15 Aralık 2011 Perşembe

BÖL PARÇALA ve YOK ET!

BÖL PARÇALA ve YOK ET!

12 Aralık 2011 Pazartesi, 02:07 tarihinde DOĞRU SANILAN YANLIŞLAR tarafından eklendi
Şu iyi bilinmeli ki ne Amerikalı ne İngiliz ne de bilmem nereli ve kim olursa olsun, Allah’ın Kanunlarını değiştirmekten başka hiçbir şey değildir çabalayıp ter döktükleri işler.

Tüm bu uygulamalar esasen adım adım, yani nesilden nesile insanların din algısını değiştirip toplumları kitleler halinde Allah’tan ve Allah hakikati ile birlikte Uhrevi hakikatlerden uzaklaştırmak için yapılan Tarihi – Büyük – Masonik (aslında Satanik demeliyiz ya, neyse...) plan ve projelerinin birer parçacığıdır.

Böbürlenmek gibi olmasın ama oldukça ilgili ve gözlemci bir Müslüman’ım Elhamdülillah ve çok okuyan çok araştıran bir yapım vardır. Bu yüzden söyledikleriniz farkında olduğum şeyler ve bununla beraber söyledikleriniz ve söylediklerim çok kimselere masal gibi gelecektir.

Çünkü öyle köklü ve şeytani bir organizasyondur ki bu işler, resmen adamı şişler!

Adamlar Büyük Roma İmparatorluğunun Kudüs’e girip (M.S. 70) kendilerini kılıçtan geçirmelerinden evvel dahi şeytani planlarını yüzyıllardır uygulaya geliyorlardı. Onlar için Kutsal Süleyman Tapınağı’nın yerle bir olması ve yurtlarının işgal edilip ırklarının öldürülmesi ise gaflet içindeki Yahudi Toplumunu –gerçekten dindar olanlarını bile– kendi şeytani çıkarları doğrultusunda kullanmaları için büyük bir fırsat ve avantaj idi.

Böylelikle ilk önce, herkesten evvel kendi toplumlarını, yani Yahudi Irkını dünyaya karşı kin ve nefret dolu bir toplum haline getirdiler. Birkaç nesil süresi kadar bir zaman içinde Dedesi koyu bir Musevi iken Babasını Musevi yaptılar, Kendisi Ateist oldu ve Oğlunu da Satanist ettiler.

Buraya Dikkat!

Zalimler Yahudi Ruhbanları ve onlara uyan zengin ve varlıklı Yahudilerdi ama kendi insanlarını dünya toplumlarına kin ve nefret besleyen birer zalim haline getirdiler! Söz konusu ettiğim kimseler kendilerine Mason diyen aşağılıklardır.

Aslında hakikat, Mason sözcüğü Eski Mısır Firavunu ‘Tut–Ankh–Amun’ nun isminin son kısmının okunuşu olan AMON’dan türemiştir. Kelimenin sonuna getirilen ‘S’ (çoğul) takısı ile AMONLAR kelimesini elde edersiniz Mason sözcüğünün içindeki harflerin yerlerini değiştirip sonundaki ‘S’ takısını kaldırırsanız AMON kelimesini kolayca yeniden çıkarabilirsiniz. Kısacası bu kimseler kendilerine AMONLAR, yani Amun’un soyu diyorlar.

Ki, bu kelime nasıl türetildiyse Hıristiyan Âlemindeki en koyu dindar rahiplerin bile her daim söyledikleri AMEN sözcüğü de aynı şekilde ‘Tut–Ankh–Amun’ isminin son kısmında bulunan ‘AMUN’ lafzının basitçe değiştirilmesi ile elde edilmiştir.

Ki, bu kelime oyunları o kadar çoktur ki, yazmaya kalksam bitmez! Yine mesela Eski Mısırda Güneş Tanrısı “God of Sun” diye tapındıkları ‘Amun–Ra’ için de benzer bir oyun vardır. Tüm Hıristiyan Âleminde “Kutsal” olarak kabul edilen ‘Pazar Günü’ yani “Sunday” sözcüğü de bu tip kelime oyunları ile türetilmiş bir sözcüktür. Bunu anlamak için Yahudilerin Hz. İsa’yı (a.s.) neden çarmıha germek istediklerini anımsamanız gerekiyor öncelikle.

O günkü Yahudi Ruhbanları ve varlıklıları Hz. İsa’yı (a.s.) öldürmek istemişlerdi çünkü O, beraberinde hakikatleri getirmişti yani Allahû Teâlâ’nın Kanunlarını! Bu ise bu Ruhban takımının ve varlıklıların işine gelmemişti. Onu öldür(emediler)düler ve bu yüzden de tüm Hıristiyan Âleminin nefretini kazandılar.

