BUGÜNKİ İNCİLLER ASLINI KAYBETMİŞTİR
Elinize, bugün milyonlarca hristiyan'ın inanıp ona göre amel ettiği bir "İncil" alarak şöyle bir karıştırınız... Dört tanesi bir arada değil mi?.. ?.. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna... Haklı olarak soracaksınız: "Hz.İsa'ya, dört tane İncil mi inmişti?"... Hayır! "Peki nerede, Hz.İsa'ya inen o tek İncil?"... Evet, ne yazık ki, mevcut değil!.. Bu dört İncil'in, ilk sahifelerinin başlarını dikkatle okuyunuz... Yanılmadınız; şöyle yazıyor: "İncil:Matta'ya Göre/ İncil:Markos'a Göre/ İncil: Luka'ya Göre/ İncil: Yuhanna'ya Göre..." Şuna göre, buna göre İncil?!. Nerede "Allah'a göre" olan İncil?.. İncillerin başlarındaki bu garip tabirler bile, onların Allah kelamı olmadıklarının açık itiraflarından başka bir şey değildir. "Yuhanna'ya Göre İncil'in şu son ayetine(!) bakınız: "25-İsa'nın yaptığı başka çok şeyler daha vardır; eğer birer birer yazılmış olsalar, yazılan kitaplar dünyaya bile sığmazdı sanırım."
Düşünün düşünebildiğiniz
kadar... Muharref(bozulmuş) İncil, düşünmeyi
yasaklamış olsa da, düşünmek zorunda olduğumuzu
hissediyoruz. Şu halde düşüneceğiz ve anlamaya çalışacağız:
Açıkça anlaşılıyor
ki, mezkur "25. cümle", ne Allah'ın bir
kelamı, ne de Hz.İsa'nın bir sözüdür. Bunlar,
Yuhanna'nın kelamıdır!.. İnsan sözünün karıştığı
bir kitap, nasıl ilahi bir kitap olabilir?. Ayrıca
Yuhanna, yazdığı İncil'in çok çok eksik olduğunu
yukarıdaki sözleriyle (yani, Yuhanna İncil'inin 25.
ayetiyle) bariz bir biçimde itiraf etmektedir. Eksikliği,
içindeki ayetle tescilli bir kitabın "ilahi"
olduğunu tasvip etmek ne surette mümkün
olabilmektedir?..
Biraz evvel
elinize aldığınız İncil'i karıştırmaya devam
ediniz. Hemen hemen yarısının "mektup"lardan
müteşekkil olduğunu görüyor musunuz?.. Pavlus'un
Romalılara, Korintoslulara (I. ve II.), Galatyalılara,
Efesoslulara, Filipililere, Koloselilere,
Selaniklilere(I.ve II.), Timoteosa(I.ve II.), Filimona
Mektubu; İbranilere Mektup, Yakub'un Mektubu, Petrus'un
I.ve II. Mektubu, Yuhanna'nın vahyi... İşte İncil'in
çeşitli bölümlerinin başlıkları ve işte bugünkü
İnciller... Derme-çatma ve uydurma bir derlemeden
ibaret dense yanlış mı olur?..
Bütün
bunlardan sonra, İncillerin birbiriyle çelişen
muhteviyatını uzun uzun tahlile bilmem gerek kaldı
mı!..
Çelişkiler ve
batıllar yığınıyla dopdolu olan bugünkü İnciller,
İsa'nın doğumundan 325 sene sonra, imparator
Konstantin'in, İznik'te topladığı bin kişilik
'Ruhani Meclis'inin yüzlerce birbirini tutmaz İnciller
arasından seçtiği "İncil"lerdir. Hz.İsa
(as), hayatında İncil yazdırmadığı gibi, İznik
Konsili'nde kabul edilen dört İncil de, onun
doğumundan uzun yıllar sonra ve başkaları tarafından
yazılmışlardır. Hz.İsa'nın konuştuğu dil, Aramice
olmasına rağmen bugün elde mevcut en eski İncil nüshası
Yunanca'dır. Aramice'den Yunanca'ya kim ve nasıl
terceme yaptı dersiniz?.. Öte yandan; sözü edilen en
eski nüshalar da, İsa'nın doğumundan sonraki dördüncü
ve beşinci yüzyıllara aittir.
Hristiyanlar,
asırlardır ve bugün; niçin gerçek dışı beyanlar
ve tezatlarla dolu İnciller'e inanıyorlar da, aynı
"Konsil"de aforoz edilmiş ve okuyanların
şiddetle cezalandırılacağı karara bağlanmış
"Barnabas İncil"ine inanmıyorlar? Çünkü,
Barnabas İncili de tahrif edilmiş olmasına rağmen,
hakikatlerin bir kısmını, diğer İncillerden
fazlalık olarak muhafaza etmektedir.
Barnabas
İncil'inde Hz.İsa, kendinden sonra gelecek Peygamberi,
Hz. Muhammed (sav)'in hakkaniyetini, havarilerine
serahaten bildirmektedir. Şöyle ki:
"Size
söylüyorum; Allah'ın Resulü bütün mahlukata
rahmettir. O, anlayışlı ve tesellici, hikmetli ve
kudretli, Allah aşkı ve korkusuyla dolu, dakik ve
yumuşak ruhludur. Rahmet ve yardımseverlik ruhu ile,
adalet ve acıma hissi ile, nezaket ve sabır ruhu ile
hareket eder. Cenab-ı Hak, bütün yaratıklarına
verdiğinin üç katını O'na vermiştir. O, bu dünyaya
geldiğinde saadet devridir. Buna inanınız. Bütün
peygamberlerin Allah'ın onlara verdiği nübüvvet
gözüyle gördüğü gibi ben de O'nu gördüm. O'nu
görünce, ruhum teselli ile doldu. Ey Muhammed, Allah
seninle beraber olsun ve beni, senin ayakkabının bağı
olmak şerefi ile şereflendirsin! Eğer ben, bu
muradıma erersem, Allah'ın mübarek bir kulu ve büyük
bir peygamberi olacağım. Ve Hz.İsa, bunu söyledikten
sonra Allah'a şükretti"
(Barnabas
İncili;44.bab).
Şimdi mevcut
Hristiyanlığın, düşünmek ve araştırmaktan yana
olmayışının gerçek sebebi daha iyi anlaşılmıyor
mu?.. İlim ile Hristiyanlık arasındaki
dargınlığın, Ortaçağ engizisyon ve afarozlarının
ve C.Mismer'in serlevha yaptığımız sözlerinin
gerçek sebep ve manası... Daha iyi anlaşılıyor
değil mi?..
Ve İnciller;
İsa'nın efsanevi ve gerçek dışı hayat hikayeleri
değil de; ilme ışık tutucu ve gelişmeyi teşvik
edici, insanlığın maddi ve manevi ihtiyaçlarına
cevap verici, sosyal hayatı kuşatıcı olsalardı,
"laiklik" diye bir mesele ve kurum gündeme
gelir miydi?..
Bütün bunları
düşündükçe; "Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan"
gibi yüce bir kitabın mü'mini olmaktan dolayı,
"başını secdeye mıhlayıp bir ömür Allah'a
hamd etme makamında" olduğunun daha bir şuuruna
eriyor insan!..
|
Asiye Utku |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder