22 Eylül 2013 Pazar

İncil, Hıristiyanlık, papa



“Siz kendi ellerinizle yonttuğunuz bu putlara mı tapıyorsunuz? 
Oysa sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Allah’tır”Saffat Suresi 95-96: 
”O halde Allah’ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyecek nesnelere mi tapıyorsunuz?”  Enbiya Suresi 66. ayet:
     İsa ve kayıp tanrıça ( Ayna yayınları: Sayfa 17) : ” Yıllar süren titiz araştırmalardan sonra, Hıristiyanlığın geleneksel  tarihinin en iyi ihtimalle ümitsiz bir şekilde yanlış olduğu ve en kötü ihtimalle bir sürü yalan olduğu sonucuna varmıştık. Kanıtlar, bizim, düşünülemez olanı düşündüğümüzü gösteriyordu. Hıristiyanlık birinci yüzyıldaki bir Mesih kültü değil, antik Pagan Gizem dininin Yahudi bir uyarlamasıydı. Tarihsel bir İsa’nın var olmuş olduğuna dair herhangi bir kanıt bulamadık.”
    Hıristiyan olan Arthur Weigall, Hıristiyanlığımızdaki putperestlik isimli kitabında: Hıristiyanlıkla; Antik Mısır, Roma, İran, Yunan ve Hint pagan- putperest inançlarındaki üzeri örtülmesi mümkün olmayan ortak özellikleri tüm açıklığı ile itiraf etmektedir.

                                                                 Şaka niyetine
     Amerika Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) savunma istihbaratına müsteşar yardımcısı olarak atanan Korgeneral William Boykin.NBC televizyonu Boykin’in kilisilerde ibadet sırasında askeri üniformayla yaptığı bazı konuşmaların video görüntülerini yayınladı. İşte üst düzey bir Amerikalı yetkilinin İslamiyet üzerine yaptığı açıklamalar.  (Somalili eski bir komutan’ın sözleri üzerine) “Amerika beni asla ele geçiremez çünkü Allah beni korur diyorsun. Sen de biliyorsun ki benim Tanrım seninkinden büyük. Benim Tanrım gerçek senin ki ise put.” (Sabah,18.10.2003 )
                                                Herkes önce kendine baksın!
                                    Bir Hıristiyan soruyor, Hıristiyanlar cevaplıyor
                                           Hıristiyanlık’ta azizler, ikonlar, heykeller




     Katolik kilisesi açık bir şekilde Mesih‘in, Meryem‘in ve azizlerin tasvir ve heykellerine tapınıp onları şereflendirmek gerektiğini öğretir (Catéchisme de l‘Eglise Catholique, Ssyfa 308-309,536-537)

     Katolik kilisesi öncülerinden biri olan Akinalı Tomas açık bir şekilde ‘Mesih‘e tapındığımız gibi O‘nun haçına da aynı şekilde tapınırız‘ der ve ‘haça da dua yöneltilme‘ sinden söz eder (Somme Théologique, cilt III, sayfa 253-270)
     Hatta bazı kiliselerde direkt olarak haça yöneltilmiş dualar vardır. ‘Ey Mesih‘in kanlı haçı’.


             Resme çiçekler
     - Nedense bu sahne bana Budizmi hatırlatır!-
Yanlış anlaşılmasın, kimsenin dini inancını rencide etme, aşağılama gibi bir niyetimiz yok. Ama kendilerine bakmadan dinime saldırana da cevap hakkım vardır herhalde!
 

Soruyu mezhepsel bazda sormuyorum, sadece resim olarak: Hangi İsa?



                                                         İkon, heykellere devam
                                             

    Hıristiyanlık ve Meryem Ana konusu “Oryantalistlerin sorularına cevaplar’ bölümünde.
                                                            Tahrif edilmiş kitaplar
  “Vay olsun o kimselere ki kendi elleriyle kitabı yazıp daha sonra dediler ki bu Allah’ın indirdiğidir” (Bakara, 79)
   Prof. Dr. Richard Friedman’a göre, Tevrat‘ı peygamber Yermiah ve havarisi Baruh ben-neriya yazmıştır. ( Yahudi yayın organı Şalom Gazetesi: 13 Mayıs 1987) Ayrıca, Tevrat’ı yazdığı söylenen Hz. Musa’nın, yine Tevrat’ta öldüğü ve gömüldüğü yerlerden bahsedilmesi ( Tesniye: 34/6 : “Rabbin sözüne göre; Rabbin kulu Musa orada, Moab diyarında öldü  ve Moab diyarında Beyt-peor karşısındaki derede onu gömdü” ) Tevrat’ın daha sonra yazıldığının kanıtıdır.”İncil’i Allah indirmemiş, hatta onu değişik peygamberlere tek tek yazdırılmamıştır.” ( Kuran ve kutsal kitap, John Gılchrıst) Hz. İsa’nın tebliğ ettiği İncil, günümüzde, elimizde bulunan İncil değildir. Bunun en büyük delili yine İncil’de bulunmaktadır: “İsa. Tanrının İncil’ini tebliğ ederek Galile’ye gelir. ” (Markos : 1/14) , H.z İsa hangi İncil’i tebliğ ediyor, anlatıyordu? Matta’yı mı, Luka’yı mı vb  yoksa 300 sene sonra yasaklanacak İznik konsülünün reddettiği İncil’leri mi?  Günümüzdeki İncil şu an Hz. İsa’nın hayat öyküsünü içerir, peki Hz. İsa insanlara neyi anlatıyordu, kendi hayat hikayesini mi, doğumunu mu? Asıl soru ise şu: Matta’ya göre İncil varda, İsa’ya göre İncil neden yok? Ayrca ifade edelim ki eldeki en eski İncil Yunancadır. Hz. İsa ise İbranice konuşurdu.
   Tüm bunlar elimizdeki Tevrat ve İncil’in bozulduğunu gösteren delillerdir.
  Tevrat 39, İncil 27 bölümden oluşur. Hıristiyanlar, K.Mukaddesin tamamına (yani sadece İncil’e değil, Tevrat, İncil, Zebur üçünü birden) inanırlar. Yahudiler ise sadece eski Ahit’e – Tevrat’a inanır.
    Thomas Paine’nin(1737-1809) “The Age of Reason” (Aydınlanma Dönemi): “Ahd-i Atik’in (Tevrat’ın) müstehcen hikâye’lerle, şehevîliklerle, gaddarlıklarla, intikamcılıklarla dolu sayfalarını okuduğumuzda bu kitabın Tanrı sözleri olmaktan ziyade şeytan sözleri olduğunu söylemenin daha uygun olduğunu anlarız, … Bu kitab(ları) Tanrı kitabı olarak benimsemeyi Yaratan’a (Tanrı’ya) karşı saygısızlık sayarım” derken Lloyd M. Graham’in, “Deceptions and Myths of the Bible” (İncil’in Aldatıcı ve Efsanevî yönleri) adle eserinde: “… ‘Kutsal Kitap’ gerçekten kutsal mıdır? Gerçekten Tanrının sözleri midir? (Hayır) İncil’de kutsal olan bir şey olmadığı gibi bu kitap Tanrı sözleri de değildir. Bu kitap Tanrı’dan esinlenmis azizler tarafından değil fakat iktidara susamış (muhteris) papazlar tarafından yazılmıştır. İncil Tanrı sözleri değil fakat putperestlik dönemine ait kaynaklardan aşırılmış (şeylerle dolu bir kitap’tır).” Der.
       Daniel  Wickwire: Kitap olarak İncil’i de İsa yazmadı. Onu kaleme alan kişiler, İsa’nın bunun için tayin ettiği elçilerdir. Elçiler, Kutsal Ruh’un denetimi altında yazarak tanık oldukları olayları ve kendi anlayışlarını ifade tarzlarını birleştirerek Tanrı’nın istediği sözleri yazdılar. Esin Tanrı’nın nefesidir. Kutsal Ruh yanlışlık olmadan, her kelimeyi denetleyerek yazdırıyordu.
    Yeni Yaşam Yayınları’nın yayınladığı İncil’den: “İncil’e göre, İsa Mesih’in kendisi ne bir kitap yazdı, ne de gökten kendisine bir kitap indirildi. Buna karşılık İncil’de İsa’nın, Tanrıyı bize açıklamak için dünyaya gelmiş olan “Tanrı Sözü” olduğu belirtilir (Yuhanna 1:1-18)”
   Hz. İsa teslise göre Tanrı’nın üç kimliğinden biri ve Tanrı’ya eşit ise kendinden üstün bir otoriteden direktif alan bir emir kulu gibi, “O beni gönderdi, Tanrı sözünü duyurayım Tıpkı bana öğrettiği gibi konuşuyorum” demezdi.  Sözlerini insanlara duyurmak için gönderen bir Tanrı varsa ve kendiliğinden konuşmuyorsa, duyurduğu bu Tanrı Söz’leri de apaçık vahiy (Tanrı’dan alınan sözler) olur. Hz. İsa, kendisini gönderen Tanrı’nın Buyruklarını-Müjdesini insanlara duyurmuştur. Önemli olan bunların ne olduğudur.
                                 