Oysa Hz. İsa’dan sonra 70 yılında Büyük Roma İmparatorluğunun Kudüs’e girip kendilerini katletmelerinden sonra sığınabilecekleri topraklara ihtiyaçları vardı. Bir kısmı Büyük Osmanlı İmparatorluğuna sığındı ki, bu grup her anlamda rahat idiler ama sayıları fazla değildi. Kime göre fazla değildi? Bugün Avrupa olarak bildiğimiz topraklara kaçıp göçen Yahudilere göre azdılar. O günlerde ise Avrupa Kıtasının ismi Büyük Hıristiyanya idi ve iyi veya kötü dinini yaşamakta olan bu toprakların sahipleri tarafından hiç de konuksever olarak karşılanmamışlardı çünkü her şeyden evvel isimleri “İsa’nın Katilleri”ne çıkmıştı bir kere...

Gittikleri Hıristiyanya Kıtasında karşılaştıkları her dindar Hıristiyan onlara kin ve nefret besliyorlardı bu yüzden. Yolculuk uzun sürmüştü ama sonunda İspanya Krallığına geldiklerinde oradaki insanlar (Çingeneler!) tarafından kabul gördüler! Ancak orada sonsuza kadar kalamazlardı çünkü inandıkları bir efsane vardı, bir kehanet! İşte bu sebepten dolayı yapacakları çok işleri vardı.

İlk olarak İspanyol Büyücülerle (Cinciler ile) ortak bir noktada birleştiklerini fark ettiler ki, kendi kıt akıllarınca bu geri zekâlılarla güçlerini birleştirip inandıkları kehanete hizmet etmeliydiler! Zaten dikkat ederseniz koskoca dünyada kendilerine yurt edinemeyen, hakiki huzur mutluluk ve güvene eremeyen iki toplum vardır ki, onlar da bu iki yaramaz topluluktur.

Nihayetinde yüzyıllar süren inanılmaz çılgın planlarını aşama aşama gerçekleştirdiler. Ne var ki Büyük Hıristiyanlığı Martin Luther (resmiyette yani?) aracılığı ile devirdiler. Uzun süren çalışmalardan sonra kıtanın sahiplerini dinden kopardılar. En son olarak Büyük Britanya’ya girmeyi de başardılar. İşte ne olduysa bundan sonra oldu zaten. Yukarıda bahsettiğim Hıristiyanların Kutsal görüp saydıkları Pazar Gününü de kendi emelleri doğrultusunda biçimlendirdiler. Ne de olsa bulundukları yer İngiltere idi ve onlar da süzme piç olduklarından kendilerine sunulan her şeytani ve batıl işe kolayca kucak açabiliyorlardı. Yeter ki kendilerine Eski Babil’de de bilindiği gibi “Şeytanın Dışkısı”nı teklif etsinler; yani parayı ve maddi gücü!

Büyük Hıristiyanya Kıtası topraklarında yaşayan insanlara yaptıkları en büyük kahpelik İncili değiştirerek Hıristiyan ile Yahudileri birbirine dostlarmış gibi göstermek, hatta daha da beteri, hesapta Allah’ın Oğlunun (!) -HÂŞÂ- Hıristiyanlara “Yahudi Irkını Sevmeyen Benden Değildir!” gibilerinden konuştuğunu (ki bu sözleri Allah’ın Ayeti olarak görüyorlar!?) aşılamaları ve kendilerine kul köle etme yolundaki aşağılık işleridir. Her neyse, bu konulara girmek istemiyorum, ne yazık ki kısa yazmayı öğrenemedim bir türlü, kusura bakmayın.

Neyse, sonuçta Pazar Günü manasına gelen “Sunday” sözcüğünü kutsal göstermeyi de başardılar. Bunu yaparken de yine klasik kelime oyunu konusundaki yeteneklerini (!) kullandılar ve Pazar Günü manasına gelen “Sunday” kelimesinin içindeki “Sun” lafzını aldılar. Bunu, bu “Sun” lafzını, tıpkı kendisi gibi okunan Oğul, yani “Son” kelimesi gibi saydılar. Hıristiyan Âleminin Pazar Gününü Kutsal saymasının nedeni de budur. Yani okunan şey her ne kadar “Pazar Günü” gibi bilinse de aslen “Oğul Günü” manasında kullanılmaktadır. Yani tövbe hâşâ, sözde Allahû Teâlâ’nın Oğlu Olan Hz. İsa’nın Günü kabilinden bilinmektedir...

