yeni Ahit'i inceleyen araştırmacıların hemen hiçbiri, Yeni Ahit İncilleri'nin
havariler tarafından kaleme alındığı düşüncesinde değillerdir. Öncelikle Aramice
konuşan birer Yahudi olan havarilerin, iyi birer Yunanca ile kaleme alınmış bu
metinleri üretmeleri teknik yönden mümkün görünmemektedir. Dahası,
metinlerin içeriğine bakıldığında, bunların Hz. İsa'yla birlikte aynı ortamda
bulunmuş "görgü şahitleri" tarafından yazılmadıkları, ancak farklı kaynaklardan
ve birbirlerinden alıntılar yapılarak derlendikleri anlaşılmaktadır.

Bu karışıklık Pavlus'un mektupları için bile geçerlidir. Pavlus'un mektupları olarak
bilinen metinlerin iki tanesinin aslında sonradan yazıldıkları ve Pavlus'a
atfedildikleri düşünülmektedir. Bunlar Koloseliler'e ve Efesliler'e yazılmış
mektuplardır ve Pavlus'un imzasını taşımalarına karşın, kullandıkları üslup, yazı
stili ve kelime seçimleri Pavlus'un diğer mektuplarından çok farklıdırlar. Bu
nedenle, akademisyenlerin çoğu bu mektupların, Pavlus'un ölümünün ardından
"onun öğretisine devam ettiren hareketin liderleri" tarafından yazıldığını kabul
etmektedirler. Böyle bir sonradan yazmada ise, üstte açıklandığı gibi, dönemin
anlayışına göre "gayrı-ahlaki" bir yön yoktur.Tüm bunlar bizlere Yeni Ahit'in kalın
bir sis perdesi ardında durduğunu göstermektedir. Eldeki metinlerin kim
tarafından yazıldıkları belirsizdir. Bu metinleri şu anda kabul edilen yazarlarına
atfeden Kiliseler arasında ise şiddetli fikir ayrılıkları vardır.Şimdi bunlara tek tek
bakalım.

Markos ya da Görgü Şahidi Olmayan Şahid
Yeni Ahit'in dört İncil'i arasında ikinci sırada yer alan, ama gerçekte diğer
üçünden daha önce yazılmış olan İncil, ilk kez 70 yılı civarında kaleme alınmıştı.
Ancak Hıristiyanlar arasında uzunca bir süre yazarı belli olmadan dolaştı. Bu
İncil'in yazarı olarak Markos'u gösteren ilk kişi ise, The Catholic Encyclopedia'nın
da kabul ettiği gibi, Hierapolis piskoposu Papias oldu. Papias, MS 130 ya da 140
yılında yazdığı "Rab'bin Sözlerinin Açıklanması" adlı çalışmasında bu İncil'in Aziz
Markos tarafından yazıldığını belirtti. Papias'a göre Markos Hz. İsa'nın sözlerini
hiçbir zaman kendi kulağıyla duymamış, ama havari Petrus'tan öğrendiklerini
dikkatli bir biçimde kaydetmişti.
Ancak ortada önemli bir sorun vardı: Sözkonusu Markos'un kim olduğu pek açık
değildi. Hala da değildir. Bugün elimizdeki Yeni Ahit'te iki ayrı Markos'tan söz
edilir ve bunların aynı kişi olduğunu gösterebilecek hiçbir delil yoktur. Yani hem
Markos'un kimliği ve kaynakları bulanıktır, hem de Markos'a tanıklık eden
Papias'ın. Aynı durum, üstteki alıntıda belirtildiği gibi, Matta İncili için de
geçerlidir.

