24 Ocak 2013 Perşembe

Papaz Gerome`un İtirafları



4. yüzyılda yazılmış olan St. Gerome`un itirafını gösteren önemli tarihsel belge, mevcut incillerin tahrif edildiğini kanıtlıyor.

Dr. Zeynep Abdülaziz*

4. yüzyılda yazılmış olan St. Gerome`un itirafını gösteren önemli tarihsel belge, hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde mevcut İncillerin değişikliğe uğradığını, düzeltildiğini, tahrif edildiğini ve bu metnin Tanrı`dan gelen vahiy olduğuna inanılmasını imkânsız kılacak şekilde kötü tercüme edildiğini kanıtlıyor. Bu, gerçek anlamda bir anlaşmazlık noktasıdır. Mevcut İncillerin, Kur`an-ı Kerim`in İsa Mesih`e vahyedildiğini söylediği İncil`le hiçbir şekilde bağlantısı yoktur. Hz. İsa`ya vahyedilen İncil gerçekten vardı, çünkü St. Paul, kendisinin bu İncil`i anlattığını söylüyor: (..) Kudüs ve çevresinden Lirikon`a kadar Mesih`in İncili`ni insanlara müjdelemiştim (anlatmıştım). (Romalılara, 19:15). Ancak kilise içerisindeki fitneci eller, yüzyıllar boyu konsillerde geliştirdikleri öğretileri insanlara dayatmak için bu İncilleri gizledi.

Daha önce yazdığım iki makalede, mevcut İncillerin güvenilirliğini yerle bir etmesiyle hususunda haiz olduğu ehemmiyet konusunda ihtilafın olmadığı bu söyleme işaret etmiştim. Bu nedenle ve Hıristiyan kardeşlerimizden bize gelen mektup ve yorumların çokluğu, beni iftira ve yalanla suçlamaları yüzünden Fransa`da Mitterand Müzesi`nde bulunan söz konusu kitabın matbu şekline ilişkin fotoğrafını yayınlama gereği duymadım. Amacım bana yönelik suçlamaların sona ermesiydi. Hâlbuki ben İslam`ı savunmak için ele aldığım hususların hassasiyeti nedeniyle, defalarca, elimde belgesi olmayan konularda fikir beyan etmemin mümkün olmadığını ifade etmiştim. Özellikle bu gibi çok ciddi ve stratejik konularda kimsenin gelmesini istemediğim bu seviyeye kadar düşerek bana iftira etmek yerine şu anki Hıristiyanlığın tarihini inceleyerek nasıl bir akide üzerinde olduklarını anlamalarını isterdim. Batılı güçlerin İslam`ı ve Müslümanları yok etme amacıyla oynadıkları oyunların basit bir aracı olmak yerine daha derin düşünmelerini temenni ederdim.

Şayet bu İncillerde gizleme ya da karartma olmamış olsaydı, Kilise, takipçilerine söz konusu İncillerin okunmasını yasaklama yoluna gitmez, hatta bütün ceberutluğuyla 16. yüzyılda kurulan konsilde İncillerin gerçek yazarının bizatihi Allah olduğu düşüncesini insanlara dayatma ihtiyacı hissetmezdi. (Yani bir başka deyişle, kabul edilmiş İncillerin içerisindekilere itiraz edenler ve bunu kabul etmeyenler vardı.) Çünkü Kilise de çok iyi biliyordu ki bu İncillerin okunması demek, kendi yalanlarının ortaya çıkması anlamına gelecekti. Sonra Kilise bu İncillerin, takıldığı yerlerde kendisine yardımcı olacak ve açıklamalar yapacak bir Papaz eşliğinde okunmasına izin verdi. Daha sonra 1879 yılındaki 1. Vatikan Toplantısı`nda Kilise, Allah`ın İncilleri, Havarilerin metinleri yazarken kendilerine ilhamda bulunan Ruhu`l Kuds`e vahyettiğine karar verdi. Bu ise, geçmişte verilen karardan geri adım atılması anlamına geliyordu. Sonra 1965 yılındaki Vatikan toplantısında her ne kadar bu metinlerin pedagojik ve eğitsel bir takım yönleri bulunsa da eski ve üzerinden zaman geçmiş metinler olduğunu ilan etmiş bulundu!

