24 Ocak 2013 Perşembe

PARAKLET (PERİKLET) KİMDİR ?





  PERİKLET(grekçe, ‘yüce, göksel, methedilmiş’ anlamına gelir yani Ahmed)
PARAKLET(‘teselli edici, avutucu, savunucu’)


BU KADAR BÜYÜK BENZERLİK NASIL OLUR DİYE HİÇ DÜŞÜNMÜYORLAR MI ? BU KADAR GEÇEN ZAMAN İÇERİSİNDE, BU TÜR FARKLILIKLARIN OLUŞMASI DOĞAL DEĞİL Mİ?


Hani Meryem oğlu Îsâ: “Ey İsrâil oğulları! Muhakkak ki ben, benden önce (gönderilmiş) olan Tevrât’ı tasdîk edici ve benden sonra gelecek ismi Ahmet olan bir peygamberi müjdeleyici olmak üzere size Allâh’ın (gönderdiği) bir peygamberiyim!” demişti . (61: 6)

Kur’ân-ı Kerîm’de, Sûre-i Saff 6. âyette, Cenâbı Hak Îsâ Aleyhisselâm’ın Peygamberimiz (sav)’i ismiyle müjdelediğini haber vermektedir.


Hristiyanlara ait internet sayfasında şöyle denilmektedir:

“Hıristiyanları ve Müslümanları aynı çelişkiye düşüren tüm yanlış anlama İncili tercüme eden kişilerin ‘teselli edici veya yardımcı’ anlamında kullandıkları paraklet sözcüğünün yazılış ve okunuşundan gelmektedir. Biz bu sözü paraklet olarak mı yoksa periklit olarak mı okuyacağız? ”
Müslümanlar orijinal Yeni (Ahit) Anlaşma"nın Grekçe yazıldığını çok iyi bilmektedirler (doğrusu çok kimse bilmez! H.İ.Pirahmet).
Grekçe dilindeki ‘periklet’ kelimesi ‘yüce, göksel, methedilmiş’ anlamlarına gelirken; İncil"de kullanılan asıl sözcükse ‘teselli edici, avutucu, savunucu’ anlamlarına gelmektedir. Bu nedenle, Müslümanlar Kur"ân’daki (61: 6) bu sureye dayanarak, İncil"de (Yuh. 14: 16 ve 16: 7) geleceği bildirilen kişinin kendi peygamberleri olduğunu ileri sürmektedirler. Çünkü yukarıdaki Kur"ân âyetinde geçen Arapça sözcük ‘Ahmed" Muhammed"in adlarından biridir ve övülmüş, medhedilmiş anlamına gelmektedir.’”




Yani fark çok küçük, Hz İsa (as)’ın Grekçe konuşmadığı gerçeğini lütfen unutmayalım. aslında paraklet’in okunuşunun öyle yada böyle olmasının ötesinde her iki anlamdada peygamberimizi anlatmaktadır.



Ahmed Deedat’ın incelemesine göre, bu isimlerde oynama o dereceye kadar gitmiş ki Hz Îsâ (as) (ve diğer peygamberlerin) isimlerine İbranicede olmayan ‘J’ harfi konarak örneğin Îsâ Jesus haline gelmiş. Ahmed Deedat, derki;

“Eğer ikinci gelişinde Îsâ (as)’a, ‘Jesus!, Jesus!’ diye seslensek, dönüp bakmaz bile, çünkü hayatında bu ismi hiç duymadı.


Ahmed Deedat. Luka 16. bapta ‘Dilenci ile Zengin Adam’ hikâyesini Îsâ (as) şöyle anlatıyor:

Zengin ve dilenci vefat edince biri cehennemi diğeri cenneti yaşar. Ceheneme gidecek olan kişi İbrahim’den (as) yardım ister. Hâlbuki İbrahim (as) öleli ne kadar olmuş (Îsâ (as)’a göre fakat yaşamakta). Sonunda İbrahim (as) yardım (veya en azından dünyaya dönüp arkadaşlarını uyarmak) isteyene hitaben:
“İbrahim, ‘Onlarda Mûsâ’nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler.’ demiş.”

