31 Ocak 2012 Salı

Mezhepler Arasındaki İncil’i Yorumlama Farkları
Hristiyanlık tarihinde Roma imparatorlarına kendini kabul ettiren ilk kurum olan “katolik mezhebi” ile Doğu Bizans’ın (Konstantin’in-İstanbul’un) yani Fener Rum Patrikhanesi’nin resmi mezhebi olan Ortodoks mezhebinin özelliklerini karşılaştırınız. Daha sonra da Luter (1489-1546) in 16. yüzyılın başında yaptığı öncülükle bu günkü Kapitalizm’in doğuşuna zemin hazırlayan Reformist Protestanlık Mezhebi’nin özelliklerini ötekilerle kıyaslayınız

1- Kiliselerin Yöntecileri Hakkındaki Kıyaslama:
K: Ruhani bşk; papa (Şu anda II. Jan paul)’dır.
O: Ruhai bşk, Patrik (şu anda Bartelemos)’tur.
P: Kişi kültüne dayalı bir temsil anlayışına karşı oldukları için, belli bir merkezleri ve başkanları yoktur.
2- Kutsal Kitabı Kim Yorumlar?
K:Kutsal kitabı yorum yetkisi, Papanın; *O:Patrik masum değildir. *P:Her hristiyan yorum yetkisine sahiptir.

3-Ayin Dili Ne Olmalıdır?
*K:Ayin dili, latince’dir. *O:Her ülkenin dili ile olabilir. *P:Her hristiyanın ana dili iledir; Mesela, kiliselerdeki ayinler/ ibadetler Türkçe de olabilir.

4- Kimler Şefaat Edebilir?
*K:Azizler ve meryem'in şefaat yetkisi vardır.; *O: katolikler gibi, Şefaat’e evet. *P:Azizler ve meryem'e önem vermezler/şefaat yetkileri yoktur.

5-İkonlar/Kiliselerdeki tasvirler hakkındaki görüşlerini Kıyaslayınız.
*K:Mabedlerde tasvirlere önem verirler. *O: Katolikler gibi ikonlara önem verirler. *P: ikonlara/tasvirlere önem vermezler; Haç’a sadece Protestanlar’dan İngiliz Kilisesi Anglikanlar önem verirler.

6- Konsil Kararları Hakkındaki Ayrılıklar?
*K: Yirmi konsilin kararlarını kabul ederler. *O: ilk yedisini kabul ederler. *P:ilk ikisini kabul ederler

7- Sakramentler Hakkındaki Görüş Ayrılıkları Nelerdir?
*K:Sakramentlerden yedisini kabul ederler. *O:Evharistiya'da ekmeğe maya şaraba su katarlar. * P: sakramentlerden sadece ilk ikisini ( vaftiz, evharistiya ) kabul ederler.

8- Evlilik Hakkındaki Düşüncelerini Kıyaslayınız.
*K:Ruhban sınıfı evlenemez. *O: keşiş ve patrikler evlenemez, papazlar evlenebilir. *P: Herkesin evlenme hakkı vardır.

9- Boşanma Hakkındaki Fikirleri Nelerdir?
*K:Boşanmayasaktır.*O:Boşanma bazı şartlara bağldır.*P:Boşanma serbesttir.

Diğer özellikleri:
*Hiçbir Hristiyan mezh. iki veya daha fazla eşliliği kabul etmez.
*Protestanlar Araf'a ve ebedi cezaya inanmazlar.
*Protestanların kilise isimleri: luteryan, Anglikan, metodist, kongregasyonalist.
*Adventistler ve mormonlar gibi fundamantalist dini hareketler de potestanlık içinde değerlendirilir.
*Bir hristiayan cemaati olan Mormonlar'da çok eşlilik vardır.
*İbadet dilinini evrensel -yani latince- oluşu, 1789 Fransız Devrimi’nden çok önce, ortodoks kilisesi’nin kuruluşu bitmiş bir gelenektir. Öyleyse ana dili/ kutsal metnin müminlerin ana dillerine çevrilmesi anlamına gelen “Mealcilik” akımı Modernizm’den çok önce DOĞU ROMA imparatorları ve patrik tarafından kaldırılmış bir uygulamadır.
* protestanlaşma Gerçek Hristiyanlığı ihya etme ve mevcut uygulamaları ıslah etme çabasında başarılı olamamıştır. Sonuçta Teslis’i kabul etmekle başa dönmüş; katolik kilisesi’nin anlaşyışlarını modernize ederek yeniden üretmiştir. Eğer süreç devam etseydi Kur’an’dan kaynaklanan İslam ile Protestan kilisesi’nin akidesi arasında çok az fark kalmış olması gerekirdi. Protestanların bu kararsızlığından Gün’ün hakim paradigması “sınırsız üretim ve sınırsız tüketim” anlayışına dayalı Kapitalizm’in talancı ideolojisi yararlanmış ve maalesef onları kendine payanda olarak kullanmıştır.