Şu anki İncillere ilişkin itirafların yer aldığı kitabın önsözüyle ilgili fotoğrafik tabloyu ve tercümesini aşağıda verip sonra da üzerinde yorum yapacağız.

Aziz Gerome`un Eserinin Birinci Cildi

Önsöz

Dört İncil`deki Metinlerin Gözden Geçirilmesi Hakkında

Aziz Gerome`den Papa Damaz`a

Eski bir eserden yeni bir iş çıkarmamı teşvik ediyor ve dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bulunan İncil metinleri hakkında benim hükümde bulunmamı, bu metinlerden seçkiler yapmamı, hangisinin Yunanca metne daha yakın olduğunu tespit etmemi istiyorsun. Bu, ürkütücü ve bir o kadar da tehlikeli bir görevdir de, çünkü eski dünyanın üslubunu değiştirecek ve onu çocukluk aşamasına döndüreceğim (basitleştireceğim). Başkaları hakkında hükümde bulunmam başkalarının da benim yaptığım bu iş hakkında hüküm verecekleri anlamına gelir. Bilginler hatta cahillerden, benim bu eserimi ellerine aldıklarında, bu kadim esere cüretle bir şeyler ekleyip çıkardığımı ve yaptığım değişiklikleri görenlerden bana sövmeyen ve beni sahtekar ve kutsal şeyleri kirletmiş birisi olarak görmeyen olacak mıdır?

Bu rezalet karşısında, endişemi hafifletecek iki şey var: Birincisi, bunu senin emretmiş olman. İkincisi: Sapkın olanın hiçbir zaman hakkın yerine geçemeyeceği (duygusu). Bu, en bozuk bir ağzın bile kabul edeceği bir durum. Düşmanlarımızın hangisinin doğru olduğu konusunda (şaşkınlık yaşamamaları için) Latince elyazmalarındaki tercümeye bazı güven verici unsurları eklememe (ne dersin?). Çünkü ortada metinleri arasında bir sürü farklar olan İnciller var. Niçin cahil mütercimlerin yanlış anlamalarla tahrif ettiği hatta kötü niyetle hareket ederek değişikliğe gittikleri, hatta bazılarının tadil ettiği kısımları Yunan kaynaklarına dayanarak düzeltmemi hoş karşılamıyorlar?

Şayet el yazmalarını birbirine ekleyeceksek, kendilerini alim sanan zatlar tarafından yapılan başarısız değişiklikler, uyuklamakta olan çevirmenlerin yaptığı hatalar ve yanlış çevirilerden bizi uzaklaştıracak Yunanca asıllarına dönmemiz hususunda bizi engelleyen şey nedir? Ben burada İbraniceden Yunancaya oradan da Latinceye yapılan çevirilerle üç aşamada bize ulaşan Yunanca Sebiniyye tercümesinden ve Ahd-i Atik`ten bahsetmiyorum. Burada Aquila ya da Symmakus`un ne diyeceklerinden ya da Theodotion`ın eski çevirmenlerle yeni çevirmenler arasında orta bir yolu niçin tercih ettiğini de söz konusu etmek istemiyorum. Ben Havarilerin aşina olabilme ihtimalinin olduğu çeviriye dayanmak istiyorum. Şimdi de Yeni Ahit`ten bahsedeceğim. Şüphesiz, Matta İncil`i hariç bu mektupların tümü Yunanca yazılmış. İncil yazarlarından Matta`nın Yahudilerin bölgelerinde bulunduğu için bunu yazarken İbraniceden yararlandığını biliyoruz. Bu İncil`in (Matta İncili`nin), yararlandığı kaynakların çokluğu nedeniyle bize ulaşan İncil`den tamamıyla farklılık arz ettiğini görüyoruz. Ben asıl metne bakmayı tercih ettim. Bazılarının hiç hak etmediği halde cansiperane savunduğu Luciano ya da Hesychio (tarafından yapıldığı) ileri sürülen çevirilerden yararlanmak da istemiyorum. Farklı halkların dilleriyle bize ulaşan İnciller, metinlerin içerisinde var olan hataları bize gösteriyor. Kendi dilimizde yazılmış olan nüshalar açısından mutlaka itiraf etmem gereken şey, bu metinlerden yararlanamadığımdır.