                                          K. Mukaddes’te tanrı tasviri
  Yorulan : “… Ve tanrı yaptığı işi yedinci günde bitirdi ve yaptığı bütün işten yedinci günde istirahat etti, dinlendi…” (Tekvin; 2/2-3, Çıkış; 31/17) Kim dinlenir, tabi ki yorulan tanrılar.
  Pişman olan, acı duyan: ” Ve Rab yeryüzünde insanı yarattığına pişman oldu ve yüreğinde acı duydu ” (Tekvin; 6/6).
  Güreşte yenilen: ” Ve Yakup, seher sökünceye kadar bir adamla güreşti… (adamı yenince) adam Yakup’a dedi: Adın nedir ? Yakup. Yine adam ona, “artık sana Yakup değil, ancak İsraildenecek çünkü insanlarla ve Allah ile uğraşıp onları yendin. ” (Tekvin; 33/24-29) ( Ayrıca bakınız aynı sayfa, dipnot)
  Korkak : ” Ve rab derede oturanlar, kovamadı, çünkü demirden savaş arabaları vardı.” (Hakimler; 1/19)
  Kinci bir tanrı: ” Rab diyor, seninle milletleri, atı ve binicisini, cenk arabasını ve binicisini, erkeği ve kadını, kocamış adamı ve genci, genç adamı ve ere varmamış kızı, çobanı ve sürüsünü, çiftçiyi ve çiftini, valileri ve kaymakamları kıracağım.” (Yaremya; 51/20-26)
  Sarhoş: “Şaraptan bağıran yiğit gibi uyandı tanrı ” ( Mezmurlar; 79/65)
  Öfkeli: ” Burnundan duman yükseldi, ağzından ateş yiyip bitirdi.” ( Samuel; 22/9 )
  Uyuyan: ” Kalk, uyan niçin uyuyorsun ya rab ” ( Mezmurlar; 44/23 )
  Tanrı Uykuda: Katoliklerin ruhani lideri Papa 16. Benediktus, Aziz Petrus Meydanı’nda son kez halkın önüne çıktı. Kiliseyi bu kadar canlı gördüğü için duygulandığını da ifade eden Papa, göreve geldiği 2005 yılından beri omuzlarına ağır bir yük bindiğini söyleyerek, “Bu dönemde Tanrı bana her daim yol gösterdi” diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Son dönemde Kilise’nin zor dönemleri de güzel dönemleri de oldu. Sular dalgalıydı, rüzgar ters esiyordu ve Tanrı sanki uykuda gibiydi, ama ben her zaman Tanrı’nın bu teknede olduğunu biliyordum. Bu tekne Kilise’nin, benim değil.” ( 28 Şubat 2013)
  İslâm’ın ilahı, Allah (C.C) Kuran da nasıl anlatılır : ” O (Allah) görüleni de görülmeyeni de bilen, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır. O, acıyıcı olandır, acıyandır. O, kendinden başka tanrı olmayan, hükümran, çok kutsal, esenlik veren, güvenlik veren, görüp gözeten, güçlü, buyruğunu her şeye geçiren, ulu olan Allah’tır. Allah müşriklerin ( putperest, Yahudi ve Hıristiyanların) ileri sürdüğü sıfatlardan ( yorulan, yenilen…) münezzehtir. O, var eden, güzel yaratan, yarattıklarına şekil veren, en güzel isimler kendisinin olan Allah’tır. Göklerde ve yerde olanlar O’nu tespih ederler. O güçlüdür, her şeye hakimdir” (Haşr; 22-24) ” Andolsun bize hiç bir zaman yorgunluk çökmedi.” ( Kaf, 38)
                          
     
                                         K. Mukaddes’te peygamberler

    Hz. Lut’a (as) iftira : Lut (A.S)’a iki kızı, şarap içirip sıra ile yanlarına girip, onunla yatıp, babalarından hamile kalırlar.(Tekvin : 33-36)
    Yahuda peygambere iftira : Gelini ile yatıp , hamile kalınca onun yakılmasını emreden bir kayınpeder. (Tekvin : 38/15-25)
    Davud’a (as) iftira : Bir komutanın karısı ile yatıp hamile kalınca, kocasını savaşa gönderip ölmesi için tezgah hazırlayıp, sonra da dul eşi ile evlenir. (I. Samuel : 2-27). Oğlu Amnon kız kardeşi Tamar ile zorla yatıp onu “alçaltır” ( I. Samuel : 13/1-39)
   Hz. Nuh’a (as) iftira: Nuh’a oğlu tecavüz eder Ve Nuh, çiftçi olmağa başladı ve bir bağ dikti, ve şaraptan içip sarhoş oldu ve çadırının içinde çıplak oldu…Ve Nuh, şarabından ayıldı ve küçük oğlunun kendisine yaptığını(…) anladı ve dedi: Kenan lanetli olsun; kardeşlerine kullar kulu olacaktır.” ( Tekvin: 9/20-25 )