Konsillerde alınan kararların incil’in Bozulmasındaki Rolü

23 Eylül 2011 Cuma, 23:46 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
Konsillerde alınan kararların incil’in Bozulmasındaki Rolü
a)İznik konsili : İsa'nın mahluk olduğunu savunan Aryüsçülere karşı İsa'nın tanrılığını "BABA" nın oğlu olarak aynı cevherden geldiğini savunan PAVLUS'çuların varsayımı kabul edildi. ( ms. 325)

b)İstanbul konsili : Kutsal Ruh'un da baba ve oğul ile aynı cevherden geldiği, dolayısıyla ilah sayılması gerektiği kararlaştırıldı. ( ms. 381)

c)Efes konsili : Meryem'in tanrı’nın annesi olduğu ve mesih isa'nın iki tabiatlı (hem tanrı hem de insan- yarı tanrı yarı insan: Tıpkı Yunan tanrılarının tanrısı, ZEUS gibi) gerçek bir 'insan 'olduğu kabul edildi. ( Ms. 431 )

d)Kadıköy konsili : önceki konular tekrar tartışıldı. Monofizitler ( tek tabiatçılar, iki tabiatı reddedenler ) , bu konsilin kararlarını reddederek " İsa'nın şahsında insani ve ilahi tabiatı birleştirdiği" gerekçesi ile ayrıldılar: Hristiyanlık tarihindeki ilk ciddi bölünme.
sonra gelişen ve İki Dünya Emperyalist Bölüşüm Savaşı’nın meydana getirdiği etkiler ile katmerleşen Ahlaki Çöküntü neticesinde günlük hayatta İncil’de geçen tesettür ölçülerini tamamen terk ettiler. Böylece Modern Batı’nın oluşumuna tezleri ile güçlü bir payanda oluşturan Dekart’ın Kartezyen Felsefesi “ki alan ideolojisi” zihinsel parçalanma ile kalmayıp, günlük hayatı da kuşatan bir boyut kazanarak, kadınların “başörtü” de dahil bir çok örtünme ile ilgili İncil hükümlerini terk etmelerine yol açmıştır.
Yeni Ahit’i/İncil’i oluşturan kitaplardaki çelişki ve tutarsızlıklar
1) İncilin kaynağı Sorunu: Markos'da incil Allah'a; Pavlus'un Romalılara mektubunda İsa'ya nisbet edilir.

2) İsa (a)'ın nesebi Sorunu: Meryem'in kocası yusuf, Luka'!ya göre Heli'nin; Matta'ya göre Yakub'un oğludur.
Hz. İsa'nın babası Sorunu: İncillere göre İsa'nın dört babası vardır: Allah, Davut, Yusuf, Adem.

3) Mesih’in/Kurtarıcının kimliği Sorunu: Luka incilinde bir yerde "kurtarıcı" payesi Allah'a ; diğer bir yerde İsa'ya nisbet edilmektedir.

4)Hz. İsa'nın doğum yeri: Üç incile göre Galile, Yuhanna'ya göre yahudiye'dir.

5) Sorgucuların kimlilği: Mattta'ya göre oruçlu olup İsa'ya soru soranlar,Yuhanna'nın talebeleri; Markos'a göre "yazıcılar" ve "ferisiler" dir.

6)Körlerin şifa talebi: İsa a Eriha memleketinden çıktığında Mattta'ya göre iki, Markos'a göre bir kör gözlerinin açılması için başvurmuştur.