Peki, neden böyle bir şeyi yaptıklarını biliyor musunuz? Bunun yaptılar çünkü Hıristiyanları gıdım gıdım kendilerine çekmeleri, çekme, yandaş etme işi bittikten sonra da kendilerine kul köle etmeleri gerekiyordu. Şeytani projelerinin sıra dışı ama fevkalade başarılı meyvelerini toplamalıydılar! Yaptıkları şey kısaca şu idi:
Pazar Günü “Sunday” sözcüğünün içindeki “Sun” lafzı, Oğul manasına gelen “Son” lafzı ile aynı şekilde okunan ve aynı sese sahip iki lafızdır. Hz. İsa’yı (a.s.) önce Allah’ın Oğlu şeklinde göstermişlerdi fakat bu yeterli değil idi, Allah’ın kendi Zat’ını tamamen silmek gerekiyordu çünkü yardımcı ve hakiki Âlimleri İBLİS’in ta kendisi idi. Allah’ı tamamen ortadan kaldırabilmek içinse, her yeni gelen nesil ile birlikte geçmiş neslin tabii olduğu bir İlahi hakikati kaldırıyorlardı. Böylece Hıristiyanları dinden ve dinin hakikatlerinden de koparmışlardı. Çünkü artık Hıristiyanlar, her ne kadar Pazar Gününü kutsal sayarak Kiliselere gidip kendilerine göre ibadetlerde bulunsalar da, yaptıkları şey aslında öncelikle Allah’a ortak koşmak, yani şirk idi!

Böyleydi çünkü Kiliselere gittikleri zaman yaptıkları şey suretinin Hz. İsa’ya (a.s.) ait olduğunu sandıkları bir Putun önünde yardım ve af dilemek idi! Peki ama hakikaten de iş bu kadarla bitiyor muydu? Elbette hayır! Hıristiyan’ız diyen insanları esasen Putperest etmemişlerdi, onlara yaptıkları şey aslında “ŞEYTANA TAPTIRMAK” idi! Çünkü az önce de dediğim gibi “Sun” ile “Son” lafızlarının okunuşları ve sesi aynı idi ve İsa’ya (a.s.) Oğul dediler önce. Sonra o Oğul ne diyorsa doğrudur dedirttiler. Ne diyordu peki oğul? Oğul diyordu ki, İsrail oğullarına yardım ve hizmet etmeyen benden değildir, yani Cennete giremez! Hıristiyanları böyle uyuttular ama şu dediğim gerçekleri bilen Hıristiyanlar olsa bile şu diyeceğim gerçeği bilmiyorlardır yine çokları:

Aslında “Sun” veya “Son” desinler, hepsi de bilerek veya bilmeyerek şeytana tapmaktalar! Çünkü daha önce de söylediğim gibi Eski Mısırdan gelen bir sapık bir inancın ve bu inanca mensup bulunan sapıkların yaptığını yapıyorlar. Onların çokları bilmiyorlardır ancak onların Oğul Günü diye bildikleri şey esasında “Güneş Günüdür” ve bunun ardında yatan sahtekârlık da Eski Mısır sapıklıklarından türeyen Güneş Tanrısıdır. Yani Amun–Ra diye bildiğimiz sapık tanrı inancının ta kendisine. Böylece Hıristiyan Âlemini de adım adım, kuşak kuşak İlahi hakikatlerden kopardılar ve şeytani bir oyunun oyuncakları haline getirdiler. Peki bu, bu kadarla sınırlı mı kalacaktı? Elbette hayır!

Bildiğiniz gibi bugün başta medya, müzik ve eğlence sektörü, kurum kuruluş ve organizasyon ve ne yazık ki pek çok ilahiyatçılar ve siyasetçiler ya bu aşağılık kuduz köpek sürüsünün bir piyonu ya da sempatizanı durumundadır. İşte bu yolla yaptıkları şey de kısaca şudur:

• İslam ve Müslüman düşmandır!

• İslam’ın sınırları kanlıdır!

• Teröristlik ve eşkıyalık İslam camiasından çıkar!

• Müslüman’lar barbardırlar öldürülmeleri caizdir, Cennete vesiledir!?

• Müslüman’ları sevmeyiniz, düşman belleyiniz ve asla güvenmeyiniz ve vesaire...

Buraya Dikkat!

Zalimler Yahudi Ruhbanları ve onlara uyan zengin ve varlıklı Yahudilerdi ama kendi insanlarını dünya toplumlarına kin ve nefret besleyen birer zalim haline getirdiler! İlk yaptıkları şey bu idi ama daha sonra Hıristiyan toplumları da yanlarına kattılar ve bunu yapmak için ilk yaptıkları iş onları hakiki dinden koparmak oldu. Aşama aşama yavaş yavaş ama emin adımlarla devam ettiler yollarına ve gelen her yeni nesil ile Allah ve O’nun dini ve Ahiret biraz daha uzaklaştı kendilerinden. Dedesi belki koyu bir dindar idi, Babası ise sadece bir Hıristiyan idi, Kendisi Ateist oldu ama Oğlu da Satanistlere karıştı gitti...

