6 Şubat 2012 Pazartesi

Yaratılış Kıssası’nı Kur’an ile Kitab-ı Mukaddes’in ortak ve farklı yanları
17 Aralık 2010 Cuma, 00:32 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
Kur'an diğer ilahi kitaplarda nasıl geçiyor, nasıl bir adlandırmaya sahip?

Kur’an her devirde Yüce Allah’ın elçilerle ilahi yasalar, yargılar vahyettiğini çok sayıda ayette vurgulamaktadır.

Kur’an’da İbrahim peygambere verilen sahifelerden, Musa peygambere verilen sahifelerden, Davud peygambere verilen mezamir/Zebur’dan, İsa a’a verilen İncil’den söz etmektedir.

Eskilerin Kitapları/vahiyleri ifadesi ile de bilinen ve  kalıntıları bize ulaşan kitaplar, sahifeler dışında da mesajların olduğuna işaret edilmektedir.

Kitabı Mukaddes iki bölümden oluşmaktadır: Eski Ahit; Tevrat ve mezmurlar. Yeni Ahit; İncil.Gerçekte Kitabı mukaddes değişik dönemlerde yaşamış farklı üsluplara sahip din adamlarınca yazılmıştır. İçerisinde tarihsel malumatlar, dini ve siyasi söylemler, dualar, felsefi diyaloglar ve çeşitli kanun metinleri bulunmaktadır. Eski Ahit’te peygamberlere indirilen vahiy kalıntılarının dışında onlara ait hadisler, hahamlara ait sözler bulunmaktadır. Yeni Ahit’te/İncil’de ise bizzat kitaplara ismini veren yazarlarıdır: Matta, Markos, Luka, Yuhanna.
Hahamlar üretip yazdıklarına Musa imzasını kullanmakta veya hiç kaynak belirtilmemektedir.
“Bilge bir kimse Süleyman imzasını kullanmakta, kehanet sahibi biri eğer kendi ilham damarında Büyük İşaya’yı hissediyorsa, gönüllü olarak “İşaya” imzasını kullanabilmektedir. Çok eski devirlerde yaşamış kendi kitaplarını çok önemli sayan ve ayrıntılı bir rapor bırakmış birkaç yazar (Esdras, Nehemie, Zorobel) bir yana bırakılacak olursa, Kitab-ı Mukaddes yazarları, genellikle söyledikleri şeyin arkasına çekilerek kendilerini gölgede bırakmışlardır.” (Hamidullah Muhammed, Aziz Kur’an,

Yaratılış Kıssası’nı Kur’an ile Kitab-ı Mukaddes’in ortak ve farklı yanları

1- Kur’an’da Kıssa özet bilgilerle ve konunun ibret yönleriyle yer almaktadır; Tevrat’ta ise ibret alınacak yönler ayrıntıların gölgesinde kalmıştır.
2--Kur’an’ın anlatımında Allah her şeyden haberdardır; İnsan soyunun önceden fesat çıkaracağını (Meleklerle diyaloglarda anlatıldığı gibi) bilir. Fakat Tevrat’ta Tanrı cennet’te olup bitenlerden haberdar değildir.

3-Kur’an’da aldatan şeytan ilk aldanan ise Adem/insan’ın prototipi’dir (Bir cinsiyet vurgusu yer almamıştır.) Tevat’ta ise aldatan yılan kılığına girmiş şeytan; ilk aldanan Havva/kadın’dır (kadın cinsi birinci dereceden sorumlu tutularak, doğuştan defolu bir dişilik tasavvurunun önü açılmıştır)

4- Kur’an suçu işleyen Adem ve eşini sorumlu tutmuştur (Kur’an’da sorumluluğun şahsiliği prensibi esastır; doğan her çocuk günahsızdır; mümindir.)  Tevrat’ta ise doğan her insanın bu günah yüküyle dünyaya geldiği iddia edilerek GENETİK GÜNAH inancı üretilmiştir; bu nedenle vaftiz olmadan ölenlerin Hristiyanlık’ta ebedi günahı yüklenmiş  olarak öte dünyaya göçtükleri iddia edilmiştir.

5- Kur’an’da yasaklanan meyva’nın cinsi ağacı gibi ayrıntılar üzerinde durulmamıştır; bilgi, bilinç ve inancın kaynağı olan ilahi kelamı öğrenmek, yasaklanmamış, ona iman etmek teşvik edimiştir. Tevrat’ta ise yasaklanan ağacın bilgi ağacı olduğu ve tanrının bu ağacın meyvasından tadarak bilgi sahibi olmayı insanoğluna yasakladığı iddia edilmiştir. Hatta tanrı daha fazla cennette kalırsa insanoğlunun “hayat ağacı”ndan da yiyerek tıpkı kendisi gibi tanrı olacağından korkmuş ve bir an önce insanı oradan çıkarmaya koyulmuştur.
6- Kur’an’da  Allah kendisine hiçbir şeyin denk olmayacağını beyan etmekte (ihlas suresi)dir. Tevrat’a göre ise tanrı insanı kendisi ile özelliklerde yarattığını ifade ettikten sonra, “bilgi ağacı”ndan yiyen insanın “hayat ağacı”ndan da yiyerek tamamen kendisiyle eşit hale gelmemesi için çareler aramaya koyulmuştur.
7- Kur’an’da anlatılan “yasak meyva”nın güncelleştirilerek her tür günah için genelleştirilmesi, dolayısıyla ibret yönlerinin öne çıkarılması çok kolaydır. Fakat Tevrat’ta anlatılan yaratılış kıssası’nda, “bilgi ağacından yersen ölürsün” diye Adem ve Havva’ya tehditler savuran tanrının bu şantajını yutması, konunun bir ağaca indirgenmesi ibret yönlerinin duldada kalmasına yol açmıştır.

8- Kur’an’da insanların ana öz itibariyle topraktan yaratıldıkları cinsiyet ayırımına gidilmeksizin anlatılmıştır. Fakat Tevrat, erkeğin  topraktan kadının ise Adem’in kaburga kemiğinden üretildikleri –dolayısıyla varlığının erkeğin varlığına mutlak bir şekilde muhtaç olduğu- vurgulanmıştır.

9- Kur’an’ın hiçbir yerinde ensest’e işaret bile edilmemiştir. Fakat Tevrat hem Adem’in çocuklarının birbirleriyle evlendiklerinden; hem de Lut peygamberin kızlarının babalarıyla birlikte olduklarından söz ederek aile içi cinsel münasebete bilinç düzeyinde olmasa bile, insanların  bilinçaltlarında meşruiyet kazandırmıştır.

10- Kur’an’da insan yüce bir makamın adayı olarak takdim edilmiştir; emanet’i üstlendiği için Melekler tarafından saygı secdesi ile karşılanmışlar, onurlandırılmışlardır. Tevrat’ta insana dönük böyle bir iyimserlik söz konusu değildir.

Kur’an’da kıssa umutla sona ermektedir;
Adem ve eşi günahını itiraf etmiş ve affedilmişlerdir;hidayet kaynağı bilgi, bilinç ve inançla donatılarak dünyaya bırakılmışlardır.
Tevratta ise kıssa ümitsizlikle sona ermiştir;toprak bile kadının ayartmasıyla işlenen günahtan  dolayı lanetlenmiştir;
 tanrı insanı yarattığına pişman olmuştur. Vd.

 Nuh a’ın Kıssası’nı Kur’an ve Kitabı Mukaddes’e göre karşılaştırması

1-Tevratta geminin hangi ağaçtan hangi boyda yapıldığı, suyun Tufan’da ne kadar yükseldiği gibi  ayrıntılara bol miktarda rastlanmaktadır; Kur’an’da ise konun sadece ibret yönleri üzeride durulmaktadır.

2- Tevrat yeryüzünü tümünün –suçlu suçsuz ayırımı gözetilmeksizin- suyun kaplayıp yuttuğundan söz etmektedir; Kur’an’da ise vurgu Nuh kavmi üzerinde yoğunlaşmaktadır (Sorumlulğun şahsiliği prensibi gereğince) Eğer yeryüzünün tamamı sularla kaplansaydı, bu kadar kara hayvanı binlerce çeşidiyle gemiye sığmayacağına göre nasıl Tufan’dan kurtuldu? Sorusu havada kalmaktadır.