7) Son Yemek: İsa peygamberin öğrencileri Havarilerine ekmek ve şarap ikram ettiği kabul edilen son yemek figürünün, İncillerde ve bütün Hıristiyan mezheplerde önemli bir yeri vardır. Snoptiklerin hepsi bu olaya yer verirken (Luka,22/20.) Yuhanna bu olaya yer vermez. Onun yerine “İsa peygamberin beline bir havlu dolayıp tüm havarilerin ayaklarını yıkayıp kuruladığı” (Yuhanna,13/1-20.) anlatılır.
Bu ayin vatikanda her yıl tekrarlanır; Papa psikoposların ayaklarını yıkar, kurular.

8) Gestemani bahçesi : Dört İncil de İsa peygamberin Yahudilerin gammazlamasıyla Romalılar tarafından, Kudüs’ün dışındaki Gestemani bahçesinde tutuklandığını anlatır. Ancak İncillerdeki anlatımlar arasında ciddi farklar vardır: Birincisi, ispiyoncu ele vermiştir. İkincisi; kendi kendini ele vermiştir. Mesela Matta’ya göre İsa’yı Yahuda İskaryot adlı havari “kimi öpersem İsa o’dur, onu tutuklayın” demek suretiyle ele vermiştir. (Matta,26/47-50.) Yuhanna’daki anlatıma göre ise, “Yahudi başkahinlerin ve ferisilerin gönderdiği görevliler İsa a’ı Gestemani bahçesinde öğrencileriyle birlikte sıkıştırmıştır. İsa a da bu bahçede kendisinin Nasıralı İsa olduğunu itiraf etmiştir.” (Yuhanna,18/2-12.)

İsa peygamberin bir gammazcısının bulunduğu görüşü Kur’an’la mutabıktır. Ancak Kur’an, çarmıha gerilenin Hz. İsa değil, ona benzeyen birinin olduğunu beyan etmekte, Allah’ın elçisisni kurtardığını beyan etmektedir. (Maide Suresi,5/117.)

9) Haç’ın Taşınması Sorunu: Hz. İsa’nın Golgota (Aramicede kafatası demektir) denilen yerde idam edilmesi esnasında gerildiği haçın taşınması sorununa snoptikler farklı, Yuhanna farklı cevaplar vermiştir. Snoptikler haçı Romalı askerlerin değil, kireneli Simun adlı bir adamın taşıdığını iddia etmişlerdir. (Matta,27/27-32.)
Yuhanna ise haçı İsa’nın kendisinin taşıdığını ileri sürmüştür. (Yuhanna,19/17.)

10) Çarmıhtaki Haydutlar Sorunu : İncillerin Hz. İsa’yla birlikte can verdiklerini iddia ettikleri iki haydutla ilgili snoptiklerin anlatımlarında bile büyük farklar vardır. Markos’a göre “hayduların ikisi de Hz. İsa’ya “İsrail’in Kralı Mesih!” diyerek, kurtarıcı olsa kendilerini kurtarabileceğini söyleyerek hakaretler etmişlerdir.” Luka’ya göre ise “haydutlardan biri hakaret etmiş, diğeri küfredeni azarlamıştır; bu nedenle azarlayan hayduta İsa cennet va’d etmiştir!” (Luka,........)

11) İsa a’ın Son Sözleri Tartışması: Çarmıhta ölmeden İsa kabul edilen kişinin son sözleri tanrıya isyan anlamı taşımaktadır. Gogota’da çarmıhta asılı duran kişinin son sözleri Luka’ya göre “baba ruhumu senin ellerine teslim ediyorum” olmuştur. (Luka,23/46.) Matta ve Markos’a göre çarmıha gerilen şahıs “Tanrım, Tanrım beni niçin terk ettin”demiştir. (Matta,27/46; Markos, 15/34.)
Yuhanna ise diğerlerinden farklı olarak “susadım” der; kendisine sirkeye batırılmış bir sünger koklatılınca “tamamlandı” diyerek ölmüştür. (Yuhanna,19/30.)

12) Yahuda İskaryot’un Ölüm Şekli Sorunu: Matta’ya göre Yahuda yaptığına pişman olmuş, aldığı rüşvet olan otuz gümüşü baş kahinlere geri vermiştir. Baş kahinler almayınca da mabedin içine fırlatıp oradan ayrılarak kendini asmak suretiyle intihar etmiştir. Baş kahinler kan bedeli olan bu parayla bir çömlekçinin tarlasını satın alarak orayı yabancılar için mezarlık yapmışlardır. Bunun için bu tarlaya “kan tarlası” denilmiştir. (Matta, 27/3-11.)