Îsâ (as) 1300 sene sonra
“Benî-İsrail peygamberleri âhirete gitmelerine rağmen, onların irşatları bizlerle beraberdir”
diyor.
Yine Hıristiyan internet sitesinde geçen,
“Sonsuza dek sizinle kalacak”,
ibaresinde sonsuz Muhammed’e uymuyor iddiası böylece hal oldu. Fakat bapta geçen “size” ile kastın, hemen Îsâ (as) ümmetine olduğu 600 sene sonra gelecek kimseye olmadığını söylüyorlar. Hâlbuki teşbihlerle dolu bir Şark kitabını batılı kafasıyla, kelimenin zahiri anlamıyla yorumluyorlar.
Ahmed Deedat’ın cevabı şu şekilde:
“Dünyanın başladığından, bin yıllar geçene dek ortaya çıkmayan Kutsal Kitaptaki ihbarların tevilinde Hıristiyanlar hiç zorluk görmüyorlar. Mesela Petrus’un ikinci hutbesinde zamanındaki Yahudilere hitaben: ‘Mûsâ şöyle demişti: "Tanrınız Rab size, kendi kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. O"nun size söyleyeceği her sözü dinleyin. O peygamberi dinlemeyen herkes Tanrı"nın halkından koparılıp yok edilecektir.’ ( Elç. 3: 22-23)

Buradaki ‘Sana’, ‘Size’, ‘Sizlerin’ (Eski Ahit Yasa. 18: 18) Mûsâ (as) kendi ümmetine hitaben demesine rağmen, Petrus bunun 1300 sene sonra kendilerine baktığını söylüyordu. “


KUTSAL RUH: KUTSAL PEYGAMBER
Ahmed Deedat, “Hiçbir Kutsal Kitap âlimi Parakliti Holy Ghost’la(Kutsal ruh) eşitlememiştir” der. Ayrıca bu Kutsal Ruh’un peygambere eşdeğer anlamı kitaplarında kullanılmaktadır. Yuhanna iki mektub daha yazmıştır orda: “Sevgili kardeşlerim, her ruha inanmayın. Tanrı"dan olup olmadıklarını anlamak için ruhları sınayın. Çünkü birçok sahte peygamber dünyanın her tarafına yayılmıştır. (Yuhanna Mektup 1. 4: 1) Yanlış Ruh, yanlış peygamber; doğru ruh doğru peygamber anlamında kullandığı görülmektedir. Aynı ölçü Matta 7: 13’de tekrarlanmaktadır.
Aziz Yuhanna bizi muğlak bırakmıyarak bir test teklif eder: “Îsâ Mesih"in beden alıp bu dünyaya geldiğini kabul eden her ruh Tanrı"dandır. Tanrı"nın Ruhunu bununla tanıyacaksınız. Îsâ"yı kabul etmeyen hiçbir ruh Tanrı"dan değildir. Böylesi, Mesih-karşıtının ruhudur.” (Yuhanna 1. Mektup 4: 2-3) Ruhu peygamber olarak tanımlamıştı Yuhanna yukarda, dolayısıyla Tanrının Ruhu: Tanrının Peygamberi demek istiyor.