Bu mütevazı önsöz, Yüce İnciller`in şu şekilde tertip edilmesini öneriyor: Matta, Markus, Luka ve Yuhanna. Bunların düzeltilmesi en eski Yunan yazmaları gözden geçirilerek yapıldı. Latince nüshaların içeriğinden de çok fazla uzaklaşılmadı. Bize ilk şekliyle ulaşan bölümleri dokunmadan, gerçek manadan bütünüyle uzak görünen kısımları düzeltmekten başka bir şey yapmadım ve (bu kısmı) B harfiyle işaretledim. İskenderiyeli Ammonium`un verdiği bilgilere göre Kayserili Eusebius`un yaptığı ve yaklaşık on bölüme ayrılmış olan çeviriye gelince sadece Yunanca anlama bağlı kalarak dilimize aktardım. Burada herhangi bir fazlalık ya da birbirine benzeyen, ayrı olan ya da on kısma bölünen (çeviriden) tamamen farklılaşan bölümleri bilebilmek mümkün olacaktır. Çünkü zamanla kitaplarımızda hatalar birikebilir. İncil, bu anlamda diğer (kitaplardan) ayrıdır. Buna da (H) harfiyle işaret ettim.

Bu ikisi arasını bulma çabası sırasında bazı hatalar elbette oldu. Bu nedenle Latince çeviride ciddi karışıklıklar göreceksin. (Dört İncil) Yazarlardan biri, daha fazla şey söylemiş olabilir, az olduğunu düşündükleri hususta buna eklemelerde bulunmuşlardır. Markus, bir çok bölümde, her İncil`in sadece ilgilendiği konuları korurken Luka ve Matta`dan aktardığını söylemekte. Matta ise Yuhanna ve Markus`tan aktarıyor. Her biri elindeki İncil nüshalarından aktarma yapıyor. Bu yüzden benim önerdiğim keşif okuması yapıldığında hiçbir karışıklık olmayacak, karışıklıklar ve yanlışlar giderildikten sonra bu iki nüsha arasındaki benzerlikler olduğu bilinecektir.

Ortaya çıkan benzerliklere bakarsak, birinci bölümde Matta, Markus, Luka ve Yuhanna`dan müteşekkil dört İncil arasında uyum olduğunu görürüz. İkinci bölümde sadece Markus`la Yuka arasında, üçüncü bölümde Matta, Luka ve Yuhanna arasında, dördüncü bölümde Matta, Markus ve Yuhanna arasında, beşinci bölümde Matta ile Luka arasında, altınca bölümde Matta ve Markus, arasında, Yedinci bölümde Matta ve Yuhanna arasında, sekizinci bölümde Luka ile Markus arasında, dokuzuncu bölümde Luka ile Yuhanna arasında, onuncu bölümde başka İncillerde olmayan her birin İncilin kendine has ifadeleri olduğunu görmekteyiz

Rakamlar siyah renkte olacak ve bu anlamın bulunduğu İncil`i göstermesi için hemen altında kırmızı renkli başka bir rakam olacak. Kitap açıldığında hangi bölümün hangi tercümeye ait olduğunun bilinmek istenmesi durumunda aşağıda eklediğim rakamlar sayesinde bunu bilmek mümkün olacak. Listelerin bulunduğu sayfaların başına dönüldüğünde ve her İncil`in başında hangi bölümü kimin tercümesi olduğunun belirlenmesi sayesinde her farklı başlığın yazarının rakamını bulmak mümkün olacaktır. Bu son bölümün yakınlarında birbirine benzeyen maddelerin isimleri bulunacak. Böylece aynı bölümde bulunan rakamlara muttali olmak mümkün olacak. Bu bilgilerin kontrolünden sonra belirlenen rakamlar takip edilerek istenen her kısma ulaşılabilecek. Ayrıca birbirine benzeyen bölümler de bilinecek. (B)

İsa Mesih sayesinde hayırlarda olmanızı ve beni unutmamanızı rica ediyorum Ey Papa Hazretleri!

