Yahudi ve Hıristiyanlar Necistir
(TEVBE suresi 28. ayet)
يَا
أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلاَ
يَقْرَبُواْ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَـذَا وَإِنْ
خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ إِن شَاء
إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Ey
iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından
sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız,
(biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir.
Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.
(TEVBE suresi 29. ayet)
قَاتِلُواْ
الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ
يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ
الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ
عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ
Kendilerine
Kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve
Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din
edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.
(TEVBE suresi 30. ayet)
وَقَالَتِ
الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللّهِ وَقَالَتْ النَّصَارَى الْمَسِيحُ ابْنُ
اللّهِ ذَلِكَ قَوْلُهُم بِأَفْوَاهِهِمْ يُضَاهِؤُونَ قَوْلَ الَّذِينَ
كَفَرُواْ مِن قَبْلُ قَاتَلَهُمُ اللّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
Yahudiler,
Uzeyr Allah’ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah’ın
oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir.
(Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar.
Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!.
(TEVBE suresi 31. ayet)
اتَّخَذُواْ
أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللّهِ وَالْمَسِيحَ
ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُواْ إِلاَّ لِيَعْبُدُواْ إِلَـهًا وَاحِدًا
لاَّ إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
(Yahudiler)
Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da
rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh’i (İsa’yı) rabler edindiler. Halbuki
onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka tanrı
yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.
(TEVBE suresi 32. ayet)
يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللّهُ إِلاَّ أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
Allah’ın
nûrunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler
hoşlanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.
(TEVBE suresi 33. ayet)
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ
O
(Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün
kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.
(TEVBE suresi 34. ayet)
يَا
أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ الأَحْبَارِ
وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ
وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ
وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم
بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Ey
iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu
insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah
yolundan engellerler. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda
harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!.
(TEVBE suresi 35. ayet)
يَوْمَ
يُحْمَى عَلَيْهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوَى بِهَا جِبَاهُهُمْ
وَجُنوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْ هَـذَا مَا كَنَزْتُمْ لأَنفُسِكُمْ فَذُوقُواْ
مَا كُنتُمْ تَكْنِزُونَ
(Bu
paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları,
yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): “İşte bu
kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz
şeylerin (azabını) tadın!”
(TEVBE suresi 36. ayet)
إِنَّ
عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ
اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ
ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ
وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً
وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ
Gökleri
ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katında ayların
sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru
hesaptır. O aylar içinde (Allah’ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize
zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de
onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten)
sakınanlarla beraberdir.
(TEVBE suresi 37. ayet)
إِنَّمَا
النَّسِيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذِينَ كَفَرُواْ
يُحِلِّونَهُ عَامًا وَيُحَرِّمُونَهُ عَامًا لِّيُوَاطِؤُواْ عِدَّةَ مَا
حَرَّمَ اللّهُ فَيُحِلُّواْ مَا حَرَّمَ اللّهُ زُيِّنَ لَهُمْ سُوءُ
أَعْمَالِهِمْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ
(Haram
ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla,
kâfir olanlar saptırılır. Allah’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve
O’nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl
sayarlar, biryıl da haram sayarlar. (Böylece) onların kötü işleri
kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah kâfirler. topluluğunu hidayete
erdirmez.
(TEVBE suresi 39. ayet)
إِلاَّ
تَنفِرُواْ يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا وَيَسْتَبْدِلْ قَوْمًا
غَيْرَكُمْ وَلاَ تَضُرُّوهُ شَيْئًا وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Eğer
(gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir
azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz
(savaşa çıkmamakla) O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye
kadirdir.
(TEVBE suresi 41. ayet)
انْفِرُواْ
خِفَافًا وَثِقَالاً وَجَاهِدُواْ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ فِي
سَبِيلِ اللّهِ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
(Ey
müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve
canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için
daha hayırlıdır.
(TEVBE suresi 63. ayet)
أَلَمْ
يَعْلَمُواْ أَنَّهُ مَن يُحَادِدِ اللّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ
جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا ذَلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ
(Hâla)
bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun
için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük
rüsvaylıktır.
(TEVBE suresi 66. ayet)
لاَ
تَعْتَذِرُواْ قَدْ كَفَرْتُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ إِن نَّعْفُ عَن
طَآئِفَةٍ مِّنكُمْ نُعَذِّبْ طَآئِفَةً بِأَنَّهُمْ كَانُواْ مُجْرِمِينَ
(Boşuna)
özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz.
Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu
olduklarından dolayı azap edeceğiz.
(TEVBE suresi 73. ayet)
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Ey
Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert
davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış
yeridir!
(TEVBE suresi 80. ayet)
اسْتَغْفِرْ
لَهُمْ أَوْ لاَ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ إِن تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ
مَرَّةً فَلَن يَغْفِرَ اللّهُ لَهُمْ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَفَرُواْ
بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
(Ey
Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş
kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek. Bu, onların Allah ve
Resûlünü inkâr etmelerinden ötürüdür. Allah fâsıklar topluluğunu
hidayete erdirmez.
(TEVBE suresi 84. ayet)
وَلاَ
تُصَلِّ عَلَى أَحَدٍ مِّنْهُم مَّاتَ أَبَدًا وَلاَ تَقُمْ عَلَىَ
قَبْرِهِ إِنَّهُمْ كَفَرُواْ بِاللّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُواْ وَهُمْ
فَاسِقُونَ
Onlardan
ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma!
Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler.
(TEVBE suresi 119. ayet)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.
(TEVBE suresi 123. ayet)
يَا
أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ قَاتِلُواْ الَّذِينَ يَلُونَكُم مِّنَ
الْكُفَّارِ وَلِيَجِدُواْ فِيكُمْ غِلْظَةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ
مَعَ الْمُتَّقِينَ
Ey
iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar
(savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla
beraberdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder