21 Nisan 2011 Perşembe

TARİHİN KARANLIK YÜZÜ PAPALAR HZ İSA(A.S)NASIL İLAHLAŞTIRDILAR!!

Roma Katolik (Evrensel) kilisesinin başkanı; Katolik mezhebinin ruhani lideri; bütün Katoliklerin mutlak teslimiyetle yükümlü oldukları en büyük papazdır. Kelime Yunanca "baba" anlamındadır. İlk önceleri bu isim bütün piskoposlar için kullanılmaktaydı. Papanın yanılmaz olduğu kabul edilir ve o istediğini dinden dışlama yetkisine sahiptir ki, buna "aforoz" denir. Ona itaatten yüz çevirme bir sapıklık olarak telakki edilir.
Papanın vasıfları bu kadarla da bitmiyor: Hıristiyan âleminin ruhani(dini) lideri, atalar atası, baba, Hıristiyanların çobanı ve şefi, kutsal peder, mesihin görünür temsilcisi, petrusun halefi, elçilerin prensi, aracı, tanrının yeryüzündeki temsilcisi ve görünür yüzü… Kısacası bir insan için oldukça fazla sıfatlara sahiptir Kutsal Peder().
Papalar, kardinaller denilen ruhanî meclisin üyeleri arasından seçilirler. Seçilen papa ölene kadar bu görevde kalır. Papalık seçimi Katolik inancına göre, Kutsal Ruhun yardımıyla olur. (Gerçi biz artık biliyoruz ki bu seçimlerde Kutsal Ruhtan önce Vatikan’daki Mason Örgütleri ve siyasi, ekonomik çıkarlı şirketlerin sözü geçmektedir.)
Papalar, Hz. İsa (a.s)ın vekili sayılan Aziz Petronun halifeleri kabul edilirler. Aziz Petro, miladi I. asırda Romaya yerleşmiş ve Tevhidi Hıristiyanlıktan tavizler vererek putperest Roma devletiyle uzlaşma yoluna gitmişti. Bu tarihten sonra Roma, papazlığın merkezi olmuştur. İlk papa, Aziz Petrodur. Aziz Petro ise İncil’de Matta: 16/21–24 de İsa tarafından ”Kâfirlikle” vasıflandırılmış birisidir. Mesele ise İsanın tekrar dirilmesinde ona iman etmede bazı şüpheler taşımasıdır. Ayrıca Pavlos da Petrosu (Gal. 2/11–14) ikiyüzlü olarak suçlamaktadır.
Siyasi otoritesi geçmişten bu güne azalmış da olsa Papalar hala cemaatleri üzerinde etkilidirler. Bu gün hala Katolik Kiliselerinden toplanan yardımlar Vatikan’a aktarılmaktadır. İmanlılarına karşı oldukça konforlu bir hayat süren papaların zenginlik kaynağı cemaatleridir. Bugün tarihin hafızasına kazınan “Orta Çağ” rezaletleri, Papaların bir dini nasıl oyuncak haline getirdiğinin resmi belgesi görünümündedir adeta. Papa, Katolik mezhebine bağlı birine Allah adına Cennet vaat edebilir ve buna bir belge tanzim ederek (Endüljans) Cennetteki yerini belirtebilir. Bu belgeyi edinen kimse ölünce Cennete girip papanın tayin ettiği yere yerleşeceğine kesin bir şekilde iman eder. Yine Papa -sevdiği insanlara cennetten arsa satıp küçük dünyalıklarını tamamlarken- sevmediği insanları da dinden atma (Aforoz) hakkına sahipti.
Mesele otoriteyi korumak olunca bu kadar kuvvetli bir kurum kendisi için tehlike arz edecek kişi, kurum, fikir hatta kitapları dahi en korkunç şekilde cezalandırabiliyordu. Onlar hatasız kullardı ve onları direk Kutsal Ruh yönetiyordu. Haliyle yanlış yapma imkânından yoksundular. Bir Katolik için en büyük ve en doğru irade; papanın iradesiydi. Bilim, imanlılarca önemsizdi, zaten onların yerine düşünen ve karar alan birisi vardı ve o da dediğimiz gibi “Masumdu”. Netice itibariyle “Onun yanlışı benim doğrumdan daha iyidir” mantığı ortaya çıkıyordu. Zaten her hangi bir kişi çıkıp İncili okuyup onu anlamaya ve yorumlamaya kalkamazdı. Zira bu iş Papa’ya ve Kiliseye verilmişti.