Prof. Dr. Maurice Bucaille; ise bu konuyu şu şekilde yorumlamaktadır;

Fakat o hakikat Ruhu gelince, size her hakikate yol gösterecek , zira kendiliğinden söylemeyecektir , fakat o hep işittiğini söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir.o beni tebcil edecektir. ( Yuhanna 16,13-14)

Tercümelerde kullanılan tali ünvanlar ve geniş kitleye hitap eden eserlerde tefsirciler tarafından kullanılan tabirler , okuyucuyu , geleneksel din anlayışının bu parçalara vermek istediği anlama yöneltecek biçimde seçilmektedir .mesela tefsirci, A. Tricotn’un ; Paraclet, maddesinde bu tefsircinin kalaminde şunları okuyoruz
“Yunanca’dan Fransızcaya geçen bu isim veya bu unvan, Yeni Ahit’te sadece St. Yuhanna tarafından kullanılır; Bu isim dört defa, son yemekten sonra İsa’nın hitabesini naklederken (14,16ve 26; 15,26;16,7) bir defada onun birinci mektubunda ise Mesih’e uygun düşer. PARACLET YUNAN KÜLTÜR ETKİSİNDE KALMIŞ OLAN 1. YÜZYIL YAHUDİLERİ TARAFINDAN NORMAL OLARAK KULLANILAN BİR TABİR OLUP ŞEFAATÇİ,MÜDAFA EDEN ANLAMINI BELİRTİYORDU...........(Yani Kutsal ruh değil).

İsa Ruh’un Baba ve Oğul tarafından gönderileceğini ve o Ruh’un kendisinin dünya hayatı esnasında havarileri lehine gerçekleştirdiği üzere, yardım edici rolüne oğlun yerini tutma görevini ifa edeceğini haber veriyor . Mesih’in halefi olan ruh, PARAKLET yani herşeye gücü yeten şefaatçi olarak, işlerde rol alacak ve icraatta bulunacaktır.”(İşte burda anlamı nasıl değiştiriyor)

Şu halde bu yorum Kutsal Ruh’u Hz. İsa’nın dünyadan gitmesinden sonra , İnsanların en yüce rehberi yapmaktadır
AMA YUHANNA’NIN METNİYLE UYUŞUYOR MU?
Bu soru sorulmalıdır, zira yukarıda zikredilen son parağrafı Kutsal Ruh’a izafe edebilmek , ilk anda ilginç görünmektedir;
“zira kendiliğinden söylemeyecektir, fakat o hep işittiğini söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir”
Kutsal Ruh’a konuşma ve işittiğini söyleme güçleri vermek , bize göre anlaşılacak şey değildir.
Yuhanna’nın birinci mektubunda Yuhanna, aynı Paraklet kelimesini, Tanrı katında şefaatçi olması vasfıyla sadece Hz isa yı nitelemek için kullanır. Yuhanna ya göre Hz İsa “bende Babaya yalvaracağım ve osize başka bir Paraklet gönderecek “(14,16) derken O, Pek ala demek istiyordu ki ALLAH insanlara bir başka şefaatçi göderecektir .
Nasıl ki bizzat kendisi de Dünya hayatı esnasında ALLAH katında insanların lehinde şefaatçi bulunuyordu.



Öyleyse Yuhanna’nın Paraklet’inde , Hz İsa gibi işitme ve konuşma melekesi ile mücehhez olan bir insan görmek mantığın götürdüğü bir sonuç sayılmalıdır. Yunanca metin, bu düşünceleri akla kesin olarak getirmektedir . Demek ki Hz İsa kendisinden sonra ALLAH’IN yeryüzüne kendisinden sonra bir başka insan göndereceğini ve Yuhanna’ya göre onun rolünü , bir cümleyle söylemek gerekirse, ALLAH’IN KELAMINI İŞİTEN VE ONUN MESAJINI İNSANLARA TEBLİĞ EDEN BİR PEYGAMBERİN ROLÜ OLACAĞINI HABER VERMEKTEDİR .
Kelimelere gerçek anlamları verilecek olursa Yuhanna’nın metninin mantıki yorumu bundan ibarettir.



Kaynak;
Prof. Dr. Maurice Bucaille
Ahmed Deedat, Muhammed (pbuh) the Natural succesor to Chirst, Mesihin (as) Tabii Halefi: Muhammed (sav)  

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...