Matta ya da Aslı Kaybolan Tercüme
Yeni Ahit'te ilk sıraya konan Matta İncili, aslında yazılış sırasına göre ikincidir.
Gerek Hıristiyan tarihçilerin, gerekse seküler araştırmacıların büyük bölümü, bu
İncil'in MS 80'li yılların başında, yani Markos'tan 10-15 yıl sonra kaleme alındığı
konusunda hemfikirdir. Yaygın kabul gören bir diğer görüş ise, Matta İncili'nin
yazarının Markos İncili'ne dayandığı, ancak Markos'un bilmediği bir takım
kaynaklardan gelen bilgileri ekleyerek daha geniş kapsamlı bir metin oluşturduğu
yönündedir.
Matta İncili'nin elimizdeki versiyonunun gerçekte "bazı yönlerden" tahrif edilmiş
bir versiyon olduğunu söyleyebiliriz. Bu tahrifat, Hz. İsa'ya ilahlık atfetmek
amacıyla İncil'e bazı pasaj ya da cümlelerin eklenmesi veya bazı kelimelerin
yanlış yorumlanması ile gerçekleşmiş olmalıdır.

Luka ya da Pavlus'un Sağ Kolu
Üçüncü İncil'in ve Yeni Ahit'in beşinci kitabı olan Elçilerin İşleri'nin yazarı aynı
kişidir ve Hıristiyan geleneğinde Luka olarak anılır. Luka'nın en önemli özelliği ise,
Pavlus'un hem hekimi hem de sadık bir öğrencisi oluşudur. Pavlus Koloseliler'e
yazdığı mektubun sonunda ondan şöyle söz eder: "Sevgili hekim Luka ve Dimas
da size selam ederler". Filimun'a yazdığı mektubunda ise onu "emektaşları"
arasında sayar.Dolayısıyla, Luka İncili'nin de, Matta'nın Yunanca versiyonu gibi,
Pavlusçu öğretinin elinden çıkmış bir metin olduğunu söyleyebiliriz. Luka İncili'nin
Matta'yla aynı dönemde, muhtemelen Matta'dan 5-10 yıl sonra yazıldığı kabul
edilir. Yani 85-90 yılları civarında bir tarihte kaleme alınmıştır. Yine de "Luka
İncili", uzunca bir süre kim tarafından yazıldığı belli olmadan ortada dolaşmıştır.
Luka'nın incilinde yer alan bazı detaylardan da, sözkonusu metnin "görgü
tanıklığı" ürünü olmadığı anlaşılmaktadır. Luka'nın metni incelendiğinde, Hz.
İsa'nın hayat hikayesini nereden öğrendiği açıkça görülür: Luka, kendisinden 15-
20 yıl önce yazılmış olan Markos'un İncili'ni temel kaynak olarak kullanmıştır.
Çoğu yerde Markos'ta yazılı olanları hiç değiştirmeden doğrudan alıntılar.

Dördüncü İncil ve Hz. İsa'nın Yunanlaştırılması
Akademisyenlerin çoğu, Yeni Ahit'te dördüncü sırada yer alan ve Hıristiyanlarca
"Yuhanna İncili" olarak anılan kitabı sadece "Dördüncü İncil" olarak tanımlamayı
tercih ederler. Çünkü bu İncil'in havari Yuhanna tarafından yazıldığı iddiası, Kilise
dogmalarına sıkı sıkıya inanan Hıristiyanlar hariç, hiç kimse tarafından kabul
edilmemektedir.
Dördüncü İncil, diğer üçünden çok farklıdır. Matta, Markos ve Luka, Hz. İsa'yı
birbirlerine paralel bir bakış açısıyla anlattıkları için "Snoptik İnciller" (aynı
gözden yazılmış) olarak anılırlar. Oysa Dördüncü İncil, tamamen farklı bir
"gözden" yazılmıştır. Hz. İsa'nın kimliği hakkındaki yorumları çok farklıdır, üslubu
çok farklıdır, aktardığı sözler ya da olaylar farklıdır. Snoptiklere göre çok daha
felsefi, çok daha sembolik, çok daha mistiktir. Yeni Ahit'teki çelişkilerin çoğu da,
aslında Snoptiklerle Dördüncü İncil arasındaki çelişkilerdir.
Peki bu metin kim tarafından ve ne zaman kaleme alınmıştır? Zaman konusunda
varılan ortak görüş, MS 100 yılı civarlarıdır. Hıristiyan geleneği, havariler
arasında en uzun yaşamış olan Yuhanna'nın bu tarihte Efes'te bulunduğunu ve
sözkonusu incili burada kaleme aldığını öne sürer. Oysa bunu hiçbir tarafsız
araştırmacı kabul etmemektedir.
Elimizdeki metnin havari Yuhanna'ya ait olduğuna dair Hıristiyan geleneği içinde
bile somut bir delil bulunmamaktadır. Nitekim Hıristiyanlık tarihinde farklı bazı
mezhepler, Snoptik İncilleri kabul etmelerine rağmen, Dördüncü İncil'in havari
Yuhanna'dan gelen güvenilir bir metin olduğunu reddetmişlerdir.Dört incilin
tümüyle güvenilmez olduklarını, bizlere Hz. İsa hakkında hiçbir doğru bilgi
aktarmadıklarını öne sürmüyoruz elbette. Aksine, bu incilleri tarihsel verilerle,
mantıksal çıkarımlarla ve en önemlisi Kuran'la karşılaştırdığımızda, bizlere pek
çok doğru bilgi aktardıklarını görebiliriz.
Ancak incillerin içeriğinde bu tür doğrular yer alması, başta da belirttiğimiz gibi,
onları tam anlamıyla güvenilir kılmamaktadır. Çünkü Hz. İsa'nın hayatını ve
mesajını aktarırken, bunları Pavlusçu öğretinin süzgecinden geçirmişlerdir.
Pavlusçu öğretiye uygun olarak kimi zaman bir takım hayali söz ya da olaylar
üretmişler, kimi zaman bazı gerçek olay ya da sözleri aktarmaktan kaçınmışlar,
bazen de doğru olay ya da sözleri yanlış yorumlamışlardır.

Yeni Ahit'te Olmayan İnciller
1945'te Mısır'da yapılan bir araştırmada bulunan "Thomas İncili" Hıristiyan
dünyasında şaşkınlık yaratmıştı. Bu İncil'in Yeni Ahit'te neden yeralmadığı
sorusuna cevap verilemedi. Bu dönemde Pavlus'çu öğreti doğrultusunda kaleme
alınmış birçok İncil bulunmaktaydı.
1945 yılında, Mısır'daki tarihsel Nag Hammadi kütüphanesinde, Kıpti kökenli
Hıristiyan mezheplerine ait dokümanlar arasında, Hz. İsa'nın sözlerini aktaran bir
metin bulundu. Metnin başında "bunlar yaşayan İsa'nın söylediği ve İkiz
Thomas'ın kaydettiği gizli derslerdir" diye yazıyordu. Metnin sonundaki imza ise
"Thomas'ın İncili" diye atılmıştı. Keşfi yapan araştırmacıların duydukları şaşkınlık
ve heyecan kısa sürede tüm Hıristiyan dünyasında yayıldı. Yeni Ahit'in dört İncili
dışında yeni bir İncil bulunmuştu. İlerleyen yıllarda metni inceleyen Hıristiyanların
çoğu, bunun değerli bir metin olduğu, ancak Yeni Ahit'in İncilleri kadar da
güvenilir sayılamayacağı yorumunu yaptılar. Bu metnin Hıristiyan dogmasının
oluştuğu dönemde neden Yeni Ahit'e dahil edilmemiş olduğu sorusu ise cevapsız
kaldı.