1870 yılında toplanan I. Vatikan konsili Papanın yanılmazlığını ilan ettiğinde Katolik âleminde ki sapkınlıklar ivme kazanmıştı.
Hadise basit olarak algılanmamalıdır. Çünkü Katolik Kilisesi Papanın resmen beyan ettiği bütün düşüncelerde “hatasız” ve “yanılmaz” olduğunu ve bunların Kutsal Kitabın bütün sözleri gibi kabul edilmesini imanlılarından talep etmez, bunu imanın gereği olarak bekler. Yani inanıyorsan buna iman edeceksin. (Hıristiyan Dininin Özü, 1987, s. 19)
Fakat biz balık hafızalı olmadığımız için tarihi kaynakları tarıyoruz: Sadece inanma noktasında, kilise ile bire bir düşünmediği için yakılanlar, Aforoz edilenler, Endüljans’la kandırılanlar, engizisyon mahkemeleri, zindanlar, kerpetenler vb işkenceler… İşte tarihin bize gösterdiği Papalar ve onların uygulamaları (Daha fazla bilgi için “Batı ve Batı Kilisesine Dair” isimli yazımıza bakılabilir”)
Hadise bu kadarla da sonuçlanmamış “Hıristiyan âleminin çobanları “Şefleri” olan Papaların özel hayatları kutsal bir yaşamdan uzak kalmış, sansasyonlara karışmış niceleri vardır. Ahlaksızlık, otorite kavgası, üstünlük sevdası, zalimlik, gaddarlık, yalan ve hile, politik hırs, bu papaların sadece birkaç özelliği olarak tarihe geçmiştir. Neticede “Çoban” ve “Kutsal Şef” olan Papalar, sürüyü kurda teslim etmeyi en doğru yol olarak görmüşlerdir. Zira sürü onların olsa da “kurt”ta onlardır ve ortada zarar edecek bir şey yoktur.
Hıristiyan Teolojisinde Protestanlara göre; Kutsal Kitap açık bir şekilde bir başkasından diğerine aktarılmak suretiyle süre gelen bir papalık veya kâhinlik sistemini kabul etmez. Zaten bu sistemler İsa’nın “Çarmıhta” ölmesiyle (veya kendisini kurban etmesiyle) son bulmuştur. Yine bu düşüncenin delili Kutsal Kitaplarında vardır. (İb. 7/26)

Katolikler ve Protestanlar Arasındaki Yetki Kavgası
Daha öncede belirttiğimiz gibi Katolikler Papanın sözlerini ve kaidelerini kutsal kitabın sözleri gibi kabul ederler. I ve II. Vatikan Konsüllerinde bu düşünce bir genelgeyle ifade edilmişti. (Dei Vebum, s. 9–10)
Bunun yanında Kilise öğretileriyle Kutsal Kitap öğretileri çatışırsa Katolikler (Papayı), Ortodokslar (Patriği) ve gelenekleri takip ederler. Protestanlar ise Kutsal Kitap dışında her hangi bir yetkinin kabul edilmesinin insanı sapıklığa götüreceğini iddia ederler. Yani Protestan gözüyle Katolik ve Ortodoks âlemi sapıktır (Heretik). Protestanlarca bu inanca sahip olanlar aldanma içindedir, büyük bir yanılgı ve hataya sapmışlar doğal olarak da “Kâfir” olmuşlardır. Yine Protestanlar, Katolik ve Ortodoks Kiliselerinde bu yanlış inançtan kaynaklanan ve dinin orijinalitesinde bulunmayan, gerçeklerden uzak bir sürü inanç ve efsane bulunduğunu iddia etmektedirler. Bu konuda Kitabı Mukaddeste Matta 24/35 de “Rabbin sözü ebediyen durur” denilirken, Onun yeryüzündeki gölgesi olduğunu iddia eden haleflerinin neler yaptığını tüm insanlık şimdi korku filmi izlermiş gibi seyrediyorlar. Benim şahsi kanaatime göre de bu iddialar doğrudur.