                                              K. Mukaddes nasıl bir kitaptır?
   “Ben size diyorum ki kimde varsa ona daha çok verilecektir. Ama kimde yoksa kendisinde olunan da alınacaktır. Üzerinde kral olmamı istemeyen düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve gözümün önünde öldürün” ( Lula: 19: 26-27)
   “Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben oğula babasının, kızla anasının, gelinle kaynanasının arasına ayrılık sokmaya geldim. İnsanın düşmanları, kendi av halkı olacaktır.”  ( Matta:10-34-36 )
   Kalça, karın, göbek yuvarlağı, göğüs, boyun, göz, saç, dudaktan vs bahseden bölümleri ( Neşideler neşidesi 7:1-13) dışında, Yahudi olmayanların yabani hayvan kabul edildiği ( Tesniye : 8/ 21-22), Fırat ırmağı civarının tanrı tarafından Yahudilere verildiği ( Tesniye : 12/24), insanların kasaplık koyun gibi ölüm gününe hazırlanmayı emreden (Yaremya : 13/3), insanları delik deşik edip çocukların yere çalınıp, karılarının kirletilmesini emreden ( İşaya: 13/15-16) vb ayetleri bulunmaktadır.
           K. Mukaddes insan mahsulü olduğu için, içinde birbiri ile çelişen pek çok ayet bulunmaktadır.
  • Şela kimin oğlu? : Arpakşad’ın ( Tekvin: 11-12) – Kainan’ın (Lukas: 3-36)
  • Harun (A.S) nerede öldü? : Hor dağında ( sayılar . 20-28) – Mosereya’da ( Tesniye :10-6)
  • Davud ( A.S)’u kim tahrik etti? : Tanrı (II.Samuel: 21/1) – Şeytan (Tarihler : 21-8)
  • Yehoyakin kaç yaşında kral oldu? : 18 yaşında (II.Krallar : 24-8) – Sekiz (II.Tarihler : 36-9)
  • Nuh (A.S) her canlıdan kaçar tane aldı? : İkişer ( Tekvin : 6-19) – Yedişer (Tekvin : 7-2)
  • Ahazya kaç yaşında kral oldu? : Yirmi iki ( II.Krallar : 8-26 ) – Kırkiki ( II.Tarihler: 22-7)
  • Saulun kızı Mikal çocuk doğurdu mu? : Çocuğu olmadı (I. Samuel : 6-23) – Beş çocuğu oldu ( I. Sauel : 21-8)
  • İnsan kaç yıl yaşayabilir? : En çok 120 yıl: ( Tekvin 6-3) – 403 yıl ( Tekvin : 11-13)
  • Tanrı yorulur mu? : Rab yorulmaz : ( İşaya : 40-28) – İstirahat eder.( Tekvin : 2-3)
  • Hz. İsa, Hz.Davud’un oğlu mu? : Evet Davud’un oğlu (Luka : 18-38) – Hayır, tanrının oğlu (Matta : 22-45)
  • Yusuf (A.S) ‘ın babası kim? : Yakup ( Matta: 1-16) – Heli (Luka : 3-23)
  • İbrahim’den Davud’a kaç nesil vardır? : 14 (Matta : 1-17) – 15 (Luka: 3-31-34)
  • Eriha’dan çıkarken İsa’dan kaç kör yardım istedi? : İki : (Matta: 20-30) – Bir (Markos : 10-46)
  • Hz. İsa ‘ nın şehadeti doğru mudur? : Evet (Yuhanna: 5-31) – Hayır ( Yuhanna: 8-14)
  • Haçı kim taşıdı? : Simon (Luka : 23-26) – İsa (Yuhanna : 19-17)
  • Yahuda İsa’yı öptümü? : Öptü (Matta : 26-49) – Öpmedi ( Luka: 22-49)
  • Kabirden çııkan cinlenmişler kaç kişi idi? : İki (Matta : 8-28) – Bir (Markos:5-7)
  • Hz. İsa’yı kim kabre koydu?: Yusuf ve Nikodimus (Markos: 15-46) – Sadece Yusuf: ( Yuhanna:19-42)
  • Mezarda kaç melek göründü? : Bir (Matta: 28-2) – İki (Yuhanna : 20-12)
      Yaratılış merdiveninde farklı basamaklar olduğunu herkes doğal olarak kabul eder; önce inorganik nesneler, bitiler ve hayvanlar âlem, sonra konuşan, yaratıklar ve hepsinin üstünde Yahudiler.” ( Siyonizm ve ırkçılık, Ankara Üniversitesi Siy. Bilg. Fak. Yay., Sources de la pense’e juive contemporaine, Sf: 49):  “Ve Allah’ın Rab ( Yehova) o milletleri senin önünden azar, azar kovacak, onları çabukça bitiremezsin yoksa senin üzerine kır hayvanları (Goyim)  çoğalır ve Yahova onların krallarını senin eline verecek.” ( Tesniye, Bab: 22/24) İsrailli haham Rabbi Shim’on: ” Yahudi olmayanların en iyisi  mi; öldür. Yılanın en iyisi mi; beynini parçala.” ( İsael Shahak, Jewish History, S:78)
   Hıristiyan teslise (Baba- Oğul- Ruhul Kudüs) inanırlar. Baba doğmamış, oğul ve ruh doğmuştur. Üçü her zaman bir arada idiler: “Ben ve Baba biriz.” (Yuhanna, 10/25-30 )
  Morkos : ( 13-32) :” Ne melekler, ne de oğul, babadan başka kimse bir şey bilmez.”
   Markos : ( 10-18): ” İsa dedi: Birden başka kimse iyi değildir o da Allah’tır “
      İsa, baba ile bir olsa onun gibi her şeyi bilmesi gerekmez mi?


                        K. Mukaddes’in  Bozulmamış yerlerinden
                                              İsa vahiy almıştır!
   “Müjdeyi iletmek için beni gönderdi.” (Luka-4),  “Oralarda da tanrı sözünü duyurayım. Bunun için çıkıp geldim.” (Markos-1) , ” Bunun için ne söylüyorsam, Baba’nın bana söylediği gibi söylüyorum.” (Yuhanna-12) , ” Bu öğretinin Tanrı’dan mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir.” (Yuhanna-7), ” Ben O’ndan işittiklerimi dünyaya bildiriyorum.” (Yuhanna-8), “İşittiğiniz söz benim değil, beni gönderen Baba’nındır.” (Yuhanna-14)
                                            O  (as) Peygamberdir!
  Matta, (10:40-41) İsa Havarilere hitaben: “Sizi kabul eden. Beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden, beni peygamber olarak göndereni kabul etmiş olur. Bir peygamberi peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir ödül alacaktır.”
  Matta (1:1): “İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih’in soy kaydı şöyledir.” diye başlar.
  O (as) insan olmasa idi atalarından nasıl bahsedilebilirdi ki?
  Matta (19:16-17): Bir gün bir kimse İsa’ya “Ey iyi ve hayırlı öğretici!” diye hitap ettiğinde İsa (as) ona “Bana niçin iyi diyorsun? İyi ancak Allah’tır.”
  Kendi tanrı olsa idi kendisini de iyi sıfatı ile vasıflandırması gerekirdi.
  Yuhanna (17:1-3) : Mesih, gözlerini semaya kaldırıp yegane yaratıcı olan Allah’a dua ile,  “ İnsanlara senin biricik yaratıcı olduğunu ve beni peygamber olarak gönderdiğini bilmek vaciptir”
  Matta (4: 10): Şeytan, Mesih’in kendisine secde etmesi için davette bulundu; Ona dünyanın memleketlerim ve güzelliklerini gösterip: “Bana secde et, bunların hepsini sana vereyim”, dediğinde, Mesih ona: “Her insana Rab  Allah’tan başkasına ibadet ve secde etmemek yazılmıştır” diye cevap verdi.

     Baba, oğul mecazi anlamda kullanılmış olabilir mi? Bu mecaz, zamanla asıl anlam gibi algılanmış olabilir mi?
   Yuhanna (20:17): İsa, Havarilere: “Ben babama ve babanıza, Allah’ıma ve Allah’ınıza giderim”
  Matta (5-9) : ” Ne mutlu sulh edicilere, çünkü onlar Allah oğulları çağrılacaklar”
   Matta (6-14): ” İnsanların suçlarını bağışlarsanız, semavi babanız da size bağışlar.”
   I. Yuhanna (5-19) : “Biliriz ki biz Allah’tanız.”
    Tanrı tüm insanların babası (Rabbi)’dir. Hıristiyanlar İsa (as) söz konusu olunca baba, oğul kelimelerini hakiki manalarında, diğer insanlar söz konusu olunca mecazi manalarda anlamaktadırlar. Bu ayırımın sebebi nedir?  K. Mukaddes’te tevhid- Allah’ın bir olması:
Tesniye (4-39) : “Yukarıda göklerde ve aşağıda yerde Rab, o Allah’tır başka yoktur”
Tesniye (6-4) : ” Dinle ey İsrail: Allah’ınız Rab, bir olan Rabtir.”
Tesniye (32-39) :” Şimdi görün ki, ben O’yum, katımda ilah yoktur”
I. Samuel (2-2) :” … Senden başka ilah yoktur.”
I. Krallar (8-60) : “… Rab, Allah olan odur, ondan başka yoktur.”
İsaya (45-5,6) : ” Rab benim ve başkası yoktur, benden başka Allah yoktur”
İsa (A.S) Allah’ın kulu ve Resulüdür:
Matta (12-18) : ” İşte benim seçtiğim kulum”
Luka (24-19) : “… Kudretli bir peygamber olan Nasıralı İsa.”
       Kuran Hıristiyanlara şöyle seslenmektedir:  “Ey kitap ehli. Dininizde aşırı gitmeyin. Allah hakkında yalnız gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih Sadece Allah’ın peygamberleridir.(Allah) üçtür demeyin, bundan vazgeçin. ” (Nisa Suresi, 171)
      