Luka’nın yazdığı bölüm olan Resullerin İşleri’nde geçen havari Simon Petrus’un anlatımına göre ise, kan tarlasını bizzat Y.İskaryot almıştır. Ölüm şekli de kan tarlasında kazara düşerek olmuştur, kendisni asmasıyla değil. (Resuller’in İşleri,1/15-19.)

13) Hz. İsa’nın Soy Ağacı: Luka İnciline göre 35.sırada Davut, 77.sırada İsa a vardır; ikisi arasında 42 isim yer alır. ( bkz. )
Matta’nın verdiği bilgiye göre Davud 14., İsa 41. sıradadır; yani arada 27 isim yer alır. ( bkz. ) İki anlatıma göre İsa a’ın atalarının sayısı farklıdır.
Hritiyanların Kutsal Kitap Kolleksiyonu ve Tahrif Süreci
İlahi kökenli olmakla birlikte Hristiyanlık asli özelliklerinden çok şey yitirmiştir. En başta kaynakları olmak üzere Batı kültürünün Yunan ve Roma etkisi altında, Yahudi bakış açısıyla şekillenmiştir. Resmi İncillerin dördü de Ms.65-100 yılları arasında yazılmıştır.

Tahrif sürecini anlayabilmek için, bu tarihlerden özellikle Roma yönetimine Yahudilerin isyan ettikleri 66-71 yılları daha önemlidir. Yahudi isyanlarıyla geçmiştir. İsa peygamberin Ms. 30’lu yıllarda öldüğü kabul edildiğine göre en erken incil, onun ölümünden 30-35 yıl sonra kaleme alınmıştır. Bu kadar geç bir dönemde başlayan tedvine rağmen bırakalım Allah’ın sözü olmasını İncillerin Hz. İsa’nın sözlerini ve eylemlerini tam olarak temsil etmesi mümkün değildir.

Markos İnciliYeni Ahit’te ikinci sıraya konulmasına rağmen aslında ilk yazılan incildir. Fakat o da diğerleri gibi Pavlus’un öğretisinin kabul gördüğü Roma topraklarında ve Roma’nın dili olan Yunan dilinde kaleme alınmıştır. Pavlus’un yorumları pagan kültünün hakimiyet alanında yaygınlaştıkça yazılan incillerdeki teolojik yorumlar da “Allah’ın kulu İsa”’yı “Tanrının oğlu İsa” haline getirmişlerdir.

Hristiyan kutsal kitap kolleksiyonunu resmileştirme bakımından ikiye ayırmak mümkündür: 1. Canonical Gospels: Kabul edilmiş resmi inciller. Bunlar Matta, Markos, Luka, Yuhanna’dır. Bulardan Matta, Markos, Luka “snoptik/aynı gözden, uyumlu, paralel” olarak nitelenmiştir. Yuhanna’ya göre aralarında daha fazla benzerlik vardır.

2. Apokrif inciller : Thomas, Hermas, Petrus, Ebionitler incili
Resmi İncillerden olmadığı halde, Hıristiyanlar tarafından doğru kabul edilen en meşhur inciller vardır: Gospel of Thomas/Thomas İncili ve Gospel of the Hermas/Hermas İncili. Bazı apokrif metinler de halen bu gün elde bulunmaktadır. Barnabas çok geç dönemlerde ortaya çıktığından Hıristiyanlar onu müslümanların uydurduğunu iddia ederek itibar etmemişlerdir.

Petrus’un İncili “Gospel of Peter.” İsa a’ı peygamber olarak kabul etmekle birlikte Yahudi Şeriatı’na bağlılıklarını sürdüren İbranilerin/Ebionitlerin incili “Gospel of the Hebrews”. Ebionitler, İsa peygamberin “tanrının oğlu” sıfatını doğuştan değil, mecazi olarak Yahya peygamber tarafından vaftiz edildikten sonra verildiğine inanırlar.

Kanonikler/resmi olanlar arasında en çok teslis vurgusu, Yuhanna’da yer almaktadır. Yuhanna incili ilk cümlelerinden ve bir çok bölümünden de anlaşılacağı gibi, İsa peygamberi Allah’ın kulu ve elçisi olmaktan çok O’nun zatı ile özdeşleşmiş, tanrının enkarnasyonu olarak görür.

Diğerlerindeki teslis ise batıni yorumlara bağlı olarak çıkarılabilecek bir sonuçtur. Yuhanna’da yer alan bazı olaylar snoptiklerde hiç yer almaz.