Papalık makamı ile asırlarca Avrupa’yı ve Asya’yı kana bulayan acınacak zihniyetin önderleri, Papaların ta kendileriydi ve bunu Tanrıdan aldıkları yetkiyle “Yanılmaz-Masum” olarak yapıyorlardı. Sonuçta Papalar yeryüzünde “Tanrının Gölgesi” gibi değil de –tarihi kanıtlar eşliğinde iddia ediyorum- “Şeytanın” Vatikan şubesi gibi çalışmışlardır. Fakat Protestanlar bu iddiayı doğrularken biz bir başka gerçeğe doğru gözümüzü açıyoruz. Katolik âlemini bu şekilde suçlayan ve yaptığı “Haçlı Savaşları” nedeniyle lanetleyen Protestanlar kendilerini masum göstermek isterken insanın aklına, Protestan Amerika’nın yaptığı katliamlar geliyor.
Aslında hiç birinin diğerinden farkı yok. “Hepsi aynı tavanın balıkları.” Dün Papalar katliam yapıyordu, bugün ise Protestanların siyasi arenada ki liderleri olan “Evenjalist” ve “Neocon” zihniyetli “Küresel Güçler” katliama kaldıkları yerden devam ediyorlar.
“Nasıl Papalar Gelip Geçmiş Şu Fani Âlemden”
Artık Papalık ve Papalar hakkında verdiğimiz malumatlardan sonra birazda bu tartışmalı insanların neler yaptıklarına bir bakalım.
Tarihin kaydettiği vesikalara göre Papalar arasından çok korkunç caniler çıktı. Bunlardan sadece birisi olan Papa Borjiva (Borgia), düşmanlarını ve bunların arasında bulunan din adamlarını değişik zehirler kullanmak suretiyle öldürmüş ve mallarını gasp etmiştir. Her türlü rezaleti işleyen Papa Hazretleri () kız kardeşiyle karı-koca hayatı da yaşayarak adını tarihe kazımıştır. Fakat malum Hıristiyan teolojisi sayesinde o da diğer Papalar gibi “Masumdu” ve “Günahsız” sayıldı.
Bir de iyi Papa örneği verelim size: Papa Honorius hayatının hiçbir döneminde üçlü tanrı sistemini (Teslis) kabul etmediği için ölümünden tam 48 yıl sonra, İstanbul’da toplanan Sinod (Ruhani Meclis) tarafından resmen lanetlenmiştir. Artık yukarıda ki Papa Borgia örneğiyle kıyaslamasını siz değerli okuyuculara bırakıyorum.
Bir başka Papa arkadaşı olan bir ressama
“—Yakında bir torunum olacak
— İyi ya işte, buna sevinmelisin. Babası kim?
— Sorunda orda ya… Babası benim” der.
  Bir başka Papa ise “Şu İsa masalını kim uydurduysa çok işimize yaradı” diyerek geride kafaları karışık bir inanlı kitlesi bırakmıştı. Fakat tüm bunların dışında bir Papa var ki o, hem tanıdık hem de aramızdan daha yeni ayrıldı sayılabilir. Hıristiyanlık dünyasını yakından ilgilendiren ve özellikle de Katolik âlemine yeni ivme kazandıran II. Vatikan Konsülünün baş mimarı Papa VI. Paul hakkında basına geçen günlerde ilginç bir haber düştü. İddiaya göre Papa Hazretleri Vatikan’da Tanrının Gölgesi iken bir erkek ve kadınla cinsel ilişkiye girmiş. Yukarıda anlattıklarımızdan sonra bu iddiaya şaşmamak gerektiği kanaatindeyim.
 Fakat burada aklıma bazı sorularda gelmiyor değil hani. Mesela, Papaların yanılmazlığı tartışılamayacağına göre, Papa VI. Paul’un bu eşcinsel yaşamını ne yapacağız? Malum mızrak çuvala sığmıyor.
Eğer Papa yanılmamışsa; dünya eşcinsellerine bugünü bayram ilan edebilir miyiz?
Yok, Papa hata yapmış ve yanılmışsa Katolik teolojisi bu sorunsalı nasıl aşacak?
Acaba Papanın bu iş dışı ilişkisi, Tanrının kızmasına neden olmuş mudur?
Galiba Papa Hazretlerinin bu sıra dışı icraatı Katoliklerin anlattığı “Tanrı İsa’yı” oldukça kızdırmıştır.
Sorunun en zorunu cevaplamak ta size düşüyor:
(Katoliklerce) İsa’nın yeryüzünde ki “Temsilcisi” ve “Halefi” olarak iman edilen Papanın bu icraatı, İsa’yla olan ilişkisini ne kadar zedeledi dersiniz?
{BENİM SEÇTİKLERİM}

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...