                İnciller tanrı esinlemesi mi konsillerin seçmesi mi?
    Daniel Wickwire’in ‘Kutsal Kitabın Değişmezliği’ kitabından: ”Roma Katoliklerinin ağırlığını ortaya koymasıyla Trent Konsili’nde  Latince Vulgata’nın  tek otantik nüsha olarak kabul edilmesi üzerine, Katoliklerle Doğu Ortodoksları arasında ayrılık meydana gelmiştir. Doğu Ortodoksları, otantik nüsha olarak Septuagint’i kabul etmiş, reform yanlısı Protestanlar ise, Eski Ahid kısmı olarak, Yahudi versionunu esas almışlardır.” 
    Tabii yazar burada her 3 Hıristiyan mezhebinin de farklı farklı bölümlerden oluşan 3 ayrı incil’e - Sadece Tevrat üzerindeki faklılıkları açıklayacak olursak: Tevrat’ın son 6 kitabı konusunda Ortodokslar, Katolikler’den farklı olarak 4 bölüm daha ilave etmektedirler (MS. 1612 Kudüs konsilinde ) Bu 6 kitap Katoliklerde 13 bölümden, Ortodokslarda ise 17 bölümden oluşur. Bunun sebebi, Ortodoksların Tevrat olarak, kendi dillerinde Yunanca ilk tercüme olan, yine 45 bölümden oluşan Septuagint’i esas almalarıdır. Bu durumda Katolikler, kendi dilleri Latince’ye tercüme edilen ve Yahudilerin Tevratı ile uyuşmadığı için çıkarılan (Ortodoksların kabul ettikleri) 4 bölüm hariç, 45 kitaptan oluşan ve Vulgate ismini alarak, yeniden düzenlenmiş olan, Kutsal Kitaptaki Septuagint’i esas almış oldular. Bu durumda Katolikler ve Ortodoksların Tevrat Kanonu, Protestanlardan 6 kitap daha fazladır. Protestanlar ise bu 6 kitabı bütün bölümleriyle reddettiler. Sonuçta Protestanların kutsal kitabı 66 bölüm (Tevrat 39, İncil 27 bölüm), Katolik ve Ortodoksların ise 72 bölümdür (Tevrat 45, İncil 27 bölüm).Ayrıca Katolikler ve Ortodoksların, Protestanlarla olduğu gibi kendi aralarında da farklılıklar (6 kitap arasındaki 4 bölüm) bulunmaktadır. Ayrıca Daniel Wickwire, Apokrifa Kitapları Nedir? adlı çalışmasında: “İncil’de, İsa ve elçileri tam 2.559 kez Tevrat, Zebur ve peygamberler’den alınma vardır. Bunlardan hiçbiri Apokrifik bir kısımdan alınmış değildir. Mesih ve elçileri Apokrifa hakkında bilgi sahibiydiler, fakat İsa ve elçiler Apokrifa yazılarından bir kez bile alıntı ya da aktarma yapmamışlardır. Bu yazılarla ilişkisi olan bir peygamber bile yoktur, ve bu kitaplar Tanrı esini olarak asla kabul edilemez. ..Erken dönem kilisesindeki misyonerler, Grekçe konuşan dünyada misyonerlik yaparken, Grekçe yazılmış olan Septuagint’ten alıntılar ve daha sonra Yahudiler tarafından kanon dışı olarak tanımlanan kitaplardan da alıntılar yapmaktan ve bunlara referans vermekten çekinmediler.   Örneğin, kanonik İncil’deki Yahuda 14-16, apokrif Enok kitabından (Enok 1:19) alıntı yapmaktadır. Yakup 1:19, Sirak Kitabı 5:11 ve İbraniler 11:37’de, Apokrif The Martyrdom of Isaiah’ta (işaya’nın şahadeti) bulunmaktadır. Yuhanna’ya göre İncil’deki 7:38 ile Yakup 4:5’in kaynakları bilinmemektedir. (The New Catholic Bible) Bu sözler’in hiçbir Eski Ahid kitabında olmadığını belirtmektedir.” demektedir. Yine ayrıca ” Tomas İncili dünya üzerinde bulunan kitaplar arasında Hz. İsa’nın sözlerini en doğru ve en eski yazılmış tek kitaptır.” görüşü resmi katolik görüşü iken diğer incillerin esinti kayağı ne yapıyordu diye sormamız gerekmez mi? Yine İncil’de farklı İncil nüshalarına karşı mücadele – savaşın izleri vardır : 10. Bölüm, Pavlus’un Korintlilere ikinci mektubu :11. Bölüm, 4.ayet: Çünkü size gelen ve bizim tanıttığımızdan değişik bir İsa’yı tanıtanları pekâlâ hoş görüyorsunuz. Ayrıca, aldığınız ruhtan farklı bir ruhu ve kabul ettiğinizden farklı bir müjdeyi kabul ederek bunları hoş görüyorsunuz.”  -  inandığını da eklersek aşağıdaki ayeti nasıl yorumlayacaklar acaba?:  
   “Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır. Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır. ” (Vahiy – 22: 18-19)

                                                       Misyonerlik
    II. Vatikan Konsil’inde (1962–65) “Bedenlenmiş oğlunda tam olarak milletine görünen Tanrı, her devrin kültür tiplerine göre konuşmuştur.”( Prof Dr Mehmet Aydın, Hıristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan Konsili, Konya-1991, s. 88 ) kararı alınır.
   Fransa Katolik Enstitüsü profesörlerinden J. Danielou misyonerlere şu tavsiyede bulunur: “Müslümanlara sevgi ile yaklaşınız. Hz. Muhammed (s.a.s.)’i yalanlamayınız. Hz. İsa için Allah’ın oğludur demeyiniz. Çünkü Müslümanlar bunu kabul etmezler. Daha çok onların kendi milletiyle ve dinî değerleriyle alâkâlarını kesmeye ya da zayıflatmaya çalışınız.” (Prof. Dr. Abdurrahman Küçük, Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri, Ank. 1996, s. 37)
   Misyoner Rahip Samuel Zwemer: “Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım.. Başka yollar deneyelim. İslam ülkelerinde girişeceğimiz faaliyetlerde onlara, Hıristiyan adetlerini, Hıristiyan bayramlarını, Hıristiyan kültürünü, Hıristiyan ahlakını aşılayalım.”( Prof. A. Küçük, Misyonerlik ve Türkiye, Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri, s. 42 vd )
                  