Bu gün Kitabı Mukaddes olarak elimizde buluna kitapta Yeni Ahit bölümünde yer alan Hristiyan kutsal kitap kolleksiyonu 27 küçük kitapçık ve mektuptan oluşmaktadır.
Dört incilin yazarlarından Markos, luka ve Yuhanna İsa peygamberin hiç görmemiş kimselerdir. Yuhanna’nın havari olduğu iddia edilse de onun kaleme aldığı kitapta kullandığı dil, çok iyi Yunanca bildiğini göstermektedir. O havari olsaydı Aramice yada İbranice yazardı. O halde üç incil de İsa peygamberin havarilerinin rivayetlerinden devşirilmiştir.

Günümüzde asıl İncil muamelesi gören Matta, Markos, Luka, Yuhanna ilk defa Psikopos Iraneus tarafından resmi kabul edilmiştir. Hıristiyanlık tarihinde önemli bir etki yapan bu tercihle Psikopos Iraneus diğer İncilleri zararlı saymış ve heretic/sapkın ilan etmiştir. İlk üç yüzyıl nisbeten saflığını koruyan Hıristiyanlık daha sonra Roma kültürünün putperest kültürüne teslim olmuştur.

M.S.325 yılında toplanan İznik Konseyi Iraneus’un kararını onaylamış diğer tüm incillerin imha edilmesini istemiştir. Bu konsey tamamıyla Roma İmparatoru Konstantin’in siyasi tercihi ile toplanmıştır. Sonuç, İskenderiyeli Rahip Arius’un “Hz. İsa’nın tam anlamıyla bir insan olduğu” tezine rağmen İmparator’un istediği gibi çıkmıştır: Hz. İsa Yunan tanrısı Zeus gibi yarı tanrı-yarı insan olarak tasavvur edilmiştir. Maaslesef vahyin kültür tarafından tahrifi süreci varlığını günümüze kadar sürdürmüştür.

Teslis bu şekilde Roma impartorunun desteği ile kabul edilmiş, daha sonra da sıra kutsal kitabı bu yeni şirk doktirinine göre yorumlamaya gelmiştir. İncillerin tedvin dönemi yetmişli yıllarda tamamlandığı halde daha sonra bazı eklemeler yapılmıştır. Mesela Matta incilindeki şu pasajda “baba, oğul ve kutsal ruh adıyla vaftiz emri” araştırmalara göre sonradan eklenmiştir. Söz konusu pasaj şöyledir: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin. Siz buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim. (Matta,28/19-20.)

Burada bir ilavenin varlığına dair iki delil ileri sürülmektedir. Birincisi, Hıristiyanlığın ilk döneminde vaftiz işlemi sadece İsa a adı ile yapıldığı halde burada üçlemeden söz edilmektedir. Mesela pavlus’un mektuplarını incelediğimizde, vaftiz’in sadece İsa a adına yapıldığını görmekteyiz. İkincisi ise, Matta’dan önce yazılmış olan Markos incilinde aynı vaftiz emri yer aldığı halde teslisten söz edilmemiştir. Hatta Markos’un aktarımında İsa a kendi anını bile öne çıkarmamıştır:
“Dünyanın her yanına gidin, incili bütün yaratılışa duyurun. İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek” (Markos,16/15-16.)
Hayat İçinde Sahnelenen Kesintisiz Tevhid-Şirk Mücadelesi
Roma’nın siyasi-askeri desteğini alan Pavlus’un Hıristiyanlık üzerindeki yıkıcı etkilerine rağmen yine de her dönemde Din’in gerçek karakterini anlayıp yaşayanlar buluna gelmiştir. Kimi zaman fakir anlamına gelen “Ebionitler” olarak da anılan gerçek Hıristiyanlığın temsilcileri Nasraniler, ikinci yüzyıldan itibaren Pavlusçular tarafından “Heretic/sapkın” olarak ilan edildiler.

Nasraniler (Ebionitler) Musa şeriatına uygun olarak yaşıyor, sünnet oluyor, domuz eti yemiyor ve cumartesi yasağına uyuyorlardı. Pavlusçu Hıristiyanlar siyasi desteğini aldıkları Roma Yönetimi’ne sığınarak onlara karşı baskı kuruyorlardı.