Thomas İncil'i, neden yeni Ahit'te yeralmıyor ?
Aslında Thomas İncili, Yeni Ahit'e dahil edilmemiş pek çok "incil"den yalnızca
birisiydi. Bunun dışında daha pek çok incil metninin varlığı biliniyordu. Bunların
bazılarının metni ortada yoktu, ama ikinci ya da üçüncü yüzyılda yaşamış Kilise
babalarının yazdıkları yazılarda bu inciller konu ediliyor, çoğu zaman da şiddetle
eleştiriliyordu. Öte yandan bazı incil metinlerinin de bazı küçük parçaları ele
geçmişti. Yanmış, yırtılmış ya da dağılmış olan kağıtlardan, bunların hepsinin ayrı
ayrı kişiler tarafından yazılmış ve içeriklerinde farklar bulunan inciller olduğunu
anlamak mümkündü.
Bu karmaşanın nedeni şuydu: Hıristiyanlığın ilk iki yüzyılı içinde hepsi de Hz.
İsa'nın yolunu izleme iddiasında bulunan ama aralarında önemli görüş ayrılıkları
bulunan mezhepler çıkmıştı ve bunların çoğu da kendilerine göre bir "incil"
yazmaya kalkmışlardı. Bu durum, Yeni Ahit'ten bile anlaşılır. Luka İncili'nin
hemen başında şöyle yazılıdır:
Sayın Teofilos,
Birçok kişi aramızda olup bitenlerin tarihçesini yazmaya girişmiştir. Nitekim
başlangıçtan beri bu olayların görgü tanığı ve Tanrı sözünün hizmetkarı olanlar
bunları bize iletmişlerdir. Ben de tüm bu olayları ta başından özenle araştırmış
biri olarak bunları sana sırasıyla yazmayı uygun gördüm. Öyle ki, sana verilen
bilgilerin doğruluğunu bilesin. (Luka, 1:1-4)
Görüldüğü gibi, Luka'nın yazarı, "birçok kişinin olup bitenlerin tarihçesini
yazmaya giriştiğini" belirtmekle ortada bir karmaşa olduğuna işaret etmiş, sonra
da bu karmaşa içinde bir tek kendisinin doğru tarihçeyi yazdığını, çünkü konuyu
iyi araştırdığını öne sürmüştü. Ancak, hiç kuşkusuz, diğer İncilleri yazan kişiler de
benzeri bir iddia taşıyorlardı.
Sözkonusu farklı İncillerden günümüze ulaşan kalıntıları şöyle
sıralayabiliriz:


Petrus İncili:
"Petrus'a Göre Kayıp İncil" olarak da adlandırılan bu İncil'in bazı parçaları, Mısır
Akmim'deki bir mağarada 1884 yılında bulundu. Kullanılan üslup ve teknikten,
MS 70-150 yılları arasında bir zamanda yazılmış olduğu tahmin edildi. İncil'de
anlatılanlar Yeni Ahit'in İncilleri'ne pek çok konuda paralellik gösteriyordu. Ancak
yine de bazı detaylarda önemli farklılıklar vardı. En önemli farklılıklardan biri ise,
bu İncil'in "heretik" (sapkın) sayılmasına yol açan çarmıh anlatımıydı. "Petrus'un
İncili"nde şöyle yazıyordu: "İki suçluyu getirdiler ve Rab'bi onların arasında
çarmıha gerdiler. Ancak o hiç ses çıkarmadı, sanki hiç acı çekmiyor gibiydi". Hz.
İsa'nın çarmıhta acı çekmediğini öne süren bu ifade, Hz. İsa'nın tüm insanların
günahlarına kefaret olmak için acı çektiği yönündeki Hıristiyan dogmasına uygun
bulunmadığı için "heretik" ilan edilmiş olmalıydı. İncil'in Rosus'taki Kilise
tarafından kullanıldığı ve ikinci yüzyılında başında yaşamış Hıristiyan yazarlar
tarafından da sık sık kaynak gösterildiği biliniyordu. Ancak anlaşılan, çarmıh
konusundaki farklı yorumu nedeniyle, dördüncü yüzyılın başında son halini alan
Yeni Ahit'e dahil olamamıştı.