                                                          Katliamlar
   1994′te Ruanda’da Hutu’lilere destek veren Katolik kilisesi  3 ayda 1.000.0000 Tutsi’nin katliama uğramasına neden olur, katliam devam ederken Kilise’ye bağlı George Ruggi Georgesruggio adlı radyo yayıncısı : “Tutsi topluluğu yaratıcıya karşıdır. İsa/ Yaratıcı onları ebediyen mahkum etti. Onları İsa adına cezalandırın. İsa’nın ve halkın şimşeklerini onların kafalarına yağdırın.” diye yayın yapar.
  ” Bir ana doğurmuş; yıllarca emek verilerek büyütülmüş. Suçu yok, ama elleri arkadan bağlı. Ne yapacağınızı beklerken nefes alıp verdikçe omuzları kalkıp iniyor. Elinizdeki tüfeğin namlusu ensesine dayalı. “Hadi” denince tetiği çekebilir misiniz? Çektiler. Sekiz binden fazla delikanlının nefesi öyle kesildi. Emir kulu askerler arasında duraksayanlar oldu. Onların tereddütlerini kimler giderdi, biliyor musunuz? Papazlar. Vaazlarında dinlerinin “Düşmanını bile sev” mesajını pazarlayan kara cüppeliler Sırp Ortodoks Kilisesi’nin talimatıyla dağ yamaçlarında askerlere bağırdılar: “Çekinmeyin, vurun! Günahınızı peşin peşin bağışlıyoruz!” Ratko’nun kızının niçin intihar ettiği de biliniyor. Babasının sicili öyle iğrenç ki, onun hakkındaki savcılık iddianamesini okuyunca bu dünyanın yaşanacak yer olmadığına karar vermiş.”  ( Refik Erduran,Sabah:30 Mayıs 2011)
   Haçlı seferlerinde 1096 – 1291 yılları arasında yazar Hans Wollschäger´e göre 22 milyon insan hayatını kaybetmiştir. 1099 yılında Kudüs´ün feth edilmesiyle 70 bin Müslüman ve Yahudi katledilmiştir.  İnnozenz 4. haçlı seferini başlatmış, 1202´de Zara´yı ve 1204´de Konstantinopel´i (İstanbul) yağmalatmış ve kendi mezhebleri arasındaki ayrılıkları körüklemiştir. İspanyollar 1391 yılında 50 bin Yahudiyi öldürmüştür ve 1492 yılında ise 50 bin Yahudinin zorla dinleri değiştirilmiş geriye kalan 100 bin ile 200 bin arasında Yahudi göçe zorlanmıştır.Ve yine 1615 yılında İspanyollar zulüm ve baskılarına rağmen dinlerinde kalan sayıları 300 bin ile 3 milyon arasında tahmin edilen Müslümanları göçe zorlayarak köklerini İspanya´dan kazımıştır. Amerika´nin keşfinin ilk 50 yılında katolik ispanyollar 1 milyon yerlinin katliam, kölelik ve enfeksiyonel hastalıklardan dolayı ölümüne sebeb olmuştur. Ve daha sonra ki 150 yıl içinde 100 milyon insan yani yerli halkın 90% haritadan silinmiştir. Yerlilerin ellerini ve burunlarını kesip köpeklere yem etmişler: Kurbanlarını 13 lü guruplar halinde asmalarının sebebi: 12 Havari + 1 Hz. Isa (a.s.)
  Paris 1572: “Bartholomäus-Gecesi” 3000-5000 kişi öldürülmüştü: Fransa´nın ulusu Martin von Tours´un 20 bin kölesi olduğu bildirilmekte. Amerika´nın keşfinden 19. yüzyıla kadar 13 milyon afrikalı köleleştirilip Amerika´ya götürülmüştür. Olayların başlamasına 1488 yılında papalığın onayıyla yazılan “Der Hexenhammer” isimli kitab sebeb olmuştur. 18. Yüzyılın sonuna kadar çoğunluğu kadın ve içinde çocukların da bulunduğu 40 bin ile 100 bin arasında insan yakılarak ve çeşitli metotlarla katledilmiştir. 1941-1943 yılları arasında katolik Hırvatistan´da 750 bin Sırp katledilmiştir.
     Papa XII. Pius, Hitler’i ve Mussolini’yi destekledi. Papa, milyonlarca insanın Nazi ölüm kamplarında yok edilmesi karşısında sessiz kalmış ve, resmi olarak Vatikan’ın İkinci Dünya Savaşında tarafsız kaldığı varsayılsa da, gerçekte Nazi yanlılığı açıkça belgelenmiştir. G. Lewy şöyle yazıyor:“Hitler egemenliğinin başından sonuna kadar, piskoposlar, inananlara, Hitler hükümetini itaat edilmesi gereken meşru bir otorite olarak kabul etmeyi öğütlemekten asla bıkmadılar 8 Kasım 1939’da, Münih’te Hitler’e düzenlenen başarısız suikasttan sonra, Kardinal Bertram Alman piskoposluğu adına ve Kardinal Faulhaber Bavyera piskoposları adına Hitler’e kutlama telgrafları göndermişlerdi. Almanya’daki tüm Katolik basın, Reichspresskammer’den gelen talimat doğrultusunda, bunun Führer’i koruyan mucizevi bir ilahi takdir olduğundan bahsediyordu.” (G. Lewy, The Catholic Church and Nazi Germany, NY, 1965, s.310-11)
    “Alman dokümanları iki önemli noktada birbirini etkileyici bir şekilde tutmaktadır”, diyor Saul Freidhandler ve ekliyor, “Birincisi, görünüşe göre Bağımsız Papalık, Nazi rejiminin niteliği nedeniyle azalmış görünmeyen ve 1944’e kadar da yalanlanmamış bir biçimde Almanya’dan yana bir tercih yaptı; ikincisi, XII. Pius hiçbir şeyden korkmadığı kadar Avrupa’nın Bolşevikleşmesinden korkuyordu ve göründüğü kadarıyla, sonunda Batılı Müttefiklerle uzlaşsaydı Hitler Almanya’sının Sovyetler Birliği’nin Batıya doğru ilerlemesinin önünde başlıca duvar olacağını umuyordu.” (Saul Friedhandler, Pius XII and the Third Reich, A Documentation, NY, 1958, s.236, vurgu benim, AW.)

 
                                                                            Menfaat
1517 yılında, Papa X. Leo, kişinin ruhunu makul bir para karşılığında kurtarabilmesi için Taxa Camerae’yi başlattı. Bu basit tedbirle, ne kadar kötü olursa olsun bağışlanamayacak suç yoktu. 35 madde arasından şunları okuyoruz:
“1. İster rahibelerle, ister kendi kuzenleriyle, yeğenleriyle ya da kızlarıyla (aynen böyle!), yani bir şekilde herhangi bir kadınla cinsel günah işleyen bir rahip,67 pound12 şilin ödemesi karşılığında bağışlanacaktır.
2. Eğer rahip, zina günahıyla birlikte doğaya ya da hayvanlara karşı işlenmiş günahlarının da bağışlanmasını istiyorsa,219 pound15 şilin ödemek zorundadır. Fakat kadınlarla değil de sadece oğlanlarla ve hayvanlarla doğal olmayan günahlar işlemişse,131 pound15 şilin ödemelidir.
3. Bir bakirenin kızlığını bozan rahip,2 pound8 şilin ödemelidir
4. İster kaldığı manastırda ister dışarıda, aynı anda veya art arda bir ya da birden çok erkeğe kendini veren rahibe, baş rahibenin saygısını kazanmak istiyorsa131 pound15 şilin ödemelidir.
7. Tüm davalardan azade tutulmak ve yasak ilişkilerini sürdürmek için geniş bir muafiyet elde etmek isteyen zinacı bir kadın, Papaya87 pound3 şilin ödeyecektir. Aynı şekilde, koca da aynı miktarı ödeyecektir, eğer koca kendi çocuklarıyla ensest ilişkiye girmişse, ek olarak 6 poundluk bir vicdani ödeme yapacaktır.
8. Tecavüz, soygun veya kundakçılık suçları için eziyet yapılmaması ve bağışlanması, suçluya131 pound7 şiline mal olur.
9. Ruhban kesime ait olmayan birinin şahsında gerçekleşen adi cinayetin bağışlanma bedeli15 pound3 penstir.
10. Eğer katil aynı gün iki veya daha fazla kişinin ölmesine neden olmuşsa, bir kişiyi öldürmüş gibi ödeme yapar.
11. Karısına kötü davranan koca, kilise kasasına3 pound4 şilin öder; eğer karısını öldürmüşse17 pound15 şilin, eğer karısını başka biri ile evlenmek için öldürmüşse ekstra olarak32 pound9 şilin öder. Kocaya suç işlerken yardım edenler adam başı 2 poundla bağışlanır.
12. Çocuğunu boğarak öldüren baba 17 pound15 şilin ödemelidir (yani bir yabancıyı öldürmekten pound daha fazla) baba bunu annenin izni ile yapmışsa bağışlanması için27 pound1 şilin ödemelidir.
Kürtaj da kolayca bağışlanabilmekteydi:
13. Kendi çocuğunu rahminden çıkararak yok eden annenin ve suça katkıda bulunan kocanın, her ikisi birden17 pound15 şilin ödemelidir. Kendisinin olmayan bir çocuğun kürtajını kolaylaştıranlar1 poundeksik öderler.
14. Kardeş, kız kardeş, anne ya da babasını öldüren17 pound5 şilin ödemelidir.
Bununla birlikte, hiyerarşinin yüksek kademelerindeki piskopos veya baş keşiş öldürülürse, ödenecek miktar çok ağır biçimde artıyordu; ilk saldırı için131 pound14 şilin, geri kalanlar için yarı miktarı. Üstelik katil “çeşitli zamanlarda birçok rahibi öldürürse, ilk cinayet için137 pound6 şilin ve geri kalanlar için de bunun yarısını ödemek zorundaydı.”
Fakat cinayet, tecavüz veya çocuk öldürmekten çok daha ağırı, menfur dinsel sapkınlık suçuydu; yani resmi Kilisenin fikirlerinden farklı fikirlere sahip olmak. Kadın ya da erkek bir sapkın, fikirlerinden dönmüş olsa bile toplam269 poundödemek zorundayken, “yakılmış, asılmış ya da herhangi bir şekilde idam edilmiş bir sapkının oğlunun itibarı218 pound16 şilin 9 penslik ödeme yapmadığı sürece iade edilemez”di.
Liste, sahtekârlık, kaçakçılık, borçların ödenmemesi, kutsal günlerde et yeme, papazlık rütbesi almak isteyen rahiplerin gayri meşru çocukları ve hatta rahip olmak isteyen hadımlarla (33. maddeye göre en az310 pound16 şilin ödemeliydiler) devam ediyor.
Bu çıkarcı rezillik listesine rağmen, Papa X. Leo, Katolik tarihçiler tarafından “Kilise tarihinde papalık makamının en parlak ve belki de en tehlikeli döneminin” baş kişisi olarak tanımlanır. (Bakınız: P. Rodríguez, (1997). Mentiras fundamentales de la Iglesia católica. Barcelona: Ediciones B., Anexo, s.397-400.)
                                    Günah çıkarmak için 2′yi tuşlayınız
  ‘Fransa’da Katolik bir grup ‘günah çıkarılması  için’ telefon hattı kurdu
   Fransa’nın başkenti Paris’te AABAS adlı telefon şirketi için çalışan Katolik bir grup, kurduğu telefon hattıyla ortalığı karıştırdı.Bir erkek sesinin arayanları “Tanrının hattına hoş geldiniz” diye karşıladığı hat paralı.Ses kaydı şöyle devam ediyor: “Günah çıkarma ile ilgili tavsiyeler için 1’i, günah çıkarmak için 2’yi, bazı günah çıkarmaları dinlemek için 3’ü tuşlayınız. Ciddi ya da affedilmez günahlar durumunda bir rahibe başvurmak zorunludur.” Bildiride “Bu hatta bir rahip günahların bağışlanması için yol göstermiyor” denildi. Adını sadece Camille olarak açıklayan hattın kurucusu ise şöyle dedi: “Bu hat, büyük günahlar için değil, küçük günahlar için düşünülmüş bir sistem. İlk haftada 300 arama geldi.”  (04 Mart 2010)
                                                                   Güncellenmiş hali

Telefon, Papazmatik, Pos makinesi, Twit ( En ucuzu )

    

   Vatikan’ın doğrudan ya da dolaylı olarak sahibi olduğu veya yönlendirdiği günlük, haftalık ve aylık 200’den fazla gazete ve dergi, 154 radyo istasyonu veya emisyonu, 49 TV kanalı veya kablolu yayını bulunmaktadır. Vatikan’ın gelirleri başta her ülkedeki Katolikler’den kesilen Kilise Vergisi; Aidatlar; Bağışlar; Şirket Gelirleri; Hisse Senedi-Tahvil-Bono gelirleri; Bankacılık ve Faiz gelirleri; hediyelik eşya satışlarıyla elde edilen gelirlerden oluşmaktadır. Basın yayından elde edilen reklam gelirleri de epeyce tutmaktadır. Vatikan’ın diğer bir gelir kaynağı da Hıristiyanlığı temsil eden kişileri, örneğin İsa’yı, Meryem’i, azizleri veya sembolleri (Haç gibi) pazarlayarak kazandığı kazançlardır. Vatikan, dünyanın önde gelen birçok şirketinde hissedardır. Çeşitli ülkelerde sayısız gayrimenkulü vardır. Birçok bankanın ortağıdır. Özellikle giyim ve turizm sektörlerinde çok kâr getiren yatırımları vardır. Avrupa Birliği içinde Vatikan’a bağlı olarak çalışan “Katolik Tekstil Sanayicileri Birliği” onun çıkarlarının yöneticisi durumundadır. Benzer şekilde ayakkabı, yiyecek ve enerji ile inşaat sektörlerinde de kârlı yatırımları ve ortaklıkları vardır.

                                                      Kadınlar
“Kadın alçak bir yaratıktır.” Augustinus (354-430)
“Bir kadın gördüğün zaman o şeytandır, bir çeşit cehennemdir” Papa II. Pius (1405-1464)
“Kadınların en büyük şerefleri erkekleri doğurmalarıdır” Martin Luther
                                   Hrıstıyanforumcom’dan alıntı 
  • Tanrı’nın kilisesinde hem kadın hem erkek eşittir ve birbirlerine bağımlıdır, ancak görev, yaratılış, yaratış bakımından farklılıkları vardır.
  • Bu farklılıklar eşitlik için ölçüt değildir, eşitlik Tanrı’nın Sevgisindedir.
  • Eşitlik ve farklılıklar ayrı kategorilerdeki şeylerdir, birisi mavi, birisi 5’tir. Birisi renk, birisi rakamdır.
  • Pavlus “herkesin” dua ve peygamberlikte bulunmasını istiyor, teşvik ediyor. Aynı zamanda arka arkaya yazdığı 117 (veya 14) cümlede kadınların “toplantılarda sessiz kalmalarını” istiyordu. Bu sessiz kalma isteği dua ve peygamberliği kapsamıyordu.
  • Kadınlar kilisede önder olamazlar, öğretiş veremezler.Önemli olan günümüze uymak veya toplam fayda hesabı değil, Kutsal Kitap’a uygunluktur.
        Sitemizde “Hıristiyanlık ve yahudilikte kadın” konusuna da ayrıca bakılabilir.