Ebionitler -yani Nasraniler- Pavlus’u sahtekar olarak görüyor, Hz. İsa’nın tanrı değil, normal bir insan olduğunu söylüyorlardı. Ms. 325 yılında toplanan İznik Konsili’ne kadar muvahhid Hıristiyanlar varlığını tüm baskılara rağmen korumaya devam etmiştir. Ancak Roma İmparatoru Konstantin’in gölgesinde toplanan bu konsil Pavlus’un tasavvurunu resmileştirmiştir. Bu konsilde Tevhid geleneğine bağlı Ariusçular ise heretik/sapkın ilan edildiler.

Misyoner yalanlarına dikkat

20 Aralık 2011 Salı, 17:47 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
 Misyoner örgütler, propaganda yaptıkları İslâm ülkelerinde başarıya ulaşabilmek için Pavlus'tan esinle her ülkenin özelliğine göre stratejiler geliştirmişlerdir. Bu husus II. Vatikan Konsil'inde (1962–65) şöyle formüle edilmiştir: "Bedenlenmiş oğlunda tam olarak milletine görünen Tanrı, her devrin kültür tiplerine göre konuşmuştur."(1)

    Bu süreçte müslümanları İslam'ı tartışma konusu yaparak dinî duyarlılığı zayıflatmak, oryantalizmden destek alarak aydınların da kafasını karıştırıp safdışı etmek gibi yollar izlemktedirler.
  Misyoner örgütler, yeniden yapılanmak için çeşitli projeler geliştirmiştir. Yeni stratejiler belirlemek için 1978'de yapılan Colorade Konferansı'nda, Müslümanları hıristiyanlaştırma problemi ayrıntılarıyla ele alınmış, çok sayıda uzmanın katılımı ile şu üç ana nokta karara bağlanmıştır:
1. Direkt Yöntem: Misyonerler aracılığı ile doğrudan hıristiyanlığı telkin etme. Örneğin bugün internette, "alo incil" hattı kurulmuş ve telefon aracılığı ile randevu almaya çalışıyorlar ve sonra iyi giyimli yakışıklı bir erkek, güzel bir bayan sizi evinizde ya da işyerinizde hıristiyanlığı aşılamaya geliyor.
2. Genel Yöntem: Hıristiyan misyon örgütlerince kurulan okullar aracılığı ile hıristiyanlaştırma. Örneğin Fırat/Ermeni Koleji, Bursa Amerikan Kız Koleji, Saint Benoit, Saint Joseph Kolejleri gibi.
3. Dolaylı Yöntem: Radyo, TV ve her türlü basılı ve görsel yayın araçlarıyla hıristiyanlaştırma. Örneğin Müjde FM ve Radyo Kumru, ülkemizde doğrudan hıristiyanlık propagandası yapmaktadır.
Dünya Misyonerlik Örgütü'nün hıristiyanlaştırma faaliyetleri çerçevesinde örtülü olarak ücretsiz yürüttüğü Aile Planlaması çalışmaları da unutulmamalıdır. Bu durum, demografik faktör olarak nüfusun başlıbaşına bir tehdit unsuru olarak tanımlanmasından kaynaklanmaktadır.
Fransa Katolik Enstitüsü profesörlerinden J. Danielou (3) misyonerliğin başarısı için şunları önermekte:
1. Misyonerliğin birinci amacı Hıristiyanlığı yaymak ve yeryüzünde Hz. İsa'ya imanı gerçekleştirmektir.
2. O ülkede tanınan aydınlarla yakın bir diyaloga girilerek onların düşüncelerine, eserlerine ve kültürlerine Hıristiyanlık unsurları sokulmalıdır.
3. Gelişmiş batı uygarlığı ile Hıristiyanlık aynı gösterilmelidir. Öyle ki Batı'nın gelişimi, Hıristiyanlığın bir zaferi olarak sunulmalıdır.
4. Hıristiyanlığın yayılması için bir yere kilise yapmak, kalıcı ve isabetli bir yol değildir. Orada asıl kalıcı olan, Hıristiyanlığın o toplumun kültürü içerisine nüfuz etmesidir. Yoksa Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çalışıp durmayın. Onlara Hıristiyan âdetlerini, bayramlarını, kültürünü ve ahlâkını aşılamaya çalışmak en avantajlı yoldur.
5. Müslümanlara sevgi ile yaklaşınız. Hz. Muhammed (s.a.s.)'i yalanlamayınız. Hz. İsa için Allah'ın oğludur demeyiniz. Çünkü müslümanlar bunu kabul etmezler. Daha çok onların kendi milletiyle ve dinî değerleriyle alâkâlarını kesmeye ya da zayıflatmaya çalışınız."