Soruyorum sizlere, satanist için hakikat şeytanın arzu ve istekleri, onun kanunları ve amaçları ise bir satanistin en büyük düşmanı kimdir, kim olabilir? Uzatmaya elbette gerek yoktur, onun en büyük düşmanı elbette Allah’a Hakkı İle İman Etmiş Toplumlardır...

Kardeşlerim, bunları işkembeden atmıyorum sizlere, işin iç yüzünü, hakikatini anlatıyorum. Bilmiyorum kimler okur bunları ama okuyan kardeşlerime şunu söylemek isterim ki, size burada bin sayfalık bir anlatımda bulunsam yine de “bildiğim kadarını bile!” anlatamam! Bu konu işte o denli dalla budaklı girintili ve çıkıntılı bir konudur.

Vay canına! Demek buymuş! Diyebilmeniz için yüzlerce konuyu binlerce ayrıntıyı ve milyonlarca bağlantıyı kavramanız gerekir.

Siz, siz olun ve sakın ola ne siyasilere “En İyi Diye Bildiğinize Bile!” ne televizyonlarda haber diye gösterdiklerine ve ne de böyle Grand Tuvalet giyinmiş ve tatlı tatlı konuşan bir ilahiyatçıya dahi güvenmeyiniz! Çokları onlardan ya da onların adamıdır! Amaçları da tüm tarih boyunca yaptıkları şeyi sizlere de yapmaktır. Kendi kavimlerini, diğer kavimlerini ve önlerine çıkan her kavmi ne yaptılar bu adamlar? Yaptıkları şey sadece şu idi:

BÖL PARÇALA ve YOK ET!

Peki amaçları ne idi, neden yapıyorlardı bunu? Şundan dolayı ki:

ALLAH ve O’NUN GETİRDİĞİ HAKK DİNLERİ SİLMEK, ŞEYTANIN YARDIMLARIYLA DÜNYAYI CENNET (!), TOPLUMLARI DA KENDİLERİNE KUL KÖLE (GILMAN) ETMEK İDİ.

Sakın aldanmayın televizyonlarda izlediklerinize, %99’u sahtekârdırlar ve %1’ini de, sürü psikolojisi yüzünden insanlar önemsemezler. Hâlbuki önem verip izledikleri inandıkları o çoğunluk aslında aşağılık yalancıların ta kendileridir!

Aman deyim dikkat! Sakın aldanmayın sakın! Hele ki, Allah Kur’an da açık açık “Allah elbette kötülüğü, hayâsızlığı emretmez!” demiş iken sakın geçip de insanların haklarını yiyen, onları alakasız yere öldüren, şeriat bunu gerektiriyor diyerek uluorta milletin orasını burasını kesen, insanları kısım kısım ayırıp bilmem ne’ci’ yaparak her bir grubu diğerine düşman eden aşağılık sahtekârlara aldanmayın!

Aman deyim dikkat! Sakın aldanmayın sakın! Hele ki, size Müslüman gibi görünüp İslamiyet’in mahiyetini ve muhteviyatını saptıran hacı hoca görünümlü münafıklara kesinkes kanmayın! En yaman düşman onlardır! Onlar sadece Kur’an’dan konuşurlar, Yahudi Hıristiyan kelimelerini ağızlarına almazlar, alsalar da onları da Allah’a inanıyorlar diye (!?) Cennetlik göstermeye çalışırlar, böyle göstermeseler de onların İslam Âlemine düşman olduklarını belirtmez, altını çizmezler! Onlar sadece Kur’an’dan konuşurlar ve çevirdikleri bir Ayet olsa, izahatta bulunurken de yalan yanlış, kelimelerin ya yerlerini değiştirirler ya da anlamlarını saptırırlar! Onlar özellikle de Resulullah Efendimizin de (s.a.v.) dediği gibi münafıkların ta kendileridir ki, İslam Yolunda Saçlarını Ağartmış Kimseleri, Allah Dostu Veli Kulları ve İlim Ehli Büyük İslam Âlimlerini ve Adaletli Önderleri Küçümseyip Alaya Alırlar!

Allahû Teâlâ Hepimizden Razı Olsun, Bizleri Yolundan da Ayırmasın İnşaAllahû Rahman; selam ve dua ile...

Hiç yorum yok:

Siz, siz olun Yehova Şahitlerini evinizden, ailenizden ve hatta tanıdıklarınızdan ırak tutun.

Türk insanı üzerine bilinen ya da bilinmeyen birçok oyunlar oynanıyor.  Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman  Türk insani yoğun bir kı...