                                                          Papa
     Biz Müslüman’lar İsa peygambere, Musa peygambere inanmasak ‘İslam’dan’ çıkarız. Ama Musa, İsa’ya inandığını iddia edenler peygamberimize inanırlarsa ‘Dinlerinden’ çıkarlar. Kapsayıcı, kuşatıcı din İslam’dır.
    Papa 16. Benedikt: “Muhammed’in getirdiği hiçbir yenilik yok. Sadece kötü ve insanlık dışı şeyler getirdi” sözlerine yer verdi.”İslam’da Tanrı ile akıl arasında ayrılmaz bir bağ yok. İslami cihad akla ve Tanrı’ya karşı” diyen Papa, İtalya’da da büyük yankı yarattı. “Papa, Muhammed’in kılıcını aforoz etti” diye yazanLa Repubblicagazetesi, konuşmanın Türklerin çok olduğu Almanya’da yapılmasına dikkat çekti. “Hıristiyanlık ile akıl arasında sıkı bir bağ var” diyen Papa, İslam’da ise Tanrı kavramının çok soyut olduğunu ve bu nedenle böyle bir bağın olmadığını söyledi.”
   Diyanet işleri başkanı prof. Ali Bardakoğlu: “Batıda İslam ile Hz Peygamberimiz’le ilgili değerlendirme ve kanaatler önyargılı, taraflı, objektiflikten uzak oldu. Kilise, İslam’ı rakip gördüğü için, hasmane, düşmanca tavır izledi. İslam önce haçlı seferleri ile önlemek istendi. Binlerce insan öldü. Sadece Müslümanlar değil, Ortodokslar, Yahudiler de öldü. 60 yıl İstanbul’u işgal ettiler. ‘Kardinal külahı yerine Şeyhülislam kavuğu görmek isterim’ sözü bu dönemin dehşetini çok iyi anlatır. Bu kutsal savaş ve haçlı savaş anlayışı Hıristiyan din adamlarının genlerine işlemiştir. Papa’nın saldırgan, küstahlık dolu açıklaması da hem içindeki İslam’a karşı kinini, hem de o kutsal savaş ve haçlı zihniyetini yansıtıyor. Papa’nın”İslam’da tanrı ile akıl arasında ayrılmaz bir bağ yok” sözlerine de şu yanıtı verdi: “Bu sözde akıl yok ki ben Hıristiyanlıkta akıl olduğunu anlayayım. Aslında kilise, aklı devre dışı bıraktığı için batı aydınlanma süreci yaşadı, reform süreci yaşadı. Hıristiyan kilise, insanların dindarlıklarına tahakküm ettiği için, yaratan ile fert arasına girip kutsalı adeta tekelinde tutup sömürdüğü için, insanların beyinlerine tahakküm ettiği için, kutsalı sömürdüğü için, batı reform süreci yaşadı. Batıdaki din karşıtlığının en büyük sorumlusu kilisedir. Aklı devre dışı bırakarak kendi hiyerarşik yapılarını ve çıkarlarını öne aldılar. Üç tanrı inancını kilise icat etti. İsa’nın Allah’ın oğlu olduğunu uydurdu.” Evrensel ahlakın, “ötekinin kutsalına saygılı olmayı” gerektirdiğini vurgulayan Bardakoğlu, “Bir din adamı, diğer dinin uygulanmasında yanlışlık varsa eleştirebilir. Teröre bulaşan Müslüman’ı eleştirsin. Ama bir dinin kitabına, peygamberine saygısızlık ahlak sınırının ötesindedir. Bu eleştiri değil, küstahsızlıktır” dedi. Batı insanının din konularına “teknolojik gelişmişliğin, askeri, ekonomik gücün yarattığı kendini beğenmişlik, ukalalık ve ötekini adam etmeci tavır içerisinde yaklaştığını” belirten Diyanet İşleri Başkanı, “Gerçek medeniyet uzun menzilli silahlar üretmek, daha çok para kazanmak değil, insani değerlerde yol alabilmektir.”  dedi.
   

                                              Papa: İslam’da Tanrı ile akıl arasında bağ yok
    Vatikan Adalet Bakanı Kardinal Julian Herranz ise La Rebubblica Gazetesi’ne açıklamada bulunarak, “Papa her zaman kutsal ruhlar tarafından yönlendirilir. Papa direkt Tanrı adına konuşur. O basitçe iyiye yönelmek isteyen insanları diyaloğa ve karşılıklı saygıya davet etti” dedi. (Hürriyet:17.09.06)

                                                   Papa’dan cennet promosyonu
   Vatikan, İslam’la “rekabet” için 1000 yıllık vaftiz inanışını değiştirdi. Papa’nın kararıyla artık Hıristiyan bebekler günahsız doğacak, bebekken ölmeleri durumunda direkt cennete gidecek. Papa 16’ıncı Benedict’in aldığı bu kararla bir anda yüzbinlerce çocuğun cennete gideceğini söylemesi, akıllara 11’nci yüzyılda Haçlı Seferleri için adam toplayan Papa Urban’un, sefere katılanların direkt cennete gideceğini açıklamasını getirdi.( Vatan :05.10.2006 )

                                              Türkiye’ye ‘laiklik’ övgüsü
     Papa 16. Benedictus, Vatikan’ın Ankara Büyükelçiliği’nde yabancı misyon şeflerini kabulünde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin laik rejim seçimiyle, büyük ve modern bir devlet olma yolunda önemli adımlar attığını söyledi. (29 Kasım 2006 )
                                                Papa laikliğe savaş ilan etti
   ABD’ye 6 günlük tarihi ziyaret için adım atan ikinci Papa olan 16’ncı Benedict, Amerikalı 9 kardinal ve 350 rahibe hitaben yaptığı konuşmada laiklik tartışması başlattı.” Avrupa’da sanki Tanrı yokmuş gibi hayatımızın her alanından dini çıkarmak için adımlar atılıyor. Bunun adına da laiklik deniyor. Bu çok tehlikeli ve din karşıtı bir laiklik anlayışıdır. Buna karşı var gücümüzle savaş vermek zorundayız.” (18 Nisan 2008)

                                           Papa: Laiklik Saldırganlaştı
16. Benedict, laikliğe ve ateizme açık bir şekilde savaş ilan etti. Toplumsal uzlaşmanın sadece politikalarla sağlanamayacağını kaydeden Papa, dinin özel alana hapsedilemeyeceğine vurgu yaptı. (19.09.2010 )
  
                                        Kim  yanıldı, eskisi mi yenisi mi ?
                                                                 1
     1996:  Papa John Paul II, Evrim Teorisi ile Hristiyanlığın uzlaştırılabileceğini açıklamıştır, ama bunun Katolik öğretiler ile çelişmeden yapılması gerektiğini söylemiştir (John Paul II, The Pope’s Message On Evolution, (‘Quarterly Review of Biology72’ Journal, içinde),   s. 377-383. ) Papa II. Jean Paul, 1996 yılında Papalık Bilimler Akademisi’ndeki mesajı: “Yeni bilgiler bizi evrim teorisinin bir varsayımdan öte olduğuna inanmaya itti. Bu teorinin, çeşitli bilim dallarındaki bir dizi buluştan sonra, araştırmacılar tarafından giderekkabul edilmesi gerçekten hayranlık uyandırıcı. Birbirinden bağımsız çalışmaların önceden kararlaştırılmamış, uydurulmamış, sonuçlarının aynı noktada birleşmesi, teorinin lehinde bir kanıt olarak yeterli.”
      2005 : Yeni Papa XVI. Benedict ise bu konuda daha da somut bir açıklama yaparak, Akıllı Tasarım teorisine çok paralel bir görüşte olduğunu ifade etti. İtalyan basınının duyurduğu, The Washington Post gazetesinin de verdiği habere göre, Papa, evreni “akıllı bir proje” (intelligent project) olarak tanımladı ve evrenin tarihini rastlantısal ve amaçsız bir süreç olarak gösteren sözde bilimsel görüşlere karşı olduğunu vurguladı. ( 10.11. 2005 )
                                                                    2
    Papa’nın bu açıklamaları, Katolikliğin dünyanın en büyük teist mezhebi olması yanında, Katolikliğin teolojik kabulüne göre Papa’nın yanılmaz bir otorite olarak kabul edilmesi (Osman Cilacı, Günümüzün Dünya Dinleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara (1995), s. 84.) açısından da özel bir öneme ve anlama sahiptir.
    
  
     Papanın yanılmazlığı ile ilgili dogma, 1. Vatikan Sinodu’nun 18 Haziran 1870 tarihli 4. oturumunda kaydedilmiştir. Papa’nın yanılmazlığı gerek Müslüman gerek başta Protestan ve sonra Ortodoks Hıristiyanlarınca eleştiri konusu yapılınca yorumda yumuşatma emareleri gösterilmeye başlanır.
   