3-Tevrat’a göre gemiye binip kurtulanlar sadece Nuh peygamber ve akrabalarıdır (Böyle bir yaklaşım bir tür ırkçılık-bir tür kabilecilik anlamına gelebilir.) Kur’an’da ise Nuh a’ın kafir oğlunun biyolojik yakınlığına rağmen mümin olmadığı için onun ailesinden olmadığı –gemiye binme hakkının bulunmadığı- ifade edilmiştir; Gemi’ye binerek Tufan’dan kurtulanlar –akraba olsun veya olmasın- sadece müminlerdir.

4-Tevrat’a göre tanrı Tufan’ı yarattığına pişman olmuştur; bir daha böyle ağır bir helak yöntemi kullanmayacağına ilişkin kendisini sınırlamış, kendi kendine söz vermiştir.  Kur’an’ın hiçbir yerinde Allah yaptıklarından nadim olan bir ilah olarak asla telakki edilmemiştir.
5-Tevrat’ta Nuh a’ın şükür kurbanlarının etlerinin mangallardan yükselen kokularının göklere çıkarak tanrının kızgınlığını dindirdiği ifade edilmiştir. Kur’an’da ise kurbanların etlerinin kanlarının değil, insanların takvalarının Allah’a ulaşabileceği beyan edilmiştir.
Yahudiler’in Allah inancının Tevrat üzerindeki izdüşümleri nelerdir? (ANTROPOMORFİST TANRI: insan görünümlü tanrı) Zeus’la karşılaştırma

Yahudiler Amir/emreden, sözünü geçiren-hakim bir ilah olan Allah’ı sanki kendi hizmetlerine adanmış, İsrailoğullarının hizmetinde me’mur bir tanrı gibi takdim etmişlerdir.

1-Güreşçi tanrı: Yakup a’ı yağlı güreşte yenememiş, ona “israil/tanrıyla güreşip onu yenen” lakabını bizzat centilmence kendisi vermiştir.

3-Terzi tanrı: Adem ve Havva’ya deriden kaftan dikmiştir.

4-Kıskanç tanrı: İnsanoğlunun bilgi sahibi olmasını istememiş, kendisi gibi olmasını hazmedememiştir.
5-Şantajcı tanrı: (sözünde durmayan): “Bilgi ağacından yerseniz ölürsünüz” demiştir; ama bu ağaçtan yedikleri halde Adem ile Havva ölmemiştir.
6-Gölge sever tanrı (öğlenin güneşinden hoşlanmaz) : Cennet’te Adem’i aramak için günün serinliğini tercih etmiştir.

7-Pişman tanrı: Tufan örneği...Böyle bir helak şeklini yarattığına pişman olmuştur. İnsanı yarattığına pişman olmuştur.
8-Mimar Tanrı: Tufan’dan sonra yeryüzüne müdahil olmaktan vazgeçmiştir; artık olan biten her şeye seyirci kalmaya –etkisiz eleman olmaya- kendi kendine söz vermiştir. Masonların dolar üzerindeki üçgeni...

9-Görme Özürlü tanrı: Çalılıkların arkasına gizlenen Adem ve Havva’yı görememiş “neredesin?” diye onlara seslenmiştir.
10-Garson Tanrı: Yahudiler’in diğer ırkları egemenlik savaşında saf dışı bırakıp iktidarı ele geçirmeleri için sarhoş etmeye teşvik etmiştir. Hatta bizzat kendisi barmenlik yapmıştır.
“Ey Rabbimiz! 
bizi sana teslim olanlardan kıl !
ve bizim soyumuzdan
 sana teslim olacak bir topluluk çıkar!
Bize ibadet yollarını göster ve tevbemizi kabul et!
Şüphesiz yalnız sensin tevbeleri kabul eden,

rahmet dağıtan.
Ey Rabbimiz!
Soyumuz içinden 
onlara ‘senin mesajlarını iletecek,
vahyi ve hikmeti öğretecek 
ve onları arındırıp tertemiz kılacak
bir elçi’ çıkar! 
Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi...”
(Bakara Suresi, 2/128-129.)

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...