Egerton İncili:
Bu İncil'den, kendilerini bulan İngiliz araştırmacının (Egerton) adıyla anılan birkaç
sayfa vardır yalnız elimizde. "Egerton Papirüsü 2, Bilinmeyen İncil" (Papyrus
Egerton 2, The Unknown Gospel) olarak da anılan doküman, uzmanlara göre MS.
ikinci yüzyılın başlarında yazılmıştı. Eldeki parçalardan İncil'in yalnızca dört
bölümü (bab) okunabiliyordu. Birincisinde Hz. İsa kendisini dinleyen tutucu
Yahudilere Eski Ahit'i daha iyi okumalarını ve böylece yaptıkları şeyin gerçekte
Hz. Musa'nın yoluna aykırı olduğunu anlamalarını tavsiye ediyordu. Bölümün
sonunda bazı Yahudiler'in Hz. İsa'yı taşlamaya kalktıkları anlatılıyordu. İkinci ve
üçüncü bölümlerde, Snoptik İncillerde anlatılan iki olay, bir cüzzamlının
iyileştirilmesi ve vergi ödenmesi tartışması vardı. Son bölümde ise, Hz. İsa'nın
diğer hiçbir İncil'de yer almayan bir mucizesinden söz ediliyordu: Ürdün nehri
kıyılarında mucizevi bir biçimde meyvalar yetiştirmesi.
Oxyrhynchus 840 İncili:
"Oxyrhynchus 840" olarak adlandırılan papirüs, dördüncü yüzyıla ait iki sayfalık
bir İncil metnidir. Sayfanın boyutları çok küçük olduğundan, bunun boyna asılan
bir tür muskadan kaldığı düşünülür. Tek yapraktan oluşan iki sayfanın üzerinde
toplam 45 satır vardır ve bu satırlarda diğer İncillerin hiçbirinde yer almayan iki
ayrı hikaye anlatılır. Birinci hikaye, Hz. İsa'nın gelecek hakkında planlar
yapmanın geleceği değiştiremeyeceği konusunda anlattığı bir örnektir. İkinci
hikaye ise, Hz. İsa ve öğrencilerinin Tapınak'a girerken Yahudi ritüellerine uygun
biçimde yıkanmadıkları için Tapınak'ın başrahibinin onlarla tartışmasını içerir.

Hermas'ın Çobanı ve Didache:
Hermas'ın Çobanı (Shepherd of Hermas) ve Didache, "İncil" olarak
tanımlanmasalar da yine de erken Hıristiyan metinlerindendirler ve Yeni Ahit'e
girme şansları varken bilinmeyen bir nedenle dışta bırakılmışlardır. Hermas'ın
Çobanı denen uzun metin, birinci yüzyılın sonunda ya da ikinci yüzyılın başında
Roma'da yaşayan Hermas adlı bir köleye indiği kabul edilen kişisel bir vahiydir.
Anlatıldığına göre bir melek Hermas'ı düzenli biçimde ziyaret ederek onu eğitmiş,
o da "çobanı" saydığı bu meleğin yazdıklarını kağıda geçirmiştir. Metinde Hz.
İsa'dan hiç söz edilmez, tek Allah inancı ısrarla işlenir. Bazıları, bu nedenle,
Hermas'ın Çobanı'nı Yeni Ahit'teki Yakup'un mektubuna benzetirler.
Tüm bu saydığımız alternatif İnciller, Hermas'ın Çobanı hariç, Pavlusçu öğretinin
çizgisinde yazılmış kitaplardır. Aralarında belirli bazı görüş ayrılıları olsa da. Hz.
İsa'nın kimliği ve mesajı konusunda çoğu yönden ortaktırlar. Thomas İncili,
Petrus İncili, Oxyrhynchus 840 Papirüsü ya da Didache... Bunların hepsi Yeni
Ahit'teki diğer dört İncil gibi, Hz. İsa'yı bir peygamberden çok daha farklı bir
kimliğe sokarak "Tanrı'nın Oğlu" olarak yorumlayan ve ona böylece ilahlık
atfeden bir düşünceyi paylaşmaktadırlar. Bu düşüncenin Pavlus'un açtığı yolun bir
ürünü olduğunu inceledik. Dolayısıyla, sözkonusu İncillerin tümünün Pavlusçu

kanadın ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Yeni Ahit'in İncilleri, sözkonusu Pavlusçu
İnciller arasından seçilerek biraraya getirilmiş kitaplardır.
Ancak biz biliyoruz ki, Hıristiyanlığın bir de öteki kanadı vardır. Pavlus'un
karşısında yer alan, onun Hz. İsa'nın mesajını bozmasına karşı çıkan, çünkü
zaten Hz. İsa'dan gelen saf geleneği izleyen kanat; yani Nasraniler. onların
"İncili" de Pavlusçu İncillerden daha farklı olmalıdır. Hatta, dahası, onların İncili,
"Gerçek İncil"in de ta kendisi olmalıdır. Nitekim öyledir de.

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...