                 Yukarıdaki örnekler dışında bir iki de tarihten ‘çok nadir’ olan örneklere misal getirelim:

  Önce bir iki soru: Papa gerçekten yanılmaz olsaydı, bu kadar çok sayıda Konsüle niçin ihtiyaç duyulmuştur? Neden son derece kolay bir yöntemle o sırada görevde olan Papanın Tanrı tarafından esinlenmiş fikri alınmamıştır? Gelelim “Kötü papalardan” bir kaçına:

  Papa Liberius (M.S. 352-366): Bu Papa görevden alındı; çünkü İmparator II. Konstantin’in baskısıyla “Oğul’un Baba ile aynı değil benzer özde” olduğunu söyleyen yarı-Ariusçu iman ikrarını ve Aziz Athanasius’un mahkumiyetini onaylamaya rıza göstermişti (Aziz Athanasius, Arius Yanlılarının Tarihi E41, Sozomenou Ecclesiastic History D 8-11)

  Papa I. Onorius (M.S. 625-638): Bu Papa yanılmaz olmamakla kalmadı, “Monotheletism” (Mesih’te insanî ve Tanrısal olmak üzere iki ayrı irade yerine tek bir irade olduğu inancı) denen öğretiyi benimsedi, sonra lanetlendi ve İmparator huzurunda bizzat Roma’daki yeni Papa Agathon tarafından suçlandı (Sergios, Theodoros, Cyrus, Petrus, Pyrrhus and Paulus, Kanun 13, 16 18) Bu papa daha sonra Papa II. Leo tarafından da lanetlenmiştir. (Charles J. Hefele, “A History of the Councils of the Church”, Edinburgh: Clark, 1896, Cilt V, s. 181-187)
 Papa IV. Innocentius (M.S. 1243-1254): Bu Papa, sapkın öğreti taraftarlarına Engizisyon mahkemesi tarafından işkence edilmesini dinsel bir uygulama haline getirdi ve ondan sonra gelen Papalar da resmi mühürleriyle sapkınların yakılmasını onayladılar.

  Ortodoks Papa III. Leo (796-816) “ve oğuldan” ibaresine inatla karşı çıktı. Papa IV. Sergios (1009-1012) ise, “ve oğuldan” sözcüklerini keyfî bir şekilde İznik İman Kanununa ekledi.

  Papa VI. Pavlus, Azize Barbara gibi pek çok azizin isimlerini Azizlerin Latin Kitabından çıkardı. Böyle yaparak sadece Kilisenin kutsal geleneğini değil, kendinden önce görev yapmış tüm Papaları da hiçe saydı.
   İki sene beş ay dört gün boyunca Papalık tahtında oturan Papa 8. Joan’ın, 855 yılında Aziz Petrus Kilisesi’nin dışında kortej halinde yapılan dini tören sırasında doğum sancıları başlayınca çocuğunu doğurur, kadın olduğu ortaya çıktığı içinde orada hemen çocuğu ile öldürülür. Joan’ın ismi daha sonra papalar listesinden de silindi. 17 yıl sonra başka bir papa Joan adını alınca, ona dokuzuncu değil, sekizinci Joan adı verilir ve sıralamanın namusu kurtarılır.
    Peki tarihteki engizisyon mahkemeleri, II. Dünya savaşı sırasında naziler ile olan ilişkileri, çocuk tacizlerini gizleme, tacizci sapık piskopos, papazları korumaları… Sadece 33 gün Papalık yapabilen l. John Paul’ün ani ölümü ( Vatikan uzmanı araştırmacı David Yallop’un belgeleriyle açıkladığına göre bu Papa, Vatikan’ın içindeki bir “Konspirasyon=Fesat Örgütü” ile “P2Mason Locası”nın ortak girişimiyle öldürülmüştür) , OPUS DEI’den (Tanrının İşleri) Malta Şövalyelerine ve en son kara para aklama ile ilgili suçlamalar hatta son zamanlardaki suçlamaları kabul etmeler… Bunların hepsine nadir denebilir mi?


                                                   Eski papalar arınmama yolunu mu seçmişti yani?


                                                        Ya bu haber ne ?

  1990′da Komünizm çöktü, 2013′te de Katolik mezhebinin sonu mu geliyor ?
  İlginç bir durum: Papa 16. Benediktus görevinden istifa etti! (15 Şubat 2013) Ama şöyle bir ilginç detay var ki O, “Tanrının yeryüzündeki temsilcisi” idi ve ölüm şartı ile seçilmişti, ölmeden görevinden ayrılamazdı! O sıradan bir devlet memuru değil, bir insan nasıl tanrı ile irtibatlı olduğu görevinden istifa edebilir ki? Yoksa aşağıdaki haber fiiliyata mı geçiriliyor, ya peki 1000 küsür yıllık geçmiş ve iddialar, inançlar?!

                                   Bin yıllık iddiadan dönüş

     Vatikan İsa’nın yeryüzündeki temsilcisi olma iddiasından vazgeçiyor. (19.11.2007 tarihli haberler.)

                                                Papa put!
   Kayıhan Yayınları Etkin Kitaplar’dan çıkan kitapta, Papa 16′ncı Benedict’in, kardinal olduğu dönemde rahiplerin çocuk tacizlerini örtbas etme emri verdiğine ilişkin iddialar yer alıyor. “Seks, Suç ve Vatikan” adıyla İngiliz televizyon kanalı BBC’de geçtiğimiz Ekim ayında yayınlanan belgeselde, Kardinal Thomas Ratzinger olarak bilinen bugünkü Papa’nın, 2001 yılında yayınladığı bir genelgeyle çocuklara cinsel tacizden mahkemelik olan rahiplerle ilgili aldığı bir karar eleştiriliyor. Ratzinger’in, bir genelge yayınlayarak, “rahiplerin taciz ettiği çocukların susturulması” emri verdiği iddia ediliyor. Vatikan, programın yayınlanması üzerine sert tepki gösterirken, BBC yöneticileri ise yaptıkları karşı açıklamada, “Haberimizin arkasındayız. Vatikan’ın eleştiri mektubu elimize ulaşınca ayrıntılı bir açıklamaya yapacağız’” ifadelerini kullanıyorlar. Ural’ın kitabında ayrıca, papa 16. Benedikt’in yine cinsel suçlarla ilgili bir itirafına da yer veriliyor. Buna göre Papa Benedikt, kardinalliği dönemindeki yaptığı resmi bir açıklamada, 1950-2002 yılları arasında, Vatikan mensubu 4 bin 450 rahibin çocuklara cinsel tacizden mahkum olduğunu belirtiyor. “Papa Bir Puttur” kitabında bu bilgilerin yanı sıra; kız kaçıran papazlardan, eşcinselliğin serbest bırakılması için dua eden rahibe; porno skandalı yaşandığı için kapatılan papaz okulundan hakkında soruşturma açılınca “Eşcinsel kardinalleri açıklarım” diyerek Vatikan’ı tehdit eden İspanyol gay rahibin hikayesine kadar bir dizi ilginç başka konular da yer alıyor.“Vatikan’dan ‘sapkınlar’ için emir: ‘Öldürün! Tanrı, nasılsa masum olanı bilir’. Kilisenin ‘cadı’ avı. Papa III. Jules: ‘Ben iğrenç bir papaz değil miydim?’. ‘Homoseksüellik ruhsatı’ veren papa. Ensest düşkünü papalar. ‘Hamile kalan papa’. Hz. İsa’yı bile engizisyona yolladılar. Türk korkusuyla 1955’e kadar çalınan ‘Türk Çanı’. Çocukların Haçlı Seferi. Vatikan’dan ‘Risale-i Nur Raporu’. Yassıada’ya papa müdahalesi. Ayasofya’da ‘işte cennet burası’ diye bağıran papa.”

    Not: Amacımızın Hıristiyanları rahatsız etmek, onları karalamak olmadığı, aksine İslam’a yalan-iftira ile saldıranlar bazı kesimlerin önce kendilerini aynada bir görmelerini amaçladığımız için325 İznik konsilinden Hıristiyan mezhepleri arasındaki savaşlara, Haçlı seferlerinden engizisyona, Mafyadan Opus Dei, kadın papa’dan   tacizci  papazlara ve homoseksüel- lezbiyen veya ateist rahip rahibelere, “ uzanan skandallar zincirini detayları- delilleri ile buraya almıyoruz. Ama “Yok öyle bir şey” diyen çıkarsa her birinden onlarca örneği burada belgeleri ile sıralayabiliriz.
 

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...