Bu mektupta yazılan şeyleri ele aldığımızda şu sonuçlara ulaşmaktayız:

· (384 yılları arasında yaşayan ve 18 yıl boyunca Papalık yapan) Papa Damaz, Aziz Gerome`den eski kitapları yeni kitaplara dönüştürmesini, dünyanın dört bir yanında dağılmış bulunan kitapların değerleri konusunda bir yargıya varmasını ve Yunanca metinden uzaklaşan kısımların izale edilmesini istemiştir. Bilindiği gibi Yunanca nüshaları, İncil`in orijinal metinleri ya da dili Aramice olan İsa`nın İncil`i değildir.

· Gerome kendisine sahtekar gözüyle bakılmasından ve kutsalları kirleten bir kişi şeklinde değerlendirilmesinden korkmaktadır. Çünkü eski kitapta değişiklikler ve düzeltmeler yapmıştır.

· O, yaptığı şeyin dinin tabileri tarafından skandal olarak niteleneceğini bilmektedir.

· Ama içi huzur doludur çünkü Papa şahsen bu değişiklikleri bizzat yapmasını istemiştir. Ancak o aynı zamanda “ Sapkınlığın hakikatin kendisi olamayacağız gerçeğini bilmektedir. Bunun anlamı, onun sağda solda karşılaşılan İncil nüshalarını sapkınlık olarak gördüğüdür. Bu, en haşin ve sert bir dile sahip olan insanlar tarafından da kabul görecek bir husustur.

· Yaygın Latince tercümede hatalar vardır ve metinler birbirinden farklılaşmaktadır.

· Çeviriyi yapanlar cahillerdir, kötü niyetle metinleri değiştirmişler, kelimelerin yerlerinde tadilata gitmişlerdir.

· İbranice yazılmış olan Matta İncili`nin metni, oluşturulması sırasında birbirinden çok farklı kaynaklardan yararlanılmış olması dolayısıyla Latince metinden tamamen farklıdır.

· Çeşitli insanların ve halkların elinde bulunan İncil metinleri, İncillerin içerdiği hataları ve eklenen bölümleri göstermektedir. Aziz Gerome`nin yaptığı Latince çeviri, eski Latince metinlerin içeriğinden çok da fazla uzaklaşmamakta ve o, sadece asıl manadan oldukça uzaklaşan bölümlerin düzeltilmesiyle yetinmektedir, diğer yerlerine pek dokunmadan ilk hali üzere bırakmıştır. Bu İncillerde hatalar birikmekte olduğu gibi ayrıca eski tercümeyle yenisi arasını bulma işlemi sırasında da hatalar yapılmıştır. Bu nedenle, yazarların kendilerinden yaptığı eklemeler nedeniyle müthiş karışıklıklar olmuştur. Sonra da üzerinde tadilata gidilmiş İncillerle ilgili olarak birbiriyle uyumlu ve birbirine benzeyen bölümleri ortaya çıkarmıştır.

Bu son derece açık itiraflardan sonra herhangi bir kişinin mevcut İncillerin Allah tarafından indirilmiş olabileceğini söylemesi ya da Allahu Teala`nın indirmiş olduğu ve bugüne kadar içerisinde tek bir harfin bile değişmediği Kur`an-ı Kerim`le bir tutulması mümkün müdür? Bu açık delili arz ettikten sonra, bütün Müslüman din adamlarına ve özellikle de Hıristiyanlarla diyalog toplantısı yapmakta olan dini yetkililere, İncilleri ya da Kitab-ı Mukaddes`i bütünüyle Kuran`la bir tutmalarının İslam aleyhine yapılmış açık bir haksızlık olduğunu ilan etmekten (Bunun küfür olduğunu söylememek için bu ifadeyi kullanıyorum) başka bir şey yapmam mümkün değildir. Çünkü Hak`la batılı bir tutamayız.

Bütün mezhepleriyle Hıristiyan kardeşlerime, daha önce bahsi geçen ve ifade ettiğim hususları zikretmeden geçemeyeceğim: Benimle hiçbir yaratılmış arasında şahsi düşmanlık yoktur. Hıristiyanlığı bir din olarak eleştiriyor değilim. Ancak, bu dinin bütün dünyaya dayatılmasını, insanların Hıristiyanlaştırılmaya çalışılmasını, İslam ve Müslümanlara yönelik saldırıları eleştiriyorum. İsteyen inanır, isteyen inkâr eder. Ancak Müslümanlara yönelik misyoner çalışmaları hiçbir şekilde kabul edilemez. Allah katında tek din İslam`dır.

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...