“Ve Mü’minleri de Teşvik Et!”

31 Aralık 2011 Cumartesi, 02:07 tarihinde {Gel, ne olursan ol yine gel} tarafından eklendi
Muhakkak ki Hamd Allah’adır. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. Allah’ın hidayet verdiğini saptıracak yoktur, saptırdığına da hidayet edecek yoktur. Ve şahitlik ederiz ki Allah’tan başka ilâh yoktur, O tektir ve ortağı yoktur. Ve yine şahitlik ederiz ki Muhammed O’nun kulu ve Rasulüdür. Esenlik ve dua, Peygamberlerin mührü olan, kıyamet öncesinde Alemlere rahmet olarak ve Kâfirleri boğazlamak üzere gönderilen Allah’ın Rasulü Muhammed’e, ailesine, ashabına ve kıyamete kadar onların yolunu yol edinenlerin üzerine olsun.
Mü’minlerin yakından bileceği gibi kıyamete kadar karşı karşıya gelecek iki grup vardır. Birinci grup; Allah’ın kelimesinin yüce olması için uğraş verir, hazırlık yapar ve canlar feda eder. İkinci grup ise Allah’ın kelimesinin yüce olması için uğraş veren birinci grubun aksine, Allah’ın (Azze ve celle) kovduğu ve lânetlediği Şeytanın adımlarını takip eder ve Allah’ın dostlarına karşı savaşır.
Her iki grubun da yardımcıları, destekçileri, kendilerine tabî olan erleri ve teşvikçileri vardır. Kâfirler, bu hak taifeye karşı ellerinden gelen her türlü fırsat ile saldırıya geçmektedir. Gerek medya kuruluşlarını satın alarak ve buna binaen Mücahidlerin darbelerini gizleme yoluna giderek, gerek Mücahidlere sempati duyan ve sevenleri hapsederek, gerekse mücahidlerin cahil ve ne yaptığını bilmeyen teröristler olduklarını iddia ederek bu saldırıyı tüm hızıyla devam ettirmektedirler.
Bizler biliyoruz ki Mücahidler ne boş bir kelime için uğraş veren insanlar arasındadırlar, ne de ne yaptığını bilmeyen teröristlerdirler. Allah’a hamd olsun ki, Mücahidlerimizin ne yaptığını bilen kimseler olduğunu, Alimlerinin bulunduğunu ve bu Alimlerin, cihadın en ön safında yer aldığını bilmekteyiz. Gerek Selefi diye geçinen Mürciye ve onların uşaklarının, gerekse sufi ve parti ehli kimselerin bu gerçeği değiştirmeye güçleri yetmeyecektir.
İşte sizlere, Allah’ın kelimesinin yüce olması için cihad eden Mücahidlerden bir mücahid olan, ilmi ictihad seviyesinde olan, Suudun “Şeyhu’l-İslam”lık teklifini reddeden, cihada hem ilmi, hem de bedeni olarak katılıp 2005 yılında Irak’ın el-Kaim bölgesinde Amerikan uçakları tarafından atılan bombaların isabet etmesi sebebiyle şehid düşen, kıymetli alim Şeyh Abdullah er-Raşud’un, Mü’minleri cihada teşvik amaçlı gerçekleştirmiş olduğu görüntülü açıklaması olan “Ve Mü’minleri de Teşvik Et” isimli videoyu türkçe altyazılı olarak sunuyoruz.
Rabbimizden dileriz ki; Şeyh Abdullah er-Raşud’un Kur’an ve Sünnet ışığında gerçekleştirmiş olduğu bu açıklama, Mücahidlere karşı batıl ehlinin atmış olduğu karanlık iftiralara karşı batılı delip geçen bir nur olsun.
Çeviride, yapımda ve yayında emeği geçen kardeşlerimiz için dua etmenizi istiyoruz. Allah subhanehu ve teâlâ bu ameli Ümmetin uyanmasında vesile kılsın ve kimsenin kimseye bir faydasının dokunmayacağı o gün için hayr hanemize yazsın. -Amin-

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...